Diğer kişileri sevdiğiniz ve kendi seçmiş oldukları yollarında yürümelerine izin vermiş olduğunuzda, bu davranışınız içinizde şefkat ve kabul enerjisini uyandırır. Bu enerji kalbinizi doldurur ve dünyanıza nüfuz eder. Aynı enerjiyi başkalarından da almanızı sağlar. Ve bu durum, olabileceğiniz her şey olmanız için size bir özgürlük duygusu verir.
Bazen başkalarının seçmiş oldukları yol, sizin için yıkıcı olabilir. Ve böyle bir enerji, etrafınızda olmasını istediğiniz türden bir enerji değildir. Bu durumda sizin yapabileceğiniz en uygun şey, onların seçmiş oldukları yolda yürümelerine izin vermektir. Bununla birlikte siz de kendinize, sizin için en hayırlı olan yolda yürümenize izin vermelisiniz. Hatta bu, sizin o kişileri bir daha asla göremeyeceğiniz anlamına gelse bile…
Bilincinizi, size sunulan tüm güzel şeylere açarak, dünyanızda (yaşamınızda) var olmasını istediğiniz enerjiyi oluşturun.
Bu sadece bir tercih meselesidir. Kendinizi, sadece hayatınızda olmasını istediğiniz şeylerin titreşimine uyumlayın. Dünyevi bir olgu olan “haklı olma ihtiyacını” bırakın. Zihninizi, mutluluğunuzu tehdit eden negatif düşüncelere kapatın. An be an, Gerçek Sevginin Işığında yaşamayı seçin. Bu durum, Cennetten Yeryüzüne uzanan bir köprü olmak demektir.
Sevgiyi seçmek, dünyevi şeylerden uzaklaşmanıza değil, Dünya’da olmanıza (yaşamın içinde olmanıza) izin verir. Diğerlerini oldukları gibi sevmeyi seçtiğiniz zaman, gezegeninizde kitlesel bir Sevgi uyanışı için yolu açmış olursunuz ki herkes özgürleşebilsin.
Sevgi alın, Sevgi verin ve Sevgi olun! Sevgi dolu bu niyet enerjisiyle, Baş Melek Gabriel’in (Cebrail’in) bugünkü mesajını hatırlayın:
Başkalarını, kendi seçmiş oldukları yollarına izin vererek sevmek, Dünyanızda olmasını arzu ettiğiniz pozitif enerjiyi sabit kılmak demektir.
Baş Melek Gabriel (Cebrail) adına Shanta Gabriel.
Bu mesajı çeviren Mor Alev Dostuna, ileten Gabriel ve Shanta Gabriel’e çok teşekkürler. http://thegabrielmessages.com/
Enerjilerin çok yoğun olduğu bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek (Öz) Benliğinizle daha yakın ilişki kurabilmek ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Herkesin kendi yolunda müdahale olmadan yürümesine izin vermek pasif bir varoluş biçimi değil mi? Örneğin çocuklara tecavüz eden adamların skandalları biz olanlara müdahale edelim diye su yüzüne çıkmıyor mu? Çocukla tecavüzcüsü arasında ruhsal bir kontrat var, aralarında olan bizi ilgilendirmez mi demek gerekiyor? Kişinin olduğu gibi varolmasına izin vermekle olana müdahale etmek arasındaki çizgi nerede çekilmeli? Zira müdahalenin fazlası özgür iradeye tecavüz ve şiddete, azı ise depresyona yol açıyor. Kafamda deli sorular 🙂
Not: Pedofili örneğini çok çarpıcı olduğu ve hemen hepimizde aynı duyguyu uyandırdığı için verdim. Örnekler çoğaltılabilir tabi
BeğenBeğen
Sevgili Yeşilerik, Yazıyı bir daha okumanızı öneririm. Burada suç unsuru davranışlardan, şiddet, taciz ve işkenceden bahsedilmiyor. Aslında, son derece gündelik haliyle insan ilişkilerinden bahsediliyor. Siz aşırı uçlara gitmişsiniz. İnsanları serbest bırakmaya ihtiyacımız var. Burada örnek verirsem, kişilerin nasıl giyindiği, okumak istediği konular, kimlerle görüştüğü, ne zaman ve nerede güldüğü, nelerden keyif aldığı onların kendi bilecekleri şey deniliyor. Bunlar hoşumuza gitmeyebilir ama karışamayız, örneğin çocuğumuzu sanatçı olmak isterken onu zorla asker yapmaya çalışmamız, zorla insanları istemedikleri birileriyle evlendirmemiz ya da evlenmelerini engellememiz, komşumuzun ya da eşimizin görüştüğü kişileri beğenmememiz vs gibi davranışlardan bahsediliyor. Bütün bunlar özelikle içinde bulunduğumuz toplumunun içine işlemiş ve kişinin özgür iradesine saygı göstermeyen pek çok davranıştan sadece birkaç örnek, uzaklara gitmenize gerek yok. Kendi çevrenize bakarsanız göreceksiniz. Ama eğer çevrenizde çocuk tacizi, hırsızlık, vs gibi suç unsuru durumlar varsa, bu davranışı onaylamadığınızı gösterir şekilde harekete geçmemiz zorunludur. Eğer yoksa, kendimize dikkatle bakmalı ve kimlere nasıl baskı uygulamaya çalıştığımızı görmeliyiz. Temizliğe her zaman kendi evimizden başlamalıyız. Sevgilerimle
BeğenBeğen
merhaba,
ne çok yararlanıyorum yazılarınızdan.sizi tanıdığım için yaradan a teşekkür ediyorum.sevgiler asuman
BeğenLiked by 1 kişi
Bizi aydinlattiviniz icin getcekten tesekkur ve sukur ediyorum iyiki varsiniz allah razi olsun
BeğenLiked by 1 kişi
Hersey icin tesekkur ediyom bizi aydinlattiginiz icin sukurler olsun
BeğenBeğen
Sevgili Mor Alev
Daha önceki yazınıza da ilettim ancak sanırım ulaşmadı,
Burada sizin eski bir yazınızda aşağıdaki netin geçiyor. Bu durumda herkes başkalarının enerjisine göre davranıyorsa seçimler ve özgür irade nereye kadar var oluyor?
“Çünkü Siz, kendi düşüncelerinizle onların düşüncelerini “etkileyerek” ipleri onların eline verdiniz ve onların şu anda gördüğünüz gibi görünmelerini veya davranmalarını sağladınız.(İçimizde ne varsa, onu dışarı yansıtıyoruz. Ne düşünüyorsak, onu kendimize çekiyoruz)”
Tesekkur ederim
BeğenBeğen
Sevgili Melek, burada etki-tepki den ve çekim gücünden söz ediliyor. Bakış açısını değiştirdiğinizde etki-tepki döngüsünden çıkarsınız. Enerjiniz ne ise ona uygun şeyleri çekersiniz. Yani enerjiniz kurban psikolojisi ise, “ipleri başkasının eline” verirsiniz. Seçimler ve özgür irade burada da var ve çok çok çok önemli. Beklenildiği gibi tepki vermemeyi seçebilirsiniz, gücünüzü seçmeyi seçebilirsiniz, vb. Sevgilerimle
BeğenBeğen
ihtiyacım olduğu her an yanımdasınız..İyi ki varsınız…
BeğenLiked by 1 kişi