Yaşadığımız Dönem Üzerine Düşünceler (Temmuz 2018): Karanlık

Storms do passSevgili Bilge Baykuşlar,

Bu makale uzun zamandır yazılıyor, en azından bir makale için oldukça uzun zamanda! Konumuz “karanlık”. Ve evet, “karanlık” tırnak içinde. Ondan bahsetmeliyiz. Makale haftalardır yazılıyor çünkü ürkütmeden, yanılgılara düşmeden karanlığı konuşma ihtiyacımız var. Ürperdiniz mi? Okumaktan vaz geçtiniz mi? Karanlıktan kim korkmaz? Görmemekten, bilememekten kim korkmaz?

Bütün bir hafta Güneş Plüton’un karşısında, bir anlamda “Karanlıklar Prensinin”, Zodyak’ın Darth Vader’inin.  Cuma günkü güneş tutulması Plüton’la zıt açıda gerçekleşecek, ay güneşin ışığını engellerken, bir anda iki karanlık arasında kalacağız.

Bu bir inisiyasyon. Bu bir olgunlaşma geçişi. Karanlıkta yolumuzu bulabiliyor muyuz? Ruhun karanlık gecesinden sabaha çıkabiliyor muyuz?

Bir kısmımız ruhun karanlık gecesini yaşadık, bitti. Ruhun karanlık gecesinin tetikleyicisi de kişiye göre değişiyor, ayrılık, başarısızlık, sağlık sorunları… Ortak nokta şu ki, en kötüsünü, Yaratan tarafından terk edilmiş olma ihtimalini düşündük, hissettik, inandık ve kahrolduk, her şey anlamsız geldi. Bu bir süre devam etti, bazen aylar, yıllar boyunca. Ve sonra bir an geldi, doğuda siyah gökyüzü koyu laciverte dönerken, kuşlar cıvıldamaya başladı. Hala daha karanlıktı ama kuşlar biliyorlardı, şafak çok yakın.

Ruhun karanlık gecesi, Arkturusluların tarifine göre, günlük hayatınızı yaşarken yanılgılı davranışlarınızın, korkularınızın, öfkenizin ve acınızın tam anlamıyla farkında olmanızdır. Bu bir son arınmadır.

Tarih boyunca mistikler, ölümü taklit eden inisiyasyonlardan geçtiler, ezoterik okullar çırakları inisiyasyondan geçme becerilerine göre kabul ettiler. (Bu konuda özellikle Secret History of the World – Jonathan Black, 2004 kitabını öneririm.) Ölüm en ilkel, en temel korkumuz değil mi? Ölümden sonra ne olur? Cennet? Cehennem? Ya da en kötüsü, kaybolmuşluk hissi. Hiçbir yerde olmamak. Veya hiç olmamak. Plüton aynı zamanda ölümün de gezegenidir. İnisiyasyonun son aşamalarında öğrenciler, derin mağaralarda yalnız bırakıldılar, algısal yoksunluktan geçirildiler, tabuta konuldular, çevrelerinde korkunç illüzyonlar yaratıldı, bazen halüsinasyon yaratan maddeler verildi, nefes teknikleriyle ölüme daha da yaklaştılar. Çoğu zaman öldüklerine inandılar… Ve böylece dördüncü boyutun derinliklerinde kendileriyle hesaplaşmaya başladılar. Artık yaşam olmadığına göre, rol yapmaya gerek yok. Gerçeği olduğu gibi görebiliriz… Hiç kimseyi, hiçbir şeyi idare etmeye, beyaz ya da siyah, yalanlara gerek yok. Biz kimiz? Neyiz? Bir daha dünyaya gelsek nasıl davranırız? Nasıl seçimler yaparız? Kaçırılmış fırsatlar, pişmanlıklar… Ve teslimiyet… Tam teslimiyet yaşanır. Umut bitmiş, bildiğimiz hayat sona ermiştir.

Şöyle bir baktığımda dünya çapında her gün daha çok insanın Ayahuasca törenlerine katıldığını görüyorum, bir anlamda Ayahuasca töreni de yukarıdaki inisiyasyonların kısaltılmış haline benziyor. Sizi içinizde teslimiyete taşıyor. (Ben bunu ne öneriyorum, ne de önermiyorum. Her şey birlikte çalıştığınız şamana, yani ustanıza bağlı. Ancak bu ustanın büyük titizlikle seçilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunun bir oyun, öylesine denenecek bir şey olmadığını düşünüyorum. Denemeden önce uzun uzun hazırlanın, ciddi düşünün ve araştırmanızı iyi yapın. )

Ama neden ışığa çıkmak için karanlıktan geçmeliyiz? Karanlıkta ne var? Sue Lie aracılığıyla Arkturuslular şafaktan önceki karanlığı şöyle açıklıyor (multidimensions.com, Haziran 2018):

“Şafaktan önceki en karanlık gece, enerji alanlarındaki değişimin zamanının geldiğini gösterir. Ve bu gezegenseldir. Çükü güneş ışığının gezegene ilk çarptığı zamanlar gezegen döndüğü için birbirinden farklıdır. Ruhun karanlık gecesi veya gecenin en karanlık anının şafaktan hemen önce olması, IŞIK GELİYOR anlamını taşır. Işığı görebilmek hatta algılayabilmek, sonra da kabul edebilmek için bütün karanlığın/korkuların bilinçaltından bilince yükselmesi gerekir. Çünkü kendinizden bile gizli tuttuğunuz korkuyu çözemezsiniz.

Ve pek çoklarının düşman olarak gördüğü korku, ya aslında güvenliğiniz için bir uyarıdır ya da korku, yeni bilinç, düşünce, duygu ve yaratıcılık alanlarına girdiğinizi belirten bir işarettir.

Daha önce bulunmadığınız bir bölgeye giriyorsunuz. Bundan dolayı da korkutucu. Bu yer yepyeni. Ve Gaia en karanlık gecesinden şafağa doğru hareket ederken, insanlığın tamamı da en karanlık gecelerinden şafağa doğru gidiyorlar.

En karanlık gece (ruhun karanlık gecesi) hemen hemen her insan için farklı anlamlar taşıyabilir. Fakat bu karanlığı temsil eden insan grupları ya da bölgeler de vardır. Ve o karanlık aslında değişim anlamına gelen bir metafordur. Burada değişmesi gereken şeyler vardır. Ve değişim süreklidir, devam eder.

Şu an yaşanan şafaktan önceki karanlık, çok çok derin değişim taşıyor. Bu karanlıkta olan bir değişimdir. Yani, bu değişimi tam olarak bilmiyordunuz. Bunun için hazırlanmadınız. Sizi nereye götüreceğini de bilmiyorsunuz.

Fakat şafak da bir parçanız. O ışık, içinizdeki o ışık size onay veriyor, her şey şimdi yolunda. Bu karanlıkla yüzleşecek kadar güçlüsünüz. Bir zamanlar karanlık olan bu şeye girebilirsiniz, ama sadece karanlık çünkü henüz ışığınızı ona doğrultmadınız.”

Arkadaşlar, bu karanlıktan geçiyoruz. Daha önce tanımadığımız, yoğun bir karanlık. Bu da büyük potansiyeli gösteriyor. Devasa olasılıkları. Şöyle bir medyaya, haberlere baktığımızda hiçbir şeyi beğenmiyoruz. Nasıl beğenelim? Nasıl hoşnut kalalım? Kazalar, ölümler, cinayetler, hırsızlıklar, aç gözlülükler, gözü karartan hırslar, ayrımcılık, haksızlıklar bütün dünyada. Karanlığımızı tanımalıyız. Dünya kendi karanlığını tanıyor. Kolektif kendi gölgeleriyle yüz yüze.

Ve sadece karanlıktan doğru GÖREBİLİRİZ. Sadece hiçbir şeyin olmadığı alanda bir şeyleri yeni ışıkta – kendi iç ışığımızda anlarız. Ve sadece bu noktadan doğru yeni başlangıçlar doğar. Evrenin en başına gidelim. Hiçbir şey yoktu. Karanlık. Yoğun potansiyel enerji. Görecek bir şey yok, algılanacak bir şey yok. Sonra SÖZ geldi. Ardından da IŞIK!

Plüton hepimizi yeraltında bir yolculuğa çıkarıyor, bildiğimiz ışığın diğer tarafında neler olduğunu gösteriyor. Darth Vader, her Jedi savaşçısının gölgesi ve olumsuz potansiyeli değil mi? Biz insanların tarih öncesinden beri karanlıktan ödü patlar. Ama ilginç ki, aydınlanmaya giden yol karanlıktan geçer. Sadece illüzyon paravanını kırıp geçtiğimizde en sonunda görebiliriz. İşte yeraltına inmenin sebebi de budur. O zaman, korkulan Plüton’a karanlıklar prensi yerine Aydınlanmanın Ustası ya da Yol Gösteren Baş Şaman diyebilir miyiz?

darkest before dawnAslında karanlıkta görebiliriz. Retinada bulunan iki çeşit hücreden biri gündüz renk ve şekilleri algılar. Diğeri ise gece şekilleri görmemize yardımcı olur ama renkleri değil. Karanlıkta rengin önemi yoktur, renkler dikkatimizi dağıtmaz. Karanlıkta daha çok şekil yani anlam önemlidir. Ya gözlerinizi tamamen kapasanız ne olur? Kendinizi karşılaştıracak bir şey olmasa? Geçmiş ya da gelecek olmasa? İşte o zaman gözlerinizi kapayınca ne görürsünüz?

Sarah Varcas, Temmuz ayı astrolojini anlattığı özetinde şunları iletiyor (astro-awakenings.co.uk):

“Bu derin ve bazen de kabullenmesi zor gelen gerçeklerin zamanı. Değişimin yılmayan güçleri ruhumuza işlerken gölge benliğimizin en sabit fikirli parçalarına ulaşıyor. Eğer emniyet gibi görünen yanılgılara yapışıp kalırsak veya karanlığın bereketli karmaşıklığını öne çıkaran evrimsel eğriye karşı koyarsak, çok acı çekeceğiz. Ancak karanlığın bizi derinleştirmesine, zenginleştirmesine izin verirsek,  huzuru asla tanımış olmadığımız gibi tanıyabiliriz. Bazen gerçeği bilmek için aydınlatılmak değil, karartılmamız gerekir.

Temmuz boyunca korkunun gözlerinin içine bakabilir, sağlam durabilir ve onun tarafından küçültülmeyi reddedebiliriz. Onu hissetmekte bir sorun yok. Herkes korkar. Bu tamamen doğaldır. Ama onu hissetmenin yanında onu bilmek, tanımak da yardımcı olur. Korkunun gerçeklerini ve yalanlarını fark edin. Onun yükselttiği hisleri, tüy gibi parmaklarının gırtlağınızın etrafında dolandığını hissedin. Bilin ki o sizin bir parçanız, dışarıdan gelen bir istilacı değil. Hayat, kendimiz ve diğerleri hakkında uyduruğumuz hikâyelerle korku yaratıyoruz. Onun için şimdi korku tetikleyicilerine dikkat edin. Onu bedeninizde nerede hissediyorsunuz? Hangi düşünce ve inançlar onu yaratıyor? Hangileri onu yatıştırıyor? Sınırlarınızı koruyan sağlıklı korku ile karar verme yeteneğinizi azaltan, hayatta aktif katılımcı olmanızı engelleyen o küçülten korku arasındaki fark nedir? Korkudan korkuyor musunuz? Ondan kaçınmak için elinizden gelen her şeyi yapıyor musunuz?”

Ve bütün bunlar olurken, bu yazı uzun uzun yazılıp silinirken, haftalardır beni çok etkileyen bir şey oluyor. Tayland’daki bir grup çocuk bizi yeraltı dehlizlerindeki inisyasyonun tam göbeğine taşıyor. Önce her şey karanlıktı. Çocuklar kayıp ve büyük ihtimalle ölmüşlerdi. Islak… havasız… cehennem… Sonra bir ışık göründü. Bir ışık daha! Yaşıyorlardı. Ve şimdi de tek tek yeraltından geri geliyorlar. Umut! Onları her düşündüğünüzde onların sayesinde bütün zorda olanlara, karanlıkta kalanlara, acı çekenlere, yalnız kaldığını hissedenlere, umudunu yitirmişlere bir dua kopmuyor mu içinizden?

Böylesi Plütonlu bir ayda bütün dünyanın bu olaya kilitlenmesi tesadüf değil. İlahi olan öyle esrarengiz çalışıyor ki denir… Bence olabildiğince açık çalışıyor bugünlerde, esrarengiz değil, işte mesajımız her gün her saat televizyonlardan, radyolardan yankılanıyor! Her şey mümkün. Her yere ışık taşıyabiliriz. Her mağaradan çıkabilir, karanlıkta yolumuzu bulabiliriz. Her kalpte hem aydınlık, hem de gölgeler var.

Karanlıklardan geçerken, kendinize dönmeyi hatırlayın. Ruhun karanlık gecesini yaşıyorsanız eğer, sonunda hep güneşin doğduğunu unutmayın. Derin bir tüneldeyseniz, bilin, ucunda ışık var. Bu dünya eksiksiz bir ayna. Hepimizi yansıtıyor. İnsanlık da şafaktan önceki derin karanlıklarda ve kayıp değil, sadece arınıyor. Ne zaman karanlığımızı da tanıyıp ona ışık tutacağız, o zaman dünya da bize aydınlığımızı yansıtacak.

©Mor Alev 2018

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. https://moralev.com

17 comments

  1. Dün çok uzun zamandır olmadığım kadar gergin,asabiydim..bugün daha iyiyim ama dipten gelen bir şey var hissediyorum,salıvermem için yardım diledim,yazınız geldi.Teşekkürler,sevgiler.!❤️🙏

    Liked by 1 kişi

  2. iki gündür ara ara yeni yazı için sayfanı kontrol ediyorum. çok yorucu ve karanlık geçen bir gecenin ardından, kendime bir yandan çok kızdığım bir yandan da tükenmiş hissettiğim için merhamet duymaya çalıştığım bir günde geldi mesajın. kızım ve kendin için sonsuz teşekkür ederim… namaste 🙏

    Liked by 1 kişi

  3. Ne muhteşem.. Yaklaşık bir ay önce derin meditasyonum sırasında kalbimin en derinine götürülmüştüm. Bir kuyuya iner gibi aşağılara, karanlıklara iniyordum. Düğümlerim olduğu söylendi ve onların çözülmesi gerekiyordu. İpi takip ediyorum. Burası zifiri karanlık. En dibe indiğimde, bir ses ‘Gül kılıcınla kes bu ipi’ dedi. Ben ise kendimi, yorgun ve güçsüz hissediyordum. Nasıl kesecektim bu ipi. Derken kılıcımı çektim ve en derindeki o zifiri karanlık kuyudaki ipi kestim. İpi kesmemle birlikte bayıldım. Bu kez ses ‘Uyan Gül, uyan’ diye sesleniyordu.. Uyandığımda kılıç ortamızda Bir’lenmişti o sesin sahibiyle. Ve yukarı doğru kuyudan çıkıyorduk. Çıkıyoruz, çıkıyoruz.. O da ne? denizin içindeyiz.. Ama hala çok derin.. Renk çok koyu mavi. Çıkıyoruz, çıkıyoruz.. Mavinin rengi açılıyor. Az kaldığını hissettiriyor. İkimiz de ter içindeyiz. Çıkmaya yükselmeye devam ediyoruz.. Ve birden derin bir nefesle denizin üstünde beliriyoruz. Büyük bir AŞK’la kalbim çarpıyor.

    Bugünkü korkuyla ilgili en karanlıktan şafağa ışığa dönen yazınızı okurken, meditasyonuma döndüm. Ne muhteşem rehberlikler geliyor. Nilüfer çiçeği gibi ..Çok teşekkür ederim.. Her daim AŞK’la… Sevgiler..

    Liked by 2 people

  4. Birkaç haftadır rüyalarımda pek iyi şeyler görmüyordum. Kahkaha atan kötü kalpli uzaylılar, ölen balıklar ve 2 gün önce de kapkaranlık bir mağara gördüm ve biraz ürktüm rüyamda. Bu dediğiniz karanlık dönemi Mayıs sonu Haziran başlarından beri fiziksel hayatta da deneyimliyorum ama adını koyamıyordum. Bu paylaşımınız biraz olsun içimi rahatlattı ve herşeyin yolunda olduğunu hatırlattı. Çok teşekkürler.

    Liked by 1 kişi

  5. Karanlığımızı keşfedebilmek ya da bilinçaltımızdaki korkularımızı bulabilmek için ne yapmalıyız Mor Alev, tavsiye verebilirseniz çok sevinirim, bununla ilgili bir meditasyon ya da çalışma varsa paylaşabileceğiniz çok mutlu olurum. Kendime soruyorum korkmuyorum, bulmak keşfetmek istiyorum ama belki de bilinçaltımda korkuyorum bilmiyorum çünkü rüyalarımı hatırlamamaya başladım. Nasıl bulabilirim, nasıl yüzleşebilirim karanlığımla? Sevgiler🙏💞

    Beğen

    1. Sevgili Bukettt, zorlamayın. Bu organik oluşan bir durumdur. Kendinizi deşmeyin. Bırakın ortaya ne çıkacaksa çıksın. Bilinçaltı yazı dizime bakmanız yardımcı olabilir. Sevgilerimle

      Beğen

      1. İyi ki varsınız, bir arayışla okunacak yazılar listesiyle alıyorum elime telefonu 🙂 , sonra paylaştığınız yazıları okuyunca(en son “Karşılaştığınız Engeller”) hiçbir şeye gerek kalmıyor. Sanki ben konuşuyorum benimle, içimdeki her şeyin olacağına varacağını bilen bilge ses konuşuyor, bu huzura, mutluluğa vesile olduğunuz için teşekkürler, sevgiler… ❤

        Liked by 1 kişi

  6. Uzansam dokunabileceğim kadar somut bir mesaj, neredeyse fiziksel!
    Yine bazı şeyler kafamda yerini buldu ve okuduğumdan beri nerede ve neyin içinde olduğumu anladım. Hala daha oradayım fakat benim ruhumun karanlık gecesi bir kaç yıl önce sona ermişti. Bu yüzden ben karanlıkta görebildiğim bir yerdeyim diyebilirim. Buddha enerjisinin indiği dönem de böyle olmuştu ve yine Jüpiter işin içindeydi. Herşey yine olduğundan daha büyük bir mercek altında ve sanırım enerjiler arasında benim favorim bu! Yanlış arastirmadiysam bugün geri gidisini tamamlıyor değil mi? Bunu iliklerimde hissediyorum diyebilirim sanki şimdi bu enerjiyle ileri atilabilirmişim gibi bugün itibari ile yol engelleri açılmış gibi hissediyorum.
    Çok sevgilerimle.

    Liked by 1 kişi

  7. Mağarada günlerce karanlıkta kalan Can’lar bize harika bir şey hatırlattılar, karanlığın sonu mutlaka aydınlığa çıkar. Evrenin kanıtı bu, artık karanlıktan aydınlığa çıkma zamanı gelmiştir. Sevgimle, Neylan 11.07.2018 – 01:11

    Liked by 1 kişi

    1. Mağaradaki canlar demisken mali polisin yaptığı baskın da ülkemizde karanlıkta kalanları ortaya çıkardı. Kim bilir daha neler çıkacak. Evet olanlar tüyler ürpertici ve iddialar gerçekten de kan dondurucu. Ama böylesine bir enerji ne gördük ne tahmin ettik. Daha önce böyle kişiler için fatura kesim zamanının geldiğini de bu sitede okumuştuk. Sanırım ışık işçileri dediğimiz öncülerin açtığı yolun adresi burası ve kehanet edilen o zamanlar geldi. Herşeyin daha şeffaf daha saydam ve daha ‘sevgi gibi’ olmasını diliyorum. Ve bu ağır travmatik karmayı görev edinerek dünyaya gelmiş o yüce yaşlı ruhları da kutluyorum. Çünkü bu ancak çok cesur ve kaynağa gerçek kökleriyle tam manasıyla bağlı varlıkların ancak ustetlenebilecegi bir yaşam kontratı. Bu çok gerçek.

      Liked by 2 people

  8. Ruhun karanlık bir gecesi olabilir mi? (Ruh sağlığı ruh hastalığı derken de yapıyoruz bunu) Dönüşmekte olan, dönüşümle varolan yine de dönüşüme direnen zihin olabilir mi O? 😊 Belki ego gibi onu da rahatlatmak gerekli, tamam direksiyondayım, sorumluluğumun farkındayım, o iş bende, her şey yolunda.

    5D ve ötesinde karanlık-aydınlık ayrımı, zıttıyla varolan zıtlık parçaları var olabilir mi, her yer her şey ışık olan alanda?

    Davranışsal olarak parametreleri kaldırdıysak etiketleyebilir miyiz hâlâ karanlıktır aydınlıktır diye?

    Yoksa korkuyu mu besliyoruz yine? Ve beslemek ne güzel bir kelimemizmiş hissetmek yerine. Nasıl etkin yapıyor bizi.

    Kendi kendime notlar sorular Mor Alev. Şahane bir dönem yazısı olmuş yine. Çok teşekkür ederim.

    Karanlık bazıları için şifa olabilir.

    Ya da, ne kadar rahatsız görünse de bazıları için karanlık vazgeçilmez bir konfor alanıdır, kimbilir?

    Bazıları, karanlığı kabul etmek veya harekete geçmek veya uzaklaşmak imkansız görünen bir illüzyon içindedir belki.

    Bazıları karanlığı aydınlığa çeviren, eliyle koymuş gibi bulacağı düğmenin nerede olduğunu bildiğini bilmiyordur.

    Bazıları için karanlık, kolay yönetmenin yolu olabilir. Bazıları için kolay yönetilmenin.

    Ya da, kalbin bir bildiği vardır.

    En çok Arktrusluların tarifini sevdim. Olanla bir-uyumlu-dengeli farkındalık. Bana göre aydınlık bir farkındalık.

    Kimler kendileri için nasıl deneyimler inşa ettiler bilemiyorum ama güveniyorum. Işığı yakacaklarına aydınlatacaklarına. Mağaradaki çocuklardan birinin dışarıya ailesine gönderdiği mektupta doğumgünü pastamı hazırlayın demesi gibi.

    Sormuşsunuz; ben gözlerimi kapadığımda sadece Işık görüyorum. Sadece Şimdi görüyorum. Sadece Sevgi görüyorum. Gözlerimi açıyorum, yine aynı. Işık Şimdi Sevgi.

    Bütün zorda olanlara, karanlıkta kalanlara, acı çekenlere, yalnız kaldığını hissedenlere, umudunu yitirmişlere Allahtan Allahla sevgi gönderiyorum. Allahtan Allahla şifa gönderiyorum.

    Deneyimlediğimiz gözlemleyebildiğimiz her şey geçici, sabit değil, değişir, bizimle bizden değişir, hatırlatmak istiyorum.

    Sizi Seviyorum. Hepimizi Seviyorum.

    Liked by 2 people

  9. Merhaba Mor Alev. Sanırım 2015 yılının ortalarında keşfettim sizi. O günlerden bu yana yazılarınızı atladığım zamanlar çok seyrek olmuştur. Çok zor günlerden de geçtim bu süreçte, hala da geçiyorum zannımca dönem dönem. Her seferinde, her yazınızda o kadar şaşırıyorum ki; bu kadar sene bu kadar ay boyunca nasıl oluyor da her seferinde istisnasız sanki beni okumuş, beni dinlemiş de o anki ruh halime birebir uyan yazılar yazıyorsunuz diye. Aslında artık şaşırmayı bıraktım, sadece rehberliğe ihtiyaç duyduğumda, üzgün, coşkulu, mutlu, öfkeli, kararsız, korkak, asi, vs durumlarımda; biliyorum ki burada beni bekleyen bir yazı var. Neden böyle hissettiğimi, ne yapmam ya da yapmamam gerektiğini, nasıl atlatacağımı tam da o anda sanki sadece benim için yazılmış yazılarınızda buluyorum. Bazen başka sayfalara baktığım oluyor özellikle son bir senedir fakat aniden şunu keşfettim geçenlerde, sizin pozitif yaklaşımınız başka hiçbir yerde karşıma çıkmadı ve bana iyi gelen sizin yazılarınız. Örnek olsun diye söyleyeyim, yakın zamanda Mars retrosu gündeme geldiğinde o sıralarda siz de yazılara kısa bir ara vermiştiniz ve okuduğum diğer yazılar beni son derece tedirgin etti, kendimle de ilgili önemli bir karar aşamasındaydım o sırada. Korkmama rağmen bir şekilde kararımı verdim ve sonrasında sizin yazınız geldi, inanılmaz derecede rahatlatıcı ve güven verici bir yazıydı. İyi ki korkumun esiri olmamışım ve vermem gereken kararı vermişim dedim kendi kendime.
    Sonuç olarak size teşekkür etmek istedim, tüm bunları yazma sebebim bu. Son 3 yılda çok şeyler yaşadım, çok değiştim. Hayata bakışım, algılayışım da değişti. Ama tüm bu süreçte yanımda hep sizin yazılarınız vardı. Umarım bir gün karşı karşıya da oturma imkanı bulurum sizinle. Sürekli yazmanız dileğiyle, sevgilerimle…

    Liked by 1 kişi

  10. Yine harika bir paylasim,tesekkurler titizlikle ugrastiginiz icin.ilahi varligimla yaratimimi gerceklestirememe adina karanlik bir doneme adim atip disari cikiyordum.Boyle bir yaziya ihtiyacim vardi.Aracaliginizla o destek geldi,hissediyorum.Tesekkurler mor alev , yaratan,melekler,arkturuslar..

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.