Yaşadığımız Dönem Üzerine Düşünceler (Aralık 2016) – Bir ayak orada, bir ayak burada… Boyutlar arası maceramız

paulo-galindro-musicSevgili Dostlar, tam bir ikiye bölünmüşlük yaşıyoruz. Ana odaklanmayı başardığımızda, zihnimizde düşüncelerin akmasına izin verdiğimizde bir sürü ufak aydınlanma kıvılcımları hissediyoruz. Onların peşinden gitmeye çalışırken bazen tek bir ses ya da koku, bir gazete manşeti ya da egomuzun dürtmesiyle hızla, pek de zarif olmayan şekilde illüzyona geri dönüyoruz. Böylelikle bir orada, bir burada, inişli çıkışlı, kendimizin bile zaman zaman tam anlam veremediği ruh hallerinden geçiyoruz. Yaşadığımız tam anlamıyla 4D nin aşırı uçlarında gidip gelmek, arada başka boyutları da ziyaret etmek haline dönüştü. Boyutlar arası maceramız bazen inanamayacağımız kadar güzel anlar yaşatırken, sıklıkla dengemizi bir türlü bulamadığımızı düşünüyoruz ve neredeyse 3Dnin bunaltıcı, kısıtlayıcı ama tanıdık haline özlem duyuyoruz.

4D

Dördüncü boyut hala daha zıtlıkların var olduğu bir ortam. Derinleri çok derin, 3D den daha da aşağıda, yüksek titreşimi ise, adı üzerinde, 5D ye çok yakın. 4D yi anlatırken hep masallardan yola çıkarım. Masallarımızda 4Dnin tipik özelliklerini görürüz, bir tarafta peri padişahının kızı, mutlu varlıkların yaşadığı, oynadığı engin uyumun, masumiyetin olduğu yerler, diğer tarafta yeraltı yaratıkları, korku, zindanlar ve karanlık… 4D aşırı uçlar ve aşırı gelgitleriyle geleneksel cennet-cehennem kavramının kökeni olabilir. Burada yaratım gücümüzün neden-sonuç ilişkileriyle doğrudan tanışırız. Sihir ve simya burada gerçektir. Yaşadığımız günlere baktığınızda da simya gücünüzün zirve yaptığını görmüyor musunuz? Eş-zamanlılıklar, düşündüğünü fizikselde yaratmak tam 4D nin işi!

Albert Einstein, Linda Dillon aracılığıyla 4D ortamı şöyle anlatıyor: “4D sihir niteliğini taşır, pek çoklarınız buna simya da diyorsunuz. 4D, dönüşüm, mutasyon, öz-çevrim etkeni, katalizörü olduğunu idrak etmeye ve bunu uygulamaya doğru gelişimin yaşandığı yerdir. Bu boyuta sizin üçüncü boyutunuzdan doğru erişim son derece kolaydır, yaşayan ustalar, periler, elementaller, vs. aracılığıyla sürekli tanık olunmaktadır. Şunu anlamanız önemlidir, bu ilerleme parçasını benliğinizde demirlediğinizde; yani dördüncü boyutun derslerini ve gelişimini benliğinizde özümsediğinizde, bu varlıklar ve yetenekler sadece görünür hale gelmez, aynı zamanda alışılmış olur. İnsanoğlu için bir gündelik hayat örneği, ve bu zihnimi insan hayatım boyunca da meşgul etmiştir, atomun parçalanmasıdır. Bilim olarak düşündüğünüz şey, sıklıkla bu boyutta gerçekleşir.” (Linda Dillon – 2013)

Peki, bu yaşadığımız kaos nedir?

Ben bunun boyutlar arası gezintilerimizin çoğalmasına, hızlandırılmış zaman çizelgesine geçişimize ve Gaia’nın da artık sadece 5D de değil, 6D ye kadar uzanmış olmasına bağlıyorum. Bizim bakış açımızdan ortam toz duman! Oysa bu sadece yaratımın iyiden iyiye hızlandığını gösteriyor. Ve 6D, yaratıcı kaosun boyutu.

Bundan yıllar önce istediğimiz zaman 5D yi deneyimleyebileceğimizi, hatta deneyimlemekte olduğumuzu yazdığımda bu fikri beğenmeyenler olmuştu. Şimdi, aradan 3-4 yıl geçtiğinde bu düşünce hiçbirimize o kadar da yabancı değil. Başka bir boyuta geçişimizi engelleyen hiçbir duvar yok, bu bizlerin 3D anlayışından kaynaklanıyor. Hepimiz gün içinde eğer izin verirsek, boyutlar arası gezintilere çıkabiliriz, hatta farkında olmadan bunu yapıyoruz da. O zaman önce bize en yakın boyutlara bir bakalım:

5D

5D, aslında bir köprü. 5D içten ve dıştan değişimi yönetme ve etkileme boyutudur. Yüksek boyutların niteliklerini özümsemek için gereklidir. Bu boyuta geçiş bilincimizde bir kuantum sıçraması yaratır. Bu da içten gelen bir güç, dayanıklılık, bilgelik ve aynı zamanda mizah yeteneği de gerektirir. Büyük bir netlik hissederiz, görüşümüz, duyuşumuz, anlayışımız tamamen berraklaşmıştır. O dakikadan itibaren bulunduğumuz anda var olduğumuzu hissederiz. 3D nin pişmanlık, suçlama, hata, vs. gibi duygu ve düşünce şablonlarından kalan tortular ortadan kalkmıştır. Aynı anda hem bütünün bir parçası olduğunuzu hissederken, kendinize özgü bireyselliğinizi de bilirsiniz. Birliktelik bilinci, bütün boyutlarda bir gerçekliktir ama bunun tam farkına varılması beşinci boyutta gerçekleşir. İşte o zaman tüm iç ve dış sistemlerimiz bu prensibe uygun çalışmaya başlar.  Beşinci boyutta değişim süreklidir, şu anki hayatımızda da değişim sürekli olduğuna ve son yıllarda bu gitgide hızlandığına göre, aslında bu boyutun niteliklerinin bir kısmını şimdiden yaşadığımız bir gerçektir.

Ancak Einstein yine Linda Dillon aracılığıyla şunları ekliyor: “Yeryüzünün beşinci boyuta geçişi ile ilgili olarak bir sürü tartışmalar ve fikir alışverişleri yapılıyor. Bu konuşmalar, boyutların nitelikleri ile ilgili temel bir yanlış anlamayı yansıtmaktadır. Boyutlar bir pusulada değişmez noktalar değildir. Bunlar sürekli dans eden, hareket eden, genişleyen dairelerdir. Boyutlar içinde ve arasında sürekli hareket vardır, onlar akışkandır. Bu gezegen, hayvanlar ve insanlar, kolektif halinde en yoğun şekilde sürekli değişimin derslerini öğrenmekteler. Teknolojideki, insan düşüncesindeki patlama sizce neyle ilgili? İnsan toplumu son birkaç yüzyılda devasa değişimler yönetti ve gerçekleştirdi. Hayır, hep en bilge, en iyi değişimleri gerçekleştirmedi ama bu da bulunulan boyutun doğasında var – üçüncü boyut kendine ait gelişim derslerinden öğrenme fırsatını sunar. İnsan ırkından çok farklı bir frekansta ve zaman-mekân sürekliliğinde işleyen Gaia değişim derslerini çok çok önceden başarıyla geçti.” (Linda Dillon 2013)

Yani, sevgili dostlar, aslında üçün sonunu, dördüncü boyutun aşırı uçlarını, beşincinin değişim fırtınasını hep birlikte yaşıyoruz. Beşinci boyut, diğer bütün boyutlara açılan bir köprü gibi, o köprüden istediğimiz zaman, istediğimiz kadar geçebiliriz ve geçiyoruz!

6D

Kaos ise 6D nin en önemli niteliklerinden biri. Bence Gaia sıkı sıkıya 5D ye demirledi, enerjisi ise üçten yedinci boyuta kadar genişledi… 2016’nın ilginçliği artık 6Dnin kaos özelliğini de hayatımıza getirmesiydi.

Kaos ve kargaşa, bu kelimeleri duyduğunda tüyleri diken diken olmayanımız yoktur sanırım… Oysa, bunlar bizim 3D bakış açımızın yarattığı algılar. Fizik biliminde kaos evrenin yaratıcı gücünün bir parçası olarak görülür. Elementler bir araya gelir, ya mutasyon yaşarlar ya da yeniyi yaratmak için birbirlerini yok ederler. Bu boyutta durmak bilmeyen bir hareket vardır, 6D beşinci boyutun değişim niteliğini bir sonraki seviyeye taşır. Bizlerin anlamsız kaos olarak gördüğü her şey ama her şey ilahi şablonlarla yeniyi, yeni formu ve maddeyi ortaya çıkaran yaratım gücüdür. İşte bulunduğumuz yer bu yaratımın tam ortası! Hiçbir şey tesadüf değil, hiçbir şey “yanlışlıkla” olmuyor. Fakat, bu sırada hem değişime hem de yaratıma direnç gösteriyoruz, çünkü şu anda pek çok şeyi anlamıyoruz. Bu boyutun bize hediyesi küçük insan benliklerimizin her şeyi kontrol edemeyeceği gerçeği ve evrene, Yaratan’a, enerjilere güvenmemizdir. Bu, inançla kendini boşluğa bırakmak gibi gelse de… Burada artık yapmayız, oluruz. Bir anlamda teslimiyetteyizdir ama bu oturduğumuz yerde hareketsiz durup seyretmek değildir, yaratıma etkin bir şekilde katılmaktır.

Zaman, zaman, zaman…

Gazetelere baktığımızda 4Dnin bütün özelliklerini görüyoruz. İnanılamayacak şekilde aşırı uçlar bir anda önümüze seriliyor. “Bu kişiyle şu kişi nasıl aynı ülkede var olabilir?” diyoruz. Sonra, kendi günlük yaşamımıza dönüyoruz. Kendi yaşantılarımız da bir ilginç! Şimdiye kadar deneyimlemediğimiz kadar güzel hafiflikler, neredeyse uçuyormuş hissi bir tarafta, endişeler ve kaygılar bir tarafta…

Benim için bu yılın ilk 9 ayı birden bire tükendi! Nasıl geçti bilmiyorum, sanki 9 ay birkaç haftaya sıkıştı. Sonra upuzuun ama son derece meşgul bir Ekim ayı geçirdim. Ekim sonunda bir şeyler anlatırken kendimi yakaladım, “taa Ekim’in başında” diyordum, oysa daha ay bitmemişti bile. Bir ay bir sene gibi gelmişti. Canım sıkıldığı, hareketsizlik olduğu için değil, sadece bir şekilde uzun geldiği için.

Yıl sonuna yaklaşırken doğal olarak 2017 enerjilerine bakıyorum, yeni yıl yazıları hazırlıyorum ve bunlardan biri de artık gelenekselleşen Mor Alev 2017 ay takvimi ve astrolojik olaylar listesi. Ve birden bire 2017 için hangi zaman dilimini seçmem gerektiğini bilmediğimi anladım. Yani yeni ay ya da dolunay listesi verirken saat kaçta gerçekleşecekler demeliyim, peki tam ortada bir yerde gerçekleşiyorsa önemli bir açı ve bir zaman dilimine göre tarih değişiyorsa? Bizler geçen senelerde olduğu gibi Doğu Avrupa zaman dilimine geçecek miyiz? Yoksa zaman dilimimiz Riyad-Moskova ekseninde mi kalacak? Saatler ileri mi gidecek, geri mi? Gülmek geldi içimden. Zaman kayboluyor, kayboluyor derken, gerçekten kaybettik! Günümüz bugünlerde sanki gece başlıyor, biyolojik saatlerimiz isyan ediyor, gökyüzü aydınlandığında çoktan işlerimize koyulmuş oluyoruz… Ben o yazı için evrensel saat dilimini kullanmaya karar verdim ama zaman kavramının yok oluşunun böyle tuhaf bir örnekle karşıma çıkacağı hayatta aklıma gelmezdi!

Ekim ayında yayınlamış olduğum zaman çizelgeleri ve istediğimiz zaman çizgisine zıplamak konusundaki yazımın ikinci bölümünün ne kadar da “zamanlı” olduğunu da anladım. Ben o yazıyı yayınlar yayınlamaz, kanallıklar zaman zıplamalarından ve istediğiniz gerçekliğe geçiş yapmaktan bahsetmeye başladı. Böyle olunca belki daha da fazlasını öğrenebilirim diye beklemeye geçtim. Temelde benim düşündüklerimi destekleyenler dışında yeni bilgi göremedim. Çok saygı duyduğum kanallardan olan Tom Kenyon’un 2010 yılında ilettiği aynı konuyu işleyen bir Hathor mesajı da önüme ilk defa düşünce, kozmik bilince tamamen bağlanmış olduğumuzu anladım. O mesaj bir başka arkadaş tarafından titizlikle Türkçeye çevrilmiş, tomkenyon.com sitesindeki çeviriler bölümünde bulabilirsiniz, hepinize öneririm.

Şimdi, benim makalemin ikinci bölümünü beklediğinizi biliyorum. Üzerinde çalışıyorum, kısa zamanda yayınlamayı planlıyorum ama zamanlama konusunda bir şey söyleyemiyorum… Zamanı tamamen kaybetmişim gibi geliyor!

Yükseliş semptomları – yine!

Hafızanız nasıl? Bundan birkaç yıl önce, sanırım 2013 sonu, 2014 başı gibi oldukça fazla deneyimlediğimiz bir eski dost geri gelmiş gibi görünüyor. Aşırı dalgınlık, unutkanlık, cümleye başlayıp ne dediğinin ucunu kaybetmek şu aralar oldukça yaygın. Öncelikle, böyle şeyler deneyimliyorsanız, lütfen bir sağlık kontrolünden geçin, eğer sonuçlar hiçbir sorun göstermiyorsa, boyutlar arası gezintilere çoktan başlamışsınız demektir!

Bunun mekaniğini tam olarak nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Ancak olanlar şundan ibaret: Hücresel hafızamız da dâhil olmak üzere sadece enerjimiz, sadece duygularımız değil, bütün bir varlığımız bu enerji girdabında güncellemeden geçiyor. Bu güncellemelerle birlikte boyutlar arası gezinmelerimiz de çoğaldı. Bazen anlık da olsa beşinci boyuta bir göz atıp geliyoruz, bazen altıya, yediye…. Gördüklerimizi bir şeye benzetemiyoruz çoğu zaman, o yüzden zihnimiz bunları arka plana atıyor, olmamış gibi yapıyor. Arada boşluklar oluşuyor. Diğer zamanlarda ise gelen enerjiyle birlikte indirilen bilgi paketlerinin kodları beyin hücrelerimiz tarafından çözümlenirken, ara ara kopmalar yaşıyoruz, çok çalışan bir bilgisayarın ağırlaşması gibi…

Bu dönemde hücrelerimize, sistemlerimize, bedenlerimizin tamamına aşırı yük biniyor. Bunu kaldırabileceğimizi biliyoruz ama mumu iki uçtan yakmanın bir anlamı yok. Bir de siz sağlıksız yaşam alışkanlıklarıyla bedeninize yüklenmekten kaçının. Lütfen sağlıklı beslenmeyi, dinlenmeyi, geceleri en az 7-8 saat uyumayı, bol su içmeyi ve gülmeyi ihmal etmeyin.

Hala daha haftanın enerjisi yazısında anlatmış olduğum üçgen açıların etkilerini yaşıyoruz, bunlar önce bizi biraz şaşırtacak olan yardımcı açılar. Yarın Satürn-Güneş birleşmesiyle pelikanlar gibi kendimiz ve gelecek nesiller için ortamımızı değiştirmek üzere bütün dürtülerimiz ayağa kalkacak. Emin olduğumuz tek şey süregelen bir değişimin tam göbeğinde olduğumuz. Yaşadığımız her şey bu devasa arınmayı ve boyutlar arası dönüşümü anlatıyor. Önümüzdeki yıllarda bugün olanları çok daha anlamlı, olgun, detaylı bir şekilde anlatabileceğimizi biliyorum.

12-12 Enerji Kapısı

12 Aralık Pazartesi günü bir önemli eşikten daha geçeceğiz. Benim önerim odaklanmamızı dış dünyada ne olursa olsun bozmamamızdır. Canınızın istediği gibi bir enerji çalışması ya da sade bir meditasyonla gelen enerjileri şükranla kabul etmek yeterli olacaktır. 11-11 kapısında uygulamış olduğumuz yeni dünya vizyonu çalışmamız da faydalı olabilir. Kendi ruhunuza göre karar verin. Biliyorsunuz, gelen enerji burada kalıyor ve zaman yok oldu gitti. O yüzden ne gecikiyorsunuz, ne de çok erkenden davranıyorsunuz.

Biz ve ekiplerimiz

Şimdilik buradayız. Hep beraberiz. Bu çılgın dönüşümde görev alacak kadar güçlü, deneyimli ve maceraperestiz. Bir tarafta 3D bakış açılarımız ve algılarımız, öbür tarafta boyutlar arası yolculuklar, zaman sıçramaları… Ama yine de akıl ve beden sağlığımızı sağlam tutuyoruz. Günlük hayatımızda sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Sanırım bizler, 7,5 milyara yakın ruh, bu iş için biçilmiş kaftanız!

Yeryüzünde yapayalnız değiliz. Milyarlarca kardeşimiz fiziksel bedende, burada. Fakat unutmamalıyız ki, bunun dışında henüz genellikle göremediğimiz ekiplerimiz de var. O yüzden Galaktikler, Melekler, Konseyler, bize “yeryüzü temsilcileri, öncüler, ışık elçileri” gibi isimlerle sesleniyor. Her seansımda sizlerin kişisel ekipleri bulunduğumuz ortamı tıklım tıklım dolduruyor! Sıkışmış hissettiğinizde, bunaldığınızda yardım istemeyi unutmayın, bunu yüksek sesle de yapabilirsiniz. Onlar duysun diye değil, siz güvenin, siz sinyalinizi gönderdiğinizden emin olun diye.  Bu enerji koridoru devam ederken, bence daha birkaç haftamız daha var, bütün bir evren bizimle.

“Peki, Mor Alev, bu yazıdaki onca şarkı nedir?” diye sorabilirsiniz. İçimden geldi. Bütün boyutlar güzel, 3, 4, 5, 6, fiziksel yaşam, enerjik yaşam, yaşamlar arasında olmak, hepsi güzel. Her birinin katkısı, albenisi, sürprizleri, hediyeleri kendine özgü. Müzik ve sanatın her şekli bana boyutlar üstü geliyor. Birkaç şarkı paylaşırsam, siz de bunlardan keyif alırsanız, belki bu hafta sonuna daha yüksek notalarla başlamış oluruz, şarkımız topluca çevremize de yansır, ne dersiniz?

© 2016 Mor Alev

Not: Bu makalenin bahsettiği konularla ilgili geçmiş yazılardan birkaçının bağlantısını yeni okuyucular için aşağıda veriyorum:

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

 

17 comments

  1. Öyle iyi geldi ki yazdıklarınızı okumak…Son günlerde özellikle de geceleri herşeyin ama herşeyin zihnimde olup bittiği; aslinda ne sorunların,ne nesnelerin ne de insanların ve ilişkilerin varolduğu ile ilgili yoğun hisler doluyor içime.Sadece sevgi ve neşe titresimleri kaliyor sanki..Öyle hafifliyorum ki..Ve sabah olunca yeniden 3Dye saplanmis bulmamak için kendimi niyetler ediyorum..Fakat gözlerimi açtığımda o tanidik keyifsizlik hissi,mide ağrısı ve hatta derin bir keder hali sarmış oluyor yine bedenimi ve zihnimi..İşe gitmeme,telefonlara cevap vermeme ,tamamen içimden geldiği gibi davranma ve konuşma cesaretimin yerinde yeller esiyor..Bu kez akşamki halim bir rüya gibi uzak geliyor..Ama uyum sağlamak giderek zorlaşıyor 3D’ye..Dediğiniz gibi tam bir kaos hali,hicbir seye odaklanamama.. Senelerin yapılarının gözlerimin önünde çökmesi dağılması,aklıma gelmeyen sorunların başıma gelmesi..Ne toparlayabilmek herşeyi ve herkesi yeniden biraraya ne de tamamen bırakabilmek akışa..Etkisiz,saskin ve bazen de endişeli bir sekilde disardan zlemek tek yapabildiğim bu kaosu..Müdahale etmeye çalışınca daha da karışıyor üstelik hersey..Ayaklarımın altından toprağın kayması gibi bir his; tutunmasam korkulara bir birakabilsem kendimi tamamen akışa herşey sütliman olacak ve yeni bir gerçeklik içinde bulacağım sanki kendimi..5D sanırım bu yeni gerçeklik ve ben de boyutlar arası geçiş sendromu yaşıyorum çok yoğun bir şekilde..Tüm bu yaşadığım karmaşaya anlam vermemi sağladığınız için çok teşekkür ederim..Sevgilerimle..

    Liked by 3 people

  2. Çiğdem’e tamamen katılıyorum.

    Bir de şu hafıza sorunu var, bazen alzheimer olduğumu zannediyorum, sanki hiçbir şey bilmiyorum gibi, sık görüştüğüm insanların bile adını hatırlayamıyorum, kelimeler aklıma gelmediği için kekeleyerek konuşuyorum vs.

    Yazınız için de teşekkürler, yaşadığım birçok şey anlam buldu, demek ki enerjiler nedeniyleymiş; uçuşuyorum, savruluyorum…

    Bir de sormak istediğim bir şey var. Diğer boyutlara gidip geldiğinizi nasıl anlıyorsunuz, yani ben nasıl anlayabilirim bunu yaşayıp yaşamadığımı?

    Beğen

    1. Sevgili Sinem, önce bir tıbbi kontrolden geçmenizi önemle hatırlatırım. Bu yolculukları eğer yaşıyorsanız, meditasyonlarınızda teyit isteyiniz. Sevgilerimle

      Beğen

  3. Özellikle saatlerin durumundan dolayı çok huzursuz oldum bende. Bir kaos var, dua ve yoga ile sakinleşip, enerjimi dengeliyebiliyorum. Dileklerim gerçekleşiyor 🙂 Çok şükür. Hiçbir şeye anlam aramadan yaşıyorum, ancak yazdıklarınızı okuyunca içim rahatlıyor, yalnız değilim diye :))))
    Bu konularla hiiç ilgilenmeyen arkadaşlarım da var, onların durumu nedir? biz mi hissedip bir yerlere varıyoruz? Yoksa onlarda farkına varmadan bu geçişleri yaşıyorlar mı?

    Beğen

    1. Sevgili Eastarzu, herkes bu geçişleri yaşıyor. Ne olduğunu bilmeseler de… Aslında bilmek zorunda değiliz elbette. Bazıları doğal olarak salıveriyor. Bazıları doğal olarak anda kalıyor. Bazıları ise geçen gün Konsey’in dediği gibi daha fazla uyanma çağrıları yaşıyor. Sevgilerimle

      Liked by 1 kişi

  4. teşekkürler sevgili mor alev…bu ara 3 kere derin nefes alıp sessizce tam ve bütünüm ” benliğimin ifadesin de her şeyin mümkün olduğunu seçerken gücümü kabul ediyorum kalıcı yapılarda yeni algımı kabul ediyorum..bu niyetimi sevgi bilinciyle evrene ilan ediyorum”u kendime günaydın olarak söylüyorum….ve akşama kadar algım huzurlu ve sakin durumu ve halleri idare ediyor….yardım istemeyi seviyorum özellikle gece yatarken dertleşip sabah yepyeni uyanmak sevincim ve mutluluğum oldu…sevgimi yolladım….

    Liked by 1 kişi

  5. Sevgili Mor Alev,
    Sizinle aramızda ki iletişim kopmadan önce de uzun süre blogunuzu takip etmiş ve hatta beni çok etkileyen bir meditasyon sırasında gördüklerimi paylaşmıştım.Şükür bir müddettir tekrar kavuştuk ve ruhumun aradığı cevapları gene burada buluyorum çok teşekkürler.
    Yukarı da paylaştığınız emareler konusuna gelince, en baş emare unutkanlık oluyor ki hafızamın kuvvetli olması en önemli özelliklerimden biriydi. Bu kadar kişi de birden demans ya da alzheimer hastalığına aynı zamanlar da yakalanmadı ya ! Yaşım 67, hafta da 3 gün sporuma giderim, yediklerime dikkat etmeye çalışırım, sahip olduğum en önemli özelliğim insanları sevmem ve sürekli tanıyım veya tanımayayım gülümsememdir. Son zamanlar da tanımadığım bir toplulukta bir sohbet sırasında bir konu hakkında fikrimi söylediğim de insanlar hemen bir araya gelelim bizi daha da aydınlatın diye etrafımı sarıyorlar. Enteresan bir dönemden geçtiğimiz bir gerçek öyle ki! 14.Kasım’da ki dolunaydan beri (O gün benim doğum günümdür) korkunç bir hızla bir sürü derinler de kalmış ve halledilmesi gereken olayları yaşamaya başladım. Denge de akışta kalmaya çalışıyorum, Tek tesellim Klasik Batı Müziğini dinlemek, beni sonsuz mutlu ediyor. Epey uzun bir yazı oldu, affınıza sığınıyorum ama demek ki duygularımı paylaşmam gerekiyormuş. Asıl size anlatmak istediğim dün gece gördüğüm bir vizyondu. Bu konuda ki fikirlerinizi paylaşırsanız çok mutlu olacağım.
    Gece vaktiydi, yüksekçe bir yerden bir kayalıktı zannedersem gök yüzünü seyrediyordum. Evvela yıldızları, daha sonra da dolunayı parlarken gördüm. Bakışlarımı biraz aşağıya çevirince uçsuz bucaksız bir orman vardı, öyle ki ! sanki tüm dünya ağaçlarla ama zümrüt yeşili ağaçlarla doluydu. İlerledikçe ara sıra bir tül perdesi gibi hafif sis de basıyordu. O anda yüksek sesle 3 defa ŞİFA OLSUN diye tekrar ettim ve vizyon sonlandı. Bu neyi anlatıyor? şimdiden teşekkürler.

    Beğen

    1. Sevgili Hülya, iletişim kopukluğunun ben farkında değilim. Rüyanız çok güzel ve size ait. En iyi siz kendi kalbinizde bunun anlamını bilebilirsiniz. Ama bence zaten çok berrak bir rüya, yorumlamaya ile gerek yok! Sevgilerimle

      Beğen

  6. Yazı her zamanki gibi tam zamanında sorularıma cevap olarak geldi. Teşekkürler Mor alev. Ayrıca şarkılar muhteşem. Secimleriniz benim sevdiğim türden. Lütfen her yazınızın sonrasında bir şarkı ekleseniz. Bizlere bu çalkantılı günlerde ne kadar iyi gelir. Bu gün beni çok mutlu etti mesela. Size ruhen kendimi her zaman yakın hissediyorum zaten🤗. Be de size facebook üzerinden bir şarkı gönderiyorum sevgiler😊

    Liked by 1 kişi

  7. Önerdiğiniz tomkenyon.com daki Hathorlara ait mesajı okudum ve gerçekten çok etkilendim . Yeni bir dünya ne kadar mümkün okuyun Ve deneyin derim herkese ❤️ Teşekkürler Moralev

    Liked by 1 kişi

  8. Merhaba Mor Alev, Son bir kaç haftadır niyetlerim baş döndürücü bir hızla yaratıma giriyor. En büyük niyetim sevginin kalbimden her saniye gürül gürül akmasıydı, bir de her sabah bu sevgiyle ve büyük bir yaşam coşkusu ile uyanmaktı, hayata bağlılıktı. Bu benim öyle uzun zamandır niyetim ki, her iç sesimde bu arzumu dile getirir olmuştum. Son haftalarda kalbim gümbür gümbür saf bir sevgi akışı hissediyorum. Tanımsız bir heyecan. Son bir kaç gündür internetten aldığım yoga derslerinde karşıma sürekli solar pleksus çakramı ve kalp çakramı etkileyen hareketler çıkıyor. Bu sabah yazınızda Tom Kenyon’a yönlendirme vermişsiniz, girdim ve Türkçe yazıları incelerken karşıma İçsel Güneş Meditasyonu çıktı. Hathorlar Yaşam Gücümüzün Solar Pleksustan doğurularak tüm bedene yayıldığı bilgisiyle bu meditasyonu önermişler. Akşamı zor ettim. Az önce meditasyonu yaptım ve 3.Çakramda halen o sıcaklığı hissedebiliyorum. Teşekkür ederim. Bütün niyetlerime aracılık ettiğin için, bütün niyetlerimin yaratıma girmesine yardım ettiğin için. İyi ki varsın.

    Liked by 1 kişi

  9. Çok mutlu etti yazdıklarınız Ve müthiş ifade etmişsiniz .. Biyolojik saatimizle ilgili kısmına bayıldım hergün aynı şeyi düşünüyorum. Şu an bunun Türkiye de sosyal Ve psikolojik yıkım olarak kullanıldığını hissediyorum maalesef.Ben şanslıyım ki biyolojik saatime göre kalbime göre kalkıp gidebileceğim bir işim var ama diğer mecburi saatli işlerde çalışanlar için çok üzülüyorum .. Sevgi ve selamlar teşekkürler ❤️️

    Liked by 1 kişi

  10. Merhaba, şarkı paylaşımlarınızı beğeniyorum önce ses vardı diyebilirim bir gün bu şarkılarıda paylaşmanız dileğimle The 5th dimension – Age of aquarius 1969, Bryan Adams, Sting, Rod Stewart – All for love. Sevgiyle kalın…

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.