Sevgili Dostlar, Cuma günkü çok önemli Ay Tutulması tam da bu derecelerde gerçekleşecek. Yani aşağıdaki dereceler tekrar aktive oluyor. O yüzden hazırlık olarak 1 Ağustos tarihli bu makaleyi yeniden yayınlıyorum. Ağustos ayı boyunca “açık kalp ameliyatını” yaşadık. Ay Tutulması çok güçlü açılarla geliyor, kalp açma çalışması sürerken, büyük toplumsal değişimlere de gebe… Gerisini Ay Tutulması analizinde paylaşacağım. Sevgilerimle
“Kalbiniz tamamen açılana kadar kırılmaya devam edecektir.”
Rumi
Hepimizin aklında aynı sorular… 8 milyar insan aynı şeyleri düşünüyor… “Peki, şimdi ne olacak? Hangisi doğru, hangisi yanlış? Hangisi gerçek, hangisi yanılsama? Hangi yolu seçmeliyim? Neye güvenmeliyim? Acaba hiç adım atmamalı mıyım? O zaman nasıl hayatımı, ailemin hayatını sürdürülebilir kılacağım?”
Buyurun size değişken burçlarda kare açı, Eris’in altın elması, Başak-Balık zıtlığı, Mars’ın yakıcılığı! Kaos sadece burada değil, her yerde!
2012-2015 arasındaki Uranüs-Plüton kare açısı bile bizi bu bir yıl süren değişken burçlardaki kare açı kadar meşgul etmemişti. Neden peki? Çünkü öncü burçlarda görünürde olaylar nettir, hatta çok parlaktır işaret etmesi kolaydır. Oysa olaylar değişken burçlara geldiğinde, hele işin içine Neptün de girdiğinde, her şey bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz varlıklar gibi şekil değiştirmeye başlar. Görünürde olmayanlar ortaya çıkmaya başlar, zihnimiz de bir girdaba girmiştir.
Bilgi nehirleri taşkın yapar, sular köpürerek ve bulanık akarken, net göremeyiz. Elimizde bir çuval soruyla taşkının önüne katıp götürdüğü temelsiz yapıları seyrederiz. “ Aaa, hiç haberim yokmuş, nasıl şaşırdım anlatamam!” deriz. Birbiriyle çatışan binlerce bilgi akıp giderken, daha önce fark ettiğimiz bir gerçeği görürüz, bu sefer “İşte ben hep söylemiştim, hiçbiriniz dinlemediniz!” deriz.
Olan şey şudur: Kalbimiz kırılmıştır. Eski 3D enerjilerde kurduğumuz sözde güvenlik sistemimizin işe yaramadığını anlarız. Eski yaralar yeniden kanar. Karmik, genetik, tarihi kökenli yaralarımızın da farkına varırız. Bu bizde bir şok etkisi yaratır. Eski düşünce sistemlerinde kalmaya inat ettikçe, ne bulunduğumuz konuma artık rahatça sığışabiliriz, ne de geniş, verimli vadilere, alabildiğine uzanan düzlüklere giden haritasız yola girmeye cesaretimiz vardır.
“Yaranız içinize ışığın aktığı yerdir.”
Rumi
Yarınki yeni ay yazısından önce, bu ay boyunca üzerimizde mucizeler yaratacak iki cerrahtan bahsetmek istiyorum: Jüpiter ve Chiron!
Ağustos ayında genişlemenin gezegeni Jüpiter’le, ruhumuzun şifacısı Chiron bizleri tamamen tazeleyecek bir zıt açıya giriyor, şifa bulma dürtülerimiz, sezgilerimiz ve iç görülerimiz patlama yapıyor. Chiron her zaman dönüşümü müjdeler ve Jüpiter de bu dönüşümü çok çeşitli şekillerde fırsatlarla destekliyor. Bu zamanda bir ay boyunca bir “şifa bolluğu” olacak diyebiliriz.
Başak-Balık ekseninde gerçekleşen bu zıt açıda, deneyimlerimizi, varoluşumuzun anlamını, geçmiş hayat ya da günümüz travmalarımızı, insanlığa olan hizmetimizi anlamak üzere pek çok fırsat karşımıza çıkacak. Önemli olan bu fırsatlar ve bilgilerden size ait olanını seçebilmeniz.
İç muhakemenize Yay’daki Satürn neredeyse bir yıldan fazla bir süredir yardımcı oluyor ve sizin gerçeğinizi, sizin merceğinizin altına koyuyor.
Bu muhteşem iki cerrah, gerilim yaratırken kalbimizi tamamen açacak bir operasyonda karşı karşıya masanın başına geçiyorlar. Onların yeteneğinden en ufacık şüpheniz bile varsa, Carl Jung’u düşünün. Geçen yüzyılın başında insan ruhu hakkında o zamana kadar bildiğimiz her şeyi yeniden düzenleyen tabuları yıkan psikoterapist, mistik ve kolektif bilinçaltımızın kâşifi Carl Jung doğduğunda gökyüzüne Jüpiter-Chiron zıt açısı hâkimdi.
Burada, gölgeyi ışığa çıkarmak için yeni yollar yaratmaya ve sıklıkla gözden kaçırdığımız bilgeliği fark etmek üzere algılarımızı açmaya bir davet var.
Bu şifanın ana teması ne olacak? Sabian sembollerine baktığımızda bize iki önemli ipucu veriyor. Tam zıt açı 12 Ağustos’ta 24°21” Başak ve Balık’ta gerçekleşecek. Ardından, Merkür ve Venüs de bu dereceleri tekrar tekrar aktive edecekler.
Jüpiter, Başak’ta: “Devlet binasının önünde yarıya çekilmiş bayrak”
Yasını tuttuğunuz bir şey mi var? Belki de artık tutunmamanız gereken bir şeyler? Sizden son zamanlarda bir şeyler mi alındı? Belki bayrağı yarıya indirerek bu kaybı tanıdığınızı ilan etmeniz, ilerlemeye devam etmenizin yoludur.
Bu resim bir projenin, bir görevin, bir durumun sonunu işaret eder. Belki bir yaşam ya da yaşam tarzı sona ermiştir. Bu size yas kaynağı gibi gelebilir ilk bakışta. Hatta ilk etapta yas tutmak da gereklidir ancak bu aynı zamanda bu noktaya nasıl geldiğinize, hangi aşamalardan geçtiğinize bakmanın da vaktidir. Sadece bu derslerle geleceğe adım atabilirsiniz.
Fakat biliyoruz ki, içinizdeki hüzün ancak doğru dozlardaysa ilacınız olabilir, aşırı doz ilacı zehir haline getirir. Bu, gerçekten dersleri net şekilde görmemiz gereken bir dönem.
Chiron, Balık’ta: “Bir dini organizasyon, sapkınlaşmış uygulamaların ve maddileştirilmiş ideallerin yozlaştırıcı ve yoldan çıkarıcı etkilerinin üstesinden geliyor”
Buna, ruhumuzun, kalbimizin gücünün kişisel ve sosyal yaşamlarımıza müdahale edip gerekli temizliği yapması olarak bakabilirsiniz. Yani, olumsuzluklar, yozlaşmalar elenir, öze dönülür ve bir SAFLAŞTIRMA başlar.
Yozlaşma nedir? Bazısı için gurur ve diğerlerinden üstün olduğuna inanma ile başlayabilir, açgözlülük, kıskançlık, gücü ya da parayı kendine istemek de yozlaşmanın başlangıç noktası olabilir.
Oysa yola ilk çıkıldığında, bu ister bir birliktelik, evlilik, ister bir şirket ya da din olsun, niyetler net ve olumludur. Sonradan asıl amaç unutulur ve bir sis perdesi yavaş yavaş yayılır. Ego durumu rasyonalize etmeye başlar, amaçtan iyice uzaklaşılır. Pek çok kurumun ve kişinin bu sis perdesinden kurtulması gerekir. Öyle olunca da sırlar ortaya çıkar. Teşhisi koyar, yarayı tedavi etmeye başlarız.
Bu sembol, önemli konumlarda bulunan ancak onlara olan güvenimizi kötüye kullanan ya da büyük sözler verip yerine getirmeyen kişileri olduğu gibi görme yeteneğini ya da bu ihtiyacı gösterir.
Burada içtenlik sınavı verilir. Siz içten misiniz? Olduğunuz gibi misiniz? Gerçekler sizi korkutuyor mu? Şimdi, soruları diğerleri için soralım: Yönetime getirdiğimiz kişiler içten mi? Verdikleri sözleri tutuyorlar mı? Gerçeklere bağlılar mı?
Bu konularda büyük bir eleme ve temizliğe gidilmesi kaçınılmaz görünüyor.
Arkadaşlar, oturup uydursam, Jüpiter ve Chiron’un bu derecelerini bu ülkeye bu kadar uygun yazamazdım. Sabian sembollerinin sihri işte burada!
Her şey bizim elimizde; Kırılmış kalpleri onarmak, barış elini uzatmak, gerçeklerden korkmamak. “Ben söylemiştim”leri bırakalım, “ben şoktayım”ı aşalım. Buradaki büyük şansı görelim, dersleri alıp yola devam edelim. Böylece en başta sorduğumuz soruların kendiliğinden cevap bulduğunu göreceğiz.
Kolektif kalbimiz ameliyat masasında, tamamen açılmış durumda. Onu sadece dürüstlük, gerçekler, sevgi ve aydınlıkla eskisinden de güçlü kılabiliriz.
©2016 Mor Alev
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Işığın bilgeliğini buyur eden ,buyur ettiklerini özümseyip koşulsuzca paylaşan güzel yüreğinizden öpüyorum sizi.Sessiz sözsüz hatırlamalarla buluşan “bayram etme” hallerinin en güzelini yaşayan her parçamıza selam ve sevgiler olsun..
BeğenLiked by 1 kişi
Eminim bu yazıların takibini yapan herkes ya şiddetli yada hafif bi şekilde bu etkilerin hepsini yaşıyor. Kimisi farkinda kimisi zamanla farkında oluyor… Kendimdeki degisimleri farkettikce mutlu olup şükür ediyorum iyiki varsin iyiki herseye tercumansin moralev 🙏🏻 ellerine saglik..
BeğenLiked by 1 kişi
Yazınız için teşekkürler.
Anlam olarak ufak da olsa bir fark yaratabileceği için Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin sözüyle ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum.
TUR. “Kalbini; ta ki açılana kadar, kırmak zorundasın.”
ING. “You have to break your heart, until it opens.”
Yani aslında içerikte dış kaynaklı edilgen bir halden değil, iç kaynaklı etken bir eylemden bahseder.
Sevgiler
BeğenLiked by 1 kişi
Doğrudur. Kalbimizi biz kırıyoruz ama isteyerek değil… O yüzden edilgen kip kullandım. Sevgilerimle
BeğenBeğen
Merhaba,
Bir kaç gün önce cevabınızı okudum ve üzerine düşündüm. Hatta bunun ne demek olduğuna dair kalbimi kıran sarsıcı bir tecrübe de hemen yanımda bitiverdi.
Bakış açınız bana çok yardımcı oldu, her zaman oluyor. Blog’unuz benim el kitabım gibi, ihtiyacım olduğunda her zaman yanımda duran zengin bir kaynak.
Harcadığınız emek çok kıymetli. Paylaşımlarınız sizin için doğal bir eylem belki de, ancak varlığınız için teşekkür ederim…
Sevgiler
BeğenLiked by 1 kişi