Uranüs-Plüton Kare Açısı Bütün Dünyayı Değiştiriyor – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

fire horseSevgili Okuyucularım, 2008-2010 dan beri hangi astroloğa “bu zamanın en önemli gökyüzü açısı nedir?” diye sorsanız, size şüphesiz “Uranüs-Plüton Kare Açısı” diye cevap verir. İlk sarsıntılarını 2008 de hissetmeye başladığımız hareketlenme, 2012 Haziran’ındaki ilk kare açıyı oluşturdu ve 7 kare açılık bir seriyi başlattı. Şu sıralar her iki gezegen de serinin altıncısı için yerlerine geçmeye başlarken, zirveye 15 Aralık günü ulaşacaklar. Serinin sonuncusu ise 17 Mart 2015 de gerçekleşecek ama etkisi bütün bir kuşağı ve gelecek kuşakların yaşamlarını değiştirecek. Eğer eski yazılarımı okuduysanız bu kare açının Nisan 2014 de gerçekleşmiş olan “ünlü” Büyük Kare Açının bir parçası olduğunu da hatırlarsınız. Bu serinin tarihleri şöyle:

  • 24 Haziran 2012 ~ Uranüs 8º Koç/Plüton 8º Oğlak
  • 19 Eylül 2012 ~ Uranüs 6º Koç/Plüton 6º Oğlak
  • 20 Mayıs 2013 ~ Uranüs 11º Koç/Plüton 11º Oğlak
  • 1 Kasım 2013 ~ Uranüs 9º Koç/Plüton 9º Oğlak
  • 21 Nisan 2014 ~ Uranüs 13º Koç/Plüton 13º Oğlak
  • 15 Aralık 2014 ~ Uranüs 12º Koç/Plüton 12º Oğlak
  • 17 Mart 2015 ~ Uranüs 15º Koç/Plüton 15º Oğlak

(Bu tarihleri kendi hayatınızdaki önemli olaylarla karşılaştırırsanız ilginç ilişkiler bulacağınızdan eminim. Örneğin, 20 Mayıs 2013 deki kare açıdan hemen sonra beklenmedik bir şekilde Gezi hareketi gelişmişti.)

Tam düzene oturmamış bir dünyada yaşıyoruz. Üç boyutlu dünyamızda ekonomik açıdan her zaman belirsizlikler, doğal felaketler ve git gide daha fazla kanıtlarını gördüğümüz global ısınma ve çevre kirliliği var. Bir tarafta Arap baharı ile gelen devrimler henüz yatışıp düzen gelmemişken, diğer tarafta bazı diktatörlük benzeri yönetimlerin sivrilmesini izliyoruz. İç savaşlar patlıyor ve 2008 devamında Avrupa’da görülen mali kriz tam olarak aşılmadı, ama dünya o mali krize alıştı. Ebola virüsünün Batı Afrika’da yarattığı yıkım yavaş yavaş gözler önüne serilmeye başladı. Üstüne üstlük yüzlerce yıl sonra bir de “din savaşları” olgusu girdi hayatımıza.

Astrolojik olarak ciddi şekilde sarsıntılı ve aynı zamanda heyecanlı bir dönemin sonlarına doğru yaklaşıyoruz. Eğer kozmik açıdan bakarsak , şu anda süregelen tüm parçalanmalar, devrimler ve krizler kesinlikle vazgeçilmez. Bütün bunlar şu anda doğmakta olan uyum ve evrensel sevginin altın çağını getirmekte olan gerekli işaretler.

Olayların altında yatan astrolojik etkenlere bakarken, herhangi bir açının pek çok sonucu olabileceğini hatırlamalıyız. Bu gezegenlerle bilinçli bir şekilde çalışırsak, bütünün en yüksek yararına hizmet edecek yeni bir gerçeklik yaratabiliriz. Bu gezegenlerin birlikte nasıl çalıştıklarını anlamak için, önce onları tek tek inceleyelim:

Uranüs ve Uranüs’ün Koçtaki Hali:

Uranüs, isyan, şok ve uyanış getirirken paradigma değişimini hızlandırır. Burada paradigma kelimesi bütün dünyayı ve yaşam tarzlarımızı kapsayan kavramlar, alışılagelmiş düşünce, tepki ve ilerleme süreçlerinin hepsinden bahsediyorum. Uranüs bir şimşek gibi çarpabilir ve bununla birlikte aydınlatır da. Eğer kişiselleştirirsek, Uranüs kendini insanlığa adamış bir birey, bir devrimci ve bireysel bağımsızlığa önem veren şahıstır. Sezgileri bir flaş gibi çakar, işte o sezgilerle ilk adımı atar atmaz kesinlikle doğru yolda olduğumuzu biliriz ve eğer o sezgileri takip etmeye karar verirsek ne kadar bilgece davranmış olduğumuzu görürüz.

Uranüs Koç’a 2010 yılında girdi, sonra Balık’a geri döndü, 11 Mart 2011 de yeniden Koç’a girdi (Japonya’daki tsunami ile aynı gün) ve 2018’e kadar orada kalacak. Koç doğrucu ve direkt, genç ve savaşçı Marsın yönettiği burçtur. Koç korkusuzdur, hızlı ve zaman zaman öfkelidir. Bu yerleşim yeni başlangıçlarla bağdaşırken, inovasyon, teknoloji ve devrimleri tetikler.

Bundan önce Uranüs Koç’a 1927-28 yıllarında girmişti ve bu yıllar çok önemli teknolojik açılımlara sahne olmuştur, örneğin ilk sesli film, okyanus ötesi uçuş ve ilk başarılı televizyon yayını gibi. Bu dönemde ülkemiz büyük bir yenilenme, doğuş ve devrim sürecinden geçerken, teknolojik açığımızı kapatma yolunda gerek eğitim, gerek uygulama yönünden burada sayamayacağımız kadar çok büyük değişiklikler yaşanmıştı.

Plüton ve Plüton’un Oğlak’taki hali:

Plüton dönüşüm, cinsellik, ölüm, yeniden doğuş ve gerçeği aramakla ilgilenir. Aynı zamanda kişiyi aşan güçler, oligarşi, gizli topluluklar ve büyük zenginlik onun kök tipi içerisinde sayılan özelliklerdir. Plüton yavaş ama amansızca yapması gerekenleri yerine getirir. Plüton’u biraz daha derinden araştırırken Rick Levine’in onun için yaptığı şu benzetmeyi buldum: “Buzul hızında ilerleyen bir tsunami.” Gittiği her yerde bir arındırma etkisi yapar, derinlere iner ve çürük, yanlış, dengesiz olan ne varsa ortaya çıkarır. Plüton ile ilgili metaforlar, önce yanıp kül olan ve sonra da küllerinden doğan Anka kuşu, deri değiştiren yılan ve güzel bir kelebeğe dönüşen tırtıldır. Oğlak yapısallığı, sorumluluğu, otoriteyi ve devletleri temsil eder.

Plüton Oğlak burcuna 2008 de giriş yaptı ve 2024’e kadar orada kalacak. Bundan önce 1762-1778 yılları arasında Oğlak’ta zaman geçirdiğinde Amerikan devrimi, Bağımsızlık Bildirgesi, ilk mükemmelleştirilmiş buharlı makine ve bununla başlayan endüstri devrimi, Osmanlı’da ilk topçu okulu ve mühendislik okullarının açılması gerçekleşmişti. Bu sırada olan olaylar arasında Rus-Osmanlı savaşlarını ve Yeniçeri ayaklanmalarını da saymalıyız. Bir taraftan Osmanlı yavaş yavaş ölürken, diğer taraftan da yeniliğe kucak açan bireyler yetişiyordu. 2008 de Plüton Oğlak’a giriş yaptığında ilk devasa etkisi bankacılık ve para sistemlerinin yetersiz olduğunu ve temelden değişmesi gerektiğini göstermek ve onları bir mali kriz ile alaşağı etmekti.

Uranüs-Plüton kare açısı:

Square aspectİki gezegen arasındaki kare açı gergin ve zorlu bir açıdır. Büyümek için itilmeyi ve sınırlardan kurtulup gelişmeyi temsil eder. İki gezegen arasındaki gerginlik nerede kendimize engeller yarattığımızı, sınırlı olduğumuzu gösterir ve bu engel ve sınırların ötesine geçmemiz için bizi zorlar. Kare açı rahat değildir ama bu rahatsızlığın köklerine inip gerekli değişiklikleri yaparsak olağanüstü ilerlemeler kaydederiz.

2012-15 arasında gerçekleşen 7 kare açının etkileri aslında 2008-18 arasına yayılıyor.

(Şimdi de biraz derin astroloji; ilgilenmeyenler bu kısmı atlayabilir: Sinodik döngü iki gezegenin birbiriyle yaptığı açılar döngüsüdür. Döngü iki gezegenin bir araya gelmesiyle başlar ve yeniden bir araya geldiklerinde biter. Aynı ayın evreleri gibi 4 ana bölümden oluşur: Yeni, Büyüme, Tam ve Ufalma. Uranüs-Plüton döngüsü 100 yıldan fazla sürer. Bu ikilinin döngüsündeki “Yeni” dönem 60larda birleştiklerinde başlamıştı ve muhafazakar 50lerin tam tersiydi! Şu anda döngünün Büyüme dönemini yaşıyoruz.)

Şimdiye kadar bu dönem gerçekleşenleri özetlersek:

Arap Baharı, Suriye, Irak ve Ukrayna’da iç savaş, bilim insanları ilk kolajen vücut parçasını 3D yazıcı ile yarattılar, sürücüsüz araçlar ortaya çıktı, akıllı telefonlar, hayatımızın bir parçası oldu, akıllı saatler yolda, Rusya’ya düşerek 1400 kişiyi yaralayan meteor, ülkemizde neredeyse hiç ara vermeden gerçekleşen iş kazaları, Japonya’da tsunami, Almanya gibi ülkelerde nükleer enerjinin yerini yavaş yavaş solar ve rüzgar enerjisinin alması, her gün daha çok kişinin kullandığı elektrikli arabalar, bütün dünyada yükselen “occupy” protesto hareketi (Brezilya, Tayland, Hong Kong, Türkiye, Venezuela, ABD ve pek çokları), Ebola salgını, istifa eden bir Papa ve yerine gelen Papanın yenilikçi karakteri, reformları…Burada atladığım pek çok olay vardır, eminim. Ama zamanın nasıl hızlı aktığını ve olumlusu, olumsuzuyla eskiden 20 yıla sığan olayları şimdi neredeyse bir-iki yılda yaşadığımızı örneklemek istedim.

Bütün bu olaylar bizlerden belli tepkiler alıyor ve belli değişim şablonlarını başlatıyor.

Kısaca hepsini bir araya getirince:

Sosyal ve kişisel yapılarımız (Oğlak) birdenbire (Uranüs) yıkılabilir. Kişisel ve kolektif özgürlük (Uranüs) ve gerçekten olduğumuz kişi olarak kendimizi ortaya koymak (Koç) için çok güçlü bir baskı ve istek (Plüton) gerçekleşmekte. Ani ve daha önce eşi benzeri görülmemiş ve yeni bir sosyal ve ekonomik düzene bile yol açabilecek devasa bir güç değişimi (Uranüs-Plüton kare açı) öngörülüyor. Bu kare açının enerjisi o kadar güçlü ki, yaşananlar üzerinde hiçbir kontrolümüz olmayabilir. Bu yüzden kendimizi akışa bırakmak ve direnmemek en iyi yol olarak görünüyor.

An 1960s anti-war poster produced during the Vietnam WarBu dönemde 60larda ekilen tohumların yeşerdiğini göz önünde bulundurmalıyız. Eşitlik, kardeşlik, barış  ve sevgi yıllarının hemen arkasından gelen bencil ve tüketici 70-80-90lı yıllar sizi hayal kırıklığına uğratmış olabilir ancak bu ideallerin hiçbiri ölmedi. Hepsi toprağın altında derin kökler salarak filizlenmeyi bekliyorlardı. Yavaş yavaş organik tarım, çevre hareketleri, birliktelik bilincinin yayılması, yoga ve meditasyonun yeniden yükselişe geçtiği 2000li yıllara girdiğimizde 60ların deneyimlerinden çok faydalandık.  Tekrar sevgiyi ararken o dönemde öğrendiklerini bize aktaran İndigo nesli öncülerinden de büyük destek aldık.

Çok büyük bir ihtimalle bu açı, toplumlarımızın yapısını temelden değiştirecek ve bizi de gerçek potansiyelimizin tamamını yaşamaya, kendi gücümüzü tam olarak kabul etmeye ve hayatımızı net, şeffaf ve bütünüyle yaşamaya itecektir. Bu dönemde hem toplum hem de kişi olarak “gerçek nedir, yalan nerede başlıyor, nerede bitiyor, nasıl yaşıyoruz, nasıl yaşamlarımızı daha iyi, rahat, mutlu ve umutlu olacak şekilde değiştirebiliriz?” sorularına yoğunlaşıyoruz. Bu açı kişisel ve toplumsal açıdan işe yaramayan kavram, inanç ve yapıları yıkarak, hayat amaçlarımıza yoğunlaşıp kendimizin çok daha gelişmiş versiyonunu yeniden yaratmamıza işaret ediyor.  

İşte bütün astroloji dünyası da bunun için heyecanlı ve sonlara yaklaştıkça da heyecan dinmiyor!

Önümüzdeki Aralık ve Mart ayları özellikle önemli aylar olarak ortaya çıkıyor. Şu anda resmi tarihi 14 Haziran olarak geçse de, henüz genel seçim tarihi tartışma konusu ve Mart ayına çekilebilir. Ülkemiz bir kere eski bir imparatorluğun küllerinden doğdu, şu anda ise bir akrep gibi kendini sokarak öldürmeye çalışıyor. Acaba bu kare açının sonunda ateşten yeniden doğuşuna şahitlik edecek miyiz? Ben öyle olmasını umuyorum.

Şuna güveniyorum ki, ilk etapta nasıl görünürse görünsün, bizi ne kadar stres altına sokarsa soksun, olan her şey en yüksek hayrımıza gerçekleşiyor. Daha önce yazdığım gibi, evren bizi yardımcısız bırakmıyor, stresli açıların yanında mutlaka pek çok olumlu açı bulunuyor. Bütün bunlardan diğer raporlarımda bahsetmeyi eksik etmiyorum.

Bu zamanda kendi merkezimizde kalmalı ve akışa uyum sağlamalıyız. Hep beraber kendi hayat amaçlarımıza yoğunlaşırken, kolektifin nasıl değişeceğini de birlikte göreceğiz.

Mor Alev

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek Benliğinizden rehberlik almak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

3 comments

  1. Tüm yazılarınızı büyük bir merakla okuyorum ve çok keyif alıyorum. Her yazı için belirlediğiniz görsel, anlatış şekliniz, günümüze yorumlamalarınız, tavsiyeleriniz hepsi bu işi ne kadar gönülden, sevgiyle yaptığınızı gösteriyor. Okudukça şifalanıyoruz. İyi ki varsınız iyi ki bize ışık tutuyorsunuz Mor Alev.

    Sevgiler,
    Banu

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.