Sarah Varcas: Sihir Sizsiniz
Kova’da gerçekleşen bu dolunay bazı eski inançları beklenmedik şekilde yıkıp yerle bir edecek. Yöneticisi Uranüs’ün 11 Ağustos’ta gerilemeye başlamasıyla ve şimdi de Merkür’e kare yapmasıyla, zihnimizin nasıl çalıştığını ve sahip olduğu gücü aydınlatıyor. Dolunay bize seçmedikçe tek bir düşünceye inanmak veya tek bir inanca onay vermek zorunda olmadığımızı hatırlatıyor. Ve biz de büyük dikkatle seçmeliyiz çünkü zihnimizi meşgul eden şey aynı zamanda hayatlarımıza da egemen oluyor. Bu dolunayda sessizce otursak ve zihnimizin başı boş anlamsız gezintilerine sadece şahit olsak, düşüncelerimizin çevresinde bir alan yaratabilir ve o alanda sadece olabiliriz; düşünceleri seyrederek ama inanmayarak. Düşüncelere bağlanmadan önce sadece değerlerini inceleyip belirleyerek.
Sıklıkla denir ki, “dikkat nereye gidiyorsa, enerji de oraya akar”. Bu dolunay bu ifadeyi geliştiriyor. Güç dikkati nereye verdiğinizde değil, ama uyguladığınız dikkatin kalitesinde. Dramlardan beslenen ve kendini acıyla tanımlayan bir zihinle acı dolu hislere dikkatimizi veriyorsak, o zaman evet, dikkatimiz bir sorundur. Ancak, eğer yumuşamış bir kalple, şefkatli bir bakış açısıyla, sabırla, içgörüyle ve gerçek doğamızı anlama arzusuyla bakarsak, bizi zorlayan şeylerle yüzleşmekten kaçmaya ihtiyacımız yok. Onu gözlemleyebiliriz, hissedebilir ve şefkatli farkındalıkla çevreleyebilir, nihayetinde onunla olan ilişkimizi de değiştirebiliriz.
Devasa kolektif bilinç içinde sadece ufacık bir hücre olan zihinlerimizde bu alanı yaratmak, kapalı bir odaya taze hava akımı veya karartılmış bir yere güneş ışığının gelmesi gibidir. Zihnimizin her hareketine çok çabuk ve kolayca inanıyoruz, onun hayatımızı gerçeklerin peşinde değil, beslendiği enerjilerin peşinde koşarak yönetmesine izin veriyoruz: Korku, ayrılık, endişe, güç, kibir. Zihin, egonun nüfuz bölgesi. Ve eğer egoyu ruhla dengelemek istiyorsak, sadece kolayca onun gücüne teslim olmak yerine, onu yakından tanımalıyız.
Neden bir türlü toparlanıp uzun zamandır yapılması gereken çok geciktirilmiş bir değişimi yapamadığımızı merak ediyorsak, bu dolunay kendimizi nasıl esir tuttuğumuzu, farkındalığın tam sınırında gerçeklere nasıl at gözlüğü ile baktığımızı ve kendimizi sabotaj çamuruna nasıl batırmış olduğumuzu gösterecek. Bu, başından aşağıya kaynar sular dökülen bir uyanış olabilir, özellikle de yalın ay ışığı, önümüzdeki engelin dış şartlar değil, sadece kendimiz olduğunu gösterdiğinde. Böyle içgörüler acı ilaç gibi olsa da, bu sadece ilk aşamadır: Evrenden gelen bir dürtüş. Rolümüzü tanımamız için, kendimizi cezalandırmamız için değil. Kendimizi suçlamak bizi hiçbir yere taşımaz, yani bu dolunayda aydınlığa ne çıkarsa çıksın, onunla yumuşak, sevecen bir kalple buluşun, katı, kendini eleştiren bir zihinle değil.
Ancak, kendi kendimize yardımcı olamayacak kadar telaşlı ve aklı başından gitmiş de olabiliriz. Stres, endişe, umutsuzluk ve depresyon, hatta siyah-beyaz yaşanan bir hayatın bıktırıcı can sıkıntısı bile, bulunulan anın gücünü ve dolu dolu, art niyetsiz bir şekilde anı yaşadığımızda açığa çıkan simyanın kudretini tanımaktan bizi alıkoyabilir. Eğer her şeyin sihirli bir şekilde yerli yerine oturduğu ideal geleceğe çok fazla yatırım yaptıysak, anlamalıyız, sihir biziz. Berrak niyetlere sahip ve şimdi bütünün hayrı için bilinçle ve farkındalıkla yaşayan biz.
Aslan’daki Venüs’e zıt açı yapan bu dolunay yalnızlık veya yanlış anlaşılma hislerini tetikleyebilir. Eğer olayları kişisel algılamaya ve bu duyguların bizi yönetmesine karşı koyabilirsek, bir bardak suda fırtına çıkarmamamıza çok yardımcı olacaktır. Etrafta oldukça fazla gerginlik var, kendimizin de başkalarının da çok üzerine varmamak iyi bir nasihat. Mümkünse, hararetli tartışma konusu olacak konulardan uzak durmanız ve ayırmak yerine birleştiren şeylere odaklanmanız yerinde olacaktır. Çünkü kendi bakış açımızı savunma konusunda biraz aşırıya kaçabilir ve diğerlerinin bakış açıları hakkında düşüncesiz davranabiliriz.
Eğer şimdi kendimizi dirençte buluyorsak, yolumuzu değiştirmekle tehdit eden dış baskılarla boğuşuyorsak, farkındalıktan kaynağını alan muhakeme ile ayrım yapmak kilit nokta. Biz dünyadan ayrı yaşamıyoruz, yaşayamayız ve çevremizle aramızda hep süregelen geri bildirim döngüsüne de dikkat etmeliyiz. Bazen dış baskılara karşı ayaklarımız yere sağlam basmalı. Ve bazen de, bu baskılar yolumuzu kaybettiğimiz, yoldan saptığımız veya böyle giderse çok büyük karşılığı olacak bir şeyi görmezden geldiğimiz konusunda bizi uyaran ilahi dokunuştur. Eğer direnç niyeti berraklaştırıp harekete geçiriyorsa, büyük ihtimalle bizi yolda tutuyordur. Eğer bizi yorup, huzurumuzu bozuyorsa, örümcek ağlarını üfürüp temizleyecek olumlu hareketten bizi alıkoyuyorsa, pekala da bizi özgürleştirecek şeye direniyor olabiliriz.
Güncel akıl karışıklığı karşısında emin olmanın çekiciliğine karşı da uyanık olun. Bu, sadece tam anlayışa henüz sahip olunması mümkün olmayan sonsuz karmaşıklıkta bir varoluşun üzerindeki ince bir cila olabilir. Bilmemenin de, paradoksla barışmanın da, hasat edilen içgörüleri (en başından beri hatalı olduğumuzu görsek de) açık kalple kucaklamanın da aslında sorun olmadığını bilmek… Bunlar bu zamanda çok önemli unsurlar. İçe dönmek yerine dışa vurma yatkınlığından kaçının. Stresimizi çevremizdeki insanlardan çıkarmak çok daha kolay görünebilir. Fakat gerginliğin çevresindeyken her yumuşadığımızda oradaki diğer kişiye dönün, onlardan kaçmayın. Ortak alan arayın, savaş alanı değil. Daha sessiz bir zihnin tohumlarını ekiyoruz ve böylece sapla samanı ayırabilir ve sezgisel olarak gelmekte olan zorlu zamanlarda neye ihtiyaç duyulduğunu bilebiliriz.
Kova’nın yöneticisi ve Büyük Uyandırıcı Uranüs, kim olduğumuzu bildiğimizi sandığımız aldatıcı pineklemelerden bizi ani kader cilveleri kullanarak kaldırır. Adına “kader” dediğimiz şey, sıklıkla bize geri yansıyan doğamızdır. “Dışarıda” bulduğumuz şeyin derin kökleri içimizdedir. Şimdi gerilerken, o kökleri görmemiz için iç dünyamızı yeniden düzenliyor – kendimize anlattığımız hikayeler; kavrayışımızı şekillendiren inançlarımız; diğerlerinden içimize aldığımız dogmalar; gerçek olarak algılanan zihin yapısı şeyler. Bu inançlar, düşünceler, duygular ve davranış kalıpları, bakış açıları, uyanış yolumuzda kendimize kurduğumuz tuzaklardır.
Gelmekte olan beş ay boyunca Uranüs gerilemesi “kaderdeki” hayatımızın iç köklerini açığa çıkaracak. Bizi BENliğin daha da derinlerine inmeye zorlayacak esrarengiz şartlarla karşılaşacağız. Bu dolunay bize dış kısıtlamaların üstesinden gelmenin farklı bir şey olduğunu ama sadece iç bariyerleri ortadan kaldırarak gerçekten özgür olabileceğimizi hatırlatacak.
Sarah Varcas
***
Sevgili Dostlar,
Astroloji uzmanı Sarah Varcas’a olan hayranlığımı artık yıllar içinde öğrenmiş olmalısınız. O seyrek yazar ama tam yazar! Bu dolunayı ondan dinlemenin zevkini sizlerle paylaşmak istedim. (astro-awakenings.co.uk)
Şimdi bu enerjiye benim sözcüklerimle ve Sabian sembolü perspektifinden bakalım. Benim bu dolunay için kullanacağım başlık:
KOMADAN ÇIKIN!
Dolunayın Sabian Sembolü: “Oturmuş ve bütün pençelerini sallayan ayı”
Ayı sembolü pek çok zıtlıklarla doludur. Bir tarafta ayı dingindir. Yavrularına kendini adaması, uzanıp güneşlenmesi, kış uykusuyla enerjisini toplaması, doğal içgüdüleriyle mevsimlere uyum sağlaması… Diğer yönden, o sakin ve yumuşak görüntünün altında şiddetli bir güç yatar. İçinizden ne kadar gelse de, gidip bir ayıyı kucaklamaya kalkışmazsınız. İskandinavya’dan, Rusya’ya, Amerikan yerlilerine, Kelt efsanelerine ve eski Yunan’a kadar, ayı büyük ve güçlü bir semboldür. Toprak Ana kendini ayıda gösterir. Koruma içgüdüsü gelişmiştir. Verimlilik ve doğurganlıkla da ilişkilendirilir. Ay Tanrıçası ile de alakalıdır. Dişi enerji, sezgi, yenilenme ve duygular diğer anahtar kelimelerdir. Ama ayı en çok yeniden doğuşu ve ham gücü anlatır. Arka planda simya vardır. Ölüme yaklaşır, kış uykusunda bir anlamda kendini komaya sokar ve zamanı gelince yeniden hayata döner. Dinamik, canlı, vahşi ve dev cüssesine rağmen hızlıdır.
Bu sembol bana her şeyden önce uyanışı anlatıyor. Aynen Sarah Varcas’ın yukarıda anlattığı gibi! Arkadaşlar, aranızda kendini yıllardır komada gibi hissedenleriniz var mı? Sadece zihninde yaşayan, günlük görevlerini yerine getirip günü kurtaran ve akşam yattığında bir gün daha geçti diyerek bir öncekinin aynısını yaşayacağını bilerek ertesi günü uyanan? Ya da tanıdığınız böyle yaşayan insanlar var mı? Bu koma hali sona erebilir. İçinizdeki dev güç uyanmak istiyor. Bu sembol toplumsal açıdan da büyük uyanışa, komadan çıkmaya işaret edebilir. Komadan çıktığımızda yaşamaya kararlıyızdır. Tamamen değişmiş olabiliriz, yepyeni amaçlara uyanmış olabiliriz.
Peki, uyanmış, yeniden yaşama dönmüş halimizle ne yapacağız? Sembol burada da bize yardımcı oluyor.
Çok büyük ve kuvvetli bir şey bilinçaltımızdan yüzeye çıkıyor. Hayatınızdaki kişiler, durumlar, şeyler ya buna uyum sağlamalı ya da yolundan çekilmelidir. Ama her şeyden önemlisi, siz içinizdeki gücü, derinlerden gelen o şeyi tanımaya çalışmalısınız. Çünkü o güç yapıcı olduğu kadar yıkıcı da olabilir. Tercihleriniz nasıl değişiyor? Fikirleriniz ve bakış açılarınız nasıl değişiyor? Kendinizi tanımak, içinizdeki güce sahip çıkmaktır. Bu arada bu sembolde komik, saçma bir durum da var. Bir ayı neden bütün pençelerini sallar? Hayata mizahla bakmak, kendimize gülmek de önemlidir. Kahkaha güçlüdür. Sizi onaylar.
Doğal gücümüzle bir araya gelmek için bu zamanda “doğal” şeyler yapmak, bedenimizi hareketlendirmek yardımcı olacaktır. Dans edin. Nefes alın. Bedeninize geri dönün. Komadan çıkın!
Tam Karşıdaki Güneşin Sembolü ise: “Sirkte, eyersiz at üzerindeki binici tehlikeli yeteneğini sergiliyor”
Hepimizin içinde doğamızdan gelen, devasa güçte bir yaşam enerjisi, bir ham kuvvet bulunuyor. At her zaman canlılık sembolüdür ancak sadece sevgiyle eğitildiğinde o devasa güç severek ve isteyerek bize yardımcı olur. Gücümüzü ve kuvvetimizi cesaret, ince sezgiler ve dengeyle birleştirdiğimizde yani doğal enerjimizi eğittiğimizde muazzam amaçlara hizmet edebiliriz. Eğer dengeyi kaybedersek, ne yaptığımızı bilmiyorsak düşme tehlikemiz vardır. Ancak onca eğitimden sonra korkaklığı, çekingenliği bir tarafa bırakmalı ve yapmaya geldiğimiz işe koyulmalıyız.
Hazır mısınız? Dengede misiniz? Geliştirmiş olduğunuz bütün becerilere ihtiyacınız olacak bir zamanda risk almaya çağrılıyorsunuz. Sezgilerinizi dinleyin, başkalarının kuruntularını değil. Doğal gücünüzü kabul edin. Diğerleri sizi heyecanla seyrederken, siz bir zen rahibi gibi sadece yaptığınıza odaklanın, dikkatiniz kesinlikle dağılmasın.
Bu dolunayın özellikle ilginç bir durumu var. Bu dereceler 2017 Şubat ayındaki ay tutulmasında da aktive olmuştu ama güneş ve ay tam ters pozisyonlardaydı. Yani bir döngü kapanırken, 2017’den beri ne gibi gelişim ve değişikliklere de imza atmış olduğunuza bakın. Nerede bir ayı gibi güçlü, bir at cambazı gibi becerikliydiniz? Nerede kış uykusundan uyanmayı ve doğal gücünüzü, gerçek benliğinizi kabul etmeyi reddettiniz? Nerede ve nasıl kendinizi sabote ettiniz? Bu aynı derecelerde ikinci şansınız. Ne olmuş olursa olsun kendinizi sevin ve bu sefer bu şansı kullanın! Sahne sizin!
©Mor Alev 2019
Bu dönemde ruhunuzun potansiyelini bütünüyle anlamak, hayata nasıl geçirebileceğinizi öğrenmek, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com
Sarah’a teşekkürler,,,bununla birlikte bu denli zor bir çeviri için size de teşekkür ve tebrikler
BeğenLiked by 1 kişi
“Güncel akıl karışıklığı karşısında emin olmanın çekiciliğine karşı da uyanık olun. Bu, sadece tam anlayışa henüz sahip olunması mümkün olmayan sonsuz karmaşıklıkta bir varoluşun üzerindeki ince bir cila olabilir”
Bu sozler, sonsuz ve kosulsuz varolusumun(ruhumun) bu yasamla ifadesini anlama cabami Sarah dogrudan goruyormus gibi hissettirdi 🙂 ne kadar sanatsal bir anlatim,muhtesem! Alinti yapmadigim bir cok sozu gibi,iliklerime kadar keyif aldim gercekten cok tesekkurler Mor Alev! 🙏💜
2017 subattan bu yana, kendimi sabote etme ve komada kalmakta cok becerikliydim. Ama uzulmuyorum! Cunku hepsi en nihayetinde, buyuk bir idraka yol acti, gercekligimle tanismaya. Ve bu tanismaya giden yol, zaten buyuk bir egitimden de gecmisti bir yandan, at semboluyle 🙂 Simdi artik o gercekligi yasatmak kaldi geriye, ayi kis uykusundan uyandi 🙂
Mor Alev seni okumak cok buyuk bir keyif,iyi ki varsin🙏💜
BeğenLiked by 4 people
💜💜💜
BeğenLiked by 1 kişi
Ben de uyandım komadan,korku ve endişe ile yaşamaktan,günü kurtarmaktan,çevremdeki insanları idare etmekten,kendi istediğim hayatı yaşamaktan çekinmekten yorulmuştum.İnanılmaz bir cesaretle çıktım o döngüden,şimdi tekrar almaya çalışıyorlar,ama şimdi zihinle değil iç sesimle davranmayı becerebiliyorum gibi geliyor,bu da beni uyarıyor,yavaş hareket etmemi yıkmadan yapmam gerektiğini hatırlatıyor bu emin olma hali..”Diğerleri sizi heyecanla seyrederken, siz bir zen rahibi gibi sadece yaptığınıza odaklanın, dikkatiniz kesinlikle dağılmasın.”Bu cümle de çok güzel..her cümle ayrı güzel bu yazıda.Tekrar komaya girmem mümkün değil ama yıkmadan yapabilirsem mükemmel olacak inşallah benim ve çocuklarım için hayat..
BeğenLiked by 2 people