Mükemmeliyetçilik

IMG_0432

Soru: İki tutulma arasında en çok neyi bilmeye ihtiyacımız var?

Cevap: Mükemmeliyetçilik

Değiştir beni sevdiğim, Evren benim için ne seçiyorsa, nasıl seçiyorsa vermesine izin veren olmama. Almaya ve kabul etmeye tamamen açık olayım ve bileyim ki, tek Kaynağım İlahi olandır. Yardım et, mükemmeliyetçiliğimi ve “yanlış yapma” korkumu tamamen salıvereyim.

Benim ve her şeyin Kaynağı Yaratan’dır.

Change Me Prayers, Tosha Silver

Sevgili Bilge Baykuşlar, bu hafta Neptün’ün sisleri arasında yanılsama ve aldanmalarla ve arada bir – yine Neptün sayesinde – perdenin arkasını görme ve en güzel Birliktelik Bilinci hislerini yaşama fırsatlarıyla dolu bir hafta.

Bize en çok sekte vuran şeylerden biri maalesef katı kuralları olan beklentilerimiz. Zihnimizde belli bir görüntü, belli bir senaryo belirliyoruz ve onun dışındakiler sanki tam değilmiş gibi geliyor. Oysa bu Evrende her şey O ve Onun mükemmel olmadığı zaman yok.

Yukarıdaki soru ve yanıtına yorum yazarken bir gün önce Arkturusluların ilettikleri geldi aklıma:

“Pek çokları, kişinin hayatındaki her şeyin nasıl olması gerektiğine dair belli kavramları takip etmesi gerektiği inancından kaynaklanan korkudan dolayı acı çekiyor”

Mükemmeliyetçilik gördüğüm en kronik, en acı veren hastalık. Bazen hakikatten tuhaf ve gerçekten çok uzak beklentilerimiz var. Kendimizi beğenmediğimiz de öyle bariz oluyor ki. Çevremizdekileri, hayatı, nesneleri… Ama en çok olayların aklımızdaki senaryo gibi ilerlemesini istiyoruz, eh kendi dışımızda hiçbir şeyi kontrol edemediğimiz için de hayal kırklıkları yaşıyoruz. Mükemmeliyetçiliğin birkaç yüzü var.

Sorum çözümü başka bir kavramdır

Öncelikle, sorunları çözmeyelim, beğenmediğimiz bir şeyi değiştirmeyelim demiyorum. Asla. Ben kişisel olarak böyle bir şey yapamam. Kırılmış bir şeyi tamir etmeden duramam, herhalde siz de öylesiniz. Ancak bir şeyin, bir ilişkinin, bir durumun, vs. bozuk, kırık, yetersiz, vs. olduğuna ya da işlevini görmediğine  nasıl karar veriyoruz?

Normal gidişat şudur: Önce bize verdiği hisle bunu anlarız. Olumsuz hissettirir. Sonra o his bizi düşündürür, “bu şeyi nasıl değiştiririm?” Eğer şikâyette takılmayıp çözüm odaklı olursak, cevap gelir. Bu süreçte hiçbir sorun yok. Her zaman bizi ilerleten bir süreç, yeni çözümler ve değişikliklerle bir sürü şey öğrenmemize ve yaratmamıza sebep olan bir işlem. Aslında bu mükemmeliyetçilik gibi algılanabilse de değil. Ortada olan sadece bizim gelişme ve ilerleme arzumuzdur.

Ama tabii ki bir de yanlış yapma korkusu var. Belki de donup kalabilir ve son derece doğal gelişim sürecini durdurabiliriz. Bu dua ne olursa olsun iç yönlendirmemizi dinlediğimizde doğrusunu yapacağımızı hatırlatıyor.

Olaylar, durumlar hakkında mükemmeliyetçilik:

Bunun gidişatı yukarıdakine terstir. Önce düşünür sonra hissederiz. Bir olay ya da durum hakkında düşünür ve kusurlar buluruz. Başka insanlarınkiyle karşılaştırırız belki ve yargıya gideriz. Yani durumların aklımızdaki kalıba uymadığını görünce iyi hissetmeyiz. İşte bu bir sorundur. Çünkü hem yargıya gitmekte hem de kendimizi kötü hissettirmekteyizdir. Yukarıdaki değiştir beni duası bu duruma sesleniyor. Bir anlamda “olayların nasıl olacağına nasıl görüneceğine karışma, Evren senden çok daha geniş görüşe sahip ve olayları öyle kusursuzca bir  araya getirecektir ki, her şey yerli yerine oturacaktır” diyor.

Bu da elbette bana şu yaşadığımız zamanları düşündürüyor. Bir felaket yaşanıyor, insanlar eve kapanıyor. İşler bozuluyor, planlar iptal oluyor, bambaşka şartlar oluşuyor… Hiçbir şekilde mükemmeliyetçi olamayacağımız, olursak çok acı çekeceğimiz bir süreçteyiz. Ne büyük bir teslimiyet dersi! Evrene güvenmeyi öğreniyoruz.

Kendimiz hakkında mükemmeliyetçilik:

Bunun kökeni kendimizi yeterli hissetmememizdir. Bu inanç çok ama çok derinlerdedir ve genelde bunun tam tersini düşündüğümüzü iddia ederiz. Ama mecazi aynamıza baktığımızda kişiliğimizi, geçmişimizi, tepkilerimizi, alışkanlıklarımızı, görünüşümüzü eleştirmekten kendimizi alamayız. Yine karşılaştırmaya gideriz. Sonra da yine bilinçaltımızın derinliklerinde iyi olarak gördüğümüz şeylere layık olmadığımızı veya bu eksiklerden dolayı ne kadar emek versek de o iyi şeyleri elde edemeyeceğimize karar veririz. Fakat o şeylere uzanmak da isteriz. Ve bunun için çalışır, çalışır, çalışırız… Detaylara takılırız, kendi aklımızdaki mükemmele uydurmaya çalışırız her şeyi.

Oysa “bireysel mükemmelimiz” dış şartlanmalarla oluşmuş ve bireysel yorumumuzu da eklediğimiz resimlerden ibarettir. Gerçekte o zihinsel resimler birer yanılgıdan başka bir şey değildir. Ve bu şartlanmalarla sürekli olarak benzer durumları yaşarız. Neredeyse her gün aynı şeyleri düşünürüz, aynı şeyleri düşündüğümüzde özünde aynı olan şeyleri yaratırız. Kendimizle sürekli olarak mücadele ederiz. Bitkin düşeriz. İşte bu dua kendi mükemmelimiz diye bir şeyin gerçekte karşılığı olmadığını hatırlatıyor.

Bu duanın neden güneş tutulması ve yaz gündönümüne kadar olan zamanda bizim için önemli olacağını tahmin edebiliyorum. Birinci trimester biterken, birkaç sürpriz daha olabilir. Hayatın nasıl gitmesi gerektiği konusunda hiçbir önyargı taşımamalıyız, bırakalım bizim için İlahi sevgi çalışsın. Tek ihtiyacımız ilham aldıkça onu fizikselde harekete geçirmek. Sadece bu.

Neyi ve nasılı da salıverelim. Çünkü bildiklerimizin hepsi geçmişe dair, oysa geçmiş kesinlikle geçmişte kaldı. Mükemmeliyetçi kalıpları bir bir eledikçe yaşadığımız anda ve akışta kalarak şükür enerjisine geçiş yapmamız da çok daha kolay.

Bilge Baykuşlar, hepiniz kusursuzsunuz. Yaratan’ın birer parçasısınız. Adına kusur dediğiniz görünüşteki şeylerle mükemmelsiniz, ruhunuzla ve bedeninizle özgün birer yaratımsınız, çok güzelsiniz.

O yüzden duamızı bir defa daha tekrarlayalım:

Değiştir beni sevdiğim, Evren benim için ne seçiyorsa, nasıl seçiyorsa vermesine izin veren olmama. Almaya ve kabul etmeye tamamen açık olayım ve bileyim ki, tek Kaynağım İlahi olandır. Yardım et, mükemmeliyetçiliğimi ve “yanlış yapma” korkumu tamamen salıvereyim.

Benim ve her şeyin Kaynağı Yaratan’dır.

Sadece bir dua paylaşacağımı sanırken, bu kadar çok bilgi akacağını düşünmemiştim. Ama “nasıl” olması gerektiğine tutunmayıp serbest bırakınca gördüğünüz gibi aktı 🙂 Tosha Silver’a tekrar teşekkürler.

Mor Alev


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.


Telif Hakkı© 2020 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Copyright © 2020  by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

12 comments

  1. Aramizdaki bag’a inanamiyorum💕
    Pazartesi gunu Tosha Silver’in “Change Me Prayers” kitabini okumaya basladim😂
    Hep ask’la💕💕💕

    Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Mor Alev , uzun süredir sitenizi takip ediyorum, hatta zaman zaman ilk yazılarınızı okuyup günümüz durumu ile karşılaştırıyorum. İzninizle bir gözlemimi aktarmak isterim. Kanallık yazıları sanki daha çok Amerika’da yaşayanlar için geliyor gibi. Bu düşünceme katılır mısınız bilemiyorum.
    Bu günkü yazınızda ” Bazen hakikatten tuhaf ve gerçekten çok uzak beklentilerimiz var.” demişsiniz. Gerçek nedir diye uzun zamandır kafa yoruyorum. Bir tarafta hayaller kurun deniyor. Bir taraftan isteyin, yaratın deniyor. Evrenin kaynakları sınırsızdır deniyor. İmkansız diye bir şey yoktur. Olumlu düşünün, zihninizi eğitin, bakış açınızı değiştirin deniyor.Öte yandan bir de gerçekler var değil mi ? Kimi dünya illüzyondur diyor bir diğeri illüzyon yoktur.

    Bu sitede yazılar kadar yorumları da okuyorum. Hepimizin bir arayış içerisinde olduğunu hissediyorum. Bir şeylerin değişmesini istiyoruz. Bunu nasıl gerçekleştirebiliriz sorusunu arıyoruz. Çoklarının siteye bağımlı hale geldiğini de yorumlardan anlıyorum. Biri yol göstersin, ne yapacağımızı söylesin istiyoruz. Değişim umudu içinde yaşayıp gidiyoruz. Sanırım gelişiyoruz da.

    Sevgilermle.

    Beğen

    1. Sevgili Pamukkız, Bu mesajlar evrenseldir. Kimileri Birleşik Krallık, kimileri Hollanda, Almanya, kimileri ABD’de yaşayan kanallar tarafından yazılmıştır, doğru. Ama bu sözler sizce sadece belli bir coğrafyada yaşayanlar için mi geçerli? Belki Arapça bilsem ve güvenilir Arapça yazan bir kanal olsa o da olacaktı ama ben Arapça bilmiyorum öyle bir kanal var mı hiç bilmiyorum.
      Ayrıca benim kanallıklarım da var blogda. Özgün makalelerim var. Onlar kimler için yazılıyor peki? Sadece Türkiye^de yaşayanlar için mi? Ayrılık bilinciyle sorduğunuz bir soru sanırım ama önemli değil. Biz bir dünyanın insan kolektifinin parçasıyız, bunu biliyoruz ama içselleştirmek ise zaman alıyor.
      Evet, örnek vereyim tuhaf ve gerçekten uzak beklentilerimize: Kendimizi sevmiyoruz, bedenimizde bir sürü kusur bulup ona acı çektiriyoruz ve aşık olunmayı bekliyoruz. Olmuyor. İşimizi hiç sevmediğimizi söylüyoruz sonra da o işte başarılı olmak, terfi etmek, çok para kazanmak istiyoruz. Olmuyor. Hayatını birlikte geçirmek istediğini ve aşık olduğunu söyleyen kişinin o gencin istediği tek taş pırlantayı alma gücü olmadığından terk ediyor; istediği nedir tektaş mı, hayat arkadaşı mı? Kendi arzuladığı için değil, sadece başkalarının gözünde değerli görünmek için bir takım şeylere sahip olma arzusu… İnsanları hiç sevmiyorum deyip de yalnızlıktan şikayet eden bir sürü insan tanıdım… Daha devam edebilirim…
      Ne demek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi? Bakış açınızı ve inançlarınızı değiştirdiğinizde istekleriniz de değişecektir ya da istekleriniz hayatınızın normal akışı haline gelecektir. Yani sizin yukarıda yazdıklarınızla aynı şey.
      Bağımlılık konusunda ise, bu kelimenin yanlış kullanılabilme tehlikesine karşı sözlük anlamını buraya ekliyorum: 1. Karşılaşılan sorunları yalnız başına çözmek ve kendine yön seçmek için gerekli yetenekten yoksun olma durumu. 2. Ekonomik ve ruhsal desteğe gereksinme duyma. 3. Kendi kendine yetmezlik. 4. Psikotrop bir maddeyle merkezî sinir sistemi arasındaki etkileşmeden doğan ve maddenin keyif artırıcı psişik etkilerini duyumsamak ve bazen de yokluğunun vereceği huzursuzluktan sakınmak için maddeyi devamlı veya periyodik olarak alma isteği.
      Şimdi, bu blog enerji okur. Güncel enerjileri yazar ve hayatımızı anlamlandırmamıza yardımcı olur, ben de katip görevi görürüm. Bunu biliyorsunuz. Arayış konusunda ise haklısınız. Arayıştan dolayı filmler izliyoruz, kitaplar okuyoruz, kurslara katılıyoruz… Burada defalarca ve dafalarca yazdım, artık sayı binlere ulaşmıştır “ne yapacağınızı siz biliyorsunuz”, “özgür irade bu dünyadaki en büyük yasalardan biri”, “siz neyi seçerseniz o olur”, “iç sesinizi dinleyin”, “kendinizi tanıyın”, “kalbinize sorun” vs. vs. vs…. Koltuk spiritüelizmini eleştirdim, bunu bir uyuşturucu olarak kullanılmaması gerektiğini defalarca ilettim. Arayışın belli bir noktaya kadar faydalı olduğunu ama bir evreden sonra artık gerçeğin içinde bulunduğunu kabul etmenin gerekliliğini hem yazdım hem de çevirdim.
      Özetleyelim: Bu blog eğer farkındaysanız, bireysel özgürlüklere saygılıdır. Kesinlikle ve kesinlike, dil, din, ırk, milliyet, cinsiyet, cinsel seçim, sosyal sınıf, ekonomik sınıf, eğitim, vs.. ayrımcılığı yapmaz. Kanallıklar bloga uygun değilse yayınlanmaz, bir sürü kanallık var ve burada göremezsiniz. Kişinin okuma ve okumama hakkı var. Ben zaten bu konuda hiçbir şey yapamam. Burada okuduklarıyla insanların ne yapacakları kendilerine kalmış.
      Son olarak, önerim, eğer sizi bağımsızlığınızdan alıkoymuyorsam 🙂 , umudunuz neyse onun için harekete geçin. Onu yaratın. Siz eğer bir şeyi istiyorsanız ve o istediğiniz yukarıdaki gibi yanılsamalı değil de kalbinizden geliyorsa, onu gerçekleştirecek beceriye ve güce kesinlikle sahipsiniz.
      Sevgilerimle

      Liked by 3 people

  3. Merhaba,Sevgili güzel ruh bloğunuz yıllardır yol arkadaşım ve yön göstericim , bugünkü yazı ile ilgili aklıma takılan şu var ; evren benim için ne seçiyorsa, nasıl seçiyorsa, cümlesinde özgür irade durumu elemine oluyor gibi ,seçimi evren bizim için yaptığında , yanlış yapma korkusu oluşur mu ? bu tam teslimiyet durumunda. Dönüp dönüp okuyorum , algılayamadığım bir şey mi var diye,
    bu soru kafamda dolaşıp durdu, kalbime tam yerleştiremedim.Algılamam için yardıma ihtiyacım var sanki.. teşekkür ederim. Sevgiler…

    Beğen

    1. Sevgili Necla, çok gelen ve haklı olarak akıl karışıklığına yol açan bir soru. Bunun için bu blogda “özgür irade” etiketini taşıyan tüm yazıları okumanızı öneririm. Hem ben çok yazdım hem de bu konuda çok kanallık çevirdim. Ancak kısaca, yukarıda söylediklerime lütfen dikkat edin. Evren ilham verir ve/veya karşınıza fırsat çıkarır. İç yönlendirmenizi dinlemek ya da dinlememek, fırsatı değerlendirmek ya da değerlendirmemek size kalmıştır! “Ne gelmesi gerekiyorsa, nasıl gelmesi gerekiyorsa” sözlerine sizin bilinçaltınız ve yüksek benliğiniz de dahildir. Yani geleni siz seçiyorsunuz. Geldiğinde ona sahip çıkmayı veya çıkmamayı da siz seçiyorsunuz. Bu da özgür iradeniz iş başında demektir. Sevgilerle

      Liked by 2 people

    2. 🙏💜🌞⭐🌈🍀💐🙏

      2013 yılından bu yana, bıkmadan kalbimizin sesini dinlemeyi özgür irademizi kullanmayı, kalpten istediklerimize odaklanmayı hatırlattığın için…

      Namaste, Sevgili Mor Alev ve Sevgili Blog ….

      Liked by 2 people

  4. Yakın zamanda beni çok üzen bir kayıp yaşadım. Hep neden neden diye soruyordum. Bu yazı bana iyi geldi. Teşekkür sderim.

    Liked by 2 people

  5. Sevgili Mor Alev,

    “Almaya ve kabul etmeye tamamen açık olayım ve bileyim ki, tek Kaynağım İlahi olandır.” Duanin bu kismini özellikle ezberledim,her yasanmisliga her bir hücreme yedirmeye niyet ettim. Ozellikle onumuzdeki donemde bol bol söyleyecegim icimden. Dostum bloga ve sana sonsuz tesekkur ederim.

    Bir de kac yayindir yazmayi unutuyorum, son zamanlarda sectiginiz görseller ozellikle cok ozel enerjilere sahip, makalelerle tam bir harmoni yakaliyor. Her zaman gorselleri cok begeniyordum ama Corona cagindan beri bir baska guzel oldular. Sevgi ve sukranlarimla

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.