Gezegenimizdeki aktif enerjiler hakkında akıllara durgunluk verecek bilgiler

Bjorn Richter - Light within the earthSevgili dostlar, aşağıdaki makalenin yazarıyla daha önce hiç karşılaşmadım, bana bir arkadaşım tarafından Perşembe sabahı gönderildi ve okuduğum anda, içimden bildiğim, yıllardır öğrendiğim bütün bilgilerin harika bir şekilde bir araya getirildiğini hissettim. Son yıllarda duyduğumuz ne varsa en net haliyle buraya toplanmıştı. Yazının başlığını değiştirmedim, yazar aynen yukarıdakini söylüyordu ve haklı da! Makalenin kullandığı haritaları da aynen buraya aktarıyorum, bunların yardımcı olacağını düşünüyorum.

Yazıyı okumadan birkaç konuda bilgi paylaşmak istiyorum:

  1. Yazıda negatif deneyimin bizim dışımızdaki varlıklar tarafından yaratıldığı gibi bir yaklaşım hissedebilirsiniz. Ben buna inanmıyorum, her birimiz gönüllü olarak 3D deneye katıldık, yaşamlar boyu bütün zıtlıkları deneyimledik, olumsuzu da biz yarattık ve yaydık, olumluyu da. Ve şimdi bu deneyi sonlandırıyoruz. Yani, binlerce yıldır süren olumsuzluklar bizim Yaratan’dan “uzaklaşıyormuş gibi” yapma, “özümüzü unutma” , “zıtlıkları en uç noktalarda yaşama” deneyimizin etkileridir. Olan her şeyin ilacı da bizde!
  2. Yazıda kristal yapılı enerji ağından bahsediliyor. Buna bazı Türkçe çevirilerde doğrudan kristalin grid ya da kristalin ızgara dendiğini gördüm. İngilizcesi “crystalline grid” olan bu kavramın doğru Türkçesi tam olarak “kristal yapılı enerji ağı ya da enerji şebekesi”dir. Şimdiye dek varlığımızı karbon temelli enerji ağı ile sürdürüyorduk, yaşamış olduğumuz gerçeklik ve 3D deneyim için bu gerekliydi. Kristal yapılı enerji ağı da ezelden beri vardı ama enerjimiz ona ulaşamayacak kadar düşüktü. Şimdi tüm seviyelerde, tüm yaşam şekillerinde kristal temele geçiş yapıyoruz.
  3. Enerji ağındaki düğümler, diğer adıyla nodlar şu şekilde anlatılıyor: “Titreşim halinde bulunan bir ip veya telin hareketsiz noktalarından her biri.” Aranızdaki mühendisler ve teknisyenler nodları “devre düğümü” olarak da tanıyabilirler.
  4. Ekinoksların devinimi: Presesyon, Dünya ekseninin 25630 yılda bir tamamladığı 360 derecelik dönüşe verilen isim
  5. Foton kuşağı konusunda Wikipedia şunları yazmış: “Foton kuşağı ilk kez İngiliz astronom Edmund Halley (1656-1742) yılında Pleiades takımyıldızlarını kuşatan gazımsı bir kuşak olarak gözlendi (Halley kuyruklu yıldızını da keşfeden astronom). Fredrick Wilhelm Bessel ise foton kuşağının dönüş hızını keşfetti (her bir yüzyılda 5,5 derece saniye). Jose Comas Sol Pleiades takımyıldızındaki güneş sistemlerini keşfetti. Paul Otto Hesse foton kuşağının kalınlığını saptadı (2000 ışık yılı). Güneş sistemimiz her 25630 yılda bir Pleiades çevresinde bir tur dönmektedir. Yani, yaklaşık olarak her 12.500 yılda bir güneş sistemimiz bu foton kuşağının içine girer.”
  6. Fraktal kelimesinin de iyi anlaşılması gerektiğine inanıyorum. (Ama benim yazdığım şekilden daha iyi açıklayabilen arkadaşlar varsa, lütfen yorumlar bölümüne eklesinler. Teşekkür ederim.) Bu yazıdaki fraktalın anlamı şudur: Bir bütünün kendinin aynı olan parçalardan oluşmasına fraktal denir. Kendine benzer bir cisimde cismi oluşturan parçalar ya da bileşenler cismin bütününe benzer. Düzensiz ayrıntılar ya da desenler giderek küçülen ölçeklerde yinelenir ve tümüyle soyut nesnelerde sonsuza değin sürebilir; öyle ki, her parçanın her bir parçası büyütüldüğünde, gene cismin bütününe benzer. Bu fraktal olgusu, kar tanesi ve ağaç kabuğunda kolayca gözlenebilir.

Bu makaleyi bugün paylaşmamın bir başka sebebi ise bugünden itibaren giriş yapan çok ilginç Mavi Dolunay ve Yaz Gündönümü enerjileri. Gerçekliğimizin bir defa daha tamamen değişeceğini düşünüyorum. Ve bakın görüyorsunuz, aşağıda da göreceksiniz, her şey ama her şey birbirine bağlı!

Yazar Amu Raea’ya ve beni bu mücevher gibi yazıdan haberdar eden dostum Suzi Maresca’ya çok teşekkürler. (lemurian-fractals.com)

***

Her şey Yaratan hızıyla ilerliyormuş gibi görünürken, bu makalede gezegenin kozmik döngüleri, ekinoksların devinimi ve foton kuşağı, manyetik ağ ve onun enerji noktaları, düğümleri ve sıfır noktaları hakkında konuşarak, bulmacanın çeşitli parçalarını bir araya getireceğiz. Önerimiz, bu makaleyi okumadan önce bu kavramları anlamaya çalışmanızdır.

Bunları yazarken zihnim aynı zamanda her yöne doğru genişleme yaşıyor. Gezegenin manyetik yapısı, onun nasıl manipüle edildiği ve bunu nasıl değiştirebileceğimiz konusunda düşünceler yükseliyor. Tüm sebepler bir araya gelirken, zihnimde bulmacanın parçaları zihnimde anımsamanın titreşimiyle patlamalar yaratıyor ve nasıl tamamen yeni bir gerçeklik yaratabileceğimiz konusunda tonlarca fikrin oluşturduğu düşünceler sonsuz bir nehir gibi akıyor.

Döngüler ve devinimler hakkında biraz daha açıklık getirmek istiyorum. Güneş sistemimiz Pleiades ya da Yedi Kız Kardeş denilen daha büyük bir sistemin parçası. Pleiades, kendi merkez yıldızları Alcyone etrafında dönüyorlar. Bizim gezegenimiz güneşin etrafında her 365 günde bir turunu tamamlıyor, güneşimiz Alcyone etrafında 25630 yılda dönüyor ve Alcyone Galaksinin çevresindeki turunu 225 milyon yılda bitiriyor.

photon-belt1

21 Aralık 2012’de, tamamen yeni bir döngüyü işaret eden ekinoks devinimlerini geçtik, güneşimizin Alcyone etrafındaki evrimleşmesinin sonu ve Alcyone’nun galaksinin merkezinin etrafındaki evrimleşmesinin sonuydu bu. (Yani 25630 yıl ve 225 milyon yıllık döngüler bitti.) Adına ekinoks devinimleri de denilen bu döngülerin sonunda, güneş sistemimiz foton kuşağına giriş yaptı. Foton kuşağı, son derece yoğun fotonik enerjiye sahip kalın bir çember görünümünde. Bir anlamda, şimdiye kadar gerçekleşmiş olan en devasa değişime şahit olmak üzere en iyi yerdeyiz.

Manyetik ağın özel noktalarına yerleştirilmiş olan kadim (arkeolojik) yapılar, kutsal alanlar, piramitler, askeri üsler aracılığıyla akan ses frekansları bulunmakta ve bu frekansların amacı kolektif bilinci kontrol etmek ve yönetmek. Kadim kutsal alanları alçak frekansları kristal yapılı enerji ağına yöneltmek için kullandılar ve şimdi bizler kontrolü elimize alıyoruz. Fransa’daki Eiffel Kulesi bir enerji anteni ve kristal ağa korku temelli enerjileri yaymak üzere bir portal olarak kullanılıyordu. Biliyoruz ki, Afrika’daki kaya daireleri şebekeye aynı şekilde ses frekansları yayıyor ama bunların iyi niyetlerle mi, yoksa korku temelli enerji yaymak için mi konulduğunu bilmiyoruz. Emin olduğumuz bir şey var ki, tüm askeri üsler ve bazı diğer yerler bu amaçla bulundukları yerdeler.

Ancak, manyetik ağın bütün enerji noktalarının yanında, bir de düğümler ve sıfır noktaları ile Pleiadesliler tarafından insanlığın tohumlarını attıklarında yerleştirilmiş orijinal kristal yaratım şablonları da bulunmakta. Düğümler ve sıfır noktaları Gaia sisteminin bir parçası ve evrenin olumlu tasarımına bağlanmış, kancalanmış durumdalar. Çok uzun zaman önce Pleiadesliler bu gezegene baktılar ve 12 çift enerji noktası seçtiler. Bunlar gezegenin ikili/zıtlık doğasını temsil edeceklerdi. Bu 12 enerji noktası, gezegende 24 coğrafi yerde bulunuyorlar. Dağ tepelerinde, çöllerde toplam 24 düğüm ve sıfır noktası, gezegenin en umut veren bölgelerini temsil etmek üzere seçildi.

map1

Bunların çoğu toprağın altına derinlere gizlenmiş kristal mağaralarıdır. Bu mağaralar, şu anda açılan ve kristal yapıdaki şebekeye yeni enerjileri ileten zaman kapsülleridir. Onlar çok önemli bir görevi yerine getiriyorlar ve aktive olduklarında yararımıza kullanılmak üzere programlandılar: Hedef, eski korku yapılarının saldığı olumsuz enerjileri çözüp dönüştürmek.

Pleiades zaman kapsülleri açılıyorlar ve biz de kristal şebeke içindeki yeni bilgilerin sonsuz akımını deneyimliyoruz. Bu, eski enerjileri bütünüyle etkisizleştiriyor. Hemen şimdi, şu anda muazzam bir şey deneyimliyoruz. Yeni insanlar, yeni medeniyetler için yeni bilgiler ve rehberlik geliyor. Yeni teknolojiler manyetik ağda talimatlar şeklide bulunuyor, sadece hassas insanoğullarının onu fark etmelerini bekliyorlar, aynı sizin ağaçtan kiraz toplamanız gibi. Galaksinin her yerinden güzel sürprizler geliyor.

Ekinoks devinimlerini geçip foton kuşağına, Alcyone çevresindeki bu görkemli enerji bandına girdiğimizden beri yapamayacağımız bir şey yok. Işık gücünü artırıyor, tüm iyi niyetleri genişletiyor ve böylece eski enerjileri de etkisizleştiriyor. Git gide hızlanarak daha yüksek, daha da yüksek yoğunluktaki ışığa giriş yapıyoruz.

Şu anda, sıfır efor ve sonsuz verimlilikle eski enerjileri değiştirmek, dünyadaki yaşamın yararına bütün bilgileri kullanmak üzere kendi gücümüze sahip çıkmak için sonsuz sebep var. Çünkü biz tek bir düşüncenin gücüyle dünyanın bütün bir manyetik ağını değiştirebiliriz.

Ve çünkü bunu düşünmeye cesaret ettiğimiz için, imkânsız olanın imkânlı olduğunu düşündüğümüz için, sonsuz gücümüz ve sonsuz potansiyelimiz var. Sezgisel olarak ne yapacağımızı ve bundan sonra ne geleceğini biliyoruz. Korku temelli, savaş, eziyet, drama enerjilerini kristal ağa pompalayan tüm düşük akımlara sadece bilincimizin gücüyle son verebiliriz, çünkü bizler ezeli ve ebedi varlıklarız ve bütün bunların sona erme vakti geldi.

GridPic1

Portallar hakkında bilgimiz var, şebekeyi düşük enerjilerde tutmak üzere ses frekanslarını yaymak için nasıl kutsal yerlerin kullanıldığını da biliyoruz. Bütün bunların yanında, bunu nasıl durduracağımızı, hepsine bütünüyle bir son vereceğimizi, onları nasıl yeni sevgi frekansı aktarıcıları haline getireceğimizi ve böylece tüm insanlık için bilgi, huzur, bolluk ve özgürlük frekanslarının gönderileceğini biliyoruz.

İşte bu yüzden buradayız. Başarısız olmamızın bir yolu yok. Bizler Yaratan’ın fiziksel yansımasıyız. Kristal temelli manyetik şebekeyi dönüştürmek amacımız, hepimiz ustalarız ve bunu nasıl yapacağımızı içimizde biliyoruz.

Sonsuz güven, özgüven ve tek düşüncenin gücüyle, sonsuz etkinlikle… Biz buyuz, her birimizin içinde yaratıcı kıvılcımın sınırsızlığı bulunmakta.

Sınırlar yok. Kristal yapılı ağda ışık çoğalırken, bizi artık hiçbir şey geride tutamaz. Sadece bilincimizin gücüyle gezegendeki her silahı etkisizleştirebiliriz, hiç fiziksel emek harcamadan bütün bir gezegene barış getirebiliriz.

Peki, şimdi ne olacak? Zihin bütün yönlere doğru patlamaya ya da içe dönük patlamaya devam ediyor. (Her şey tekrar bir araya gelip bütünü oluşturuyor.) Sadece tek sonsuz zihin var. Tüm varoluşa ait, bütün yaşamda mevcut tek devasa makro-çiçek fraktal zihin. Düşüncelerimiz, duygularımız, bilgeliğimiz, gücümüz ve sevgimizin sonsuzluğu ile yaratımımız sınırsız. Açtığımız portallarla, törenlerimizle ne kadar ileriye gidebileceğimiz sadece inancımızın sınırlarına bağlı.

Düşünce ve hayallerimizde ne kadar ilerlersek, bilincimizin gücüyle o kadarını başarabiliriz.

Şu anda sonsuz yaratım kuvveti haline geldik, tek bunu bilmenin getirdiği güçle. Sadece idrakımızla ve şu anda bunları ilan ederek gücümüzü topluyoruz. Her birimiz, birer sevgi portalıyız, çünkü bundan başka bir şey olmayı bilmiyoruz. Bu gerçek doğamız, gezegenin kristal şebekesinin tamamına sonsuz sevgi yüklüyoruz. Her şey daha da yükselen yoğunlukta değişiyor. Artık hiçbiri durdurulamaz, kartopu yuvarlanıyor, derinden, büyük ve daha büyük bir çığa dönüşüyor. Düşük gerçeklikler kaybolup gidiyor.

Elveda manyetik kontrol, merhaba yeni bilgiler, yeni enerjiler.

ESPAVO İNSANLIK

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

16 comments

  1. Enerji portalları konusunda en önemli şehirleri tamamen es geçmiş İstanbul mesela. İstanbul sadece tarihsel ekonomik veya sosyo kültürel anlamda değil galaktik açıdanda çok önemli bir şehir. Mısır piramitleri, çindeki beyaz piramitler bosnada ki piramitler orta amerikada ki bütün antik yapılar dünya üzerindeki tüm ibadethaneler bilhassa semavi dinlerde ki hepsinin birbirine olan ortak benzerliği.İşin ilginç yanı bu yapıların hepsi aynı paralelin hizasında. Ve daha bir sürü şey. Ama şu an herşey çok güzel bir şekilde ilerliyor gerçekler ortaya çıkıyor. Açık sözlüğümüz tavan yapıyor ve en önemlisi öğrenilmiş korkular siliniyor birer birer.Hergün ve her aşama bir ders bir eğlence gibi eskiden inanmazdım insanın hergün gülebileceğine ille bir derdimiz olmalı derdim. Artık hergün gülerek başlayıp gülerek bitirebiliyorum. Bunlar ve daha fazlası şunu gösteriyor bu istediklerimizi yapabildiysek gerisinide yapacağız. Işıkla kalın sevgiyle kalın zaten ordasınız bir üst frekansa hep beraber sıçrayalım….

    Liked by 2 people

    1. Sevgili Yavuz, burada sadece altında kristal mağaraları olan yerlerin önemini anlatıyor, harita da bunu gösteriyor. Diğer önemli yerleri- ki yüzlerce, hatta binlerce var – bu yazı kapsamıyor. Herhalde o da başka birçok makalenin konusu olacak kadar büyük bir konu, Türkiye’de aklıma gelen önemli enerjik bölgeler ilk etapta Göbeklitepe, Göreme ve Kaz Dağları… Bu haritada Ağrı dağını göstermiş sadece. Sevgilerim ve teşekkürlerimle

      Beğen

      1. Çok karışık anlatmışım ama cevabını anladım Moralev. Zihnimde bütüne dair yani dünya hayatının bütününe dair çok bilgi olduğu için hemen bir combo yapmaya çalıştım çok başarılı olmadı ama bu konuda bir makale yazabilirim belki sanada gönderirim incelersin. İşin ilginç yanı bu ara kristallerle ilgili araştırma yapıyordum kuvars, silisyum ve tüm kuvars taşları özellikle akuamarin. Neyse artık yazmıyorum çünkü ifade etmek için yetersiz kalıyor bazen.
        Sevgi ve teşekkürlerimle

        Beğen

        1. Ben anlıyorum….Bazen kelimeler yetmiyor. Ama diğer okuyucular için de netlik olması için bazen cevap yazmak zorunda kalıyorum… Özellikle bugün Facebook ta 🙂 Sizinle şu bağlantıyı paylaşmak isterim, Marlene Swetlishoff birden bire hiç beklemediği şekilde bir-iki gün önce Kantaşı kristallerinin bilincine kanallık yapmış. Vaktim olursa çevirip yayınlayacağım. http://www.therainbowscribe.com/bloodstonecrystalspeak.htm
          Bu site Türkiye’de engelleniyor, DNS ayarınızı değiştirmeniz gerekebilir. Sevgiler ve başarılar

          Beğen

        2. Sevgili Yavuz.Kristallerle ilgili araştırmada bilgilenmek isterim.Teşekkür ederim.

          Beğen

          1. Sevgili Bilge
            Kristaller Hakkında kısa bir toparlama
            Öncelikle beni buna yapmaya iten nedenleri kısaca açıklayıp daha sonra bende oluşturduğu farkındalığı yansıtmaya çalışacağım.
            Ben bilgisayar ile haşır neşir birisiyim. Bu haşır neşirlik biraz daha üst seviyede yani tamir bakım satış vs iş olarak icra etme düzeyinde. Tabi ki herşeyin çalışma prensibini ve sistematiğini çözme içgüdüm gereği bu teknolojik aleti de yakından incelemeye aldım. Temel olarak bilgisayarda belirli parçalar vardır ki en önemlisi olan işlemciyi hep duymuşsunuzdur. İşlemci dediğimiz aygıtın belki bilenler vardır hammaddesi silisyumdur. Silisyum bir yarı iletkendir yani elektrik iletimi konusunda kararsız yapıya sahiptir. Ve elektriği belli bir süre üstünde tutabilir. Bu süre milisaniyenin de altında bir süre ölçeğidir ki bu sayede işlemciler çalışabilir. Birde herkesin iyi kötü bildiği hafıza kartları taşınabilir hard diskler ve mikroçipler. Bütün o çiplerde de silisyum (tabii istenen niteliğe göre belirli elementlerle bileşik oluşturularak) kullanılıyor. Tabi bu element aynı zamanda üstüne elektriği de kaydedebiliyor. Kaydedebiliyor evet bu kelimeyi özellikle kullandım. Yani şu an dünya üzerindeki bütün teknolojinin hemen hemen her yerinde kullanılan bir madde. Isıyı ve güneş ışığına elektriksel olarak tepki verebildiği için güneş panelleri,ellerimizdeki akıllı telefonların dokunmatik panellerinde camları sağlamlaştırdığı için kırılmaz camlarda, arabalara ilave edilen mini buzdolaplarında soğutma için, UV ve IR filtrelerde, LED teknolojisinin bir kısmında ve daha bir çok alanda silisyum ve bileşikleri kullanılmakta. Mesela USB belleklerde verinin ikilik kodlama yani binary kodlamaya çevrilip transistörlere yüklenmesi ile veri kaydı yapılıyor. Hatta normal hard disklerdeki disklerinde alüminyum üzerine silisyum kaplanarak veri kaydettiğini gördükten sonra zihnimde bir şey parladı. Ki normal HDD(Hard Diskler)lerde farklı birşey olduğunu düşünürken keşif deney gerektirir mantığıyla bir deneysel inceleme sonucunda bunu buldum ve o an bu silisyumda bir numara olduğunu farkettim. Bu kadar teknik detaya ki sadeleştirerek de olsa niye gerek duyduğumu şöyle anlatayım. Bilgisayar bir alt sistemdir. Tıpkı galaksi içerisindeki birbirinin altı sistemler gibi ve bugünkü işlemci teknolojisi insanın kendi başına üretebileçeği bir teknoloji de değildir ben kesinlikle bu konuda dünya dışı bir uygarlığın yardımı olduğunu düşünüyorum. Moralev in daha önceki ve sürekli gelen yazılarında ve gelen mesajlardaki bahsettiği dualite burda da var.Yani bütün elektrik sistemleri 0 ve 1 tabanında çalışır. Hatta bunun insanları zombileştirmek köleleştirmek için üretildiğini savunanlar bile var ama bu gerçekten böyle olsaydı biz bu sistemi kullanarak birbirimiz ile iletişim kuramazdık. Bu ışık paylaşımını gerçekleştiremezdik. Bu şeylere kimliği veren bizleriz eğer bu teknolojiye iyi bir kimlik ve görev verirsek tamamen iyiye dönüşecektir. Bu kısmı fazla uzatmadan kristallere geleyim.
            Kristaller ve şifalı taş konusuna yaklaşık 10 11 yaşından beridir aşinayım. Ama tam olarak ne olduklarını bilmiyordum. Doğum sayımı ve kişisel sayımı hesapladığımda çıkan sonuç 5 rakamı. İşte renk karşılığı mavi, mavi renginide severim vs derken akuamarin taşıda benim taşımmış.Faydaları hakkında araştırma yaptım evet bende eksik olan şeylere bilhassa faydası var. Hatta kaliteli bir tanesini hala arıyorum. Ama işte insanlar sebebi ile çevremde ki insanlar bunların hurafe olduğunu falan söylüyorlar(tanıdınız onları heryerdeler biz hayalperestleri küstürmeye ve vazgeçirmeye çalıştılar hep :))) )bende yine araştırma gereği duydum .En meşhuru olan ve en safı olan kuvars silisyum dioksit içeriyor. Evet akuamarin amatist lal zümrüt yakut opal akik hepsi ama hepsi silisyum dioksit içeriyor ve farklı metaller ve elementlerle karışımlarına göre renkleri ve toprakladıkları enerji ve yaydıkları enerji değişiyor.Renklerin ifade ettikleri çakraların renkleri ve işlevleri ile bu kristallerin renk ve işlevleri müthiş derecede tutarlı. Oluşan kristal ızgara karbondan kristale geçiş. İlahi geometri; atomlar birbirisi ile farklı düzenlerde bağ kurunca ortaya tamamen farklı şeyler çıkıyor. Örnek karbon atomu hem grafit yani kurşun kalem hemde elması ortaya çıkarabiliyor. Grafit elektiriği reosta mantığı ile iletirken elmas tamamen yalıtkan, karbon tek başına dayanıksızken elmas metalleri bile kesebilecek yapıda. Tüm kuvars kristallerinin toplam şifası ilahi ışık veya nur diye tabir edilen enerji gibi bir etki gösterir. Ve beyaz ışıktan diğer renklerin ayrıştırılması. Veya 7 renkten beyaz ışığın oluşması gibi. İlk bölümde bahsettiğim bilgisayarın çalışma prensibi ile kristal taşların şifa verme sistemi aynı çalışıyor. Ki insan vücudunda hatrı sayılır bir elektrik var ki yine bununla 12 voltluk ledleri parlatmayı başardım. Bu insan vücudunun sahip olduğu potansiyel sadece ihtiyacımız var olan enerjimizi topraklamamız. Hem bedensel hemde ruhsal.Çünkü enerji statik yapıda sadece bekler ve bekler. Ancak hareket ederse ortaya birşeyler çıkar.Elektriğin kuralı bir yerden bir yere akmasıdır pozitif yük negatife akar. Ve ihtiyacı olan yere gider.Biz çok iyi ve yüksek enerjiye sahip olursak bu etrafımıza ve herşeye yansıyacaktır. Yine Moralev in bahsettiği topraklamanın gereğini de farklı bir bakış açısıyla anlamış ve anlatmış oldum yada olmaya çalıştım. Evet biraz dağınık veya karışık olmuş gibi görünüyor ama faydası olacaktır. Faydası olursa ne mutlu bana. Şimdi şunu da eklemeden geçemiyeceğim piyasada bulunan ve satılan taşların hepsi gerçekten doğru taşlar ve verimli taşlar değil bunlar yeraltından çıkarıldığı için çıkarıldığı cevherin neresi ve içerdiği metal karışımları sebebi ile hepsi aynı etki ve kararlıklıkta değil.Bu kristaller ve taşlarla ilgili benim araştırmam akuamarin ağırlıklı oldu ve akuamarinin sahip olması gereken görüntü mavi gökyüzünde turkuaz ve mavi tonlarında parlayan deniz maviliğinde ve şeffaf yapıda olmalıdır. Verimli olanlar şeffaf ve ışığı kırabilen ve geçirebilen yapıda olmalıdır. Opak ve ışığı geçirmeyen taşlar daha verimsiz ve karışımında farklı maddeler içeren taşlardır.Kuvars kristalleri sadece enerji topraklamaz emdiği ışığı kırıp farklı dalga boylarında yansıtır yani aynı anda bir tedavi ve yoğunluk değişimi sağlar. Tabii esas değişimi tedaviyi biz sağlıyacağız. Bunlar sadece yardımcı araçlar olabilir. Hatta kadim uygarlıkların dünyanın daha önceki devirlerinde kullandığı farklı maddeler veya araçlar olabilir. Belki akaşik kayıtları dünyada kaydetmek için kullanılmış bile olabilirler. Bu kısmı beni çok çok aşıyor.Aşırı fazla konu var hepsini anlatmaya kalkarsak ömür yetmez yaşamak daha kolaydır bazen.Bende nacizane olarak anlatmaya çalıştım umarım faydalı olur anlamayamadığın veya eksik kaldığını düşündüğün yerler olursa ilave yaparım işyerinde çalışıp bir yandanda bunu yazmaya çalıştım umarım olmuştur.

            Liked by 1 kişi

            1. Süper! Sevgili Yavuz, bilgi küpüsünüz. Ben bu yorumu bir şekilde daha geniş okuyucu kitlesi için yayınlamak isterim izninizle. Sevgilerim ve teşekkürlerimle

              Beğen

          2. Ne demek Moralev hiçbir mahsuru yok aksine mutlu olurum hatta genel bir kitle için imla ve rutüş düzenlemesi yapabilirim.

            Beğen

            1. O zaman yayınlamadan önce sizden biraz daha düzenlenmiş mesajı bekleyeceğim. Bu zaman alır biliyorum… Çok teşekkürler

              Beğen

  2. Sevgiler,

    Mor Alevcim çok güzel belirttiğin gibi : İşte bu yüzden buradayız. Başarısız olmamızın bir yolu yok. Zihin bütün yönlere doğru patlamaya ya da içe dönük patlamaya devam ediyor. (Her şey tekrar bir araya gelip bütünü oluşturuyor.)

    Bu güzel yazını okur okumaz bugün hissettiklerimin eş zamanlılığını paylaşmak istiyorum.

    Bugün uyanır uyanmaz zihnim patlarcasına KESKİN KARARLILIKLA beni sarsan enerjileri tercüme ediyorum :

    ”İstemediğin hiçbir şeyi yapma, çünkü bunların içinde SEVGİ yok. ahh evet mecbur olduğunu düşünüyorsun ama tam aksine hiç de mecbur değilsin, bu sinsi bir yanılsama, ikinci el düşünce alışkanlığındır, bu düşünce yapısı sevgiye ait değil ki !İstemediğin şeyleri düşünmeyi, hayal etmeyi, yapmayı, söylemeyi, tatmayı. görmeyi kesin bir kararlılıkla bıçak gibi kes-at-UNUT! Gücünü mecbur olduğunu düşündüğün aslında hiç de istemediğin şeylere verme.
    Evet O hissi, KESKİN kararlılık hissini hisset Sevgi. Coşkulu ol, Kararlı Ol. Şu an KESKİN Kararlılığa ihtiyacın var. ama dünyamda başka bir alternatifim yok kiiiiii deme! istediğin alternatifler karşına çıkar, sen istemediklerini keskin kararlılıkla temizledikçe, sevgiye yöneldikçe, daha çok sevgiyi içine çektikçe dünyan daha çok sevgi oksijenleri ile dolacak ve herkes sevgiyle beslenecek…

    🙂

    Liked by 3 people

  3. Bizler her birimiz büyük bir antenin küçük parçalarıyız. Her geçen gün frekansımızı ve antenimizi yükseltiyoruz böylece sevgi frekansını daha geniş alanlara yayıyoruz. Melekler, üstadlar, doğa herzaman bizlerle yan yana.Artık bunu, yani kendimiz ve herkesin hayrına frekans yayma hizmetimizi daha bilinçli yapıyoruz. Teşekkürler mor alev, yavuz ve hissettiğim tüm frekans yayıcılar. Bir ve bütünüz, fraktalın parçalarıyız.

    Liked by 1 kişi

  4. Paylaşımlar harika ve adeta insana güç veriyor. Moralev çok teşekkürler. Konulara hepimiz aynı derecede hakim olmasak da bu yazıların herkese çok iyi geliyor olduğunu düşünüyorum. Takip ettiğim başka gurup yazılarından okuduklarım ve sizlerin yazdıklarınızı zihnimde daha iyi birleştirebiliyorum. Lütfen bilgi paylaşımına devam 🙂
    Mısır patlaması gibi duygu ve düşünceler harekete geçiyor. Kimseyi memnun etmek için değil ve sadece kendi ruhumuzu yansıtan davranışları otomatik olarak yapmaya başlıyoruz. En doğal halimizle ve nasıl olması gerekiyorsa..Bu sabah ki deneyimimi sizlerle paylaşmak isterim. Evimizde işlerimizi kolaylayan sevgili destekçim artık başını bağlayamıyor. Bağlamıyor değil, bağlayamıyor. Zaten bağlamak istemiyormuş ama çevresindeki aile büyüklerinin de gönüllerini kırmamak için alışıla gelmişi sürdürüyormuş. Geçen hafta nefes alamama şikayetiyle hastaneye gitmişler, bir şeyin yok panik atak olmuşsun demişler. “İçime bir sıkıntı geliyor, takamayacağım ben bunu artık” diye çıkarmış baş örtüsünü. Kayın validesi de kıyamamış. Yine de arada sohbet ediyorlarmış, neden örtülüdür diye ve bizimki “bak anne ben seni pantolon giymen için ikna etmeye çalışsam sen giyebilir misin, olur mu” deyivermiş. Bu sabah onunla çok tatlı sohbet ettik.

    Beğen

    1. Duygu’cum, harika bir örnek vermişsiniz. Paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle

      Beğen

  5. tesekkürler sizi severek büyük bir ilgi ve merakla takip ediyorum.harika bilgileri büyük bir mütevazilikle,fedakarlıkla ,hevesle bize ulaştırdığınız için teşekkür ederim.

    Liked by 1 kişi

  6. Sevgili Mor Alev ve yorum yapan tüm arkadaşların yazdıklarını okuyunca çokkkkk mutlu oldum. Herşey yolunda ve çok güzel gidiyor…. Rabbime sonsuz teşekkürler….. Nur parçaları sevgiyle kucaklıyorum hepinizi…Yolumuz açık olsun….<3

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.