Sevgili Dostlar, dün sabah Buddha’nın yargı ve muhakeme ile ilgili mesajını yayınladıktan sonra hemen aynı akşam Brenda Hoffman’dan emailime gelen bu mesaj beni gerçekten güldürdü. Gerçekten, hepimiz gizli birer diktatör müyüz? Ne dersiniz?
Bu yaz yargılara ve önyargılara tam veda yazımız olsun. Özgür irademize sahip çıkalım ve başkalarının da özgür iradelerine saygı gösterelim. Haziran’a da böylece “hoş geldin!” diyelim.
Sevgililer,
Zihninizde neşe, coşku, keyif ve huzur dolu bir dünya canlandırdığınız halde, pek çokları tarafından hissedilen ve gösterilen dünya sorunları hakkındaki endişeler her gün size de hatırlatılıyor. Keyif nerede? Huzur nerede?
İşte böylece, zaten herkese açık bir şekilde sergilenen hiddet ve galeyan sizi fazlasıyla rahatsız ederken, hayatınızın ve varlığınızın parçalarını değiştiriyorsunuz. Elbette, bunun aynını dünyadaki diğer herkes için diliyorsunuz. Ama bu değişim böyle gelişmiyor. Gerçekten de, şu anda gökyüzünde dünya çapında görünen tanrı benzeri bir figür ortaya çıksa, tanrının kimi temsil ettiği ve bu tanrının anlamı konusunda tartışmalar, kavgalar çıkardı.
Dünya, bir bütün olarak, huzur, barış, neşe, keyif ve coşkuya doğru birleşik bir harekete hazır değil.
Böyle bir cümle sizi öfkelendiriyor, çünkü her şey iyi görünmezken, her şeyin yolunda olduğunu düşünmekten yorgunsunuz ve bıktınız. Komşularınızın ve arkadaşlarınızın neşe, keyif ve coşkunun anlamı hakkında kendi kavramları var. Öğretmenleriniz ve işverenleriniz, size doğru hissettirmeyen şekilde hizmet etmeniz üzere baskı yapıyorlar, benzer hareketler bundan sadece günler ya da aylar önce doğru hissettirmiş olsa bile.
Değişiyorsunuz – düşünceleriniz, felsefeleriniz, hareketleriniz ve inançlarınız. Ve herkesin aynını yapmasını istiyorsunuz. Çünkü siz doğrusunuz ve onlar yanlış. Bu da, binlerce yıldır yeryüzünde ilan edilenden sadece biraz farklı.
Siz kendi içinizde doğrusunuz. Ama bu doğruluk sizin ötenize genişlemiyor.
İşte bu zaman sizin için zor bir nokta. Kim huzur ve keyif içinde yaşamak istemez? İnsanoğlunun büyük bir çoğunluğu bunu istese de, huzur ve keyfe ulaşmanın yolları hakkındaki inançları sizinkilerle pek çakışmıyor.
Şekli ne olursa olsun birisinin hatalı ya da yanlışta olduğunu düşünmek, binlerce yıldır tuttuğunuz bazı 3D inanç kalıplarının sizde hala devam ettiğini gösterir.
Şimdi de, size nasıl düşüneceğiniz ya da davranacağınız konusunda bir şey söylemeye hakkımız olmadığını düşünüyorsunuz. Siz haklısınız ve pek çok diğerleri hatalı. Onların yönü korku, sizinki coşku ve özgürlük.
Kimse kendine felaket bir hayat yaratmaya çalışmıyor. Tüm yaptıkları, ellerindeki kaynaklarla ellerinden gelenin en iyisini yapmak. Bu her şeyi kapsayan devasa dönüşüme doğru kalbinizde sevgiyle ilerlerken, konuşmalarınız, duygularınız ve hareketleriniz diktatörce.
Eğer bu son cümle sizi kızdırdıysa, ya da en azından biraz rahatsız ettiyse, diğerlerinin özgürlüğünü kendi kutsal hakkınız olarak ilan ediyorsunuz demektir.
Şimdi de, eğer her şey onların hızıyla ilerleyecekse, bu dönüşümüm sizin ömrünüzde gerçekleşmeyeceğini düşünüp karamsarlığa düşüyorsunuz. Yani, bugüne kadar başardığınız her şey bir hiç içindi ve bu değişimin sonunu göremeyeceksiniz.
Ama diğerlerinin kendi ilgi alanlarını keşfetmek üzere sahip oldukları özgürlüğü ellerinden almak binlerce yıldır 3D dünyada olanlardan farklı bir şey değil ki. Düşüncelerinizin “doğruluğunda” dülaite (zıtlık)” saklanıyor – daha da önemlisi, bu değişimin tüm parçalarını en çabuk şekilde hissetme ihtiyacınız saklanıyor.
Uzun dönemli bir süreç için hazır-yemek sonucu istiyorsunuz.
Sizlere bu yaşamınızda Yeni Dünya’nın parçası olmayacağınızı söylemiyoruz. Sadece, sizin hızlı ilerleyişinizin daha yeni uyananlara ya da bu seferde uyanmak istemeyen diğerlerininkine eşleşmediğini söylüyoruz.
Nasıl birisine kiminle evleneceğini ya da kime oy vereceğini söyleyemezseniz, sadece daha iyi bildiğinizi ya da daha bilge olduğunuzu hissettiğiniz için diğerlerine nasıl davranmaları ya da işlevlerini yerine getirmeleri gerektiğini söyleyemezsiniz.
Belki daha bilgesiniz. Ama onların bulunduklarından farklı bir yerdesiniz ve onların sizin gösterdiğiniz yolu göremedikleri kadar, siz de neden göremediklerini, neden deneyimlemek istemediklerini anlayamıyorsunuz.
Bu geçiş dönemi sizin ve bizim beklediğimizden çok daha hızla gerçekleşiyor. Buna rağmen, “olma özgürlüğü”nün içine saklıdır. Sadece sizin hazır-yemek hızında dönüşüm istemeniz, diğerlerinin de aynı şeyi istemesi demek değildir.
Şu anda rolünüz, tek göreviniz, kendinizi kendinize özgü yolunuzu yaratacak kadar çok sevmenizdir. Tüm diğer hareketler kendi kendine gelecektir – zorlamadan, stres yapmadan.
Dostlarınız ve medya tarafından sergilenen korku ve öfkeyi duyuyorsunuz. Ve kendi adayınızı, liderinizi ya da felsefenizi öne sürmezseniz, her şeyin diğerlerinin korkuları, endişeleri ya da öfke nöbetleri arasında kaybedileceği konusunda kaygılısınız.
Diğerleri konusunu düşünmeyin. Siz kelimenin hiçbir anlamıyla kurtarıcı değilsiniz. Siz bir fenersiniz, bir lider ve takip etmek isteyen için bir izci şefisiniz. Diğerlerini yerlerine doğru ittirmek sizin göreviniz değil. Diğerlerini sizin gibi düşünmeye, inanmaya ya da işlev görmeye zorlamak da göreviniz değil.
Sevdiğiniz birisini doğru şekilde itelerseniz, bu dönüşümün doğruluğunu bilme hissiyle aniden ışıklanacaklarına inanıyorsunuz. Ya da daha da açık olursak, sizin bu dönüşüme olan yaklaşımınızın doğruluğunu bile hissiyle ışıklanacaklarına inanıyorsunuz.
Siz sizsiniz. Onlar kendileri. Bu iki varlığın tek açıortayı, sizin ışığınızdır. Bundan başka bir şey yok. Sadece kendiniz olun ve diğerlerinin de aynını yapmasına izin verin. Öyle de oldu. Âmin.
Brenda Hoffman ve aracılık ettiği Işık Varlıklarına çok teşekkürler. (www.LifeTapestryCreations.com). Mor Alev tarafından çevrilmiştir.
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
aynen boyle, ama gel gor ki bilmeme ragmen olamiyorum… yargilama aliskanligim, anlatma aciklama yapma onaylanma gibi bagliliklarimla harmanlaniyor…
ama hissettigim bir sey var, bu bir olus hali bu bir akis, zorlamadan (kendimizi de zorlamadan) ahenkle oluverecek… yargilamadigini ya da yargiladigini farketmedigin bir “ol”ma hali…
BeğenLiked by 1 kişi