Sevgili Dostlar,
Bu sabah 2015 yılında yayınlamış olduğum bu mektup çıktı karşıma. Blog hamileri yeniden yayınlanmasını, bu bakış açısının özellikle hatırlanmasını istiyorlar. Ve ilginç (!), yine kişisel güç ve sorumluluk konusuna dönüyoruz, bu günlerin en temel ders konusu…
Hepinize harika bir hafta diliyorum.
Mor Alev
***
Yaratan dedi ki;
Sevgililer,
Kendisini bir “darboğazın” içinde bulan her evladımın, suçu başkalarına yüklemekten vazgeçmesinin artık zamanı gelmiştir. Belki ilgili kişiler çok da masum olmayabilirler. Yine de içinde bulunduğunuz durumdan dolayı herhangi birisini suçlamak, sizin işiniz değildir. Birilerinin sizi ensenizden yakalamak için dışarıda beklediği fikrinden kurtulun. Başınızı sürekli geriye çevirip, omuzlarınızdan arkaya bakarak yürürseniz, kendinizi bir algının içine çekmiş olursunuz ve belki de bu algınız yanlıştır.
Buradaki tartışma konumuz, sizin masum olduğunuz ve her ne yaşamış iseniz, onu hak etmediğiniz hususu değildir. Bir şeylerin kurbanı olduğunuzu düşünmekten vazgeçmeniz gerektiğini de tartışmıyoruz. Zira bir şeylerin “kurbanı” iseniz, o zaman size zarar verdiğine inandığınız ya da gerçekten zarar vermiş olan kişileri suçlamaktan başka ne yapabilirsiniz ki, öyle değil mi?
Burada asıl önemli olan şudur; Bu kişileri suçlamakla elinize ne geçiyor? Bu size ne gibi bir yarar sağlıyor? Sizin haklı veya masum olduğunuz kesinlikle doğru olabilir. Ancak bu sizi nereye götürüyor?
“Suçlama” kelimesini, sözlüğünüzden silin. Bu sizi hiçbir yere götürmez. Ne kadar mağdur olmuşsanız olun, “fitilin ateşini” yakan sizsiniz. Suçladığınız kişilerin amacının – onları her ne ile suçluyorsanız- bilerek ve kasten size zarar vermek olmadığını size temin ederim. ÇünküSiz, kendi düşüncelerinizle onların düşüncelerini “etkileyerek” ipleri onların eline verdiniz ve onların şu anda gördüğünüz gibi görünmelerini veya davranmalarını sağladınız. (İçimizde ne varsa, onu dışarı yansıtıyoruz. Ne düşünüyorsak, onu kendimize çekiyoruz)
Ne tür bir olay meydana gelmişse gelsin, onlar da kendilerinin haklı olduklarını düşüneceklerdir. Tıpkı sizin, “yaptıkları kötülüklerden dolayı onları suçlamakta haklıyım” diye düşündüğünüz gibi…
Geçmişi salıvermemekle ne büyük akılsızlık ediyorsunuz. Geçmişi bırakmak ihtiyacındasınız. Öfkenize yapışıp kalmayın. Neden “istenmeyen” şeylerin bedeninize yerleşmesine ve orada iltihap toplamasına izin veriyorsunuz ki? Sanki kendi hayatınız ve sorumluluğunuz yokmuş gibi, neden yaşamınızı başkalarının davranışlarını düşünmekle heba ediyorsunuz ki?
Bazen benim “kötü” olduğumu düşündüğünüzün farkındayım. Beni bağışlamak size zor geliyor. Bir şeylerin sizi bu kadar incitmesine nasıl izin verebildiğime dair, BENDEN bir açıklama istiyorsunuz. Sanki size hayal kırıklığı yaşatmak istercesine, birlikte yürüdüğümüz yoldan saptığımı ve sizi yarı yolda bıraktığımı hissediyorsunuz. Çünkü yaşamın size zarar vermesini önleyeceğim konusunda bana çok güvenmiştiniz, öyle değil mi?
Siz kendiniz tekrar ayağa kalkmalısınız. Kin ve düşmanlık duygularını salıverme ihtiyacındasınız. “Taş kalplilik” sendromundan kurtulmanıza başka kimse yardımcı olamaz. Bu sorumluluk sadece size aittir. Taş kalplilik, dar görüşlü ve sabit fikirli bir zihin gibidir. Fikrinizi hiç kimsenin değiştiremeyeceğini hissedersiniz, işin içinden çıkarsınız. Ve bu konuda da katı kalırsınız.
Her şeyi bildiğinizi, çözdüğünüzü ya da doğru anladığınızı savunmaktan sakınınız. Başkalarının sizin hayatınızda hangi rolleri oynamak zorunda olduklarını siz belirliyorsanız ve bunda da ısrar ediyorsanız, kalbiniz de zihninizle birlikte kapanmış demektir. Başkalarının ne olmaları veya ne yapmaları gerektiğini siz “ayarlayamazsınız”
Uzun lafın kısası, genel olarak yanılgılı davranıyorsunuz. Yargılama konusunda yanılıyorsunuz. Hayalimizi biraz zorlasak ve kişi(leri) ya da olay(ları) doğru ve adil yargıladığınızı varsaysak bile, yargılama alışkanlığınızdan vazgeçmek ihtiyacındasınız.
Hayatınızı gerçekten, başkalarıyla “fikir tartışması” yaparak mı heba etmek istiyorsunuz, yoksa BENİMLE mi geçirmek istiyorsunuz?
Bu saçma “gösteriyi” sürdürmeyin! Diyelim ki kafanızda bir muhakeme yaptınız ve sonuç olarak size haksızlık yapıldığı konusunda karar kıldınız. Ve bu kararınıza da sıkıca tutunmaya devam ettiniz. Devam edin! Böylece size daha fazla haksızlık yapılmasını kesinlikle sağlamış olacaksınız.
Peki, ortada bu kadar ciddiye almak zorunda kaldığınız şey nedir? Defalarca yeniden yaşadığınız o kadar “önemli” olan şey nedir? Ve neden onu ikide bir yaşamak istiyorsunuz? Sanki boynunuza bir ip bağlamışsınız ve her geçen gün o ipin ilmeğini daha da sıkıyorsunuz. Başkaları tarafından ne kadar yanlış anlaşıldığınızı veya size ne kadar kötü davranıldığını sürekli tekrarlayarak, bu “gösterinin” devam etmesine izin veriyorsunuz.
Evet, başkalarının size ne kadar kötü davrandığı ve sizin hakkınızda ne kadar yanıldıkları konusunda kendinizi haklı hissedebilirsiniz. Ve bu düşüncenizden dolayı da, sanki “kötü muameleye maruz kalmış olmak” içinizde bir şeyleri tatmin ediyormuş ve size kendinizi üstün hissettiriyormuş gibi, çenenizi kibirle havaya kaldırıp kimseye taviz vermeyebilirsiniz. Ancak bunu yapmakla elde edeceğiniz tek şey, daha fazlasını kendinize çağırmaktır. Böylece boynunuza, “kurban olmak için doğmuş” olduğunuzu belirten bir pankart asmış olursunuz.
Siz, kurban olmak için doğmadınız. Eğer şu anda bir “kurban” iseniz, siz kendi kendinizi bir kurban olarak sunuyorsunuz demektir. Başkalarının sizi anlamadığını düşünüyorsunuz ama bazen bir şeyleri kavramayan kişi sizsiniz, Sevgililer. Size açık ve net tekrar söylüyorum. “Siz kurban olmak veya kurban edilmek için yaratılmadınız!”
Bu mesaj Mor Alev Dostu tarafından çevrilmiştir, kendisine ve Gloria Wendroff’a çok teşekkür ederiz. (heavenletters.org)
Bu dönemde hayatınızın her yönünde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek (Öz) Benliğinizin rehberliğini almak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Aracılık eden, çeviriyi yapan, yayına alan tüm ışıklara teşekkür ederim. Bu bedenimle asıl benliğimin buluştuğunu hissediyorum okudukça. Teşekkürler, teşekkürler…
BeğenLiked by 2 people
Okudukca kendi hayatim gozumun onune geldi.hep sikinti icinde yasadim.hep haklarim yendi.hep icime attim uzuldum.ama bu yazidan artik uzulmemem gerektigi anlamini cikardim.zaten allahin adaletine inanan biriyim.ama demek kendimi bosuna uzmusum.allaha birakmam gerekiyomus.bu yazidan bunu cikardim.dogrumu size cok tesekkur ederim.
BeğenLiked by 2 people
Gözlerim dolarak okudum. Birkaç gündür içinde bulunduğum hal şimdi çok net bir şekilde anlam kazandı. Varlığınıza şükür.
Yazınızda, aşağıda belirttiğiniz cümleye gönülden katılıyorum, ve tam olarak yarattığım bu durumun ortasındayım. Bunun uzunca süredir farkındayım, buna karşı hiç gelmedim. Ben bu durumu nasıl dönüştüreceğimi bilemiyorum. Sanki ne yaparsam yapayım( bu karşı tarafa olumlu bir adım atmak gibi) bu durum dönüşmüyor. Ve üzüntü duyuyorum çok. Bunun için öneriniz nedir ? Geçmişte olanlar oldu, çok da beni hırpalayarak. İçinden bir şekilde geçtim. Peki ya şimdi ? Hangi adımı atar isek, bu tip durumlarıdönüştürebiliriz ? Sürekli hayatınızda bulunan biri için, bunun dönüşmesi gerekli kanısındayım.
‘Çünkü Siz, kendi düşüncelerinizle onların düşüncelerini “etkileyerek” ipleri onların eline verdiniz ve onların şu anda gördüğünüz gibi görünmelerini veya davranmalarını sağladınız.”
Sevgilerimle.
BeğenBeğen
Sevgili Meriç, ben teşekkür ederim. Dış adımları bırakın. Önce içeride çalışın, sonra dışarıya bu değişiklikler ister istemez yansıyacaktır. İç çalışma ise salıvermekle ve kendini sevmekle başlar, bunu biliyorsunuz. Ana menüdeki yöntemler bölümüne bir göz atmanızı öneririm. Sevgilerimle
BeğenBeğen
bende birkaç gündür ”’gücümü”’ toplamak için narsist insanların farkında olup gücümü koruma ile ilgili videolar izliyorum ve sizin şu 3 makalenizi okuyorum:
https://moralev.com/2016/04/12/kontrol-dramlarini-bitirelim/
https://moralev.com/2016/04/01/olumsuzluk-sacan-kisilerle-basa-cikmak-uzerine-oneriler-2/
https://moralev.com/2016/04/30/duslediginiz-dunya-mutlak-bir-oz-sevgi-gerektiriyor/
BeğenLiked by 1 kişi
tam da bunları sorguladığım dönemdeydim, hatırlatma için teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
moralev iyiki varsın
BeğenLiked by 1 kişi