Okumak yerine dinlemek isterseniz, yazının hemen altındaki podcast bağlantısına tıklayın.
Astroloji kaderiniz değildir, astroloji bir çağrıdır. Astrolojinin amacı sizi yönetmek değildir. O, efendiniz değil, düşman değil. Astroloji, bir ayna, bir dil, kutsal bir davettir. Mitolojik tanrıların isimleriyle anılan gezegenlere bağlı birer kukla, masada birer piyon değilsiniz. Siz, kendi hikayesini yaratan, ortak tarihimizi ilmek ilmek dokuyan bir eş-yaratıcısınız.
Her geçiş, her kare, karşıtlık veya tutulma, Evrenin size sopayı gösterdiği anlamına gelmez. Bu, Evrenin “Sevdiğim, bir şey hareket etmek istiyor. Haydi bunu birlikte yapalım” demesidir.
Bu gökyüzü raporlarının hizmet ettiği şey de budur. Bu büyük enerjilerle bir ilişki kurmanıza yardım etmek, bize verdiği ipuçlarını kullanarak eş-yaratımın kodlarını çözmek. Akışla işbirliğine girmek. Her sonucu tahmin etmek değil, evrenin mistik parçasıyla ve enerjilerle uyum içinde yaşamak. Astrolojiyi gelişim, şifa ve kutsal yenilenme için bir araç olarak kullanmanıza yardım etmek. Korkularınızı Merkür’ün gerilemesi veya Plüton’un geçişlerine yansıtmayı bırakıp bunun yerine “Burada ne gibi bir bilgelik var? Bu bilgeliğe nasıl ulaşabilirim?” demenize yardım etmek.
Astroloji olmadan da yaşayabilirsiniz, o zaten kendi kendine çalışıyor. Astrolojiye hiç bakmadan da doğru veya yanlış adımları atabilirsiniz. Dostlar aslında her yanlış da öğrenmemize yardım ettiğine göre başarısızlık diye bir şey yoktur. Ancak güncel enerjiyi okuyabilirseniz, hayatınız biraz daha rahat, biraz daha renkli, biraz daha güzel olabilir.
Örneğin doğum haritanızdaki Plüton’un üçüncü evinizde olduğunu bilirseniz, gölgenizin, gücünüzün ve henüz keşfedilmemiş hazinenizin iletişim, kısa yolculuklar, yazılı ve sözlü kelimeler, kardeşlik ve zihinsel fonksiyonlarınızda olduğunu bilirsiniz. Bu alanda yapılacak bir kazı ve arınmanın gücünüzü elinize almanıza yardım edeceğini ve bütüne hizmetinize büyük katkıları olacağını anlarsınız. Ve birden bire neden bir öğretmen, bir şair, bir muhabir ya da stand-up komedyen olduğunuzu veya olmak istediğinizi anlarsınız! Bütün dürüstlüğünüzle duyguları ve zihinsel kaosumuzu açığa çıkarmaya ve hepimizin gerçekle yüzleşmesine yardım edersiniz.
Böyle dönemlerde bu hatırlatmaları tekrarlamanın konu hakkında burada veya başka platformlarda aldığınız bilgileri doğru bağlamda özümsemenize ve ilerlemenize yardım edeceğine inanıyorum.
Şu anda bütün dünya “korku” üzerinden çalışıyor. Bu çok büyük bir arınma. Kimi maddi açıdan korkuyor, kimi düşen bombalardan kaçıyor, kimi çevre katliamına bakıp geleceğimiz ve çocuklarımız için korkuyor, kimi terör veya kanunsuzluklardan korkuyor. Barınma, beslenme, bolluk, fiziksel güvenlik, sağlık hizmetleri, üzerinde yaşadığımız toprak… Hepsi bu büyük değişim zamanında (Lütfen iki büyük resim enerji paylaşımıma geri dönüp bakın, 2025 özeti burada, Çılgın Mart-Nisan ve Trapez Etkisi burada) ufukta ne olduğunu göremediğimiz için tüm korkularımızı yüklediğimiz konular ve astroloji diyor ki, bir şeyler yapmalısınız!
Boğa’nın Huzuru
Ve şimdi bir nefes alalım. Hayal kuralım. Güvendesiniz. Emniyettesiniz. Huzurdasınız. İşte o zaman en ufak şeyleri yaparken bile anda kalıyor ve keyfini çıkarıyorsunuz. Belki saksıdaki bitkileri suluyorsunuz, belki akşam yemeği için keyifle sofra kuruyorsunuz, belki çocuğunuzla kıkırdayarak ödevine yardım ediyorsunuz ya da bir yürüyüş veya sadece sevdiğiniz renk ve şekilleri ölümsüzleştiren fotoğraflar çekiyorsunuz, belki de kedinizle ya da köpeğinizle oynuyorsunuz…
İşte bu Boğa’nın aydınlık yüzüdür: Huzur, güven ve gelişime olan inanç. Sıradan bir günün aktivitelerindeki kutsallığı fark eden bir anlayış. Bedenin mesajlarına verilen değer.
Boğa bolluğa güvenir. Koç’ta ekilmiş tohumları “acaba kök saldı mı” diye kuşkuyla toraktan çıkarıp bakmaz, bilir ki onlar Nisan yağmurları ve bahar güneşiyle filizlenip ürün verecektir. Doğal akışa inanç, tabiatın güzelliğine karşı bir farkındalık, bedene ve toprağa saygı… Sabırlı bir çalışkanlık, gösterişe kaçmayan bir takdir. Biliyorum tekrara düşüyorum ama aydınlık Boğa, gerçek mutluluğun formülünü çözmüş bir burçtur.
Güven ve huzur yakın arkadaştır, güvende hissetmeden huzurlu olamazsınız. Para da bunun bir parçasıdır. Olumlu Boğa için o bir araçtır, amaç değil. Banka hesabınız sağlıklıysa kendinizi daha güvende hissederek diğer güzelliklere vakit ayırabilirsiniz. Bunun için de para kavramıyla barışmamız şarttır. Dolayısıyla dün hemen bir Bonus podcast paylaştım dostlar: Para Meditasyonu. Tam Boğa konusu. (Bağlantısı yazının sonunda)
Bu yeni ay tek başına ele alındığında çok güzel. Yeni başlangıçlar, tazelik ve artık gerileme gölgelerinden çıkan kişisel gezegenler Venüs, Mars ve Merkür sayesinde kendimize gelişimizi kutluyor. Kathy Biehl bu yeni ayı şöyle anlatmış (empowermentunlimited.com)
Ayaklarınızın yere bastığını hissetmek ister misiniz? Yerin sabit kaldığını hissetmek ister misiniz? Biraz sakinlik ve rahatlık ister misiniz?
Bu ayın Boğa yeni ayı, tüm bu olanakların yanı sıra, bunların gelişmesini besleme potansiyelini de sunuyor. Belki daha önce istediğiniz şekilde değil, ama muhtemelen şu anki varoluşunuzu zenginleştirecek şekillerde.
Yeni ay, Boğa burcundayken özellikle verimlidir. Zengin toprağı, bedeni ve ruhu besleyen büyüme için doğal bir temeldir – fiziksel ve mecazi olarak yemyeşil, kokulu, güzel çiçekler ve besin açısından zengin ürünlerle dolu bereketli bahçeler.
Boğa, istikrarlı, güvenilir, yavaş hareket eden (eğer hareket ederse), şimdiki ana, somut ve duyusal olana odaklanır. Düzeni ve öngörülebilirliği tercih eder. Para, doğa ve güzelliğin yaratılmasıyla ilgilenir.
Son yıllarda, 2018’den beri Boğa’yı altüst eden radikal değişim ajanı Uranüs’le, Boğa’nın evreni büyük bir sarsıntı yaşadı. Son zamanlarda sarsıntılar özellikle dramatik boyutlara ulaştı. Uranüs yeni ayın etki alanında olmasa da, sanki bu burçta geçirdiği bu son yeni ayda son şarkısını söylüyor gibi. Kozmik düzen bozucunun, Temmuz’da İkizler’e ilk girişini yapmak üzere Boğa’dan ayrılmasına birkaç ay kaldı. (Boğa’dan tamamen ayrılması ise önümüzdeki Nisan ayında olacak.)
Uranüs aya baskı yapmıyor olabilir, ancak yine de bir değişim söz konusu – ani, dengeleri bozan bir değişim değil, evrimsel bir değişim gibi zorlayıcı, güçlü ve kaçınılmaz bir değişim. Zemin hazırlanıyor, ancak bunun etkisi toprağı yeni ve belki de farklı tohumlar için daha elverişli hale getirmek için toprağı sürmeye benziyor.
Ay, Mars ve Plüton’un oluşturduğu T-kare’nin ortasında yer alıyor. Mars, saf irade getiriyor; Plüton ise bilinçli kontrolün ötesinde bir güç sağlıyor. Bazıları bizim kontrolümüzün, bazıları görüş alanımızın dışında, bazıları da varlığımızın derinliklerinde, bazıları ise kaderin veya daha yüksek güçlerin elinde olan devasa faktörler devreye giriyor.
Bu faktörler Boğa’daki ayda birleşerek radikal, alışılmadık yeniden başlangıçlar, yeni aşamalar ve yeni tohumların ortaya çıkmasını zorluyor. Odaklanma ve sadelik bu tablonun bir parçası.
Şu anda sizin için en önemli şey nedir? Hepimiz, değer verdiğimiz şeyleri (bazı durumlarda kısıtlama veya yoksunluk yoluyla) bize hatırlatan Venüs’ün Satürn ile kavuşumlarından (7 ve 24 Nisan) çıkıyoruz. Bu bilgi yeni aya da yansıyor.
Ay, dış dünyadaki kargaşa ve çalkantılara yanıt vermek için sağlam bir zemin sağlıyor. Fiziksel varlığınızda neyi beslemek istiyorsunuz?
Belki maddi durumunuzu yeniden yapılandırıyorsunuz. Belki yeni gıda kaynakları arıyorsunuz. (Bahçeye ekim yapıyorsanız, kilerinizi dolduruyorsanız veya evde daha fazla yemek pişiriyorsanız el kaldırın.)
Ayrıntılı olarak neler yapacağınız konusunda net değil misiniz? Fiziksel sağlığınız ve gelişiminiz için niyetler belirleyin.
Biraz da eğlenceyi hesaba katın. Boğa burcunun yöneticisi Venüs, zevk almayı sever ve duyusal deneyimlere değer verir. Niyetlerinizi belirlerken kendinize de biraz zaman ayırın. Basit şeyler olsa bile. Aslında basit olması daha da iyi. Bunu hak ediyorsunuz.
Dostlar, Mars-Plüton karşıtlığının ve Neptün’ün Koç’a geçmiş olmasının etkilerini yaşıyoruz, bir süre daha yaşamaya devam edeceğiz. Bu enerjilerin bize verdiği mesajları almadığımız sürece, huzur ve güven arzumuzun daha da derinleşmesiyle korkulara yüklenirsek, maalesef tepkisel ve hatta düpedüz paranoyak olabiliriz. Bu da kendi dağımızın zirvesine çıkarken çok daha dolambaçlı, dolaylı yolları seçmemiz anlamına gelebilir.
“Bu karşıtlık şunu yapacak, Koç’taki Neptün’ün sonucu bu olacak” diyemeyiz. Bu öyle yaygın ve büyük bir enerji ki! Siyasette görüyoruz, sokakta, ekonomide, evlerimizde, üzerinde yaşadığımız toprakta, hava durumunda ve özel hayatlarımızda görüyoruz. Geçen sonbahardan beri süregelen Mars-Plüton karşıtlığı “sönümleme patlamasına” hizmet ediyor. Sönümleme patlamasını 2024’e girerken yıl özetinde anlatmıştım fakat tekrarlamakta fayda var.
“Şu anda gördüklerimiz, diktatörlüklerin artışı, aşırı milliyetçi, otokratik yönetimlere kayış, güncel sistemlerdeki yozlaşma, hukukun sayılmaması, plütokrasi, oligarşi ve benzerlerindeki yükselme “sönümleme patlaması” olarak isimlendirilen durumdan başkası değil. Yani bir şey kendini bitirmeden önce zirve yapar. Örneğin, diyelim ki Pazartesi günü sağlıklı beslenme düzenine başlama kararı verdiniz, ondan önceki hafta sonu çörekler, börekler, tatlılarla hayatınızda hiç yemediğiniz kadar sağlıksız beslenirseniz, ki bu genelde böyledir, buna sönümleme patlaması denir. Yani şu anda düzende bir aşırılık, inanılmaz açgözlülükler, haksızlıklar, kuralsızlıklar gözlemlemeniz hiç de şaşırtıcı değil.”
Düzen değişmek istiyor, dolayısıyla buna direnç ve tepkiler giderek çok daha aşırılaşıyor.
Kişisel yaşamınızda, şu anda sıkıntı yaşadığınız alanlara bakın. Nerede baskı, direnç ve değişim zorunluluğu varsa orada ağrı, acı, sızı vardır. Salıverin, salıverin, salıverin. Tutunduğunuz her şeyi, “biz hep bunu böyle yaparız” dediğiniz her şeyi bırakın. Bu yeni ayın yenilik getirme gücünü kullanın, yer açın ki tohumlarınız filizlenebilsin.
Yeni ayın Sabian sembolü bize çok güzel bir öğütte bulunuyor:
“Kızak var, kar yok”
Bu sembolün bize iki mesajı var.
Burada zihnimizde bir grup insan görelim. Bir kızak yapmışlar, yola çıkabilmek için kar yağmasını bekliyorlar. Yeni ay diyor ki, uyanın. Bu işi böyle yapamazsınız. Dış şartlara böyle bağlı kalırsanız bu yolda ilerleyemezsiniz.
Bu zamanda bir şeyler ya da birileri sizi ortada bırakmış gibi gelebilir. Bu da içinizde bir çakılıp kalmış olma, çaresizlik ve güçsüzlük hissi uyandırabilir. Bu pek de iyi bir durum değil ya değişmeli ya da farklı gözlerden bakılmalı.
İçinde bulunduğunuz durumu dikkatle ve derinden inceleyin. Sizi böyle bu ana getiren şey nedir? Çünkü buna yol açan olaylar zincirinin kaynağı her zaman kendi tavır ve yaklaşımlarınızdır. Şimdi duruma dürüstçe bakmış olduğunuza göre, sıkıntıyla beklemeyi ya da bir şeyleri suçlamayı bırakın. Ne buldunuz? Belki kendi hatalarınızı buldunuz. Belki de sabırsızlandığınızı ve gelişim için biraz zaman gerektiğini. Bir üçüncü ihtimal ise bunun ötesini görememiş olduğunuzdur, belki hiç de desteksiz yardımsız ortada kalmadınız ama öyleymiş gibi çaresiz hissettiniz.
Şimdi gereken nedir? Şartlara uygun bir araç ve yol bulmak! Bu yeni ay yaratıcı düşünceyi destekliyor. Cesur olun, Koç’taki gezegenlerden güç alın ve aklınıza gelen o farklı fikri uygulayın.
İkinci anlama gelirsek, belki de kızağı karlı günlerin geleceğini öngörerek inşa ettiniz. Biliyorsunuz, bir gün mevsim dönecek ve kızak sizin için en faydalı ulaşım aracı olacak. Bu sembol bu anlamıyla hazırlıklı olmayı ve bu hazırlığı yapmış olmanın getirdiği iç rahatlığını anlatır. Bundan bir önceki paylaşımda yer alan 42 hayat dersinin yirmincisinin dediği gibi:
“Fazlasıyla hazırlanın, sonra akışına bırakın.”
Dostlar, şu anda bir deprem korkusu var. Özellikle 1999 ve 2023 felaketleriyle travma üzerine travma geçirmiş bir ülkeyiz. Normaldir. Tabiat bizlerin bireysel gücünden çok daha büyük bir güç. Biz onun bir parçasıyız, tabiat bizim kölemiz, hizmetçimiz değil. Yıllardır zaman zaman bana bu korkularının çok büyük olduğunu, hayatlarını çok etkilediğini ileten kişiler olur. Ve yanıtım beklemedikleri bir yöndedir. Çünkü ben sorarım, “Peki ne yapıyorsun? Nasıl ve nerede yaşıyorsun? Bir deprem sigortan, bir acil durum çantan, bir ilk yardım eğitimin, vs var mı? Böyle bir olasılıkta ne yapacağını biliyor musun?” Herhalde benden şu meleği çağır, bu olumlamayı kullan gibi bir yanıt ya da bilinçaltlarındaki bu düşünceyi bir şekilde yok etmemi beklemekteler. Bunu yüz ifadelerinde görebiliyorum. Oysa çözüm zihnimizdeki bir senaryoyu felaketin olduğu anda kesip atmak değil, bunu uzatıp çözümünü de görmektir. Korkuyorsanız düşünün, korkunuz gerçekleşti – ve bunu herhangi bir korku ve kaygı için uygulayabilirsiniz – zihninizde canlandırın, ne yaparsınız, size kim ve ne yardım eder, bu zorlukları nasıl aşarsınız? Zihninizdeki kaygı senaryolarının bir sonraki aşamasına geçtiğinizde göreceksiniz, üzerinizdeki güçleri kesinlikle azalacak ve siz de olumlu hareketlerle önlem almaya başlayacaksınız, ister deprem korkusu olsun, ister yalnızlık, aldatılma veya hastalık. Bir mecazi iksir içip kaygıları yok edebileceğine inanmak ya da gerçekten önlem alınması gereken bir tehlikeyi yok saymak başını kuma gömmekten başka bir şey değil. Bir deprem ülkesinde yaşadığımızı inkar edemeyiz.
Bilge Baykuşlar, benim deneyimlerime göre Evren ve Melekler süper mantıklıdır. Gönülden bir şey istersiniz ve evren onun oluşması için öyle şartları bir araya getirir ve her şey öyle mantıklı ilerler ki aklınız başınızdan gider, buna mucize dersiniz! Fakat baktığınızda bir zincirleme olaylar gelişimi vardır, her şey doğa kanunlarına uygundur Ama o iç sesi, meleklerin kalbinize fısıldadıklarını dinlemelisiniz. Hayatınızda kaç defa içinden bir şeyin “bu yolculuğa çıkma” dediğinde gitmeyen insanların kazalardan sakındığını okudunuz, kaç defa bir şekilde fikir değiştirip sebebini tam bilmediğinizde sonradan her şey mantığa büründü ve “içime doğmuş herhalde” dediniz?
Ne zaman yardım istesek yanımızda, bu kesinlikle ve kesinlikle doğru! Fakat gelen ilhamı harekete geçirmezsek, işte o zaman kendimizi hayal kırıklığına giden yolda buluyoruz. Depremden mi korkuyoruz? Hazırlıklı olmalıyız. Büyük deprem bizim hayatımızda olur ya da olmaz, bilmiyoruz ama hazırlığımızı yapmışsak, binalarımızı depreme uyumlu inşa etmişsek, doğaya karşı saygılı davranıyorsak ve gerisini hayatın ellerine teslim etmişsek Boğa huzurunun keyfini çıkarabiliriz.
Dolayısıyla bu ikinci anlamda Sabian sembolü tabiatın döngülerine uyumlu olmayı yaz gibi kışın da geleceğini, kışın sert koşullarına hazırlanarak onu daha rahat geçirebileceğimizi anlatıyor. Belki kar yağmaz, bilmiyoruz ama yağarsa da ne yapacağımızı biliyoruz.
Hepinize harika bir Boğa sezonu diliyorum. Çok seviliyorsunuz ve asla yalnız değilsiniz.
©Mor Alev 2025
Görseller: Tarot Kartları – Athene Noctua, Kızak – Stockphotos
Dinlemediyseniz, kaçırmayın:
En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve BEDENİNİZLE BARIŞMAK için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayın.
“Sabian Hikayem”. Benzersiz bir çalışma: Gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
Mor Alev sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.





