Sevgili Okuyucularım,
Sizlerle son 5 haftada çalışmalarımda öne çıkan ve özellikle vurgulanan bir takım gelişmelerden konuşmak istiyorum. Enerjiler Büyük Kare Açı, tutulmalar, ender gökyüzü açıları ve portallarla hızla değişirken gelen değişik mesajları derlediğim listemde pek çok yeni bilgi var, ancak bu listenin en tepesine şimdiye kadar “uykuda” muamelesi yaptığımız çakraların gün geçtikçe daha çok önem kazanması konusu yerleşti. Aşağıda yazacaklarımı belki Reiki ve diğer şifa yöntemlerini uygulayan arkadaşlar da hissetmişlerdir. Ben seanslar sırasında geleneksel 7 çakraya ek olarak gittikçe diğer çakralarla da çalışmaya yönlendiriliyorum, hatta bunda “ısrar” ediliyor diyebilirim. Bana bu çakralarla ilgili verilen mesajları aşağıda özetlemeye çalışacağım.
Bence söz konusu durum 7 merkezi çakra önemini yitirdi demek değil, ancak büyümekte olan enerji vücudumuzun artık belli bir olgunluğa eriştiğini ve yükselişin çok önemli bir aşamasına gelmiş olduğumuzu gösteriyor. Yani özellikle 11.11.2011 den beri içinden sırayla geçtiğimiz enerji portalları ve vücudumuzun yaşadığı güncellemeler eğer bir benzetme yaparsam, bizi ufak bir sigorta kutusundan dev bir trafoya dönüştürdü. İşte şimdi bu trafonun ek fonksiyonlarını aktive etmeli ve enerjinin tam ve kesintisiz akımını sağlamalıyız.
Bu çakraların genel enerjimize katılımı bize hem büyük avantajlar sağlıyor, hem de alışma evresinde bir takım fiziksel rahatsızlıklarla varlığını gösteriyor. Bu çakralar aslında hiçbir zaman fonksiyonsuz ya da gereksiz değildi, sadece diğer merkez çakralara daha fazla önem vermemiz gerekiyordu. Ama şunu da eklemeliyim; Yüzyıllar boyu böyle kötü kullanılmış, böyle görmezden görülmüş 7 merkez çakra ile nasıl hayatta kaldık ve evrimleştik inanın anlamıyorum. Fikrimce, bunu Gaia’ya ve bize verilen fiziksel vücudun her türlü kötü kullanıma karşı olan dayanıklılığına borçluyuz. Onun için lütfen 7 merkez çakranızı ne ihmal edin, ne de suistimal, onlar varlığımızı ve sağlığımızı sürdürmemiz için olmaz olmazlar. Şimdi bu yeni “uyanmış” çakralara bakalım:
1. Kalp Çakrası
Evet, 7 merkezi çakradan biri ve yeni de değil ama bu çakra tam dengelenmeden kendi benliğimizi ve sonrasında diğer varlıkları sevmemizin, sezgilerimizin isabetli olmasının ve tam sağlık ve coşkuyla yaşamamızın imkanı yok. O yüzden bir numarayı Kalp Çakraya verdim. Sevgi her şeyi birlikte tutan tutkal, bizi biz yapan güç ve gerçeğin kendisidir. Tohumlar sevgiyle atılır, bebek sevgiyle büyür, sevgi aslımız ve özümüzdür. Bu blogda kalp çakrası, sevginin gücü ve anlamı hakkında sayısız yazı yayınladım. İnanın sizi hangisine yönlendirmem gerektiğini bile bilmiyorum. Onun için kalp çakrası ve tatminkar bir hayat için sadece kısa bir günlük mantra veriyorum: “Sevgi tek gerçektir. Ben sevginin ta kendisiyim. Kendimi sevginin yönlendirdiği bir güne bırakıyorum”.
2. Ense Kökü ya da Yükseliş Çakrası
Bu çakra en az tepe ve üçüncü göz çakrası kadar önemli. Pozisyonu tam beyinciğin altı, omuriliğin başladığı yer. Hipofiz bezi, beyincik ve kulaklar da bu çakraya bağlı. Bu çakra büyük ihtimalle 2000 li yıllarda ama özellikle 2010 dan itibaren yavaş yavaş aktive olmaya başladı. En çok görülen yan etkisi ise vertigo hastalığı. Son yıllarda ne kadar çok vertigo hastasıyla karşılaşıyoruz, farkında mısınız? Baş dönmesi, dengesizlik, kulaklarda çınlama, duyma zorluğu ya da fazlalığı bu çakranın etkinleşmesinin ve “açılmaya çalışmasının” yan etkileri.
Hipofiz endokrin (salgılar) ve sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını yönetir. Hipofiz bezi diğer salgıların yanında adına sevgi salgıları diyebileceğimiz Oksitosin (aşk hormonu), Endorfin (ağrı kesici ya da rahatlatıcı) ve Prolaktin (Anne Sütü) hormonlarını yönetir.
Bu çakra bütün hormonlarımızı “yeni insan” tasarımına göre düzenlemeye başladı bile. Yani yükseliş sürecinde son derece önemli bir yeri var, çünkü sevginin şimdiye kadar hissedemediğimiz katlarını hissetmemize ve bunu beynimizde idrak etmemize yardımcı oluyor. Ancak bunun yanında duyma ve sezgi yeteneklerimizi de geliştiriyor.
Kutsal Anne bana verdiği mesajlardan birinde Hipofiz bezinin yeni ve çok önemli bir salgı üretmeye başladığını ve çok yakında bilim insanlarının bunu keşfedeceğini söyledi. İşte bunu merakla bekliyorum.
3. Çene – İnanç Çakrası
Çene çakrası çenemizin hemen alt ucunda yer almaktadır. Bu çakra öne çıkıyor çünkü 5 fiziksel duyumuz da yeni düzenlenen vücudumuzla birlikte daha keskin olmaya başlayacak. Seçebildiğimiz ses frekansları, renk kuşakları, lezzet kategorileri ve vs. zaten son birkaç yüzyılda gelişti ve şimdi bir sonraki aşamaya hazırlanıyoruz. Özellikle bir-iki yıl içinde görme ve duyma duyularımızda büyük değişimler bekliyorum. Elbette, eğer dikkat etmezsek bunları fark etmeyeceğiz. Sadece sanki her şey daha parlak ya da keskin sesliymiş gibi gelecek bize, ama durup dikkat ettiğimizde bu değişikliğin derin etkilerini anlayacağız. Bu gelişimin açıklaması son derece basit. Enerjiler yükseldikçe biz de yükseliyoruz ve yeni enerjilere uyum sağlıyoruz. Bu sırada daha yüksek enerjileri hissetme, titreşimleri duyma, frekansları görme, tatma ve kokularını alma duyularımız da gelişiyor.
Bu aynı zamanda inanç çakrası. Kendimize ve Tanrıya inancımız bu çakrada yatıyor. Bu bloğu okuyan kişilerin Tanrıya, Kaynağa ve Evrene inancı hemen hemen tam gibi… Gibi dedim, çünkü bana gelen mesaj şöyle: “Eğer kendinize, kendi gücünüze, kendi varlığınıza ve ideallerinize tam inanmıyorsanız, bize nasıl inanabilirsiniz?” Evet, kendine inanç çoğu arkadaşta büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu çakrayı dengelemek “kör” inancı değil, “bilerek” inanmayı destekliyor.
4. Üst Kalp Çakrası
Bu enteresan bir çakra. Timüs bezinin hemen üzerinde, boğaz ve kalp çakrasının arasında. Enteresan dedim çünkü timüs bezi fiziksel olarak “yeniden oluşumu” ve “gençleşmeyi” destekleyen büyüme ve bağışıklık hormonlarını salgılar. Arkadaşlar, insanların nasıl da genç görünmeye başladıklarını fark ettiniz mi? Sanki 35 25’e, 40 30’a, 60 50’ye dönmüş vaziyette. Bu tesadüf değil! Bu gençleşmeyi daha da uçlarda görmeye başlayacağız. Çünkü normalde 30-35 yaşlarında küçülüp fonksiyonunu kaybetmeye başlayan timüs yeniden aktive oluyor ve “orijinal” Adem/Havva tasarımı insan olmamız yolunda bize yardım ediyor.
Üst Kalp aynı zamanda niyetin yattığı yer. Niyetlerimiz buradan kaynaklanıyor ve everene ses veriyor. Niyet etmenin önemine burada girmeyeceğim, hepiniz biliyorsunuz. Ancak, niyet ederken iki şey önemlidir: 1. İçten ve kararlı olmak 2. Niyetinizi bütünün hayrı için everene salıvermek. İşte bu çakra dengeliyse net, berrak niyetler en kısa zamanda en hayırlı şekilde gerçekleşir.
Üst Kalbin bir başka önemli ve özellikle bu zamanlarda ihtiyaç duyduğumuz fonksiyonu ise bütün karmik bilgileri depolamasıdır. Bu enkarnasyonda yanımızda daha önceki yaşamlarda kazandığımız bütün bilgi ve becerileri getirdik. Onlara ulaşmamızın en kısa yolu ise bu çakrayı tam olarak aktive etmekten geçiyor. Bazen bir şeyi ilk defa denersiniz ve nasıl bu kadar da iyi iş çıkardığınıza şaşırırsınız. İşte orada karmik deneyimlerinizden yararlanmışsınızdır. Bizler genelde karmayı olumsuz, baş belası tekrarlanan hikayeler ve hatalar olarak görme eğilimindeyiz. Oysa karma yanında pek çok yetenek, bilgi ve bilgelikler serisi getirir. Şimdi lütfen düşünün; Acaba kaç bin hayat yaşadık? Kaçında marangoz, doktor, inşaatçı, tüccar, piyanist, ressam, aşçı, savaşçı ya da çifçi olduk? Kaçında hoşgörü ve sevgiyi öğrendik, kaçında intikamın kimseye mutluluk getirmediği dersini aldık? İhtiyacınız olan beceriler ve bilgiler işte bu çakrada…
5. Alt Kalp Çakrası
Alt Kalp çakrası, kalbin hemen altında göğüs kafesinin bittiği yerdedir. Bu dönemde önem kazanıyor, çünkü boğaz çakrasına ek olarak iletişim konusunda büyük aşamalar kaydetmemize yardımcı oluyor. Çok boyutlu benliklerimizle ilk defa iletişim kurmaya başladığımız bu zamanda Galaktik Benliklerimizle aramızdaki iletişimi bu çakra sağlıyor. Aramızdan pek çoğunun Galaktik benlikleri var. İster Sirius’lu olsun, ister Arkturus’lu, aranızdaki iletişim kalbin hemen altındaki bu çakrada ve temeli sevgi olarak başlar. Pleaides, Andromeda vs gibi galaktik varlıklarından mesaj getiren kanallar bu çakrayı kullanırlar.
Bu çakra aynı zamanda hücresel iletişimi destekler. Yani en geniş galaktik, neredeyse evrensel radyo yayınları ve sonra da bunun tam tersi mikroskobik boyuttaki iletişimin başarısı bu çakranın dengeli olmasına bağlıdır. Hücreler birbirleriyle ve dış etkenlerle konuşurlar, dışarıdan gelen etkilere göre hareket ederler. İşte bu noktada çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Çünkü hücrelerimiz her söylediğimizi ve düşündüğümüzü dinliyorlar. Onlarda “anlayışlı davranmak” ya da bir şeyi “ironik” olarak anlama kabiliyeti yok. Yani kendi vücudunuzla ilgili olarak söylediğiniz ve düşündüğünüz her şey birer emir olarak algılanıyor. Buna bir örnek verirsem, geçen hafta çalıştığım bir arkadaş görme fonksiyonundaki sorunlardan dolayı birkaç defa doktora gitmiş ve fiziksel olarak hiçbir problemi olmadığını öğrenmiş ama buğulu görmeye devam ediyordu. Biz onun görmeyenlerle çalıştığını, o kişilerin yeteneklerine büyük hayranlık beslediğini ve onların problemlerini çözebilmek için kendini onların yerine koyarak, acaba görmese nasıl hissedeceğini düşündüğünü bulduk. Hücreler ise bunu tam bir emir olarak algılamaya başlamıştı! İşte bu hücresel iletişime harika bir örnek. Vücudunuzu sevmeniz tam sağlık için en önemli şart. Hele bunun üzerine bir de vücudunuza onu sevdiğinizi ve size şimdiye kadar katlandığı için ne kadar şükran dolu olduğunuzu iletirseniz, hücreleriniz sevinçle kendi işlerini en iyi şekilde yapmaya başlayacaklardır.
5. Göbek Çakrası
Göbek deliğimizde yer alan bu çakra hakkında çok az ve hatta karmaşık bilgiler var. Ben burada bana Yüksek Benliğim ve Kutsal Anne tarafından iletilen bilgileri veriyorum. Bu çakra fiziksel ve duygusal farkındalığımızın merkezidir. Solar Pleksus’la beraber sindirim sistemini yönetirler. Bu dönemde ister istemez farkındalığımız artarken, farkındalığı zihinsel olarak kabul etme yetimiz aynı hızla ilerlemiyor. Ben bu konuda egonun muhafazakar yaklaşımını suçluyorum. Farkındalık ve buna rağmen bir şeyler yokmuş gibi davranmak ise ruhsal sağlığı bozan etkilerin en başında geliyor. Bu noktada ruhsal sıkıntılar, hırçınlıklar ve elbette sindirim sistemi rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Göbek çakrasının dengeli olması egonun da rahatlaması anlamına gelirken, bizi çevremize daha çok bağlayarak farkındalığımızın artmasına yardımcı oluyor. Bu yükseliş döneminde ruhsal sağlığımızın dengesini göbek çakraya verdiğimiz önemle sağlayabiliriz.
6. Avuçlar – Eller
Arkadaşlar, ellerimizi bir düşünün… Onlarla yemek yaparız, bir şeyler üretiriz, şifa veririz, tokalaşırız, okşarız ve sevgimizi, kabulümüzü gösteririz ve hatta onlarla konuşuruz – duysak da duymasak da. Avuçlarımızın tam ortasındaki bu çakralarla neden daha önceden çalışmadığımızı ben gerçekten anlayamıyorum. Bence bu çakralar kalp çakrasının bir devamı ve kesinlikle dengelenmesi gerekiyor. Son zamanlarda elleriniz titriyorsa, ellerinizden bir şeyler kayıp düşüyorsa, ellerinizde karıncalanma ya da uyuşma hissediyorsanız, aşırı sıcak ya da soğuksa lütfen bu enerji merkezine dikkat edin. Sevgisizlik, güvensizlik ve başarısızlık korkusu bütün bu semptomların sebebi olabilir. Bir diğer sebebin ise var olan şifa yeteneğinizi kullanmamanız olması olası. Bu çakrada kalp çakrası ile beraber çalışın. Kalbinizin gücünün ve sevgisinin buraya aktığını zihin gözünüzde görün. Bu aynı zamanda Mor Alev enerjisinin halihazırda yerleştirilmiş olduğu bir çakradır. Avuçlarınızdaki Mor Alevi aktive ederek sorun olarak gördüğünüz her şeye avuçlarınızın ortasından Mor Alev yollayabilirsiniz. Son zamanlarda neredeyse her seansımda bu bilgiyi vermem ve avuç çakralarını aktive etmem isteniyor.
7. Dirsekler ve Dizler
Dirsekler ve dizlerdeki çakraların fonksiyonları birbirine benzer. Özellikle hareketlilik ve esneklik onların ana konularıdır. Bu iki set çakra da günümüzde önem kazanan çakralardan, çünkü büyük değişimin tam ortasındayız ve artık olduğumuz yerde durmamızın bize hiçbir faydası yok. Her iki çakra da değişime büyük hizmet veriyor. Bu özellikleri sadece fiziksel olarak görmeyin. Burada duygusal, zihinsel ve ruhsal esneklik ve hareketten de bahsediyoruz. Esneklik bize değişime uyum sağlama, etrafımıza hoşgörü ile bakma ve yaratıcı çözümler getirme becerilerini getirir. Hareketlilik ise düşündüğümüz çözümleri gerçek hayatta uygulamayı ve değişiklik yapmayı destekler. Her iki çakrada da dengesizlik olduğunda sonuç fiziksel olarak eklem ağrıları, romatizma, kemik hastalıkları olarak ortaya çıkar. Eğer kendinizi harekete geçemiyor, bloke olmuş hissediyorsanız bu çakraları dengeleyin. Eğer eklem ağrılarınız varsa mutlaka bu çakralarla çalışın.
8. Omuzlar
Arkadaşlar, bu çakradan burada bahsedip bahsetmemeyi düşündüm, çünkü omuz çakralarına sadece son iki seansta dikkat çekildi. Ama bir şey biliyorsam, o da bir defa bir yere dikkatimi çekiyorlarsa onun devamı gelecektir. Omuz çakrası her iki omuzun başında bulunur ve fiziksel, duygusal, ruhsal ve zihinsel sağlamlığımızı ve metanetimizi yönetirler. Çok fazla baskı altındaysak “omuzlarımız çöker”, bir işi başarıyla tamamladığımızda “omuzlarımızdan yük kalkar”. Bana söylenen, üç çeşit kaos ve kargaşa yaşadığımız: 1. İçsel (Arzularımız ve yaşamlarımız birbirine uymuyor) 2. Kişisel (ilişkilerimiz ve işimizde değişim ve baskı) 3. Toplumsal (Sosyo-politik ve ekonomik zorluklar). Bütün bunlar yeniyi getirmek için zorunlu. Ama bizim de tüm sorunları “omuzlayabilmemiz” için büyük bir güce ve sağlamlığa ihtiyacımız var. Omuz çakraları bu noktada devreye giriyor ve bize ihtiyacımız olan dayanma gücünü ve metaneti veriyor.
9. Ayaklar
Ayak Çakraları tam ayak tabanımızın ortasındadır ve Kök Çakranın devamıdır. Bu çakranın özelliği doğrudan Gaia’nın enerjisini bize iletebilmesi ve bizdeki negatif enerjiyi ise topraklayabilmesidir. Enerji dengemizi sağlar, baş dönmesinden, depresyona ve dolaşım bozukluklarına kadar büyük bir yelpazedeki sorunları bertaraf eder. Ama bununla da kalmaz, ayaklarımız fiziksel vücudumuz için ne kadar önemliyse, duygusal ve enerjik vücutlarımız için de o kadar önemlidir. Sağlıklı ayaklar ve ayak çakraları hayallerimizi bu hayatın gerçekliğine demirleyebilmemize yardım eder. Diğer bir değişle, hayallerimizi gerçekleştirmemizde ayak çakralarının büyük rolü vardır. Bizi arzuladığımız yere “götürürler”. Ayak masajının sizi ne kadar rahatlattığını hatırlayın. Ya da ayağınızdaki küçücük bir nasırın ne kadar canınızı yaktığını… Ayaklar sevilmeyi sever. Bu çakrayı çıplak ayak yürüyerek, toprağa basarak, masajla, pedikürle, dans ve doğada yürüyüşle aktive edebilirsiniz.
Çakraları Dengelemenin En İyi Yolları
7 merkez çakranızı ve yukarıda saydığım tüm çakraları istediğiniz melek enerjisi ile dengeleyebilirsiniz. Ancak, bana seanslarımda son zamanlarda ısrarla Kutsal Anne geliyor, Rafael (İsrafil) ise kenara çekilerek adeta ustasını izliyor. Kutsal Anne önce Saflık, Arılık ve Şifa getiren Beyaz Enerjisini sırayla tüm çakralardan geçirerek onları toksinlerden arındırıyor, şifa veriyor ve dengeliyor. Sonra da fonksiyonlarını artırmak ve aktive etmek için Şeffaf Mavi Enerjisi ile bütün çakraları yıkıyor. Avuçlarda ise mutlaka Mor Alev enerjisini görüyorum. Diğer bütün çakraların detaylarına bu bağlantıdan erişebilirsiniz.
Bunların yanı sıra melekler ve Kutsal Anne artık biraz daha “sportif” ve hareketli bir ışık işçisi grubu görmek istiyor. Yürüyüş, Yoga ve Pilates onların tavsiye ettiği sporlardan sadece üçü!
Mor Alev
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.
pazar günü bile bizleri düşündüğünüz için, bu kadar güzel bir yazıyı emek vererek en anlaşılır şekilde derlediğiniz için ve karşılığında birilerinin yararlanabilecek olmasından duyduğunuz en mütevazi bir gönül rahatlığınız için, defalarca teşekkürler. bunları tüm içtenliğim ile yazdığımı biliyorsunuz. güzel olan ve hak eden her şey, gereken övgüyü almalıdır. bunlar, birileri için bir şeyler yapmaya çabalayan kişilerin gıdasıdır. bizler, sizlerin daha da çok parlamanıza katkıda bulunmalıyız. ve bunu, elimizden geldiğince,çabanızı takdir ederek,yapabiliriz. ışığınızın gücü hep artsın, sevgili mor alev. . .
BeğenBeğen
Ben size çok teşekkür ederim sevgili Nezihe. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi