Dev bir dut ağacının altında bir öğleden sonra, sıklamenden yavruağzına kadar değişen tonlarda begonvillerin sardığı pergoleler, beyaz, kırmızı, tatlı sarı Japon gülleri, bebek mavisi mineler, koyu yeşil limonların devasa zümrütler gibi sallandığı ağaçlar, ileride zeytinlerini dökmeye başlamış gri-yeşil ağacın dalgalanması, denizin maviliği karşıdaki adalara kadar ışıldarken, arada sırada esen rüzgârın getirdiği sesler ve sessizlik… Bu yazıyı yazarken, bayramın bu son gününde emin olduğum birkaç şey var:
- Yeryüzünde misafiriz ve o bütün varlıklarıyla bizi en iyi şekilde ağırlayabilmek için elinden geleni yapıyor.
- Akşama gözümün önündeki şu alçak gönüllü melisa çalısı (cestrum noctornum) büyüsünü gösterecek ve baygın kokusuyla sokaktan geçen herkesi şaşırtacak, onlar etrafta yasemin ararken melisa kendini hiç belli etmeden duyularımızı cennet bahçesine taşıyacak.
- Astroloji, enerjiler, kanallıklar, blog hamileri ve benim yüksek benliğim diyor ki şimdiye kadar yaşadığımız en büyük dönüm noktasındayız. Sanki her şey durmuş gibi, aynı zamanda her şey hızla ilerler gibi… Sanki nefesimizi tutup beklerken hızla koşuyoruz… Boyutlar arası gidip gelirken akıllarımız karışıyor, davranışlarımız yabancı geliyor, içimize sinmeyeni bırakıyoruz ve sonra yeniden kendimizi keşfediyoruz.
- Ve evet, böyle bir yerde bulunduğum için çok şanslıyım arkadaşlar, biliyorum.
Bu ay tutulması da melisa gibi. Astronomik olarak pek de önemli bir tutulma değil, parçalı tutulma, dolunay belli bir noktaya kadar gölgeye girecek. (İlgili bilgiler bu bağlantıda) Onu atlayıp geçmek kolay, farkındaysanız geçen sene bu zaman gerçekleşen “Kan Dolunayı” kadar patırtı çıkartılmıyor. Ne dünyanın sonu öngörüleri, ne de diğer gülünesi kehanetlerle çığırtkanlık yapan gazete makaleleri var.
Hepsinin yerine kendi halinde bir çalı ve onun bal gibi tatlı esansı…
Bu tutulmanın astrolojik gücünü küçümsemenin imkânı yok. Tutulma haritasına baktığımda 8 çok önemli ve çok boyutlu açı gördüm. Buna asteroidleri ve sabit yıldızları eklemiyorum. Bu analize başlık bulmakta da çok zorluk çektim, başlık bulamadığımdan değil, çok ama çok başlık olduğundan. En sonunda melisa gibi alçak gönüllü bir başlığa karar verdim. İnanın bu yazı zihnimde en az on defa yazıldı ve sonra yeniden yazıldı. Devasa, görkemli, hayat değiştirici, süper güçlü kelimeleri ise beynimde oradan oraya zıplıyor. Hatta bir sürü ünlü söz ve alıntı geliyor aklıma. Onların da bir kısmını aralara serpiştirmeye çalışacağım. Böylece bu enerjinin neler başarmak için burada bulunduğuna dair daha isabetli bir hisse sahip olabilirsiniz.
Bu ay tutulması – dolayısıyla dolunay – 2016 yılının bütün ana temalarını taşıyor. Yani SAFLAŞTIRMA, yani BİTİŞ, GERİDE BIRAKIŞ ve BAŞLANGIÇLAR, yani GERÇEĞİ BULMAK, bütün bunların yardımıyla KADIN-ERKEK ENERJİ DENGESİ ile GERÇEK BENLİĞİNİ KEŞFETMEK ve sonunda bu gerçeklerden yola çıkarak HAREKET ETMEK.
O yüzden bu analizde zaman zaman kendimi tekrar ediyormuş gibi olacağımı biliyorum. Şimdi elimden gelen en iyi şekilde bu çok boyutlu enerjiyi açıklamaya çalışacağım:
Ay 25°Balık’ta: “Bir dini organizasyon, sapkınlaşmış uygulamaları ve maddileştirilmiş ideallerin yozlaştırıcı ve yoldan çıkarıcı etkilerinin üstesinden geliyor”
Bu dereceye 2016’da defalarca önemli açılarla enerji yüklendi. Ay şimdi burada Chiron’la da birleşerek şifa kapılarını tekrar açıyor.
2 Nisan’da Merkür- Siyah Ay Lilith burada zıt açıdaydı. O zaman şunları söylemişim: “Merkür iletişimi, Lilith ise gölgeleri yönetiyorsa, mutlaka bu hafta sonunu ‘gölgelerin açıklanmasıyla, ortaya çıkmasıyla’ geçireceğimizi biliyordum. Bir açı sadece o saatte geçerli değildir. Enerjisi önceden, bazen günler öncesinden başlar ve sonra da atmosferde kalır. Bu zıt açının önemi Merkür’ün aktive ettiği açının Sabian Sembolünde gizli. Bu sembol son haftalarda defalarca aktive edildi. Bu hafta Merkür üzerinden geçtiğinde Panama Belgeleri ortaya saçıldı. Ama bir dönüp bakın, daha neler neler öğrendik! Hayır, her şey kötüye gitmiyor. Şifalanmak için olumsuzluklar adeta kendini ortaya atıyor. Hepsini ama hepsini temizlemek bizim elimizde. Yoksa şu anda burada, bu pozisyonda olmazdık.”
Sonra, geçen gün tekrar yayınlamış olduğum Jüpiter-Chiron zıt açısı bizimle bu derecede çalışmaya devam ederken Ağustos boyunca büyük bir şifalanma yaşadık. (Bağlantısı burada)
Peki, bütün gerçekleri öğrendik mi? Kesinlikle hayır! Yalanlar hala ortalıkta yüzüyor mu? Kesinlikle evet! Dahası var. Arkadaşlar, detoks devam ediyor. İçimizde ne var ne yok, bütün toksinleri, fazlalığı atıyoruz.
“Gezegendeki çevre kirliliği sadece içimizdeki kirliliğin dışarıya yansımasıdır: Milyonlarca birey iç dünyalarının sorumluluğunu üstlenmiyor.” Eckhart Tolle
Saflaştırma için önce elenmesi gerekenleri görmemiz gerekir. Bu sefer bahsedilen yozlaşmanın ve çerçöpün dinlerle, inançlarla, çok çeşitli beyin yıkama yöntemleriyle, örneğin ana akım medyayla fazlasıyla ilgisi var.
En iyi niyetlerle başlansa bile, “ruhani” olanı hayatımıza dâhil etmeye, yeniden sunmaya ve günlük yaşamımızda yer almasına çalışırken kolaylıkla kirlenebiliyor. Dünyaya şöyle bir bakın, ne kadar çok kişinin, dini kuruluşun, grupların temel amacını unutmuş olduğunu, esas amaç olan ruhani gelişimle birlikte herkes için huzur ve refaha ulaşmak yerine, korku dolu inançlar, zorlama ve zorbalıkla çalışan sömürü sistemlerine dönüşmüş olduğunu görüyoruz. Bu sömürü sistemleri sadece kişiler kendi inançlarını temizlediğinde ve artık pusula olarak bir başkasının söylediklerini değil de kendi kalplerini kullandıklarında kendiliğinden eriyip yok olacak. İrili ufaklı bütün dinlerde, bütün inanç sistemlerinde hatta bizlerin spiritüel şifa çalışmaları olarak gördüğü konularda bile büyük bir arınma başladı ve öze dönülmeden bu arınma sona ermeyecek. Öze döndüğümüzde temel hedefe, sevgiye gidişin çok çeşitli yollarını göreceğiz.
Gloria Steinem: “Gerçekler özgürleştirir.” Steven Greer: “Ama önce öfkeden kudurtur.”
Kalplerimizi yol göstericimiz olarak kullanmaya başladığımızda nasıl manipüle edildiğimizi, nasıl istemediğimiz şeyleri istediğimizi sandığımızı ve nasıl potansiyelimizden çok daha ufak yaşamlara hapsolduğumuzu göreceğiz. Bu da bizi öfkelendirecek elbette. Bu derecenin defalarca üzerine basa basa kendini göstermesi dünya çapında değişiklikler getiriyor ve getirmeye devam edecek.
Örneğin, demokrasinin işleyişi aynı dinler gibi saptırılmış durumda. İstatistikler “halkı nasıl memnun edebiliriz” sorusu yerine “onu nasıl istediğimiz gibi yönlendiririz” sorusuna hizmet etmek için kullanıldığında, medya doğru haber vermek değil, kitleleri oyalamak, gerçeği maskelemek ya da en basitiyle tiraj ve rating yükseltip daha fazla reklam almak için yayın yaptığında, bizler oylarımızı birisini liderlik pozisyonuna getirmek değil, bir başkasını o pozisyondan indirmek için verdiğimizde, sözün kısası demokrasiyi demokrasi yapan özden uzaklaştığımızda demokrasi gibi görünen otokrasiye, serbest piyasa gibi görünen oligarşiye kendimizi teslim etmiş oluyoruz. Fikrimce, bu tutulma ABD’deki seçimleri çok ilginç şekillerde etkileyecek. Bekleyip görelim.
Kişisel yaşamlarımızdaki etkilere gelirsek, zaten sistemlere karşı belli bir güvensizlik oluşturmuş durumdayız. Şu sorular daha da öne çıkacak; İşim, okulum, hayatım, ilişkilerim gerçek amacına hizmet ediyor mu? Yoksa yolda bir yerlerde orijinal hedefi şaşırıp başka yönlere saptık mı? Gerçekleri talep edeceğiz. “Ne olursa olsun, bilmek istiyorum” diyeceğiz. Bu evlilik gerçek mi? Bu dostluk gerçek amacına hizmet ediyor mu? Ben dürüst müyüm?
“Bazen, her şeyin gitmesine izin vermelisiniz – kendinizi boşaltmalısınız. Herhangi bir şeyden mutsuzsanız… moralinizi ne bozuyorsa, bırakın gitsin. Çünkü salıverdiğinizde anlayacaksınız ki onlardan özgür olduğunuzda gerçek yaratıcılığınız, gerçek benliğiniz ortaya çıkıyor.” Tina Turner (Lynda Hill alıntılamış)
Güneş 25° Başak’ta: “Devlet binasının önünde yarıya çekilmiş bayrak”
“Bir istiridye komşu istiridyeye dedi ki ‘İçimde çok büyük bir acı var. O ağır, yuvarlak ve ben çok zordayım.’ Diğer istiridye kibirli bir aldırmazlıkla cevapladı, ‘Çok şükür denizlere ve cennete, içimde hiç acı yok. Ben iyiyim, sağlıklıyım, hem içte, hem de dışta.’ O arada geçmekte olan yengeç iki istiridyeyi duydu ve ikinci istiridyeye dedi ki, ‘Evet, sağlıklısın ve bütünsün; ama komşunun taşıdığı acı olağanüstü güzellikte bir inci.” Khalil Gibran, Gezgin
Ah, sevgili dostlar, bizim bayrağımız bir seneyi aşkın süredir yarıda. Kendimizi içinde bulduğumuz kaosun, şiddetin, acının biz önyargılarımızı salıverdiğimize olağanüstü güzellikte bir huzur, refah ve mutluluk incisine dönüşeceğinden eminim.
Bu son derece politik bir derece, devletlerle, büyük organizasyonlarla, dünya olaylarıyla ilgili büyük gelişmelere gebe bir zamandayız. Aynı zamanda kesin sonu işaret ediyor. Sonlarla aramız çok iyi değildir, onları sevmeyiz, hüzün yaşarız. Yas, doğru tutulduğunda, yani kayıpla birlikte başarılar, şükranlar, dersler de göz önüne alındığında verimlidir. Fakat biliyoruz ki, içinizdeki hüzün ancak doğru dozlardaysa ilacınız olabilir, aşırı doz ilacı zehir haline getirir. Bu, gerçekten dersleri net şekilde görmemiz gereken bir dönem. Yardımcımız ise hemen karşıda, ayla birlikte görev başında olan Yaralı Şifacı Chiron olacaktır.
Bu tutulmanın bütün yüzlerine bakarsak karşımıza şöyle bir özet görüntü çıkıyor:
- Bu tutulma ve dolunayda Ay Balık’ta, Güneş Başak’ta. Ayın Kuzey ve Güney Düğümlerinin de – tutulmalarda doğal olarak – devreye girmesiyle eskiyle olan duygusal bağların (Balık) koparılması ve ayakları yere basan, bütüne hizmet edecek çözümler getirmek üzere tam bir eleme ve temizlik (Başak) görüyoruz.
- Ay, Yaralı Şifacı Chiron’la birleşiyor, içimizi tamamen boşaltan bir duygusallık ve sonucunda müthiş bir arınma söz konusu
- Mars, tutulmayla T kare açı oluşturuyor, öfkeyi olumlu kullanın, mesajını alın ve salıverin.
- Venüs, tutulmanın hemen ardından Uranüs ve Eris’le zıt açıya giriyor, her çeşit ilişkide beklenmediğe ve isyana işaret ediyor. Bu ikilinin haksızlığa tahammülü yoktur ve hiç umulmadık şekillerde dengeyi ve adaleti geri getirmek üzere harekete geçeceklerdir.
- Merkür’ün geri yolculuğu sürerken içimizi keşfetmeye devam ediyoruz.
- Plüton, ruh ve dönüşümün gezegeni, bu tutulmada Merkür’le olumlu açıda, bu da derin, içimizi açtığımız konuşmalara işaret ediyor. Bu konuşmalar gerçekten olayların kalbine inecek ve yaranın (Chiron) kökenini açığa çıkaracak.
- Neptün ve Balık etkisiyle duyguların içinde yüzerken gerçeği kaybetme olasılığını göz önünde bulundurmalıyız.
- Fakat yeniden güçlenen Jüpiter, Süper Galaktik Merkezin tam ortasında. 3D astrolojide büyük şansı getiren Jüpiter, 5D benliğiyle de burada ve bizlere değişmez temel gerçeklerin farkındalığını armağan ediyor.
Bu tutulma döneminin ve senenin teması bitiş ve başlangıçlar ise, şu anda bitirmeye, temizlemeye, geride bırakmaya odaklanıyoruz.
Başlangıçlar ve yeni hızlandırılmış zaman çizelgesi ise 22 Eylül’deki Ekinokstan sonra gelecek. (22 Eylül’de Merkür direkt yoluna dönecek, ardından Plüton da 26 Eylül’de geri yolculuğunu bitiriyor. Jüpiter, Terazi’ye tam yerleşmiş olacak.)
İlişkilerimiz
Şimdi dikkatlerinizi Venüs’e çekmek istiyorum. Kendimizi en fazla ifade etmeye çalıştığımız, bizim için en önemli şey nedir? Evet, karnımızı doyurmak, hayatta kalmak, hatta başarılı olmak, topluma katkıda bulunmak önemlidir ama görüyoruz ki hiçbir şey eşimize, ailemize, dostlarımıza sunduğumuz sevgi kadar önemli değil. Bizler aslında ilişkiler ve sevgi için yaşıyoruz. Bu tutulmanın bu konuda da söyleyecekleri var.
Bunun oldukça duygusal bir zaman olacağını biliyoruz. Etkilerinin ise önümüzdeki altı aya kadar yayılacağını da düşünürsek, bu duyguları ciddiye almakta, belli bir işlemden geçirmekte ve aceleyle değil, işlem tamamlandıktan sonra, harekete geçmekte büyük fayda var.
Bazı duygular aldatıcı olabilir, Neptün ve Balık etkisiyle kendimizi kandırabiliriz ya da abartıya gidebiliriz. Güneş’in bulunduğu yarıya çekilmiş bayrak enerjisiyle eskiden umduğumuz şeyleri gerçekleştirmediğimizi düşünebilir, çok eski aşklar, çok eski tutkular için yas tutma eğiliminde olabiliriz.
Böyle zamanlarda kendinize bir dakika ayırın. Bunları salıvermemiş olduğunuzu anlayın ve teşekkürlerle gönderin. Sonra kendinize sorun, “Ben gerçekten ne istiyorum? Neden şikâyet ediyorum? Bu ilişkiler gerçek beni yansıtıyor mu?” Cevap zaman içinde gelecektir. Duyguları reddetmiyoruz, mesajlarını anlamaya çalışıyoruz.
Duyguları ve mesajlarını reddettiğinizde ise işe mutlaka Uranüs-Eris ikilisi karışacaktır ve inkâr edilemez şekilde aniden gerçekleri görmeye zorlanacaksınız. Bu bir felaket olmak zorunda değil, belki ne kadar çok değer verildiğinizi anlayacaksınız, belki sevilmediğinizi sandığınız halde ne kadar sevildiğinizi göreceksiniz.
İlişkilerimizdeki arınma artık oyunları geride bırakmak üzerine yoğunlaşıyor ve bizi dolunayın Sabian sembolüne geri taşıyor. Örneğin, “Bu evliliğin/ilişkinin başında hedefim, amacım neydi? Şimdi o amaç nerede? Ona nasıl dönebiliriz?” sorusu sorulması mümkün olanlardan biri. Dürüstlük şart!
Sevgili okuyucularım, ilişkilerim dağılacak, parçalanacak, mahvolacağız korkusu yaşamayın. Buna hiç gerek yok. Sadece tavırlar, alışkanlıklar biraz değişmeli, ilişkilerde de sadeliğe gitmeliyiz. Venüs stresli açılarda da olsa, Sabian sembolü bir harika: “Bir çocuk, çeşme başında kuşlara su veriyor”
Bu sembol verici, yardımcı, sevgi dolu doğamızı simgeliyor. Sade, koşulsuz, basit davranışlarla vermek, sevgi ve coşkuyu paylaşmak koşulları, ilişkileri, yaşantımızı inanılmaz şekilde canlandırabilir. “Bunun sonunda ben ne kazanacağım?” düşüncesi, “Veriyorum ama ben ne alacağım?” sorusu yerine diğerlerine zaman ayırmak, elimizden gelen en iyi şekilde yardımcı olmak zaten ödülün kendisidir. Sabian sembollerinin yaratıcılarından Marc Edmund Jones bu derece için anahtar kelime olarak “ÖZEN” i seçmiş.
Önce kendi benliğimizle olan ilişkimize, sonra da diğer ilişkilerimize biraz daha özen göstermek, anlamaya çalışmak çağırıldığımız davranış tarzı.
Tüm görkemi ve canlılığıyla Jüpiter karşınızda
Evet, Jüpiter’i en sona bıraktım! Jüpiter Başak’ta bastırdığı görkemini geri kazanırken tüm gücüyle Terazi’de denge bulmamıza yardımcı oluyor. Süper Galaktik Merkezin ise tam ortasında!
Bu tutulma kolay değil. Bunu söylememe gerek yok sanırım. Ama duyguların içinde kendinizi kaybetmenin de bir faydası yok. Duygularınız sizin gösterge paneliniz. Ne eksik, ne değişmeli, ne salıverilmeli, neleri seviyorsunuz, neler sizi canlı ve verimli kılıyor sorularının cevaplarını taşıyorlar. Bu cevaplara odaklanın. Cevapların sonucunda bir ya da birkaç vizyon oluşacaktır zihninizde. Şimdi o vizyonları niyetlere çevirin ve evrene salın! Jüpiter bu niyetlerin gerçekleşmesi için gerekli fırsatları ve olasılıkları size taşıyacak. Gözlerinizi dört açın, onları görün. Sonra bir cesaret adım atın, değiştirin, yapın, harekete geçin!
Jüpiter’in Sabian sembolü “Altıncı ırkın ışığı yediye yükseliyor.” Bu zaman yeni başlangıçlar olma potansiyelini taşıyor. Bu sembole kesinlikle Yükseliş duygusu hâkim, öyle bir değişim ki tam olarak yeni bir yaşam tarzı ve yeni fikirlere dayalı hayatlar bu dönemde doğabilir. Bu sembol aynı zamanda “Süleyman’ın Mührü” adı verilen yaratıcı enerjiyi de taşıyor, yani ruhani ve fiziksel olanın bir araya gelişini de simgeliyor. Tüm geçmiş çabaların meyvelerini vermesi ve mükemmel yaratıma girişi müjdeliyor.
Şimdi bu uzun analizi Rebelle Society’den bu tutulma dönemini çok güzel açıklayan bir alıntıyla bitirmek istiyorum:
“Özgürlüğün kafesinizin genişliği, kanatlarınızın gücü ya da bir kişiye ya da şeye bağlı olmamanızla ilgisi yoktur. Özgürlük, ruhunuza öyle gerçekten, öyle derinden, öyle çılgıncasına bağlı kalmaktır ki, onu onurlandırmayan bir hayata bir dakika bile dayanamazsınız.”
Dolunay 16 Eylül saat 22.05 de, Ay Tutulması ise maksimuma 21.54’de ulaşacak. (İstanbul)
Bugün ve hafta sonu boyunca topraklanın. Kendinizi Gaia’ya sunun. Onun size bakmasına izin verin. Eğer mümkünse tabiata çıkın. Ama çıkmazsanız da tabiat her yerde. Sokaklardaki ağaçların farkına varın. Bir bankta oturun. Bir çiçek koklayın. Yaptığımız her şey Gaia’nın üzerinde, su içerken, yemek yerken, nefes alırken, yürürken onunla yaşadığımızı hatırlayın.
Karmaşık ritüeller yerine sade olanı öneriyorum. Melisa çalısı gibi sade ve süper etkili!
Hepinize harika bir dolunay ve ay tutulması diliyorum.
©Mor Alev 2016
Not:
Bu tutulma döneminde blog yayınları düşük yoğunlukta devam ediyor. Yorum ve mesajlarınıza daha yavaş cevap veriyorum, gecikmeler olduğunda lütfen üzerinize alınmayın, sadece benim teknolojiye biraz ara verdiğimi bilirseniz beklentilerinizi de ona göre ayarlayabilirsiniz.
Arkadaşlar, lütfen blogda gezinin, aradığınız çözüm gözlerinizin önünde olabilir, bana yazdığınızda cevabınız gecikebilir. Eğer hiçbir şekilde blogda cevap bulamıyorsanız, elbette bana yazın ama önce ufak bir araştırma yapmanızı öneririm
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek ve ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Gerçekten çok güzel bir varlık ile karşı karşıyayız, sizle temsil edilen. Ve bir melisa gibi onu çok güzel, olduğu gibi ifade ediyorsunuz, içiniz rahattır. İfadeleriniz beni cennet bahçesine taşıdı.
Ay tutulmalarından, gezegen hareketlerinden, derecelerden, saatlerden, sembollerden, hatta ilişkilerimizden pek bir şey anlamıyorum, başka bir deyişle açılan kartlardan hiçbiri kalbimi ifade etmiyor yine de tüm benliğimle yazının özünü kavrayabiliyorum. Harika bir yazı olmuş.
Ve özelde, hep hayatımda olan dev bir dut ağacı var. Ve son üç aydır o (çimenler daha yeşil yazısındaki gibi) daha dut daha ağaç daha var, kendi emeğini de kattı varoluşuna. Ve onun etrafında, onunla ilgili oluşan bizi olumlu-olumsuz etkileyen olaylar. Paylaşacaktım bir türlü fırsatını bulamadım yorumlarda. Etkilerin vardığı nokta ise zaten mutlak emin olduğum; hiç kimse hiçbir şey geride kalmayacak. Bir dut ağacı, bir kedi bile.
Teşekkürler Mor Alev.
Çok seviyorum.
Hepimizi.
BeğenLiked by 1 kişi
Şu anda müthiş dolunayı izliyorum. Hem deniz hem de doğayla iç içe. Üstelik kaç gündür geceleri muhteşem kokan bu çiçek nedir? Sorusunun cevabını bir bahcivandan öğrenmenin mutluluğuyla. “Melisa”. Ve yine ne tesadüftür ki yazınızı okumadan 1 saat önce bu muhteşem çiçek o bahcivanin sayesinde balkonumda yerini aldı. Nasıl oluyor bilmiyorum ama bazı olaylar gerçekleşiyor ve sonra bununla ilgili yazınızı okuyorum..
BeğenLiked by 1 kişi
🙂 Ben de seyrediyorum…
BeğenBeğen
cumlesi cumlesine paralel bir yolculuktayim bu blogla. dusuncelerimi sizin blogunuzda netlestiriyorum, yorumluyorum hatta bazen hissettigim seyin ne oldugunu okudukca ‘farkediyorum’..
tek derdim bir ‘melisa’ bulmak simdi:)
guzel bir dolunay donemi dilerim herkese❤
asil
BeğenLiked by 1 kişi
sevgili mor alev uzun zamandır hayatımdan çıkarmak istediğim ya da uzak tutmak istediğim bazı arkadaşlarım var. çok eski olduklarından bi türlü yapamıyorum. bazen sahiden kurtulmak istercesine bırakmak istiyorum. ama onlar bi şekilde bırakmıyor. ben de eski alışkanlık e öyle olsun diyorum. ama bir süre sonra o kurtulma isteği ruhumu yeniden sarıyor. ne yapmalı? böyle hissettiğim için bencillik etmiyorum umarım:)
BeğenBeğen
Sevgili Neli, size öyle gelmese de bu demek oluyor ki, aynı frekansta titreşiyorsunuz. Şu yazı size yardımcı olabilir: https://moralev.com/2016/04/01/olumsuzluk-sacan-kisilerle-basa-cikmak-uzerine-oneriler-2/
Ayrıca şu bilgileri de unutmamak gerekiyor: https://moralev.com/2016/06/27/melekler-herkes-sizi-yolunuzda-tutuyor/
Sevgilerimle
BeğenBeğen