Dostlar, enerjiler yükselmeye devam ediyor, kendinizi merkeze almayı unutmayın. Bugün Aslan Kapısı günü ama artık bildiğiniz gibi bu kapılar, enerji girişleri bir günde açılıp kapanmıyor. Ağustos ayı bu güzel enerjiyle geçecek ve zaman içinde yavaş yavaş giriş yumuşayacak. (Konu ile ilgili daha uzun açıklamalar şu bağlantıda)
Hepinizi son haftalarda yaptığımız gibi “Huzur, Barış ve Denge” meditasyonuna çağırıyorum. Ayrıca bu sıcak Ağustos’ta elinizden geldiğince tabiatla vakit geçirmeye çalışın. Bir gün önce Sandalphon’un Gaia ile ışık şablonlarımızı aktive etmek için verdiği olumlamayı yukarıdaki meditasyonla birleştirebilirsiniz. O bölümü aşağıya kopyalıyorum:
“Başmelek Sandalphon, şimdi seni yanıma davet ediyorum. Meleksi Titreşimin ve Toprak Ana ile olan derin Rezonansınla beni sarmala. Senin Işığın varlığıma nüfuz ederken, Toprak Ana’dan aldığım ışık şablonunu aktive etmeni ve dengeye getirmeni rica ediyorum. Böylece Toprak Ana ile uyum ve barış içerisinde varlığımı sürdürebileyim ve onunla birlikte yaratayım. Varlığımın ve Yeryüzünün güzelliğini ve birlikte yükselişimizi algılayabileyim. Teşekkür ederim.”
Şimdi derin bir nefes alın, ışığımı kabul edin ve Toprak Ana’dan aldığınız ışık şablonunun içinizde tamamen aktive olduğunu ve dengelendiğini gözlemleyin veya algılayın. Ve şu Olumlama ile devam edin;
“Şimdi, Toprak Ana ile birlikte sevgi, barış, uyum, güzellik ve mutluluk yaratmayı seçiyorum. Onun doğal güzelliğini şimdi ve sonsuza kadar deneyimleyebilmem için, bütün olumsuz ve zararlı düşüncelerimi ve korkularımı çözüyorum”
Belki de bu yazının en başında söylemem gerekenleri şimdi yazıyorum:
Birer aslan olun! Kendinizle gurur duyun! Kalbinize sahip çıkın! (Aslan her zaman kalbi yönetir) Güneş gibi parlayın ve kendi değerinizi bilin! “Ben” olmadan “Biz” olamaz, kendi ruhumuzu takdir etmeden, kendi değerimizi bilmeden diğer kişileri gerçekten anlamamız olanaksız. Burada bencil takdirden bahsetmediğimi biliyorsunuz. Gölgelerimiz, korktuğumuz yönlerimiz ve pişmanlıklarımız Ağustos güneşiyle aydınlanmayı bekliyor. O parçalarımızı kabul edip aydınlattığımızda diğer herkesi sevme potansiyeli ortaya çıkıyor. In La’kech… (Maya dilinde “ben bir başka senim”)
Önce ruhunuzu dinleyin ve birer Aslan gibi kükreyin ya da Serengeti’de tembelce yatıp dinlenin… Kalbinizden geleni yapın. Aslanlar ve diğer tüm kedigiller bize Sirius’un hediyesi. Sirius’lulara ayrıca çok teşekkürler.
Aslan Kapısı sürecinin hepiniz için harika geçmesi dileğiyle…
©Mor Alev 2015
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek (Öz) Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com
Cooooook tesekkurler: )))
BeğenBeğen
Sevgili Mor Alev,
Daha küçücük bir çocukken ilk seyahatimi Mısır’a yapmanın hayallerini kurardım, büyüyüp okullarımı bitirip çalışmaya başlayıp para kazandığımda ise yaptığım ilk şey yine Mısır piramitlerine gitmek oldu. Sizinle yaptığımız çalışmamızdan bir hafta önce bana hediye edilen bir kuşa Sirius adını vermek içimden geldi ve o kuş, evde beslenen bir kedi onu rahat bırakmadığı ve can güvenliği kaygısı ile bana verilmişti biri tarafından. Sizinle çalışmamız sonrasında ise Sirius kökenli olduğumu duyduğumda bir kaç gün şaşkınlığın devam etse de artık buna eminim. Zira sonradan hatırladığım anılarım ile çocukluğumdan bu yana ilgi alanlarım ve yaşadığım deneyimler ben de adeta flaş patlamaları şeklinde farkındalıklar yarattı ve biliyorum ki kozmik evren o kuşu bir Sirius kökenli olarak bana, “kedigillerin” hediyesinin kaynağına, korumam ve kollamam için iletti.
Ve o kuşun geliş hikayesinin; o kuşa (hepimiz gibi bir canlıya), o kuş dolayısıyla bana, hepimizin bütün olduğumuz gerçeği doğrultusunda aslında hepimize anlatmak istediği şey de şuydu; “güvendesin” “korunuyorsun” her nerede (buradaki yer bildirimi kozmik düzeyde, yani dünya, mars, sirius yada pleiades farketmiyor) ve hangi zamanda olursan ol, GÜVENDESİN.
“Kendine sahip çıkma” eyleminin ilk aşamasında “bence” güvenlik, güvende olma hissi ortaya çıkıyor. Çünkü bizler, güvende olmadığımızı hissettiğimizde, etrafımızda bize uygun olmayan durum, enerji yada insanlara tutunup kalabiliyoruz. Buna ihtiyaç duyuyoruz çünkü uygun olmasalar bile mevcut şartları korumak için bu tutunmanın bize iyi geldiğini, bizi ayakta tuttuğunu düşünüyoruz. Halbuki, gerçekten ve güçlü bir biçimde, ilahi kaynak tarafından korunduğumuza inandığımızda ortada tutunulması gereken hiç bir durum kalmıyor. O zaman tek yapmamız gereken güvende olduğumuzu bilerek, bu bilme haliyle kendimize, kalbimize sahip çıkmak oluyor.
Yazınızda belirttiğiniz gibi “tüm gölgelerimiz, korktuğumuz yönlerimiz ve pişmanlıklarımız” ile kendimize sahip çıkabilmek için; her ne olursa olsun olması gerektiği için olan deneyimlerimizi ve kendimizi bir bütün halde kabul etmek gerekiyor. Oysa ki aramızda, kendinden, geçmişinden, geleceğinden, yalnız kalmaktan, düzeninin bozulmasından korkan onlarcamız var. Güvende olma ihtiyacı ve tutunma eğilimi; zaten bir korkunun meyvesi, her şey o kadar içiçe bağlı ki, birbirinden ayrı gibi görünen kavramların tamamı ÖZ’ümüze, sevgiden ibaret olan içimizdeki ilahi parçamıza sahip çıkma yolunda sanki birer mihenk taşları.
Sondan başa baktığımda ise gördüğüm manzara şöyle, “korkacak bir şey yok, çünkü ne yaşamam gerekiyorsa onu yaşadım, yaşıyorum ve yaşayacağım, dündeki deneyimlerim olmasaydı bugünkü ben olamazdım, kendimi “tüm gölgelerim, korktuğum yönlerim ve pişmanlıklarım” ile kabul ediyorum, kendimi tüm halimle bir bütün olarak görüyorum ve seviyorum, bu kabul aynı zamanda bana her ne yaşamış olursam olayım güvendeydim bilgisini getiriyor, güvendeydim çünkü o deneyimlere ihtiyacım vardı, güvende olacağım bu nedenle de geleceğin bana getireceği sonsuz olasılıklar evreninde bana en uygun olan deneyimi yaşayacağım. Bu nedenle de bana uygun olmadığını hissettiğim herhangi bir durum, enerji, insan yada ilişkiye tutunma ihtiyacı taşımıyorum, tercihlerimle varolabilmeyi seçiyorum, kalbime sahip çıkıyorum, özümde yatan gücü ve sevgiyi farkediyorum, bugün bu gücü ve içimdeki sevgiyi hatırlamaya ve hayatımın her alanında onunla birlikte yürümeye niyet ediyorum.”
Aslan kapısından gelen harika güncellemelerin herkese uygun biçimde ulaşabilmesi dileğiyle..
Sevgiler….
BeğenBeğen
Sevgili M, bu harika yorum, bilgilendirme, okuyuculara destek ve bilgeliğin için çok çok teşekkürler! Sevgilerimle
BeğenBeğen
sevgili moralev
henüz 9-10 yaşındayken beni kızdıran anneme;siz benim gerçek annem babam değilsiniz ki benim annem babam uzayda, bir gün gelip beni alacaklar demişim:)annem hala söyler bu uzaylı diye:)
15 yaşındayken geceleri uykumda kızıl kumları olan bir gezegenin üzerinde defalarca uçtuğumu hatırlıyorum hemde çok alçaktan.aradan uzun yıllar geçti.çok yakın zamanda gördüğüm bir rüyada ise;kendi kullandığım büyük bir uzay gemisi ile toz altın gibi toprağı olan bir gezegene indim.geminin içinde birileri vardı ama hep gölgeli yerlerde duruyorlardı net görüntü yoktu sadece kendimi çok net gördüm
sevgili moralev kısaca şöyle yazabilirim sanırım
biz sana teşekkür ederiz sevgili moralev, bugünlere ulaşmamızdaki büyük emeğin için
BeğenBeğen
Sevgili Serdar, Bunu hep beraber yapıyoruz. Ben hepinize teşekkür ederim ama size özellikle paylaştığınız için teşekkür ederim. Sevgilerimle
BeğenBeğen