Şu anda dünyanızda gelişiminiz ve yaşamakta olduğunuz dünyanızı yeniden şekillendirmeniz için aşırı derecede önemli o kadar çok şey oluyor ki, hepsine tek bir mesajla hitap etmemiz oldukça zor. Bunları iki kategoriye ayırarak en azından her birinize uygulanabilecek bir şeyler iletebiliriz.
Elbette, en çok dikkat çekenler dışınızdaymış gibi görünen gözlemlenebilir dünyada olanlar. Ve bu da öyle görünüyor ki git gide tam anlamıyla kaosa (kargaşaya) sürükleniyor. Kaosun işlevini anlamayan sizler için bu oldukça sıkıntı verici bir durum. Bütün düzenlerin doğması için kaosun gerekli bir varoluş hali olduğunu anlayarak bu zamanda geçebilme becerisi olan kişilerin sayısı aranızda oldukça az. Kaos sadece sınırsız potansiyeller denizidir. İhtiyaç olan tek şey, gerçekleşecek olan potansiyelin hangisi olduğunu tam olarak neyin belirlediğini bilmektir. Buna ev ödeviniz diyelim. Birkaç saniye içinde de tamamlayabilirsiniz… veya birkaç yıl içinde. İç bilişiniz ne diyor?
Bazılarınız bunu okurken süregelmekte olanı çözümleyebilir, ayrıştırabilir ve sonra da yeniden yapılandırabilir. Diğerleri bununla o kadar rahat hissetmeyecekler ve bir sonuç beklemeyi ya da enerji alanını niyet veya kendi evrimleşmeleriyle etkilemeyi seçeceklerdir. Her bir kişi kendi istediğini yapabilir elbette ama bunun sizin bilinçli seçiminiz olmasından özellikle emin olun ve artık “hayatın” ya da başkalarının sizin yolunuzu dikte etmelerine izin vermeyin.
Anlamış olduğunuz gibi, diğer seçenek insanlık bilinç alanını en iyi şekilde etkileyecek değişiklikleri kendi içinizde yapmanızdır. Şimdi, pek çok şeyin hiçbir şey yapmadan yapılabileceği konusunda bir uzak doğu kavramı vardır. Bu, batılı toplumlarınızda kolaylıkla anlaşılabilen bir şey değildir. Belki buna içinizdeki düşünce ve niyetlerden doğru enerji alanında ilerlemek olarak bakarsınız. İçinizde, dışınızdakini de etkilemeyen bir değişiklik yapamazsınız. Eğer bu seçimi yaparsanız, en iyisi özenle ve sebatla bunu kendinize uygulamanızdır böylece sonradan daha fazlasını yapabileceğiniz ama yapmamış olduğunuz hissini engelleyebilirsiniz.
Şimdi anlayın, her birinizin kendine özgü bakış açısından doğru en iyisini yapacağını söylüyoruz ve davranışlarınızı yargılayan tek kişi de kendinizsiniz. İlahi benliğiniz sadece “ben bundan ne öğrendim?” ve “daha neler öğrenebilirim?” sorularıyla ilgileniyor. Ama şunu da düşünün bazen soru, “bununla ne öğrettim?” haline gelebilir. Genellikle her ikisi de belli bir dereceye kadar geçerlidir. Bunu görmüyorsunuz çünkü kendinizi bütünün bir parçası olarak düşünmüyorsunuz… henüz.
Böyle olunca da, etrafınızdakileri sizinle aynı şeyi yapıyor halde görmeyi isteyebilirsiniz. Peki, ya rol dağıtımıyla görevli yönetmen kötü adam rolünü oynamak isteyen kimseyi bulamıyorsa ne olur? Peki, ya andaki hayatınız her şeyi bildiğiniz yaşamınızsa? Biraz sıkılır mısınız? Ama orada endişelenecek hiçbir şey yok. Hiç durmadan gelişip genişleyen çoklu evrende her zaman daha fazlası olacaktır. Bazıları “yükseltecek”, bazıları “alçaltacaktır”. Her zaman hangisinin hangisi olduğu konusunda da hemfikir olmayacaksınız. Dönüp baktığınızda, “hey, bu çok eğlenceliydi!” diyebileceğiniz bir hayat yaşamaya çalışın.
Konsey ve Ron Head’e çok teşekkürler. (ronahead.com)
Bu dönemde salıverme, arınma, kendinizi tanıma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, potansiyelinizin bütününü gerçekleştirmek üzere Yüksek (Öz) Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Mor Alev 
Sevgili Mor Alev, rol dağıtımında kötü adamı oynayacak kimseyi bulamıyorsa derken şunu mu anlamalıyız; aldığımız kararlarda kötü insan gibi görünebiliriz ama bu bizim kararımız sonuçta. Diğer kişiler için sonuçlarını düşünmememiz gerekiyor diye mi yorumlamalıyız?
Sevgiler 💜💜💜
BeğenBeğen
Sevgili Selen, ben daha çok bu sözleri şu yazımda anlattığım gibi anladım:
“Fikrimce bizlerin asıl korktuğu şey hayallerimizi gerçekleştirme ve mutluluk konusu. “Ya hayallerim gerçek olursa, o zaman ne olacak? Ya gerçekten gereksiz korkularımı elersem, hayatımın filmi nereye gidecek? Daha mutlu olduğumda, tüm gücümü elime aldığımda, kendim için kendim kararlar verdiğimde, özüme çok daha yakın yaşadığımda yeni hafif hayatımda ne yapacağım?” Sorunlar bittiğinde ya da çok azaldığında nasıl yaşayacağımızı bilmiyoruz. Başarılı olursak sonra bu hikâye bizi nereye götürecek bilmiyoruz.
Stockholm sendromu gibi bir defa korkuların, sorunların, güçsüzlüğün esiri olduk. Her şeye sahip olabileceğimizi, huzur, sevgi, bereket ve yaşam macerasının bir arada bizimle olacağına inanmıyoruz. Koşarak korkuya sığınmaya gidiyoruz.
Mutluluk, Neşe-Keyif-Coşku Gerçekte İstenmeyen Bir Şey mi?
Sanki mutlu olunca bir şeyler yaratma arzumuz sona erecek, sanki hiç yeni keşiflerde bulunmayacağız, sanki yaşamamızın bir manası kalmayacak… Sanki hayatın tek anlamı mutluluğun peşinde koşmak ama onu yakalamak değil!
Bilmiyorum, nasıl bilinçaltımıza yazıldı, mutluluğun sıkıcı olduğu… Başarının her zaman istenmeyen bir bedeli olduğu… Kendi sorumluluğunu taşımanın binlerce ton altına girmek gibi olduğu… Gücün başa bela getirdiği… Başarılı olduğumuzda ilişkilerimizin bozulma ihtimali… Dev bir programlama, bu bir bilgisayar virüsü gibi.”
Devamını şu bağlantıda okuyabilirsiniz: https://moralev.com/2018/02/09/yasadigimiz-donem-uzerine-dusunceler-subat-2018-tutulma-doneminde-gucle-yakar-top-oynamak/
Sevgiler
BeğenBeğen
Çok iyi anladım sevgili Mor Alev 🤗
Hayatıma neşe keyif ve coşkuyla devam edebilmeye, gücümü elime almaya niyet ediyorum. Ve öyle de oldu, şükürler olsun 🙏🏻🙏🏻🙏🏻
Çok teşekkür ederim, sevgiler Mor Alev 💜👏🏻💜
BeğenLiked by 2 people
Merhabalar,
Bende ise, bizlerin ‘kötü’ diye etiketlediğimiz kişiler canlandı… Bazı deneyimler için olması gerekeni yapanlar. O bombayı atanlar, o suçu işleyenler… Elbetteki daha önce de defalarca konuştuğumuz gibi, bu 3 boyutlu dünyada bu kişilerin yaptıklarının sonuçlarına katlanması lazım, bizim de bu sonuçları uygulamamız (bir hakimsek ceza verebilmeliyiz) ancak özünde onun da benim de aynı BİR olduğumuzu, ve onun o pek de istenilmeyen kötü role talip olduğunu bilerek…
BeğenLiked by 1 kişi
“…hepsine tek bir mesajla hitap etmemiz oldukça zor.
Kaosun işlevini anlamayan sizler için bu oldukça sıkıntı verici bir durum.
….bu zamanda geçebilme becerisi olan kişilerin sayısı aranızda oldukça az.
İçinizde, dışınızdakini de etkilemeyen bir değişiklik yapamazsınız.
Bunu görmüyorsunuz çünkü kendinizi bütünün bir parçası olarak düşünmüyorsunuz.”
BU GÜNKÜ MESAJIN VURGULARI NEGATİFTE… Acaba daha iyi ifade edilebilir miydi? Mesajı alan mı, veren mi? tercüme eden mi? yorumlayan mı? negatif…
BeğenBeğen
Sevgili Özgül, belki de cevap şöyle: Okuyanın bakış açısından dolayı. Ben bu mesajda olumsuz hiçbir şey görmüyorum. Bazı parçaları da atlamışsınız… Belki size hitap etmedi mesaj, bu da olabilir ve bir sorun değil. Yargılamadan önce neden ben bu mesajla böyle hissediyorum, bu içimde ne tetikliyor demek yardımcı olabilir. Sevgiler
BeğenBeğen
Mor Alev Merhaba;
2 kere okudum ama kafamda netleşmedi , niye anlamadım acaba? Ne yapmalıyım? Yardımcı olursan çok sevinirim 🙂
Aylin
BeğenBeğen
Sevgili Aylin, bazı mesajlar zihin değil de kalp için. Endişelenmeyin. Konsey içimize ufak tohumlar bırakıyor. Onlar filizlenince dönüp geri okuduğunuzda zihin de daha iyi algılayacaktır. Sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
Mesajda belirtilen “Kaos” u bu dolunay’dan beri kendi özel yaşamımda ve çevremdeki insanlarda çok net görebiliyorum. Beş duyu ile yaşayan herkes adeta kendi çevresi veya kendi “dış dünyaları” tarafından son derece zorlanıyor ve insanlar adeta herşeye karşı inanılmaz bir tahammülsüzlük yaşıyorlar! Elbette maddi perspektiften bakarsak durum hiç de iç açıcı değil fakat Konsey’in belirttiği gibi “Kaos sadece sınırsız potansiyeller denizidir” bakış açısından baktığımızda herşey içindeki “çok duyulu insan” ı uyandırmak için beş duyulu insanı potansiyellerini kullanmaya çağırıyor.
Çok güzel bir mesaj, teşekkürler Size ve Konsey’e!…
BeğenLiked by 2 people