Okumak yerine dinlemek isterseniz, yazının hemen altındaki podcast bağlantısına tıklayın.
Sevgili Bilge Baykuşlar bu sene Yaz Gündönümü ve Oğlak dolunaylarının birincisi enerjilerini birleştiriyor. 20 Haziran 23:50’de Yaz Gündönümü gerçekleşirken, hemen ardından 22 Haziran sabaha karşı 04:07’de ise yılın birinci Oğlak dolunayını yaşıyoruz.
Yaz Gündönümünün Önemi
Önce Yaz Gündönümü enerjisini hatırlayalım:
Gündönümleri ve ekinokslar dünyanın ekseninde kritik önem taşıyan köşelerdir. Özellikle gündönümleri birer keskin dönüş ve kırılma noktasıdır. Güneş tam yaz gündönümü anında Yengeç’e giriş yapar ve 0⁰0″ Yengeç’tedir. Aynı şekilde güneş, kış gündönümü anında tam karşıdaki Oğlak’a girer. Güneş bizim sistemimizin merkezi ve Zodyak’ın en önemli varlığıdır. Güneş, “ben” dir, gerçek benliğimiz, prana kaynağımız ve içimizdeki Yaratan’ın temsilcisidir. Kış gündönümünde kuzey yarıkürede Kutsal Erkek enerji (Yang) yeniden yükselmeye başlar, günler uzar. Yaz gündönümünde zirveye ulaşır ve sonra yerini yumuşakça Kutsal Dişiye (Yin) bırakmak üzere geri çekilmeye başlar, günler de kısalmaya başlamıştır. İlginçtir ki, Sabian sembolleri de bu kırılma noktalarını, bu önemli karar anlarını, radikal dönüşümü ve yöndeki değişikliğini harika bir şekilde anlatır.
Her yaz gündönümü Güneş en parlak enerjisi ve en uzun günüyle şu sembolü aktive eder: “Denizcilerin geminin eski bayrağını indirip yenisini göndere çekmesi.”
Bu sembolle, içimizde gerçekleşmiş olan radikal, temel, hayati derecedeki önemli değişikliği sembolik bir davranışla dışarıya ilan ediyoruz. Bu, dönüşü olmayan noktadır. Bu önemli noktadaki enerjilerle gelişimimiz devam eder. Bayrak değişimi bizi çok çeşitli yönlerden etkileyebilir, yönetim değişimi, fikirlerin değişimi, iş değişimi, ilişkilerde değişim, davranışlarda değişim…
Bu, yılın yarısına geldiğimiz, yılın ilk altı ayının envanterini çıkarıp yeni hedeflere yönelebileceğimiz veya eski hedeflerimizin yeni aşamalarına adım atacağımız önemli bir zaman. İç değişikliği dışarıda ilan etmek için özellikle iyi bir dönem başlıyor.
Güneşin sembolü her Yaz Gündönümünde aynıdır. Ama enerji her yıl başka bir durumu, bir ana temayı işaret etmektedir. Peki, bu sene bu tema nedir? Bunun için diğer gökyüzü hareketlerine bakarız, güneşin ışığını nasıl yansıtıyorlar? Özellikle Yaz Gündönümünde ayın bulunduğu yer çok önemlidir, çünkü halkları, kolektif bilinçaltımızı ve duygu durumumuzu temsil eden Ay, Yengeç’in yöneticisidir ve bu enerji önümüzdeki altı ay boyunca etkilidir.
Bu gündönümünde ayın Sabian sembolü:
“Teknenin etrafında uçan martılar”
Burada, balıkçı teknesinin üzerinde uçan ve yiyecek peşinde olan kuşları görüyoruz. Balıkçılar ihtiyaç duymadıklarını onlara veriyor. Burada bir geri dönüşüm söz konusu. Vermek ve almak. Çünkü büyük ihtimalle balıkçılar da nerede balık olduğunu anlamak için martıların denizde kümelendikleri yerlere baktı. Burada önemli olan bu alış-verişi onurlu bir şekilde yapmak. Doğal döngüler, doğal düzen bunu içerir. Veririz ve alırız. Alırız ve veririz.
Bu sembol, gözünüzü fırsatlar için açık tutmanızı öneriyor. Her zaman, ama her zaman sizi besleyecek, ihtiyaçlarınızı giderecek kaynaklar var.
Neyin peşindesiniz? Hiçbir şey yapmadan onun gelmesini mi bekliyorsunuz yoksa harekete geçiyor musunuz? Peki, ortam hazır olmadan gereksiz dalışlarla kendinizi tüketiyor olabilir misiniz? Her şeyin bir zamanı var, her şeyin hazır olduğu tam da doğru bir enerji var. Buna dikkat edin. Alma-verme, sevgi-şükran dengesini merkezde tutun. Fırsat çıktığında harekete geçin. İster balıkçı olun, ister martı, bu okyanusta hepimize yetecek kadar bolluk var. Dürüst olun, şefkatli olun ve paylaşın yeter!
Bu Gündönümü yeni Mavi Dolunay döngüsüyle iç içe. Bu da demek oluyor ki, bu sene iki adet Oğlak dolunayımız var. Gündönümün gerçekleşmesinden yaklaşık 28 saat sonra Dolunay bu sefer şu sembolü aktive ediyor:
“Katedral ve biri bombardımanda zarar görmüş üç vitray penceresi”
Bu sembol, güçlü bir benlik duygusuna, güçlü bir bünyeye veya dünyanın iyiliğine dair net bir inanca sahip olma ihtiyacını gösteriyor. Bombardıman altında güçlü kalma ihtiyacını da resmediyor. Birliğin üç köşesinden biri, bu durumda sevgi köşesi, insanoğlunun saldırgan doğası nedeniyle hasar görmüş. Pencerenin zarar görmesiyle genellikle inanç, umut ve güven kaybı yaşanır. Fakat sevginin kabulü birçok düzeyde iyileşmeye yol açabilir. Tıpkı ünlü sözler gibi;
“Her şeyde bir çatlak, bir yarık vardır. Işığın içeri girdiği yer orasıdır”.
Burada katedral ayakta kalmış, vitraylardan sadece biri hasar görmüş. Korkulan büyük felaket olmamış. Dolayısıyla hep beraber, el ele verip çok daha güçlü ve güzel şeyler yaratılabilir.
Dostlar, bu çok kolay bir dolunay değil ama korktuklarınızın başınıza gelmeyeceği bir enerji. Güvenin, sevgiye yaslanın, inancınızı sağlam tutun ve göreceksiniz, her şey yoluna girecek.
Kathy Biehl empowermentunlimited.com’da bu dolunayın enerjisini şöyle anlatıyor:
“Haziran ayındaki Oğlak Dolunayı iki aşamalı bir süreç başlatıyor. İlk adım, güvende ve emniyette hissetmeyi zorlaştıran konuları harekete geçiriyor. İkinci aşama, buna ait bir anlayış sağlayacaktır hatta somut çözümler de getirebilir.
Bu iki aşama, Oğlak burcunun başlangıcında gerçekleşen bu Dolunay’ın ardından Temmuz ayında burcun son derecesinde gerçekleşecek ikinci bir Dolunay’dan kaynaklanıyor.
Her iki Oğlak Dolunayı da burcun karşıt burcu Yengeç ile olan ikilemini aydınlatıyor. Bu eksenin zıt kutupları duygusal ihtiyaçları karşılamakla ekmeğini kazanmayı, yuvayı güzelleştirmekle kendini dış dünyada kanıtlamayı karşı karşıya getirir. Dolunay, “hanimiş annecik?” ve “hanimiş babacık?” sorularını gündeme getirirken, ara sıra da “Bebek olan ben olmalıyım!” diye haykırıyor.
Bu konfigürasyonda, duyguların merkezi olan Ay, yumuşak ve tatlı olmaktan çok uzak. Kucaklaşmalar, güvenlik battaniyeleri ve kurabiyeler yerine statü, karne, başarı ve maddi güvenceyi gözeten sert kenarlı, genellikle soğuk veya hesapçı. Dolayısıyla bu Dolunay, kendimizi ne kadar istikrarlı ve güvende hissettiğimize dikkat etmemizi sağlıyor.
İncelemenin bu ilk aşamasında, Dolunay denkleminin genellikle mantıklı ucu olan Güneş özellikle aşırı hassas ve duygusal. Bunun nedeni Venüs ve Merkür ile kavuşum halinde olması ve Ay’a bakım, özen, ilişki ve iletişim konularını taşıması.
Bu konular hakkında hissettiğimizden daha fazla düşünüyor olabiliriz. Muhtemelen rahat, mutlu bir ev ve aileye dair entelektüel bir kurguyu duygusal olarak tatmin edici olmayan bir gerçeklikle ölçüyoruz.
Bu kurguda fantezi veya kendimizi kandırma unsuru olabilir. Ay’ın Neptün’e olan burç dışı karesi yanılsamaları zorluyor, baloncukları patlatıyor ve sisi dağıtıyor. Neptün Balık burcunun zirvesinde, burcun ve Zodyak’ın son derecesinde park etmiş durumda. Ona olan kare, daha önce kaya gibi sağlam görünen hedefleri ve durumları aşındırıyor. (İkinci aşama ise bunların bazılarını sağlamlaştıracak ve pekiştirecek).
Düşüncelerde ayarlamalar yapılması gerekiyor. Ay, İkizler burcundaki yolculuğunun başlarında olan Jüpiter’le rahatsız açıda, hafiflemeyi, seçenekleri keşfetmeyi ve birçok yönden güvenlik arayışını teşvik ediyor.
Bir şeyleri değiştirmek, rahatsızlıktan kurtulmanın kolay bir yolu. Ay’ın Plüton’a bağlantısı bize eski yöntemlerin yeni dünyada işe yaramayacağını hatırlatıyor. Belirli ödüller bekleyerek çalışmaya, daha çok çalışmaya, sonra yine çalışmaya odaklandıysanız ve bunlar gerçekleşmiyorsa… bu kombinasyon, bu hedefleri incelemeyi ve duygusal güvenliği nasıl tanımladığınızı gözden geçirmeyi savunuyor. Belki denkleme biraz eğlence de ekleyebilirsiniz?
Durumunuzla ilgili bir şeyler yapmak için teşvik ve yeteneğiniz var. Aksiyon kahramanı Mars, Ay’ın üçgeninde, somut güvenliğinizi ve refahınızı desteklemek için kolayca ve verimli bir şekilde çalışıyor. İlginç bir şekilde, Temmuz ayındaki ikinci evrede Ay ile yine aynı açıda olacak; bu Ay’ın pratik etkisi ile gelecek olanlar arasında pekâlâ bağlantılar kurulabilir.
Sizi ayakta tutan ilişkiler ve konuşmalar için her yerde açık kapılar var. Mars, Venüs/Merkür kavuşumuna sekstil açı yapıyor. Elinizi uzatın; konuşun ve kucaklaşın. Ay’ı ısıtmak bu kadar basit olabilir. Biraz şefkatli olmayı deneyin, kendinizi dışlanmış hissetmeyeceksiniz.
Ve bilin ki Temmuz’da daha fazlası gelecek.”
Dostlar, görüyorsunuz değil mi, hiçbir şey göründüğü gibi değil ve çok çabuk yumuşayabilir. Yeter ki açık olun. Metaforik martıları besleyin, paylaşın, hepimize yetecek kadar kaynağa sahibiz. Katedralin yıkılmamış olduğunu hatırlayın ve birlikte çalışın. Gündönümünün yeni başlangıçlar enerjisi dolunayın ilerleme enerjisiyle harmanlanırken, bu yaz, bir başka ilginç yaz olacak gibi görünüyor.
Bu Gündönümünde özel bir ritüel isterseniz, yılın yarısına gelmiş olmamızdan dolayı bir tazeleme için Yeni Yıl Çalışmamızı yapmanızı ve çok sevdiğim Oluş Duasını öneriyorum. Her ikisinin podcast bağlantılarını aşağıya ekliyorum.
Hepinize harika bir dolunay ve yaz mevsimi diliyorum!
©Mor Alev 2024
Önerdiğim iki çalışmanın podcast bağlantıları:
Görseller: Miraculous Morning – Pax Pixels, Seagulls – Victoria Semykina, Stained Glass Praying – InstaMasterpiece
YEPYENi! “Sabian Hikayem”. Kendi gizeminizin kilidini açın. Kendinizi gerçekleştirin!
En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com
Mor Alev sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.





Mor Alev merhaba… Podcast olarak paylaştığınız Seslş mesajlarınızı Yapay Zekâ ile mi seslendiriyorsunuz? The Gilded Age dizisindeki Bertha’nın sesiyle aynı, tek fark o İngilizce idi, bu Türkçe.. İlk dinlediğimde irkildim. Sadece bu gözlemimi paylaşmak istedim… Sevgi ve teşekkürlerimle.
Ayça
BeğenLiked by 1 kişi
Türkçe sanal zekanın bu kadar zeki olabileceğini sanmıyorum sevgili Ayça. 😊 Bu ses gerçek insan sesidir, vurgular gerçek insan vurgusudur. Dinlediğiniz için teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
lafın gelişi de olsa insanoğlu, peki ya insankızı diye hatırlatmak isterim. ayrıca “insanın saldırgan doğası” tümcesine de dikkat çekmek istiyorum. saldırgan olan, doğamız değil, kültürün ısrarla dayattığı bir şey.
sevgili moralev, eminim sizin de hayatınız hepimizinki gibi çetrefillidir ve buna rağmen üretmeyi sürdürmeniz takdire şayan. müteşekkir olmakla beraber buradan yayılan bilgeliği derinleştirmenin vaktidir diye düşünüyorum. olumlamalar bu metafizik savaş ortamında yetersiz kalıyor artık. belki bir yol arkadaşı bulmak, konukların dahil edildiği sohbetler içeren podcast çalışması.. bilmiyorum, içimden geleni yazmak istedim sadece. sevgi ve saygı ile.. :)
BeğenBeğen
Sevgili Yoktavia, güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim. İnsanoğlu sözcüğüyle insan ırkının eril tarafını kastettiğimi anlamışsınızdır, kadın ve erkek, hepimizin bir “eski” eril tarafı var. Saldırganlığa gelince, yine hepimizin amigdalası var, onun görevi bizi olası tehditlere karşı korumaktır, saldırganlık ise amigdalanın neyi tehdit olarak gördüğüne bağlıdır. Çok şükür ön lobumuzla amigdalayı eğitebiliyor ve tepkilerimizi kontrol edebiliyoruz. Ancak saldırganlık yine de içimizde bir yerlerde yaşıyor.
Metafizik savaş ortamı sözlerine katılmıyorum, herkes (şimdilik yaklaşık 8.2 milyar insan) kendi yolunda ilerlemeye çalışıyor. Hepimizin kendine özgü bir yolu var. Herkes her şeyden hoşlanacak ve aynı şeyi yapacak diye bir şey yok çok şükür, yoksa hayat çok sıkıcı olurdu! Bu yolların bazıları birbiriyle çatışıyor fakat bunun bir savaş değil öğrenme eğrisi olduğuna inanıyorum.
Sohbet içeren oldukça fazla podcast var, pek çoğu çok başarılı. Onları dinleyebilirsiniz. Mor Alev blogu size sığ geliyorsa, kitaplarla daha derinlere dalabilirsiniz. Siz nasıl isterseniz öyle yapabilir ve arada sırada buraya da uğrayabilirsiniz. Şimdilik blogun gidişatında pek bir değişiklik olacağını sanmıyorum, burada da en çok tekrarladığım şeylerden biri birlikte öğrendiğimiz gerçeğidir. Belki bir gün bazı içerik değişebilir, blog ne isterse öyle olacaktır, ondan eminim. Belki bir gün artık bitebilir. Her şey mümkün. Sevgilerle
BeğenLiked by 2 people
Bolca güzel podcast var elbette fakat sizin içinde bulunduğunuz bir sohbet halihazırdakilerden farklı olur diye düşündüm. Birkaç yıl önce sizinle yapılan röportajı dinlemek çok keyifli olmuştu mesela.
Öte yandan kesinlikle sığ demek istemedim. Bilakis internetin en derinlikli içeriklerinden biri benim için Moralev. Bütünün girift sadeliğini bir an gözden kaçırmış olduğum için böyle söylemişimdir belki. Acı karşısında kederleniyor insan, sebebi buydu, bir çözüme olan özlemden kaynaklıydı sanırım. Kusura bakmayın lütfen. Sevinçle..
BeğenLiked by 2 people