Sevgili Bilge Baykuşlar, altı ayda bir gelen “Dengeli Baykuş” olma fırsatımız yine burada. Şimdiye kadar geçen dokuz yılda ekinokslar hakkında genel olarak ne yazılması gerekiyorsa, hepsini sizlerle paylaştım ama yine de bir tekrar yapalım, isteyenler bir sonraki bölüme atlayabilir:
Sonbahar Ekinoksunun Önemi
23 Eylül sabah saat 04.03’te (İst.) güneş ışıkları ekvatora dik gelecek, gün ve gece eşitlenecek ve aynı zamanda güneş Terazi burcunun sıfır noktasına geçiş yapacak. Böylece bir sonbahar ekinoksu daha yaşayacağız. Sonbahar ekinoksu astrolojik yılın tam ortasına denk gelir ve enerjinin yönü değişir, Kuzey yarıkürede ilkbahar ekinoksundan itibaren baskın olan eril güneş enerjisinin yerine dişi enerji öne çıkar ve içeriye çekilmeye başlarız.
Bu bir geçiş noktasıdır. Durup nefes alınan bir an, saniyelik bir mola ve dengelenme fırsatı. Hiç durmayan ve asla sona ermeyecek yolculuğumuzda bir aşamaya daha gelinmiştir.
Sonbahar ekinoksu enerjilerinin sağladığı dengeleme çok büyük şifa getirir. İlkbahar ekinoksundan itibaren altı ay boyunca enerji hep ileri, ileri, ileri, dışarı aktı. Bizler de dış işlerimizle daha çok meşgul olduk. Bir sebze fidesini düşünün. Tohum belki kış boyunca olduğu yerdeydi ama ilkbahar gelir gelmez uzanıp toprağı ittirmeye başladı, uzadı, büyüdü, güçlendi, yazın hızla olabildiğince çok ürün vermek için uğraştı ve şimdi sonbaharda yeniden tohuma dönme vakti geliyor. Bu da nefes gibi. Nefesi verdik, verdik, verdik ve şimdi alma zamanı, bitkiler gibi, denizin dalgaları gibi… İçeriye dönüyoruz.
Fakat bir yöne akan enerji en sonunda bir dengesizlik yaratır. İşte ekinokslar da bundan dolayı önemlidir. Yoğun, dışa dönük, hızlı değişimin geliştiği İlkbahar ve yazdan sonra yeni döneme başlamadan doğal benliğimizle yeniden hizalanmalıyız. Ruh-beden-zihin. Üçü de dengelenmeli.
2022 Sonbahar Ekinoksunun Enerjisi
Birkaç gündür dengeleyici ekinoks enerjilerinde yüzüyoruz ve bu birkaç gün daha devam edecek, Pazar gece yarısından bir saat kadar sonra güzel bir Terazi yeni ayıyla taçlanacak. Şu anda 6 büyük gezegen geriliyor, Chiron, Juno, Vesta ve Eris’i de sayarsak sayı 10’a çıkıyor. Sanki bütün bir Zodyak gerilemede. Bu da bize Kış Gündönümüne kadar bir “yeniden” döneminde olduğumuzu söylüyor. Yeniden düşünme, yeniden planlama, yeniden karar verme ve yeniden başlama…
Gerilemeler hayatımızda ilerlememek değildir, daha çok arabanın dikiz aynasına bakmak gibidir. Ve dikiz aynasına bakmaksak kazalar kaçınılmaz olabilir! Biz de bu dönemde arkada kalmışları değerlendirip salıverebilir, bu değerlendirmenin ışığında yaşadığımız an ve geleceğimizle ilgili düşünce, plan ve arzularımızı değiştirebiliriz. Tıpkı dikiz aynasına bakarak arkadaki trafiğin ne yaptığını görüp ona göre hızlanıp yavaşlamak, sağa yanaşmak ya da park etmek gibi. Önümüzdeki aylarda hayatın dikiz aynasına bakıp güvenle ilerlemeye çağrılıyoruz.
Her ekinoks ayın bulunduğu Sabian sembolü bize toplumsal eğilimler, kolektif enerji ve genel duygu durumumuzla ilgili ipuçları verir. Önümüzdeki üç ay için bir şablon oluşur. Bu ekinoksun enerjisi yukarıda bahsettiğim YENİDEN kavramıyla yakından ilgili. Ay, Aslan burcunda, üç ay boyunca Aslan gibi kükrendiğini görmemiz de çok mümkün. Sabian sembolü ise:
“Şafak”
Her gün, her an, çok daha iyi bir hayat yaratmak için hiç durmadan fırsatlar sunuluyor. Bu, ezelden beri böyle olmuştur. Her dakikamızda en ufak seçimlerimizle bile gelişime ve esenliğe giden yolda adımlar atıyor olabiliriz. Yeni başlangıçlar önce pek de belli olmazlar. Belki bir gülümseme veya bir hayal, bir sözcük… Hiç de o kadar hayat değiştirici gibi görünmeyebilirler. Ama bir de bakarsınız ki, o yoldan gittiğinizde hayatınız baştan aşağı değişmiş. İşte her yeni gün bize bu armağanla gelir.
Dane Rudhyar bu sembol için şunları söylüyor: “Kriz ve getirdiği lütuflar, son derece nadir, alışılmadık olaylar yaratır. Her günün bir doğumu vardır. Şafağı saf bir kalp ve berrak zihinle karşılamalıyız. Alfa (şafak) ve omega (zirve deneyimin tamamlanması) birbirinin karşıtıdır ama aslında aynıdır. Buradaki anahtar kelime AYDINLANMADIR.”
Evet, şafaktan önce karanlık vardır, çözümden önce sorun. Ama bir şekilde içimizdeki ufukta bir şafak doğmaya başlıyor. Yeni bir fikir, yeni bir umut, unutulmuş olan bir şeyin hatırlanması. Gün doğacak. Doğmamasına imkân yok. Er ya da geç karanlık yerini aydınlığa bırakacak.
Bu ekinoksun bize mesajı, her birimizin kişisel şafağımızda olduğumuz ve aydınlık günlerin sonunda başlayacağına olan inancımızı asla ve asla kaybetmemiz gerektiğidir. Ünlü sözler gibi;
“Umut, insan kalbindeki asla bitmeyen kaynaktır”
Ancak o kaynağın akışına izin vermeli ve serin sularına kendimizi bırakmayı unutmamalıyız. Ardından da aldığımız güçle bu enerjide başaramayacağımız şeyin olmadığına inanıyorum.
Bu üç ay, her gün YENİDEN BAŞLAMA şansınızın olduğunu asla unutmayın. Ve hatta yeniden başlayın!
Ekinoks Enerjisi ve Topraklanmak
Yıllar boyunca Sonbahar Ekinokslarında sonradan çok popüler olan meditasyonlar yazdım veya çevirip paylaştım. Ortak noktaları ise dengelenmek ve topraklanarak sevgiye, bolluğa, kabule açılmaktı. Bu ekinoks enerjisinde de onlardan dilediğinizi uygulayabilirsiniz, örneğin Ağaç-Beden Çalışması, Dört Element Çalışması veya Huzur – Sevgi – Birliktelik Bilinci Meditasyonu.
Baş Melek Gabriel’in kanallığını yapan Shanta Gabriel ise bu hafta yolladığı bülteninde topraklanmaya odaklanmış. Çok çok önemli bir konu, dengenin şartı diyebiliriz. Öyle güzel yazmış ki, bu zamanda paylaşmasam olmazdı.
“Korku, kaygı veya öfke gibi ihtiyaç dışı, gereksiz enerjiyi yeryüzüne topraklayın ve ardından bulunduğunuz ana açık bir kalp getirin”
Shanta Gabriel topraklanmayla ilgili deneyimlerini şöyle aktarmış:
1988’in sonlarına kadar topraklanma kavramının farkında bile değildim. Eğer birisi dikkatimi buna çekseydi, herhalde “neden?” diye sorardım. Hayatım İlahi olanın daha yüksek alemlerine odaklanmıştı ve dünya benim için çok az çekicilik taşıyordu. Bu da bir şey beni rahatsız edene kadar sürüyordu, o zaman da yeryüzündeki hayatımın o andaki haline çok üzülüyordum.
Akıl hocam, düşünce ve duygu hallerimi topraklamayı önerdiğinde, benim için bedenimde hiçbir zaman güvende hissetmediğim gerçeği berraklaştı. Bu gezegende asla “yuvamda” hissetmemiştim. Bu benim için bir çeşit uyanış oldu. Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabındaki Zygote’nin hikayesi gibi, bir yanlışlık olmuş olduğundan ve buraya kazara inmiş olduğumdan emindim. En azından, ruhumun gönüllü olarak doğmayı seçtiği dünyanın tüm karanlığı ve zorluklarıyla bu dünya olduğuna inanmıyordum.
Yine de verilen tavsiyeye uydum ve güvenlik olumlamaları yapmaya başladım. Dünyada olmak güvenlidir. Gerçekte olduğum insan olmak güvenlidir. Kendi gerçeğimi yaşamak güvenlidir. Bunların bana çok büyük yardımı oldu. Ancak günlük ruhani alışkanlıklarıma topraklanmayı da ekleyince hayat çok daha görülür bir halde değişmeye başladı.
Fazlalık enerjiyi topraklama işlemiyle sanki parmağımı elektrik prizine takmış gibi deneyimlediğim kaygı oluşturan hislerden derhal kurtulduğumu buldum. Bu sırada yeryüzünden gelerek bacaklarımdan tırmanan bakan besleyen enerjiyi, kuyruk sokumumun çok daha özgür ve açık olduğunu hissettim. Keşfettiğim en şaşırtıcı şey ise, ruhani hayatım bende fiziksel olarak ne kadar bedenlenirse o kadar çok mutlu oluyordum.
Beklemediğim iki olumlu yan etki daha ortaya çıktı. İlki, bedenim bu dünyadaki sürecime yardım edecek doğal bilgeliğe sahipti ve gerektiğinde dikkatimi çekiyordu. Enerjiye hassas ruhların dışındaki çoğu insan için bu gayet açıktır. Ancak hassas olanlar için fiziksel bedeninle bütünüyle yaşamak çok acılı bir şey. Bu da benim kişiliğimin ve daha küçük fiziksel varlığımın daha önce maalesef pek de yapmak istemediği, bu dünyada yaşama işiyle meşgul olmasına izin veriyordu.
Bu işlemi çok sevmeme sebep olan ikinci şey ise, bedenimde topraklandığımda, kalbimin derhal çok daha açık ve içimde çok daha huzurlu olduğunu hissetmemdi.
Negatif enerjiyi yeryüzüne topraklamamız gerektiğini söyleyen bazıları da var. Onlara göre dünyanın yeterince derdi var zaten. Ancak benim deneyimim şöyle; Toprak Ana enerjimizi olumlu ya da olumsuz olarak yargılamıyor. Bu sadece “enerji”, dolayısıyla büyük değeri var. Biz gezegene enerjimizi sunduğumuzda, onu kutsuyoruz, özellikle niyet ederek yaptığımızda.
1990’da Baş Melek Gabriel bana İlahi Işığı her çakradan geçirerek indirdiğim bir hizalanma egzersizi verdi. Yıllarca bu Altın Işık Sütununu kullandım, Kaynak’a olan bağlantımdan gelen enerjinin ayaklarımın altından dünyaya akması bizlerin birer karışım olduğumuzu, dünya ile cennet arasında bir köprü görevi gördüğümüzü vurgulayan çok güçlü bir imgeleme.
Deneyimlemekte olduğumuz ihtiyaç dışı enerjiyi topraklamayı niyet ettiğimizde, sadece nefesimizi yavaşlatmak ve ellerimizi kalbimizin üzerine koymak gibi çok basit bir şey bile bizi bedensel farkındalığa geri getirir. Ve böylece hayatın gereklerini yerine getirirken çok daha becerikli olabiliriz.
Topraklanma, yeni frekansları entegre etmemize ve hayatımızın her alanında kudretli Kaynak enerjisine bağlı kalmanın çok güçlü yollarını öğrenmemize yol açar. Hepimizin deneyimlemekte olduğu Işık frekanslarının yoğunluğu ve tabii ki dünyada olanlar sinir sistemlerimizi çok etkiliyor. Huzurumuz için bizi çevreleyen yüksek dozlu duygusal kargaşadan bağlantıyı kesebilmeye ihtiyacımız var.
Burada bulunmamızın sebebi hayatımızı ruhanileştirmek, yani kalbimizle zihnimiz arasında bir ayrılık yok. Bu da ruhaniliğimizi işimize ve ilişkilerimize çok daha derinden getirmemize olanak sağlıyor. Fazlasıyla duygusal veya kaygılı hissetmenize sebep olan fazla enerjiyi toprakladığınızda, kalbinize çok çabuk geri dönebilirsiniz. Yarattığınız beceriklilik ve üretkenlik ise içinizde çok daha derin bir huzur ve uyumu yerleşik kılacaktır ki, bu da aslında gündelik hayatta mucizevi bir şekilde pratik ve yardımcıdır.
Bu bilgiyi okuyan insanların büyük çoğunluğu, bu hayatta ilahi alemlerle daha büyük bir bağlantı geliştirmeyi ve insanlıklarının bütünüyle kendi kutsallıklarını birleştirmeyi seçtiler. Yaptığımız her seçimle kutsal sevgiyi maddeye getiriyoruz ve yeryüzünün bilgeliğiyle birlikteyiz. Hayat için ruhani niyetlerini topraklayan her bir insan, yüzbinlerce diğer insanın hayatlarını da etkiliyor.
Ruhani bağlantımızı fiziksel bedenlerimize tam olarak toprakladığımızda, bu gezegende kudretli bir Sevgi gücü haline geliyoruz. Ve bu alandan gücümüzü aldığımızda, mucizeler en doğal halleriyle oluşuyorlar.
” İlahi Varoluş,
Ruhumun amaçlarını yerine getirmem için beni bir fiziksel bedenle kutsadığın için sana çok teşekkür ederim. Aldığım her nefesle, ilahiliğimin daha fazlasını insan formuma getireyim ve tüm varlıklar için bu dünyaya Cenneti demirleyeyim.
Attığım her adımda, fiziksel bedenimi besleyeyim ki böylece bir harmanlanmış varlık olarak dünyaya Esenlik yayayım. Herkes kendi Kutsal benlikleriyle eş titreşimlerini bulsun ve insanlığın uyanışı için bu dünyaya topraklasın. Ve öyle de oldu.”
Shanta Gabriel, 18 Eylül 2022
Baş Melek Gabriel:
Fazla enerjiyi topraklamak demek, ne zaman endişeli, öfkeli, korku dolu veya fazlasıyla heyecanlı iseniz bunu fark etmek ve bilinçli olarak bu enerjiyi yönlendirmek anlamına gelir.
Bir benzetme yapmak faydalı olabilir. Elektrik açısından, “topraklı” denilen şeye sahip olmak gereklidir. Örneğin bir evde toprağa bağlanan bir topraklama hattı vardır ve böylece elektrik doğru devrelerde akar. Bedeninizdeki durum da buna çok benzer. Size sürekli olarak İlahi Enerji akar. Bedeninizde bu enerjinin akacağı mükemmel kanallar vardır. Ancak topraklı olmadığınızda, kendinizi zihinsel aktiviteye kaptırıp diğer her şeyi unuttuğunuzda, bu enerji sizin için rahat olmayan kanallara akabilir. Sinir sisteminizde dolanır, zihninizi fazlasıyla uyarabilir, kaygı ve diğer zihinsel dengesizlikler yaratabilir. Kendinizi üzgün, kaygılı, sinirli hissettiğinizi fark ederseniz, bir baş gibi ayaklara da sahip olduğunuzu hatırlamanız çok yardımcıdır.
Uygulama:
Ayaklarınız, bolluk ve besleyici enerji yuvası yeryüzüyle bağlantıdadır. Yeryüzünün varlığının farkında olduğunuzda, desteklendiğinizi ve bakıldığınızı hissedersiniz. Enerjinin ayak tabanlarınız veya kuyruksokumunuzdan ışık huzmeleri gibi yeryüzüne aktığını imgeleyebilirsiniz. Bu da zihninizdeki ihtiyaç dışı enerjinin yok olmasına yol açar.
Duygusal bedeninizi de sakinleştirmek önemlidir. Nasıl zihinsel beden elektrikse, duygusal beden manyetiktir. Bu da duygularınızın size Çekim Gücü Yasasıyla hissettiklerinizi çektiği anlamına gelir. Pek çok zaman hayatınızda istediğinizin tersini çekersiniz. Bu fazlalık duyguları da topraklamak önemlidir. Sizi yeryüzüne topraklayan elektrik ışınına duygularınız için bir de manyetik bobin bağlayabilirsiniz. Niyetlerinizle gereksiz duyguları yeryüzüne gönderebilirsiniz.
Eğer yakınlarınızda ağaçlar, dağlar, nehir veya denizler varsa, bu yerlere fazlalık enerjiyi topraklama amacıyla bakmak faydalı olabilir. Zihninizde ayak tabanlarınızdan yayılan ışıklar, kuyruk sokumunuzdan çıkan güçlü ışık kabloları, gökyüzünden yere uzanan ışık sütunları veya size uyan bir görüntüyü canlandırabilirsiniz. Bu çok basit ancak çok güçlü bir araçtır.
Bu topraklama işlemiyle daha fazla içli dışlı olduğunuzda, daha fazla anda kalmaya başlayacaksınız. Anda kalmak demek, nerede olursanız olun, ne yaşarsanız yaşayın duruma açık bir kalp getirmek demektir. Kalbiniz açık olduğunda, kararlarınız korku değil, sevgi kaynaklıdır. Ve bunu daha fazla insan yaptıkça, bütün bir gezegenin bilinci yükselir. Tek Zihne bilinçli olarak bağlı zihinler çoğaldıkça, herkes çok daha bereketlenir ve sevgi ve huzurda çok daha özgürce yaşarlar.
Bu huzur dolu evrimleşmedeki yerinizi her gün yaptığınız seçimlerinizle alırsınız. Sevgide yaşamayı seçin, korkuda değil. Aşırı yüklenmiş, asabi, huzursuz hissettiğinizde, endişe veya öfkeyle çalıştığınızda bunu fark edin. Bu fazlalık enerjiyi yeryüzüne sadece sevgiyle yaşamak için bir dua ile yollamaya zaman ayırın. Bilin ki tek bir insan bile kalbini sevgiyle başkasına açtığında yeryüzü kutsanır. Ona enerjinizi verdiğinizde yeryüzü bereketlenir ve karşılığında herkes bereketlenir çünkü bu harika gezegen her zaman geriye bakım, güç ve can verir.
İşte bu basit yollarla dünyaya huzur getirirsiniz.
Baş Melek Gabriel için Shanta Gabriel (shantagabriel.com)
Hepinize harika bir ekinoks diliyorum.
©Mor Alev 2022
YEPYENi! “Sabian Hikayem”. Kendi gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!
En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
❤️❤️❤️
BeğenLiked by 1 kişi
Tek bir insan bile kalbini sevgiyle başkasına açtığında yeryüzü kutlanır.
Bu cümle beni çok etkiledi❤️Teşekkürler🙏
BeğenLiked by 1 kişi
Topraklamayla ilgili hiç bu kadar bilgilenmemiştim, aydınlanmamıştım. Tam bir topraklanma rehberi/yazısı olmuş. Teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi