Sevgili Okuyucularım, dün yayınladığım yeni ay yazısında şu anda yapabileceğimiz ve yapmamız gereken en önemli şeyin içimizdeki yaraları ve gölge benlikleri kucaklamak ve aydınlatmak olduğunu yazmıştım. Bugün bu konuda yeni bir yazı ve yöntemle Göksel Beyaz Varlıklar bizlere sesleniyor.
Bu mesajı çeviren Mor Alev Dostuna, ileten Natalie Glasson’a ve Göksel Beyaz Varlıklara çok teşekkürler. İngilizce orijinaline bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz
“Özümü Reddetme Alışkanlığımın Tüm Şekillerini Çözüyorum Ve Siliyorum. Kendimi Seviyorum Ve Kabul Ediyorum.”
Görebildiğimiz kadarıyla, yeryüzündeki insanlık eylemlerinin, reaksiyonların, bakış açılarının ve yansımaların çoğunda, bir şeyleri “reddetmeye” dair ortak bir titreşim, ortak bir duygu ve bunu kabulleniş var. Bu tür enerjiler, insanlık enerjisiyle güçlü bir şekilde bütünleşmiş, neredeyse Varlıklarının doğal hali ve ifade biçimi gibi olmuşlar. Şayet gerçekliğinizde ve Dünya’da reddedeceğiniz bir şey arıyor olsaydınız, o zaman karşınızda sayısız şekil, çeşitlilik ve oluşumun belirdiğini görebilirdiniz.
Hatta yeryüzünde ve insanların kendi aralarında yaşanan acı ve kederin, bazı reddediliş şekillerinden kaynaklandığını fark edebilirdiniz. Çünkü “reddedilmişliği” deneyimleyen bir kişi, genellikle kendisinde ve başkalarında elem ve kedere sebep olabiliyor. Ve böylece yaptıklarının bir kanıtı (haklı sebebi)olarak, reddetme eylemini gösteriyor ve onu anlaşılır bir sebep haline getiriyor.
Bazı insanlar, reddedilmeyi deneyimlememiş oldukları halde, yine de, bilinmeyene karşı duyulan korku sebebiyle, başkalarını reddetmeyi tercih edebiliyorlar. İnsanoğlunun, reddedilmiş olmaktan dolayı sergilediği, çok farklı davranış şekilleri ve tarzları var. Yeryüzündeki birçok savaşlar, tartışmalar, anlaşmazlıklar; ya reddedilmiş olmakla başlıyor ya da reddedilmişlikten dolayı, büyüyor.
Lütfen kendinize birkaç dakika zaman ayırın ve reddetme eyleminin varlığını veya etkilerini görebilmeniz için, Dünya’daki bazı sorunlu durumlara bir göz atın. Reddetme eylemi, bireyler, gruplar, hatta ülkeler arasında, fiziksel ve ruhsal olarak gerçekleşebilir. Ancak yeryüzünde deneyimlenebilen en büyük reddetme eylemi, Sevgi’yi reddetmedir.
Bir kişi, ister kötülük yapıp zarar ve acıya neden olsun, ister yaşamı bir kurban olarak deneyimlesin, bu gibi kişiler Sevgi’yi reddederler. Yaratan’ın Sevgi’sini, her insanın içinde mevcut olan Sevgi’yi, hatta soluduğunuz havanın içindeki Sevgi’yi bile yadsırlar. Sevgi, yeryüzündeki yaşamın ve insanlığın içinde öylesine bariz mevcuttur ki; gözlerinizin önünde sürekli yanıp sönen büyük bir neon panosuna benzer.
Şayet Sevgi yeryüzünde böylesine mevcutsa, her şeyin ve herkesin içinde var ise, o zaman neden herkes tarafından tam olarak deneyimlenemiyor? Bunun sebebi, çoğunun Sevgi enerjisi yerine, reddetme enerjisini seçtiği içindir. Ya da Sevgi’yi kabul etmek ve sergilemek yerine, onu yadsıdığı içindir. Reddetme enerjisi, gerek sizden önce yeryüzünde yaşamış olanlar, gerekse çevrenizdekiler veya bizzat kendiniz tarafından, çok önceleri yaratılmış olan tüm negatif düşünceleri ve inançları besler.
Buna karşılık Sevgi, ruhu besler. Sizi, yeni olanaklara ve fırsatlara uyandırır. Böylece kendinizi ve Dünya’yı tam anlamıyla keşfetmeniz için engelleri kaldırarak, sınırlarınızı sonsuz bir destekle genişletir. Oysa reddetme enerjisi, değişimden yoksun olan mevcut ortamınızda (üçüncü Boyut) kalmanızı sağlar. Böylece, bilinmeyenin keşfedilmesine gerek duyulmaz ve acı ve üzüntüye layık olan her türlü inanç, sürüp gider.
Diyelim ki küçük bir hayvan, bir çocuk, hatta kendiniz, kötü bir muamele gördünüz; Bu duruma neden olan şeyin, içinizde mevcut olan reddetme inancından kaynaklandığını mı söylerdiniz, yoksa sadece kötü bir zamanlama (tesadüf) olduğuna mı inanırdınız? Bunun cevabını biz verelim. Şayet siz ya da diğer bir kişi, kendisini istismar edilmeye açarsa ya da herhangi bir şekilde acı çekmeyi deneyimlerse, bilinçsizce de olsa, içinde reddedilmeye karşı bir arzu ya da inanç vardır. Gerçekte bu, tüm insanların ve her şeyin, hatta havanın bile içinde mevcut olan Sevgi’yi reddetmektir.
Reddetme enerjisini benimsemiş olan birçok kişi, çoğunlukla kendilerini reddedilmiş hissettiren deneyimlerinden dolayı, bunu yapmışlardır. Ve bu nedenle aynı acıyı ve kederi, başkalarına veya kendilerine yaşatma ihtiyacı hissederler. Reddedilme enerjisi ve titreşimi, özellikle ruhsal ve sezgisel düzeyde, insanlığın evrimini sınırlamak isteyen kişiler tarafından, bir nevi “kontrol cihazı” işlevi görmesi için, insanlığın bilincine işlenmiştir.
Sevgi’yi reddetmek, Yaratan’ı, Evreni, Kutsal olan her şeyi, ihtiyaçlarınızı ve arzularınızı oluşturma yeteneğinizi ve en önemlisi de, hem şu anda olduğunuz kişiliğinizi, hem de son derece güçlü ve bilge olan Yüce İlahi Varlığınızı reddetmektir. Yeryüzündeki birçok kişi, “özünü reddetmek” alışkanlığını benimsemiştir. Bu durum, sanki ruhunuzun her türlü yaşam arzusunu ve umudunu tüketen, her tarafınızı kaplayan ve sizi felce uğratan bir hastalığa benzer.
Şimdi artık özgür olmanız, içinizde ve çevrenizde sonsuza dek mevcut olan Sevgi bolluğunu deneyimlemeniz için; özünüzü reddetme alışkanlığını ve hastalığını yok etme, silme ve durdurma zamanıdır. Sevmek, insanlığın doğal bir alışkanlığıdır ve bu yüzden sürekli başkalarını sevme arayışı içindedir. Sevgi, ruhunuzu öne çıkarır, bedeninizi şifalandırır, olumsuzluğu, acıyı ve kederi yok eder, tüm ihtiyaç ve arzularınızı yaratır.
Şayet şu anki gerçekliğinizde mutlu değilseniz, büyük olasılıkla kendinizin bir yönünü reddediyorsunuz demektir. Veya yüce Sevgi’yi deneyimleyen bir yönünüzü inkâr ediyorsunuz demektir. Değersiz olduğunuza dair basit bir inanış bile, yaşamınızda sürekli reddedeceğiniz “sizi değersiz hissettiren problemlerin tezahür ettiği” deneyimleri yaratmanız ya da başkalarının sizi bir şekilde reddetmesini sağlamanız için, yeterlidir. Reddetme olgusu, şu anki yaşamınızda “gerçek” diye adlandırdığınız inanç ve bakış açılarında gizlenmiş olabilir. Her ne kadar bu olgunun yeryüzünde mevcut olduğu sanılsa da, aslında alışkanlık haline gelmiş bir yanılsamadır.
Esasında bu alışkanlık, sadece özünüzü reddetmek demektir. Tabii ki başkalarının sizi reddettiği olmuştur. Ama bu da, kendi yaratımınızdır. Sizin dünyanız (yaşantınız), kendi içinizde yarattığınız ve sonra da bunları deneyimlediğiniz formlardan oluşur. Dolayısıyla tüm reddedilme ve sizin Sevgi’yi reddetme deneyimleriniz, aslında özünüzü reddetmenizden kaynaklanır.
Özünüzü reddetmeyi isteyebilmenizin, birçok nedeni olabilir. Ancak bu nedenlerden hiçbiri yeterince iyi ya da gerçek değildir. Genellikle söylenen şudur; Yaratan’ın yönlerinden oluşan ruh grupları, enkarne olup birer yaratıcı olmayı deneyimlemek için Yaratan’ın kaynağından uzaklaştığında, ayrılık ve reddedilme duygusunu deneyimlerler.
Hâlbuki Yaratan’ın sizi reddedeceğini ya da sizden bir şekilde ayrılacağını, hayal edebilir misiniz? Yaratan, Kaynak, İlahi ve sonsuz Güç, ya da kullanmayı tercih ettiğiniz hangi etiket ise, O sizi sadece yüce bir Sevgi ile kucaklar. Sevgi olan yerde, reddetme ve ayrılık duygusu asla olamaz.
Birçok ruh kendisini, belki şimdiki yaşamlarında belki de geçmiş yaşamlarında, Yaratan tarafından reddedilmiş gibi hissediyor. Yaratan’ın sizi asla reddetmediğini ve asla da etmeyeceğini bilmeniz çok önemlidir. Bu imkânsızdır. Aslında o ruh grubundan biri olarak siz, kendi kendinizi reddetmeye başlamış olabilirsiniz. Ya da belki kişilik olarak, şu anki “reddedilmişlik” duygunuzu, aynı şeyi hissettiğine inandığınız ruhunuza yansıtmışsınızdır. Burada önemli olan, “özünü reddetme duygusunun” şu an içinde bulunduğunuz dönem sürecinde çözülmüş olması gerekmektedir. Bunu başarmanız, Sevgi Çağını daha fazla oluşturmanızı ve deneyimlemenizi sağlayacaktır.
Dünya’da Sevgi Çağı’nı oluşturmak, Sevgi’yi fiziksel olarak gerçekliğinizin tüm alanlarında deneyimlemekle ilgilidir. Ancak Sevgi’yi deneyimlerken ve bulduğunuza sevinirken, aynı zamanda kendinizi sevmenizi engelleyen bakış açılarını da bulup, temizlemekle alakalıdır.
Bu basitçe şu demektir; Öz-Sevgi’yi bloke eden nedenleri araştırırken, Sevgi(li)nizi gözden kaçırmayın. Aksi takdirde Sevgi’yi aradığınızı sanırken, kendinizi yine “kendi özünüzü reddetme alışkanlığınıza” bağlanmış (yani reddedilmiş) bir halde bulursunuz.
Sevgi Çağı, Sevgi’yi deneyimlemenizi sağlar. Sadece Varlığınızın içindeki Sevgi haznesinden yaratmanıza izin verir. Dolayısıyla, kendinize ve başkalarına karşı sevginizi ifade etmenizi engelleyen olumsuzlukların farkına varmakla yükümlü olacağınız zamanlar gelecektir. Bu da ancak, kötü niyetli yargının yerine, bağışlamayı seven bir yerden (kalpten) elde edilebilir.
Bizim dileğimiz, “özünüzü reddetme” enerjisi verdiğiniz herhangi bir alışkanlığınızın olup olmadığını fark etmeniz için, bir gününüzü ayırmanızdır. Özünüzü reddetme alışkanlığınızın altında, kendiniz hakkındaki olumsuz düşünceleriniz veya yorumlarınız yatabilir. Örneğin; bir şeylere layık olduğunuza inanmak konusunda isteksizlik, kendiniz ya da yaşamınızla ilgili bir şeyleri başkalarından gizlemek, sezgilerinizi takip etmemek, başkalarına karşı fikirlerinizi savunmayı istememek ve benzerleri olabilir.
Kendinizi ne şekilde reddettiğinizi farkına varmanız yararlı olsa da, bu alışkanlığın nereden kaynaklandığını anlamak, daha da önemlidir. Nasıl bir enerjiye, kalıba veya bilince sahip? Özünüzü reddetme şekilleri sadece, reddedilme, acı, keder, öfke, ihanet veya içinizde iyileşmesi gereken bir olay olarak etiketlendirilebilen bir enerjinin, sonucudur ya da tezahürüdür.
Özünüzü reddetme alışkanlığınızın nasıl oluştuğunu incelemekle, buna neden olan enerjinin çekirdeğini anlamanızı sağlayan alana yönlenirsiniz. O zaman, belki uzunca bir süreden beri taşıdığınız bu enerjiyi algılayabilir ve farkına varabilirsiniz. Böylece Yaratan’ın Sevgi’sini bir kez daha deneyimleyebilmek için, bu enerjiyi salıvermeye ve şifalandırmaya hazır olursunuz.
Tarafsız olarak, sadece bir günlüğüne kendinizi gözlemleyin. O günün sonunda, özünüzü reddetme alışkanlığınız hakkında daha derin bir anlayışa sahip olabilirsiniz. Bu olsun ya da olmasın, ama ikinci gün şu “olumlamayı” söylemenizi istiyoruz.
“Özümü reddetme alışkanlığımın tüm şekillerini çözüyorum ve siliyorum. Kendimi seviyorum ve kabul ediyorum.”
Bu olumlamayı gün boyunca tekrarlayın. Özellikle de, özünüzü reddettiğinizi fark ettiğiniz zamanlarda. Belki de bu olumlamayı, bir gün önce kendinizi gözlemleyerek keşfettiğiniz “reddetme enerjisine” atfetmek istersiniz. Bu olumlamayı, ta ki özünüzü reddetmediğinizin, kendinizi sevdiğinizin, alışkın olduğunuz ve inandığınız Yaratan’ın Sevgi’sini ve desteğini kabul etmeye hazır olduğunuzun kanıtını alıncaya kadar, söyleyin.
Bu mesajımızı, derin bir Sevgi ve Saygıyla sizinle paylaşıyoruz. Bu bilgileri size, yeryüzünde ve gerçekliğinizde, Sevgi ve Barışı oluşturmanızda yardımcı olması için, bir araç olarak veriyoruz. Sadece sizin Varlığınız ve odaklanmanızla, tüm insanlık etkilenecektir.
En büyük araç, açık ve sevgi dolu bir kalple TESLİMİYETTİR.
Sizleri koşulsuz ve sonsuz seviyoruz.
Göksel Beyaz Varlıklar
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.
Telif Hakkı© 2014 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir Copyright © 2014 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/
Merhaba Mor Alevcanım,
Bugün paylaştığınız konuyla tamamen paralel olan
Zero Limit adlı kitaptaki bilgiler için okumaya ilk başladığımda , hadi canım olur mu öyle şey yok artık deyip reddetsem de yine de Ruhumun sesi, kitabı okumaya devam et dediği için sindire sindire okudum ve duyduğum gördüğüm şahit olduğum her şeyin ama her şeyin bizzat sorumluluğunu alarak ve kabul ederek (teslimiyet)
Ceeport denilen sürekli bir vaziyette farkındalıkla 4 cümle ile arınarak temizlenerek Zero Limit seviyesine yani tanrının kalbindeki sevgiye doğru dönüş yaptığımı farkettim farkında olmadan.. Gerçekten de her bir sıkıntı ve kör düğümleşmiş sorunlar kendiliğinden kolayca naif hoş bir akışla sevgiye ve huzura dönüşmeye başladı kendi kendine, hiçbir müdahaleye zorlamaya dirence gerek kalmadan kendiliğinden sevgiyle ve bir nevi tılsım gibi mucize gibi Öz’e dönüş başladı 🙂
Sevgimle kucaklandınız ❤
BeğenBeğen
Sevgili Sevgi, yorumunuz ve paylaşımınız için çok teşekkürler. Ben de o kitabı 2007-8 yıllarında okumuştum. Ancak pdf linki kaldırdım çünkü yazarın (Joe Vitali, Secret kitabını okuyanlar ve filmini seyredenler onu tanır) ve yayınevinin telif haklarına saygılı olmalıyız. Arkadaşlar, bu kitabı halen kitapevlerinden alabilirsiniz. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
çok güzel bir arınma yaşadım, zamanlama harika,herşey muhteşem , siz de öyle 🙂 hepinize, bütünüme teşekkür ederim,iyi ki burdasınız ❤
BeğenLiked by 1 kişi
Çok sevindim bu yazının faydalı olduğuna. Paylaştığınız için ben teşekkür ederim. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Mor Alev Güzel yazılarınla, kendimize olan yolculuğumuzda, rehberliğin için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bugünkü yazın da tek kelime ile aydınlatıcı ve muhteşemdi. Teşekkürler.
BeğenBeğen
Bu yolculukta hep beraberiz sevgili Aynur. Ben teşekkür ederim. Sevgilerimle…
BeğenBeğen
ÇOK ZOR VE UZUN BİR YAZI. ANLAYAMADIM İKİ KEZ OKUDUM ANLAYAMADIM.
BeğenBeğen
Sevgili Belma, yalnız değilsiniz. Bu yazı ile ilgili karışık tepkiler var. Bazı okuyucular çok yardımcı bulmuş ve çok sayıda teşekkür aldım. Birkaç kişi de aynı sizin gibi “ben bunu anlayamadım” diyor. Bence burada iki olasılık var. Biz beynimizi kullanarak bilgi almaya alıştığımız için bazı yazıları kalbimizle okumamız gerektiğini fark edemiyoruz. Bir de kalbinizle okumayı deneyin, bakalım nasıl duygular hissedeceksiniz. İkinci olasılık ise şu anda ihtiyacınız olmayan bir bilginin size bir şey ifade etmemesi de olabilir. Ben kendimden biliyorum, 90larda okuduğum bir kitaptan 2000lerde çok daha fazla şey anladığım ve çok şey aldığım olmuştur. İhtiyacınız olduğunda buna benzer yazı ya da mesajlar karşınıza çıkacaktır. Sevgilerimle…
BeğenBeğen