Yukarısı Nasılsa, Aşağısı da Öyle: İçimizdeki Evren

Okumak yerine dinlemek isterseniz, yazının hemen altındaki podcast bağlantısına tıklayın.

Sevgili Bilge Baykuşlar,

Tutulma koridoruna hoş geldiniz! Bu beni en azından 2020’yi beklediğim kadar heyecanlandıran bir dönem. Ancak bu sefer daha çok bekle ve gör stratejisini seçmiştim, sizlere bir iki yerde değindim, o kadar. Fakat hareketlilik başladı bile. Bu bir tutulma analizi değil, onu bir sonraki paylaşımda yapacağız. Bu blog hem şu anda geçerli olan enerjilerle nasıl çalışırız sorusunun yanıtını arıyor, hem de bazen astrolojinin nasıl kelimesi kelimesine çalıştığına odaklanıyor. 

Bana göre astroloji ruhumuzun ve kolektif bilincimizin derinliklerine bakan, enerji akışlarını ve tetiklenen potansiyeli anlatan sembolik bir dil. Bu sembolik dili anladığımızda seçeneklerimizi görebilir ve en doğru kararları verebiliriz. Özgür irademiz her zaman belirleyici faktördür. 

Ancak bazen gözlerimizle gördüğümüzü bile görmediğimizi biliyoruz. Bazen bir şeylere kapılıp kendimize rağmen öyle kararlar alıyoruz ki… Ardından da kaderi, astrolojiyi ya da diğer dış güçleri suçlamak kolay. Bugün öncelikle güncel olaylar ve tepkilerimize bakalım ardından bu haftanın getirdiği genel enerjiye değineceğiz.

Leah Whitehorse son bülteninde bu konuyu mükemmel bir şekilde işlemiş. 5 Şubat 2023 Aslan Dolunayının Sabian sembollerinin o sabaha karşı kelimesi kelimesine gerçekleşmesine şaşkınlıktan ağzımın açık kalmıştı. (Bunu anlattığım yazı burada) Buna çok benzer bir şekilde, Whitehorse da son olaylarda İsrail asteroidinin konumuna çok şaşırmış. Diyor ki;


Savaş! Neye iyi gelir? 

Bunu 7 Ekim’de yazıyorum, İsrail’deki savaş haberleriyle uyandıktan sonra. Astrologlar olarak bizler bu zamanlarda bir şeyler olmasını bekliyorduk. Mars daha yeni Güney Düğümüyle buluştu, Eris Kuzey Düğümünde oturuyor, dolayısıyla eski çatışmalar ve ihtilaflarla bağlantılı sorunlar en üst sıraya çıkıyor. Bütün bunlara geçen ay değinmiştim. Bu hafta Mars, ilerlemek için duran Plüton’a kare yaparken, durumu yoğunlaştırıyor, hareketlendiriyor ve kışkırtıyor. Plüton sınırlar ve sınırlandırmalarla bağlantılı bir burç olan Oğlak’ta. Bütün bunlara asteroid İsrail’in de karıştığını görünce ağzım açık kalıyor, şimdiden Terazi’nin yirminci derecesinde ve 15 Ekim’de Güney Düğümüyle birleşecek. Ve dahası, tutulma sezonuna giriyoruz ve astrolojik olarak konuşursak, tutulmalar geldiğini görmediğimiz kör noktalarımızı işaret eder. Gelmekte olan tutulma 21 Terazi’de. Çatışmanın başında asteroid İsrail bundan sadece dakikalar uzağındaydı.

Bazen astroloji böyledir, kesinlikle, şiddetle berrak ve hatasız. Ben bunu sıklıkla bazı insanlar bilmek istemediklerinde, oldukları yerde kıpırdanırken, olası bağlantıyı görmekten kaçındıklarında olduğunu görüyorum. Çünkü işaretleri görmek rahatsız hissettiriyor, hepsinin orada haritada olduğunu ve görülmeyi beklediğini anlamak. Bu asteroidi daha önce fark etmedim çünkü benim sistemimde yer almıyor. Ancak haberleri gördükten sonra, derhal ilgili ülkelerle alakalı isimlere sahip asteroidler olup olmadığına baktım. Mükemmel eş-zamanlılık. Mükemmel simetri. Bu birinde hata bulmak ya da suçlamakla alakalı değil. Kişisel olarak anlaşmazlığın tarihi hakkında çok az şey biliyorum ve astroloji yargılamaz ya da taraf tutmaz. Burada yeryüzünde, bu devasa karmaşık bir sorun. Fakat astroloji bir referanstır, yol gösteren yıldız, “yukarıdaki ne ise aşağıdakinin de aynı” olduğunu anlatan berrak bir işaret. Yıldızların hikayelerinden öğrenebiliriz çünkü o hikayeler aynı zamanda bizimdir. 

Şu anda, hepsine egemen olan hikâye, sınırlar hakkındaki bu savaşların temelinin güç oyunlarında yattığı gerçeği. Güç yozlaştırır ve mutlak güç mutlaka bozar. Sorunlar sistemik (Oğlak) ve artık değişim zamanı geldi (Plüton). Ben kimin haklı ya da haksız olduğu ya da kimin kazandığı veya kaybettiğiyle ilgilenmekten çok, başka bir şeye bakıyorum: Çatışmanın kendisi, kolektif gölgemizle alakalı bir yansımadır.

İsrail ismi/sözcüğü melekle güreşmiş olan Yakup hikayesinden gelir. Melekler Yaratan’ın/Cennetlerin ulaklarıdır. Bu içimizdeki şeytanlarla güreşmemizin, insan doğamızla mücadelenin bir sembolü mü? Bazı yorumlamalarda, Yakup Tanrının kendisiyle güreşti. İsrail’in sözcük anlamı “tanrıyla mücadeleler” anlamına çok yakın görünüyor. Fakat bazı yorumlara göre bu sözcük “yönetmek, hükmetmek, güce sahip olmak, muzaffer olmak” kavramlarıyla bağlantılı. Yine, Plüton konularıyla çalıştığımız için çalışmakta olan eş-zamanlılığı görüyoruz. 

Twitter ‘da hiç görmemiş olmayı dilediğim resimler görüyorum. Her iki taraftan da şiddeti, öfkeyi görüyorum. Aynı zamanda yardımcıları ve şifacıları görüyorum, her ırktan ve inançtan iyi insanlar, şefkatli ruhlar, yaralılara yardım eden, hayvanları kurtaran. Her kültürde inşa edenler ve doğurtanlar var, yıkıcılar ve yapıcılar, liderler ve öğretmenler, savaşçılar ve barış yapıcılar ve arketipler her birimizin içinde de yaşıyor. Benim zihnim, sizin zihniniz, kendi başına bir dünya, makro kozmosu yansıtan mikro kozmos, her bireyin içinde bütün bir evren.

Yani ben çaresiz hissettiğimde, insanlığın birbiriyle barış içinde yaşamayı öğrenmesi konusunda umutsuzluğa düştüğümde, kendimi insanın nefretine kaybedilmiş isimsiz bir çocuk için ağlarken bulduğumda, yönlendirme için yıldızlara bakıyorum, sonra da kendi içime. Çünkü benim içimde de yıkıcı parçalar var. Kin tutan bir parçam, “düşmanlarımı” çarpıp toza çevirmek isteyen parça, kıskanç, sahiplenici, hükmedici, öfkeden kuduran, iyiden önce kötüyü görmeye yatkın, ufacık bir şeyi bile felaketmiş gibi karşılayan, zalim hikayeler duyduğumda nefretle yanan parça. Bu olduğum kadar bir beyaz cadıyım da, ruhu orman açıklıklarında dans eden, rüyalarında galaksiler arasında dönen, bambaşka yerlerden gelen bilişlerle dolan.  Ben, biz, varolan her şeyiz. Balık’taki Neptün bizlere sürekli BİR olduğumuzu hatırlatıyor.

Bu hafta, evimizdeki sorunları aşmaya çalışmak, dünyadaki sorunların kökenlerini anlamaya zaman ayırmak, yardım dernekleri için çalışmak ya da farkındalık yükseltmek gibi kısıtlı gerçek dünya hareketlerimizin arasında bir yerlerde kendi iç çatışmalarımızı da incelemeliyiz. Hiçbir zaman tam olarak bağışlayamadığımız ya da kabul edemediğimiz şeyleri, gecenin karanlığında hala daha bizi dürten, iğneleyen şeyleri, tüm mantık ve sağduyuyu bypass edip bizi savaş moduna sokan tetikleyicileri. Çünkü belki bu şeyleri en sonunda bitirirsek, dış dünyamız da bir gün hepimizin umut ettiği gibi cennete dönüşebilir.

Her piyeste olduğu gibi, yıldızlardan oluşan senaryomuzu çok çeşitli şekillerde oynayabiliriz. Kavrayışımızı adım adım geliştirebilir, karakter ve nüansın daha derin yönlerini inleyebilir, eski sözcüklere yeni anlamlar, eski yaralara yeni anlayışlar getirebiliriz. 

Bizler Tanrıların kuklaları değiliz, ne de sadece oyuncularız. Bizler İlahi olanın insan formundaki parçalarıyız ve andaki astrolojik etkilerin en iyisini ya da en kötüsünü canlandırabiliriz. Hep beraber parmak uçlarımızda yaratımın sihrine sahibiz. Sevgiden doğan doğru hareketle her şeyi değiştirme becerimiz var.

Not: Başlık Frankie Goes to Hollywood’un şarkı sözleridir.

“Savaş! Neye iyi gelir?

Kesinlikle hiçbir şeye!

Bir daha söyle!”


Dostlar, bu tutulma döneminin çok önemli olduğuna inanıyorum. Önümüzdeki altı hafta özellikle daha büyük farkındalıkla yaşamamızın, düşüncelerimiz ve tepkilerimize sahip çıkmamızın, kendimizi tam anlamıyla birer “yetişkin” olarak ortaya koymamızın hayatımız için belirleyici olacağını hissediyorum. 

Ufak tefek şeylere takmayın, canınızı boş yere sıkmak yerine gidin değiştirmek istediğinizi değiştirin. Hayatımız göz açıp kapayana kadar geçip gidiyor. Sevin, gülümseyin, mutlu olma ve bu dünyaya faydalı bir şeyler sunma gücünüzü elinize alın. Bütün bunlar için yıllar boyunca bir sürü araç edindiniz, çoğunuz birden fazla eğitime katıldınız, en azından kitaplar okudunuz veya bu platformu takip ettiniz, yöntemler öğrendiniz. Şimdi uygulama vakti.

Plüton’un Oğlak’tan Kova’ya geçişinin sancılarını yaşıyoruz ve bu konuda hala daha söylenecek çok şey var. Bir paylaşım hazırlıyorum ve elimden gelen en kısa zamanda okuyacak ya da duyacaksınız. Ben tüm olanlara rağmen, hatta tüm olanların sayesinde, İkinci Rönesans’a hazırlandığımıza yürekten inanıyorum. (Konu hakkında eski bir paylaşım burada) 2024’ün bir başka “çok farklı yıl” olacağından eminim. 

Cumartesi günü bu döngünün ilk güneş tutulmasını yaşayacağız, ondan iki hafta sonra ay bu ülkenin doğum gününün üzerinde tutulacak, hem de yüzüncü yaş gününde! 

Siz, ben, hepimiz, hikâyenin bundan sonraki bölümünü yazıyoruz. Gücümüzü hatırladığımız anda birer seyirci değil, aktif katılımcı olduğumuzu da anlıyoruz. Hiçbir şey umutsuz değildir ve biliyorsunuz, her şey mümkün! 

 Güneş tutulmasında görüşmek üzere…

©Mor Alev 2023

Görsel: Nature Bath – Yana Istoshina,


YEPYENi! “Sabian Hikayem”. Kendi gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!

En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.

Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.


Büyük Anadolu Depremi: NASIL YARDIM EDEBİLİRİZ? Ve Sürdürülebilir Destek İhtiyacı. Görsele Tıklayın

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com

HİZMETLER

Mor Alev sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

2 comments

  1. Yine, yine, yine umut veren, buyuk resme baktiran ve birligimizi hatirlatan enfes bir yazi, cok tesekkurler

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.