2019 Akrep Yeni Ayı – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

Artem Cheboha ArtÇok değerli bir dört haftaya giriş yapıyoruz. Güneş ve Ay Akrep’te, tam karşıda elektrik kaynağı Uranüs, çaprazında Chiron, Jüpiter Güneşimizin Güneşi, Galaktik Merkez geçişine başlamak üzere ve Merkür de Akrep’teki geri yolculuğuna hazırlanıyor. Yeni Ayın yöneticisi Plüton Eris’le karesini tam olmaya adım adım taşırken, Mars, Satürn ve Plüton’la gergin açıda.

Sadece önemli açıları saymak bile bir paragraf süren bu yeni ay için Leah Whitehorse “şeytan çıkarma” başlığını atmış, güldüm! Evet, kimileri için öyle hissettirebilir sevgili Bilge Baykuşlar. Ama eğer Paul Selig’in rehberlerini dinlersek, “Karanlık. sır kaldığında şifalanamaz”. İşte biz de bu yolculukta böyle bir aşamaya girdik.

Gökyüzü karanlığın sır kalmaması için elinden geleni yapıyor. Görevi tamamlamak ise bize düşüyor. Bu önemli yeni ay hakkında şimdiden çok şey okuduğunuza eminim. Belki biraz da “şimdi ne olacak?!” halindesiniz, biraz tereddüt, biraz da endişe. Anda kalalım. Anda her şey mükemmel, anda her şey yolunda. Yarın için endişelenirsek, yükselmiş yaratım gücümüze sahip çıkamayabilir ve o endişeleri bir şekilde sürprizler halinde gerçekleştirebiliriz!

Plüton çok uzun süredir çok meşgul. Zodyak’ın diğer üyeleri bu büyük dansta sırayla Plüton’la iş birliğine giriyor. O yüzden Plüton’un haftalardır aktive ettiği “Bayrak Yarışı” derecesi dikkatimi çekiyor. Bu bir bayrak yarışı. Bu birbiri peşi sıra her köşenin, her bağlantının, her nesnenin, her düşüncenin ve inancın, gizli kapaklı veya gün gibi açıkta, kontrol edildiği, onarıldığı, elendiği metodik bir düzenleme çalışması.

d14ba64fc51715c697daa9a58e054dcfYepyeni bir uzay aracı inşa ettiğinizi düşünün, aracın çalışma prensiplerinin büyük çoğunluğu daha hiç denenmemiş, yeni keşfedilmiş ama ezelden beri varolan fizik-kimya-matematik kanunlarına dayanıyor. Eski roketler veya mekiklere hiç benzemeyen bir araç. Kaç yıl sürer? Kaç mühendis, kaç bilim insanı, kaç satın almacı, kaç sekreter, kaç tıp uzmanı, kaç teknisyen ve burada saymayı unuttuğum kaç farklı uzmanlığı olan insan çalışır? Dünya bir uzay gemisi, güneşin galaktik merkez etrafında çizdiği spiral yolda, onun yörüngesinde dönerek yedi buçuk milyar insanı ve katrilyonlarca diğer değerli varlığı uzayın sonsuzluğuna taşıyor. Uzay Gemisi Atılgan? Evet! Ve şimdi gemimiz yenileniyor çünkü yepyeni ufuklara açılmak üzereyiz. İşte bayrak yarışı bunu simgeliyor, birimiz işini bitirip diğerine teslim ediyor, bu sırada eş-zamanlı koşular da var. Takımlar birbirine paralel son çizgisine doğru ilerliyor. Son çizgisi nedir? Dünyamızın yeni yolculuğuna hazır hale gelmesidir ve tabii bu da yeni bir başlangıç!

 Bu sabah (28 Ekim, saat 06.38 – Ist) gerçekleşen yeni ayın Sabian sembolü:

“Kıyıda dalgaların dövdüğü devasa kayalık uçurum”

 Kayalık uçurum ne kadar dev olursa olsun, denizin yumuşak dalgaları onu bir şekilde değiştirir. Bu yeni ayın Sabian sembolü dikkatlerimizi DENGELİ DİRENÇ konusuna çekiyor. Direnç her zaman kötü müdür? Peki, ya çok önemli sevgi, saygı prensiplerimiz ise söz konusu? Ya da biz kaya mıyız, deniz miyiz? Bu görüntüde direnen kaya gibi görünüyor ama bir kuvvet daha var: Yumuşak akışkan ve en az kaya kadar kuvvetli deniz, o da direnmektedir. Ve sonunda hep dalgalar üstün gelmez mi? Deniz yılmaz, tekrar tekrar dener.

Bu sembol uzun soluklu bir çalışmayı anlatıyor, hatta dalgaları düşünürsek, kolektif çalışmayı – aynen Plüton’un Sabian sembolü gibi. Bu resimdeki uçurumu aslında en başında dalgalar oluşturdu! Uçurum dalgalara direnirken, dalgalar da dirençle kendi görevlerini yerine getiriyorlar. Nerede direnmeyi bırakmalıyız ve nerede direnmeye devam etmeliyiz? Bu sembolün etkisinde bunu öğreneceğiz. Daha da net bir şekilde ifade etmeye çalışırsam, bu ay konularımız şunlar: Teslimiyet nedir? Her teslimiyet olumlu mudur? Boyun eğmek nedir? Razı gelmek nedir? Boyun eğmeye, razı gelmeye zorunlu muyuz? Yeni bir kıyı çizgisi, yeni sınırlar ve yeni yapılar yaratabilir miyiz? Peki, bunun için neleri un ufak edip dağıtmalıyız? Neleri değiştirmeliyiz? Kendimizde neler değiştirmeliyiz? Ve nelere teslim olmalı, neleri kabul etmeliyiz? Hepimizin cevapları birbirinden çok farklı olacaktır.

Uranüs Etkisi

Uranüs, ruhumuza yolladığı şok dalgalarıyla bizi kalpten vurabilir. Belki bu şok dalgaları kalbimizin yeniden yeni bir ritimde, yeni bir hızla ve şevkle atmasını sağlayabilir. Bizi hayata geri döndürebilir. Yüksek bilincin uyanışına hizmet eden Uranüs, şimşeklerini asla boşu boşuna yollamaz, bunu öğrendik. Ve Sabian sembolü de ilk bakışta oldukça karanlık görünüyor fakat çok anlamlı: “Açık mezarın başındaki dul”

Bu sembol, diğer her sembolden daha çok salıverme ve bırakma ihtiyacına sesleniyor. Madde bir yanılsamadır. Bir şeylerin hiç değişmeyeceğine inanmak bir yanılsamadır. Burada bir kayıp, bir ayrılık var gibi görünüyor ama gerçekten öyle mi? Bir şeyler sona eriyor. Bu bir inanç, bir alışkanlık, bir yaşam şekli olabilir. Alıştığımız şeyleri, ister rahatlık getirsin, ister engel olsunlar, bitirmekten hiç hoşlanmayız. Hatta bazen bunlar bağımlılıklarımız da olabilir. Bu sembol hayatın değişken ve geçici doğasına dikkatimizi çekiyor. Ünlü sözler: Değişmeyen tek şey değişimdir. Ve değişime direndiğimizde, işte o zaman büyük, geçmek bilmeyen yas gelir. Arkada kalan günler elbette sevgiyle ve şükranla anılmalıdır. Çok şey öğrendik. Bir sürü hikâye yarattık. Ama bunların hepsi adı üzerinde birer hikâye. Biz ise andayız. Kaybedilenler ardından belli bir hüzün ve eksiklik hissetmek en doğal insan tepkilerinden biridir. Oysa genelde kaybedilen kaybedilmiş değildir, bize öyle gelir. Giden yerini yeniye bırakmak için gider. Yapraklar yeni filizler için dökülür. Yeni alışkanlıklar, yeni inançlar, yeni oluşumlar. Bundan dolayı bir süre gideni onurlandırdıktan sonra silkelenip yenilenmiş hayata geri dönmeliyiz. İçinde mezar sözcüğü bulunan bir sembol, sizleri rahatsız edebilir oysa mezarda ne var bilmiyoruz. Geçmiş? Şartlanmalar? Korkular? Gerçekten bilmiyoruz. Bu sembol diyor ki, neye fazlasıyla bağlı hissediyorsanız bırakın. Kancaları çıkarın. Bu o şey bitecek demek değil, mezara koyduğunuz sadece gereksizce sıkı, sizi boğan, akışı kesintiye uğratan bir bağ. Bu, “o olmazsa ben yaşayamam” hissi bile olabilir. O inancı saldığınızda da özgür bir ilişki başlatır. Şeylerle, kavramlarla, insanlarla özgür bir ilişki. Ve bu sembol aslında bitişin çoktan gerçekleşmiş olduğunu ama bizim ya buna uyanmadığımızı ya da kabul edemediğimizi gösteriyor. Bu da düşünmeye değer bir şey, değil mi?

Bu noktada durup, sizlerle Sarah Varcas’ın kısa analizini paylaşmak istiyorum, yukarıda değindiklerimizi daha da açık hale getireceğine inanıyorum:

Şifa Veren Keşifler

Bu yeni ay, durup bir envanter çıkarma, ve hayatımızda en çok çabaladığımız alanlarda gerçekten ne olduğu hakkında içe dönüp bazı araştırma soruları sorma fırsatına işaret ediyor. Mazeretler şimdi yeterli gelmiyor. Merkez konunun etrafında parmak uçlarında dönüp dolaşmak da işe yaramıyor. Dürüst cevaplara ihtiyaç var. O gerçekleri tane tane ifade ettiğimizde benliğimize hızla dolan enerji akımıyla bildiğimizi anlayacağız. Onları hemen şimdi başkalarıyla paylaşmaya bile ihtiyacımız yok. Hatta kabul etmemiz bile biraz zaman alabilir! Fakat, sadece kalbimizin mahremiyetinde kelimelere dökülmüş olsa da, gerçek gerçektir. Bunu yapmak, o gerçeğin hayatımızdaki hızlandırıcı varlığını entegre etmek için ilk adım olabilir. En nahoş gerçekler bile bizi özgürleştirir.

Ayın kuzey düğümü 2 Temmuz’daki güneş tutulmasının derecesinden geçerken, bu yeni ayda o zaman yükselmiş olan hisler – ve onları tetiklemiş olan şartlar – şimdi çözüm bulabilir. Temmuz’da kazanılmış içgörüler olgunlaşıyorlar ve yaratıma girmiş bir yön veya hız değişimine yolu açıyorlar. Eğer sanki çoktan bitirmiş olduğunuzu düşündüğünüz bir duruma geri kayıyormuş gibi hissederseniz, hatırlayın hayat bir çember değil bir spiraldir! Hakikatten de bazı şeyleri birden fazla defa ziyaret ederiz, fakat bu her zaman farklı bir perspektiften gerçekleşir. Bizler asla iki defa aynı insan olmadık, olamayız, kendimizi ne kadar aynı hissedersek, hissedelim. Kuzey düğümü geleceğin yaratımına aracı olur, geçmişe tutsak olmaya değil. Fakat bunun olması için üzerimize düşenleri de yerine getirmeliyiz, ve eğer şimdi hayat “deja vu”larla doluysa, bu yıl yaşadığımız bazı meseleleri yeniden ele almak, daha farklı ve iyi seçimler yapmak için elimize çok değerli bir fırsat geçiyor olabilir.

31 Ekim’de Merkür’ün geri dönmesiyle, uyanmanın acısından kaçmanın vakti geçti. Bu yeni ayda görmezden geldiğimiz şey, Kasım ayında dönüp yüzümüze bir şaplak atabilir. Kendi inkarlarımız, aldatmalarımız, görmezden gelişlerimiz ve yansıtmalarımızın gerçekleri ve sonuçlarıyla yüz yüze gelmek acıtabilir. Ancak, o acıyı bir krize doğru dramatize etmeyi reddettiğimizde, zamanla yatışacak ve kaybolacak, en sonunda duygusal molozdan temizlenmiş bir ruhun taze havasını ve ferahlığını bırakacaktır. İşte yeni ayla zıt açıda olan Uranüs’ün sunduğu tam olarak da bu özgürlüktür. Pek çokları için son zamanlar aşırı derecede gergin geçti ve gelecek de pek farklı görünmüyor. Fakat bu ay bize hatırlatıyor, dinlenme ve rahatlama tam burada olabilir, hem de şimdi. Bilgelik yolunun bizi ürkütücü arazilerden geçirdiğini kabul ederek, ölçüsüz duyguların gücüne de, kişisel gölge alanlarımızın zorlayıcı doğasına da boyun eğmek zorunluluğundan kurtulduk. Yüzleşmemiz gerekenle yüzleşebilir ve egemenliğimizi elimize alabiliriz. O zaman gerçekten özgürüz

 Sarah Varcas’a çok teşekkürler. (astro-awakenings.co.uk)

Özetle

Vladimir Kush butterflyBundan çok önce sona ermiş ama bir türlü kabul edemediğimiz şeylerin birdenbire farkına varabiliriz. Bu farkındalığı bir krize çevirmek yerine aydınlanma olarak yaşamayı tercih edersek, hayatımıza büyük bir hafiflik ve özgürlük, gelişime doğru ilerleyiş gelecektir. Bu da kendini bir “şeytan çıkarma” gibi hissettirebilir.

“Bu bir süreç” ifadesini duyduğumda son birkaç yıldır bir önyargı oluşturma eğilimindeyim, bunu bir mazeret olarak algılıyorum, hatta içimi sıkıyor. Ama ya doğru kullanılıyorsa? Evet dostlar, bu bir süreç. O kayalık değişecek. O deniz yeni sınırlar çizecek. O gemi inşa edilecek. Bu kaçınılmaz. Herkesin kayalığı farklı, sizinki bir değersizlik hissi olabilir veya bir gelenek, belki işiniz, belki de genel hayat görüşünüz. En dirençli parçanızı bile denizlere bırakabilirsiniz. Hem deniz, hem de kum taneleri olabilirsiniz. Ve son olarak Plüton’u dinlersek, bu süreç bir takım çalışması. Karşılaştığımız her yüz, duyduğumuz her ses, tanıma onurunu yaşadığımız her ruh, nasıl görünürse görünsün, bizimle bir iş birliği içinde. Çünkü tüyleri diken diken eden mezar sözcüğünü kullanmış olsak bile, aslında bütün bunlar bize şunu söylüyor: Hayat bizi seviyor!

O zaman, ne dersiniz, ona direnmesek? Gösterdiği karanlığın hiç de karanlık olmadığını çünkü artık kalbimizin ışığıyla aydınlandığını bilsek?

Bundan dolayı bu yeni ayın başlığı:

“Kayıp melekler kim olduklarını hatırlıyorlar”

Hepiniz birer yeryüzü meleğisiniz. Işığınız ve gücünüzle, kanatlarınızı ve altın kalbinizi yeniden hatırlıyorsunuz. Siz, seviliyorsunuz! İçinizde şeytan yok, sadece güzelliğinizi unuttunuz. Bazen güzellik hatırlanırken, eski bilinçsiz günler için gözyaşı dökülebilir, yeni hafif günlere uyum sağlamakta zorlanabiliriz. Hemen bir kutlama, derhal bir coşku içimizden akmayabilir. O hüzün noktasında çok fazla vakit geçirmeyelim sevgili melekler, yapacak bir sürü işimiz var. Uzay gemisi dünyayı yeni yolculuğuna hazırlıyoruz.

Hepinize harika bir yeni ay dönemi diliyorum.

©Mor Alev 2019


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

14 comments

  1. Bugun benim dogumgunum. Ne kadar cok sevildigimi bir kez daha hissettim. Evet seviliyorum, seviliyoruz. Sevgi dalgalari cig gibi buyuyor, kayalari doverek sivri koselerini yumusatiyor, yuvarliyor. Bu zamanda yasadigimiz icin hepimiz cok sansliyiz. Sukran doluyum herkese ve herseye karsi. Tesekkurler Mor Alev.

    Liked by 1 kişi

  2. Merhaba Mor Alev. İki buçuk ay önce dayımı kalp krizinden kaybettik. Bir yanım ölümü kabullenirken bir yanım hala inanmıyor kabullenemiyor. Dünyaya gelmek neden böyle acılı duyguları deneyimleri içeriyor defalarca dünyaya bunları yaşamak için mi geliyoruz? Hatırlayamadığımız bi ruh sözleşmesi ile hem de. Yeryüzüne inen meleklersek şayet bu acılar kötülükler vs. neden defalarca tekrarlanmasına rağmen bitmiyor. Öğrenmenin bedeli bu kadar çelişkili ve ağır olmamalı diye düşünüyorum. Bu dünyaya veda eden ruhlar kaynağıyla buluşuyor ışığa kavuşuyordur diye avunuyorum kendimce. Ya geride kalan bizler? Bir anlam bulamıyorum burada yaşananlara. Sadece ders olsun diye tüm bunları yaşamak, her şeyi seçememek, neden yaşadığını da bilememek… Çok düşünüp kurcalayınca bunları da kafayı yiyecekmiş gibi oluyorum. Siz nasıl düşünüyorsunuz bu konuda Sevgili Mor Alev? Bu acıyı daha önce yaşamamıştım tüm taşlar yerinden oynadı sevdiklerimi kaybetme korkusu yaşamaya başladım göğsümün ortasında sanki bir yumru var, inceden bir sızı…😔

    Beğen

    1. Sevgili Figen, yasınızın aşamalarını yaşıyorsunuz. Bu son derece normal ve insani bir şey. Bu gibi durumlarda ben kesinlikle yas danışmanlığı alınması taraftarıyım. Bunun gerçekte ruh sözleşmesiyle, kötülük veya iyilikle, bedel ödemekle alakası yok. Ama kaybetme korkusu sizin için gerçek. Lütfen en azından bir iki seans yas danışmanlığı almaya bakın. Ayrıca daha önce yayınlamış olduğum ölüm konulu birkaç yazı var, örneğin saniyede dört defa başlıklı yazım. Sevgilerimle size sabır ve şifa diliyorum.

      Beğen

  3. Mor alev, çok çok çok çok güzelsin. Bu içimde çok canli yukseldi ve sana söylemek istedim. İyi ki varsin ❤️☀️🌙
    Yaziyi okurken benim direndigim nedir acaba, ya da benim konum nedir acaba diye dusunerek okuyordum. Sonra “özetle” bölümüne geldigimde okudugum ilk cumle isigi yakti. İyi ki yakti. Tesekkur ederim. Dört yilimi katki verdigim okuduğum üniversite bölümüm geldi aklima. Oncesindeki dönem iki bolum arasinda secim yapmak zorunda kalmistim ve ikisi de esit derecede kalbimi titretiyordu. Birisini seçtim. Simdi su vakitlerde bu konu aklima dusup duruyor(du), yeni mezun olmusken ve “ben ne yapacagim peki simdi?” sorusu icimde yankilanirken, okuduğum bolume dair ve secmedigim bolume dair pismanlik, üzüntü, yas duydum. Benim konum buymus. Bu yaziyla onu idrak ettim. Bu ay birkac kez beni dürtmüştü bu hissiyat. Simdi gene geldi ve bu sefer nasil karsilayacagimi biliyorum. Kirilgan hissediyorum ve bu aciklik guzel. Hediyelerini gormeye niyet ediyorum. Ve bundan daha iyisi, ozgurlestiriciligiyle, hafifligiyle nesesiyle nasil olur?

    Liked by 1 kişi

  4. Merhaba
    Sizinle paylasmak istedigim bir sey var.Direk lafa girdim heyecanima verin lutfen,neden bu kadar heyecanliyim birazdan anlayacaksiniz.
    Aksam yatmadan once hep sayfaniza bakarim yeni bir paylasim var mi diye dun aksam da oyle yaptim ve bu yaziyi okuyunca saskinliktan kucuk dilimi yutacaktim.
    Gecen pazar gunu cok sevdigim bir arkadasim ile sohbet ederken bana altı dakika hikayelerinden bahsetti. Nedir bu alti dakika hikayeleri basitce anlatayım. Herhangi bir kitabi açıyorsunuz gozleriniz kapalı olarak sayfada parmaginizi gezdirip durdugu yerdeki kelime ile altı dakika icinde kucuk bir hikaye yazıyorsunuz.
    Arkadasimla telefon gorusmemiz biter bitmez hemen uygulamaya giristim bu metodu.
    Asagida hikayeyi sizinle paylasiyorum.
    Sectigim kelime DEVASA 🙂
    Devasa kayalar gordum gittigim yerde. O kadar buyuktuler ki bir korku kapladi icimi. Sanki birinden biri yerinden oynasa hepsi harekete gececek ve altlarinda kalacagim,beni yamyassi edeceklermis gibi.
    Aslinda bu korkum ne kadar da yersiz. Onlar orada oylece duruyorlar , ben umurlarinda bile degilim. Hep durdular ve kıpırdamaya hiçte niyetleri yok.
    Devasa bir zamandır orada duruyorlar ve ben hareket kabiliyetimle onların kat be kat önündeyim aslında.
    Hareket edebilirim. Önlerinden öylece yürüyüp gecebilirim. Devasa olan aslinda hareket kabiliyeti, devam et

    Liked by 2 people

  5. Merhaba, yazılarınıza eşlik eden resimlerin sanatçılarını merak ediyorum. Mesela bu yazının başlığındaki tablo kimindir? Bilmeyi çok isterim, gerçekten olağanüstü… Sevgiler ve teşekkürler.

    Beğen

  6. Dün arkadaşımla sohbet ederken BEN BİR MELEĞİM kanatlarımmı olması gerek inanman için demiştim. Bugün bu yazı woow 😘😘🥰😇❣️❣️ .

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.