Yepyeni bir Enerji Spektrumu ve Olası Etkileri

entire-universeSevgili Dostlar, 31 Ekim’de giriş yaptığımız ve benim “enerji girdabı – vorteks – koridor – hatta yıldız geçidi” olarak tarif ettiğim yolculuğu ve resetlemeyi bitirdik. Bu, daha önce insanlık tarihinde yaşamadığımız bir şeydi ve gerçekten ilginçti. Hem kendimizi, hem diğerlerini ve toplumları incelediğimizde enerjinin yarattığı farklılığı görebiliyorduk. Geçen gün size “bir şeyler değişti!” demiştim, bir sürü eskiyi o enerji girdabında arkamızda bıraktık, birçoğunu da bırakmamaya yeltendik, inat ettik. O inatçı parçalarımız, salıvermediklerimiz gitmek zorunda. Çünkü onları taşımak gitgide zorlaşıyor, onlar ayaklarımıza bağlı kum torbaları gibi bizi ağır, hantal ve durağan kılıyor. 2017 enerjilerine giriş sadece 2016’da bırakmamaya yeltendiklerimizi en sonunda salıvermekle gerçekleşecek.

Fakat 2017 çok güzel. 2016’nın enerjisinden, silkelenip çıkın dostlar. Yepyeni bir enerji dalgası yaşıyoruz ve bu dalganın başlangıcını bile söyleyebilirim! Geçen dolunayda yaşamış olduğumuz büyük kare açının hemen arkasından bu değişik enerji girişini hissedenleriniz olmuştur bir ihtimal. Eğer resmi bir tarih istiyorsanız, ki biliyoruz aslında bu tarihler tam da tutmuyor çünkü dalga dalga gelen ışık kendi hızıyla ve bizleri tepetaklak etmemek için yavaşça yükseliyor, 15 Ocak Pazar günü benim bu yeni dalgayı hissedebildiğim ilk gün.

Yeni Enerji Spektrumu

Bu yeni enerji dalgasıyla ilgili çeşitli kaynaklar çeşitli şeyler anlatıyorlar. Ben bunları sentezleyip kendi kanallığımı da ekleyerek anlaşılır bir şekilde iletmek istiyorum. Bu enerjiye Judy Satori’nin kanallığına saygıyla “Yeni Enerji Spektrumu” adını veriyorum. Bunu, daha önce hiç yaşamadığımız bir dalga boyunda ve güçte bir elektromanyetik-fotonik enerji olarak tarif edebiliriz.

Şimdilik paylaşabileceğim bilgiler ve kendi anlayışım şöyle: Bu enerji önümüzdeki 15 yıl civarında büyük değişime yol açacak. En büyük değişiklikler enerjiyi ilk almaya başladığımız yıllarda gerçekleşecek ve bizler bu yeni enerjiye uyum sağladıkça değişimler değişim gibi değil de normal akış olarak hissettirecek kendini. Ancak bu ilk bir-iki senenin çok farklı geçeceği ortada.

Eğer bir örnek verirsem, Kutsal Anne’nin Sevgi Seli enerjisi gücünü artırarak hala devam ediyor. Sevgi Seli enerjisi ilk olarak 2014 başında ilan edilmişti, ben de o zaman sizlerle paylaştım. 2014-2015 döneminde bu enerjiyi bütün gücüyle hissetmiştik. Hâlbuki o dönemde şimdi olduğundan çok daha düşük seviyedeydi ama yeni bir akış olduğu için çok daha fazla radarımızdaydı. Şimdi Sevgi Seliyle yıkanmaya alıştık, ona uyum sağladık. Seviyesi iyice yükseldiği halde bizleri eskisi gibi sarsmıyor. Bu yeni spektrumdaki enerji de öyle olacak.

Biliyorsunuz, kanallar birer enerji tercümanıdır. Ben ve diğerleri, gelen enerjiyi kelimelere tercüme etmeye çalışırız. Ne kadar aradan çekilirsek, bilgiler o kadar berrak bir şekilde akar. Aslında iletilen kelimeler verilen enerjinin izlenimidir. İletişime girilen varlıklar, Galaktikler, Ustalar, Melekler ya da Kutsal Anne’nin kendisi olsun, hem kanala hem de kendi enerjilerine bağlı olarak birbirine benzer ama farklı terimler kullanabilir. Bu yeni dalgada da böyle bir durum söz konusu.

Linda Dillon kanallıklarında bu yeni dalgaya “Porlana C” enerjisi deniyor, çok sevdiğimiz Arkturuslular bu enerjiyi Sue Lie aracılığıyla şimdiye kadar yeryüzüne ulaşmış “en yüksek Gamma ışın dalgaları” olarak tanımlıyorlar. Ortak olan bir nokta var; bu enerjinin iletilmesinde Galaktik Ailemiz çok büyük bir rol alıyor.

Buna Kutsal Anne’nin kelimeleriyle “BİRlik Seli” (Tsunami of ONE) da diyebiliriz. Çünkü etkilerinden biri, Galaktik soyumuzu kabul etmemiz ve kendimizi dünya değil, evren vatandaşı, birer Galaktik varlık olarak hissetmemiz olacak. Evet, yazarken gülümsedim, daha kendimizi ben x şehirliyim demekten alamazken, insanların bir zamanlar uydurduğu sınırların dışına çıkmak için pasaport taşımak zorunda olmaktan nasıl Galaktik benliğimize geçiş yapacağız? Yaparız dostlar. Çok çabuk gelişiyoruz.

Buzdağı nerelere kadar iniyor?

Judy Satori’nin bu konuda düzenlemiş olduğu internet konferansında toplu olarak enerjiye odaklandığımızda aslında buz dağının sadece ucunu görebildiğimize inanıyorum. Gelen devasa değişime inanamayacağımızı, kendimizi çimdiklemek zorunda kalacağımızı düşünüyorum. O yüzden geçen gün yayınlamış olduğum Cennetten Mektubu hatırlatmak istiyorum, şu anda aynı orada anlatıldığı gibi gerçekçi olmak, kendimizi hayal kırıklığına uğratmamak istiyoruz. Bu yüzden de gerçekçilik pelerinine bürünmüş kötümserliği kullanabiliriz. Diyebiliriz ki, “Evet, anlıyorum, büyük enerji geliyor, her şey değişiyor ama kim bilir bu evrimleşme kaç on yıl ya da kaç yüzyıl sürecek, benim çocuklarım, torunlarım ve onların çocukları bile rahat yüzü göremeyebilir. Biz bu kadar acı çekmeye kendimizi hayat kontratı ile bağlamışız, öyle yuvarlana sarsıla yaşıyoruz ama neden benim yaşamım süresince olmayacak bir değişim için heyecanlanayım?” İşte orada durun!

Hep ama hep yaptığımız şey, bilinen tarihe, hatırladığımız geçmişe dönüp bakmak ve o zaman olanları şimdi olanlara uygulayarak henüz bilmediğimiz bir sonuç için tahminler yapmak. Bunu yapmayalım. Çünkü bu enerji bu dünyaya ilk yaratım sırasında ve sonrasında bile hiç gelmedi. Hiç giriş yapmadı. Ne Pan, ne Lemuria, ne Atlantis dönemlerinde, ne onlardan önce ya da sonra!

Enerji Kaynağının Merkezi

İlginç eş-zamanlılıklar da söz konusu. 2016’da Galaktik ve Süper Galaktik Merkezle ilgili bilgiler paylaşmaya başlamıştım. Bu bilgilerin bir kısmı, ne kadar basitleştirirsek basitleştirelim oldukça teknik ya da ilgisiz gelmiş olabilirdi sizlere. (En kapsamlı yazıyı 2016 sonbaharındaki Akrep dönemi ile ilgili bilgileri verirken paylaşmıştım. Bağlantısı burada) O zaman birkaç ay sonra bu enerji hakkında yazacağımı bilmiyordum tabii. Ama şimdi blog hamilerini bizi konuya yaklaştırmak için böyle yönlendirmiş olduklarını anlıyorum. Çünkü bu enerji tam da Süper Galaktik Merkez’den geliyor.

Şu anda öyle bir hizalanma söz konusu ki, 22 farklı galaksi, evrenin merkezinin etrafına bir elmas şeklinde dizilmiş haldeler. Enerji, merkezden bu galaksilere yansıyor, gerekli frekanslara şekilleniyor ve hiç aracı olmadan, yani Samanyolu’nun Galaktik Merkezi ya da Güneşimizden yansıtılarak değil, doğrudan dünyaya indiriliyor. Bu da ne kadar geliştiğimizi gösteriyor.

Süper Galaktik Merkeze “Kozmik Bilinç Merkezi” de denir ama daha da yaygın ismi “Tanrı’nın Zihni” dir. Bilincin genişleyerek hücresel şifalandırmayı da tetikleyip hızlandırması etkilerinden biridir.

İçimizdeki Kitap Açılıyor

dna-spiralArkadaşlar, ben DNAmızı içimizde yaşayan bir kitap olarak görüyorum, büyük ihtimalle devasa bir ansiklopedi. Henüz sadece %3’ünü okuyabildiğimiz, %97’sini çöp olarak gördüğümüz, 4 harfli (4 simgeli) dizilimlerden oluştuğunu düşündüğümüz bir bilgi kaynağı, bir anlamda da kılavuz. Aslında Akaşik Kayıtlar içimizde

Işıkla DNA tedavisinin henüz emekleyen bir klinik araştırma olduğu günümüzde (Avustralya’da bir üniversitede bu deneyler olumlu sonuç verdi, detay istiyorsanız saygın bilim kaynaklarını araştırabilirsiniz), bize yıllardır söylenen şeyin gerçekliği de kanıtlanmaya başlıyor. DEĞİŞİM İÇTEN BAŞLAR!

Evet, bu enerjide gönderdiği ışık yani elektromanyetik-fotonik enerjiyle doğrudan DNA’mıza ulaşıyor. Etkilerinden biri de şu, bu mecazi ya da birebir fiziksel de olabilir, 4 harfli (simgeli) DNA koduna beşinci bir harf (simge) daha ekleniyor. Daha katmanlı, daha kompleks ve daha ileri bir versiyonumuza dönüşmemiz için önce DNA güncelleniyor.Şifreye beşinci harf de eklendiğinde okunamaz, bir işe yaramaz, çöp denilen DNA’mızın %97’si uykudan uyanıyor.

Peki ne olacak? Ben ikinci birer kafa, beş farklı karaciğer falan geliştireceğimizi sanmıyorum. 🙂 Enerjik yeteneklerimizde bir sıçrama olacağına inanıyorum. Özellikle düşünce, bakış açısı ve dolayısıyla iletişim konularında. Tam şeffaflık düşünebilir misiniz? Hiç kimseden bir şey saklamadığınız zaten saklayamadığınız bir yaşamı? Saklama, saklanma, giz, sır gibi kavramların tamamen anlamsızlaştığı bir ortamı? Düşüncelerime göre hedefimiz bu. Yanlış anlamaların ortadan kalktığı, niyetlerin zihinden zihne okunduğu bir kolektif…

Fakat bu nihai hedefe ulaşmadan önce, fiziksel evrimleşmede bedenin mutasyonu da söz konusu olacaktır. Nasıl olacağını bilmiyorum. Duyularımızın algıladığı frekans yelpazesinin genişleyeceğine inanıyorum. Şu anda sadece kısıtlı perdede bulunan sesleri duyuyor, belli frekanslardaki ışığı görebiliyor ve belli etkilerde dokunma duyularımızı çalıştırıyoruz. Bir şeyi algılamamamız onun olmadığı anlamına gelmiyor. Radyo dalgalarını, wifi’ı algılayamıyoruz ama orada olduklarını biliyoruz. Ya enerjiyi çok daha net bir şekilde görüp, duyup hissedebilsek nasıl olurdu? Şu anda dünyada bir sürü empat var ve onlar başkalarının duygu ve düşünceleriyle dışarıya verdikleri elektromanyetik dalgaları hissedebiliyorlar. Ya herkesin bu yeteneği gelişse nasıl olurdu? Başka varlıklara çok daha olumlu davranırdık, bundan eminim.

Büyük ihtimalle beslenme alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekecek, belki havanın temizliği çok daha önemli olacak, belki şu anda atmosferimizde bulunan insan yapımı ağır metallere karşı çok daha hassaslaşacağız.  Bunu önümüzdeki ay ve senelerde çok daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.

Çakralar

infinite-chakrasBedenimizin enerji merkezleri… Biz öncelikle binlerce yıl yedisine son birkaç yılda da nerdeyse yirmisine odaklandık. Ama bedenimiz irili ufaklı çakralarla dolu. Bence bunların hepsi de çalışıyor. Ama nasıl? Bedenimiz bize çok şey anlatıyor, bazen ürpertiler hissediyoruz, bazen ağrılar, bazen hoş bir akış… Bu pek bahsedilmeyen çakraların da bu enerjiyle güncellenip daha da önemli hale geleceğini biliyoruz. Ben bu yeni enerji dalgasının çakralarımızın etki alanı ve fonksiyonlarının da bir sonraki seviyeye gelmesini sağlayacağını inanıyorum.

Zaman zaman fotonik partiküllerden bahsediyorum. Vikipedi’de foton şöyle açıklanıyor: “Foton, fizik biliminde elektromanyetik alanın kuantumu, ışığın temel “birimi” ve tüm elektromanyetik ışınların kalıbı olan temel parçacıktır. Foton ayrıca elektromanyetik kuvvetin kuvvet taşıyıcısıdır. Bu kuvvetin etkileri hem mikroskobik ölçülerde, hem de makroskobik ölçülerde çok rahat bir şekilde gözlemlenebilir. Çünkü foton herhangi bir durağan kütleye sahip değildir ve bu durum uzak mesafelerde etkileşimlere izin vermektedir. Diğer bütün temel parçacıklar gibi foton da kuantum mekaniği ile yönetilir ve dalga parçacık ikiliği gösterir. Bu durum fotonun hem dalga hem de parçacık özelliği gösterdiğini gösterir. Örnek olarak herhangi bir foton bir mercek tarafından kırılıma uğrayabilir veya dalga girişimi özelliği gösterebilirken ayrıca sayısal kütlesi ölçüldüğünde parçacık gibi davranabilir. Fotonun modern kuramı Albert Einstein tarafından açıklanmıştır. Einstein’ın buna ihtiyaç duyma nedeni yaptığı gözlemlerin klasik ışığın dalga modeli ile tam olarak açıklanamamasıdır.”

Şu anda bildiğimiz kadarıyla yedi farklı fotonik partikül aracılığıyla güncelleniyoruz.

  1. Solar
  2. Pranik
  3. Göksel Kristal
  4. Gezegensel Kristal
  5. Adamantin
  6. Altıncı boyut
  7. Orion

Fikrimce bu yeni enerji akımı yukarıda saydığım partiküllerin içeriğini, gücünü ve hızını değiştiriyor. Bütün bunları eğer meraklısı değilsek bilmemize de gerek yok. Burada paylaşmamın sebebi her bir çakramızın, enerji meridyenimizin ve hem iç hem de dış enerji ağımızın nasıl içten doğru güncellendiğini paylaşmak. Yeryüzünün de enerji ağı böylece yenileniyor.

Ama bu güncellemeye isteyerek ve bilinçli olarak katılmak gerçekten değişimi hızlandırıyor. İç değişince dışın değişmemesi söz konusu değil.

Bir Elma, bir nefes, bir şükran kadar kolay

flower-of-life-earthingBu yeni spektrum enerjiyle çalışmanın, aktif bir katılımcı olmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Bunu da en iyi bütün bu partikülleri severek ve isteyerek içimize almamızdır. Ve bunlar zor, uzun ritüeller gerektirmiyor.

Örneğin, beslenirken, taze ve “canlı” yiyecekler yemek önemli. Taze bir elma ya da domates, mısır, her çeşit sebze ve meyveler bize armağan enerji bombalarıdır. Bunları olabildiğince taze yemek önemlidir. Çünkü yukarıda bahsettiğim partiküller en aktif haliyle bu yiyeceklerle bize sunulmaktadır. Diyelim ki elmanızdan bir ısırık aldınız, pranik partiküller en canlı haliyle önce ağzınızdaki hücrelerin membranlarından geçiş yapar ve bedensel dolaşıma katılır. Daha sonra sindirim sırasında geri kalan partiküller de emilir. Ama ilk adım önemlidir. O yüzden yiyecekleri çabucak çiğnemek yerine minnetle önem vererek ve farkındalıkla ağzımızda öğütmek hem genel sağlık, hem de enerji güncellemeleri açısından basit ve çok etkili bir yoldur.

Nefes şu anda çok çok önemli. Özellikle de çakralara nefes almak. Spor da önemli çünkü bedendeki dolaşımı, dolayısıyla fotonik partiküllerin ulaşımını hızlandırır, blokajları çözer, metabolizma daha sağlıklı çalışır, böylece toksinler daha hızlı atılırken, yeni enerji bedenimizde engellere takılmadan rahatça gerekli güncellemeleri yapar. Spor aynı zamanda nefesimizi de düzenlediği için birden fazla faydası vardır.

Işığa çıkmak, dışarıya çıkmak sadece ruh ve beden sağlığımız için değil, gelişimimiz için de önemli. Solar partiküller, adamantin ve göksel partiküller, hepsi atmosferde, ışıkta. Cildinizde biraz güneş hissetmek sadece sizi daha mutlu hissettirmiyor, aynı zamanda sağlığınıza ve gelişiminize büyük katkılarda bulunuyor.

Su! En büyük eliminasyon ve yaşam enerjisi kaynaklarımızdan biri. Elbette klorlu, işlenmiş, ağır metal yüklü sudan bahsetmiyorum. Temiz, hafif, yaşam enerjisi dolu kaynak suyundan bahsediyorum. Su için. Sevgiyle, teşekkürlerle su için dostlar. Bu arada sularımızı da koruyalım, kaynaklarımıza özen gösterelim. Çevremizi temiz tutalım.

22 defa güçlü!

Rakam ve tarih vermekten pek hoşlanmasam da odaklandığımızda bu yeni spektrum enerjinin son enerji dalgalarından 22 defa daha güçlü olduğu bilgisi defalarca geldi. Bize yardımcı olan 22 galaksinin sembolü olarak bu rakam önemli sanırım.

Eğer son zamanlarda biraz uykusuzluk çekiyorsanız bunun sebeplerinden biri de bu enerji olabilir. Özellikle hassas olan dostları oldukça sarstığını görüyorum. Uykusuzluğun diğer bir sebep ise içinde bulunduğumuz büyük değişim döneminin ve belirsizliğin yarattığı iç türbülans olabilir. Bu iç türbülansı ve duyguları işlemden geçirmek, sakin kalmak konularını neredeyse her gün işliyoruz. Ancak enerjik uykusuzluğun bana göre tek bir çaresi var. O da topraklanmak. Enerjiyi engellemeyin, aksın. Topraklanarak sürekli akışı sağlarsınız, aynı zamanda Gaia ile karşılıklı olarak yardımlaşmış olursunuz.

Bu konuda daha çok defalar konuşacağımıza inanıyorum.

©Mor Alev 2017

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

22 comments

  1. sevgili mor alev, evet sorumun cevabını bu makalenizde aldım. teşekkürler. peki bazılarının bu enerjilere daha fazla hassasiyet göstermesinin nedeni nedir? ayrıca çalışma yapmamızı sanki engellemek istercesine akan bir enerji de var. her seferinde duvara çarpıp sonra silkelenip yeniden başlıyorum.:)

    Beğen

    1. Sevgili Neli, farkındalık yükseldikçe hissetmeniz de güçleniyor. O zaman bilinçli olarak enerjileri kabul etmeye başlıyorsunuz böylece daha çabuk rahatlamanız ve daha tutarlı ilerlemeniz mümkün oluyor. Farkındaysanız empatları da örnek gösterdim. Çalışma yapmanız engelleniyormuş gibi hissediyorsanız belki de zaman teslimiyet zamanıdır sizin için. Sadece durup dinlemenin. Bir şey “yapmak” zorunda değilsiniz. Olmanız yeterli. Yarın da bunu yazacağım. Sevgilerimle

      Liked by 2 people

  2. Bu güzel, değerli bilgiler icin sonsuz teşekkürler Mor Alev… Sevgiyle kabul ediyorum 🙂

    Liked by 1 kişi

  3. İyi günler sevgili Mor Alev ❤
    Bu günkü yazınızı da büyük bir ilgi ve dikkatle okudum. Özellikle son gelen çok kuvvetli enerjilerin yan etkilerini yoğun bir şekilde yaşıyorum. Gece uykusuzlukları, ağrılar, ürpermeler, ateş basmaları ve her sevgi sözcüğünde ağlamalar gibi olaylar benim parçam oldular. Her gece uyumadan evvel yaptığım meditasyonda Öz Benliğimden ve sevgili Baş Meleklerimden ışıklarıyla tüm vücudumda ki hücreleri şifalandırmalarını rica ediyorum. 2/2 kapısının açıldığı gecenin sabahında ilk defa oldukça yorgun kalktım, hemen sevgili Galaktik Ailemizin önerdiği kısa meditasyonla tüm çakralardan ışığı geçirerek kendimi dengeledim. Bu meditasyonu her aklıma geldiğinde nerede olursam olayım yapıyorum ve çok faydasını görüyorum. Dün uzun zamandır görmediğim akrabalarımla bir araya geldik ve bana ilk söyledikleri çok gençleşmiş olduğum ve canlı göründüğüm oldu. Adeta ışık saçıyorsun dediler. 😀 Bir de isteklerimizin gerçekleşmesi gerçekten çok hızlandı, bunun da örneğini çok canlı bir şekilde 2-3 kere yaşadım, isteklerim kendim için değil, etrafım da gördüğüm olumsuzluk yaşayan kişiler içindi. Çok kısa süre de yüzlerinin güldüğünü ve mutlu olduklarını gözlemledim ve çok mutlu oldum. En önemlisi de yukarı da sayılardan bahsettiğiniz için aklıma geldi 22:22 sayısını çok sık görmem, tam olarak ne anlama geliyor?son aldığımız enerjilerle mi ilgili? açıklarsanız mutlu olurum, şimdiden teşekkürler ve sevgi dolu günler diliyorum.

    Beğen

    1. Sevgili Hülya, mümkündür. Ama bir de melek rehberlerin birkaç hafta önce yayınladığım tekrarlayan rakamlar yazısına bakmanızı öneririm.Sevgilerimle

      Beğen

  4. Merhabalar… Peki uykusuzluk dışında başka belirtiler var mı? Ya da hassasiyeti olmayanların yüksek enerjiye geçişleri nasıl… Sevgiler..

    Beğen

  5. 7 farklı fotonik partiküllerin detaylarını da merak etmedik değil 🙂

    Beğen

    1. Sevgili Ozan, eski yazılarda bu bilgileri paylaşmıştım. Henüz Orion ve adamantin partiküllerini yazmadım ama zamanı ve fırsatı gelince onları da paylaşırım. Sevgilerimle

      Beğen

  6. Merhaba,
    Birkac aydir bilinc bulanikligi yasiyorum. Anda kalamiyorum. Bu enerji degisiminden dolayi olabilir mi? Yardimci olabilirseniz sevinirim.

    Beğen

    1. Sevgili Buse, bu enerji son 2-3 haftadır giriş yapıyor, siz birkaç aydan bahsediyorsunuz. Bakın genel kural şudur: Ne zaman mutsuz, bulanık, rahatsız hissediyorsanız o zaman akışta değilsinizdir. O zaman bir şeyleri salıvermeli, bir şeyleri yapma, düşünme, kabul etme ya da etmeme şeklinizi değiştirmelisiniz. Bunlar sizin işaretiniz. Eski yazılara da bakın. Belki de 2016 enerji koridorundan henüz çıkmadınız. Sevgilerimle

      Beğen

  7. Sevgili Mor Alev,
    Cevabınız için teşekkür ederim. Birden aklıma o gece ki meditasyonda gördüğüm yegane görüntüler geldi. Çok büyük bir mağara da idim ve her taraf dev boyutlarda som altından heykellerle
    çevriliydi, bunu sizinle paylaşmak istedim.

    Liked by 1 kişi

  8. Sevgili arkadaşlar
    Vakit bulursanız (okuduysanız bile) MS 2150 kitabını bir kere daha okumanızı ve su anki güncellenen bilgilerle bakmanızı öneririm, naçizane.

    Liked by 1 kişi

  9. Son 20 gündür,bitmeyen bir grip virüsü ki doktorlar olmadığını idda ediyor,antibiyotik ve diğer ilaçların yaptığı sersemlik,genel bir yere çekilme hali var,korunma için yaptığım dualar dışında ne önerirsiniz.

    Beğen

    1. Sevgili Seyma, belli ki bedeniniz biraz daha özen ve sevgi istiyor. Doktora da gittiğinize göre, derin nefeslerle odaklanarak tam olarak ne istediğini bedeninize somanız yardımcı olabilir. Bu arada neyi salıvermeliyim yeniden iyi hissetmek içi sorusu da faydalıdır. Diğer bütün önerilerim çok basit ve yazıda zaten var. Sağlıklı beslenmek, nefes almak, vs… Rafael ile çalışabilirsiniz, mor alev enerjisi kullanabilirsiniz. Yöntemler bölümüne bir bakın lütfen. Geçmiş olsun.

      Beğen

  10. Sevgili Mor Alev,

    Mesajlarında verdiğin öneriler doğrultusunda çalışmalar yapmaktan çok hoşlanıyorum. Özellikle aşağıdaki iki uyumlama metnini çantamdan eksik etmiyorum. Sevgili dostlarıma hatırlatmak adına izninle tekrar paylaşmak istiyorum.

    Ayrıca; Echart Tolle’nin “Şimdinin Gücü Uygulama Kitabı” da başucumdan eksik etmediğim bir diğer kaynak ve AN’da kalmak konusunda verdiği tavsiyeler gerçekten müthiş.

    Yükseliş 2017: Sevginin Eyleme Geçmiş Hali – Göksel Beyaz Varlıklar

    “Şimdi bilinçli olarak, ruhumun ve kişiliğimin birleşerek ilahiliğimin, kutsal bilgeliğimin, şifalandırma gücümün, sevgimin ve Yaratan’ın bir sureti olarak tüm niteliklerimin, fiziksel bedenimde ve şu anki gerçekliğimde somutlaşması için beni desteklemelerine izin veriyorum. Kendimi, Yeryüzünü ve var olan her şeyi, saf sevginin bulunduğu yerden algılamaya hazırım. Yaratan’ın gerçeğini kabul etmeye hazırım. Rehberlerim, Meleklerim ve Evrendeki tüm sevgi varlıkları, sadece Sevgi doğrultusunda hareket etmem için bana yardım ediyorlar. 2017’nin yeni enerjilerine adım atmaya hazırım. Ve bana sunulan bilgeliği, bilinci ve değerli enerji yüklemelerini sevgiyle kabul ediyorum. Sevgi olmaya hazırım ve Sevgi olduğumu biliyorum. Benim yeryüzündeki rolüm, görevim ve amacım Sevgidir. Onunla uyum içinde oldukça, Sevgi de bana rehberlik etmeye devam edecektir. Teşekkür ederim ve öyle oldu.”

    TEKRAR: Her şey mümkün! (Ve hediye bir frekans uyumlaması)

    “Bugün, her şeyin mümkün olduğunu söyleyen bu yeni bilgiye kendi frekansımı uyumluyorum.
    Bugün, önümdeki her şeyin dönüşümüne, şifalanmakta olduğuna, benliğimin ifadesinde yeni şekillerde beden bulduğuna şahit oluyorum.
    Her şeyin mümkün olduğunu bilmeyi seçerken, gücümü yeniden kabul ediyorum.
    Kalıcı olarak bildiğim tüm yapıları yeni bir şekilde algılama yeteneğimi yeniden kabul ediyorum.
    Hayatımda yeniyi seçerken, kendi özgürlüğüme hizalanıyorum.
    Bu niyetimi sevgi bilinciyle evrene ilan ediyorum.”

    Sevgiyle ve sevgide kalın.

    Liked by 2 people

    1. Sevgili Zuzu, ben de bunları çok kullanıyorum. Çok teşekkürler. Özellikle Her şey mümkün uyumlaması bir harikadır. Çok severek yayınlamıştım. Sevgilerimle

      Beğen

  11. sevgili mor alev, bu enerji akışında vücudumuzdan tepki gelebilir mi?mesela ben tam 12 gün önce regresyon seansımdan cıktıktan tam 6 gün sonra kalp çarpıntıları başladı. doktora gittik ve herhangi bir tanı koyamadı gözüken birşey yoktu. bu enerjetik temizlenme vb olma olasılığı olabilir mi? sevgiler bu arada 🙂

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.