Bu yazının birinci bölümü için buraya tıklayabilirsiniz.
Sevgili Dostlar, bu güneş tutulması analizinin ikinci bölümü son anda yeniden tamamen değişti! Çünkü gerçek bir astroloji ustasının, Sarah Varcas’ın, aşağıdaki yorumu Cumartesi günü (dün) gelenler kutusuna düştüğünde sizlerle paylaşmak zorunda olduğumu anladım, okuyunca siz de bana katılacaksınız.
Sarah, benim gibi Sabian sembolleriyle çalışmıyor, o yüzden onun analizini paylaştıktan sonra benim önümüzdeki altı aya damgasını vuracağını düşündüğüm sembole de bakacağız. Bu tutulma bize güç ve hız veriyor, orası kesin. Her tutulma gibi başlangıç ve sonlar da getiriyor. Ama nasıl? Önce Sarah’ın analizine bakalım, sonrada benim bu tutulmanın diğer dinamikleriyle ilgili yorumlarımla devam edeceğiz.
Olağanüstü ve Gerçek
Dört gezegen Koç’ta beşi Balık’ta olunca, bu tutulma vadesi çoktan geçmiş sonlar ve taze başlangıçları anlatıyor. Geçmiş deneyimlerden hasat edilmiş bilgelikle ve artık bizi bağlamayan zincirlerden kurtulmuş özgürlüğümüzle yepyeni varoluş yolları uzanabileceğimiz kadar yakın. Ancak bu sonlar ve bitişler beklentilerinize uymayabilir. Eğer eskiyi bırakmadan yeninin kendini kanıtlamasını bekliyorsak, kendimizi korkuyla donmuş, kararsızlıkla tüketilmiş ya da değişime karşı işe yaramayan bir dirençte bulabiliriz.
İşte bu yüzden, bu tutulma bir inanç eylemiyle savaşçı bir ruhu ve her ikisinin de “yapabilirim” tavrıyla sarmalanmasını gerektiriyor, böylece bir sonraki adımın fazlasıyla zor, fazlasıyla çetrefilli ya da planladığımız şey olmaması fikirlerinin üzerinden atlayıp geçebiliriz. Ve böylece, bizden çok şey istiyor fakat eğer bir derin nefes alıp, yolumuzda kalmaya ve yapılması gerekeni yapmaya kararlı olursak büyük bir güç ve derin bilgelik getiriyor: Kişisel bilgi ve güç kaynağımız olarak İlahi olanı doğrudan deneyimlemek. Atalarımızdan kalma travmalar, aile karması ve miras alınmış acıların hepsi bu tutulmayla öne çıkıyor. Önümüzdeki altı ay bilgelik ve şefkatle dikkatlerimizi onlara çevirmemiz için güçlü fırsatlar yaratıyor. Hayatlarımız ve ötesinde köklenmiş uzun süreli kalıpları kapatıp bitirime fırsatını getiriyor. (Mor Alev: Sevgili okuyucular, Sarah’nın bu sözlerine açıklama olarak, dün karma ve güney düğümü hakkında yazıklarımı okumadıysanız, bir göz atmanızda fayda var.)
Bu tutulma özgürlük ve bağımsızlığımızı ilan etmemizi anlatıyor: Önceden olanlar tarafından şekillendirilmiş ancak onlar tarafından sınırlandırılmamış, kendi, özel, özgün bireyselliğimizin ışığına çıkmayı, onun spotu altında olmamızı. Benliğimiz ve diğeri, ben ve sen, birlikte durmak ya da hayata yalnız devam etmek konularını öne çıkarıyor.
Balık’ta güneş tutulması yumuşak, zarif derin düşünceler zamanı gibi görülse bile, bu tutulma hiç de öyle değil. Balığın özü Var Olan Her Şey’le sınırsız birliktelik olsa da, bu zamanda “sen” ve “ben” de kristalize olan ayrılıklarımızı kuvvetle hissedebiliriz. Çünkü o ayrılıkları görmezden gelerek rol yapmanın getirdiği pahaya artık hoşgörü gösteremiyoruz.
Eğer öyle uzun zamandır değişimi bekliyorsak, sonsuza dek yapışıp kalmış gibi görünen şartlarda saplanıp kaldıysak, eski alışkanlıklar, sağlıksız ilişkiler, geçmiş acılar ya da salıveremeyecek kadar iyi anılar tarafından engelleniyorsak, şimdi yeniye doğru sıçramak üzere bir fırsat kapımız var. Böyle olunca da, bu tutulma gerçekten ŞİMDİ değişimi isteyenleri, değişim fikrini sevip de ‘bir bekleyelim, bir bakalım’ diyenlerden ayırıyor. Venüs, Mars, Uranüs ve Eris Koç’tayken, yeniyi başlatmak, bizi geçmişe kenetleyen bağları kesmek ve dünyayı yepyeni gözlerle görmek, kuvvetle umutta kalmak, niyetimizde kararlı olmak ve bu noktadan itibaren yepyeni bir yoldan yürümeye kendimizi adamak üzere hakiki devasa güçte bir enerjimiz var. Bunu yapmak biraz hüzün getirse de – kayıp aşka, kaçırdığımız fırsata, boş kalan umuda üzülsek de – Balık’taki Güneş, Ay, Chiron, Neptün ve Merkür acımızı yumuşatıyor ve yeni bir hayatın doğmakta olduğuna dair işaret veren sessizliğe kadar duyguların akmasına izin veriyor.
Bazı sonlar, dış şartlar, diğer kişilerin seçimleri ya da o bildiğimiz kader şeklinde başımıza geliyormuş gibi görünse de, diğer sonları bizler başlatmalıyız. Eski yollar, eski şekiller artık işe yaramıyor ve değişimin vakti çoktan geldi. Doğru şeyi yaptığımıza dair tartışılmaz kesinlikte kanıt beklersek, bu fırsatı anksiyete ve korku sisinde kaçırabiliriz. Gerçek şu ki, bunu asla bilemeyebiliriz, çünkü her karar düşüncelerimiz, kelimelerimiz ya da eylemlerimizle bir defa aktive olduğunda, kendi hayatını yaşar. Yapabileceğimiz tek şey, içimizdeki şevki ve yürekliliği sınava tabi tutacak, kalbimizi açacak ve ruhumuzu güçlendirecek pek çok kavşağı olan yolumuzda, olasılık ve potansiyeli, cesaret ve bağlılığı anlatan hafif iç-dürtmeleri takip etmektir.
Bu bir seçimler zamanı. Cesur bir yürek ve mert, gözü pek bir ruhla yapılan seçimler hayatımızı değiştirecek simya gücüne sahip. Yenilenmiş bir hayatı düşünürken, şimdiye dek bizleri tüketmiş olan şartlardan uzaklaşmayı zihnimizde canlandırırken korkmak, anksiyetenin hafif titreşimin deneyimlemek sorun değil. Burada önemli olan, onlara karşın sağlam ve kararlı durmak, olasılığı özgürleştiren, potansiyeli serbest bırakan değişimi yapmaktır. Böyle yaparsak, önümüzdeki altı ay, olağanüstü ve gerçek bir hayatın içine bizi en derinden demirleyecek köklü yenilenmeyi söz veriyor.
Sarah Varcas’a çok teşekkürler. (astro-awakenings.co.uk)
Evrim ve Devrim
Arkadaşlar, bu tutulma bu senenin enerjilerinin neredeyse tamamının sıkıştırılmış, konsantre edilmiş hali gibi. O yüzden burada anlatırken size yoğun, baskılı, bunaltıcı gelebilir. Hızla yeniyi yaratma senesindeyiz ve daha önce konuştuk, basınç ve gerginlik her zaman yaratımın bir parçasıdır – doğum gibi, basınç altındaki kömürün elmas haline gelmesi gibi, ya da geçen gün örnek verilen “düdüklü tenceremiz” gibi! Şimdi biraz kendimi tekrar edeceğim ama hatırlamakta yarar var:
Ne olursa olsun, size nasıl görünsün, devrim enerjisi burada. Bu tutulmada Jüpiter-Uranüs-Plüton T kare açısı son derece aktif, işe Mars da giriyor, yanıcılık devam ediyor. Eris faktörünün gücünü ise 2016’da çok iyi anladık! Ateş simyadır, dönüşümün en güçlü tetikleyicilerinden biridir ve dikkatle kullanılması gerekir. Bu dinamikler hakkında Ocak başında şunları yazmıştım ve bu tutulmada da çok geçerli oldukları için aşağıya kopyalıyorum:
“Jüpiter-Uranüs-Plüton’un oluşturduğu öncü burçlardaki T kare açı sayesinde özellikle başarı tanımımız, onunla birlikte otorite, yönetim ve güvenlik tanımlarımızın hepsi sarsılmaya devam ediyor. Uranüs hem ilişkilerin her şeklinde, hem de güvendiğimiz yapılarda yeniyi getirecek. İlişkiler derken, bütün ilişki çeşitlerini sayıyorum, kişisel ve toplumsal olanlar, hiçbir ilişki Jüpiter-Uranüs zıt açısının gözünden kaçmıyor! Plüton ise evrimleşmeyi engelleyen tüm tıkanıklıkları açmak üzere çalışır. 2023 yılına kadar, Oğlak burcunda evrimleşmemize yardımcı olmak için eski değerler dizisiyle çalışan tüm sistemleri son vidasına kadar sökmeye devam edecek.
Böyle bir durumda tutunmaya alıştığımız antik yapılar yok olunca emniyet hissimiz ne olacak? Alışılagelmiş, gündelik bilincimizin (ya da otomatik bilinçsizliğimizin) dışında da bir bilgeliğe sahip olduğumuzu bulma yolunda bu sene çok yol alacağız. Alınan yolla beraber, içten doğru çok daha fazla emin ve emniyette hissetmemizin, özgüvenimizi en sonunda eski bir dosta kavuşur gibi kucaklayan hale gelmemizin yolu açılıyor. Bu sözleri yıl boyunca tekrarlayacağımı biliyorum arkadaşlar. 2017 enerjilerini tam potansiyeli ile hayatınıza geçirmeye karar verirseniz eğer, yılsonunda özgüveninize ve içten gelen emniyet hissinize inanamayacaksınız!
Uranüs yıkılanın yerine yenilerin getirilmesine yeni fikirler, yeni buluşlar, yeni ilişkiler, hatta eksantrik diyebileceğimiz, değişik çözümlerle hizmet etmemiz için yardımcı olacak. Eris, Uranüs’le çalışmaya devam ederken tekrar tekrar kendimizi isyankâr rolünde bulacağız. Eris’in haksızlığa, ezilmeye tahammülü yoktur! Bu ikisi birlikteyken, ister beğenin ister beğenmeyin, gerçeği görmeye devam edeceksiniz. Kendinizi belki işyerinizde, belki evde, belki de meydanlarda “Artık yeter!” diye haykırırken bulabilirsiniz.
İsyan ettiğinizde, yerine nasıl yeni bir düzen getireceğinizi iyi düşünmenizi öneririm, yeni olan nasıl görünmeli, nasıl hissettirmeli, neye benzemeli? Oto-sansürden vazgeçelim. Başkalarının ne düşündüğünü bilmiyoruz, sadece tahmin ediyoruz. Yenilikler ve isyan sizin dışınızdaki pek çok kişiyi rahatsız edebilir, çünkü sizin andaki durumdan mutsuz olduğunuzu genelde bilmezler ya da görmezden gelirler. Onlar için yönetmeleri gereken bir durum daha ortaya çıkmıştır. Acaba bu durum karşısında onlar rahatlık alanlarını terk etmek zorunda kalacaklar mıdır? Fakat ikinci bir olasılık da şudur; Belki onlar da rahatsızdır, belki fikirlerinizi beğenirler. Belki ilk başta mutlu olmasalar da önerilerinizi uyguladıkça daha olumlu bir gerçeklikte yaşadıklarını hissederler.
Gelen yeni fikirlere, ilhamlara dikkat edelim. Bazıları doğal olarak elenirken, bazıları da daha çok köklenecek, hatta çiçek açacaktır. Böylece isyanınız işe yarar. İsyanda bile zarif olabilirsiniz, isyanda bile kozmik bilince bağlanabilirsiniz.”
Bu hareketli günlerde bu tutulma ve yeni ayın Sabian sembolü de bize hız katıyor:
Güneş Tutulması ve Yeni Ay “Rakipleriyle arayı açma niyetindeki jokey, atını mahmuzluyor” sembolünde.
Arkadaşlar, bu sembol Balık’ta ama bana sanki Koç’a bakıyormuşum gibi geliyor! Bu tutulmanın önemli bir parçasının Koç’ta olduğunu düşünürsek, hiçbir şey tesadüf değil.
Çok hızlı, çok kişisel, çok doğal, çok yeni bir enerji içimize doluyor. Bu sembol bizi cesarete ve kararlılığa çağırıyor. Rekabet görüyoruz, diğer yarışçılar var. Ben burada diğer yarışçılar olarak diğer insanları ve atları değil de kendimizi, küçük benliğimizi görüyorum. Eğer bir şey istiyorsak, onu daha önce hiç denememişsek, bizi arkada tutacak tek bir şey var, o da ürkmek. Kendimizi ve bizi son hız bitiş çizgisine taşıyan muazzam atımızı yani doğamızı ürkütebilecek tek güç yine biziz. Bu sembolde bir binici görmek çok ilginç. Aranızda ata binenler bilir, belli bir ritme girdikten sonra atınız ve siz bir olursunuz, birlikte nefes alır, birlikte terlersiniz. Birbirinizin uzantısı haline gelirsiniz, atınız siz daha onu yöneltmeden gideceğiniz yönü bile hisseder. Yani bu sembol ata/tabiata hükmeden biniciden, atıyla/tabiatla bir olan, ona saygı duyan insana doğru gidilebilecek yolu da gösteriyor.
Dane Rudhyar bu sembolün anahtar kelimesi olarak “öz-hızlanma” yı seçmiş, daha doğrusu böyle bir kelime yaratmış. Gitgide hızlanıyoruz. Momentumdayız. Konsey’in Cuma günkü mesajında dediği gibi sıçramaya hazırlanıyoruz. Bunun için defalarca pratik yaptık, tekniğimizi geliştirdik ve işte şimdi buradayız. Parkurda.
Hayat önümüzdeki altı ay içinde bir yarış gibi gelebilir, sonu olmayan, sürekli daha da hızla koştuğumuz bir yarış. Önemli olan şey şudur; sadece olduğunuz kadar hızlısınız. Başkalarına bakıp kendinizi yavaşlatmayın, karşılaştırmayın, disiplininizi sakın bozmayın! Pozisyonunuzu koruyun, attan düşmeyin. Doğayı hissedin.
Binicilikte önemli olan şeylerden biri ağırlığınızdır. Hızınızı düşürebilecek, koşuyu bozacak olan şey taşıdıklarınız olabilir. Suçluluk duygularını, yargıları, kurban olma hissini eyerinizde taşımayın.
Bütün yeteneklerinizi ve bilgilerinizi yoğun bir şekilde mobilize edeceğiniz durumlar size doğru geliyor. Bunu yapayalnız yaşamıyorsunuz, seyirciler, taraftarlar yani toplum da sizinle birlikte.
Benim önerim bu koşuda atınıza duyduğunuz saygıyı ve sevgiyi göstermenizdir, ne onu çılgınlar gibi koşturun ne de hızınızı atınızı dinlemeden düşürün, onunla birlikte çalışın. Ağırlığınız atınıza yük olmasın. Doğanızla uzun süreli bir yolculuktasınız, beden-zihin-kalp üçlüsüyle BİR olun.
Hepinize harika bir Güneş Tutulması dilerken, bu sabah gelen mesajların arasından çıkan çok güzel bir hediyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sevgili blog dostumuz, sanatçı, müzisyen, ışık işçisi Murat Usanmaz, ölümünün üçüncü yıldönümünde Paco de Lucia için yazdığı parçasını çok yeni yayınlamış ve bize göndermiş. Ne ilginç ki, biten ama izleri kültürümüzde ve sanatımızda sonsuza kadar kalacak bir güzelliği kutlamak üzere yazılmış bir veda bu! “Adios Maestro!” için Murat’a çok teşekkürler!
Yeni ay ve maksimum güneş tutulması bugün (26 Şubat) saat 17.58de gerçekleşiyor (İstanbul). Tutulma Türkiye’den seyredilemeyecek.
©Mor Alev 2017
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
isaretlerini simdiden gordugumuz ,umit verici bir donem basliyor:) hem de baharla birlikte. bu guzel yazi icin tesekkurler Moralev:)
BeğenLiked by 1 kişi
Harika bilgileri paylaştığınız için teşekkürler
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili mor alev, tüm bu ilettiklerinle içimizde yarattığın heyecandan ötürü sonsuz teşekkür ederim. Senden bir ricada bulunmak istiyorum, senelerdir ertelediğim şeyleri artık hayata geçirmek isteyen hergün kararlar alan ve her gece yine başlayamadığımı görüp kendime kızarak uyumaya çalışan bir oğlak burcuyum örneğin sigarayı bırakmak, ders çalışıp doktorayı bitirmek, spor yapmak…vs. özdisiplinimizi geliştirebilmemiz için bize önerebileceğin, üstümüzdeki bu atalet duygusunu atmamızı sağlayacak bir yöntem var mı? Paylaşman sonsuz mutlu edecek. Sevgiler.
BeğenBeğen
Sevgili Elif, kendinize iyi davranmanızı engelleyen inançlarınızı, kalıplarınızı, şartlanmalarınızı salıvermeniz gerekiyor. Yani özdeğer hissiniz üzerinde çalışmalısınız. Bunun için de yöntemler bölümündeki bütün metotlar yardımcı olabilir. Size en yakın gelenini seçin ve başlayın. Sevgilerimle
BeğenBeğen
Bu kadar emek, ne kadar teşekkür etsem az, Karma ricamı da diğer yazıda yazmışsınız.
Çok çok teşekkürler Mor Alev! ve tüm yorum yapan arkadaşlar ve tüm rehberlere de ayrıca teşekkürler…
BeğenLiked by 1 kişi
Ne güzel insanlar biriktirdi bu blog. Herkes; iyi ki varız! Birlikte salınanlar bile güzel geliyor… BİZi seviyorum!
BeğenLiked by 1 kişi
Bilginizin derinligini gordukce bu ilim yada ilimlerde bilgi sahibi olmanin coook zor oldugunu hissediyorum. Ama ilginctirki ogrenme arzumu torpulemiyor bu zorluk. Sadece keske daha once ogrenmeye baslasaydim simdi hem kendim icin ve belkide baskalari icin daha cok yol almis olurdum. Her neyse. Bilgilerinizi anlayabilecegimiz sekilde paylastiginiz tesekkur eder iyi geceler dilerim…
BeğenBeğen
Sevgili Emel, inanın zor değil. Zaten öğrenmiyoruz, hatırlıyoruz. Bu niyeti belirtmeniz yeterli. Sonrası çok çabuk gelecektir. Ben de her şeyi bilmiyorum, nasıl bilebilirim? Ama öğrenmekten hiç vazgeçmedim. Meraklı olmak da işe yarıyor. Sevgilerimle
BeğenBeğen
Teşekkürler… Yazınız da Murat Uslanmaz’ın müziği de harika…
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim .Tuttuğunuz ışık,uzattığınız el için.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkürler
BeğenLiked by 1 kişi