Okumak yerine dinlemek isterseniz, yazının hemen altındaki podcast bağlantısına tıklayın.
Sevgili ileri görüşlüler, empatlar, hayata merakla yaklaşanlar, şifacılar, aydınlanma yolcuları, ışık işçileri, sevgi çalışanları, bilgelik kaşifleri veya diğer bir deyişle, Bilge Baykuşlar, nasılsınız?
Gözlemlediğim kadarıyla, hayat bizlere falsolu toplar atarken herkes onları karşılamak için elinden geleni yapıyor. İyi kaleciler olduk gibi. (Futbolla hiç ilgilenmem ama içimden böyle bir benzetme geldi.) Bazen tepkisel davranıyoruz, bazen de büyük bir sağduyuyla. Fakat her başarılı karşılama ya da yenilen gol, emek istiyor, enerjimizi alıyor ve dahası sıklıkla canımız acıyor. Bu elbette olağanüstü bir gelişim zamanı ve kat ettiğimiz yol çok büyük. Ancak bu bizleri avutmayabilir. Acı bir gülümsemeyle ruhani ve kişisel gelişiminizle ilgili her şeyi bir kenara fırlatmak isteyebilirsiniz veya başınızı kuma gömebilirsiniz.
Bugün ne kadar gelişiyoruz, birlik bilincine ne kadar yakınız gibi konulara eğilmeyeceğiz. Bugün konumuz zorluklarla başa çıkmak, hissettiğimiz acı, kaygı ve gerginlik. Bir zamanlar uzun süreli stresin yarattığı travmayı anlattığım bir paylaşımım olmuştu, evet, gerginiz ve bu üzerimizde iz bırakmaya başladı. Zor zamanlardan geçiyoruz, ne kadar süslesek de zor zordur. Değişmek ise bizlere en zor gelen şeydir. Hepimiz kendimize göre başa çıkma stratejileri yaratıyoruz ve büyük çoğunluğunu da farkında olmadan yapıyoruz. Olumlu stratejiler, tabiatta daha fazla vakit geçirmeye başlamak, yeni bir yürüyüş ya da spor alışkanlığı, bir hobi ya da duygularını sanatla ifade etmek olabilir. Hepsi de depresyon ve öfkenin panzehiri olarak bilimsel açıdan kanıtlanmış yollar. Bunları kesinlikle öneriyorum.
Olumsuz stratejiler ise sağlıksız beslenme, içine kapanmak, hayal dünyasında yaşamak veya aşırı alışverişten, sağlıksız alışkanlıklara, bilgisayar oyunlarına ve sosyal medyaya kadar giden bağımlılıklar olarak karşımıza çıkabilir. Bunlarla yapmaya çalıştığımız şey duygularımızdan kaçmaktır.
Dostlar, hiçbirimiz acıdan hoşlanmayız. Bizler acıdan uzaklaşmaya programlıyız. Böylece bedenimizi tehlikelerden korur ve hayatta kalırız. Hale bakın ki, tehlikeyle burun buruna yaşamış olduğumuz binyılları geride bırakırken, dijital çağda acıya her zamankinden yakınız. Dünya yeniden doğuşun sancılarıyla kıvranırken Türkiye’yi ele alalım. Son yıllarda bir küresel salgın, ekonomik kriz, İzmir ve Anadolu depremleri, göç dalgası, barınma krizi, iklim kriziyle gelen yangınlar ve seller, kuzeyimizde bir büyük savaş, güneyimizde büyüme olasılığı taşıyan bir başka savaş ve bir de çok sert bir seçim süreci yaşadık. Yaşıyoruz.
Bizler elektro-manyetik-kimyasal varlıklarız. Çevremizden etkilenmememiz mümkün değil. Acı, sıkıntı, zorluklar varsa, ister yüzlerce, hatta binlerce kilometre uzakta olsun bir şekilde onu hissedeceğiz. Duyduğumuz bir kelime, gözümüze çarpan bir gazete manşeti veya sadece insanların arasına girdiğimizde hissettiğimiz enerji bunu kaçınılmaz yapıyor. Biz insanlar sosyal hayvanlarız, çevremizle var oluyoruz, en büyük insan ihtiyaçlarımızdan ikisi kendimizi diğerleriyle bağlantıda hissetmek ve bizim için anlamı olan bir hizmet sunmak. Çevremizle ilgilenmediğimiz zaman hayata yaşayan hayaletler olarak devam eder ve aidiyet hissimizi kaybedebiliriz ki bu gördüğüm en trajik şeylerden biridir. Veya bağımlılıklarla o acıya acı ekleyebiliriz. Bir diğer acı kaynağı ise kişisel hayatınızdaki değişiklikler, hayal kırıklıkları, fiziksel rahatsızlıklar, ekonomik sorunlar veya yas olabilir.
Baykuşlar, sıkıntıyı, stresi, acıyı inkâr edemeyiz ancak bunlarla başa çıkabilir hatta hiç beklemediğimiz şekillerde zafer ilan edip çözümler getirebiliriz.
Dolayısıyla, birkaç aydır uyguladığım bir dizi “zor zamanlar” çalışmasını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ayrıca bu dönemde salgın gibi yayılan kaygı bozuklukları ve depresif düşüncelere karşı size yardım edecek “Negatif Düşünce Sarmalından Çıkış” makalemi de öneriyorum. Bunu yıllar önce yazmıştım, hala daha da danışanlarıma öneriyorum ve uygulayanlarda büyük fark yarattığını görüyorum, dolayısıyla bu yazının podcastı iki bölümden oluşacak, ilk bölüm bu paylaşım, ikincisi ise podcast başlamadan çok önce yazıp paylaşmış olduğum Negatif Düşünce Sarmalından Çıkış’ı içerecek. Şimdi düşünüyorum da, ona Gabby Berstein’in Yeniden Seç metodunu da eklemek iyi olacak. (Okumak için bağlantıları burada ve burada) Podcast bağlantıları ise aşağıda. (Zor Zamanlar İçin Yöntemler I ve II)
En zor zamanlarınızda sizi ana geri getirecek, duygularınızı işlemden geçirmenize yardımcı olacak ve zihninizdeki kara bulutları dağıtacak üç yöntem seçtim. Üçü de son aylarda büyük keyifle okuduğum Dr. Tanmeet Sethi’nin Joy is My Justice kitabından. Bu çalışmaları seslendirirken bekleme sürelerini kısalttım, siz kaydı durdurup beş-on dakikaya uzatmayı unutmayın. Eğer bu çalışmaların orijinalini dinlemek isterseniz, Dr. Sethi’nin internet sitesinde bulabilirsiniz. (tanmeetsethimd.com)
Duygularınıza Dokunun
Sessizleşin ve dikkatinizi nefesinize verin. Bu, bedeninize de dikkat etmenizin yolunu açar. Bunu oturarak, uzanarak veya yürürken yapabilirsiniz. Eğer yürümüyorsanız, gözlerinizi kapayın. Eğer gözleri kapayamıyorsanız, bir noktaya ya da bir nesneye odaklanın veya aşağı doğru bakın. Böylece dış etkenlerin dikkatinizi dağıtmasına engel olursunuz.
- Nefes alıp verirken, bedeninizde ne hissettiğinizi fark edin. Çeşitli fiziksel hisler, gerginlik, hafiflik veya duygular olabilir. Ne bulursanız bulun orada olduğunu kabul edin ve tekrar ve tekrar nefesinize geri dönün.
- Bunu yaparken duygular yükselirse, isterseniz onları adlandırabilirsiniz, onlara hafifçe dokunduğunuzu düşünün ve yeniden nefese odaklanın.
- Öfke… nefes… öfke… nefes… hayal kırıklığı… nefes… ve bunun gibi.
- Duygularına dokunma çalışmasını yapmak bir süre sonra bunu ihtiyaç olduğu anda uygulayabilme becerisi verir. Sethi diyor ki, “gündelik hayatta bazen bir duygu hissettiğimde o duygu içindeyken ona dokunuyorum. Mesela “burada öfke var, seni görüyorum” diyerek bir nefes alıyorum.”
Duygularınızı görüp dokunmak onları silmez. Bu çalışmanın hedefi de bu değil zaten. Fakat onları sizi her gün ziyaret eden misafirler olarak görmenizi sağlar.
Bunu düzenli yaptığınızda zaman içinde kendinizle duygu arasında bir alan yaratırsınız ve onu daha berrakça görüp hissedersiniz. Ve en önemlisi duygunun bir parçanız olabileceğini ama asla bütününüz olmadığını doğrularsınız.
Duygu Balonları
Hissettiğiniz ne ise onu adlandırın ve gözlerinin içine bakın. Merakla yaklaşın. Bunu her gün belirli bir zamanda ya da aklınıza geldiğinde, bir duygu hissettiğinizde anlık bir farkındalık çalışması olarak yapabilirsiniz.
- Bir-iki dakikanızı ayırın ve sessizce oturup nefesinize odaklanın. Nefesin ritmini takip ederken farkındalığınıza gelebilecek duyguları sadece fark edin.
- Duyguların yükselmesine izin verirken her duyguyu bir baloncuğa yerleştirip isimlendirdiğinizi düşünün. Baloncukları üfleyip uzaklaştırdığınızı imgeleyebilirsiniz, yukarı doğru süzüldüklerini görebilirsiniz. Veya sadece tam karşınızda havada asılı kaldıklarını görebilirsiniz.
- Onların sizden nasıl bir şekilde ayrı olduklarını anlayın. Duygu sizi ele geçirmiyor. Siz öfkeden ya da içerlemeden çok daha fazlasısınız.
- Duygularınızı sizden ayrı olduğunu görürken, ne kadar az ya da çok dinamik olduklarını da gözlemleyebilirsiniz. Düşünmüş olduğunuz kadar katı ya da değişmez değiller. Havada hareket ediyorlar, baloncuklarının içinde büyüyor ya da küçülüyorlar. Dönüşebiliyor veya eriyip başka duygulara karışabiliyorlar.
Siz duygularınız değilsiniz.
Atalar Çemberi
Bunu sıkıntınızda yalnız ve soyutlanmış hissettiğinizde ya da neşe-keyif-coşku dolu bir an için şükretmek istediğinizde deneyebilirsiniz. Deneyimlemekte olduğunuz şeye bağlı olarak en çok ihtiyaç duyduğunuz atalarınızı çağırın. Bu çalışma bütün dünyada, pek çok kültürde çok çeşitli şekillerde yapılan bir şeydir.
Evinizde sessiz bir yer bulun, sizi desteklediğini hissettiğiniz herhangi bir yer olabilir. Bir anma yeri de olabilir, belki atalarınızın resimlerinin ya da size onları hatırlatan eski objelerin veya tabiattan aldığınız parçaların olduğu bir köşe. Bazıları başlamadan önce atalarına adak yaparlar. Bu kültürel ritüellerinize ya da kalpten gelen hislerinize bağlı bir şey. Örneğin Dr. Sethi adağının tütsü yakmak olduğunu söylüyor. Bazıları için bu çiçek, bitki, dua veya sadece sesini kullanmak ya da müzik olabilir. Bu tamamen size ait bir seçim.
- Bunu yaptıktan sonra, gözlerinizi kapayın ve bir niyet belirleyin. İhtiyacınız için bir dilek. Bunu yüksek sesle söyleyebilir veya düşünebilirsiniz. Yine bir örnek veriyor ve diyor ki ” eğer oğlumun geleceği hakkında endişeleniyorsam, rahatlama ve umut dileğinde bulunabilirim.”
- Ardından birkaç nefes alıp havanın içeri ve dışarı hareketini izleyin. Hangisi daha kolaysa, burnunuzdan ya da ağzınızdan girmesini ya da soluğu verirken boğazınızdan geçip gitmesini takip edin.
- En az 3-5 nefes alıp verdikten sonra, kendinizi güvenli bir alanda oturuyor görün. Siz ortadasınız ve atalarınız da çevrenizde çember oluşturmuş. Yukarıdaki örnekten yola çıkarsak, niyete bağlı olarak belki sevdiklerini kaybetmekten korkmuş olanlar (Dr. Sethi’nin oğlu ölümcül bir hastalıkla mücadele ediyor) veya kalbinin nasıl titrediğini anlayanlar gelecektir.
- Kim olduklarını bilmenize bile gerek yok. Sadece şunu bilin, onlarla güvendesiniz, onlar sevecen varlıklar.
- Çevrenizde otururken, size sevgi, güç, şükran ve lütuflar yolluyorlar. Bunları içinize soluyun ve nefesinizi verirken atalar çemberinize minnetinizi sunun. Bunu yeniden ve yeniden yapın.
- Bu şekilde istediğiniz kadar devam edin fakat en az 5 ya da 10 dakika sürdürmenizi öneriyorum. Eğer dikkatinizi dağıtacak şeyler olursa veya araya düşünceler girerse, hiçbir sorun yok. İzin verin, süzülüp kenara çekilsinler. Dikkatinizi yeniden nefesinize ve çevrenizdeki atalar çemberine yöneltin.
- Belki telefonunuzdaki zamanlayıcıyı 10 dakikaya ayarlarsınız veya sadece hazır olduğunuzu hissettiğinizde çalışmayı sonlandırırsınız.
- Kalbinizin ya da bedeninizin farklı hissedip hissetmediğine bakın. Veya kalbinize yakın tutmak istediğiniz bir mesaj alıp almadığınıza. Bu meditasyona istediğiniz sıklıkta geri gelebilirsiniz.
Bu çalışmanın püf noktası her şeyin olduğu gibi yerinde kalmasına izin verirken rahatsızlık hissettiğiniz zaman bile tekrar tekrar rahatlama ve topraklanma için nefese geri dönmektir.
Umarım bu yöntemleri faydalı bulursunuz sevgili dostlar. Hafta sonu güçlü bir tutulmayla yola devam ediyoruz ama bunu söylerken gülümsüyorum çünkü son dört yıl koskoca bir tutulma gibi geçti. Fakat başa çıktık, çıkacağız ve bugünleri de gururla anacağız. İkinci podcast’ta daha önce paylaşmış olduğum yöntemler de olacak, onlara da bakmayı ihmal etmeyin.
Unutmayın, asla yalnız değilsiniz ve çok seviliyorsunuz.
©Mor Alev 2023
İkinci podcast ise endişe ve karamsarlık alışkanlığına karşı öneriler içeriyor. Daha spontane, sohbet tadında, şimdiye kadar yapmadığım çeşitte bir kayıt oldu. İçindekiler:
- Alışveriş yöntemi
- Olumlu insanlarla vakit geçirmek
- Medyada seçici olmak
- Bu sevgi gibi mi?
- Endişeleri çöpe atmak
- Yaratan kutusu
- Uykudan önce
- Sıcak içecek
- Bedensel hareket ve spor, yardımseverlik
- Yeniden seç metodu
Görseller: Fırtına ve Duygular – Lea Androic, Kalp – Bilinmiyor, Atalar – Caitlin Connoly
YEPYENi! “Sabian Hikayem”. Kendi gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!
En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Büyük Anadolu Depremi: NASIL YARDIM EDEBİLİRİZ? Ve Sürdürülebilir Destek İhtiyacı. Görsele Tıklayın
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
Mor Alev sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.







Çok iyi geldi sevgili Mor Alev. Teşekkür ederim.💚🙏
BeğenLiked by 1 kişi
O kadar doğru anda karşıma çıktı ki, binlerce teşekkür ederim 🧚♀️🧚♀️🧚♀️
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim… harika duygular yaşattınız…
BeğenLiked by 1 kişi
Yazıların zamanlamaları yazarken size de umarım bu kadar iyi hissettiriyordur 🤍
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili mor alev öncelikle çok çok çok çok teşekkür ederim. ben çok zorlanıyorum hissettiğim tüm bu enerjiler bedenimi ve sinir sistemimi işlevsiz kılıyor, en ufak şeylere öfke nöbetleri geçiriyorum ki sakinliğimle tanınırım… Öğrenmek istediğim şu, yüksek benliğimiz nedir?
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Eda, duygularımızı işlemden geçirmediğimizde sıklıkla öfke olarak açığa çıkarlar. Bu yazıdaki yöntemleri deneyin lütfen. Ayrıca Yüksek benlik tanımı hakkında geçtiğimiz yıllarda oldukça fazla yazı paylaştım. Blogaki arama kutusuna yazın ve sayısız makaleyle karşılaşacaksınız. Sevgilerimle
BeğenBeğen