Tanrı, İnsanlar, Melekler, Rehberler, Ustalar ve Enerji – ya da Kısacası Neden Buradayız?

Andromeda on the Horizon
Andromeda on the Horizon (Photo credit: EricMagnuson)

Çok büyük bir konuya atıldığımın farkındayım. Ama ne olduğumuzu ve nereye gittiğimizi anlamadan size ne Melekleri, ne Ustaları, Rehberlerimizi ya da pozitif enerji ile değişim olasılıklarını anlatabilirim. Kendi anlayışımı en kısa ve net haliyle iletmeye çalışacağım.

Geçen gün  ‘Enerji Nedir’ yazımda aslında 5 duyumuz ile algıladığımız her şeyin enerji ve boşluktan oluştuğunu konuşmuştuk.  Katı bir maddeyi katı kılan bizim algılama şeklimizdir. Tabii ki bu üç boyutlu dünyada ‘gerçek’ dediğimiz her şeyin gerçekliğinin bizim bakış açımıza bağlı olduğunu duymak pek çok insana ters gelebilir ama biraz bana tahammül gösterin.

Hiç ‘neden buradayım, ben ne yapıyorum’ dediniz mi? Özellikle bunaldığımız, bir anlam bulamadığımız anlarda, sevmediğimiz işe giderken, sabah kalkıp yapmamız gerekenleri saydığımızda, ‘Ben nereye gidiyorum?’ sorusunu sordunuz mu?

Yıllardır Higgs Boson ya da Tanrı Parçacığını bulmaya çalışan bilim adamlarını takip ediyoruz. Varoluş nerede başlamıştır ve nereye gitmektedir; binlerce yıldır filozoflar, bilim adamları ve alelade insanlar, kısacası herkes bu soruların cevabını bulmaya çalışıyor. Bu topraklarda yaşayan bir usta (Hallâc-ı Mansûr) yüzyıllar önce ‘En-el-Hak’  diyerek durumu özetledi ve biz bunun anlamını öğrenmediğimiz gibi çocuklarımıza da öğretmiyoruz .*

Varoluş tek bir kaynakla başladı. Onun başlangıcı ve sonu yok. Bu kaynağa kimileri ‘Sıfır noktası’, kimileri ‘Her şeyin Kaynağı’ , bazen ‘Tek (The One)’, bazı inanışlarda adı söylenemeyen şey (YHWH), bazen Allah adı verildi. Ben dinlerden uzaklaşmak ve pratik olmak için adına ‘Tanrı’ diyorum. Bu kaynak kendini her şekilde ve her durumda deneyimlemek istedi. Ve kendini parçalara böldü ve alın size Büyük Patlama teorisi (Big Bang Theory) hem de binlerce yıl önce yazıldığı haliyle!

Bu gezegende yaşayan her kadın, erkek, çocuk yani herkes Tanrı’nın kendini deneyimlemek istediği bir parçası yani Tanrı’nın ta kendisi. Bizim Tanrı parçacıkları olarak yapmamız gereken tek şey her adımda onun deneyimlemek istediklerini ilahi plana göre yaşamak ve her adımda ona daha fazla yaklaşmak ve bir gün onunla birleşmek.

Gözünüz korkmasın, yoldan saparsak ve plana uymazsak ki bu çok mümkün, tekrar tekrar binlerce defa aynı dersleri biraz farklı senaryolarla ve çoğunlukla aynı aktörlerin rol değiştirmiş halleriyle deneme şansımız var.

Durumumuzu kısaca özetlersek dünyaya hafıza kaybı ile gelmek,  kim olduğunu ve ne kadar güçlü olduğunu kesinlikle kendi kendine fark etmek zorunda kalmak ve yaşamın tüm zıtlıklarının arasında özelikle yiyecek, başının üzerinde bir çatı, temiz su ve sıcak yatak gibi çok ana fiziksel ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışırken bir filozof gibi düşünüp kendi yolunu bulmaya çalışmak ve çoğu zaman kendini dünya karşısında tamamen güçsüz ve küçücük hissetmek.

Tabii bu yukarıdaki şartlardan dolayı ne kadar çok hata yaptığımızı gören birçok diğer Tanrı parçacıkları yardım etmek üzere ya gönüllü oldular ya da görevle gönderildiler. Çünkü Tanrı’nın bütün parçaları bu dünyada, bu boyutta ya da sadece bu evrende değil onlar her yerde. Bu büyük deneyi dışarıdan seyrediyorlar ve özgür irade yasası gereği ancak biz izin verirsek bize yardım edebiliyorlar.

Şimdi kelimelerde bir oynama yapıp Tanrı Parçacığı yerine Enerji kelimesini kullanmaya başlayacağım.  Çünkü parçacık katı bir nesne çağrışımı yapıyor ama bu doğru resmi vermiyor. İçinde Tanrının özünü taşıyan enerji çok daha doğru bir tanım olur.  Ve enerji akışkandır. Değişime yol açar. Nesne olur.  Enerji hücre olur, canlı olur, BİZ olur ve BİLİNÇ olur. Ve bilinci açıklayabilen bir bilim dalı da maalesef şimdiye kadar olmamıştır.Creation of Adam, hands in detail

Enerji aynı zamanda bize yardıma gelen dostlarımızdır – Görebildiğimiz insan ve hayvan dostlarımızdan ve beş duyumuzla algılayamadığımız ama varlığını bilincimizde algıladığımız dostlarımızdan bahsediyorum.  Onlara Melek, Ruh Rehberi, Yükselmiş Usta gibi isimler takabiliriz. Bunlar bizim insan deneyimimize daha yakın gelen etiketlerdir.  Sizin şahsi meleğiniz çok zor bir zamanınızda yardımınıza koşmuş bir arkadaşınız olabilir, ya da hastalığınızda yanınızı bir saniye terk etmeyen bir kız kardeş, ya da bir gece uyandığınızda yatağınızın yanı başında gördüğünüz size umut veren parlak bir ışık, ya da nereden geldiğini bilmediğiniz ama hayatınızı kurtaran bir fısıltı… Bana göre hem bana yardım eden arkadaş, hem beni teskin eden anne, hem de dualarıma cevap veren tanımlayamadığım güç birer mucizedir.

Bu mucizeleri ise bizim kalbimiz ve bilincimiz yaratmaktadır. İşte o yüzdendir ki ne zaman Melekler, Ustalar ve Rehberlerle iletişime girsek, kendilerini özellikle bizim dostumuz, arkadaşımız, sırdaşımız ve her şeyden önemlisi eşitimiz olarak tanıtırlar. Ve hep yapmak istedikleri aslında bizim de onlar kadar güçlü, onlar kadar sonsuz olduğumuzu hatırlatmak.  Çünkü hepimiz aynı yerden geldik ve aynı yere doğru yol alıyoruz. Milyarlarca yıl ve yüzbinlerce farklı hayat hikâyesi sürse de…

Önümüzdeki günlerde devam edeceğim

Mor Alev

*Biz çok kısa bir şekilde ortaokulda edebiyat dersinde okumuştuk, tabii ki yüzeysel ve adam uçmuş şeklinde yorumların yapıldığı bir dersti. Ben ama bu kelimeleri hiç unutmadım. Yıllar sonra internette bir arama sonucu aslında uzun arayış ve çalışmalar sonucu ulaştığım bilgilerin kıyısından 80 li yıllarda geçtiğimi ve kendi kendime vardığım sonuçların aslında yıllar önce öğretilebileceğini fark ettim.

Kaynaklar – Good Reads listemdeki tüm kitaplar, özellikle Dolores Cannon tarafından yazılanlar ve tavsiye ettiğim internet siteleri özellikle Golden Age of Gaia.  Bana ilham veren ve eğiten yazıları ve kitapları yazan tüm öncü ruhlu cesur yazarlara, bilim adamlarına ve düşünürlere kalpten teşekkür ediyorum.

Telif Hakkı©2013 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.wordpress.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir
Copyright © 2013 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.wordpress.com/

2 comments

  1. Dediklerinizi anlıyorum fakat ben de sizin gibi düşündüğüm zamanlarda bir kitap okumuştum adı Kybalion biliyor musunuz bilmiyorum.Oradaki düşünceler bana daha mantıklı gelmişti.Küçük bi parçasından bahsedeyim.Çoğu dinler müslümanlık,hristiyanlık ve musevilik özellikle tanrılarının bölündüğünden bahsetmez.Kybalion tanrının bölünemeyeceğini var olan bizlerin kısacası evrenin tanrının zihninde oldugunu söylüyor.Bu düşünceye neden giriştiğini de anlamamızın dünyadaki normal bi insanın anlamasının olanaksız oldugunu daha üst boyuttaki varlıkların anlayabileceği bir bilgi oldugunu söylüyor.

    Beğen

    1. Sevgili Okan biz de zamanla evrimleşiyoruz ve herşeyi tamamen anlayamasak da anlayışımız ve anlama kapasitemiz gitgide güçleniyor. Şu anda sahip olduğumuz beyin bu bilgilerin tamamını işleyemese de kalp anlayışı ile bir iç-bilme sahibi olabiliyoruz. Yani şöyle dediğiniz zamanları düşünün: “Nasıl bildiğimi bilmiyorum ve açıklayamıyorum ama biliyorum. Bildiğimi de tam olarak iletemiyorum, çünkü kelimeler yetmiyor.” Sevgilerimle

      Beğen

Yorumlar kapatıldı.