Sevgili Bilge Baykuşlar,
Hepimiz biliyoruz Mars’ın savaş tanrısı olduğunu ve kendi alanı Koç’ta çok daha güçlendiğini. Tehlike. Gerilim. Hırs ve intikam. Aklımızdaki resimler toplumsal şartlandırılmaları anlatıyor. Öfkeden gözleri kan bürümüş, kaç askerinin öldüğüne bile aldırmayan bir kumandan, istediğini isteyen ve buna karşı hiçbir engel tanımayan çılgın diktatör, şirketinin ve çalışanlarının kaderini öfkeyle riske atıp yakan CEO, trafikte yolunuzu kesip saldıran canavar, yemeğin tuzunun az olmasını kendine saygısızlık olarak görüp eşinin kemiklerini kırana kadar döven koca… Steven Forrest, İçinizdeki Gökyüzü kitabında diyor ki, “Bu enerjiyle oynamak çok risklidir. Mars kötüleşince ondan daha korkuncu yoktur. Konuşulamayacak kadar zalim, affedilemeyecek kadar bencil, akıl almayacak kadar duyarsız olabilir. Eğer bir katil içgüdüsü varsa, sembolü Mars’tır” Haklı. Bu müthiş enerji kesinlikle dürüstlük ve saygı istiyor.
Temmuz ayında yayınladığım “Ateş Hayat Verir” başlıklı yazıda Koç’taki Mars’ın enerjisini genel olarak kapsamama ve hatta bir dizi öneride bulunmama rağmen, Mars’ın Koç’taki gerilemesiyle ilgili çok mesaj aldım sizlerden. Çekinceler var. Sorular var. Arkturusluların deyişiyle 3D kavramlar var. Peki ne yapmalı? Mars’ı güneş sistemimizden atalım mı? Patlatalım mı?
Tarihteki Mars-Koç gerilemelerine bakarsak;
1941’de Mars Koç’ta geriliyor, İkinci Dünya Savaşının estirdiği barbarlık, katliam ve insanlığa ihanet had safhada. 1973’de Mars Boğa ve Koç’ta geri gittiğinde Watergate skandalı, Arap-İsrail savaşları, petrol ambargolarıyla birlikte tetiklenen küresel ekonomik krizin başlangıç noktası yer alıyor. 1988’de Mars Koç ve Balık’ta gerilerken sona eren İran-Irak savaşını, Taleban’ın Afgan Mücahitler adı altında ilk tohumlanmasını ve ilk bilgisayar virüs saldırısını görüyoruz.
Tabii sonra ben, ben olduğum ve meraklandığım için yazı için bilgi toplamayı bırakıp acaba X yılında ne oldu gibi, yıllar arasında gezinmeye başlıyorum. Neredeyse yüz yılı gözden geçiriyorum. Tarihte savaş olmayan sene yok. Saçmalamadığımız, skandallar, katliamlar, batışlar ve çıkışlar, grevler, baskı, isyan, hastalık, açlık olmayan bir yıl bile bulamadım… Sevgili Dünyamızda yarattığımız kan kokan, sıkıntılar içinde, zulümle göz yaşı döken tarihimiz…
Bunların çok azında Mars Koç’ta geriye gidiyordu!
Evet, her zaman savaş olasılığı var. Yazılı tarihimizde her zaman zalimlik, delilik, açlık, hastalık, kölelik var. Günümüzde, dijital ve sanal dünyamızda korkuyla kazanç sağlama olasılıkları tüm dünyaya açıldı. Ortaçağda şeytan korkusu sayesinde kendini zengin eden kiliselerin yerini bugün korkuyu kar için kullanmaya hazır bir sürü girişimci ruh aldı.
O zaman Mars sorunuyla ne yapmalı? Mars 10 Eylül sabaha karşı saat 01.23’de gerilemesine başlamadan onu yok etmeye ne dersiniz? Korku pornosunun tam hız çalıştığı, savaş tamtamlarının çalındığı, ister virüs aracılığıyla olsun, ister iklim değişimi, işsizlik, komplo teorileri, ırkçılık, ayrımcılık aracılığıyla herkesin herkesi tehdit altında hissettirdiği bu zamanda Mars sorununu nasıl çözeceğiz?
Arkadaşlar, Mars yoksa biz de yokuz. Bastırılmış, sindirilmiş Mars ise bizlerden birer ot yaratır diyeceğim ama onun bile gerçek Mars enerjisini gözlemliyoruz, yoksa yayılıp gelişemez, büyüyüp çayırları kaplayamaz, çok çeşitli milyonlarca varlığı besleyemez.
Mars çok önemli kişilik özelliklerimizi borçlu olduğumuz bireysel gezegenlerden biridir ve varoluşumuzun en parlak niteliklerini de kapsar. Mars’ın adı çıkmıştır, olumsuz etkisine o kadar odaklanılmıştır ki, ateşin can verdiği göz ardı edilmiştir. O, hayatta kalmamızı sağlar, sadece bunu sağlamaz, hayatımızda bir amaca yönelip yaşamayı anlamlı kılmamız için çalışır. Onun sayesinde arzu, dilek, istek sahibi oluruz, büyür, ilerler, gelişiriz. İşte Mars enerjisi budur!
Ve şimdi yaşamakta olduğumuz yeniden doğuşun en büyük ilerleme safhasına girmek üzereyiz. Üçüncü trimestere az kaldı, enerjinin hayatlarımıza yansıması ilk trimesterden daha yoğun olacak gibi görünüyor. Sizden ricam, lütfen korku çığırtkanlıklarına kulak asmayın. Dış dünyada neler olacağını bilmiyorum. Ama iç dünyamızda büyük bir devrim gerçekleşmek istiyor. Her zaman savaş olasılığı var. Her zaman kaza, kavga, sürtüşme olasılığı var. O yüzden de hiç ara vermeden huzura ve sevgiye yönelmemize ihtiyaç var.
Satürn-Plüton-Jüpiter hala Oğlak’ta ve yıkım işlemleriyle meşgul. Köşede, Koç’ta Eris olduğunu asla unutmamalıyız. Ocak ayında konuştuğumuz gibi, “Eris büyük bir bozguncudur ama bunu bir amaç için yapar. Bilinçte ruhsuz, bayatlamış, bozuk, durgun ne varsa silkeler ve atılmasını ister.” Mars gerilerken bütün bu gezegenlerle gergin işbirliğine girecek. Hiç kolay olmayacak. Bunu burada söylüyorum. Ama yılın başına bakarsak, geri kalanının kolay olmayacağını söylemek için yıldızlara bakmaya ihtiyacımız da yok!
O zaman bu enerjiyle nasıl çalışabileceğimize odaklanmalıyız.
Mars, iradenin acilen, çok çabuk ve bilinçli bir şekilde kullanılmasını tetikler. Atılganlığımızı destekler. Doğru taktiklerle kendimizi ortaya koymamızı sağlar.
Hepimizin doğum haritasında bir adet Koç ve bir adet Mars var. İçimizdeki Mars parça bizden şunları talep ediyor:
“Korkunun hayatımın yönünü belirlemesine asla izin vermemeye kesin karar veriyorum. Bu, hiç korkmayacağım anlamına gelmiyor. Bu, korku kendim için doğru olduğunu hissettiğim şeylerle arama asla giremeyecek demektir. Hayatın risklerle dolu olduğunu kabul ediyorum. Kendimi ve sevdiklerimi koruyacağım.
Seçtiğim yol, beni korkutsa da doğru olduğuna inandığım şeyleri yapmaktır ve bu cesur davranışların bir kısmı fiziksel olabilir. Bu evrimleşme sürecinde tam anlamıyla, fiziksel, duygusal, ruhsal olarak bütün bir benliğimle çalışmam gerekebilir. Fakat aynı zamanda anlıyorum ki, bu süreç fiziksel olmanın çok ötesinde. İlişkilerimde çatışmaya yol açma ihtimali olsa bile duygusal ihtiyaçlarım ve hislerim hakkında dürüst olup kendimi ifade edeceğim.
Bana verilen en büyük beceri, ateş altında bile cesur olmaktır. Bu benim için en doğal dürtüdür. Paniklemem. Bu niteliğimi açığa çıkarıyorum. Benim doğam dürüst ve dolambaçsızdır. Sevdiklerime kalpten, tutkuyla sadığım.
Gölgelerim var. O yüzden yine kesinlikle kararlıyım, öfkeme dikkat edeceğim, öfkemi yöneteceğim. Öfke ve alınganlıklarımın her zaman haklı başkaldırı olmama olasılığını aklımda tutacağım. Zaman zaman bağışlayıcılık ve hatta teslimiyetin bile doğru yol olabileceğini hatırlayacağım. “
Görüyorsunuz burada büyük bir koruma ve hakkını savunma içgüdüsü var. Doğrulara bağlılık ve dolaysız ilerleme var. Harekete geçmek zorundayızdır. Yapılacak işler var, söylenecek sözler, alınacak tavırlar ve değişim… Brrrrrrr. Yine değişim dedik. En korkunç kelime! Ama ya erteliyorsak, ya bunu görmezden geliyorsak? İşte o zaman Mars ters teper. Bu ters etkiyi Steven Forrest, Değişen Gökyüzü kitabında çok güzel anlatmış:
“Geri tepen bir Mars geçişi cam gibi gözleri ve köpük köpük ağzıyla hırlayan bir Rottweilar’a benzer. Kıstırılmış, boğulmuş hissederiz. Bazen korkunç tersliklerle karşılaşırız, kazalar veya diğer insanların kötülükleri kanalıyla fiziksel veya duygusal acılar rasgele bizi vururlar. ‘Ama ben elimi bulaşıkları yıkarken kestim, bu herkesin başına gelebilirdi!’ Mantık daha cazip gelir. Belki de bazen doğrudur. Ama dikkat edin! Niçin elinizi o gece kesitiniz? Mars doğum haritanızdaki Venüs’e karşıt açı mı yapıyor? Tartışmanız gereken bir konuyu konuşmadığınız için eşinize veya iş arkadaşınıza kızgınlığınız size basınç mı yapıyor? Hırsınızı bıçaklardan veya bardaklardan mı çıkarıyordunuz?
Makul öfkenin doğru yollardan ifade edilmesi bir Mars stratejisidir – ama bu sürecin bir adım önceden başlaması gerekir. Öfkemizin doğru hedefinin kim veya ne olduğunu anlamak zorunluluğudur. Hangi öfkeyi biriktirdik? Komşumuzun köpeğinin kapımızın önüne bıraktığı hediyeye gerçekten o kadar kızdık mı – yoksa gerçek hedefimiz başka yerde mi yatıyor, bizi onunla yüzleşmek yerine komşumuzla tartışacak kadar korkutuyor mu? Mars dönemlerinde bu tür sorular bize rehberlik yaparlar, ama eğer onları soracak cesarete sahipsek. Aksi takdirde ego ya depresyona ve kurban olduğu duygusuna kapılır, ya da kibirli, umursamaz, korkakça yıkıcı dalgalar halinde patlar.”
Kısaca, Mars’ın gölgesi bilincin korkudan donmuş halde kendini yok etmeye veya dışarıdaki savunmasız hedeflere amaçsızca yönelmesidir. Mars gerilemesinde bunları oldukça fazla görebiliriz.
Şimdi bütün bu bilgileri bireyden alın, büyüterek toplumlara ve ülkelere uygulayın. Mars zaten bir süredir Koç’ta. İnsanlar ve toplumlar bilinçli bilinçsiz Koç’taki Mars’ı ifade ediyorlar. Kimi gölge Mars’ın ifadesi oluyor, kimi cesaretle değişimi zorluyor. Mars büyük arınmaya olağanüstü katkıda bulunuyor.
Böyle bir etki söz konusu olduğunda neye odaklandığımız katlarca önemli hale gelir. Mars ve Koç fiziksel iki enerji ve odaklandığımız çok çabuk dünyevi gerçekliğimize giriş yapar. Bu haftayı Meleklerin huzur çağrısıyla başlattık. Huzur ve neşe-keyif-coşkuya odaklanmaya önümüzdeki haftalar boyu devam edeceğiz. Bu bazılarına sıkıcı gelebilir. Sevgiden, huzurdan bahsetmek sanki masallarla insanları uyutuyormuşuz gibi algılanabilir. Kimileri gerginliği daha ciddi ve yetişkin bulur. Kimi de korku filmi seyretmeyi sever!
Ben her zaman bir enerjinin en yüksek potansiyeline bakmayı tercih ederim. Tekrarlıyorum, bu kolay bir geçiş değil. Umudum bu enerjinin içimizdeki cesur yürekli, adil, becerikli kahramanı uyandırması, böylece hızla sorunlara değil, çözümlere koşmamız, bunu olabilecek en yüksek seviyede huzur ve şevkle gerçekleştirmemiz.
Kozmik Düzene Uyumlanmak
Ve şimdi soruların büyük kısmını yanıtladığıma inanarak asıl konuya geçmek istiyorum: Gerilemenin mesajı.
Mars’ın durup güçlendirdiği ve ardından gerilemeye başladığı derecenin Sabian sembolü:
“Kürelerin Müziği”
Yaratılış, herkesin ve her şeyin kendi notasını çalarak katkıda bulunduğu bir senfonidir. Evrimleşme, hareketlenmeleri, ritmi ve dörtlükleriyle müzik parçasına benzeyen bir gelişim sürecidir. Kürelerin müziği, evrenlerin, galaksilerin, varoluş şekillerinin uyumla dans ettiği, geliştiği evrenler-üstü yaratılış notalarıdır. En yüksek uyum ve gelişmeyi temsil eder.
Bu sembolde Melekler ve/veya ilahi Varlıklar, ses veriyorlar, ruhani uyumun müziğini iletiyorlar. Biz de o sesi alıp kendi enstrümanımızı mükemmel tınıya uyumluyoruz. Bu, küresel bir akort çalışması gibi. Kozmik ahengin yeniden sağlanması için hepimiz yeniden düzenleniyoruz. Kozmik düzene hizalanıyoruz.
Bu sembol, hayatlarımızın, ruhlarımızın geldiği noktada çok daha büyük bir varoluş şablonuna uyum sağlamaya hazır olduğunu söylüyor. Gerçek ruhanilik. Her parçanın bir değeriyle uyum içinde olduğu bir varoluş – fiziksel, duygusal, ruhsal, zihinsel.
Kozmik Düzenin mükemmel uyumu her yerde her zaman gözlerimizin önünde – asla şüphe duyulamayacak güzelliği ile hayvanlarda, bitkilerde, toprakta, gökyüzünde. Fraktal kusursuzluk. Bu zamanda o güzelliğe uyum sağlamak için tabiatın yarattıklarına odaklanmamız öneriliyor. Müzik özellikle yardımcı olacaktır. Ama bunun dışında sadece dinlemek değil, müzik yapmak veya yoga, tai chi vs. gibi tabiatla bütün olduğunuzu hissedebileceğiniz egzersizler, sanatın her çeşidi, resim, seramik, mandala çalışmaları da kesinlikle bu zamanda faydalı etkinlikler. Ruhani parçamızı daha da güçlendirmemiz, örneğin yeni meditasyon teknikleri öğrenmemiz, belki astroloji ya da enerji modalitelerini öğrenmek için kitaplar okumamız veya on-line kurslara katılmamız da iyi fikir olabilir.
Mars ve Koç’un bu çok güzel evrensel sembolle bize söylemek istediği ise bireyselliğimizi kaybetmeden, kendi notalarımızı bularak gelişmemizdir. İç bilgeliğinize bağlanın. İç sesinizin sizi akort etmesine müsaade edin. İç sesini dinlemek ve özgün birey olarak kendini ortaya atmak, cesaret ister. Mars’ın buradaki görevi o cesaretin ateşini yakmaktır.
Arkturus Grubunun bu yaz yayınlamış olduğum Gücünü Kabul Etmek başlıklı mesajı Koç’taki Mars’ın yüksek ifadesini çok güzel anlatıyor:
“Bireyler Kaynak’la, diğer insanlarla ve tüm yaşam şekilleriyle olan BİRliklerine uyandıkça kendi güçlerini de anlayıp sahip çıkmaya başlarlar. Sonuç olarak daha fazla insan kendi güçlerine sahip çıkarken, diğerlerinin güçsüzleştiren ego hareketleriyle hizalanmayı ya da kabul etmeyi reddederler, kendilerini yeni bir şekilde sevmeye ve saygı duymaya başlarlar. Gücünü kabul etmek, bireyin hayatlar boyu biriktirmiş olduğu çok uzun kadim domino sırasındaki ilk taşı ittiren parmaktır.
Ve bu başladı. Herkes en sonunda İlahi Varlıklar olduklarını ifade eden kimliklerinde sağlamca ve güvenle duracak. Ancak, herkes bu anlayışa hazır olma noktasında değildir ve sizin tarafınızdan kararlı, sağlam sözler ve davranışlara ihtiyaç olan durumlar yaşayabilirsiniz. Güçlendirmek demek, yapılması gerekeni diğerinin anlayacağı şekilde yapmaktır (bazen sert görünebilir, eğer ihtiyaç duyulan buysa) fakat hep BİRlik bilincinden gelmelidir.”
Bu enerji kitlesel olarak domino taşını ittiren parmağımız olabilir. Sonrası ise kozmik düzene uyum.
©Mor Alev 2020
YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com
❤️❤️❤️
BeğenLiked by 1 kişi
Mor alev bu beni çok endişelendiriyor umarım sonbahar güzel geçer anksiyete panik tavan oldu ben de barış olsun istiyorum çok gerginim bununla başa çıkmaya çalışıyorum umarım böyle şeyler yaşanmaz güzelce geçiririz sonbaharı
BeğenBeğen
Sevgili Zeynep, yazıyı bir defa daha okumanızı öneririm. Zihin seçici geçirgendir. O yüzden bunu tavsiye ediyorum. Bu enerji aslında müthiş güzel, bizi biz yapan, dinamikleştiren bir özelliğe sahip. Yani korkuyla değil, olumlu olasılıklarla okuyun. İlgili diğer yazımdaki önerilere de bakın. https://moralev.com/2020/06/30/mars-kocta-ates-hayat-verir/
Ama son söz şudur: Sonbaharınızı sadece siz güzel yapabilirsiniz. Bu güce başka kimse sahip değildir. Sevgilerle
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim mor alev sonbahar için olumlamalar mi yapmalıyım başka öneriniz var mı
BeğenLiked by 1 kişi
Önerilerim bağlantısını vermiş olduğum yazıda ve tabii ki bunda. Sevgilerle
BeğenLiked by 1 kişi
Harika harika harika, cok tesekkur ederim!
“İç sesini dinlemek ve özgün birey olarak kendini ortaya atmak, cesaret ister. Mars’ın buradaki görevi o cesaretin ateşini yakmaktır.”
Sevgili Mor Alev, dun ruyamda zihin gucumle avucumun icinde bir alev yakmaya calisiyordum, ates elementinin ustaligini almak icin. Cok zorluyodum kendimi, ama zorlama sebebim korkumu yenmekti. Korkumu kabul edip, direnmeyi birakinca avucumun icinde kucuk bi alev yakabildim, sonra kendi alevimden avucumun ortasi yandi, nasirlasti boyle, aslinda acimamisti sadece sicakti ama acimasindan cok korktum yine sondu atesim. Tekrar denerken uyandim. Bu enerji uzerine tesaduf bir ruya degildi elbette. Umarim cesaret ve ozsaygiyla ates elementinin ustasi olurum gercekten, kimbilir:) her sey korkuyu yakit olarak, firsat olarak, uyaran olarak kullanmamiza bagli, eh onu süs olsun diye biriktirmedik bence icimizde:) sevgiler
BeğenLiked by 2 people
şu anda ( yaklaşık 1 aydır hatta) eşim ve hatta minik kızımla sadece toprakla bitkilerle inşaatlarla haşır neşiriz….herşeyi bırakıp yerleştiğimiz köy evimizde eskiyi yıkıp yeniden inşa ediyoruz resmen…ben elimde fırça ve süpürgelerle bahçedeki toprakları kazıyıp duruyorum neler var diye..elimle tek tek cam kırıklarını topluyorum kızımın eline batmasın diye….neler ekebiliriz eylül ayı geliyor diye düşünüyorum..kekik tohumlarını nereden bulabilirim gibi sorular bana çok iyi geliyor…dünya birbirine girdi belki ama ben kekik tohumu peşindeyim..televizyon açmıyoruz sadece çizgifilm kanalı açık veya sevdiğim bazı diziler..onlar da süper renkli ve eğlenceliler… bu süreci böyle geçirmeyi planlıyorum…ve biliyo musunuz öyle ilahi yardımlar geliyor ki…defterime not alıyorum etrafıma anlatsam deli derler diye :)…3.trimester bolluk bereket sevgi getirsin ve öyle de oldu.. Sağol Mars ve tüm galaktik dostlarımız…Mor Alev en çok teşekkür size..bizim için nasıl çalışıp didinip mesajları aktarıyorsunuz…sevgilerimizle
BeğenLiked by 7 people
Sevgili Mor Alev
Sizin yol göstermenizle, bu dönem (ve her zaman) ruh, zihin,fizik ve duygu bedenlerimi dengede tutarak, korkuyu serbest bırakıp sevgiye sarılarak geçirmeye niyet ediyorum.
Öyle de oldu🙏🙏🙏💖💖💖
BeğenLiked by 2 people
27 Temmuz sabahı kitap yazmaya karar verdim ..net.. uzun zamandır yaz yaz denmesine rağmen hazır değildim…ve sonunda karar verdim..2 aydır günlük yazıyorum harıl harıl araştırma yapıyorum ve çalışıyorum not alıyorum ve heyecanlıyım.4 arkadaş toplanır arınır itiraflar yapar birbirimizi çoğaltmak adına ara sıra ..bu sefer ki toplantı da onlara anlattım bu 2 aylık yolculuğu ilk defa bana ”ah Sibel bu nasıl bi enerji bize geçti ihya ettin bizi ”dediler..ben de kendime bakıyorum içimde bi güç var kelimem yok anlatmaya sürekli yazmak istiyorum analiz yapıyorum..kitap bölümlerden oluşacak her hikaye 2 bölüm birinci bölüm gerçek hikaye ikinci bölüm benim analizim duygularım…istiyorum ki gülümseten bi yolculuk yapsın okuyan..ve inanıyorum ki ben daha evvel yazdım bu kitabı evet içimde bu his var..deftere kurşun kalemle yazıyorum şu an günlüklerimi..ve akıyor kelimeler birden başladı …evrensel kütüphane devrede…hazırım…hizmetindeyim…teşekkür ederim….bana güç verin…
BeğenLiked by 1 kişi