Arkadaşlar, geçen hafta konuştuğumuz gibi bu yılın ilk dört ayından, özellikle Nisan enerjilerinden öğrendiğimiz çok şey var. Biri, artık dağılan zaman kavramımızın bizi nasıl anda yaşamaya yönlendirdiği konusuydu.
Bugünkü konumuz ise hisler ve duygularımız… Üzerimize yağan enerjiler, astrolojik açılar, özellikle şu anda geri giden beş gezegen ve derin temizliğimiz bizleri içe döndürüyor.
İçimizde ise hisler ve duygular var, çoğu zaman görmezden gelmeyi tercih ettiğimiz parçalarımız…
Bu konuda ara ara konuştuk ama hiç bütün bir yazıyı hislere adamamıştım, inanıyorum şimdi bunun tam zamanı.
Hisler mesaj verir
Hisler içimizde yükselen enerjilerdir. Vermek istedikleri bir mesaj vardır. Yani hislerimiz sadece birer gösterge, birer ulaktır. O anda olan ne ise ona uygun bir davranış ya da cevabı işaret ederler. O anda istediğiniz ya da ihtiyacınız olan şeyi gösterirler.
Örneğin, susuzluk hissi. Buna en uygun tepki nedir? Su içeriz! Bu kadar basit. Aç mı hissediyorsunuz? Karnınızı doyurun. Yalnız mı hissediyorsunuz? Bir arkadaşınızı arayın, dertleşin veya buluşun. Hisler ortaya çıkar, uygun cevap verilir, his kaybolur gider.
Ancak, eski okurlar bilir, ben hislerle duyguların eşanlamlı olmadıklarını düşünüyorum. Duyguların daha karmaşık ve genellikle düşüncelerle bağlantılı olduğuna inanıyorum. Belli düşüncelerle belli duyguları aktive edebiliyoruz. Örneğin, eskilerde olmuş bir olayı düşündüğümüzde ve bunun bize haksızlık, vs. gibi yargıları barındırdığına inandığımızda, yani öfkeli düşünceler düşündüğümüzde, öfkeli duygulara kendimizi teslim etmiş oluyoruz. Genelde hisler anlık ama duygular uzun süredir içimizde barındırdığımız enerjilerdir.
Yine Mars’ın şu anda yapmakta olduğu geri yolculuğunu göz önüne alarak, öfke örneğinden yola çıkalım. Eğer öfkeliyseniz, bu öfke duygusu size ne diyor? Öfkenin bir mesajı var. Ya istediğiniz şeye sahip olamıyorsunuz, ya da istemediğiniz şeylerle karşı karşıyasınız. Buna uygun cevap nedir? Nasıl tepki vermeliyiz? Kendinize “ne istiyorum?” diye sorun. Cevabın su gibi berrak olmasına dikkat edin. İstediğiniz şeyi ifade edin, bunu ilan edin. Bu şekilde öfkenin erimeye başladığını hissedeceksiniz. Sadece birkaç saniye sürecek. Bir süre sonra artık öfkeye ihtiyacınız olmadığını idrak edeceksiniz.
Kırılmış olma ya da üzgün olma duygularının mesajları da öfke gibidir. Yine ya istediğinizi elde edemiyorsunuz, ya da istemediğiniz şeylerle karşı karşıyasınız. Buna cevap verin. Ne istiyorsunuz?
Olumlu ve olumsuz hisler, duygular
Bu noktada yeryüzünde ulaşma şansı bulduğumuz en büyük öğretmenlerden Abraham’a dönüyorum. Abraham diyor ki;
“Olumsuz hislerin kötü bir şey olduğunu mu düşünüyorsunuz? Olumsuz hisler kötü değildir. Olumsuz his ve duygular yönünüzü ve odaklanmanızı değiştirmenize yardımcı olur. Bunların hepsi dansın bir parçasıdır.” Sonra ekliyor:
“Eğer kendinize ya da bir başkasına yardımcı olmak istiyorsanız, yani gözünüz derdinizde değil de bunu değiştirmekteyse, enerjiniz farklılaşır. Çözüm ararken, pozitif duygular deneyimlersiniz. Ama soruna bakarken negatif duygular hissedersiniz.” (Esther Hicks, Abraham, Art of Allowing Workshop)
Yani, olumsuz hislerin ya da duyguların “kötü” olduğu düşünce ve inanışını silmeliyiz. Bunlar tarafsız enerjik mesajlardır. Mesajın ne dediğine bakıp da, gereğini yapmaya karar verdiğinizde, çözüme doğru ilerlersiniz ve olumsuz his ve duygular yerini duygusal cetvelin yukarılarına doğru olan hislere bırakmaya başlar. (Özellikle umut en sevdiğim hislerden biridir!)
Bastırılmış duygular
Ancak, çoğumuz his ve duygularımızı bastırmayı öğrendik. Bu, biz birer küçük çocukken başladı ve bütün bir hayatımızda devam etti. Ruh ve bedenimizde kocaman bastırılmış enerji kuyuları kaldı, üzüntü, acı, öfke, karşılanmamış ihtiyaçlar ve tabii ki korku… Bir sürü alınmamış, yerine ulaşmamış mesaj…
Tabii, böyle olunca, bulunduğunuz anda bir duygu yükseldiğinde ve sizden derhal buna gerekli cevabı vermenizi istediğinde, o kuyulardan ilgili olanı açılıyor ve bir artezyen gibi bastırılmış olan bütün diğer duygular da fışkırmaya başlıyor. Yılların birikimi bizleri bunaltıyor. Ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Geçmiş kendinizi bulunduğunuz ana yansıtıyor. Bu da, aslında anda olup bitene doğru tepki vermemizi engelliyor. Geçmişte olanlara bakarak tepki veriyoruz, anda olanlara bakarak değil. Bu durum, hayatlarımızda ve ilişkilerimizde o kadar çok uyumsuzluk ve çatışma yaratıyor ki! Farkına varmadan çocukluğumuza geri dönüyoruz.
Eğer gerçekten anda olanlarla yaşamayı, anın getirdiği hislere cevap vermeyi istiyorsak içimizde baskıladığımız duyguları özgürleştirmeliyiz. Bunu da onları bilinçli olarak gün ışığına çıkararak ve ifade ederek yapabiliriz. Böylece o dipsiz gibi gelen, karanlık görünen duygu kuyuları yumuşak şekilde derinliğini kaybeder ve yok olur.
Şimdi, diyelim ki olumsuz bir duygu hissettiniz. Ne düşünüyorsunuz? Bu duygu birden bire sizi yıllar öncesine götürüyorsa ve yoğunluğunu artırıyorsa, orada durun. Geçmiş duyguyu salıvermeli ve bugünkü duyguya odaklanıp ne istediğini sormalısınız. Salıverme ve arınma yöntemleriyle ilgili kocaman bir sayfa yarattım, lütfen oradan kendinize uygun bir yöntem seçin.
Geçmişin geçmişte kaldığını ve bugünkü size katkıları da olduğunu derinden hissettiğinizde otomatikman bir rahatlama gelecektir. Şimdi, bulunduğunuz ana, elinizdeki hislere odaklanın. Mektubu açın, mesajı okuyun ve ne gerekiyorsa, bugünkü benliğinizden yola çıkarak karar verin, dünkü ya da 5 yıl önceki değil. Böylece duygularla değil, hislerle yaşamaya başlarsınız, sorun değil çözüm odaklı bir varlık sürdürürsünüz. Kurban psikolojisine ise sona erdirmiş olursunuz.
Gördüğünüz gibi, hissettiklerimiz konusunda da anı yaşamaya yönlendiriliyoruz.
©2016 Mor Alev
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
“Kalp kanser olmayan tek organdır. İçinde negatifi,hastalığı barındırmaz. Negatifi içine almak yerine, ya tıkar giriş çıkışları, ya da durur…Kalpten hissettiğin her şey YARADAN’dan gelir…”
his dünyanızı açık tutun.
Sevgiler
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Mor Alev, nasıl oldu da bu yazınızı atlamışım ve şimdi karşıma çıktı! Çok teşekkürler. Dediğiniz gibi kötü hatıralar, düşünceler çocukluktan geliyor ve onlardan kurtulmak kolay olmuyor, bir kitap okurken, bir film izlerken küllendiğini sandığınız yerden ilk günkü canlılığı, korkusu ve öfkesiyle karşınızda dikiliveriyor. Birkaç defa salıverme çalışması yapıp onlardan kurtulacağımı sanmıştım, yanılmışım! Sanırım daha çok çalışmam gerekecek çünkü bu duygularla karşılaşmak çok yorucu, her defasında sanki şiddeti daha da artıyormuş gibi geliyor. Son karşılaşmam da hıçkırıklarla ağladım ki bu da bir çeşit arınma mıdır? Şu anda yazarken bile içim sıkıldı. Tekrar çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız…
BeğenBeğen
Sevgili Duygu, ağlamak bir alışkanlık, kendine acıma hisleri vs değil de rahatlama getiren bir davranışsa temizliği gösterir. Çekirdek korkuları ve gölgeleri bir defalık salıverme işlemi ile genellikle gönderemiyoruz, alışkanlıklarımıza aşırı bağlıyız. Onun için kararlı davranmalı, nasıl şeker ya da sigara bırakırken zaman zaman geri dönsek de en sonunda irademizi kullanarak bağımlılığı kökenine tamamen inerek çözüyorsak, duygu şablonlarımızı da öyle bırakabiliriz. Bence ilk yapılacak şey bakış açılarımızı ve düşüncelerimizi değiştirmek. Sevgilerimle
BeğenBeğen
Sevgili Mor Alev çok teşekkür ederim, evet bir rahatlama ve huzur getirmişti o hıçkırıklar. Çalışmaya devam, düşüncelerimi değiştirmek için de çalışıyorum, sadece zamana ihtiyacım var, buna karşı sabır göstermeliyim… Sonsuz teşekkürlerimle…
BeğenLiked by 1 kişi