Havada Yaşamak

Bu ay gözler gökyüzünde. Bloğun sağ üst köşesindeki sayaç her gün bir sayı atarken, sanırım artık büyük çoğunluğunuz biliyor, 21 Aralık’ta Jüpiter ve Satürn her yirmi yılda bir olduğu gibi bir araya geliyorlar. Ancak bu sefer görüntü de etki de çok daha büyük.

Bu iki gezegen güneş battıktan yaklaşık kırk dakika kadar sonra güneybatıda ışıldarken alışılmamış parlaklıkta bir görüntüyle tek yıldız gibi görünmeyecekler, hala daha iki ışık göreceğiz ama birbirine çok yakın iki ışık. Çifte yıldız gibi. Bu hayatta bir defa göreceğimiz çarpıcı bir resim. Peki ya hava bulutlu olursa? O zaman gazetelerdeki fotoğraflarla yetineceğiz demektir. Bundan önceki benzer görüntü için geriye çok geriye gitmeliyiz, 4 Mart 1226’ya şafaktan hemen önceye. Peki ya bir sonraki? Bu ikiliyi bu kadar yakın ve parlak görmek için 2080’e kadar bu dünyada kalmalıyız. Onu da kaçırırsak? Üzgünüm dostlar, 2400 yılına kadar bir daha bu görüntü yok! 

Kaynak: BBC Sky At Night

Jüpiter ve Satürn, baba ve oğul. Sadece yirmi yılda bir buluşan. Yani bu o kadar da ender değil ama böyle olması çok ender. 21 Aralık’ta hepsi bir araya geliyor:

Bu hafta önce Satürn, sonra Jüpiter Kova’ya geçti.

Güneş 21 Aralık günü bir anlığına duruyormuş gibi hissettiğimiz gündönümü noktasına gelecek ve yeni bir enerji imzasıyla günler uzamaya başlayacak.

Aynı gün, kritik başlangıç derecesi, Kova’nın ilk derecesinde Satürn ve Jüpiter buluşacak. 

Yine aynı gün, Zodyak muazzam detaylandırılmış açılarla bu yeni başlangıcın enerji haritasını bütünleyecek.

Toprak dönemi bitecek, hava dönemine giriş yaşanacak.

Yeni bir element, yeni çağ, yeni başlangıçlar. Bu birleşmeden uzun, çok uzun süre bahsedeceğiz, gelecek 200 yıl kadar vaktimiz var!

Önümüzdeki günleri bu iki devin bir arada neleri başarabileceklerine ve olasılıkların enerjisini anlamaya ayırıyorum. Birlikte potansiyeli anlamaya çalışacağız. Potansiyeli hayatımızda nasıl yaratıma sokarız? Toplum hayatımız, çevremiz nasıl değişebilir? Hava elementinin ne önemi var? Mutasyon Kavuşumu da ne? Jüpiter’in kızı Pallas Athena’nın Kova’daki görevi ne? Peki, baba-oğul bir aradayken onların karesindeki Boğa’da bulunan büyükbaba Uranüs ne yapacak? Bu çevre, iklim, tarım, para için ne anlama gelebilir? “Ben” ne olacağım?

Çok soru var ve bir yerden başlamalı… Bugün büyük döngülere bakalım. Bitirmekte olduğumuz 200 yıllık toprak ve başlamasına an kalan hava döngüsüne…

Toprak

Toprak, beş duyunun elementidir. Eğer bir şeyi fizikselde yaratmak istiyorsak, toprağa ihtiyacımız var. Fikirler gerçeklik haline gelmek için toprağa uğramak zorundadır. Steven Forrest’ın sözleriyle: “Yüksek alemler kendilerini toprak elementi aracılığıyla ifade etmek için yarışırlar” Ve her zaman dirençle karşılaşırlar – bir başka toprak özelliği. Farklı fikirlerdeki insanlar, engeller, bütçeler… İşte o zaman büyük iş başlar. Kimse çiftçiliğin de inşaatçılığın da kolay olduğunu söyleyemez. Toprak dirayetle, disiplinle çalışmamızı, odaklanmamızı ve yaratmamızı sağlayan elementtir. 

Jüpiter ve Satürn 200 yıl boyunca toprak elementinin yeryüzündeki egemenliğini destekledi. Arada sadece bir defa 1980’de havaya geçiş yaptılar ve sonra yeniden toprağa döndüler. Bir düşünün, 200 yılda endüstri devrimi tam anlamıyla kendini ifade etti ve gücünü topraktaki kaynaklardan aldı. Kömür, petrol, uranyum, pillerimiz için nadir metaller. Topraktan gökyüzüne uzanan devasa gökdelenler inşa ettik. Yeryüzünü şimdiye dek hiç olmamış şekillerde değiştirdik. Dev göller ve hidroelektrik santraller, palmiye şeklinde yığma adalar, milyonlarca insanın yaşadığı şehir cangılları, ormanlar ve çayırlardan tarlalara dönüştürülen milyonlarca metrekare, kurutulan dere yatakları, bataklıklar, dev açık madenler ve taş ocakları… Üretim, üretim, üretim. Sistemler kurduk. Devletler yarattık. Kurumlar icat ettik. Çok çalıştık. İşimiz gücümüz materyalleydi. Elle tutulur nesneler. Elle tutulur sonuçlar. Şu anda bu yazıyı okuduğunuz telefonu, tableti, bilgisayarı, oturduğunuz ergonomik sandalyeyi, dolabınızdaki egzotik meyveyi, hatta dolabınızı ve onu çalıştıran elektriği toprak elementine borçluyuz. Bu element bize inanılmaz bir ilerleme şansı sundu. 

Bireysel yaşamlarda da elle tutulur sonuçların peşinden koşturduk. Evimiz olsun, arabamız olsun, nesnelerimiz olsun, hastalanırsak ilaçlarımız, bilimsel deney yapacaksak sayabildiğimiz, tartabildiğimiz çıkarımlarımız, âşık olduysak tektaşımız, çalışacaksak damgalı imzalı kim olduğumuzu kanıtlayan kağıtlarımız olsun. 

Tabii bir nokta geliyor ki, yaptıklarımızda inanılmaz aşırıya kaçtığımızı anlıyoruz. Bu ilerlemenin de büyük bir faturası oldu. Öncelikle, elle tutulamayan şeylere önem vermemeye başladık. Ruhumuzu, kalbimizi, sezgilerimizi unuttuk. Toprak elementini böylesine dolu yaşamanın en karanlık yüzü ise yeryüzünün suistimali oldu. Yeryüzünün kirletmediğimiz noktası kalmadı, iklim değişimi, yükselen deniz seviyeleri, toprağın kaybı, hayvan ve bitki dünyasında kitlesel yok oluşlar ve tabii şimdi Covid deneyiminin ortasında çok iyi bildiğimiz gibi zoonotik virüsler…

Toprak döngüsü biterken, geriye dönüp çalışkanlığımızı, yaratıcılığımızı kutlayabiliriz. Öğrendiklerimizi kesinlikle yanımıza almalıyız. Ve verdiğimiz zararı da nasıl telafi edeceğimiz konusunda derinden düşünmeli, her birimiz kendi ufak hayatlarımızı bu ihtiyaca göre ayarlamalıyız. Önümüzdeki 200 yıl ve ötesinde, bu döngüye geri dönüş yok. Bitti. Son. 

Ve bu son sisteme nasıl da büyük şok dalgaları yayıyor!

Hava

Mayıs 2020 tarihli “İkinci Rönesans” başlıklı yazımdan alıntılarsam: 

“Book of Air’de Steven Forrest hava elementini şöyle anlatıyor: “Hava çevremizdeki dünyaya kalp ve zihinlerimizi bağlayan şeydir. Hava sonsuz bilgi akışının gerçekleştiği görünmez bağlantıdır. Birbirimizden ve diğer her şeyden ayrı olduğumuz yanılsamasını bozguna uğratan elementtir.” Hava bağlar, birleştirir. Hava burçları ise, en olumlu haliyle dikkatini odaklama, dinleme, öğrenme ve öğrendiğini iletme sanatıdır. Hava, zihin, iletişim, anlayış, dostluk, enerji ve sevginin akışıdır. Çok şükür hepimizin doğum haritasında üç hava burcu, üç hava evi var! Hepimizde Uranüs, Merkür ve Venüs var!”

Hava elementine geçiş bu zamanda, diğer tüm 200 yıllık dilimlerden daha önemli çünkü 2000 yıllık Kova Çağına geçişimizi de şimdi yaşıyoruz. İlginçtir, yıllardır zihnimde ne zaman 21 Aralık 2020’yi düşünsem, nedense tarihi çok iyi bildiğim halde, zihin gözümde Şubat 2021 canlanır. Hem de ilkokul birinci sınıfta hazırladığımız, sınıfın duvarında asılı duran mevsimler ve ayları temsil eden elişi takvim görüntüsüyle! Tabii defalarca kendimi geri çekip” ama bu Aralık’ta gerçekleşecek” dedim. Fakat biliyorum ki, aslında konuşan sezgilerim. 21 Aralık geçişinin oturmuş enerjilerini asıl Kova yeni ayı ile yaşayacağımızı söyleyen. Ve efemerisi kontrol ettiğimde Şubat ayı ilginç bir görüntüyle karşımda duruyor. Şimdi size bu başlangıç için çok önemli bir tarih daha vereceğim: 11 Şubat 2021. Kova yeni ayı. Bana göre bu tarih, Büyük Birleşmenin ve Kova enerjisinin kendisini yadsınamaz şekilde bize gösterdiği zaman olacak. Haritada bir taç görünümü var, en tepede yedi önemli varlık Kova’da:  Güneş, ay, Jüpiter, Satürn, Venüs, Merkür ve Pallas Athena. Sonra bir araştırma yapınca bunu görmüş olan araştırmacı astrologlarla karşılaşıyorum. Kova’da altı varlığın bir arada olduğu ilk tarih 1404 olarak görünüyor, bir sonraki 1903 ve sonra sıklaşıyor, 1962, 2021 ve gelecekte 2080’de. Ancak sayıyı 2021 Şubat ayı gibi yediye çıkardığınızda 2500 yılda sadece bir defa 2021’de yaşayacağız. 

Şimdi sizi bir yıl önceye çağırıyorum. Aralık sonu, Ocak başı buna benzer bir yoğunluğu Oğlak’ta yaşamıştık ve bütün bir senemiz Oğlak konularıyla geçti. Bir taraftan “yaşasın Oğlak bitti!” demek istiyorum ama nankörlük ettiğimi de biliyorum. 2020 olmasaydı, nasıl 2021 ve ötesindeki değişimi gerçekleştirmemiz mümkün olurdu?

2021’de hava elementine geçişi birkaç şey daha destekleyecek: Kuzey düğümü tutulmalar bir hava burcu olan İkizler’de gerçekleşecek. Merkür ise sadece hava burçlarında gerileyecek. Bu da demek oluyor ki hava burcu olan İkizler, Terazi ve Kova’da normalden çok daha fazla vakit geçirecek. 

Biz insanlar ateş devrimini yaşadık. Sonra tarım devrimi, endüstri devrimi, çok kısa sürede dijital devrim ve şimdi de Kuantum devrimin kıyısındayız. Öyle çok hava geliyor ki, bu bir tayfun, bir kasırga demek bile yetersiz kalıyor.

Hava, kalp ve zihinlerimizi dış dünyaya bağlayan elementtir. Bağlantı elementi olarak hava, bize sonsuz bilgi akışını sağlar ve karşılık olarak biz de bilgi yollarız. Bilgi ve veri ile ilgilidir. Zihinsel ve kognitiftir. Ancak bu havanın tamamını anlatmaz. Yine Steven Forrest’a dönelim, diyor ki; “Hava sembolik olarak ve sıklıkla gerçek hayatta da, bilincin iç gerçeklikleriyle nesnel dünyanın dış gerçekliklerini birbirine bağlayan köprüdür.”

Döngüler içinde döngüler… Büyük çoğunluğu da bu hayatımızda geçiş halinde, bu kuşak, şimdi yaşayan 7.8 milyar, hepimiz ara zamanların, geçiş dönemlerinin insanlarıyız. Esneklik çok önemli. Ve işte böyle bir zamanda katı toprağa alışmış bizler acaba havada nasıl yaşayacağız? Bazılarımız önce çok zorlanacak orası kesin.

2020’de hava elementinin köprülerinde oldukça fazla zaman geçirdik. Dokunamayınca, telefon ettik. Ziyaret edemeyince, görüntülü konuştuk. Kara tahtanın yerine ekrandan konuşan öğretmenler geldi. Zoom sayesinde seminerlere katıldık, yoga dersimize devam ettik, küçük bir ekran aracılığıyla ev gezdirdik. Alışverişimiz, banka işlemlerimiz, hatta doktor randevularımız bile sanal oldu!  Fakat bunu herkes yapamadı, değil mi? Birinci engel, gerekli teknolojiye sahip olmamaktı. İkincisi ise bu zihin yapısına geçememek. 

Önümüzdeki zaman, 200 yıllık hava elementinin ilk yılları ona alışmakla geçecek. Bizleri tutunacak katı şeylerden sadece soluyabileceğimiz, kokusunu alabileceğimiz, titreşimini hissedeceğimiz şeylere geçiş yapmak oldukça fazla meşgul edecek. Boşluk hissi oldukça sık yaşanabilir. Bir anlamda trapez etkisini her gün yaşayabiliriz. (Bağlantısı burada) Ne zaman trapezler arası uçmaya alışacağız, tutunmaktan fazla geçişlerle ilgileneceğiz, o zaman rahatlık gelecektir. 

Şimdi büyük ihtimalle diğer kaynaklarda da okuduğunuz olumlu gelişim potansiyeline gelelim: Kuantum bilişim, kuantum bilgisayarlar ve nanoteknoloji hayatımızı baştan sona değiştirebilir. Şu anda düşünemediğimiz keşifler birbiri ardına gelebilir. Rüzgâr, hava kaynaklı ve solar enerjide devrim çok mümkün. Şimdiye kadar keşfedilmiş ama kullanılmamış teknolojilerin de çok çabuk devreye gireceğine inanıyorum. Önerim yaşlar kaç olursa olsun teknolojiyle dost olmamızdır. Enerji bunu destekliyor ve inanın kolay olacak.

Hava, barış, demokrasi, işbirliği, ilericilik ve tarafsızlıkla alakalıdır. “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” bir Kova sloganıdır. Yani yukarıda bahsettiğim, teknolojiye erişimleri olamadığı için eğitim göremeyen çocuklar, malını satamayan üreticiler, vs. sorununu da hızlı bir şekilde çözmemizi bekliyorum. Bu sırada yoğun bir şekilde diğer eşitsizliklere de odaklanacağız. Kadın ve çocuk hakları, ekonomik eşitsizlikler. Genel eğilim bolluğu toplayıp yığmak ve diğerlerinden saklamak yerine paylaşmaya doğru dönmek olacaktır. Bu dünyada sadece böyle gerçekten tatmin olabileceğimizi anlayacağız. 

Bu sırada bu sabah Bruce Lipton’un alışılmamış şekilde, astrolojiye yer vererek Büyük Birleşmeyi konu alan bir bülten yayınladığını gördüm. Kısacık videoda olasılıkları ve insanlık olarak bulunduğumuz kavşağı çok güzel açıklıyor. Aşağıya ekliyorum.

Daha sonraki yazılarda Satürn ve Jüpiter’in Kova’daki yolculuğuna ve Uranüs etkisine bakacağız.

©Mor Alev 2020


En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.

Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com

12 comments

  1. Astroloji haritamda hava elementi nerdeyse hiç yok %2 gibi . İletişim kurmaya , değişmeye , esnek düşünmeye ve hava konularına kendimi açarak bu yeni döngüyü başlatmaya niyet ediyorum. Yazdıklarınız çok rahatlatıcı yapıcı bir üslupta . Bazen iyi hissediyorum eski geldiğinde ciddi bir anksiyete geliyor , sonra Atisha nın kalp meditasyonunda öğrendiğim şey geliyor “ tüm korkuları acıları kalbinin üstüne al , nefes verdiğinde neşeye mutluluğa dönüşsün çünkü her kalbin tüm acıları dönüştürme gücü var “
    Yazıları heyecanla okumaya devam 💕🪶

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Adınısenkoy, hava olmadan yasayamazsınız. Haritanızda Merkür, Venüs ve Uranüs var. Üç eviniz hava elementinde, üç burcunuz da öyle. Sevgilerle

      Beğen

      1. cok tesekkurler , nefes gibi geldi .. umarim daha da deneyimler ondan ogrenecegim seyleri hayatima / hayata katabilirim/

        Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Mor Alev,
    Gunes burcum ikizler(ay burcum ve kuzey aydugumum ise oglak,oglaktan bu bedende kaldikca kopacagim yok yani haha), kova cagi icin cooook heyecanliyim. Hava diyince benim aklima nefes geliyor, gercek varligimiz enerji bedenimizi fiziksel bedenimize baglayan, onu an be an yaratan nefesimiz. Ote yandan kova caginda dogaya ne yaptigimizla cok daha fazla yuzlesecegimiz cok net, belki karamsar olacak ama gecisten hemen once Covid birnevi “havayi bile zehirlemis oldugumuzun” gercegini gosterdi,bunu cok dusundum, solunum yolu hastaligi olmasi bana cok manidar geliyor. Daha nötral soylersek hava elementi hic bilmedigimiz bi sekilde ruhumuzun icine bakmamiza yardim edebilir🙏 ve kalp cakranin elementi de hava, birlestirici gucu de burada aklima dusuyor. Bu arada 2080de 89 yasinda oluyorum, bugunu hatirlayip yasanan omre gulumser o gun seni de kalbimde anarim belki, belki de zaten goklerde gezegenlerle mi olurum? 🙂 kimbilir. Bedenli veya bedensiz, her iki sekilde de bir sonraki donemde en az simdiki kadar cok daha mutlu olacagima eminim! 🙂
    2500 yillik döngü ise bana bir seyler fisildiyor ama tam anlayamadim.

    Krishna aklima geliyor, bundan 5.000 yil once oldugunde, ilk 2500u hizla çöken(isa gibi bir varligi bile carmiha gerdigimiz bir vahsilik bu kisma dahil) ikinci 2500u insan gozuyle gorulmeyen ama gittikce yukselise hizmet eden bi donem… Ve bunlarin hepsinin 5bin yil surup, sonrasinda altin bir cag baslatacagi konusuluyor. Bunlar cok amator aktarimlar, hicbir uzmanligim yok konularla ilgili ama umarim o altin cag kovaya gecisimizle basliyor, kalbim pir pir.

    Bu arada bugun hayatimin en mutlu gunlerinden biri 🙂
    Varligina sukurler olsun sevgili Mor Alev, sevgilerimle.

    Liked by 2 people

  3. Su içmeden bile insan birkaç gün hayatta kalabiliyor; ya nefes alamayınca,3 dakika ya da 5 mi? Ya sonrası…
    Anneannem” Insan Nefesten Ibaret”tir derdi.
    Ya,Covit enfeksiyonlarının bizi nefesimizle vurması…ilginç değil mi,Insanoğlu Nefes alamazsan SEN yoksun demek bence bu…
    Ben bir Boğa kadını olarak, Nefes aldığım sürece ayaklarımın toprağa basabileğini biliyorum.
    Hoş ve Sağlıkla gel 21,aralık,yeni Yüzyıl,Kalbimiz ,kollarımız açık.
    Sevgiler.🇩🇪🇹🇷💌.

    Liked by 1 kişi

  4. Bir kanaldan et yememiz konusunda uyarıldık.Yüzü Ve kalbi olan canlıları yersek dünyada 3. Boyut matriksinden kurtulamayıp enkarnasyonlar. sarmalından takılıp kurtulamayıp uzay/Galaksi topluluğunun bir üyesi olamayacağımız söyleniyor

    Beğen

    1. Sevgili Rıza, bence de artık et yemekten çıkmak bedenlerimize de enerjimize de iyi gelecektir. Bu benim kişisel görüşüm. Ancak, yukarıda parmak sallayarak uyaran bir kanallıktan ve neredeyse bir tehditten bahsediyorsunuz. Bu üçüncü boyut bir davranıştır. Sanki et yiyenler cezalandırılacakmış gibi, sonsuza dek lanetlenmeye layıkmış gibi… Bu ne beş ne de daha üzeri bir boyutun biliş halidir. Ayrılık içerdiği açıktır. Tabii siz istediğinizi düşünmekte ve inanmakta özgürsünüz ve siz neye inanıyorsanız o sizin için gerçektir. Bence de et yemeyelim. Gereksizce varlıkları öldürmeyelim. Çevreyi kirletmeyelim. Saygı duyalım. Ama bunu içimizden geldiği için yapalım. Hayvanları ve dünyayı sevdiğimiz, kendimizi iyi hissettiğimiz için. Üçüncü boyuta takılıp kalmaktan korktuğumuz için değil. Sevgilerle

      Liked by 4 people

  5. Güneşim İkizler, merkür ve venüsüm ikizler, kuzey ay düğümüm ikizler.. Dahası da var da söylemeyeceğim, şaşkınlıktan ağzınız açık kalmasın :))

    Liked by 1 kişi

  6. Sevgili Moralev,

    Öncelikle teşekkür ederek başlamak istiyorum çünkü yazdığın yazıların üzerimde çok emeği var. Gönülden teşekkürler.

    Bu yazının altına yazmak gibi bir niyetim yoktu fakat dün gece rüyamda Satürn ve Jüpiter’i gördüm. Dünya’ya o kadar yakındılar ki onları izlemenin yollarını arıyordum. Tepelere çıkıyor ve en güzel nereden görebileceğimi bulmaya çalışıyordum ve bu sırada karşıma harika manzaralar da çıkıyordu.

    Okuduğum tonla yazının da etkisi ile rüyama girdiler eminim ki fakat rüyada çağrıldığımıza dair bir hissiyat vardı. Çekim alanına girmemek mümkün değil gibi bir his.

    Bir dost ile paylaşır gibi paylaşmak istedim 🙂

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.