24 Haziran akşam saat 21.39’da gerçekleşen dolunay bu tutulma döneminin sonunu işaret ediyor. Değişken Yay-İkizler ekseninden öncü Yengeç-Oğlak eksenine geçiş yapıyoruz. Değişken ne kadar dostane ve sevecen olsa da, bizler değişime şüpheyle bakmayı sevdiğimiz için genel olarak daha fazla zorlanırız. Değişken burçlarda kare açı yaşadığımız 2016 yılını hatırlayın… En azından küresel sahnede sırayla Brexit, 15 Temmuz ve beklenmedik ABD seçim sonuçlarını… Enerjinin etkilerini hala daha yaşıyoruz. Evet, bu tutulma dönemi de beklenmediklerle doluydu ve etkilerini uzun süre yaşayacağız. Ama şimdi öncü enerjiye geçtik, bu tutulma döneminin tetiklediği değişimle neler başlatacağımıza bakacağız.
Dolunayın enerjisini Leah Whitehorse (leahwhitehorse.com) çok güzel özetlemiş, podcast’tan alıntı olduğu için cümleleri düzelterek çeviriyorum:
“Oğlak, küresel onuncu evle alakalıdır. Onuncu ev, kariyer ve mesleğimiz, bu dünyada neler yapmak istediğimizi içerir. Bu bizim tanınma şeklimiz, bu dünyaya katkımızdır. Oğlak güçlü, dünyevi ve pratik bir burçtur. Başarıyla bağlantılıdır. Yani baktığımız şeyler: ben ne başardım? Yaşamış olduğum deneyimlerde şimdi bana görünenler neler? Şimdiye kadar neler öğrendim? Yapılar da Oğlak’ın alanıdır, yani halihazırdaki yapılar da görünür hale geliyor. Bu yapılar bizim için mi, bize karşı mı çalışıyor? Bu yapılar daha fazlasını başarmamıza yardım ediyor mu? Yoksa bizi kısıtlıyorlar mı? Dört bir yandan kuşatıyorlar mı?
Dolunaylarda her zaman duygularınıza danışmanız önemlidir. Ayın doğal yuvası olan Yengeç’teki Güneş, nerede kırılgan ya da “muhtaç” hissettiğimizi aydınlatıyor. Yengeç ihtiyaç duyan bir burçtur. Bir yuvaya ihtiyacı vardır, aidiyet hissine, güvende hissetmeye ihtiyaç duyar. (Mor Alev: Hatta Yengeç’te anneye mızmızlanan ufak çocuklar gibi olabiliriz.)
Ama Oğlak, hislerin bulunduğu seviyede ne olursa olsun, gerekeni yapma becerisiyle alakalıdır. Duyguları kapatmaz ama onları ait oldukları yere koyar ki biz de birer yetişkin işlevi görebilelim. Ama bu sırada yüzeyin altında oldukça fazla duygusal içerik de vardır. Gerekenleri halletmemiz, işe gitmemiz, dakik olmamız, yapılacak işler listemizi bitirmemiz, hedeflerimize doğru ilerlememiz, verdiğimiz sözleri ve sorumluluklarımızı yerine getirmemiz gerektiğinde o duygusal içerikle nasıl başa çıkarız? Duygusal hissederken nasıl bütün o şeyleri yaparız? Oğlak’taki ay bütün bunları öne çıkarıyor.
Ay ve Jüpiter arasındaki üçgen bağlantı yardımcı ve olumlu. Jüpiter şu anda eş-yöneticisi olduğu Balık’ta geriliyor ve bu burçta mutlu. Bazen zorlansak da, dünyada olanlarla başa çıkmamız gerekse de, aynı zamanda umuda ve iyiliğe çağrılıyoruz. Kendimize iyi ve kibar olmaya, birbirimize iyi ve kibar olmaya… Hayal gücümüzü geliştirmeye ve uzun dönemde kendimize daha iyi bir yapılanma ve tutarlılık sunabileceğimizi araştırmaya çağrılıyoruz.
Bu harika Jüpiter açısına inanç ve güven için bağlanabiliriz. Sadece zor ve acı gerçeklere odaklanan Oğlak’ın ilacı. Oğlak üç boyutlu gerçeklere üç boyutlu bakmamızı sağlar. Fakat bazen bir yetişkin olmakla ve pratik çözümler aramakla öyle meşgul olabiliriz ki, içimizdeki inancı kaybedebiliriz. Hayat gizemini ve büyüsünü kaybedebilir, mucizelerin de gerçekleştiğini unutabiliriz.
Dolayısıyla, bu dolunayın haritası ruhani parçamızla tekrar bağlantıya geçmemizi istiyor. Oğlak’taki ayın sertliği ve Yengeç’teki güneşin yumuşaklığıyla, ağır hissediyorsak, sormalıyız: İçinde bulunduğum durumla ilgili inançlarım bana ne diyor? İçimdeki umut ateşini nasıl canlı tutarım? Nasıl daha fazla neşe-keyif-coşku yaşarım? Ruhani yolumda olduklarına inandıklarıma nasıl daha fazla güvenebilir, onlardan nasıl yardım alırım?
Bu dolunayın haritasında gerginlik olsa da, güveneceğimiz bir dayanağımız da var.”
Sevgili Bilge Baykuşlar, bu dolunayın Sabian sembolleri de bu ikilemi yansıtıyor. Bir tarafta iş birliği ve ilerleme arzusu görüyoruz, diğer tarafta hiç bitmeyen bir kedi-fare kavgası.
Güneşin Sabian sembolü:
“Fareyle tartışan kedi”
Geçen sene bu zamanlar 2021’in Sabian sembollerini listeleyip enerjiyi hissetmeye çalışırken çok çekişmeli, tartışmalı bir dönem geleceğini görebiliyordum, özellikle ay düğümlerinin İkizler-Yay ekseninde olmasının olağanüstü büyük ifşalara yol açacağını da aylar boyu paylaşmıştım. Ama yine de insan zihni tanıdığı, bildiği gibi şeyler bekliyor ve nasıl oluyorsa, gelenleri tahmin edebildiği halde şaşırıyor. Sembolden de anlayabileceğiniz gibi ifşalar ve çatışmalar devam edecek.
Bu sembol bana her şeyden çok KENDİNİ HAKLI GÖSTERMEYE ÇALIŞMAYI düşündürüyor. Konu ne olursa olsun, bahaneler hazır gibi. Bu da sonu gelmeyen bir tartışma maratonuna dönüşüyor. Görüntü çizgi film gibi tabii, egonun saçmalayan tarafı spot altında ve aslında süper komik. Bu sembolün Türk kültürüne uygulanması belki turşunun sirkeli veya limonlu yapılması tartışması olabilirdi. Tartışma komik de sonuçları hiç de eğlenceli değil. Yüksek tansiyon görüyoruz. Saldırı ve kaçış, sonra diğer tarafın hamlesi, derken öyle devam ediyor. Yüzeydeki tartışmanın altında yatan gerçek sebeplere bakmalıyız. Neden tartışma ihtiyacı duyuyoruz? Neyin tehdit altında olduğunu hissediyoruz? Temel konu nedir? Nasıl uzlaşabiliriz? Hepsi de hislerimizi incelememizden geçiyor.
Bu durumun saçmalığında bir şey daha var: Kedi fareden katlarca büyük ve güçlü. Ama kedi bunun farkında bile değil, tartışmaya devam ediyor. Aslında fare kedinin içindeki zayıflıkları ortaya çıkarıyor. Yani çelişkili bir biçimde, ufak fare büyük kedinin gücünü alıyor.
Yengeç güneş bizlerden her zaman onurlu ve saygılı olmamızı istiyor. Bir konu hakkında hiç durmadan konuşup tartışacağımıza biraz da sezgilerimizi dinlememizi öneriyor. Kedinin zorbalığına karşı koyabileceğimizi de söylüyor. Ve son olarak diyor ki, gerektiğinde inat edeceğimize kabul etmeliyiz, bahanelerle kendimizi kandırmaktansa durumu tüm açıklığıyla görmek ve itiraf etmek en iyisidir.
Dolunayın Sabian sembolü ise;
“Büyük kanoya binmekte olan bir grup insan”
Bir defa daha bir araya gelen ve birbiriyle anlaşan ya da anlaşmak zorunda kalan insanların olduğu bir sembol görüyoruz. Hafta başındaki gündönümünde Neptün ve Venüs ayrı ayrı sembollerle bir arada geçinmek zorunluluğunu, yardımlaşmayı, kaynakları saygılı kullanmayı anlatıyordu. Bu sembol de aynı ruhla devam ediyor.
Dostlar, kim nasıl görünürse görünsün, ne derse desin, adına dünya dediğimiz bu uzay gemisinde aynı yolun yolcusuyuz. Kaderlerimiz bir. O zaman birbirimizin hayatını zorlaştırmak mı iyi, kolaylaştırmak mı?
Zihnimizde canlandıralım: Bir grup insan, belki de göç ediyorlar – kano sözcüğü Amerikan yerlilerinden geldiğine göre, büyük ihtimalle öyle. Bu insanlar ailelerini, mallarını, hayvanlarını toplamışlar, suyun üzerinde uzun bir yolculuğa çıkmak üzereler. Herkes kendi rolünü biliyor. Kim kürek çekecek, dengeyi sağlamak için kim nerede oturacak, eşyalar nasıl ve hangi noktalara yerleştirilecek. Nehrin debisi hızlandığında ne yapılacak, yavaşladığında ne olacak, hangi şartlar altında mola verilecek, kürekçi değişimi olacak mı, hepsini biliyorlar. İşte dünya da böyle. Hepimizin bir görevi, bir amacı, varoluşunun bir değeri var.
Bir de şöyle düşünün, kimse kürek çekmek istemezse ne olur veya herkes dümene geçmek isterse? Kanoda kavga çıkar da sallanmaya, su almaya başlarsa? Anti-sosyal davranışlar, şımarıklıklar, gereksiz güç çekişmeleri, uyumsuzluk kanoyu batırmaya kadar gider. Yaşadığımız şey de budur. Ne kadar çabuk uzlaşmaya varıp iş bölümüne ve yardımlaşmaya gidersek, dengeyi de o kadar çabuk bulacağız.
Gündelik hayatımızda bu dolunay bir duygusal keşif yolculuğunda olduğumuzu söylüyor. Çalkantısıyla, durgun sularıyla kendimizi ve çevremizdekileri çok daha iyi tanıyabileceğimiz fırsatlar sunuyor. Küçük bir ortamda aynı insanlarla beraberiz ve şimdi gerçek renkler açığa çıkıyor.
Gündönümündeki ayın sembolü “Dostluk Yemeği”ni hatırlayalım. Olduğumuz gibi kabul edilmek isterken biz de diğerlerini oldukları gibi kabul etmeliyiz. Herkesin bu dünyada kendi becerilerine göre tam olarak uyduğu görevler var. Bununla birlikte bu dünyada herkese yetecek kadar her şey var. Herkes kaptan olamaz ama kürekçi yoksa isterse bin kaptan olsun hiçbir yere gidemeyiz. Kimse ama kimse bir diğerinden daha az ya da daha fazla değerli değil.
Bu sembol bizi tekrar grup ruhuna, yardımlaşmaya, katkıda bulunmaya ve bu dünyaya elimizden gelenin en iyisini sunmaya çağırıyor. Saygıyla, görev aşkıyla, uzlaşmayla, dengeyle ve dürüstlükle…
Kolektif olarak bir yola çıkmak üzereyiz. Tartışan kediyle fareyi geride bırakmak istiyoruz Belki sizler de kendi hayatlarınızda yepyeni bir yola çıkmak üzersiniz. Bu dolunayda Jüpiter’e dönün, inancınızı güçlendirin ve elinizden gelenin en iyisini yapın. Umut ve kararlılık yolun yarısıdır.
Hepinize harika bir dolunay dönemi diliyorum.
©Mor Alev 2021
YEPYENi! 12 Nisan 2021’den itibaren “Sabian Hikayem”. Kendi gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!
En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
Tek kelime ile muhteşem.. Her kelime gerçekliğini buldu sanki.. Minnettarım..
BeğenLiked by 1 kişi
❤️❤️❤️
BeğenLiked by 1 kişi
Yine nokta atışı semboller. Her şeyin kolaylık ve ihtişamla geldiği bir dünya dileğiyle. Takipteyiz moralev 💙🌟
BeğenLiked by 1 kişi