Balık Dolunayı: Fırtınanın Ardından Sahilde Yansımalar – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

Roy Tabaro - Behold the moonBir rüya fiziksele kilitleniyor ve varoluşa geçiş yapıyor. Balık dolunayı bu süreçte hangi aşamada olduğumuzu, gelişimi için daha nelere ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Bu aynı zamanda aylardır nefes alıp, düşünecek veya en basitinden OLMA şansını hissettiğiniz bir dönem olabilir. Hassas, kaçışa yatkın, bilinçli veya bilinçsiz Var Olan Her Şey’le bağlantıda Balık Dolunayı… Bu enerji kolaylıkla sizi alıp götürebilir, o yüzden okyanuslarda kaybolmaya karşı birkaç önlemle geliyor.

Bu dolunay biraz da aylar süren fırtınalardan sonraki halimize benziyor. Zorlu, bazen yıkıcı, heyecanlı fırtınalar, biri bitip diğeri başlarken dengeleri tekrar tekrar sağlamaya çalıştığımız, korunma ve dayanışma ihtiyacıyla yeni dostluklar kurmuş olduğumuz fırtınalar… Üçlü tutulma dönemi neredeyse son eriyor. Geri giden gezegenler birer birer azalıyor. Ve bizler de sahilde durmuş bakıyoruz. Fırtınanın kıyıya taşıdıklarına… Burada neler var? Uzun zamandır hayalini kurduğumuz hazineler, bazı beklenmediklikler, bir sürü moloz. Kimini toplayıp çöpe atıyoruz, kimine hayranlıkla bakıyoruz ama yerinde bırakıyoruz ve tam da kendimize uygun olan ödüllerimizi alıyoruz. Hazineler beklediğimiz gibi görünmüyor, tanımak dikkat istiyor.

Dolunaylar her zaman bir derlenme toparlanma, arınma ve yaratımın son adımlarının belirlendiği dönemlerdir. Bir ilerleme raporu gibidir. Raporu okuruz ve yaratımda hangi noktada olduğumuzu biliriz, biraz da karne almak gibi. Son olaylar nelerdir, neler öğrendik, nasıl tepki verdik ve neleri daha iyi yapmalıyız? Bu rapor duygular aracılığıyla verilir. Özellikle Balık dolunayında…

Bu dolunay, üçlü tutulma dönemi, geri giden gezegenler, birbiri ardına açılan çok güçlü enerji portallarıyla süregelen maratonun son kilometrelerini işaret eden bir bayrak. Az kaldı. Uzun süreden beri oluşmakta olan dilekler, arzular, hedefler fizikselde biçim almaya başladı. Ha gayret!

Bir rüya yeryüzünde form almaya başladığında, gerçekliğimize giriş sürecinde ışıltısını biraz kaybeder. Genelde düşlediğimiz gibi değil, planladığımız gibi hiç değil, kendi yaratımına ve enerjisine uygun şekilde gelir.

Fakat aynı zamanda yaratımın fizikselliğini duyularımızla da algılayabiliriz. Şimdi buna dikkat edin. Gözlerinizi dört açın. Fırsatlar, konuşmalar, belki bir yerde okuduğunuz bir şey ya da doğrudan sunulan bir armağan, beklenmedik bir teklif…

SavedBu dolunayda yardımcı can dostlarımız var: Jüpiter/Akrep ve Neptün/Balık üçgen açısı, toprakta büyük üçgen (Satürn, Uranüs ve Güneş, geçen gün yazmıştım. Bağlantısı burada). Özellikle topraktaki büyük üçgen sonsuz bir enerji döngüsü yaratan bir çember gibi. Topraklanıyoruz, böylece okyanusta kaybolup gitmek yerine okyanusu kendimize, kendimizi okyanusa bağlıyoruz.

Bütün bu açılara baktığımızda bir Uçurtma formasyonu fark ediyoruz. Havalarda uçarken bir kabloyla yeryüzüne bağlanan. Uçurtma ise her zaman değişimi haber verir. Fırtına her şeyi değiştirdi. Yeni bir manzara, yeni alışkanlıklar, yeni görüşler ve inançlar… Sahildeki armağanlara tekrar bakalım.

Evet, fırtınadan sonraki dolunay dedik ama cennet gibi kumsalda tasasız bir tatil demedik. Fırtınadan sonra yapılacak çok işimiz var. Yıldız haritasında her şeyin üzerine bir de Yod (Tanrı Parmağı) bulunuyor, aynı iki hafta önceki güneş tutulmasında olduğu gibi Ayın Kuzey Düğümünü hedef gösteriyor, gitmemiz gereken yönü. Bu derecenin defalarca vurgulanmasını çok önemli buluyorum. Sabian sembolünü hatırlayacaksınız “İki kadın karşı karşıya: Biri tutucu ve eski moda, diğeri güncel ve genç”Detayları bu bağlantıda.

Bütün bu açılara, son aylardaki olaylara ve enerjilere baktığımızda elimize verilen fırsatı biraz daha anlıyoruz. Geçmişe birkaç defa döndük, bir sürü şeye elveda dedik. Jüpiter ve Plüton sayesinde temizliğimize kazıyarak devam ettik. Şimdi Venüs ve Plüton, yani arzu ve paranın yakından ilgili olduğu iki gezegen kare açıya girerken bu sene belki de yüzüncü defa soruyorlar: Gerçekten ne istiyorsunuz? Gerçekten neye değer veriyorsunuz? Bu da bu dolunaya bir cerrah özelliği de ekliyor, neşterini kalbimizi açmak için kullandığı kesin.

Son aylarda yaşananlarla asla yalnız olmadığımızı da gördük, birimizi etkileyen fırtınaların önünde sonunda hepimizi etkisi altına aldığını anladık. İklim değişikliği, ekonomik çalkantılar, spor karşılaşmaları, siyaset… Hiçbir şey izole değildi. Hepimizi ilgilendirdi. Birliktelik bilincinin bir aşamasına daha hoş geldiniz!

The Sacred Nautilus by Julia Watkins

Balık burcu birliktelik bilincinin de burcudur. Ve birliktelik bilincini anlatmanın en kolay yollarından biri okyanus-damla benzetmesidir. Yavaş yavaş “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” derken bütün bir Gaia’yı kapsamaya başlayabiliriz, üzerinde yaşayan her varlıkla. Hepimiz birbirimizin yansımasıyız. Dün Melek Rehberlerin dediği gibi holografik gerçekliğimizin ekranında gördüğümüz dış dünya aslında biziz.

Sabian Sembolleri

Ve bu da bizi Sabian sembollerine getirirken, aynı derecelerde oluşmuş bir başka dolunaya dikkatimiz çekiliyor. 22 Şubat 2016’da Başak dolunayı da bu derecelerde gerçekleşmişti. (Bağlantısı burada) Bu sefer sadece güneş ve ay yer değiştiriyor. Bu da yarınki dolunaya bir şaşırtmaca, ilginç bir boyut daha ekliyor. Sanki iki buçuk yıldır öğrendiklerimizi kontrol ediyor gibi. Evet, dolunaylar bir ilerleme raporudur demiştik, o zamandan bu zamana hayatınızda, bakış açılarınızda, inanç ve alışkanlıklarınızda neler değişti? O dolunayın başlığı “Birlikte olunca daha mutluyuz” sözleriydi. Birlikte miyiz? Daha da ayrı mıyız?

Ay, “Sahildeki iki tatil bölgesini birleştiren ince yolda yoğun araba trafiği” derecesinde. Tekrarlarsak;

Bu sembol hareket, kalabalık ve bir sürü insanın hedeflerine ulaşmaya çalıştığı bir zamanı gösteriyor. Bu derece bize sabırlı olmayı, bazen yol vermemiz gerektiğini, herkese saygı duyulduğunda amacımıza daha rahat ve hızlı ulaşabileceğimizi söylüyor. Belki yavaş akan trafikte durup manzarayı içimize çekmeliyiz, belki yan arabadaki insanlardan çok da farklı olmadığımızı görmeliyiz.

Bu enerjinin etkisinde önerilen, kalabalığın içinde kendi özel pozisyonunuzu görmeniz ve o kalabalığın ise hepimizi yansıttığını bilmenizdir. Nefes alın, anda kalın ve böylece kendi ruhunuzda sakinliği yaratıp çevrenize yansıtabilirsiniz. Bu akışta birlikteyiz.

Güneş, “Siyah ve beyaz çocuklar neşeyle birlikte oynuyorlar” derecesinde.

Bu sembol ise bize içimizde ve dışımızda tüm parçalarımızı barıştırmamızı öneriyor. Çocuklarda henüz şartlanmalar başlamamıştır, çocuklar birbirilerini din, dil, ırk, ekonomik durum, fiziksel görünüm üzerinden ayırmazlar. Biz yetişkinler bu saflığı öğretilerimiz, uyarılarımız ve telkinlerimizle bozarız. İnsanları ayırırız ve ayırmayı öğretiriz. Kendimizi de parçalara böleriz, görünmesini istediklerimiz ve istemediklerimiz. Olduğumuz gibi görünmeyi durdururuz.

Masumiyete geri dönmeye çağrılıyoruz. İçte ve dışta hepimizi ve tüm parçalarımızı bir gördüğümüz masumiyete… Eşitliğe ve kabullenmeye çağrılıyoruz.

Özetlersek;

Bu dolunay çok yönlü, çok boyutlu ve sürprizli. Fırtınanın sonunu yaşıyoruz henüz sona ulaşmış olmasak da onu görüyoruz. Yaratım gücümüz son derece yüksek, rüyaları gerçeğe çevirme yolunda bir evreyi daha birdik. Yaşamış olduğumuz maceralı, dalgalı günlerin de boşuna olmadığını anladığımız armağanlarla dolu bir dolunay olabilir bu. O yüzden kaçmamak, olanı olduğu gibi görmek çok önemli. Gözleri dört açın. Fırsatları tanıyın. Hazinelerinize şükretmeyi unutmayın. Kalbinizde bir neşter hissederseniz eğer, bilin, kalp açılımı yaşıyorsunuz, en büyük hediyeyi siz aldınız!

Balık dolunayı 26 Ağustos Pazar saat 14:56 da gerçekleşiyor. (Ist.) Her zaman olduğu gibi çoktan bu enerjiyi yaşamaya başladık, özellikle bayram dönüşü trafik haberlerine dikkat ederseniz Sabian sembolünün doğrudan hayata geçtiği ilginç örneklerden birini de görmüş olursunuz. Enerji dalgasının etkileri önümüzdeki haftaya hatta 9 Eylül’deki yeni aya kadar yayılacaktır.

©Mor Alev 2018

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

10 comments

  1. kalbimdeki neşteri okuyunca tek ben mi ağlamaya başladim ?
    hazinelerim icin sükürler olsun canim ailem huzurum …

    Liked by 3 people

  2. Sevgili Mor Alev değerli yazın için teşekkür ederim. Kalbim ferahladı, çok farklı dönemler yaşadım ama hep yaratıcıya inanç beni dik durmaya iteledi. Yuvam yıkıldı; bunu hak etmediğim halde , yılmadım kendimi bırakmadım ve her seferinde kendime: Konsantre ol ve güzellik yolunda ilerle dedim. Bu sene ilerleme temalı geçiyor benim için. Hak ettiğim guzellikleri yaşamayı o kadar özledim ki … Diledigim seyler icin emek harcadım …. Umarım yakın zamanda gerçekleşir ya da bana ışığını gösterirler… Ahh neyse dolmuşum buraya boşaldım . Sevgiler güzellikler…. İleri tam yol ileri

    Liked by 1 kişi

  3. Bildiklerimi daha doğrusu kalbimin yıllarca fısıldadıklarını bu kadar net görmek,kalbimi parçaladı, kırmamak ve kaybetmemek adına yazık zamanlar,Teşekkürler sevgili yaratanım,sen göstermiştin ama ben anlamamışım.Üzgünüm umarım bana son bir şans verirsin ve ben biliyorum son perde için bana şans vereceğini,taa yürekten.Minnetlerimle,teşekkürler, her nefes ve her deneyim için.yaratıma devam,teşekkürler Mor Alev ve meleklerim.😘🙏✨

    Liked by 2 people

  4. Öncelikle yazılarınız için ne kadar minnettar olduğumu söylesem az kalır..
    Sürekli farklı insanlarla aynı şeyi yaşıyorum ve neyin geldiğini önceden görmeme rağmen tepkilerimi değiştiremiyorum, önlemimi alamıyorum, hatta kendimi ifade edemiyorum. Kontrol bende değilmiş gibi. Almam gereken dersi de bir türlü anlayamıyorum. Bahsettiğim farklı insanların hepsinin doğum tarihi aynı. Evren bana aynı tekrarın geldiğini önceden söylüyor ama ne yapacağımı hiç kestiremiyorum. Bu sefer dersimi doğru alacağım diye düşünüp kaçmıyorum. Bu da bir çeşit ruhun karanlık gecesi mi? Bilinç olarak çok ileri gittiğimin farkındayım ama içinde bulunduğum olaylar ve verdiğim tepkiler 3 senedir aynı. Neye elveda demeliyim, ya da ders nedir görebilmek için ne yapmalıyım bilemiyorum.
    Şimdiden teşekkürler, sevgiler

    Beğen

    1. Sevgili Melis, kendi tepkilerinize siz sahipsiniz, başkası değil. Kendi seçiminizi siz yapıyorsunuz, başkası değil. Fakat bu gibi tekrarlayan durumlarda farkındalık alıştırmaları yapmış olmak son derece yardımcıdır. O zaman otomatik tepkiden bilinçli tepkiye veya tepkisizliğe geçersiniz. Burada ders kendinizin bir robot olmadığını yani her defasında aynı şeyi yapmak zorunda olmadığınızı, kendi kendinizin yöneticisi olduğunuzu hatırlamanızdır. Farkındalık egzersizi dediğim şey tabii ki farkındalık meditasyonudur, enerji çalışması değil. 10 dakikalık meditasyon serime bir bakın, meditasyonun içinizde nasıl değişime yol açtığını anlatan yazılarıma bakın. İyi haber şu ki, entellektüel olarak zaten sorunun ne olduğunu anladığınız seviyedesiniz, ama henüz çözüm uygulayamıyorsunuz, yani içselleştirmemişsiniz. Buna günlük meditasyon alışkanlığı yardımcı olur çünkü algılarınız keskinleşir ve aynı sorun tekrarlanmadan artık bilirsiniz, eskiden yaptığınızı yapmayacağınızı. İnsanların doğum tarihinin aynı olmasının önemi yok. Onları size yardımcı olmak üzere gönderilmiş melekler olarak görebilirsiniz. Bir sorun var ve ona işaret ediyorlar. Bu insanlar size doğru çekiliyor çünkü sizinle bir görevleri var. O da, farkındalığınızı yükselterek ve zihninizde bildiklerinizi içselleştirerek davranışınıza yansıtmanız. Ayrıca, Michael’la bağ kesin, Uriel’den yolunuzu aydınlatmasını isteyin. Nefes her zaman kendimizi tanımamızda yardımcıdır. Bütün bunları blogdaki yöntemler bölümünde görebilirsiniz. Sevgilerimle

      Liked by 2 people

      1. Sevgili Mor Alev. Ayrıntılı cevabınız için çok teşekkürler. Tepki vermeye gelince sanki başka bir Melis tepki veriyor, ben her şey bittikten sonra uyanıyorum sanki. Meditasyon, farkındalık egzersizleri, dikkat bölme, andalık egzersizleri vs, her şeyi yapıyorum. Fazlası için meditasyon serilerinize tekrar bakacağım. Daha fazlası için tüm önerilerinizi tekrar deneyeceğim.
        Bu sayede bambaşka bir insan oldum, evrene çok farklı bir gözle bakıyorum, her gün yeni bir algı kapısı açılıyor. Ama bir yandan içten içe artık bir ödül beklerken tekrar tekrara düşmek canımı sıkıyor:)
        Muhteşem yazılarınız, yorumlarınız ve varlığınız için tekrar teşekkürler.
        Sevgilerimle

        Liked by 1 kişi

  5. Sevgili Moralev, seni mart gibi buldum. uldurana sonsuz şükranla…O günden şuana dek hayatım nasıl bir çarktan geçiyor anlatamam..olaylar, olanlar, olacaklar hepsi hepsi bir lütuf..öncesinde canımı kanırtıp liğme liğme etsede, süreç ilerledikçe aslında, benin iyiliği için “süpriz” le şahit oldum. Ve sen yazılarınla beni donattın, dimdik durup olanı oldugu gibi kucaklamamı sağladın…Her yazın sanki bana, karşılıklı sohbet ediyormuşcasına birbirimize dokunarak…Ne güzel…
    15 yıllık kariyerimde son noktayı koydum, ve 15 yıl önceki bir hayalim gerçekleşecek az kaldı, çok az, yeni bir bölüümde 15 yıldır istediğim yerde! OH şükür…Ve sıra kalbimi sonuna kadar kaçıp, masumiyetimi kaybetmeden isteğim AŞK…Tam 38 yıldır beklediğim…İnanıyorum O mucizede sunulacak..blogundaki ilişkiler, öz sevgi, öz deger konularını okudukça bu inanç dahada kuvvetleniyor…
    Sipariş yazı isteği olarak algıla lütfen, müsait oldugun bir zamanda “Archangel Chamuel” meleğiyle nasıl çalışabileceğimize dair bir yazı yazarsan çok sevinirim. AŞK için! geçmiş yazılarını okudum, ama eksik birşey var sanki, güncel bu meleğin enerjisinin kullanıma yönelik bir yazı ne güzel olur. İnternette araştırdım nasıl kullanılacağına dair, bir çok yazı buldum. Lakin güvenemedim sanki onlara. Sen yaz istedim:)
    Sevgilerimle, teşekkürler…

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Hacer, zamanı gelince yeniden romantik sevgi konusunda yazılar tekrar yayınlanacaktır tabii. Fakat öncelikle kendimize aşık olmayı öğrenme ihtiyacındayız. Sonra her şey yerli yerine oturacaktır. Sevgilerle

      Beğen

  6. Çok etkileyici.. mana alemimde gördüklerim bu yazı da daha farklı bir benzetmeyle kelimelere dökülmüş. Bendeki titreşimi beni mana yolculuğuma götürdü.. Mana yolculuğumda bu kez bir ipi takip etmem istendi. İpte bir-iki düğüm vardı ve onların çözülmesi gerekiyordu. İpi takip ettikçe daha derine derine ilerlemeye başladım. Düğümleri çözdüm ama derine inişim devam ediyordu.. Bir an bir kuyuda olduğumu hissettim. Rehberim, bir kılıç çıkararak, o ipi kesmemi istedi. İpi kestim ama bayılmıştım.. O sırada rehberimin sesini duydum.. ‘Uyan gül, uyan, uyan’ diyordu.. Sonra birbirimize sarıldık.. Yukarıya çıkmaya başladık.. çıktıkça derinlerden, kuyudan okyanusa karıştık. Rehberimin terlediğini, kendimin de terlediğini hissettim. O kadar güzel bir aşkla sarılmıştık ki birbirimize…Bu aşkın tarifi ancak vecd haliydi. Derinlik bitmiyordu. Okyanusun sularının rengi koyuydu. Biz ise birbirimize sarılmış, yukarıya doğru yüzüyorduk.. Biraz daha biraz daha derken, suyun rengi yavaş yavaş maviye çalıyordu. Biraz daha biraz daha derken uzun yolculukta, rehberimle birbirimize sarılmış bir halde suların üzerinde çıkıp, derin bir nefes aldık.. Kıyıya gittiğimizde ise muhteşem hediyeler vardı…

    Sizin dolunay yazınızı, 28 Ağustos’ta okuyabildim. Ama okuyunca kullandığınız fotoğraflardaki suyun içindeki eller, fırtınadan sonraki hazineler, hediyeler yorumu beni mana yolculuğuma götürdü… Bütünün yüksek hayrına olsun.. Her daim AŞK’LA..

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.