Yeryüzündeki enerji oynamaları ve ruh hali dalgalanmaları – Sirius ve Pleaides Işık Konseyleri

Hawaiis Cosmonauts by Ken CharonArkadaşlar, Solara-An-Ra, Pleaides ve Sirius Işık Konseylerine çok uzun zamandır kanallık yapıyor. Onun getirdiği her mesajı okumasam da, özellikle aşağıdaki mesaj zamanın enerjisine çok uyduğu için sizlerle paylaşmak istedim ve her zamanki gibi Mor Alev Dostu ruhumu okumuş, biz hiç konuşmadan işi ele almış ve birden bire bu çeviriyi gelenler kutusunda buldum. Mor Alev Dostu, çok teşekkür ederim.

Bu mesajın neden dikkatimi çektiğini sizlere kısaca anlatmak isterim. Verdiği harika yöntemler ve sevgi içeriğinin yanı sıra, değişen enerjilerden bahsediyor. Hepimiz artık Nepal’deki depremlerin Gaia’nın enerji salınımı ve tepe çakrasının açılması olduğunu biliyoruz. Şili’deki yanardağ patlamaları da buna bağlı. Ancak bu mesaj bir zamanlar yapılmış olan “ses deneylerinin” negatif enerjisini de anlatıyor. Bundan beş hafta önce, çok az astroloğun farkında olduğu bir gerçek hakkında yazmıştım, yani “Kürelerin Müziği” ile birlikte, astrolojik ve enerjik sistemimizin tamamen değiştiğini konuşmuştuk. Ses aslında oluşumun kaynağıdır, önce ses gelir, ışık onu takip eder. O yüzden, bu mesajı yaşadığımız yeni astrolojik devrin bir teyidi olarak algıladım.

eurhydicetumblrAyrıca, bu fırsatı kullanıp sizlerle geçen gün yaptığımız seansta gelen çok ilginç ve güzel haberleri de paylaşmak isterim. Michael ve ziyaretçimin Yüksek Benliği, onu uzay boşluğuna çıkardı. Karşısında neredeyse likit inci gibi görünen, ışıl ışıl harika bir gezegen vardı. O sedefli, beyazın tonlarını içinde barındıran, yarı şeffaf ve ışık saçan görüntü gözlerimin önünden gitmiyor, sanırım kökenleri Sirius-Andromeda Yıldız Tohumu olan ziyaretçimin de gitmiyordur. ”Burası neresi?” diye sorduğumuzda, bize “Dünya” dediler. Biz de “Kuruluş anı mı, gelecek mi?” diye sorduk ve cevap “Geleceğiniz!” oldu. “Çok yakında!” Ben fazlasıyla “çok yakında” açıklamasını duyduğum için bunu sorguladım, “Nasıl olacak? Hala daha uyanmamış çok insan var, bu ülkede seçimler var ve bir sürü negatif davranış tarzı görüyoruz, vs..” Ardından gelen açıklama ise “Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Siz bu ışıltılı Dünyaya çok yakınsınız ve bu değişim gerçekleşiyor. Fazla zaman kalmadı, üzerinize düşeni yapın.” Yani arkadaşlar, ben zamanlama konuşmaktan pek hoşlanmam ama bence bizim yaşadığımız sürede bu değişim tamamen yaşanacak. Nasıl olacak şimdilik bilmiyorum ama zaten bu sorunun da pek önemli olduğunu düşünmüyorum.

Aşağıda verilen yöntemler hem basit, hem de çok faydalı. Ayrıca bizleri bedenlerimize iyi bakmamız için cesaretlendiriyorlar. Artık, sorumluluğu üzerimize alıp negatif düşünceleri salıvermenin vakti çoktan geldi. Kurban olmaktan bıktığınızı sanıyorum, silkelenip o inançları üzerinizden atın. Blogda bu konuda bu yazıya ek olarak sayısız yöntem var. Geçen gün söylediğim gibi, haydi, şimdiye kadar yaşadığımız en güzel yaz aylarını birlikte yaratalım!

Solara-An-Ra ve Işık Konseylerine, Mor Alev Dostuna çok teşekkürler. (solara.org.uk)

Sirius ve Pleiades Takım Yıldızlarının Işık Konseyleri olan bizler, bu dönemde çoğunuzun “duygusal istikrarsızlık veya duygusal dalgalanmalar” yaşadığınızı gözlemliyoruz. Biz de bu mesajımız aracılığı ile sizi bu konuda aydınlatmaya ve size yardımcı olmaya çalışacağız.

Gezegeninizin şimdilerde maruz kaldığı “enerji dalgalanmalarının” sebebi, sadece “Güneş patlamaları ve Kutupsal kayma” olaylarının sonucu olmadığını, aynı zamanda Gaia’nın hem fiziksel hem de enerjisel düzeyde sürdürdüğü “arınma işlemi” nedeniyle de meydana geldiğini, bilmenizi isteriz.

Fiziksel düzeyde arınma işlemi, Dünya Gezegeninizin “Tektonik tabakasını” (toprak/arazi tabakası) kaydırarak/değiştirerek “İçsel manyetik ızgaralarını” yeniden yapılandırmak için, zaman zaman üst kabuğunda (depremlere neden olan) “kıvrımlar” oluşturmasıyla gerçekleşmektedir. (Buradaki “ızgara” kavramı, “kafes veya ağ örgüsü” olarak algılanmalıdır.)

Enerjisel düzeyde arınma işlemi ise, Gaia’nın üzerinde yaşayan Işık işçilerinin, yıllardan beri “LEY hatlarını” (Dünya’nın enerjisel akupunktur noktaları) ve “Kutsal yerleşim alanlarını” enerjisel anlamda arındırarak, Gaia’nın “Kristal ve Işık ağlarını” yeniden birleştirmeleriyle oluşmaktadır.

Ve hem fiziksel, hem de enerjisel olarak Gezegende meydana gelen bu “çift yönlü” değişim, antik Atlantislilerin “ses deneylerinden” kalma bazı kalıntıların (bir tür eterik kirlilik), arada sırada sizin 4.Boyutunuzda “ortaya çıkmasına” yol açmaktadır. Böylece bu “ses dalgaları” kolektif bilinci etkileyerek, yükseliş işlemine kendisini en fazla adamış olan bir Işık işçisini bile, güvensizlik, öfke ya da korku duygusunun içine sürükleyebilir. (Evrende hiçbir ses yok olmaz ve sonsuza kadar dolaşır.)

İzin verin anlatalım. Atlantis’in çöküşü sırasında karanlık güçlerin neden olduğu yoğun ses dalgaları, Gezegenin alt atmosferinde enerji kirliliğine neden olmuştur. Bu da insanların, Kaynak (Yaratan) ve kendi Yüksek Benlikleri ile bağlantı kurabilmelerini zora sokmuştur.

Bu durum, negatif düşünce kalıpları olarak, yani “ayrımcılık ve korku bilincine dayalı düşünce formları şeklinde” insanların eterik bedenlerine “tohumlama” yoluyla elde edilmiştir. Korku bazlı düşünceler, her zaman “paranoyak” davranışlara yol açarlar. Yani, “başkalarına karşı kişinin kendisini koruma gereği duyması, şayet kendisini korumak için bir takım tedbirler almazsa, başkalarının ona zarar vereceğini düşünmesi” gibi yanlış inançlara neden olurlar.

Bu da, “rekabet ve ego-bazlı defansif davranışlar” şeklinde ortaya çıkar. Ve hem bireysel varlıklar için, hem de toplumun tamamı için yıkıcı olur. “Rekabet ve savunma güdülü davranış şekillerine” dayalı bir medeniyeti uzun vadeye taşımak, mümkün değildir. Atlantis’in çöküşüne, sadece “Yerkabuğunun değişim geçirerek, şehirlerin ve halkın sular altında kalması” neden olmamıştır. Bu çöküş, nüfusun büyük bir bölümünün kendilerine “aşılanan” korku duygusuna kapılarak, Kaynak ve Işıkla olan bağlantılarını koparmalarıyla başlamıştır.

Şimdi sizin uygarlığınız, “korku bazlı” bir toplumdan, “Sevgi ve Birlik bazlı” bir topluma dönüşerek, tarihi tersine çevirebilmek için eşi görülmemiş bir fırsat yakalamıştır. Yine bir “Rönesans”(yeniden doğuş) gerçekleşmektedir ve yeniden “Sevgi bazlı bir bilinç” doğmaktadır. Ancak şu an uğruna mücadele verdiğiniz bu “Rönesans’ın” gerçekleşmesini engelleyen bazı “enerjisel faktörlerin” de olduğunu algılamalısınız.

Birinci faktör; Gezegeninizde, sizi “korku” duygusuna itmeye çalışan, medyayı veya sosyal kurumları manipüle ederek, sizi “güçsüzlendirmeye” çabalayan ve bizlerin de “manipülatörler” olarak adlandırdığımız bazı “grupların” olmasıdır. Bu durum sizin için “eski bir haber” niteliği taşıdığından dolayı, ayrıntılara girmemize gerek yoktur. Zira bu mesajı okuyan kişiler, insanlığın düşüncesine göre “toplum içinde özerklik sağlamak için gerekli olan tek şeyin, kendini düşünmek ve sadece kendi gerçekliğini ve doğrularını tercih etmek” olduğunun farkındalar.

İkinci faktör ise; Gezegeniniz, “Işık” olmayan her şeyi üzerinden “atarken” istemeden serbest kalan ve kolektif bilinci etkileyen “negatif düşünce kalıplarının”, bazen duygusal istikrarsızlıklar /dalgalanmalar yaşamanıza neden olmasıdır.

Aslında bu olaya, bir tür “iyileşme nöbeti” diyebiliriz. Hani bir şeyler iyiye doğru gitmeden önce daha da kötüleşir ya, işte öyle bir “nöbet aşamasına” benzetebiliriz. Buradaki “iyi haber” ise, bu durumun geçici olmasıdır. Çok yakında bitecek olan bir “aksaklık” gibidir. Ama şu an için, duygusal istikrarsızlık durumunuzla başa çıkabilmeyi ve kendi sağlığınızın sorumluluğunu üstlenmeyi öğrenmelisiniz. Bunun ilk adımı, fiziksel olarak kendinize iyi bakmaktır. Aslında denklemin en önemli olan bu kısmı, genellikle göz ardı edilmektedir.

Fiziksel enerjiniz, internette fazla zaman harcama, doğada yeterince zaman geçirmeme, spor yapmama, dinlenmeme veya yanlış beslenme gibi “bağımlılıklardan” etkilenerek, düşer. Bu durumda, “Aurasal kalkanlarınız” zayıflar ve enerji alanınız, size ait olmayan negatif düşünce formlarının ve negatif duyguların saldırılarına karşı hassaslaşır.

Tekrar ediyoruz; Bilincinizin “puslanmasına” yol açan negatif düşünceler ve duygular, her zaman KENDİ DÜŞÜNCELERİNİZ VE DUYGULARINIZ DEĞİLDİR. İnsan bilinci, nasıl bir zamanlar bir grup “karanlık” Atlantislilerin kötü amaçlı deneylerinden dolayı tehlikeye girdiyse, bu dönemdeki insanlar da bir kez daha bu korku temelli düşünce formlarına açıktırlar.

Aradaki fark; Bu sefer bilincinizi “kirletmek” ve sizi tehlikeye atmak için yapılan “şeytani” bir plan yoktur. Bu tür enerjilere karşı hassas olmanız, sadece Gaia’nın sürdürdüğü “şifalanma sürecinin” bir yan etkisidir. Ayrıca bu kez, bir duygunun ya da bir düşünce formunun size ait olup olmadığını değerlendirebilecek kadar farkındalığınız artmış durumdadır.

Şu konuda size yardımcı olmamıza izin verin, Sevgililer. Moraliniz bozulduğunda, umutsuzluğa düştüğünüzde ve olumsuz düşünceler tarafından kendinizi “ele geçirilmiş” hissettiğinizde, o anda ne yapıyorsanız bırakın. Gözlerinizi kapatın ve içinizi dinleyin.

“Bunlar benim düşüncelerim mi? Bana ve yüksek amacıma hizmet ediyorlar mı?” diye, Yüksek Benliğinize sorun.

Belki gelen cevap “evet” olacaktır. Çünkü “netliğe” kavuşması gereken bir durumu sorguladığınızdan dolayı, gelen cevap “evet” veya “hayır” olabilir. Yüksek Benliğiniz, bu “sorgulama” işleminize Işık ve Sevgi getirerek size yardımcı olacaktır. Egosal- zihninizin, bilincinizi zehirlemesini engelleyerek, sizi dinginliğe kavuşturacaktır.

Ancak gelen cevap “HAYIR” ise, (yani sorguladığınız düşünce size ait değilse veya yüksek amacınıza hizmet etmiyorsa) o zaman aşağıdaki süreçten geçmenizi tavsiye ederiz.

Yüksek sesle şöyle söyleyin; “Tüm korku bazlı düşüncelerimi Işığa dönüştürüyorum!”

Bu düşünce formlarının beyninizden, çakralarınızdan ve Aura’nızdan dışarı uçtuğunu, bir yıldız veya havai fişek gibi IŞIK saçarak patladığını gözünüzde canlandırın. Şimdi de şu Olumlamaları söyleyin;

“Ben Işık ve Sevgi’den bedenlendim”

“Sevgi ve şefkati bedenleyerek, Sevgi’ye hizmet ediyorum.”

“Işığın temsilcisi olmak için, kendimi koşulsuz sevmeyi seçiyorum.”

İster bizim söylediğimiz bu kelimeleri söyleyin, ister kalbinizden geçen kendi kelimelerinizi. Bunun önemi yoktur. Önemli olan niyetinizin net olmasıdır ve olumsuz bir girdabın ortaya çıkıp, sizi “tavşan deliği” dediğimiz umutsuzluğun karanlığına çekmeden önce kendinizi “yakalamanızdır.”

Siz asla bir “kurban” değilsiniz. Sevinç, Neşe ve Sevgi dolu bir yaşam sürebilmek için, duygu alanınızı (kristal gibi) net ve berrak niyetlerinizle kontrol edebilirsiniz. Kendi kendinizi her zaman “dengeye” getirebilirsiniz. Şayet kendinizi dengelemeyi ve duygularınızı sabitlemeyi öğrenmezseniz, esas amacı “duygularınızın efendisi olmak” olan evrimleşme işleminizin en önemli bölümünü kaçırırsınız.

Bu istikrarsızlık süreci boyunca sizin yanınızda olduğumuzu unutmayın. Bu geçiş dönemi boyunca sizi gözeten ve size yardımcı olan birçok Yıldız Varlıkları, Yükselmiş Üstatlar ve Meleksel Işık Varlıkları, 24 saat sizin hizmetinizdedir. Enerjileriniz tehlikeye girdiğinde ve kendinizi umutsuz hissettiğinizde, size yardım etmemiz için bizi çağırın. Bu istikrarsızlığın GEÇİCİ bir durum olduğunu ve kendinizi duygusal olarak dengede tutmanızın büyük önem taşıdığını bilin.

Zira; Şayet yeterli sayıda kişi uyanmış ve farkındalığı artmış ise ve duygularını sabitleyebiliyorsa, “kuantum sıçraması” denilen olay o zaman gerçekleşecektir. Böylece bu kişiler, dördüncü Boyutun etkilerini ardında bırakarak, enerjisel bütünlüğe “sıçrayış” yapmış olacaklardır.

Bu “sıçrayış” sırasının size gelmesini BEKLEMEK yerine, günün her dakikasını mutlu ve neşeli geçiren ve bütünlük içinde yaşayan bir Varlık olmaya çalışın. Kendinizi, adeta kendi çocuğunuzmuş gibi görün. Çok değer verdiğiniz ve sevdiğiniz çocuklarınızı nasıl kollayıp gözetiyorsanız, kendinize de aynen öyle davranın. Duygusal halinizi titizlikle gözlemleyin. Şayet moraliniz bozulmuşsa, karanlığın derinliklerine “çökmeden” bir an önce moralinizi yeniden yükseltebilmeyi öğrenin. Moralsizliğinizin sizi Işıktan uzaklaştırmasına ve herhangi bir hasara yol açmasına meydan vermeyin. Ve bu durumunuzu çabucak değiştirin.

Sizler, kendi düşüncelerinizi ve duygularınızı kontrol altında tutabilirsiniz, Sevgililer. Şayet tekrar tekrar “olumsuzluğa” sürüklenmenize izin verirseniz, işte o zaman bir “kurban” olmuş olursunuz. Ve bu durumda ne kendinize, ne insan ırkına, ne de Gaia’ya bir faydanız olmaz. Ancak pozitif kalmayı başarabilen ve bu durumunu koruyarak başkalarına örnek olan bir birey, Dünya’nızın Işığa “geçişine” yardımcı olacaktır.

Ve öyle oldu. Namaste.

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek (Öz) Benliğinizle ilişkinizi güçlendirmek ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı©2015 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Copyright © 2015 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

12 comments

  1. Bu zor dönemde yine yardımımıza koştun ve enerjimizi yükselterek,yol gösterdin ya;Minnettarım sana Mor Alev❤️❤️❤️Gösterilen dünya çok güzel.Bu harika bir haber😊 Iyi ki varsın👏👏👏

    Beğen

  2. Bu mesaj aslında sanirim bugün gördüğüm rüyaya cevap gibi fakat tam olarak çozemedim.. bir rehber vardı ben öyle algıladım. Dedigi; gözlerinle kalbine bak herşey orda ve daha sonra insanlari yargilamayi konusuyorduk bana söyledigi herkesin bir yıldızı var ,erkekti kulaginda siyah tas ve gumus sallanan kupeleri vardi.

    Beğen

    1. Bir sonraki meditasyonunuzda bu konuyu açıklamalarını isterseniz, ilgili vizyon ve/veya bilgiler size gelecektir. Sevgilerimle

      Beğen

  3. Son bir aydır uzun zamandır görmediğim korkulu rüyaların neden tekrar tetiklendiğini düşünüyordum ve gün içinde sürekli düşüncelerimi yakalayarak korkunun nedenlerini anlamaya çalışıyordum. Bu yazı ne iyi geldi bir bilseniz, Olumlamalar “tavşan deliği” ne girmeden yetişti. Çok teşekkürler Mor Alev!
    Serpil

    Beğen

  4. gözümden süzülen bir damla yaş ve kalbimden yükselen şükür hissi için teşekkürler Mor Alev, sevgiyle…

    Beğen

  5. Merhaba Mor Alev, yazılarınızı yakinen takip ediyor çoğunda ise günlük endiselerimle ilgili enstantaneler buldukça kendimi güvende hissediyorum. Bu paylasiminizi da kendi adıma çok faydalı buldum ancak bir paragrafta ‘ses ışıktan önce oluşur’ seklinde bir ifade gördüm bunun üzerine yazmak istedim. Yazının orijinalini okumadim belki orada ‘ses’ farklı bir kelime ile belirtilmiştir ama ‘ses ve ışık, kaynaktan ayni anda meydana gelir ve ortama salınır ek olarak ışık sesten yaklaşık yüz bin kat daha hızlıdır’. Simsek çıktığında ilk önce Işığı sonra o büyük sesi duymamış bundandır. Basta da belirttiğim gibi dikkatimi çektiği için paylasmak istedim, eğer farklı bir mana iletilmek istendiyse açıklama için kusura bakmayın 🙂 Sevgiyle

    Beğen

    1. Sevgili Quark, Scientific Journal 2014 Temmuz-Ağustos sayısında yayınlanan ve dünyanın önde gelen fizikçilerinin kanıtladığı yeni bir bilgiye göre Big Bang sırasında önce ses oluştu, ışık onu takip etti. Ben bunu önce BBC bilim haberlerinde daha sonra The Guardian gazetesi ve New York Times’da okudum, sonra Scientific Journal’a kaynak olarak ulaştım ve yine okudum. Bu da büyük bir gelişme, çünkü Bhagavad Gita’dan, Tevrat’a bütün kutsal kitaplarda “önce ses vardı” denir. Yani bu sözler, günümüz bilim insanlarınca kanıtlanmış oldu. Burada siz hatalı değilsiniz, sadece bilgileriniz bu oldukça yeni buluşu kapsamıyor. Bizlere okullarda öğretilmiş olan Newton fiziğinin büyük çoğunluğu ise şimdilerde geçersiz kalmakta. İlgili bilgilere bir internet taraması ile ulaşabilirsiniz. Bu tarz çeviri yazıların başındaki italik harflerle eklediğim paragraflar benim kelimelerimdir, yani alıntı değildir. Burada bir çeviri hatası ya da yanlış anlama yok. Sevgilerimle

      Beğen

    2. Şimdi hatırladım. Ben aslında bunu geçen sene bir yazımda yazmıştım. Sadece binlerce yazının içinde hangisi olduğunu şu anda hatırlayamıyorum… 🙂

      Beğen

      1. Şimdi ilk sorumun içerisindeki çekingenliğimi cevaplamış oldunuz, siz aslında geniş süreçten bahsediyorsunuz. Bense kuantum mekaniği kurallarının açıkladığı oluşum anından 🙂 Sözünü ettiğiniz makaleyi okuyacağım, teşekkür ederim 🙂

        Beğen

Yorumlar kapatıldı.