Günün Melek Kartı – Hayatınızın Amacı Nedir?

Calgary fireman evacuating flood victims

Hayatınızın amacı kendinize ve diğerlerine büyük neşe, mutluluk ve coşku getirecek şekilde hizmet etmektir. Amacınızı bulmak konusunda endişelenmeyin, onun yerine bir amaca hizmet edin ve karşılığında amacınız da size hizmet edecektir.

Bu kart sizlere hayatınızın amacını bulmak için çalışıp çabalamaya ihtiyacınız olmadığını hatırlatmak üzere geliyor. Anlamlı bir kariyer yaparak nasıl iyi para kazanacağınız konusunda da endişelenmeyin. Mesleğinizi ya da işinizi bırakıp bir yenisine başlamak gibi konuları kendiniz için büyük sorunlar haline getirmeyin, bunlarla uğraşmayın. Onun yerine, doğal yetenekleriniz, içten gelen arzularınız ve tutkularınızın yolunu izleyin; niyetiniz kendinize ve diğerlerine neşe ve mutluluk getirmek olsun. Hayatınızın amacı tam olarak işaret edilmek, tümüyle tanımlanmış olmak zorunda değil. Hayatınızın amacı bir süreçtir, bir kategori değil.

Günlük hayatımızda bu kart bize şu mesajları da iletiyor:

  • Para ve kariyerle ilgili tüm endişelerinizi Tanrı ve meleklerine verin
  • Hayatınızın amacını gerçekleştirmek için doğru yoldasınız
  • Hayatınızın amacını gerçekleştirmek yolunda her defasında bir adıma odaklanın ve gelecek korkularınızı salıverin
  • Şu anda yaptığınız şey hayat amacınızın bir parçası

Teşekkürler Melekler!

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Telif Hakkı©2014 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir. Copyright © 2014 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/
 

One comment

  1. Merhaba Mor Alev,

    Wayne Dyer, The Shift – Değişim – Düşüncelerinizi Değiştirin Yaşamınızı Değiştirin adlı videosunda diyor ki:

    Yaşamın öğleden sonrasına neredeyse hazırlıksız adım atarız. Daha da kötüsü, bu adımı yanlış varsayımlarla atarız. Doğrular ve idealler vardır. Bize yardımcı olur, öncülük eder. Fakat yaşamın öğleden sonrasını, yaşamın sabah programına göre yaşayamayız. Çünkü, sabah önemli olan şey, akşam önemsiz olacaktır. Ve sabah gerçek olan şey, akşam bir yalan olacaktır. Carl Gustav Jung
    Yaşam Gayesini Keşfetme – Değişim – The Shift

    Yıllar boyunca merakımı uyandıran şeylerden birtanesi; ben hayatın amacını ve anlamını bulma hakkında konuşurken, bu kadar insanın bana gelip “Benim amacım ne, onu nasıl bulurum” demesiydi. Bana hep üstü kapalı bahsediliyor görünüyor. Anlatmada başarılı olamıyorum. Yaşamın gerçek amacının sadece mutlu olmak, yaşamının tadını çıkarmak olduğunu hissettim. O, her zaman başka bir yere, olmadığınız bir yere varmaktır. Pek çok insan olmadıkları, hiçbir zaman varamayacakları bir yerde olmayı çabalamakla, denemekle yaşamını sürdürüyor. Yaşamın amacının nasıl olduğunu anlamanın yollarından bir tanesi “tabiatınıza geri dönmek, tabiatınızı bulmaktır.”

    Yaşamınızın ilk dokuz ayının her şey sizin için kontrol altında idi. Yapacağınız hiç bir şey yoktu. Gözlerinizin ne renk olacağıyla veya bedeninizin nasıl görüneceğiyle kendinizi yiyip bitirmezsiniz. Sizin için hepsine bakılmıştır. Siz sadece kendinizi teslim edersiniz. Ben bunu “Gelecek Çekimi” olarak adlandırıyorum ve o sizi çeker, olmanız gereken ne ise, o yöne doğru sizi çeker. Fiziksel yolculuk için gereken her şeyin zaten orada bulundurulduğunu da söylemeye zaten gerek yok. Şu durumda, neden herşey, yolculuğun tamamı da orada olmasın, Tüm amacınız oradadır. Tüm kişiliğiniz oradadır. Olacağınız her şey, sadece fiziksel siz değil, her şey oradadır. Böylece doğarız.

    Ve daha sonrada nerede olursak olalım, tüm bu insanlar, ailemiz, kültürümüz tarafından kuşatılırız.

    Kim olduğumuz ve gerçekte nelere güvenemeyeceğimiz bize söylenmeye başlanır. Kendimizin dışındaki birşeye güvenmeliyiz. Amaca doğru yolculuktayız. “Buradan üstleneceğiz” demeye başlar başlamaz bir şeyle tanıştırılırsınız, sadece bu mükemmelliği alırsınız. Ve yaradanı bırakırsınız, E G O, EGO.

    Bu EGO, ne olduğunuzun, geldiğiniz yüce yaratılışın, bu Tanrı örneğinin mükemmel olmadığını söylemeye başlayan kısmımızdır. EGO: “Kim olduğunuz, neye sahip olduğunuzdur” der. Oyuncaklarımız gibi birşeylerle başlar. Daha sonra banka hesaplarımız, malımız mülkümüzle devam eder. Ve daha siz farkına varamadan kendinizi mal mülk olarak tanımlar hale gelirsiniz. Bir dizi inanca sahip olmaya başlarız: “Ne kadar çok şeye sahip olursam, o kadar değerli bir kişi olurum”. Böylece yaşamlarımızı, bu genç çocukları, “daha fazlayı” vurgulayan bir topluma sokmakla sürdürürüz. Bu neredeyse EGO’nun “mantra”sı haline gelir. “Daha fazlasına sahip olmalısın”. Ve daha fazlasına sahip olduğunuzda, diğer insanların onu sizden almak için ne kadar çalıştığını daha fazla farkedersiniz. “Nasıl daha iyi koruyabilirim ve nasıl daha fazlasını elde edebilirim”le kendinizi daha fazla yer bitirirsiniz. Buradaki çelişki, “neye sahipseniz, siz o iseniz” ve eşyalar sizi terkediyorlarsa, o zaman ne olduğunuz da sizi terkeder.

    EGO’nun ikinci hali de şu düşüncedir.: “Ben sadece neye sahip olduğum değil, ne yaptığımım”. Dolayısı ile ego’nun bu ikinci öğesi, “sadece ne olduğum değil, aynı zamanda neye sahip olduğum ve ne yaptığımdır”. Ne yaptığım, “başarı” adı verilen şey haline gelir. Ve tüm bu dünyada “ben ne yaptığımım”a inanma, “başarım, değerim, insan olarak değerim ne kadar çok başardığıma dayanır” düşüncesiyle tüketilmiş hale gelir. “Dolayısıyla daha fazla para kazanmalıyım, terfi almalıyım, sahip olduklarımı almaya çalışan herkesle rekabet etmeliyim” . Bunu defalarca düşünürüz, genç insanlar atletizm yaparken düşünürler, “yapabileceğiniz en önemli şey 1 numara olmaktır”. Ve kendimizi sık sık dünyamızın rekabet etmemiz gereken bir yer olduğu, rekabetçi düşüncesi içinde buluruz. Bu, EGO’nun ne söylediğidir.

    Üçüncü hal de, “ben, diğer insanların ne düşündüğüyüm” fikridir. “Bu benim itibarımdır”. Bu, bilhassa diğer insanların ne düşündüğüne göre giyinmesi gerektiği öğretilen genç insanlarla ilgilidir. “Eğer diğer insanlar seni beğenmiyorlarsa, o zaman sende bir sorun var demektir”. Eğer bununla yiyip bitirildiyseniz her arkanızı döndüğünüzde farklı şey olursunuz. Bu bilhassa kadınlarla ilgilidir.

    Dr. Wayne W. Dyer

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.