Sevgili Bilge Baykuşlar,
Nasılsınız? Şu anda, tam da bulunduğunuz yerde, nasılsınız?
Bedeniniz, duygularınız, düşünceleriniz… Nasılsınız?
Bir saniyenizi ayırın ve yeniden dengeye gelin, belki oturma şeklinizi ya da duruşunuzu ayarlarsınız, belki de düşünceleri…
Omuzlarınızı aşağıya indirin, ensenizi rahatlatın.
Omuzları geriye yuvarlayın, göğüs kafesinizi açın.
Karnınızı serbest bırakın, gövdeyi gevşetin, karından verdiğiniz rahat nefeslere dönün.
Ve şimdi dopdolu, olabildiğince derin bir nefes alın ve…
Bacaklarınızı ayak tabanlarınıza kadar gevşetin.
Haydi, bir derin nefes daha, verirken salın gitsin.
Tekrarlayın: “Ben buradayım. Ben şu anda buradayım. Bulunduğum andayım. Güvendeyim. Sakinim. Buradayım.”
Peki şimdi nasılsınız?
Kaderin Çağrısı
Böyle başladık çünkü ana ve dengeye geri gelerek zihinsel özgürlüğümüzü tekrar kucaklamayı günlük alışkanlık haline getirmemiz gereken bir döneme (daha!) girdik.
Kader dünyayı çağırıyor. Kader bizleri bireysel yaşamlarımızı en ufak detayına kadar inceleyip özellikle pek çok fiziksel alışkanlığı elemeye teşvik ediyor. Derinlerde şekillenmiş olan büyük değişim yüzeye çıkmakta, gelişini görsek de görmesek de.
“Rahatlık alanınız zindanınızdır.”
Mark Jones
Böyle bir çağrı alınca ne yaparız? Yorganı başımızın tepesine çekip çalar saatin erteleme düğmesine basmak? Bir sürü başka şeyle oyalanıp alarmı duymazdan gelmek? Başkalarının yangınlarına koşturup içeridekiyle ilgilenmemek? Binlerce yıl boyunca bunun pek çok yolunu keşfettik fakat artık metaforik ve gerçek yangınlar o kadar büyüdü ki, görmezden gelmek pek de mümkün değil.
Kader çağırdığında yeni şeyler denemek zorunda kalırız ve bunu da risk olarak algılarız çünkü daha önce yapılmamıştır. Riskin ödülleri olduğu gibi içimizdeki sesin uyarısına karşı çıkarak alınmış olunan pek zeki olmayan riskler de vardır, iç ses dinlenmediğinde sonu hüsranla biter. Dolayısıyla, bir şeyi risk olarak tanımlar tanımlamaz hayatta kalma dürtümüz bizi olduğumuz yerde dondurur. Tanıdığımız yerde, adına rahatlık alanı denilen alanda hapsoluruz.
Bu çok güçlü kader çağrısı Uranüs ve Kuzey Düğümü birleşmesi olarak karşımıza çıkıyor, Mars karışıma ateş eklerken, Satürn köşeden doğru toplumsal olarak yapmamamız gereken her şeyi bir bir sayıyor. Çekirdek yaramızın şifası için çalışan Chiron, gerilemek üzere duruyor ve “Varoluş Hakkımızı” nasıl görmezden geldiğimizi tekrar vurguluyor. Huzursuz, karışık ve şaşkın hissedebiliriz.
Yılın bence en önemli hareketi, Uranüs ve Kuzey Düğümünün bir süredir giriş enerjilerini hissettiğimiz uzun süreli bir iş birliği. 31 Temmuz’da tam hizalanma gerçekleşecek ardından bir ay boyunca birlikte olacaklar, etkileri ise önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.
Bu ikisi 15 yılda bir buluşur. Uranüs, kozmik çalar saat, düşen yıldırımla aydınlanma, yüksek zihnimiz ve geleceği getiren olarak bizi aldığı gibi yüksek amacımıza giden yola yerleştirir. Kuzey düğümü ise kendimizi gerçekleştirdiğimiz en olumlu kaderimizi işaret eder. Bu ikilinin yönlendirdiği yüksek kader veya ona giden yol, sıklıkla hiç de şartlandırılmış zihnimizle düşündüğümüz gibi değildir. Beklenmedik, tuhaf ve tehlikelerle dolu gibi gelir, oysa beklenmedik olan başımızı öyle bir yöne çevirir ki, kendimizi gerçekleştirmeye giden en kısa yola bakmaktayızdır.
Gelin, bir nefes daha alalım…
Buluşma Boğa’da. Bundan önceki Boğa buluşması 1939’da gerçekleşmişti. Bundan önceki Mars-Uranüs-Kuzey Düğümü buluşması ise MÖ 324’teydi. Ne kadar nadir bir kombinasyon olduğunu görüyor musunuz?
Boğa hayatta kalmakla ilgilidir, tabiat, besin, su, üretim, para, toprak… Aklıma geçen gün BM Genel Sekreterinin küresel iklim değişikliğine dair politikalar ve uygulamalarla ilgili söyledikleri geliyor: “Önümüzde tek bir seçenek var. Ya topluca iş birliği yapacağız ya da topluca intihar edeceğiz.” Eh, Uranüs kozmik alarm kimliğiyle BM’ye de girmiş olmalı. Biz insanlar alıştığımız şartların devamını ister ve değişime direnirken, Gaia parmağını sallayıp “çocuğum, artık büyüdün, artık bunu yapmıyoruz, artık sorumluluklarını öğrenme vaktin geldi” diyor. Boğa direnir, hiçbir şeyi hızla veya yeterince düşünmeden yapmayı sevmez. Bazen bu strateji en iyisidir. Ama yırtıcının peşinden koştuğu antilop için bu tavır ne geçerli, ne de faydalıdır. Evet, peşimizden bir çita koşuyormuş gibi de hissedebiliriz.
Mars, Boğanın tam tersi, hızla ilerlemenin, istediğini başarmak için iç gücünü toplayıp amaca atılmanın tanrısı. Pek de derin düşünmez. Ateş, istek, tutku, liderlik, öfke ve her şeyden önemlisi başlatma gücü. Duygular karman çorman olabilir. Karışık duygulardan daha iyi bir uyandırıcı olabilir mi?
Peki hangisi olacak? Kaç, savaş, don?
“Kabul ettiklerimizin sınırı, özgürlüğümüzün de sınırıdır.”
Tara Brach
Bilge Baykuşlar, içimizde dayanılmaz bir itme gücü yanıyor. O inanç sıçramasını yaşamak, o geleceği yaratmak istiyoruz. Boğa’nın tedbirli mizacı bizi geri tutmak isterken iç çatışmayı derinden hissediyoruz. Bir nefeste “Her şey olduğu gibi kalsa ne güzel olurdu, değil mi?” diyoruz. Ardından ekliyoruz, “Ben, şunu, bunu isterdim.” Sanki bugünü olduğu gibi muhafaza ederek istediğimize kavuşabilirmişiz ya da istediğimize kavuştuğumuzda bugün dünkü gibi olacakmış gibi.
O zaman ikinci sorumuz: Hangisi kazanacak? Direnç? İlerleme arzusu? Sizin seçiminiz.
Hayat değişiyor. Siz değişiyorsunuz. Sabit Boğa haftalarında tabiat büyük bir değişimden geçer, Koç’ta atılmış tohumlar yeşillenir, havalar bir sonraki mevsime geçiş sürecindedir ve hayvanlar alemi yeni doğanlarla dolmuştur. Yani Boğa bile değişime karşı çıkamıyor, değil mi?
Nefesi tutmayın dostlar, salın gitsin. Hatta şimdi bir derin nefes daha alın ve ardından ciğerleri sonuna kadar boşaltın. Çok güzel.
Tertemiz Bir Sayfa

Birleşmenin Sabian sembolü bize geleceği gösteriyor. Eminim, bu dönemde çok şey başlayacak, çok şey değişecek. Ne olacak tahmini çok zor. Uranüs bu. Her şey mümkün. Ama sonunda bambaşka şekillerde yaşamaya başlayacağız. Birleşmenin Sabian sembolü bunu garantiliyor:
“Okyanustan yükselmekte olan yeni kıta”
Bu kıta, kriz döneminden sonra yükselen yeni potansiyeldir. Her şey olup bittiğinde, kaos ve karmaşa yaşanıp da tükendiğinde, artık düşünemediğinizde, eski tamamen dağılıp da onu toplayamadığınızda ne olur? Dane Rudhyar bunu çok güzel anlatıyor: “Zihin boşaltılıp ışık çağrıldığında, bilinç saflaşır. Bilinç, tüm bağlantılardan ve bulaştırılmış lekelerden (düşünce kalıplarından) özgürleştiğinde, olasılıkların sonsuz okyanusunda yeni bir hayat yükselir. Burası bakir alandır. Bu alan, ne için kullanılacak?”
Dane Rudhyar’ın sorusunun cevabını henüz bilmiyoruz. Birkaç ipucumuz var ama her şey bizim elimizde. Ne yapmayı seçeceğiz? Biz eski dünyalılar Amerika’yı ya da Avustralya’ya ulaştığımızda neler yapabilirdik ve ne yaptık?
Burada sonsuz potansiyelden ve yepyeni yaşam şekillerinden bahsediliyor. Hayatlarımızda yepyeni bir evreye giriyoruz. Belki yepyeni bir ilişki, belki yepyeni bir şehir ya da ülkeye taşınmak, belki yeni bir iş ya da okul… Bütün bir dünyada yepyeni alışkanlıklar, yepyeni bakış açıları. Tarım, emlak, enerji, para, beslenme… Hepsi yepyeni. Bu yeni alandaki seçimleriniz büyük dikkat istiyor, çünkü bu muazzam potansiyeli en iyi şekilde kullanmanız sadece sizin değil, bütünün de en yüksek hayrına.
Sembol diyor ki, içimizde başarı için gerekli ham malzemeye sahibiz. Bunun temelinde önceden fark edilmemiş ya da olması gerektiği kadar değer verilmemiş uzun ve dramatik bir süreç yatıyor.
Bu sembol hızla olan şeyleri anlatmıyor. Bir kıtanın yükselmesi uzun sürer ama bir defa yükseldiğinde hayat değişmiştir. Kalıcıdır. Hamdır, işlenmemiştir fakat yeryüzünde bir cennet gibidir. Henüz insan ırkının eli dokunmamış. Büyük bir merak, hayranlık hisleri, heves, heyecan ve macera da var. Dostlar, yeni bir maceraya hoş geldiniz!
Sonsuz potansiyelin serbestçe, hiç zorlama olmadan, en doğal haliyle harekete geçmesine izin verin. O çok “gerçekçi” Boğa alışkanlıklarınız kontrol faktörü olmasın, hatırlayın, dış görünüşün aksine Boğa da bir değişim burcudur, değişmeyen değişim…
En sonunda bir seçim yapılmasına ihtiyaç duyulan alana gelmenin olağanüstü bir güzelliği vardır.
Bazen, bu olduğunda kendinizi bir duvarın önünde dururken bulursunuz. Bir seçim yapmak zorundasınızdır… orada durmaya devam etmek mi, ilerlemek için bir kapı açmak mı?
O anda ne düşünürseniz düşünün, ne hissederseniz hissedin, Evren değişimi gerçekleştirmeniz için gereken her şeyi size sağlayacaktır. Onunla ne yapacağınız ise sadece ve sadece sizin kararınıza bağlıdır.
Yaratan
Yaratan Mesajları, J. Farley
Maceranın sonunda, tertemiz bir sayfa, saflık ve şimdiye dek görülmemiş bir doğal güzellik var. Gördüğümüze saygı duyduğumuz sürece, başarı garanti.
©Mor Alev 2022
YEPYENi! “Sabian Hikayem”. Kendi gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!
En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
Heyecan verici😊
BeğenLiked by 1 kişi
Tam da Avuatralya vizesi beklerken… Bütün için Tğrkiyeden oraya gittiğimde ne yapacağım hala belirsiz ve flu, hem de Türkiyede yaptığım mesleğime aşıkken. Bakalım yollar güvenli alanımdan çıkınca ne kapılar açacak, açıkçası heyecanla bekliyorum:) Moralev seni çok seviyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Avustralya ve Türkiye yazarken Freud dürttü sanırım… 😛yazamayışım için özürlerimle!
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Mor Alev değişim başladı içimde.Artık ne istediğimi ve en çok ‘’beni ne mutlu eder’’ sorusunun cevabını buldum🙏
Sürekli çevremdekileri ailemi mutlu etmek için yaşadım.
Şimdi görevler bitti artık sadece ben ve ne istediğim.
Deriiinnn bir nefes alıyorum ve…. salıyorum.
Değişimi kabul ediyorum🙏
Bütünün hayrına da olsun🙏
Teşekkür ederim.Teşekkür ederim.Teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi
Günaydın Boğa burcuyum bende kendimden hep bir şeyler buldum her zamanki gibi teşekkürler kolaylar gele🙂🖐️
BeğenLiked by 1 kişi