Galaktik Merkezde Bayrağınız Dalgalanırken
Sevgili Bilge Baykuşlar, dolunay 17 Haziran saat 11.30 da gerçekleşirken (İst.) gözlerimizi yine Samanyolunun tam ortasındaki çatlağa dikiyoruz, Galaktik Merkeze…
Galaktik Merkez, galaksimizin çevresinde döndüğü dev bir kara delik. Yani düşünün, ay dünyanın çevresinde, dünya ve gezegenler güneşin, ve güneş sistemleri de Galaktik Merkez çevresinde dönüyor. Devasa Galaktik Merkez, Yay burcunun son beş derecesine denk geliyor.
Bu alan aktive edildiğinde bir uyanış süreci başlar. Bildiğimizin ötesine uzanırız ve bildiğimizin ötesi ise gerçekte içimizde hep bildiğimiz fakat bilinçli farkındalığımızın biraz altında yüzmesine izin verdiklerimiz ve genellikle açığa çıkması nedense bizi ürküten büyük gerçeklerdir. Çünkü bunları ifade etmek için kelimelerimiz yeterli olmayabilir, bu gerçeklerle ilgili derin hisler hissedebilir ancak dünyevi şekillerde ölçemeyiz, onları sayamayız.
Dolunay Galaktik Merkezde gerçekleşirken biz de hızlandırılmış ruhani gelişime adım atıyoruz. Galaktik Merkez’in bilinçaltımızla da çalıştığı söylenir, arınmayı tetikler, bilinçaltında birikmiş olan eski alışkanlıklar, şartlanmalar ve onların kökeninde yatan eski inançlar yüzeye çıkar. Ve onlar yüzeye çıktığında iki şey yapabiliriz: Ya o eski ve geçerliliği kalmamış şeylere daha da sıkı tutunuruz ya da bir zamanlar ne kadar saçma şeylere inanmış olduğumuzu fark ederek salıveririz… Ve insan ırkının genelde ne yaptığını biliyorsunuz! Birinci seçeneğe gideriz, bilinçaltımızdakiler her ne kadar geçersiz, saçma, alçaltıcı, kötü hissettiren şeyler olsa da, sanki hayatımız onlara bağlıymışçasına sarılmayı tercih ederiz, inat ederiz O hatıralar, söylenmiş olan sözler… hepsi ama hepsi geçici olan o şeyler bugün ne gerekli, ne faydalı, ne de gerçektir! Sadece birer izlenimdir. Ve biz bunu görmezden geliriz. İşte bu dolunayın ve Galaktik Merkezin gücü de bu noktadır. Kendi kendimize salıveremediğimiz şeylerin hayatımızdan akıp gitmesine önayak olur.
Dostlar, bu herhangi bir dolunay değil. Bu, Galaktik Merkezde bir dolunay. Ve yansıttığı enerji sadece İkizler’deki güneşin ışığı değil, dört milyon güneş büyüklüğündeki kara deliğin kızılötesi radyoaktif plazma enerjisi! Evrimleşme böyle tetiklenir, böyle hızlandırılır.
Şimdi ustalardan Leah Whitehorse’un bu dolunayın haritasıyla ilgili söylediklerine bir göz atalım. Yukarıda bahsettiklerimi destekleyen bir konfigürasyonla Zodyak’ın bütün oyuncuları da harekete katılıyor ve Whitehorse olanları çok güzel özetlemiş (leahwhitehorse.com):
“Yay’daki dolunay bizi inandıklarımızı incelediğimiz bir noktaya getiriyor. Tam karşısındaki İkizler’de yer alan güneş, inandıklarımızla bildiğimizi düşündüğümüz arasındaki şeyler arasındaki gerilimi gösteriyor. Mantıksal gerçekler (İkizler), yüksek ilhamla (Yay) çarpışıyor. Yay’da Tanrılara dokunmak isteriz, ilahiliği insan seviyesinde bilmek isteriz. Geniş açık göklere, daha iyi bir gelecek vaadine, her şeyi anlama özlemine çekiliriz. Ama İkizler yine de sorar, bağlantılar yapar ve sonra bir daha sorular sorar. Yay, iflah olmaz bir iyimserdir ve biz de ondan ders alabiliriz.
Bu dönemde her yönden büyük sorular üzerimize hücum ediyor. Yay Jüpiter tarafından yönetilir ve Neptün’le üç kare açıdan ikincisini daha yeni gerçekleştirdi (16 Haziran). Ayın kendisi ise Jüpiter’in yanında ve Neptün’e karede. Ay ve Güneş Neptün’e T kare açı yapıyorlar. Yani her şey, “Ne gerçek, ne yanılsama” etrafında dönüyor.
Neptün de birkaç gün sonra gerilemek için duruyor. Neredeyse bir zamansızlık, kütlesizlik hissi var. Bilinç genişliyor. Uzayda yüzmek gibi. Her şey yumuşakça dönüyor, burgular çiziyor, kayıyor. Asteroid Kaos, güneşle birleşik. Ay, Galaktik Merkezde. Sonsuza dek bir kara deliğe düşüyoruz ve yine de sonsuza dek Annemiz Dünyaya bakıyoruz. Umut, korku, tüm hayallerimiz, tüm olasılıklar, hepsi zamansız bir anda yakalanmış gibi. Merhaba dünya…
Düşünecek o kadar çok şey var ki. Zihinler bunalıyor ve belki de kendimizi “bu çok BÜYÜK” diye düşünürken buluyoruz. Biliyoruz, hissediyoruz, seziyoruz. Yeniden İkizlere düşüp, sorular sormaya ihtiyacımız var çünkü şu anda hiçbir şey berrak değil. Hayata inanç sınavdan geçiyor ama inanmalıyız – bu bir bilmece, bir muamma. Bu çok tuhaf zamanlara o kadar çok vaat örülü ki ancak biz onlara nasıl ulaşacağımızı henüz bilmiyoruz. Belki güvenmiyor bile olabiliriz. Neticede birleşmiş Merkür ve Mars’ın Plüton’la zıt açısına yaklaşıyoruz. Bu açılar güvenle ilgili meseleleri açığa çıkarıyor. Şüphelenmek yaygın. Öfke, köpürene kadar kaynıyor. Yani, kendimizle yeniden bağlantıya geçmeli ve düşünmeliyiz – ben geleceğimin nasıl görünmesini istiyorum? Çünkü gelecek şimdi şekilleniyor.”
Evet, sorular, inançlar, şüphe ve güven öne çıkarken, Galaktik Merkezin getirdiği eleme, temizleme, arınma tetikleniyor. Sabian sembolü ise bu enerjiyi tamamlıyor:
“Bayraktar”
Bayrak, uğrunda ölmeye bile hazır olduğumuz şeyleri temsil eder. Bayraktar, eski ismiyle sancaktar, askeri birliğin önünde sancağı taşıyan kişidir ve silahsızdır. Ancak en önemli görevlerden biri onundur. Bayrak asla düşmemeli, bayrak hep yukarıda olmalıdır ki, gerilerden gelen askerler savaşta ne durumda olunduğunu bilsinler. Tabii, modern zamanların savaşlarında artık böyle bir rol kalmadı ama yine de bayrak sembolizmi önemini sürdürüyor. Şeref, cesaret, adanmışlık… Ya da bağnazlık, inat, kurban psikolojisi…
Bu dolunay bize soruyor, neye inanıyorsunuz? Ne için ayağa kalkardınız? Neyi savunmak sizin için her şeyden önemli? Ne için ön safhalarda olmaya hazırsınız?
Sizin için ne vazgeçilmez? Özgürlük? Özgür düşünce? Tabiat? Genç neslin geleceği? Başka şeyler?
Ve şimdi inandığınız o şey için ayağa kalkma zamanı. Şimdi, bayraktar olmanın zamanı. Ama tek bir şartla: İnandığınız o şeyi iyice inceleyin. Ona neden inanıyorsunuz? Onu neden savunuyorsunuz? Neden kendinizi ona adadınız? Cevaplar korkudan mı geliyor, sevgiden mi? Bu bir alışkanlık mı? Bir zamanlar birilerinin inanmanızı istediği bir şey mi? Gerçek bayrağınız ne olmalı? Nasıl olmalı? Sonra kalkın ve ön safhalara geçin. Büyük Galaktik Merkez Şifası başladı!
Hepinize harika bir dolunay dönemi diliyorum.
©Mor Alev 2019
Bu dönemde ruhunuzun potansiyelini bütünüyle anlamak, hayata nasıl geçirebileceğinizi öğrenmek, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın veya moralev@outlook.com adresine yazın.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
1 haftadır okuduğum dolunay yazılarının içinde açık ara en iyi geleni… rahatldım. çok teşekkür. ederim.
BeğenLiked by 3 people
Harika… teşekkürler 💐💐💐
BeğenLiked by 2 people
❤️❤️❤️
BeğenLiked by 2 people
Verdiğim cevap şu oldu: insanların içindeki iyiliğe inanıyorum, geleceğe ve genç nesile cennet gibi bir dünya bırakacağımıza inanıyorum.Geç kalmadık. Bu iyiliği açığa çıkarmak için, korkudan gelen öfke,kıskançlık ve güvensizlik duygularını silmek için ön saflarda yer alırdım. Sevgiyi yaymak için hayatımı ve her şeyimi adarım.
En zor kısmı,yani onu aşana kadar en zor gelen kısmı,kendini eksiksiz bir bütün olarak görüp %100 sevmek. Işe tekrar, kendimden ve hayatımdan başlamaya niyet ediyorum bu dolunayda. Gelecek nesillere birakmak istedigim gelecegin kendisini yaşamak,yaşayarak örnek olmak ve tecrube etmek istiyorum.
Bunu neden istiyorum? 28 yillik ömrümde, çok küçük şeyler istedim, önümdeki sinavi geçmek, yataktan kalkip gune baslayabilmek,kilo vermek, hastaysam iyilesmek,arkadas veya sevgili bulmak,bir seylerden kurtulmak. O an en kisa mesafede,onumde ne varsa. Bunun yaninda “sevileyim” diye kurdugum cok gizli ama buyuk buyuk pembe hayaller,hayalden cok “eksiksin” hissi veren seyler. Hepsi zaten koşulsuz ve ne kadar çok sevildigimi anladigimda dagildi gitti. Geriye yalnizca yukarida bahsettigim asil hayalim,istegim kaldi. Ve ona bireysel bazda goturecek,kendi kisisel hayallerim. Bu korkudan mi,geliyor sevgiden mi? Cok sukur ki,sadece sevgiden. Cunku benim inancim,burada temelde bunun icin bulundugumuz. Bireyselde buna hizmet eden,benim icin en uygun,potansiyelimdeki en yuksek hizmetleri yapmaya niyet ediyorum. Saliveremedigim,beni sikistiran ve isigimi yansitmami engelleyen her turlu seyi salmak uzere yardimlara tum kalbimi aciyorum. Eskiden o isik, beni egoist yapar, yalniz birakir cok parlak olursa diye korkardim. Halbuki onu kendime saklamaya hakkim yok,bana bahsedilmis her hediyeyi ben sadece butune hizmet icin alip da geldim.Sadece bana ait degil ki, butune ait. Ona,sevgiye, nese-keyif ve coskuya katki icin isigimin tümüyle aciga cikmasina, sonsuz ve mukemmel parlamasina, beni yukselttigi gibi butunu yukseltmeye en buyuk katkisini yapmasina niyet ediyorum. Evrimimi kabul etmeye hazirim,yeter ki dunyaya sadece ve sadece baris, sevgi ve iyilikseverlik hakim olsun. Herkes sevildigini,korundugunu ve sevgiden yaratildigini bilsin. Karanlik yok olsun,zaten hic var olmadi. Boyle de oldu. Amin.
BeğenLiked by 3 people
çok güzel bi yazı yazmışsınız kalbimin en derininde hissettim yazdıklarınızı teşekkürler iyiki varsınız iyiki mor alev var 💙 sevgi ve ışıkla kalın
BeğenLiked by 3 people
tesekkur ederim, sizin yorumunuz da yazdiklarimi bugun tekrar hatirlamama yardimci oldu. sevgi ve isikla ❤
BeğenLiked by 1 kişi