Panik-Demi

**Lütfen makalenin altındaki telif hakları uyarısına saygı gösteriniz. Teşekkürler.**

Sevgili Dostlar, Cumartesi gecesi Ann Albers ve Meleklerden aşağıdaki çok güzel mesaj geldi. Tipik Melekler! Yumuşakça masal gibi anlatırlarken bir anda en önemli konulara da öyle bir parmak basıyorlar ki, midenize yumruk yemiş gibi olup mesajla birlikte siz de değişiyorsunuz!

Bu mesaj bir hikâye anlatıyor. Gerçek mi? Yoksa sadece bir fabl mı? Karar okuyucuya ait. Bana insanlığı anlatıyorlarmış gibi geldi. Bu mesajda Ann Albers’ın kendi notlarını da aktaracağım ve tünelden çıkış tarihi de veriyorlar gibi… Biliyorsunuz, bu blogda bir şeyin olacağı tarihi verdiğim durumlar yedi yılı aşkın süre boyunca ya iki ya da üçtür. Yüksek boyutlarda zaman yoktur, büyük resmi görürler, olasılıkların hepsini okurlar çünkü her olasılık yeni bir zaman çizelgesi ve gerçeklik yaratır, onlar için her şey “olmuş bitmiştir”! Yani bu çok ender bilgiyi de bizlerle paylaşmalarının bir anlamı olduğuna içten inanıyorum. Yukarıda kullandığım başlık ise Ann Albers’ın kullandığı bir kelime, günümüze çok uygun geldi. Haydi okuyalım:

Korkuyu Bırakın… Sevgiyi Paylaşın

Sevgili Dostlarımız, Sizleri çok seviyoruz.

İzninizle birbirleriyle ve kaynakla olan bağlantılarını unutan bir varlık cinsini anlatalım. Onlar zeki, entelektüel, bilimsel ve toplum yapılarında da çok ileriydiler. Fevkalade teknolojiler yarattılar. Ancak, işlemleri ve bir zamanlar gerçek bağlantı gerektiren iletişimleri otomatikleştirme peşinde koşarken, giderek artan bir duygusal ayrılık yaratmaya başladılar. Zamanla o kadar teknolojiyle yönlendirilen, o kadar ayrılmış hale geldiler ki, kendi kalplerine, birbirlerine ve dolayısıyla da Sevecen Kaynağa nasıl bağlanacaklarını unuttular.

Unutmayla birlikte, üçüncü boyut gerçeklikten geçiş yaparken ışığı da hatırlamadılar. Bundan dolayı, ışığa geri dönmediler… Onun yerine üçüncü boyut ve ilahilik arasında büyük varlık kolonileri oluşturdular. Bu haldeyken, başkaları tarafından üretilen enerji dışında bir güç kaynağı da tanımıyorlardı. Ve onlar böylece bir asalak cins haline geldiler, “araftaki” varoluşlarını sürdürebilmek için bulabildikleri her yerde duygusal enerjiyi kışkırttılar. Diğerlerinin enerjisi olmazsa eğer, – artık kaynakla olan sevecen bağlantısını yaşayamayan – kendi enerjileri bir defa daha eriyip gidecek ve ışığa geri döneceklerdi. Işığa teslim olarak, ışıkta çözülerek, ruhlarını tekrar bulacaklarını anlamadıkları için, yok olmaktan korktular.

Bu enerji varlıklar cinsi hala vardır. Zayıf zihinli olanları etkileyerek korku ve öfkeye kışkırtırlar, kötü oldukları için değil, fakat sadece başkalarının enerjisiyle yaşayabildikleri için. Kendilerini öfke ve korkunun ele geçirmesine gönüllü olan herkesi etkilerler. Onlar, bir anlamda, enerji evreninin virüsleridir, gönüllü ve zayıflamış bir barındırıcı olmadan var olamayan.

Bu varlıklar bazen gezegeninizde devasa kitlesel korku yaratmak üzere büyük planlar yaparlar. Doğal yollardan oluşan ama korkuya biraz daha yatkın bir fenomeni, örneğin bir virüsü kullanıp onu dehşet verici küresel bir olaya yönlendirirler. Ve böylece bir korku çılgınlığı (cinneti) yaratırlar.

Ancak, bu kaosun tam ortasında, Yaratan hala daha Yaratan’dır. Işık hala daha ışıktır. Daha yüksek dengedeyken, bu inanılmaz kaostan hayran edici iyiliğin yükseldiğini göreceksiniz.

Korku kışkırtmaya çalışan o varlıklar, nihayetinde çok daha fazla sevgi, çok daha fazla işbirliği, çok daha fazla komşuluk, çok daha berrak sular, çok daha temiz hava, insan kalplerinde, bedenlerinde, zihinlerinde ve ruhlarında çok daha fazla iyileşme gücü kışkırttıklarını görecekler. Kalp, zihin ve beden diyecek ki, “Biz sadece bu kaosta hayatta kalmadık, biz şimdi çok daha iyiye gidiyoruz!” Zaman alacak, fakat tıpkı taşıyıcısından beslenerek sonsuza dek yaşayabileceği illüzyonuna inanan virüs gibi, bu enerjiler de sonsuza dek yaşayamaya yetecek kadar korkuyu teşvik edebilecekleri illüzyonuna inanıyorlar.

Gerçekte, doğup yükselmekte olan sevgi onları aç bırakacaktır ve siz de gezegeninizde çok daha büyük ışık, sevgi ve BİRlik dönemine gireceksiniz! Kendinizi tek bir insan cinsi olarak birleşmiş bulacaksınız, ırk, renk, inanç ne olursa olsun. Yeni bir ışık, yeni bir sevgi, yeni bağlantı, yeni işbirliği ve çevrenize yeni bir özen ve bakım zamanı gelmek üzere!

Kaosa biraz katlanın. Sağlık alışkanlıklarınızda tedbirli olun. Birbirinize kibarlık ve şefkatle davranın, en temel ihtiyaç ve rahatlığınızı sağlayın. Eğer geçici olarak işsizseniz, vaktinizi içe dönerek ve geleceğinizi yaratarak veya sevdiklerinizle bağlantıda kalarak geçirin. Kaosun ortasında çalışıyorsanız, kendinize çok iyi bakın ki, hizmete devam edebilesiniz.  Hastaysanız, moralinizi yüksek tutun, cesur olun ve diğerlerine de nazik davranın. Asla vaktinden önce ölemezsiniz ve eğer sizin zamanınız değilse çok daha güçlenmiş bir şekilde çıkacaksınız.

Gerçek şu ki, esenlik, ışık, sevgi, neşe-keyif-coşku, bereket ve huzur bu evrende sürekli akışlardır. Onlara kolaylıkla bağlanabilirsiniz, tıpkı korku, öfke veya karanlığa bağlandığınız gibi. Işıktayken, bedeninizin kimyası güçlüdür, hayat doludur. Korkudayken, beden kimyanız değişir ve bu virüslerin kök salmasına izin verir.

Onlar karanlık olmadan yaşayamazlar. Onlar korkuyla yayılırlar. Onlar illüzyonda kaybolmuş yaratımlardır ve bir dış varlık tarafından asla yönetilemeyeceğiniz halde buna inanmakla yarattığınız illüzyon sayesinde yayılıyorlar. Siz ışıksınız. Siz sevgisiniz. Siz insan formunda bedenlenmiş ilahisiniz. Bir mikroskobik asalak toplumuzu nasıl böyle kasıp kavurup bu kadar çok hasara yol açabilir? Korku. Asıl virüs korkudur. İnanç, sevgi ve neşe-keyif-coşku ise hem en temel, hem de en üst düzey çaredir.

Sevgililer, korku, telaş, tedirginliğe odaklanmak yerine, bu durumdan ortaya çıkan iyiye odaklanın ve bu sayede iyiyi çok daha hızla ve zarar vermeden kendinize çekersiniz.

Bizim görüşümüze göre, küresel merhamet virüsten çok daha hızla yayılıyor. Belki de tarihinizde ilk defa, bütün bir dünyanız eşit oldu. Virüsler ırk, inanç, renk ayırmazlar. Zengin ya da fakir olmanız, ünlü veya alçak gönüllü olmanız onların umurunda değildir. Dünya bu yapay ayrımların hiç de önemli olmadığını idrak etmeye doğru ilerliyor. Burada hepiniz ayrım olmadan bunu yaşıyorsunuz.

Geniş kitlelerin evde kalmasının sonucu olarak iyi şeyler de doğuyor. Gezegeninizdeki hava kirliliği sert bir biçimde düştü. İnsanlar içlerine dönmeye ve kendileriyle “olmaya” mecbur kalıyorlar. Sonuç olarak herkes öz-farkındalıkla yaşamaya, gelişmeye, tek başına kendi negatif düşünceleriyle oturmak yerine olumlu olanı aramaya zorlanıyor.

Ekonominiz de şu anda korku havuzuna atlarken, o da yeniden doğacak ve yola devam edecek.

Sevgililer, bundan o kadar çok iyilik geliyor ki. İnsanlar hiç olmadığı kadar gerçek temasa özlem duyuyorlar, “sosyal uzaklaşmaya” zorlandıkları halde. İnsanlar daha dostane, komşuluk geri dönüyor birbirlerine yardımcı olmayı istiyorlar ve daha fazla bakım ve sevgi ihtiyacı olanlara gerçek şefkat gösteriyorlar. İnsanlar çok daha büyük bir güçle Yaratan’a dönüyorlar çünkü sezgisel olarak hissediyorlar, cevap ve çözüm Sevginin Kaynağı ile olan ilişkinizdir. Onlar haklı.

Sevgililer, çözüm ve yanıt SEVGİDİR. Virüsleriniz her gün içinizde, çevrenizde yüzüp duruyorlar. Siz onları bedeninizde de taşıyorsunuz. Kanserleriniz ortalıkta yüzüyor. Siz adına “beden” dediğiniz, yardımcı ve yardımcı olmayan yaratıkların hep beraber yaşadığı kimyasal bir kokteyle sahip çok güzel bir kolonisiniz. Bu trilyonlarca hücre, protein ve dahasından oluşmuş toplumun yönetiminde, siz varsınız, ruhunuz var. Bu topluma sevgi yollamaya, onu desteklenir, eşgüdümlü ve uyumlu hissettirmeye karar veren sizsiniz. Veya bedene korku yollayabilirsiniz, eğer öyle yaparsanız her hücre görür ki onun esenlik kaynağından parçalar koparıyorsunuz.

İyisi mi, çok daha iyisi mi, bırakın sevgi aksın. Bu şekilde, sevginin yükselişi ile onu takip edecek korkunun ölümüyle, virüsün sosyal ve biyolojik etkileri de yok olacaktır.

Sizleri çok seviyoruz.

Melekler

***

Sevgili Dostlar, Ann Albers bu mesajı arabası tamir edilirken beklediği halka açık lobiden yazdığını belirtirken, insanların “sosyal uzaklaşma” uyguladığını ama yine de aynı havayı paylaştığını söylüyor. Oradaki hafif tedirgin atmosferi anlatırken tabiatın nasıl da hızla ve mucizevi şekilde kendini toparladığından bahsediyor.  Diyor ki,

“Evinde kalmak zorunda olanlara, yaşlılara ne kadar çok komşunun yardımcı olduğunu görüyorum. Geçici olarak çalışamayan bir spor hocası skype aracılığıyla bedava egzersiz yaptırıyor. Bir öğretmen uzaktan öğretmeye gönüllü oluyor. Bu ufak iyilikler bütün dünyada yayılıyor. Yeryüzünde çok daha az araba yola çıktığı için dünya ana bir nefes alacak vakit buluyor. Venedik’teki sular berraklaştı, temizlendi, ve kuğular, yunuslar ve gümüş balıklar geldi, hem de karantina altındakilerin kolaylıkla görebileceği şekilde! Her gün doğmakta olan devasa miktarda sevgiye şahit olurken gözlerim doluyor. Evet, aydınlık yerine karanlık tarafları açığa çıkan ruhlar da olacak. Ancak bizler, ışığı arayarak, tüm kalplerimizle ışığa odaklanarak onu güçlendirebiliriz. Eğer birkaç milyon ruh (Greg Braden’ın Isaiah Effect kitabına göre pi sayısının karekökü kadar) sevgiye odaklanırsa, biz bu gidişatı çok çabuk değiştirebiliriz.

Bu, yıllar değil, aylar içinde bitecek, melekler sonbaharda işlerin dengeleneceğini öngörüyorlar. Seminerimi Eylül ayına almamı önerdiler.

Her zamanki gibi, sevgi kazanır. Işık kazanır. Geçici olarak korku kol gezer ama birbiri ardı sıra ruhlar tek tek sevmeye, iyi bir komşu olmaya, ilham vermeye, yapamayanlara ihtiyaç alışverişiyle yardımcı olmaya karar verdikçe ışık yayılıyor! Bizler kolektif insan ırkı olduğumuzu anlamaya başlıyoruz, bunda hep beraberiz ve bu da çok güzel bir şey! En sonunda korkuyu kışkırtıp kendini beslemeye çalışan o titreşim sevgimizle boğulacaktır.

Bizim sevgimiz, bizim ışığımız bu panik-deminin antidotu ve tedavisidir. Yani, dünya geçici olarak onun enerjilerinin içinde aşağı çekilirken, biz buna katılmak zorunda değiliz.”

Ann Albers daha sonra uygulayabileceğiniz birkaç kolay yöntem öneriyor. Aktarıyorum:

“Işıkta kalın

Her gün enerjinizi taramak için iç gözünüzü kullanın ve ışıl ışıl olduğunuzu sağlama alın. Ayaklarınızı taradığınızı düşünün. Herhangi bir karanlık parça görüyor musunuz? Eğer varsa, ışığın onları çözüp aydınlattığını imgeleyin. Bedeninizin her bölümünde yukarıya doğru çalışın ve sonunda bir ışık duşu düşünün, tüm bedeninize akan ve titreşiminizi yüksek ve temiz tutan.

İtalya’dan dönmekte olan, çok olumlu bir danışan için panik vurmadan önce bunu yaptık. Yolculuk boyunca ve sonrasında onu ışıkta resmettik ve karanlık lekeleri temizledik. Haftalar sonra tamamen sağlıklı ve iyi.

Bedeninizin yönetiminde ruhunuz var. Beden için normal günlük yönlendirmeleri takip edin. (Mor Alev: Yani hijyene dikkat edin, sosyal izolasyonu ciddiye alın, sağlıklı beslenin ve bol su için.) Fakat titreşiminizi temiz ve berrak tutmayı unutmayın.

Duygularınıza dikkat edin

Korku yükseldiğinde, virüs korkunuz olmasa bile, diğer korkular biraz daha aşırılaşmış görünebilir. Kendinize şefkatli olun. Korku hissettiğinizde yavaş ve derin nefes alıp verin. Işığın içinize ve oradan da dışarıya aktığını imgeleyin, diğerlerini de şifalandıran ve kutsayan bir ışık. Sevgi verirken, zihinlerimizden, kalplerimizden, beden ve ruhumuzdan da akan sevgi çok daha derin olur.

Normalin çok daha üzerinde sevecen olmaya kararlı olun… kendinizle başlayarak

Kendinize her zamankinden daha yumuşak davranın. Kendinize olumlu şeyler söyleyin. Kendinizi kucaklayın (kendi dokunuşunuz bile olsa bu gerçekten yardımcıdır!). Oturun, nefese odaklanın ve meleklerinizden geleni kabul edin. Zihninizi gereksiz şeylerle doldurmak yerine sizi iyi hissettiren şeyler dinleyin.

Ve, sadece sosyal medyada bile olsa, diğerlerine zarif davranın. Ellerimizle uzanamıyor olsak bile, kalbinizle ve dualarınızla uzanın. İyi haberler ve güzellik yayın. Hem siz hem de çevrenizdekiler daha iyi hissedecek.

Bu şeyler çok basit görünüyor ama sevgi sadedir ve sizi sağlıklı, mutlu ve dünyanın dertlerine karşı bağışıklık halinde tutar. Nihayetinde, ruh için insan hayatı bir büyük macera, içimizdeki çok daha büyük sevgi ve çok daha parlak ışıkla bağlantı kurma amacı taşıyan bir macera.”

Ann Albers ve Meleklere çok teşekkürler. (visionsofheaven.com)

Sevgili Bilge Baykuşlar, Ann Albers’ın notları bu kadar. Bu sırada günlerdir bahsettiğimiz gibi hayatımızda arka plan insanları gibi duran ama her biri hayati görev yapan herkese ışığımızı, sevgimizi, minnetimizi her an, gün içinde defalarca yöneltmemizi öneriyorum. Bugün bazılarımız evlerinde kendilerini bulaşıcı virüsten uzak tutabiliyorsa, bu onların sayesinde oluyor.  Saymaya başlayalım;

Tarım, çiftçiler, nakliyeciler, fabrikalarda besin maddelerini işleyenlerle başlayalım, önümüzdeki günlerde yiyecek-içecek üretimi ön plana geçecek. (Uranüs Boğa’da) Bankalar ve banka çalışanlarıyla devam edelim, her gün ön safhadalar. (Yine Uranüs Boğa’da). Devam edelim, kuryeler, kargocular her gün bizim için yoldalar. Enerji çalışanları, elektrik, doğal gaz, benzinciler, rafineri çalışanları. Ulaşım çalışanları. Hala daha alışveriş edip temel ihtiyaçlarımızı gidermemizde yardımcı olan market çalışanları, kasiyerler, depocular, satın almacılar… Diğer fabrika işçileri, ister ilaç sektörü olsun, ister kağıt, ister araba parçaları, bu insanlar üretiyor ki bugün ihtiyaçlarımız karşılanıyor. Küçük esnaf, el sanatları üretenler, haberciler, aşçılar, tamirciler, temizlik işçileri, devlet hizmetlerini yerine getiren işçi ve memurlar ve liste uzayıp gider… Ayrıca elbette sağlık sektöründe çalışan herkes, hastabakıcılardan yemekhane çalışanlarına, doktorlardan ecza kalfalarına, herkes!

Bu arada, ben de günlerdir çalışıyorum, sizlere anlamlı bir destek verebilmek için okuyor, yazıyor, öğreniyor, içimi ve dışımı “dinliyorum”. Bütün bunları yaparken, Greg Braden’in aşağıdaki videosunu da izledim. O bir bilim insanı ama alanı ne biyoloji ne de tıp, o yüzden hem bu virüsü bizim anlayabileceğimiz şekilde, hem de bilimsel yönden anlatıyor. Ben çok açıklayıcı buldum. Belki seyretmek istersiniz diye ekliyorum. Ancak Türkçe çevirisi yok, Google translate ile idare edebilirsiniz sanırım. Sonuç olarak dediği şey şu; bedenlerimiz inanılmaz bir adapte olma gücü taşıyor, şu anda bu virüse karşı bağışıklığımız yok ama beden bunu da üretecektir. “Bizler bu zamanlar için yaratıldık!”

Bu mesajı Anita Moorjani’nin şu sözleriyle bitirelim:

Siz enerjiden yapıldınız ve çevrenize çektiğiniz fiziksel gerçeklik de enerji halinizin bir yansımasıdır. Fiziksel bedeninizin gerçek olduğuna inanmaya şartlandırıldınız. Ancak doğrusu şudur; gerçek olan enerji bedeninizdir ve çevrenizdeki fiziksel hayat da enerjinizin ne durumda olduğunu gösterir.

Anita Moorjani (anitamoorjani.com)

Mor Alev

---

Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.

---

Telif Hakkı©2020 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.

Copyright © 2020 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/