2026’nın Getirdikleri: Yeni Bir Varoluş Hali

Okumak yerine dinlemek isterseniz, yazının hemen altındaki podcast bağlantısına tıklayın.

2025’i anlatırken heyecan, merak ve büyük beklentilerle astrolojik açıdan eşi benzeri görülmemiş bir yıl olduğunu paylaşmıştım ki sonradan dünya olayları da bunu teyit etti. Her gün bize hayret ettiğimiz yeni gelişmeler getirdi ve bir noktadan sonra da “hayret” hissimizin köreldiğini, değişiklikleri değil sindirmek, yetişemediğimizi, sanki olmamışlar gibi yaptığımızı da gördük. 

Bitti mi? Hayır. Dünyaya bakın. Yapılacak o kadar çok iş, değiştirilecek o kadar şey var ki! Hızla bir şeyler daha iyi olsun istiyoruz, dertler çözülsün, saygı geri gelsin, bolluk ve rahatlık paylaşılsın… 

Ve elbette derhal 2026 geliyor, çıtayı çok daha yukarı taşıyor ve bize binlerce yıldır — belki de binyıllardan da uzun süredir — görülmemiş değişimler ve akışlar getiriyor.

Bu senenin taşıdığı görülmemiş potansiyeli sadece büyük döngülere bakarak anlayabiliriz. Hatta anlamak sözcüğünden de biraz çekiniyorum çünkü daha önce böyle bir şey yaşamadığımız için ne yaparsak yapalım tam olarak görmekte ve kavramakta zorluk çekeceğimizi hissediyorum. Ancak kısaca şunu söyleyebilirim:

Yeni bir varoluş haline kilitleniyoruz.

Gelin, birlikte yakın geçmişimize giderek bu döngü başlangıçlarının ufak halkalarını hatırlayalım ve bugünü nasıl etkilediklerine bakalım.

2016, Uranüs-Eris buluşmasını yaza yaza bitiremediğim yıl, tıpkı 2025 gibi bir 9, bitişler, kapanışlar senesi. Birçok analist için “2020’ler, 2016’da başladı.” 2016, hem küresel düzeni hem de Türkiye’nin iç ve dış siyasetini kökten etkileyen kırılma yıllarından biri oldu. Trump, Brexit, darbe teşebbüsü, terör saldırıları… Sahte haber, algoritmalar ve kutuplaşma kavramları ana akıma girdi.  Daha fazla şey söylemeye gerek var mı? Bu, bir sonraki 9 yılı belirleyen bir yıldı. O gün bugündür bunlarla uğraşıyoruz. Eris’in gücünü asla küçümsememeli. 

2020 içinse “Kaçınılmaz değişim, İsteğe bağlı gelişim” başlığını atmıştım. 2020’de geri dönüşü olmayan bir kapıdan geçtik. Hiçbirimiz, görmezden gelmeye çalışanlar, hayatta hiçbir şey olmamış gibi yapanlar veya “yasaklar bitti, haydi eskisi gibi yaşayalım” diyenler bile kaçamadı. 2020’de Satürn-Plüton buluşmasıyla 503 yıllık, Satürn-Jüpiter buluşmasıyla 200 yıllık iki uzun dönem döngü başladı. Ardından Plüton Kova’ya girerek yeni bir 248 yıllık döngüyü başlattı.

2025-26 ve 27’yi bu büyük döngüler olmadan, özellikle 2020’deki büyük duraklama-resetleme olayından ayrı düşünemeyiz.

Bu seneyi o senelerden ayıran ne? 2026 nasıl anlatılır? Ve daha da önemlisi bir hata yapmadan, önemli bir noktayı eksik bırakmadan, ortalığı telaşa düşürmeden önemini de vurgulayarak ve yıl boyu kullanılacak bir rehber olarak bu seneyi nasıl özetleriz? İnanın bu konuda o kadar uzun süre – hatta yıllardır- düşündüm, öyle çok not aldım ki, bir ara “bu sene enerji özeti yazmasam ne olur?” demeye başladım!

Bu sene on üçüncüsünü yazarken, bu özetlerin temel niyetini hatırlamak önemli. Biz bunu niye yapıyoruz? 

Öncelikle insanız ve geleceği merak ediyoruz. Sorularımız var, umutlarımız var ve evet, kokularımız da var. Binlerce yıllık kültürümüz sorumluluk almadan hayatı bize yapılan bir şey olarak görmemizi destekledikten sonra yıldızların insafına kalmış gibi hissetmek normal. Ama normal olması bu doğrudur anlamına gelmiyor.

Bizler çevremiz ve içinde bulunduğumuz evrenle birlikteyiz, ayrı değil ve harmanlanmış enerjimizle eş-yaratıma giriyoruz. Kaderimizi evrenle birlikte yazıyoruz. Seçimlerimiz hayatımızı şekillendiriyor, seçimlerimizi şekillendiren şey ise ZAMANIN RUHU ve ÖZGÜR İRADEMİZ. Yani bu paylaşımda enerji katmanları ve potansiyeller var, felaket tellallığı, travma bağımlısı sansasyonel öngörüler yok.  Bu paylaşımların bir misyon bildirisi olsa şöyle olurdu: 

Bugün bu paylaşımda ve bunu takip edecek 2026 paylaşımlarında enerjiyi okuyup olası değişikliklerin bir resmini çizeceğiz, kolektif enerjinin gelişimimize katkılarını ve olası tuzaklarını inceleyecek, 2026’nın büyük evrimleşme sıçramasını özümseyip harekete geçirmek için sahip olduğumuz araçları anlamaya çalışacağız ve potansiyeli boşa harcadığımızda nasıl hissedebileceğimize bakacağız.

Evet, bu sadece bir başlangıç. Bu bölümde genel astrolojiye odaklanacağız. Ardından 2026’nın numerolojisi ve Çin astrolojisine göre Ateş At olmasına odaklanacağız. Bu sene öyle değişik, öyle kalabalık ve dinamik bir yıl ki, yukarıda bahsetmiş olduğum gibi uzun uzun düşünürken önüme bir sürü kart destesi aldım ve tek niyetim “Seneyi rahat, akışta, sağlıklı ve bolluk içinde geçirmemiz için neyi bilmeliyiz?” diyerek tamamen rastgele bir şekilde her ay için bir kart çektim.  Yani bu sene her ayın önemli astrolojik hareketlerine ve enerji portallarına kısaca baktığımız ve yönlendirme aldığımız bir bölüm daha olacak: “Aylar ve Kartlar”

Haydi, şimdi bu senenin anlatması zor ama hepiniz için yaşamasının akışta ve capcanlı olmasını dilediğim astrolojik potansiyeline bakalım:

Yılın ilk 6 ayı çok hareketli. Yıl başlar başlamaz tüm kişisel gezegenler  (Ay, Merkür, Venüs ve Mars) “sınır dışı”. Bu diğer hareketler arasında belki o kadar önemli değilmiş gibi durabilir fakat benim dikkatimi çok çekti. Bu çok nadir görülen bir durum. Bir gezegen sınır dışı olduğunda, normal ifadesinin ötesine geçer, asi ve bağımsız davranır, yaratıcı ve zeki olmasına rağmen öngörülemez, aşırı ve olağandışı bir şekilde kendini gösterir. Bu da bu senenin nasıl olacağına dair ilk işaretimiz, dostlar. Yılın en başında kendimizi huzursuz, hiç de kendimiz değilmiş gibi hissedebiliriz. Bu seneyi isyanla, bizden beklenmeyen çıkışlarla ve olağanın çok dışında seçimlerle geçirebiliriz.

Viraj 1

Ardından Steve Judd’ın yılın üç “FLAŞ NOKTASI” dediği kısa, etkili, dönüşümsel dönemlerden ilkine giriyoruz. Sanki büyük bir hızla keskin bir virajda ilerliyoruz gibi düşünün. 20-26 Ocak arasında baş döndürücü bir aktivite var: 

Satürn Uranüs’e altmışlık, Mars Uranüs’e üçgen, Mars Satürn’e altmışlık açıda. İki gün sonra Neptün Koç’a geçmeden hemen önce, Mars’la altmışlık açıda. Ardından Mars Plüton’la kavuşuyor. Bunların hepsi kesintisiz olumlu akışlar ve sadece altı günde gerçekleşiyor. Satürn Uranüs’e altmışlık açı yaparken Neptün Koç’a geçiyor. Bu, çok kısa sürede inanılmaz derecede yoğun bir astrolojik faaliyet. Takvimlerinizde bunu işaretleyin.

26 Ocak’ta Neptün bir daha 150 yıl geri dönmemek üzere Balık’ı terk edip Koç’a geçerken… İşte bu noktada artık bir eşik daha atlamış oluyoruz. Bu geçişin detaylarını uzun uzun anlatmıştım. (Bağlantısı burada)

Yani Ocak sonu yoğun, kısa ama çok yüklü bir dönem.

Şubat’ın Yoğunluğu

14 Şubat’ta Satürn Koç’a geçiyor ve üç gün sonra 17 Şubat’ta Kova yeni ayı ve Çin yeni yılının başlangıcında bir Güneş Tutulması var. Sabian sembolünü özellikle önemli buluyorum: “Kozadan çıkmakta olan kelebek” Bu tutulma özellikle ABD için önemli bir konumda ve biliyorsunuz orası hapşırırsa dünya nezle olur diye söz var.

Üç gün sonraysa 20 Şubat’ta Satürn-Neptün kavuşumu var. Herkesin konuştuğu işte bu olay. Ama arka planda çok daha fazla şey oluyor.

Bu, yapı ve düzen gezegeni Satürn ile mutlak sınırsızlık gezegeni Neptün’ün buluşması, yani mutlak kısıtlama ile mutlak sınırsızlık, Koç burcunun en başında, Zodyak’ın başlangıcında, DÜNYA NOKTASI dediğimiz ekinoksun da gerçekleştiği noktada oluşuyor.

Bu ikisi aslında yaklaşık bir yıldır birlikte dans ediyorlar, birbirlerinin enerjilerini etkiliyorlar.  Temmuz ortasında neredeyse tam birleşeceklerdi. Aynı zamanda diğer dış gezegenlerle de etkileşim halindeydiler. Bu da bize, işleri bugüne kadar yaptığımız hallerinin artık devam etmeyeceğini gösteriyordu. Şimdi sadece bir kereliğine birbirlerine dokunuyorlar. 

Eğer 30 yaş ve üzerindeyseniz daha önce Koç’ta Satürn yaşadınız. Ama Koç’ta Neptün’ü geçen yılki kısa geçişi saymazsak, hiç yaşamadık.

Fakat, hayatlarımızda kısıtlamayla sınırsızlığın birleşimini yaşadık ama asla bu burçta, bu eşleşmede değil. Örneğin, bir başka 9 senesi olan 1989’da Neptün-Satürn Oğlak’ta birleşti. 89’un önemli olaylarının başında Berlin duvarının yıkılması ve SSCB’nin dağılmasının başlangıcını görebiliriz. Fakat Koç’un en başındaki bu eşleşmenin bir örneğini aradığımızda içinde bulunduğumuz medeniyetin şafağına kadar uzandığını, MÖ 4000 yıllarına kadar gittiğimizi görüyoruz. Yani buyurun dostlar, 6000 yıllık yeni bir döngü daha başlıyor!

Bu bir yeniden başlatma (reboot). Genel olarak dünyaya baktığımızda bu birleşmenin çoğunlukla özgürlük, bağımsızlık ve ilerici devrimlerden yana olduğunu görüyoruz.

Buradaki fırsat çok büyük. İçinizden yükselen enerjileri hissetmek ve onlarla ne yapmanız gerektiğini içgüdüsel olarak bilmek ve içten gelen bu his ve bilişi sevgiyle, sağduyuyla harekete geçirdiğinizde RUHANİ USTALIK çok mümkün. 

Bu bir kendiliğinden başlama, başlatma, kendini gerçekleştirme hali, kimseden izin istemeden kendiniz olmanız dürtüsü. Kullanma kılavuzu olmadan karmaşık bir makineyi nasıl çalıştıracağınızı bilmek gibi, sanki bir sabah uyanıp, geçmiş bir yaşamda bildiğiniz bir şeyi hatırlamak gibi… Kathy Biehl bunu “bir sabah uyanıp saf Koç burcu olduğunu bulmak gibi” diye anlatıyor. 

İçimizde bir şey ateşleniyor ve bunu topluca yaşıyoruz. 

Ne yapmayı bekliyordunuz? Neyi erteleyip duruyordunuz? Şu anda birçok insanın içinde, yıllardır yapmak zorunda oldukları bir şeyi yapma cesaretini veren bir geçiş var. Ve muhtemelen bunun somutlaşması gelecek yılı bulacak. Örneğin çoktan bitmiş, hiçbir yere gitmeyen ilişkilerden çıkmak, emeklilik yaşındayken birden yeni bir kariyer başlatmak ya da dünyanın öbür ucuna taşınmak gibi… 

Plüton’un da Kova’da olduğunu hatırlayın, buraya yeni yeni tam anlamıyla yerleşiyor. Hepsi birlikte kişisel yaşamlarımız ve ruh hali olarak “kendi alanımda egemenliğimi ilan ediyorum” demek için karşı konulmaz bir istek uyandırıyor. 

Viraj 2

Ardından Steve Judd’ın ikinci FLAŞ NOKTASI dediğimiz döneme giriyoruz. 13-19 Nisan arasını da not alın. Mars kendi burcu Koç’ta inanılmaz bir aktivite halinde.  2-3 gün boyunca 7 gezegen Koç’ta: Güneş, Ay, Merkür, Mars, Satürn, Chiron, Neptün.  Merkür–Mars–Satürn–Neptün 5 derecelik alanda, Koç yeni ayı ise Chiron’la birleşiyor. Benim elimdeki programlar o kadar geriye gitmiyor ama Steve Judd araştırmış ve bilinen tarihin hiçbir köşesinde böyle kalabalık ve hareketli bir Koç burcu bulamamış. MÖ 12.000’e kadar geri gitmesi gerekmiş. 

Ben de bunun üzerine kendi araştırmamı yaptım. MÖ 12000 son buzul çağından çıkış sürecine geliyor. İklim açısından ısınma–soğuma dalgalı, ama genel eğilim ısınma. İnsanlık içinse bu dönem avcı–toplayıcılıktan yerleşikliğe geçiş eşiği ama tarım henüz başlamamış. Yani atmosferik koşullar hızla değişirken, deniz seviyesi yükseliyor, ekosistemler dönüşüyor ve insan zihni hayatta kalmaya odaklanmaktan anlam üretme moduna geçiyor. Bu yüzden birçok araştırmacı bu dönemi “Bilinç sıçraması”, “Medeniyetin tohum anı”, “Yeni çağın eşiği” olarak nitelendiriyor. Evet, yeni bir döngü daha! Bu sefer 12.000 yıllık!

Steve Judd “Hayatta bir şey başlatmak için böyle bir zaman bir daha gelmez” diyor. Bu çok güçlü bir fırlatma rampası. Ne başlayacak? Siz ne isterseniz dostlar! 

Ancak bu aynı zamanda eski öz-sabotaj, öz-değer ve kendini bastırma kalıplarını bitirme fırsatı.

Yavaş Su/Toprak karışımından Hızlı Ateş/Havaya

Toprak/su elementlerinin temsil ettiği dişi enerjilerden, ateş/hava elementlerinin temsil ettiği eril enerjilere doğru olan vurgu kayması, geçtiğimiz yıl Neptün ve Uranüs’ün Koç ve İkizler burçlarına geçmesiyle başladı. Bu enerji dönüşümü bu yıl tamamlanıyor ve 2032’ye kadar bizimle kalacak.

Ateş ve hava burçlarına vurgu, Nisan ayının sonunda Uranüs’ün İkizler burcuna girmesiyle belirginleşiyor. Bu geçiş, değişim hızında büyük bir artış ve üretken faaliyetlere yönlendirilmesi gereken, geliştirici bir enerji hortumu getiriyor. İkizler’deki Uranüs başka nasıl anlatılır bilmiyorum! (Yine uzun açıklamalar bu paylaşımda)

Haziran sonunda Jüpiter Aslan’a giriyor, ateş/hava vurgusunu güçlendiriyor ve Kova’daki Plüton’a karşı karşıya geliyor. Bu, kişisel başarılar, gelişim ve öz-ifadede büyük fırsatlar getirebileceği gibi aşırı güç mücadeleleri, teknokratik aşırılıklar, artan otokrasi ve bunun tetiklediği, sonucu öngörülemeyen halk hareketleri ve kitlesel dalgalanmalar da yaratabilir.

Viraj 3

Enerjiler Temmuz ayında zirveye ulaşıyor. Uranüs, Neptün ve Plüton arasında oluşan mini üçgen yapı, ikinci yakın hizalanmasını yaparak insanlığın kolektif bilincine derin, vizyoner ve sarsıcı değişimler getiriyor. Bu dönüşüm, Jüpiter’in aynı anda bu yapıdaki tüm gezegenlerle açı kurmasıyla daha da güçleniyor. Fransız astrolog Andre Barbault, bu dönemi ezilenlere ve ayrıcalık sahibi olmayanlara adalet ve zafer getirecek olan “insanlığın yeni bir çağı”nın başlangıcı olarak tanımlıyor. 

İşte bu aynı zamanda Steve Judd’ın üçüncü FLAŞ NOKTASI olarak adlandırdığı dönem. 18–23 Temmuz arasında Jüpiter, Uranüs, Neptün, Plüton’un hepsi 4 derecede.  Diyor ki; “Bu dönem hızlanma dönemi. Evrimsel sürecimiz ani bir şekilde hızlanacak. Yeni teknoloji, yeni bir atılım, büyük bir sıçrama noktası.” Herhangi bir burcun 4 derece civarında gezegeni olan herkes tetikleniyor.

Bu radikal değişim, Temmuz sonunda Ay düğümlerinin burç değiştirmesiyle daha da pekişiyor. Kuzey Ay Düğümü Kova burcuna girerek ateş/hava ağırlıklı bu sürece katılıyor. Birkaç hafta sonra Plüton Aralık başına kadar “sınır dışına” çıkıyor. Bu da teknoloji aracılığıyla ifade edilen Kova temaları olan eşitlik ve idealizmin dönüşümünü yoğunlaştırıyor. 

Venüs, Ekim ayında Akrep burcunda gerilemeye başladığında bu tabloya kendi sesini ekliyor. Mars–Plüton karşıtlığını da içeren bu gergin yapı, özellikle Merkür’ün de aynı anda Akrep’te gerilemesiyle, düzende daha da büyük sarsıntılar olması potansiyelini artırıyor. 

Bu geçişleri nasıl deneyimleyeceğiniz, bulunduğunuz yerel koşullara ve kişisel tutumunuza bağlı. Evren bilinçli ve yaşam ortağımız, ne yaptığımız ve nasıl düşündüğümüz, bu döngülerin kendini nasıl göstereceğini değiştirecektir. Zamanın enerjileriyle birlikte çalışırsanız, gerçekten kim olduğunuzu bir daha asla unutmamak üzere hatırlayabilirsiniz:  

Aydınlanma yolculuğundaki fiziksel insan ve kendini deneyimleyen bir ebedi ve ezeli ruh, sevginin bedenlenmiş hali.

Bilge Baykuşlar, şimdilik burada duralım. Bu büyük senede birlikte ilerleyeceğiz. Elimden geldiğince, iç sesim bu sene “Koç” usulü haykırdıkça – artık böyle olacak gibi görünüyor – yöntemler, öneriler, enerji bilgileri paylaşmaya devam edeceğim. 

Bence biz hazırız. Artık öğrencilik, staj vs. bitti, iş ciddiye bindi. Artık prova yok. İlk işinizi düşünün. Kim bilir yanlış bir şeyler yapmaktan ne kadar korkmuştunuz… Ama sonra her şey yoluna girdi, hatalar olmuşsa bile, onlar sayesinde öğrendiniz. 

Arzum, duam ve umudum, felaket fantezilerine kapılmak yerine, bu enerjiyi yaratıcı kullanmamız. Biz yıllardır dalgalarda sörf yapmayı öğreniyoruz. Bu dönüşüm en az birkaç sene sürecek… Eğer 12.000 yıl önce atalarımız başardıysa, eğer 6000 yıl önceki eşiği atlayıp geçtiysek, bunu da kesinlikle beceririz. Yaşam tarzımızda, tıpta, teknolojide, bilgiyi özümseme şeklimizde ve en önemlisi bilincimizde ve içimizdeki şefkatte büyük sıçramalara gebe bu zamanda tam da buradayız. Dünya bizlere emanet.

Bundan sonraki paylaşımlarda enerjilere ay-ay bakacağız, numerolojiyi konuşacağız ve Çin astrolojisine göre Ateş At ne anlama geliyor öğreneceğiz.

Şimdilik size önerim, yeni yıla kadar elinizden gelen en iyi şekilde geçmişi geçmişte bırakmaya odaklanmanız. Bırakın ki, seneye bu şeyler size ayak bağı olmasın.

Bu zamanda Kış Gündönümünde paylaşmış olduğum meditasyon ve artık bir klasik haline gelen Yeni Yıl meditasyonu ideal çalışmalar.

©Mor Alev 2025

Görseller: Canva/Mor Alev, Son 3 görselin maalesef yaratıcılarını bulamadım.

En son podcast paylaşımlarını kaçırmayın:


En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve BEDENİNİZLE BARIŞMAK için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayın.

“Sabian Hikayem”. Benzersiz bir çalışma: Gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!

Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com

HİZMETLER

Mor Alev sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.