Sevgili Bilge Baykuşlar, Haziran başında başlayan, gündönümünde kuvvetine kuvvet katan muazzam enerji dalgası kabarmaya devam ediyor. Bu sırada önüne ne çıkarsa arındırıyor, eliyor, yeniden şekillendiriyor. Gerçekten “yeni bir kıta” oluşturuyor.
Hatırlarsanız, “Okyanustan yükselen yeni kıta” yaz gündönümünün sembolüydü, ay tarafından aktive edilmişti. Peki, üç gün sonra bugün ne görüyoruz? Aynı sembolde bu sefer Venüs aktivasyon görevini üzerine almış! Yani ilişkilerimiz, mali durumumuz, zevklerimiz, bereketimiz, adalet anlayışımız konusunda da yepyeni bir enerji alanına geçmek üzereyiz. Hatta buna zorlanıyoruz, çünkü köprüler yakıldı, artık geri dönüş yok ve yola devam etmeliyiz.
Gündönümü yazısında vermiş olduğum pek çok enerji halen geçerli, yani blöfler ve güç gösterileri, kabak tadı veren küresel şov, “mış” gibi yapmaklar devam ediyor. Eğer okumadıysanız bu analizin ona bağlı olarak okunmasında fayda var. (Bağlantısı burada)
Sıcak ve Nemli Günler
Yengeç sezonundayız, duygularımızın denizinde… Ama serinlik beklemeyin. Merkür, geçen gün Güneş’le birleşti ve şimdi de yeni ayla (yani güneş ve ayla) yan yana duruyor. Buna tam birleşme diyemeyiz ama etkisi oldukça fazla. Bu da demek oluyor ki, düşünce süreçlerimiz, iletişimimiz bu ay oldukça taraflı, duygusal olabilir. Duygusal şablonlarımız, çocukluğumuz ve ev hayatımız konuşmalarımızda öne çıkabilir. Bu aslında geçmişten gelen ve ailevi gölgeleri aydınlatmak için ideal bir zaman. Ama duygularımızın bizi merkezden uzaklaştırmasına izin vermemeliyiz. Hisler yardımcıdır, birer araçtır ve öyle kalmalıdır. Çünkü bizler sadece hislerden oluşmuyoruz, beynimiz de var, hislerin getirdiği ipuçlarını değerlendirmek en iyisidir ve muhakeme yeteneğimiz tarafsız kalmalıdır. Yani suçlamalar, kurban psikolojisi bize bir şey getirmeyecektir. Böylece kendi kendimizi sabote ettiğimiz kalıplardan bu ay rahatlıkla kurtulabiliriz. Burada bize yardımcı olacak uyumlu bir açı var: Venüs-Plüton üçgen açısı. Bu da doğrudan duygular ve ilişkilerde dürüstlük demektir! Dürüstlük bizi kırılgan hissettirebilir. Ama dürüstlük olmadan ne kendimizi ne de bağlantıda olduğumuz diğer kişileri tam olarak tanıyamayız.
Ve tabii, Plüton ve Mars tam zıt açıya doğru yürüyorlar. Bu yoğun, tutkulu, yakıcı olabilir. Bu açı öncü burçlardaki T kare açının bir parçası. Ve bu kombinasyon baskılanmış enerjinin patlaması anlamına da gelebilir. Derinlerde bir yerde bastırılmış öfke bir anda yüzünü gösterebilir. Öfke konusunda ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. (Bağlantısı burada) Yoğun tartışmaları, gölgelerin bir anda belirmesini, öfkenin ve duygusallığın işi ele alması durumlarını dünya sahnesinde de, toplumlar arasında da görebiliriz. Özellikle inançlar ve ideolojiler konusunda çekişmelere hazır olun.
Usta Tom Lescher bu açıların kişisel hayatlarımızdaki etkilerini çok güzel özetliyor. Diyor ki;
“Peki, Yengeç’teki Güneş-Mars birlikteliği, Terazi’deki Jüpiter’le olan kare açı ve Oğlak’taki Plüton’a zıtlık ne demek oluyor? Yengeç’in olayı, güven ve emniyet aramasıdır, böylece derin duygusal bağlantı gerçekleşebilir. Hâlbuki Terazi’deki Jüpiter onu dışarıya, partiye çağırıyor, Oğlak’taki Plüton ise bunu emredercesine talep ediyor! Böyle bir senaryo, yoğun sevgi ve bağlantı özlemini yüzeye çıkarabilir. Bu da yoğun sevgi ve bağlantının gerçekleşmesini engelleyen bütün özgüven eksikliklerini de görmemiz için bir fırsattır. Kendimizi paylaşmak isteyip de açılmaktan korkarken bulabiliriz, en yoğun şekilde sevilmeyi arzulayıp kırılmaktan ürkebiliriz. Sihirli halıyla uçurulmayı bekleyip, uçmaktan korkabiliriz. Bu da tuhaf ama çok şeyin açığa çıktığı konuşmalar ve içinden çıkılamayacak gibi görünen durumlar yaratabilir.
Buradaki evrimleştirici potansiyel şudur: Hangi ilişkilerin bizi beslediğini, güvende hissettiğimizi ve hangilerinin kendimizi duygusal olarak kapatmamıza sebep olduğunu gerçekten değerlendirebiliriz. Armağan ise en dürüst şekliyle nerede ve kimle daha fazla zaman, enerji ve dikkat harcamak istediğimizi görmemizdir. Hangi ilişkiler bizim için daha verimli, hangileriyle çiçek açıyoruz, hangileri bizi kurutup yok ediyor… Bir bakıma, bu, GERÇEK benliğimizin her zaman kullanışlı, uysal ve kontrol edilebilir olmadığını gösterecektir. Bu ayı gerçekten olduğunuz kişiyi hissetmeye adayın, diğerlerinin olmanızı istediği kişiye ya da rolünü oynadığınız kişiye veya olmak istediğiniz kişiye bile değil! (Mor Alev: Aynı Radyan Işık Konseyinin dün önerdiği gibi) Yengeç’in en güzel tarafı, bize nerede olduğumuzu göstermesidir. Bu da kendimizi kandırmadan, kendimizi budala yerine koymadan başlayacağımız en iyi yerdir. Sessizliği dinlemek saklanmış gerçeği ortaya çıkarır!”
Öncüler, Kâşifler, Cesur Yürekler…
Evet, gelelim en önemli enerjiye… Biraz önce sıcak ve nemli bir yaz dedim. Şimdi kutuplara gidiyoruz… Güneş ve Ay birlikte pek çok açıdan farklı bir sembolü harekete geçiriyorlar. “Buzlu kanyonlarda ren geyiklerini çekerek yol alan kürklere sarınmış arktik kâşif”
Sembolün bize sunduğu resim sadece bir dayanıklılık sporu değildir. Bu, insan kararlılığını, gücünü ve cesaretini anlatır. Başarıya, değişen ihtiyaçlara adapte olarak ve zorlukların farkında olup onlara yaratıcı çözümler bularak ulaşırız. Durma ihtimali yoktur. Yavaşlayamayız. Yola devam edeceğiz. Çetin bir iklim, bambaşka bir coğrafya. Ne kadar hazırlanmış olsak da çevremizi daha önce hiç deneyimlemedik. Bazen dürtülerimize, bazen bilinçli öğrendiklerimize güveneceğiz ama ne olursa olsun biz bu yolu başarıyla tamamlayacağız!
Bu sembol, gündönümü sembolünün tam anlamıyla devamı niteliğinde. Yeni bir kıta oluştu ve biz de şimdi onu keşfediyoruz. Tanımadığımız, bilmediğimiz bir ortamdayız. Bilmediğimiz şeyler bize hep önce zor gelir, sonra kendimize göre çözümler üretiriz, tanımaya başlarız, hatta bir süre sonra “neden böyle telaşlanmışım, neden böyle sıkılmışım ki, aslında çok basitmiş” deriz. İşte yeni enerji alanımıza alışmak, onu deneyimlemek üzere önümüzdeki dönem de böyle hissedebiliriz. Fakat bu, her şeyden çok, derin bir inanç, güven ve cesaret isteyen bir durum. Dayanıklılığımızın sınırlarına kadar gittiğimizi düşüneceğiz, sonra göreceğiz ki aslında sınır yok! Keşfettiklerimiz bize heyecan verecek, yeni tutkular bulacağız, içimizde yepyeni becerilerle karşılaşacağız. Ve bileceğiz ki, cesaret korkmamak demek değildir, bir şeye öylesi bağlanmaktır ki korksanız da onun gereğini yaparsınız!
Yılbaşından beri cesaretten bahsediyorum biliyorsunuz. Bu 1 senesinin en önemli niteliklerinden biri bu. Cesaret olmadan nasıl yeni bir şeye başlarız? Nasıl eskiyi bırakırız? Nasıl deneyimimizi zenginleştirip, gerçek benliğimizi tanırız? Nasıl bağlandığımızı düşündüğümüz esaret zincirlerinin, şartların ve kalıpların gerçekte var olmadığını anlarız? Arkadaşlar, Terentius’un yüzlerce yıl önce yazdığı gibi, şans cesur olandan yanadır!
Dane Rudhyar, ezoterik açıdan bu sembolü şöyle açıklıyor: “Hindistan’da geyikler Brahmanın sembolüdür, yani Yaratıcı Tanrı’nın. Boynuzlar ise başta yer alan zihin gücünün uzantılarını temsil eder. Yeni yolunuz sert dış şartlardan korunmanızı gerektirebilir. Hatta yeni sorumluluklardan kaçmayı bile arzulayabilirsiniz. Ama irade zihni ruhani olana doğru yönlendirir. Ruhun kuzeyine. Kuzey yıldızına. Odaklanmış irade hedefe kilitlenmiştir. Bu, iradenin sınavıdır.”
Gündönümü yazısında paylaşmış olduğum gibi ayın kuzey düğümü bu konuda bize tam destek veriyor. “Kuzey düğüm, “fırtınadan sonraki gökkuşağı” derecesinde ve bize bu gösterinin şimdiden belli sonucunu anlatıyor. İşte burada bize “güvenin” deniliyor. Ruhunuzu dinlemekten, size iyi geleni takip etmekten zarar gelmez, gelmeyecek. Hayatın fırtınaları olabilir, inancımız sınava tabi tutuluyormuş gibi hissedebiliriz ama yağmur damlaları olmasaydı, gökkuşağı da olmazdı. İlahi olan sadece bize bakmıyor, bizler kendimize doğru açıdan baktığımızda ilahi olanı içimizde görüyoruz. Bu bir söz, bir yemin, bir teyittir.”
Geçen gün bu yazı için ön hazırlık yaparken, bir anda gözlerim fal taşı gibi açıldı! Yürümek, sonu pek de belli olmayan bir yol, sert doğal koşullar, dayanıklılığın ve inancın test edilmesi… Bütün bu anahtar kavramlar sanki şu anda devam etmekte olan “adalet yürüyüşünü” anlatıyordu. Yine çok ilginç! Bu süreçte nelerin “keşfedildiğine” özellikle dikkat edelim.
Toparladığımızda
İlginç (!) bir dört hafta daha geçireceğiz. Bütün bunları yazarken, önümüzdeki bayram tatilini düşündüm. Yine aile dinamikleri, ilişkiler ve çocukluğumuzun öne çıktığı bir bayram olacak. Ismarlasak böyle bir arınma fırsatı organize edemeyebiliriz. Ama Zodyak ve Evren nasıl çalışacağını çok iyi biliyor. Kendimizi ve diğerlerini olduğu gibi kabullenip, en yüksek potansiyellerini takdir ederek en büyük temizliği yapabiliriz. Enerjileri verimli kullanalım. Olumsuz duygulara fazla kapıldığımızı gördüğümüzde sessizliğe çekilelim, dengeyi tekrar kurmadan insan içine çıkmayalım. Sonra da keyfimize bakalım!
Bu yeni alanda hep beraber olduğumuzu hatırlayalım. Bu yazıları okusun okumasın, herkes yepyeni enerjilere alışmaya çalışıyor. Yeni uyanışlar yaşıyor. Genciyle, yaşlısıyla, her kesim, her toplum, her insan bir dayanıklılık ve irade testinden geçiyor. Başaracağız ve başarıyoruz. Bunu biliyoruz. Durumu katı bakış açılarıyla zorlaştırmayalım. Esnek ve sevecen olalım, önce kendimize ve sonra diğerlerine… Keşiflerimiz içte ve dışta devam ediyor, edecek. Bunu bilinçli olarak yapan sizler öncü bilge baykuşlarsınız. Diğerlerine yol açıyorsunuz. Siz birer cesur yürekli gönüllü, birer ustasınız.
Yeni ay bir süper ay ve kendi burcunda olduğu için süper süper süper kuvvetli! Niyetleriniz de böylece çok kuvvetli olacaktır. Ben kendi adıma yeni enerji alanımı, potansiyelimi ve kapasitemi en sağlıklı, en verimli ve rahat şekilde bütünün en yüksek hayrına keşfetmeyi ve kendi özüme daha da yaklaşmayı niyet ediyorum.
Yeni ay 24 Haziran Cumartesi sabah saat 05.30 da gerçekleşiyor. (İstanbul)
Hepinize harika bir Yengeç sezonu dilerim!
©Mor Alev 2017
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Teşekkür ederim Sevgili Mor Alev…
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgiler, ne kadar güzel bir yazı, içimi rahatlatmak bir yana, kendime getirdiniz beni, her zaman olduğu gibi yine tam zamanında geldi benim için bu en içten olduğunu hissettiğim yazınız. Teşekkür eder ve hepimize şifa olmasını dilerim, tekrar tekrar okuyacağım. Teşekkürler mor alev, hepimize sevgiler.
BeğenLiked by 1 kişi
❤ ❤ ❤
BeğenLiked by 1 kişi