Okumak yerine dinlemek isterseniz, yazının hemen altındaki podcast bağlantısına tıklayın.
Bu Terazi dolunayı resmi olarak tutulma koridorunu sona erdiriyor gibi görünse de, bizlere sunduğu enerji bundan çok uzak. Öncelikle söylemeliyim ki, andaki enerjileri iki hafta önceki Koç güneş tutulması etkilerini anlamadan işlemden geçiremeyiz. (Bağlantısı burada) Ama sadece bu da değil, dolunay aynı zamanda 2023’te başlayan bir dizi Koç/Terazi tutulmasının zirve noktasını oluşturuyor. Dolunayla birlikte aylardır bizden uzak duran bir berraklık oluşuyor ve Bilge Baykuşlar, gözlerimiz faltaşı gibi açılıyor!
Kathy Biehl empowermentunlimited.com’da durumu şöyle özetliyor:
“İki yıl öncesini düşünün. (Evet, bu biraz çaba ve odaklanma gerektirebilir.) O zamanlar kilit ilişkileriniz nelerdi? Şimdi ne durumdalar? İç kurallarınız nasıl değişti? Ya dış anlaşmalar?
Bu değişikliklerden bazıları derin, çok derin şifalanmayı yansıtıyor. Bunların işaretleri dolunayın verdiği partide. Güneş’in Chiron’la birleşimi, uzun süredir devam eden öfke ve hayal kırıklığına uğradığımız konuları özümsememizi ve bunlardan öğrendiklerimizle gelişmemizi sağlıyor.
Bu bağlantı Koç’un yüksek potansiyelleri olan cesaret, gözü peklik, liderliği kucaklamayı teşvik ediyor. Son iki yıldaki ilişki hikayeniz kendi şifalanmanızı ne şekilde yansıtıyor?
Bu birleşme aynı zamanda zorbalık, saldırı, kavga gibi daha düşük potansiyellere de dikkat çekiyor. Bu özellikler ilişkilerinizde ortaya çıkıyorsa, verdiği rahatsızlık dinamiklerin yeniden görüşülmesine, hatta vedalara yol açabilir.
Katlanmak ya da ses çıkarmadan devam etmek artık bir seçenek değil. Dolunayın Koç’un ve Güneş/Chiron kombinasyonunun yöneticisi Mars’a olan geniş t-karesi bizi harekete geçmeye zorluyor. Ve bu hareketin bir kısmı geçen yıldan beri kurgulanıyor.
İki aydır direkt olmasına rağmen, Mars’ın son gerilemesinin etkileri hâlâ devam ediyor. Bir defa daha Ekim sonundan Ocak başına kadar kapsadığı alanda yol alıyor ve o zamanlarla ilgili konularda harekete geçilmesi için baskı yapıyor. Kuzey Ay Düğümüne yaptığı üçgen bunun altını çiziyor: Artık sadece ilerlemenin değil, geleceğe yönelmenin de zamanı geldi.”
Eris-Chiron iş birliği
Dostlar, bu sırada önümüzdeki ayların bir başka çok yoğun enerjisiyle de tanışıyoruz. Güneş sadece Chiron’u aktive etmiyor, Eris ve Chiron ortaklığının başladığını da ilan ediyor.
Eris her zaman ön planda değildir ama bir defa işe koyulduğunda varlığı yadsınamaz. Hatırlarsanız, Uranüs-Eris birleşmesi bize diğer pek çok büyük olayın yanında Brexit ve 15 Temmuz’u getirdi. Plüton-Eris karesi ise pandeminin belirleyici faktörlerinden biri olarak iki yıl görev yaptı. Şimdi Eris kolları sıvayıp büyük şifaya odaklanıyor.
Eris-Chiron ortaklığı toplumda (ya da kendi içimizde) günah keçisi ilan edilen, kötülenen ya da dışlanan her şeyi vurgulayarak iyileşmesini ve bütünle yeniden birleşmesini sağlama amacı taşıyor.
Bu enerji bir tür “ezilenin intikamı” senaryosu da getirebilir. Sistemler tarafından kenara itildiğini, dışlandığını, günah keçisi ilan edildiğini, kötülendiğini, haklarından mahrum bırakıldığını ve varoluşunun zorbalıkla engellendiğini hisseden herkesin büyük öfkesinin yüzeye çıktığını görmemiz olası.
Sonuçta, Chiron büyük bir şifacı ve öğretmendir. Ve altın elmayı ortaya fırlatarak herkesin iki yüzlülüğünü yadsınamaz şekilde açığa çıkaran Eris’le birleşmesi, potansiyel olarak kitlesel ölçekte çekişmelerin iyileşmesi, kimlik duygusunun ve varoluş hakkının yeniden kazanılması ve her şeyde daha fazla özgünlüğün yükselmesi için kapıları açabilir.
Ama bunun önce bir çalkantıya, iç veya dış çatışmaya ya da inkara yol açacağını düşünüyorum. Huzur ise ancak dengesizlik ve haksızlık kabul edildiğinde gelebilir. Bu, öylece oturup sineye çekilecek ya da uzaktan seyredilecek bir enerji değil.
Dolayısıyla bu konularda özellikle uyanık olun. Kime, neye haksızlık yapıyorsunuz? Kimi dışlıyorsunuz? Kimin varoluş hakkını küçümsüyorsunuz? Kibriniz hayatınızın hangi alanlarında gözlerinizi kör ediyor?
Farkındaysanız, size yapılan haksızlıkları düşünün demedim, siz dış dünyanın sizi nasıl hissettirdiğini zaten biliyorsunuz. Bu enerjide önce kendimize dönüp içimizdeki despotu, ukalayı, ayrımcıyı tanımamız gerekiyor, kendimize ve başkalarına karşı. Ve bu hepimizde ufak tefek olsa da yaşıyor, şartlandırılmamız bu yönde. Hiçbirimiz kusursuz değiliz dostlar. Bu enerjide içimizdeki önyargıları çözmeden bize uygulanan olumsuzlukları şifalandırmaya çalışmak anlamsız olacaktır.
Bu etki bir yıldan uzun süre devam edecek. Toplumsal açıdan baktığımızda ise protestoların ve isyanların devam edeceğini hatta yükseleceğini düşünüyorum. Şimdiye kadar gördüklerimiz sadece bir başlangıçtı, bunun devamı da geliyor.
Chiron ve güneşin ortak Sabian sembolü: “Açık bir pencereden içeriye esen rüzgârla bolluk simgesi boynuz haline gelen tül perde”.
Bir bahar günü sabahtan pencereleri açtınız, evi havalandırıp ciğerlerinizi oksijenle doldurdunuz diyelim. Bundan daha şifalı, daha uyandırıcı bir şey olabilir mi?
Olasılıklar, zengin hayal gücünün getirdiği yaratıcılık, fırsat kapıları, zenginlik, bolluk, bereketi anlatan bu sembol, ister istemez içeriye giren değişim rüzgârlarını anlatıyor. Burada her deneyimin, ister zorluklar ister taze bir nefes gibi olsun, hepsini eşit inanç ve hevesle karşılayan açık bir zihin ve kalp var. Şu anda bunu yaparak hayatın sunduğu en iyiyi, şansları ve değişimi de kabul etmiş oluruz. Bu sembol aynı zamanda henüz öyle görünmeyen bir şeyin sonunda büyük bir lütuf olduğunu anlama halini de anlatıyor.
Tam karşıdaki dolunayın Sabian sembolü: “Sol tarafında üçüncü bir kanadı olan kelebek”
Bu ilginç bir sembol. Bir dengesizlik var ve aynı zamanda bir mucize…
Kelebek her zaman ruhani yeniden doğuşu temsil eder. Tırtıl artık yoktur, yerini ıslak kanatlarını kurutmaya çalışan, birazdan gökyüzüne yükselecek kelebek almıştır. Dane Rudhyar’a göre, bir kelebeğin iki yerine üç kanadı varsa, ruhani hayatta gelişen çok özel bir parça gösterilmektedir. Üç, kendini gerçekleştirmenin sayısıdır. Sol, kalbin olduğu taraftır, hem dişidir hem de çok daha sezgiseldir. Burada normal bir insanın sezgilerine, ruhani hayatına bir güç eklenmesi de söz konusu olabilir. Dane Rudhyar bu sembolün ana fikri olarak şunu veriyor: “Temel hayat şartlarına ve durumlara yeni tepkiler verme becerisinin geliştirilmesi.”
Hepimizin savaş yaraları var. Hepimizin klasik güzellikte olmayan parçaları var, sadece fiziksel değil, duygusal, ruhsal, zihinsel olarak… Peki ya onlar bizim saklanması gerekmeyen süper güçlerimizse? Ya o parçalarımızı tanımasak, eksik kalacaksak? Bu bir MUTASYON derecesi. Mutasyon, kelime anlamıyla genetik materyalde meydana gelen değişim demektir. Bu değişimin kuralları henüz bilinemediğinden bilim insanları “rastlantısal” sözcüğünü eklemeyi unutmazlar. Tabii, bizim ruhani bakış açımızdan doğru ise rastlantı diye bir şey yoktur. Mutasyonun özelliklerinden biri sonraki kuşaklara aktarılmasıdır. Yani bu enerjinin etkisiyle yapılan değişiklikler sadece bizimle kalmayacak, gelecek nesilleri de etkileyecek.
Fakat üçüncü kanat kelebeğin uçuşunu etkileyebilir, dengesizlik yaratır. Eğer başkalarına benzemeyen yönümüzü bir eksiklik olarak görürsek, geride kalabiliriz. Eğer bu özgünlüğümüzü kabul edersek tekrar dengeye dönebiliriz. Bu da bize tam olarak Koç’taki Chiron’u anlatan bir mesaj.
Venüs’ün yolu
Bu dolunaydan hemen sonra yöneticisi Venüs ilerlemek için duruyor. Aşktan, paraya değer verdiğimiz her şeyi temsil eden Venüs, yeraltı yolculuğunu bitirip ülkesine dönen çok güçlü bir Kraliçe’nin tacını geri alması resmi veriyor.
Duraklamanın Sabian sembolü özellikle dikkat çekici: “Ruhban sınıfın arındırılması” Bu sembol bir inanç temizliğini anlatıyor. Burada Satürn’ün de bulunması bu sembole büyük ağırlık katıyor. Değerlerimiz inançlarımızla uyumlu mu? Neye inanıyoruz, ne yapıyoruz? Bir temizlik gerekiyor.
Bunun yanı sıra, kişisel yaşamımızda veya genel olarak toplumda önemli pozisyonlarda bulunanların, büyük sözler verip yerine getirmeyenlerin, güvenimizi kötüye kullananların içyüzünü görmeli ve elemeliyiz.
Bu sembol hep dikkatimi çekmiştir çünkü ne zaman aktive olsa bir skandal ortaya çıkar, gizli tutulmak istenen şeyler halka açılır, bir komplo işe yaramaz ve birileri gözden ya da görevden düşer ya da en azından manşetlere geçer. Bakalım bu sefer ne olacak?
Toparlarsak;
İçinde bulunduğumuz zaman, küresel olarak binlerce yıllık tarihin en istikrarsız dönemlerinden biri olarak şekilleniyor ve endişe iliklere kadar işliyor. Huzursuzluk öyle bir dereceye geldi ki sadece dinginlik dilemek veya bir şekilde vurdumduymazlık yaparak kendimizi iç dünyamıza saklamak mümkün olmuyor. Ama sizler birer Bilge Baykuşsunuz ve yıllardır buna hazırlanıyordunuz, siz bu çalkantının bizi cesur bir geleceğe taşıdığının farkındasınız. Güneş tutulması analizinde iş başa düşüyor demiştim ve ufak farklarla bu durum devam ediyor.
İyi haber, Merkür yavaş da olsa ilerlemeye başladı. Venüs gerilemeyi bitirmek ve Mars da en sonunda Yengeç’ten çıkmak üzere. Yani üzerimizdeki o ağırlık adım adım dağılıyor. Belki haftalardır süren “birisi beynimi alıp kaçtı galiba” hissi sona eriyor. Bu dolunayda pek çok konuda oldukça büyük netlikler yaşayacağız. Balık alanı gezegenler tarafından tek tek terk edilirken, biz de aşamalı olarak sisten, bataklıktan, hissedip de tam bilememekten kurtuluyoruz. Bu da karar mekanizmalarımıza çok olumlu yansıyacaktır. Ve alacağımız bu kararların bazıları oldukça büyük ve kökten değiştirici olabilir. İçe döndük, şimdi dışarıya bakmaya başlıyoruz.
Hayatınızda ne olursa olsun, bu dönemde içinizde bir şekilde ilerleme, hareketlenme, değiştirme arzusunun ateşi yanmışsa, bu çok normal, özellikle de peş peşe gelen Mars-Venüs-Merkür gerilemeleriyle saplanıp kalmış hissetiyseniz. Ama koşmaya çalışmayın, haftalardır önerdiğim gibi tutarlı ve bilinçli adımlarla ilerleyin. Ayrıca şimdi gezegenler direkt harekete geçtiği için fikrinizi değiştirme hakkınızın olduğunu da hatırlayın.
Balık’ta koşulsuz sevgiyi, kutsal dişiyi ve şefkati yansıtan Venüs’ün Satürn ve Mars’la olan teması eril-dişi dengesine katkıda bulunuyor. Chiron şifa için kolları sıvamış bekliyor.
Bu dolunay hızlı çözümler ya da basit cevaplar sunmuyor. Ancak güçlü bir hatırlatma yapıyor:
Şifa çizgisel değildir ve bilgelik zorla gelmez.
Bunun yerine, yaratıcılığımıza güvenelim ve anda kalmaya çaba gösterelim. Balık kuzey düğümünün bizi çağırdığı sanat, müzik ve yumuşaklık ise bizi geleceğe, şifaya, sevgiye taşıyan birer portaldır. Bırakın en derin özlemleriniz rehberiniz, şefkatiniz öğretmeniniz olsun.
Bu çılgınca değişen dünyanın stresleri arasında hayatta kalmak, inandığımız için, vicdanımız için ayağa kalkmak ve hatta gelişip ilerlemek, kendimizi hep beraber çıkmış olduğumuz bu dolambaçlı şifa yolculuğuna adamış olduğumuzun kanıtıdır. Ve dostlar, siz bunu yıllardır yapıyorsunuz, ben de hepinize büyük minnet duyuyorum.
Hepinize harika bir dolunay dönemi dilerken gelin bir daha hatırlayalım: Çok seviliyorsunuz ve asla yalnız değilsiniz.
©Mor Alev 2025
Görseller: Terazi- Daniela Ryabicheva, Diğerleri – Visions in Blue
Dinlemediyseniz, kaçırmayın:
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
Mor Alev sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.





teşekkürler 💜🙏
BeğenLiked by 1 kişi
“ Birisi beynimi alıp, kaçtı hissi!”
O kadar güldüm ki, halim aynen böyle ve bu çok garip, alışılmadık, zorlayıcı bir şey, sanki ruhum çekip gitmiş, yerine robot kalmış ..
BeğenLiked by 1 kişi
😂Benim için de aynen öyle oldu
BeğenLiked by 1 kişi
Ama harika bir şekilde üretmeye devam ediyorsun! Sayılmaz😂🧿✨
BeğenLiked by 1 kişi