Satürn’ün Oğlak Geçişi İnsanlığı Her Açıdan Değiştirebilir

the eyeSevgili Dostlar, Geçen gün sizlere Zodyak’ın ağır topları yıllar sonra burç değiştiriyor ve yaşamlarımızı tanınamayacak kadar büyük şekillerde değiştirebilecek bir potansiyel getiriyorlar demiştim. İşte neredeyse iki yıldan fazladır beklediğim Satürn’ün Oğlak’a geçişi gelmek üzere.

Şu anda Satürn Yay’ın son derecelerinde, tam da Galaktik Merkezdeki geçişine devam ederken bize büyük çekim gücü yasası armağanları yağdırıyor.  Kış gündönümünden bir gün önce, 20 Aralık’ta Oğlak’a girmiş olacak. Bu konuda çok şey yazılacak, konuşulacak. Bugün biz bu çok önemli ve neredeyse 3 yıl sürecek geçiş hakkında ilk konuşmamızı yapacağız. Ama önce bu geçişin neden önemli olduğunu da konuşalım.

Her şey bizi 2020 ye hazırlıyor. 2020 de bütün “ciddi” sistemlerimizi yöneten Oğlak’ta Zodyak’ın üç en güçlü gezegeni buluşuyor: Satürn, Plüton ve Jüpiter! Devletler, hükümetler, yönetim şekilleri, bankalar, ordular, polislik, tüm güvenlik sistemlerimiz, büyük şirketler, sigortacılık, vergi sistemleri, savunma şirketleri ve sistemleri, parayla ilgili her şey, büyük organizasyonlar, örneğin BM, AT, siyasi sistemler, hepsi ama hepsi bu geçişten payını alacak. 2008’den beri Plüton titizlikle ve uzun uzun bu alanlarda çalışıyor. Bunu o zamandan beri gelişen mali krizlerle, değişen bankacılık kurallarıyla, vergi cennetleri sızıntılarıyla, Avrupa Topluluğunun ve Birleşmiş Milletlerin aldığı darbelerle görüyoruz.

Plüton’un işi 2024’e kadar bitmiyor. Bu sene ona Satürn de katılıyor çünkü çürümüş, dağılmış, geçersiz olanın yerine yeni kurallar yazılmalı, bu da bir anda olacak bir iş değil. Bu yüzden uzun bir süre Satürn’ü kendi burcu Oğlak’ta göreceğiz. Yapılmış olan işin cilasını çekmek ve tüm dünyaya yayılmasını sağlamak için 2019 sonunda Jüpiter de bu ikiliye katılacak. Ama söz konusu Jüpiter olunca, Oğlak burcuna girdikten birkaç gün sonra güneş tutulması sırasında güneşle birleşecek ve yeninin gelişini kutlayacak. Tipik Jüpiter etkisiyle Satürn ve Plüton’un yaptıklarını büyütecek, geliştirip genişletecek. Peki, Jüpiter güneş tutulmasına eşlik eder de Satürn ve Plüton sessizce köşede kalır mı? Onlar da 2020 başlar başlamaz birleşerek yeni döngünün başlangıcını ilan edecekler.

Yani bütün bunları özetlersem, Plüton ölüm ve yeniden doğuşun, gücün gezegeni olarak 2019 sonuna dek tüm Oğlak konularının ve bilinen geleneksel yöntemlerin geçersizleşip dağılmasına odaklanıyor. Bu sırada Satürn bu yılın sonundan itibaren şimdiden geçersiz kalmış ve kalacak sistemlerin, kuralların yerine neler getirebileceğimiz konusunda çalışıyor. Jüpiter ise bütün bunların dünya çapında yayılması görevini alıyor. 2020’den itibaren ise Plüton’un ölüm yerine yeniden doğum temasının daha da güçlendiğini göreceğiz. Yeni döngüde tükenmiş tüm dev sistemlerin yerine yenilerinin doğuşuna şahit olacağız. Bu doğumlar dizisi bir günde gerçekleşmeyecek, hatta yıllar sürecek, 2024’e kadar… İşte bu kadar önemli zamanlarda yaşıyoruz!

Böyle olunca da Satürn’ün yuvaya dönüşüyle ilgili olarak öncelikle, ilk astroloji öğretmenim, evrimsel astrolojinin babalarından, ustaların ustası Steven Forrest’ın analizinden parçaları iletmeyi seçtim. Forrest, Satürn’ün Oğlak’taki varlığının kolektif bilincimiz, popüler kültürümüz ve küresel gelişmeler açısından yapacağı olası değişiklikleri anlatıyor. (forrestastrology.com)

Bu keyifli makaleyi benim kadar severek okuyacağınızı, bu geçişin sonunda toplumsal ve kültürel açıdan ne kadar değişmiş olacağımıza dair bir fikriniz olacağını umuyorum.

***

steven forrestSatürn bize pek de istemediğimiz şeyleri yapma becerisini veren gezegendir. En son ne zaman diş hekiminize gitmek içinizden geldi? Ya da ev temizlemek? Ama bu küçük görevlerden sürekli kaytardığınızda olacakları düşünün.

Bir defa, kişisel “sonsuzunuz” çok daha kısa ve çok daha az keyifli olacaktır, orası kesin.

Eğer Satürn tweet atabilseydi şunu söylerdi: Her hareketin ve davranışın, ister budalaca olsun ister bilgece, sonuçları vardır. Şimdi, gidin ne istiyorsanız, onu yapın.

Oğlak’ın da doğası buna benzer. Burada, kuzey yarıkürede güneşin “deniz keçisine” girişi kışın başlangıcını işaret eder. Ve kışın, hayatta kalmak için andaki arzularımızı tatmin etmekle hiç ilgisi olmayan şeyler yaparız; en başta soğukta yataktan çıkmak gibi. Odun kes, karı küre. Büyük erime gelene kadar fasulyelerin yetmesini sağla…. O da ne zaman gelmeye karar verirse.

Kış “hain” değildir. Size zarar verme niyeti yoktur. Konuşabilse, Satürn gibi “ne isterseniz onu yapın” derdi. Başka bir deyişle, isterseniz donun ve aç kalın.

Şimdiden görebiliyorsunuz, Satürn ve Oğlak nasıl uyumlu bir çift. Birbiriyle hemfikir. İkisi de pratik. İkisi de gerçekçi. Kimse ikisinden birini laubali bir eğlence meraklısıyla karıştırmaz.

Astrologlar bir burcun ruhuyla, bir gezegenin ruhu arasında böyle doğal bir uyum gördüğünde, buna yöneticilik derler. Bu aslında enerjik açıdan birbirleriyle bağlı anlamına gelen havalı bir sözdür. Bu ikisi farklı annelerden gelen ikiz kardeşlerdir. Satürn Oğlak’a girdiğinde karşılıklı etkilenmenin hızı aşırı uçtadır. Yanan kibrit mazot birikintisine düşmüştür. Steroit bisikletçinin kan dolaşımına hızla girmiştir.

Burç ve gezegen arasındaki, hayata çok özel bir dinamizm katan bu evlilik bu ay, 20 Aralık’ta gerçekleşecek. Sağlamca yerine yerleşen Satürn 2020 Mart sonunda Kova’ya geçişini başlatacak, gerilemeyle Temmuz’da yeniden Oğlak’a girip sonunda tam olarak Aralık 2020’de Kova’ya girecek. Geleneksel olarak Satürn Kova’yı da yönetir ama bu bir başka büyük hikâye, belki bu konuda da yazarım.

Saturn lord of timeTekrarlarsak, Satürn ve Oğlak’ın her ikisi de bize doğal olarak pek de yapma arzusunu hissetmediğimiz şeyleri yapma becerisini verir. Diş bakımından, ev işlerinden bahsettik. Ya bütüne hayrı olmayan bir şey tarafından baştan çıkmaya, cezbedilmeye, ayartılmaya direnmek? En son ne zaman bir sabah uyandınız ve “Hmm, bugün tatlı, lezzetli ayartılmaya direnmekten daha fazla hoşuma gidecek bir şey olamaz.” dediniz?

Açıkçası bu ikilemle çok az insan karşılaşmıştır. Baştan çıkaran şeyler…. baştan çıkarıcıdır. Ancak, bizi cezbeden şeylerin herhangi birine teslimiyet hayallerimizde yer alsa da, gerçek hayatta hayır deme yeteneğimiz sıfır olsaydı bize ne olurdu? Öncelikle ne kadar çok kilo almış olacağınızı düşünün. Ve elbette, aklınıza gelen her saçma cinsel arzuyla harekete geçseniz hayatınızın olacağı enkazı düşünün.

D.H. Lawrence Lady Chatterley’in Aşığı’nı 1920’lerde yazdı ama gizlice kendisi yayınladı. Günün standartlarında kitap arsızca müstehcen ve “ayıp” kelimelerle doluydu. Yıllar sonra, kültürel iklimin değişmesiyle Penguin Yayınevi buna rağmen kitabı yayınlamaya karar verdi. Bu da çok çabuk Britanya’da bir ufuk açan ahlaksızlık davası açılmasını tetikledi. Dava, 1960 yılında Satürn Oğlak’tayken gerçekleşti. Zamanın ruhunu yansıtan şekilde Penguin davayı kazandı ve neredeyse anında kitabın 3 milyon baskısını sattı.

Zaman değişiyordu.

Oğlak’taki Satürn’e ait hayati nokta budur: Neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu tam olarak nasıl tanımlarız? Ahlaki değerlerin çoğunluğu bu noktada apaçık ve evrenseldir – cinayet asla kabul edilemez, taciz kabul edilemez. Fakat bir sürü başka davranış pek de o kadar berrak değildir. Çünkü “ahlakiliğin” pek çok yönü sadece kültüreldir. Örneğin, insanlar cinsellikleri olan varlıklardır. Bir toplumun sanatçılarının bu konuyu yetişkin anlamda incelemesi toplum için yanlış mıdır? Britanya’da 1960’dan önceki cevap hayırdı. 1960’dan sonra normalleşti. (Mor Alev: Burada kendi sesimi de eklemek istiyorum. Olağan bir günde gördüğümüz, evimizi açtığımız bazı gazete haberleri, imalar, dizi ve film içerikleri, reklamlar ve evet internet ve en basit sosyal medya içeriği herhalde D.H. Lawrence’ı utandırırdı. Yani bakış açımız değişti. Hem de çok.)

Bütün bundaki en önemli kanı şudur: Ne Satürn, ne de Oğlak, pop astrologların söylediğinin tam aksine, doğuştan kibirli, bilgiç ve ukaladır. Kuralların sürekli değiştiği bir dünyada yapmaya çalıştıkları tek şey doğruyu yapmaya çalışmaktır.

Buna dair bir kanıt da yine 1960’da Satürn hala daha Oğlak’tayken ABD de doğum kontrol hapının onaylanmasıdır. Bu olay zamanın cinsel devrimine büyük katkıda bulunmuştur. Oğlak burcu ve Satürn’ün dar görüşlü ve aşırı ahlakçı olduğuna inanan herkese onların parmak izinin “hapta” bulunduğunu kabul etmek zor gelecektir.

Hazır olun, olmayın, işte Oğlak’taki Satürn yine geliyor. Önümüzdeki üç yıl, ahlak, dürüstlük ve kişisel onur konularında yeniden tanımlanmaya kolektif bir odaklanma olacak. Bu kolektif odağın kapsamı geniş bir yelpazede değişecek. Odak cinsellik olmayacak. Karakterin yapılandan daha önemli olduğu fikrine Rönesans geliyor.

Günün haber başlıklarına bakarsak, bu size de doğru gelmiyor mu? Dünya sahnesinde birkaç “Ahlaki Tiyatro” oynanacağını düşünüyorum. Kötü adamlar yakalanacak ve yaptıklarının karşılığını ödeyecekler.

Bütün bunların altında şu hayati evrimsel fikir var: Satürn Oğlak’a girdiğinde ahlak yeniden tanımlanır. Eski yargıları savunanlarla, soluk almak için daha fazla yere ihtiyaç olduğunu düşünenler arasında sıcak tartışmalar olacak. Belirsizlikten faydalanmaya çalışacak hergeleler de olacak ama sonunda yeni bir fikir birliği yükselecek.

1960’lara dayanan cinsel görenekler zaman içinde toplumda bir sürü geçici tutarsızlık da yarattı ama sonuçta ihtiyacımız olmayan o kadar çok utanç ve sırdan kurtulduk ki. Kim o eski doğrucu günlere dönmek ister? Ama bazen komedyenlerin küfür kelimesi kullanmadan da espri yapabildikleri günleri özlüyorum. Düğün çanlarıyla ilgili aşk şarkılarını özlüyorum.

Bütün bunları düzenlemek asla kolay değil. 1959’da sonradan Vatikan II adı verilen ve kiliseyle modern dünya arasındaki ilişkiyi konu alan dev toplantıda Papanın “pencereleri açıp taze havayı içeriye alma zamanı geldi” dediği ay Satürn Oğlak burcuna girmişti.

Benzer zamanlar yine geliyor. Dünya bugün çok farklı. Hepimizin o taze havaya ihtiyacı var. Günümüzde doğru ve yanlışı nasıl tanımlıyoruz? Sosyal medya her şeyi değiştirdi. Nezaket bile yeniden şekillendiriliyor. “Yalan haberler” gerçeğin doğasını bulandırdı. Çocuklar internette neredeyse her şeyi görebiliyorlar. Ekonominin küreselleşmesi sadece ilerliyor. Zengin ve fakir arasındaki uçurum iyiden iyiye genişliyor. Amerika’da her psikopat, Hun İmparatoru Atilla’yı bile kıskandıracak kadar çok silah taşıma hakkına sahip. Peki ya genetik mühendislik? Kürtaj? Mülteciler? Robotlarla cinsellik? Şiddet içeren video oyunları?

Listeyi biliyorsunuz. Önümüzdeki üç sene ahlaki cevapların ne olacağı konusunda oy vereceksiniz. Bütün bir dünya kendi Vatikan II olayının tam eşiğinde.

Lady Chatterley’in Aşığı’nı yasaklatmaya çalışan sofu ahlakçılar şimdi saçma görünüyorlar. Kitapsa artık öyle skandal gibi durmuyor. Onlar davalarını kaybettiler. Ama her zaman böyle sonuç alınmıyor. 1930’da Satürn Oğlak’tayken, ABD sinema filmlerinde Hays yasasını uygulamaya koydu. “Hiçbir film kendini seyredenlerin ahlaki standardını düşürmeyecektir. Yani seyirci suçla, yanlışla, günahla, şeytani olanla taraf tutacak şekilde yönlendirilmeyecek.”

Ama günahı tanımlayan kimdir? Belli oluyor değil mi, komisyon üyeleri gönüllü oldu. Bahçedeki bu tek ağacın meyvesini yemeyeceksin dediler. Ve kazandılar… sadece kısa bir süre için. Oğlak’taki Satürn’ün karanlık yanı genellikle sonuna dek süren sabit fikirlilik içerir, geleceği yöneterek onu bir şekilde geçmişe kilitlemek üzere. Ama filmler buna rağmen evrimleşti, aynı toplumsal kültürün evrimleşmesi gibi.

some like it hotHays yasası 1930’da geldi, 1950’lerde delik deşik olmuştu. 1960’da Satürn’ün Oğlak’a dönüşüyle terk edildi. Satürn Oğlak’a Ocak 1959’da girdi, Marilyn Monroe’nun da bulunduğu şaheser “Bazıları Sıcak Sever” filmi gösterime girmeden hemen önce. Büyük ihtimalle karşı cinsin kıyafetlerinin giyilmesi ve eşcinselliğe dair olumlu ama çok belirsiz imalar yüzünden, film komisyon onayı olmadan yapıldı.  Filmin mega başarısı eski sistemin tabutundaki son çivileri de çakmış oldu.

Bazıları Sıcak Sever’i çok insan gördü. Hala daha tüm zamanların en büyük komedileri listesinde ilk sıralarda yer alır. Ve hatırlayın, Lady Chatterley’in Aşığı 3 milyon sattı. Kim aldı? “Günaha aç” olan insanlar mı?….. Bunlar kendi ahlaki değerlerinin kendilerine ait gerçek deneyimlerden temel almasını isteyen modern insanlardı.

KONICA MINOLTA DIGITAL CAMERATüm astrolojik sembollerin karanlık yönleri vardır. Yılbaşı ve Noel geliyor. Oğlak’taki Satürn’ün katı, cimri, yargıcı, acı tarafını düşünürken aklıma Charles Dickens’ın ölümsüz karakteri “Ebenezer Scrooge” geliyor, Noel Hikâyesindeki pinti. Kitap, bildiniz, Satürn Oğlak’tayken 1 Aralık 1843’de basıldı. Bir arketip doğdu, ya da daha doğrusu eski bir arketip kolektif hayal gücümüzde yeni bir giysiye ve hayata büründü. Bugün bile, neredeyse iki yüzyıl sonra “Bu adam öyle bir Scrooge ki” (varyemez) dendiğinde çoğu kişi ne anlama geldiğini biliyor.

Dünyamızda modern Scrooge’lar konusunda hiçbir kıtlık yok. İşte onların çoğunluğu “geçmiş, şimdiki ve gelecekteki Noellerin hayaletinden” bir uyandırıcı ziyaret almak üzere.

Dickens’ın kitabında Scrooge elbette bir ahlaki uyanış yaşar ve kurtulmuştur. Bu yılbaşı sezonunda dualarımız, açlık, yokluk çekenlerden, umutsuzlardan, terkedilmişlerden “Noel kazını” esirgeyen, bolluğunu paylaşmayan nüfuzlu ensesi kalınların kalbinde buna benzer bir uyanışın yükselmesidir. Satürn’ün acımasız ve şiddetli eş-zamanlı ışınları altında bu günümüz Scrooge’ları dünyanın insanlarına biraz daha kibar ve insancıl davranmak için mükemmel sebeplere sahip olacaklar.

Karma tanıdık bir kelime ama çoğunlukla yanlış anlaşılmıştır. Gerçekten, hepsi gelir ve tek bir fikirde birleşir ve bu fikir Oğlak’taki Satürn’ün niteliklerini taşır: Her davranış ve hareketin sonuçları vardır. Hareketler ve tepkiler. Şöyle bakıldığında, insanlar “kötü” bir şey yaparlar ve yanlarına kar kalır. Ama bu bir yanılsamadır, en azından uzun dönemde. Bazen davranışın sonuçları hemen görünmez, sadece bu kadar. Satürn Oğlak’tayken, bir sürü eve dönen karmik davranış göreceğiz, olumlu ya da olumsuz. “Kötü” davranmış olanlar için fatura çıkmak üzere. Kibar, cesur olmuş, bütüne hizmet etmiş ama henüz bunun için ödüllendirilmemişler için bu iyi haberden başka bir şey değildir. Karma çok tatlı olabilir.

İşte bunu anlatan bir örnek: Hapiste geçirdiği 26 yıldan sonra 1990’da Satürn Oğlak’tayken Nelson Mandela serbest bırakıldı. Güney Afrika’nın cumhurbaşkanı olmaya kadar gitti.

Bir yıl önce, hala Satürn Oğlak’tayken, Berlin Duvarı yıkıldı, doğu ve batı Almanya’nın birleşmesine önayak oldu. İnsan özgürlüğünün baskılanmasının karması bu noktada olgunlaşmıştı.

Aynı sene, 1989’da Çin’de felaket Tiannamen Meydanı olayları gerçekleşti. Yine olgunlaşmış karma meyvesi.

Son birkaç bültendir Jüpiter’in Akrep’teki geçişini inceliyorum. O geçiş tabu ve gizli olanın kolektif bilinçte gün yüzüne çıkmasıyla ilgili. Jüpiter’in enerjisinin nasıl yaratıma girdiğini kesinlikle ve en dramatik haliyle görüyoruz. Bazı “kralların” güçlerini nasıl cinsel taciz ve şiddetle kötüye kullandıkları konusundaki sel gibi akan açıklamalar bunu gösteriyor. (Mor Alev: Harvey Weinstein’la başlayıp en güçlü iş insanlarını, sanatçıları ve siyasetçileri bile istifa ettiren Hollywood’dan Bollywood’a, siyasetten, eğlence, teknoloji, bankacılık sektörlerine kadar genişleyen açıklamalardan ve ortaya çıkan ayrımcı ve cinsiyetçi suçlar zincirinden bahsediyor.)

Hiçbir geçiş tek başına çalışmaz ve işte tam da Oğlak’taki Satürn resme katılırken, Akrep’teki Jüpiter’le alışverişi görkemli bir manzara yaratacaktır. Bu etkilerin kombinasyonunda çok az şey gizli kalabilir.

Akrep her zaman neyin uzun zamandır gömülü olduğunu açığa çıkarır, Oğlak ise bize şimdi karmanın zamanın geldiğini, olgunlaştığını ve yaratıma girdiğini söyler. Bir başka deyişle, ortak tema, “sırların karmik sonuçlarının ortaya çıkması” olacaktır. Ve söz konusu Satürn olunca, sonuçlar ani, somut ve açık olacaktır.

Ve bunun Mr. Trump ve neşeli ekibi için neyi işaret ettiği ise, tarih sahnesinde astrolojinin nasıl kendini gösterdiği konusunda detaylı, kaliteli ve çok güzel bir örnekleme olacaktır.

Oğlak’taki Satürn hakkında o kadar çok daha fazla şey söylenebilir ki. Bilge yaşlı arketipi var. Önümüzdeki üç yıl boyunca bu konu dikkatleri çekecektir. İleri yaş sorunları ve sağlığı. Yaşlıların bakımı.

Bu burçta her zaman son derece pratik ve yardımcı pek çok keşfin yapıldığını gördük. Mantık ve bilim alanlarında devasa başarılar göreceğiz. Kanun ve hükümet spot altında olacak, bankacılık ve finans endüstrisi de öyle. Bunlar görüldüğü gibi dev konular, bu ufak yazının alabileceğinden çok daha genişler.

Şimdilik kısaca kişisel etkilere de değiniyorum:

İtiraf edin. Kendinizden sıkıldınız. Oğlak’taki Satürn’ün geçiş yaptığı eviniz hayatınızda kendinize birkaç beden büyük geldiğiniz alanı belirler. Hayatınızın bundan sonraki aşaması nedir, iş, aşk, para, eğitim düşünüldüğünde? Satürn hangi gezegenler ve evlere dokunuyor?

İçinizde, en derinlerde, dişinizi bir şeye geçirmeye açsınız, elinizden gelenin en iyisini yapmaya açsınız. Oğlak’taki Satürn size meydan okuyor. Diyor ki, “Tamam, göster bana elini. Bana olabileceğinin en iyisini göster. Elinden geleni yap. Başyapıtını yaratmanın zamanı geldi.”

Başarmak için odaklanmaya, sabra, metanete ve öz-disipline ihtiyacınız var. Bunu -mış gibi yapamazsınız. Kolaya kaçamaz, malzemeden çalamazsınız

Bu emeklerin temelinde ahlaki ya da etik durumlar olması mümkündür. Doğruyu yapın. Ama şundan emin olun: “Doğru” sizin doğrunuz olmalıdır. Bir başkasının günah, görev, vs. ile ilgili söylevleriyle lekelenmemiş doğrunuz.

Kendi sorumluluklarınızı belirleme hakkına sahipsiniz. Size uymayan sorumlulukları ise reddetme hakkına sahipsiniz.

Bunu doğru yaparsanız, bunu olması gerektiği gibi yerine getirirseniz, yorulacaksınız! Ama bu emekten geri çekilirseniz, ölmekte olan bir geçmişte saplanıp kalacaksınız. Hangisini tercih edersiniz? Yorgunluk mu, depresyon mu?

Ne olursa olsun, karmanızın olgunlaşmakta olduğunu anlayın.

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim, Benim güneşim, Jüpiter ve Merkür’üm Oğlak’ta, yani ben de kemerlerimi sıkıca bağlıyorum bu geçiş için. Hayat hep sürprizlerle dolu ama ben kendi gezegen geçişlerimi niyet ederek yaşamayı seviyorum. Yani, gezegenlerin ne dediğini düşünmeyi ve sonra da kendi niyetlerimi en yüksek irade ile hizalamayı seçiyorum. Bunu siz de yapabilirsiniz.

Oğlak’taki Satürn’ün “bize ne yapacağını” merak ederek tırnaklarımızı yediğimiz eski astroloji palavrasından çok daha iyidir. Unutun o büyük “kötü tesirli” saçmalığını. Satürn eğer siz buna layıksanız, en iyi dostunuz olabilir. Ve biraz emek ve dürüstlükle siz de onun dostu olabilirsiniz.

Steven Forrest

Steven Forrest’a çok teşekkürler. (forrestastrology.com)

Önümüzdeki hafta Yeni Ay’la başlayacak, ertesi gün Satürn Oğlak’a geçecek ve bir sonraki günse Kış Gündönümü enerjilerini alacağız. Yoğun, yoğun, çok yoğun dalgalarla değişimi kesinlikle derhal hissedeceğimize inanıyorum. Kısaca bu üç yıllık geçişe “Kolektif, hızlı, kökten, somut değişim” başlığını da verebiliriz. Ve önümüzdeki hafta başlıyor.

Ben kendi kemerlerimi bağlıyorum. Size de aynını öneririm. Bol bol topraklanın, kalbinizi ve zihninizi açık tutun, gerektiğinde teslimiyete geçin ve her zaman akışta olup olmadığınızı kontrol edin. Eğer akışta değilseniz bunu mutlaka bedeninizde, zihninizde ya da duygularınızda oluşan herhangi bir dirençle hissedersiniz. O zaman akışa, ana geri dönün.

Yeni Ay yazısıyla yeniden buluşacağız.

©Mor Alev 2017

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

17 comments

  1. Sonsuz kere “bence de” yazmak istedim. Son on günde öyle bir enerji dalgasıyla yıkandım ki, hem kişisel de hem de kollektifte yeni yıl ve önümüzdeki yıllar için bu mesajla aynı şeyleri hissediyorum. Emeğinize sağlık Mor Alev:) İyi ki yazıyorsunuz:)

    Liked by 1 kişi

    1. son zamanlarda, hatta yıllarda diyeyim, hatta bu sitede daha önce yayınlanmış tüm yazılar arasından diyeyim, beni bu kadar etkileyen bir yazı hatırlamıyorum… sevgiler, sevgiler ve teşekkürler

      Liked by 1 kişi

  2. Hayatımda yaşadığım bir takım mücadelelerin, senelerdir içinde bulunduğum aydınlanma süreciyle gün yüzüne çıkarıp aydınlattığım konuların yanısıra bir türlü kendimde neden olduğunu anlayamadığım hisler ve tıkanıklıklar vardı. Haritamda Satürn’e baktım ve şok oldum. Satürn akrepte 2/3. evde. Aydınlattıklarımla beraber hala yaşadığım şeyleri gördüm. Haritadan ziyade Satürn beni anlatıyormuş. İnanılmaz bir farkındalık yaşadım sayende tekrar çok teşekkür ederim!

    Liked by 2 people

  3. Bu blogu nasıl daha önce keşfedemedim diye üzülmek yerine, okuduğum her yazıdaki emek ve destek için şükür ve teşekkür ediyorum,yanımda olmasalar da var olduklarını bildiğim dünya kardeşlerime;ruh kardeşlerime;BİR olanlara..Bütün yazılara ulaşmaya çalışıyorum hepsi içe açılan kapılarla dolu,..🌷

    Liked by 3 people

  4. Merhaba Moralev
    Gerçekten muthis bir astrolojik yazi olmus, Saturn´un Oglak burcuna geçisi hakkinda son donemde okudugum en guzel yazi diyebilirim. Sitenizde bulamadim, ama merak ediyorum dogum haritasi okuyor musunuz?

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Ela, ben kendimi bir astrolog olarak tanımlamıyorum, eski okuyucular bilirler. Benim ilgi alanım astrolojinin kolektif bilince olan etkisi. O yüzden kişisel harita analizi yapmıyorum. Ama bunu yapan çok iyi arkadaşlar var. Size en uygununu bulmayı niyet edip bakın. Bulacağınızdan eminim. Sevgilerimle

      Beğen

  5. Merhaba Mor Alev,
    Paylaştığınız tüm bilgiler için teşekkür ederim öncelikle. Ben yazdan beri ruhsal olarak değişik bir süreçten geçiyorum. Tam da güneş tutulmasında sitenize rastladım. Hiçbir şey tesadüf değildir; yazılarınızın çoğundan en az bir cümle de olsa faydalandım. Her şey ile ‘bir’ olduğumu hissetmeye başlamıştım. Bazı cümleleriniz de hep bu yönde beynimde ve kalbimde ışık yaktı. Bu ara yeni düşüncelere ve davranışlara yöneliyorum. Ve aynı anda çok çelişkili duygular içindeyim. Mesela et yemeyi çok seven bir insandım, bir anda vejetaryen oldum. Et bana hayvanların ölü bedeni gibi geliyor artık. Gördüğüm bütün hayvanlara, ağaçlara sarılmak istiyorum. Sevgiyi içimde, derinlerde hissediyorum. Her şeyi deli gibi sevmek ve sevilmek istiyorum. Çok aşırı zor günler geçiriyorum ama geçeceğine inanıyorum, güveniyorum. Eskiden olsa kriz-atak geçirirdim. Şimdi bütün acılara rağmen huzuru bulabiliyorum. Sonsuz varlıklar olduğumuzu hatırlayıp kendimi daha sakin hissediyorum. İş-kariyer değişikliği yapmak istiyorum, kilo vermek ve insanlara, hayvanlara, doğaya yardım eden biri olmak istiyorum. Ama inanılmaz yorgunum. Başlayamıyorum. Bütün o yazılarınızda bahsettiğiniz yenilikleri duygu olarak coşku ve heyecanla hissediyorum ama harekete asla geçemiyorum. Üstümde biri oturuyor gibi. Karanlık bir yerde tıkılıp kalmışım, çıkacağımdan eminim ama o minik ışığın nereden geldiğini anlayamıyorum sanki. Sizden okuduklarımı toparlayınca aklıma şu geliyor: Bu çelişkiler, geçmişi bırakıp, yeniye başlamanın korkusu olabilir mi? Satürn ile ilgili bu yazıyı da okuyunca düşündüm de, 31 yaşındayım, natal-transit Satürn döngümü tamamladım ve 8.evimdeydi, Uranüs de aynı evde. Bütün bunların birbiri ile ilgisi olabilir mi? Ben nereye gidiyorum, bilmiyorum… Şimdi de Satürn 9.eve geçecek ve o evimin hemen başlarında natal Mars natal Neptün kavuşumu var. Sanki bu konular daha da üstüme gelecek gibi geliyor. Hem huzur hem korku duyuyorum. Çok uzun yazmışım, umarım okuyacak vaktiniz olur. Tavsiye verebilirseniz çok memnun olurum. Cevap vermeseniz bile, okuyacağınızı bilmek, nedenini anlayamadığım bir şekilde iyi hissettiriyor. Sevgiler, teşekkürler…

    Beğen

    1. Sevgili Ezgi, ataletin sebebi korkudur. Salıvermekten, değişmekten korkmak. Size sürekli olarak salıvermeyi, arınmayı öneririm. Bakın, doğum haritasını da korku amaçlı kullanmayın. Ben olsam, Satürn’le birleşecek olan Mars’ım olacağı için sevinirim! Çünkü bu somut hareket anlamına gelir. Yine Neptün’le birleşecek olması da iyi haber çünkü ayaklarımızı bulutlardan yeryüzüne indirmeye yardımcı olur, hayalperestliği ve koltuk ışık işçiliğini bırakıp gerçek dünyada gerçekten hayallerimizi gerçekleştirmek için harekete geçeriz.
      Herkes buna benzer açılara sahip. Herkesin, 7.5 milyar insandan bahsediyoruz, haritasının bir yerinden Satürn geçecek. Bunu kolay, eğlenceli, verimli yapmak da bizim elimizde, yapmamak da. Bazıları bunu doğal olarak yapar, o yüzden ilk Satürn döngülerinin tamamlandığı sene muhteşem geçer. Bazıları ise direnir. Olay felakete dönüşür. Burada söz konusu olan şey egonuzdur. Ne kadar esneksiniz? Ne kadar kaygılısınız? Ne kadar iyimsersiniz? Ne kadar şikayetçisiniz? Ne kadar çözüm odaklısınız? Bunlar sadece sizin cevap verebileceğiniz şeyler.
      Acaba ne olacak demekten dolayı yaşama ara veriyor olabilir misiniz? Çünkü sizin dışınızda hiçbir şey olmayacak. Ne olursa bunu SİZ YAPACAKSINIZ. Yapacağınız şeyi pasif olarak da yapabilirsiniz. Hiçbir şey yapmamak da bir şey yapmaktır. Mesela rejime başlamayın. Bu da yapılan bir şeydir. Ya da rejime başlayın… Her iki olasılıkta da sizin seçim hakkınız vardır. Anlatabiliyor muyum? Satürn başınıza kayalar atmıyor, ya da çiçekler. Her ikisini de siz yaratıyorsunuz. Burada önemli olan Satürn’ün enerjisini olumlu kullanmaktır. O yüzden bu yazıları yayınlıyorum. Korkun ve yaşamdan kaçının diye değil. Zaten ne kadar kaçsak da bizi yaşam yakalıyor. İyisi mi, keyfini çıkaralım hayatın! Sevgilerimle

      Beğen

      1. Sevgili Mor Alev,
        Cevabınız için çok teşekkür ediyorum, çok sevindim. Yazdıklarınızı dikkate alacağım. Hayatta beni tutan hep korkular oldu. Artık, dediğiniz gibi, arınmaya niyet ediyorum. Sevgiler ve tekrar teşekkürler…

        Liked by 1 kişi

  6. Cok guzel cok detaylı ve rehberlik eden olanı yaşananı hissedileni destekleyen , gelecek olana hazırlayan farkındalığa davet edet bi yazı olmuş yüreğinize saglık…
    Not; bir kova burcu olarak, saturn kovaya gectiginde neler bekliyor bizi cok meraklandım
    Sevgiler

    Liked by 1 kişi

  7. Muthis etkileyici bir yazı , icim urpererek okudum. Evet kendimden , dünyadan ve yaşamaktan cok sıkıldım ama ” ölmekte olan bir gecmişte saplanıp kalmak ” da istemiyorum.
    Neler yasayacagiz gorelim.
    Sevgiyle kalın

    Liked by 2 people

  8. İçimde Satürnü anlamak ve sevmek, onunla barışmak isteği vardı bir süredir onu doğru anlamak ve bilgeliğine güvenmek… Onu tanımakla ilgili yazılar araştırdığım gecenin sabahında bu yazınızı gördüm, şimdi okuyabildim ve çok mutlu oldum 🙂 Çok güzel, tam da ihtiyacım olduğu gibi onu farklı bir bakış açısıyla değerlendiren, insanı onunla barıştıran bir yazı, keşke bütün gezegenlerin ruhunu anlatan, onları anlamlandırmamızı sağlayan, böyle güzel yazılardan oluşan bir yazı diziniz olsa da zevkle okuyabilsek :), tekrar çok teşekkürler emeğiniz için, sevgiler ❤

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.