Yaşadığımız Dönem Üzerine Düşünceler (Ekim 2017) – Bölüm 1

Little prince 2Sevgili Dostlar, haftalardır konuşmak istediğim o kadar çok konu var ve o kadar dolu bir ay, hatta dolu birkaç ay yaşadık ve öyle çok şey iletmek istiyorum ki, en sonunda bu karma yazı ortaya çıktı. Başlık birbirinden alakasız görünen şu sözcüklerden oluşabilirdi:

“Birler, Birliktelik Bilinci, Kasım Ayı, Baş Dönmeleri, Sarmallar, Yeryüzü Olayları, Teknoloji, Beşinci Boyuttaki Bilincimiz ve Dişi Enerji…” En sonunda bu karma yazı kendini ikiye böldü, yarın da ikinci bölümü yayınlayacağım. Haydi, en baştan başlayalım:

“BİR”ler ve Kasım Ayı

Kasım ayı sanki öbür ayların arasında biraz kenarda kalmış gibi hissettiriyor, değil mi? Sanki kışın ve daha karanlık günlerin başlangıcı ve bundan dolayı daha kasvetli gibi geliyor mu size? Kasım ayıyla ilgili şarkı duyduğumu hatırlamıyorum hiç… (Aşağıda bu konuda bir not ekledim.) Ama bütün bunlar sizi aldatmasın. Kasım enerjileri her zaman çok güçlüdür. Akrep ve sonra da Yay enerjileri ile oldukça yoğun ve çok şey başardığımız bir aydır. Hareketlidir. Ve çifte “1” enerjisini taşır. Çarşamba günü 1 Kasım, tam bir 11-11 günü. Bunu takvimlerinize not alın. Sonra da 10 ve 11 Kasım var.

Özellikle 10 Kasım günü yas tutmak yerine kutlayın. Yaşanmış olan görkemli bir hayatı ve o hayatın başardıklarını kutlayın, özgürlüğü, bağımsızlığı ve parlak geleceği kutlayın. Bilimi, teknolojiyi, özgür düşünceyi, eşitliği, adaleti kutlayın. Böylece hepimizin enerjisi bir arada akabilir, birliktelik bilincini bir defa daha deneyimleyebiliriz.

1111Farkında mısınız, son zamanlarda “BİR” olmayı ne kadar çok deneyimliyoruz? Ne kadar sık “BEN” den, “BİZ”e geçiş yapıyoruz ve ne kadar çok “BÜTÜNÜ” düşünüp onun hayrına çalıştığımızı ilan ediyoruz? 2012 gibi yakın bir tarihte bile bütünle bu kadar çok meşgul olmamıştık. Arkadaşlar, tekrarlıyorum, gerçekte birliktelik bilinci burada, hepimizin içinde ve onu her geçen gün büyütüyoruz. Ve siz bunu biliyorsunuz, yaşıyorsunuz. Kasım ayı enerjileri de buna katkıda bulunacak.

Kasım ayı müthiş enerji girişlerine sahne olacak ve başrolde elbette “11” enerjisi var. 11 rakamı düalitenin/zıtlığın ustası olmamız anlamına da gelir. Bu nasıl bir ustalıktır? Düalitenin bir yanılsama olduğunu tamamen idrak ederiz. Ve o andan itibaren de tam fiziksel yaratımda büyük bir sıçrama yaşarız. Düşündüğümüz derhal gerçekleşmeye başlar. Çünkü düalitede sunulan zıt kutupların tek bir konu olduğunu anlarız. “Bütün” her şeyi kapsar. O zaman da dengeye geliriz. İyi ve kötü kalmaz. Sadece dengelenme vardır. Denge ise yaratımı tetikler.

Önümüzdeki ay 3D nin ötesindeki gerçekliğinizi fiziksel yaşamlarınızda da yaratmanız için harika bir fırsat veriyor. Bu sırada bütün için, insanlığın, yeryüzünün ve bu galaksinin kolektifi için çalışmaya çağrılıyoruz.

Sarmallar, Helezonlar, Spiraller ve Baş Dönmeleri

spiral worldBirkaç aydır, sizlerden enerjinin zihin gözünüze sarmal ya da spiral halinde göründüğü ya da bedeninize helezoni şekilde hissettirdiğine dair e-mailler alıyorum, bunun sebebini bilmek istiyorsunuz. Burada aynı görüntü ve hissin üç ismini de kullandım. Evet, doğrudur, enerji dümdüz gelmez, köşeli değildir. O yüzden yıllardır bazı arınma dönemlerinde yaşadığımız durumu “çamaşır makinesinin sıkma fonksiyonu” (santrifüj) ya da enerji kapısı yerine “vorteks” kelimesini, yoğun enerji girişi dönemlerine de “enerji tüneli” ya da “solucan deliği” benzetmelerini kullanıyorum. Bazen bazı tanımlar için sözcüklerimiz yetersiz kalıyor çünkü bu durumlar ve kavramlar doğrudan 5D ve ötesinden doğuyor. Yani bu görseller ya da hislerde hiçbir sorun yok.

Bizler spiral bir galakside, helezoni olarak hareket eden bir güneşin çevresinde yine döne döne giden bir gezegende yaşıyoruz. En doğal halimiz çekirdekten yola çıkarak helezoni bir şekilde dışa açılmaktır. Bir çiçek gibi ya da protonlar gibi… Her şey hareket halinde ve dönerek gelişiyor, değişiyor.

Bu da biz insanlar için ufak bir sorun yaratıyor. Bizler 3D de düz şeylere alıştık. Düz yol, dörtgen masa, kübik şekiller… Bunlar olumsuz değil. Bizim algılarımıza da yardımcı oluyor. 3D deki fiziksel hayatı da daha kolaylaştırıyor. Fakat enerjilerin helezoni olduğunu hissettiğimizde  – ya da belki şöyle diyelim, sarmal enerjileri hissedecek kadar kendimizi açtığımızda, zaman zaman bedenimiz bunu özümsemekte zorlanıyor ve baş dönmeleri ve/veya yorgunluk deneyimlenebiliyor. Bu durum da son zamanlarda çok duyduğum bir şey.

Spiral waterEğer bu baş dönmeleri ve yorgunluk konusunda fiziksel bedeninizi kontrol ettirdiyseniz, sağlığınız yerindeyse, sağlıklı beslenip sağlıklı uyuyorsanız, spor yapıp bedeninize iyi bakıyorsanız, o zaman diyebiliriz ki bu çok eski yükseliş semptomu size geri geldi ve daha önce olduğu gibi bir süre sonra siz uyum sağlayınca geçecek. Özellikle son bir yıldaki yeryüzü değişimleriyle dünyanın manyetik kutupları da yerini birkaç santim kaydırdı. Birkaç santim belki sizlere çok az bir fark gibi geliyor ama aslında bedenlerimiz için oldukça büyük bir değişim yaratıyor.

Santrifüjün bir etkisi daha var ki, bunu biliyorsunuz, maddeleri birbirinden ayırmakta kullanılır. Evlerimizde yukarıda bahsettiğim gibi çamaşırdan suyu, laboratuvarlarda farklı yoğunluklardaki sıvıları birbirinden ayırır. Yani “yeni” bize ait olmayanları bizden ayıran bir enerji yoğunluğu yaşıyoruz. Unutmayalım, “yeni insan” 3D nin şartlanmaları ve kalıplarını yanında götüremiyor, gittiğimiz yerde o şeylere ihtiyacımız yok. O zaman ne yapmalı? Hep çekirdeğimize, nükleusa dönmeli ve direnmemeliyiz. Direndiğimiz anda dışarıya doğru çekiliyoruz, dışarıda bu hareket bizi savurup atıyor.  Çekirdekte yani sevgide kaldığımızda ise ortadaki dengeli merkezdeyiz.

Yeryüzü Olayları, Güncel Olaylar

21 Ağustos güneş tutulmasından beri büyük doğa olayları kesilmeden devam ediyor. Toprak Ana silkeleniyor, yıkanıyor, yanıyor, arınıyor ve değişiyor. Bu sırada bütün dünyada gerek toplumlar, gerek siyasi açıdan büyük sarsıntılar oluşuyor.

Ben her ikisinin de birbirine neredeyse eş olduğunu düşünüyorum. Büyük toplumsal olaylar da aynı büyük doğa olayları gibi bilincimizde devasa değişikliklere yol açıyor. Aklımıza hiç gelmeyecek şeyler duyuyoruz. Geçmişten kalma ya da anda yaşanan ve bir “sır” olarak kalması planlanan çok ama çok sayıda bilgi ortaya çıkıyor. Bazen öyle bir olay oluyor ki, bireyler gölgelerini artık saklayamıyorlar. Ve bazen de “bunun hiçbir mantığı yok” diyoruz.

Jacek Yerka - GardensÖrneğin, İspanya iç savaşın eşiğinde mi? Sanmıyorum, orada olanları bir süre sonra daha net anlayacağız. Kennedy suikastı önceden bilindiğine göre neden engellenmedi? Gözlerimizde bir barış ve demokrasi idolü haline gelmiş Aung San Suu Kyi nasıl Myanmar’da olanlara sessiz kalıyor, hatta savunuyor? Hollywood’da başlayan cinsel tacize karşı “kutsal hayır!” hareketi pek çok ülkeye yayıldı, bunun her gün yaşanmadığı tek bir sektör, tek bir ülke olduğunu sanmıyorum. Bu seferki dişi başkaldırma ataerkil düzenin tam sonunu mu gösteriyor?  Facebook bugün yayınlanan komisyon sonuçlarının ilan ettiği gibi bir kişiyi başkan seçtirebilir mi? Suudi Arabistan gerçekten ılımlı İslam düzenine geçecek mi?

Topluca bakarsak aslında idollerimizin de yerle bir olduğunu görüyoruz. Nobel ödüllü, Oscar ödüllü hiç fark etmiyor. O kadar çok güncel olay, o kadar çok alt üst olan inanç, düşünce, yargı var ki, ben sadece birkaçına değinebiliyorum burada fakat siz anladınız. Alelade insanlar olarak gücümüzü geri almanın çeşitli aşamalarını yaşıyoruz. Konsey bize Temmuz ayında “Ve şafak gelir” başlıklı mesajda şunları söylemişti: (bağlantısı burada)

“Peki, daha önce de sormuş olduğumuz gibi, dünyada neler oluyor? Bütün bu çılgınlık nedir?

Farkındasınız, çoğunuz farkında, bunların hiçbiri yeni değil. Bu, gizlenmiş olanların, görmezden gelinenlerin, örtbas edilenlerin, önemsiz gösterilenlerin, hakkında yalanlar söylenenlerin, bir sır olarak saklananların açığa çıkmasıdır. Açıkça söylersek, bunların yapıldığı günler bitti. Ve şebekedeki tüm çamur ve pislik görülmek üzere açığa pompalanıyor. Görüntüsü de pek güzel değil.”

“…Yani biz diyoruz ki, dünyanızın yüzeyine doğru yüzdüğünü gördüğünüz tüm felaket, feci, hatta ahlaksız şeyler, bunu size karşı çağlar boyu oynanmış bu berbat oyunu bitirme kararınıza hizmet etmek için yapıyor.”

Son aylarda yaşanan büyük yangınlar, tayfunlar, seller ve depremlere ne demeli? Bunun en güzel açıklamasını Steve Rother aracılığıyla Grup (The Group) yapıyor:

“Kolektifte ne oluyor? İnsanlığın kolektif dalgası şu anda şokta. Korkudan dolayı pek çokları kendi evrimleşmelerinde bile geri adım attılar. Bu çok yaygın ama buna rağmen evrimleşme her gün ilerliyor. Aranızda o karanlığa ışık tutacak pek çokları var. Bu özel zamanlarda yeryüzü gezegeninde yerini rezerve etmek için sırada beklemiş olan pek çoklarınız var, çünkü  bu zamanda orada ve bu değişimin bir parçası olmayı istediniz. Bu geri adımlara bir yayın kendini sıkıştırması olarak bakın, böylece bütün insanlığı ileriye sıçratabilir.

İnsanlık şu anda kolektif halde tam olarak 5D de yaşıyor. İnsanların çoğunluğu 3D kuralları kullanmaya çalışmayı bıraktığında kolektifte büyük adımlar atılmaya başlanacak. Size söylüyoruz, geçmişte sadece “sihirli” kişiler ruhuna/ışık varlıklarına olan o derin bağlantıyı hissedebiliyordu. Siz onlara olağanüstü yetenekleri olan ustalar diyordunuz. Hepinizin bu bağlantıya sahip olacağı zamana giriyorsunuz. Şimdilerde kanallığın bir zamanlar olduğu kadar da esrarengiz bir şey olmadığını buluyorsunuz. Hepinizin bu parçaya sahip olduğunu bulacaksınız. Ona farklı isimler verseniz de o hepinizde ve sizlerin sahip çıkmasını, ilan etmesini bekliyor.”

“Pek çoklarınız buraya trajedi karşısında kapıları açık tutmak üzere geldiniz. İnsanlığın geleceğinde bunlardan daha çok olacağı bir sır değil. Sevgililer, tüm bu durumlara bilincinizi ve enerjinizi yollayın. Bilin ki, her trajedi insanlığın kalbini birbirine yakınlaştırır. Kısa bir süreliğine birlikte çözülmesi gereken bir ortak sorun yaratır ve o anda birbirinizle kavga etmeyi bırakırsınız. Kahramanların doğması ve insanlığın gerçek doğasının gösterilmesi için fırsatlar yaratır. Eğer trajedi yaşamayan kişilerdenseniz, göreviniz kabul etmektir (izin vererek verileni almaktır). İlk yardım ekiplerine ve bu zamanda herkese enerji (sevgi) yollayın. Bunlar armağanlardır, politik görüşü ne olursa olsun, dini ya da ruhani inançları ne olursa olsun, derilerinin renkleri ne olursa olsun. Diğer insanlara koşulsuz yardımcı olmak herkesin birbirine verebileceği en büyük hediyelerden biridir.  Her biriniz, hepiniz birer ışık işçisisiniz.”

Yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz…

©Mor Alev 2017

Not:

  1. Steve Rother’in kanallığını yaptığı The Group’un mesajının tamamını lightworker.com’da bulabilirsiniz.
  2. Kasım ayına dair şarkı bilmediğimi yazarken aslında kendimi yanlış ifade ettiğimi anladım. “Kasım ayına dair karamsar olmayan, Kasım’ın güçlü enerjisini ileten bir şarkı bilmiyorum” demeliydim. Tual’in Kasım şarkısını yollayan dostlara çok teşekkürler.

 

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

 

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

15 comments

    1. Sevgili Mor Alev,

      Öncelikle sevgi ile yaptığınız tüm paylaşımlarınız için teşekkürler 🙂

      Bugünkü yazınızı okuyunca sizinle geçen hafta birden bire gelen bir düşünce ya da daha doğrusu içine girdiğim bir olma halini paylaşmak istedim. Uzun yıllardır periyodik olarak bir çok arınmaya ve farkındalık yükseltmeye yönelik çalışmalar yapar, ilgili konularda kitaplar okurum. Geçen hafta da daha önce aldığım ama şimdi hatırlamadığım herhangi bir nedenle yarım bıraktığım Debbie Ford un 21 Günde Bilinç Formatlama kitabını hatırladım, sonra kitaplığımdan buldum, hatta defterimi ve kalemimi çıkartıp masaya koydum. Ancak o yeşil kapağı hiç kaldırmadım 🙂 Çünkü kitaba elimi sürdüğümde şöyle bir düşünce geldi, “Ben gözlemlemediğimde her şey moleküler olarak birbirinden ayrı ise ve aslında bu bütünün içinde hiçlik demek ise; gözlemlemediğim yani odağıma almadığım sürece travma, blokaj vb. şeylere sahip olmam mümkün değildir. O halde bir arınma çalışması yapmak esasen var olmayan bir veya birkaç şeyin varlığına inanç göstererek onları görünür kılma eylemidir.” Sonrasında bu düşünce üzerine düşündüm, düşündükçe derinleşti içimde bir şeyler, hala biraz kafa karışıklığım ve ara ara yükselen endişe nöbetlerim var ama bir şekilde çok özgür, genişlemiş ve mutlu hissediyorum kendimi. 🙂

      Bütünleşme adımları atarken tuttuğunuz ışık için tekrar teşekkürler, sonsuz sevgiler.

      Petek Işık

      Liked by 1 kişi

    2. Uzun zamandan beri kafamda tam olarak oturtamadığım, bireysel hayatımızda yarattığımız zıtlık ve ayrımcılığı bu yazınızda anladım. Kendi içimdeki yanılsamaları görmemde ve çözmemde çok etkili oldu. Çok teşekkür ederim.

      Liked by 1 kişi

    1. Evet ama karamsar. “Kasım yağmuru bile biter”. Hüznünü ve yalnız kalma ihtiyacını anlatıyor.

      Beğen

  1. Mor Alev çok teşekkürler. Bende karşıma sürekli sarmal çıkıyor nedir acaba diye sana danışanlardandım. Benim için bu yazı çok faydalı oldu. Sevgilerimle 💜💜💜

    Liked by 1 kişi

  2. Herkese Merhabalar,
    Kasım’da AŞK başkadır diyorum:) Keyifli bir filmdi:)
    Yazının denge kısmı çok özel bir önem taşıyor benim için. Zira dengede olduğumuzda aslında isteklerimiz ‘olmazsa olmaz’ frekansından, herşeye kabul verdiğimiz ve sadece ‘seçim’ yaptığımız bir frekansa sıçrıyor. Bunu söyle anlatabiliriz aslında, A ve B seçeneklerinden birini deiğerinden üstün veya iyi gibi bir yargılama olmaksızın, ikisine de aynı mesafedeyken A yı seçmek, dengede yaratımın hızı olmuş oluyor. ‘Bugün canım çilekli dondurma çekti’ demek kadar sade ve kolay…

    Kanallık yazısında bahsi geçen olaylara gelince, içimde hala bir direnç var. Keşke birbirimize yaklaşmak, koşulsuz BIR olmak için bu trajedilere gerek kalmasa… Keşke ışık için karanlığa gerek kalmasa… Ve yine de buyuk resimdeki hikmete hürmet edip, olana kabul vererek deneyimlemeye devam ediyorum.

    Sevgiyle,
    Bilge

    Liked by 1 kişi

  3. Yarın benim doğum günüm ben kasım çocuğuyum. Çok seviyorum Kasım ayını ,Yine aylardan Kasım:))Kasımda doğan tüm Akreplere Mutlu yıllar diliyorum kucak dolusu sevgiler:))

    Liked by 1 kişi

  4. Kasım’da aşk başkadır. Kasım’da her şey aşktır. En sevdiğim aydır. Bütün ayları birleştirir gibi gelir bana. Bütün aşkları birleştirir gibi.

    Geçen haftalarda blogda paylaştığımız “hepimizin gerçekliği farklı” cümlesi bana bizi hepimiz yapar birleştirir gibi, şefkat gibi, sevgi gibi hissettirmemişti. Bu ve titreşim yüksekliği bağı ardı ardına Bilinçten isimler düşürmüştü kalbime. Onlardan biri de Mustafa Kemal Atatürk’tü.

    Cennet ya da Cehennem, 3D’den 3D’ye baktığımızda nasıl görünürse görünsün, her ne koşulda, ne dönemde, ne yaşarlarsa yaşasınlar; hiçbir şart ve halin sabit olmadığını, iç ve dış koşulların geçici ve değişebilir olduğunu gösterdiler bize.
    İçinde varoldukları Cennete davet ettiler, kapılar açtılar, yollar döşediler. Titreşimleri hâlâ yüksek. Hissediyor, görüyor, biliyoruz.

    Yaşanmış olan görkemli hayatı, hayatları ve o hayatın, hayatların başardıklarını kutluyorum. Özgürlüğü, bağımsızlığı ve parlak geleceği kutluyorum. Bilimi, teknolojiyi, özgür düşünceyi, eşitliği, adaleti kutluyorum.

    Seni kutluyorum Atam. Seni Seviyorum.

    Hoşgeldin Kasım. Sevgiyle, Şükürle, çok Teşekkürle. Yine Minnetle.

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.