Yaşadığımız Dönem Üzerine Düşünceler (Ekim 2015) – Tercihlerimiz, seçimler, volkanik patlamalar…

A perfectly shaped tree in the fall with golden leavesArkadaşlar, Ekim ayının sonundayız ve nasıl bir ay geçirdik! Hareket, yoğunluk, beklenmedik değişimler ve bir bomba, içimizde çok derinlerden gelen bir değişim isteği ve umutla çözüm arayışı… Her zaman içeride olan dışarıda olana eş gidiyor. İçimizde fırtınalar varsa, dışarıda da hava durulmak bilmiyor. Evet, yağmur, fırtına, seller içeriden dışarıya akmaya çalışan duygular gibiydi. Onun için önce kişiselden başlayalım:

Başak Sendromu: Jüpiter, Mars, Venüs

Bu üçlü hepimizi derin temizliğe çağırırken, bunu biraz da Başak usulü yapıyor. Yani ufak tefekle, detaylarla inanılmaz şekilde sinirlerimizi bozarak! İlişkilerde didişmeler, işimizde görmezden geldiğimiz ufak rahatsızlıklar, ailede anlaşmazlıklar nedense birden bire gözümüze kocaman görünmeye başlıyor. Sorunu büyütüyoruz, büyütüyoruz… Ve en sonunda gerçekten sorun büyüyor. Peki, bu neye hizmet ediyor? İşte en basit haliyle cevabımız: Bizler, bizi iyice rahatsız etmeden bir şeyleri değiştirmeye karar vermiyoruz.

Nedense insanoğlu herhangi bir sorunu çözmek için çoğu zaman karşısındakini değiştirmeye karar verir. “Sen daha düşünceli ol”, “Sen işimde bana sadece istediğim gibi davran”, “Sen istersen sus ve beni dinle!”. Yine genelde ikinci seçenek ise kapanıp tatminsizliği, mutsuzluğu içimizde büyütmektir. Durum için özürler yaratırız, boynumuz bükülür ve sessiz bir isyan yaşarız, bizden başka kimse bilmez.

Oysa dış gerçekliğimiz iç dünyamızın birebir yansımasından ibaret. Bu üçlü bizi çevreyi temizlemeye değil, kendimizi arındırmaya çağırıyor. Bunu yaparken de bütün detayları gösteriyor. Her seferinde sormamız gereken sorular şunlar (yeni sorular değil ama tekrarlamakta fayda var): “Bu sorun içimdeki hangi inanış, davranış kalıbı, alışkanlık, döngü, vs. nin yansıması? Benim içimde ne var ki, böyle bir durum yaşıyorum? Bu gerçekliği yaratım sürecine sokan gölgelerim neler?” Ve bununla birlikte büyük bir arınma evresine gireriz. Bu üçlünün tam karşısındaki Chiron ise tüm bilgeliği ve şifasıyla duruyor. Derin yaraların doktoru bize yardımcı oluyor.

Sevgili Dostlar, bu sadece ufak tefeğin sinir bozduğu bir zaman değil, bu aynı zamanda muhteşem tohumlar ekebileceğimiz harika bir dönem. Ama tarlayı ayıklayıp sürmeden tohumları ekemeyiz. Bu zaman baştan sona “yeniden doğuş!” diye haykırıyor. İlişkilerinizde, işinizde, mesleğinizde, evinizde, sosyal yaşamınızda yeni niyetler için ideal.

3 Kasım Salı sabah erkenden Mars ve Venüs bir araya geliyor. İlişkiler için harika bir tohum zamanı! Denge için de öyle. Bu yılın üçüncü Mars-Venüs birleşmesi. Birleşmenin sembolüne baktığımda, bir görevin, dönemin, projenin tamamlandığını görüyorum. Ve bu herkese duyuruluyor. Dönüp baktığımızda o şeyin bize ne kadar büyük katkıları olduğunu anlıyoruz. Hatta ne kadar zorlu olursa olsun, içimize hafif bir hüzün bile çöküyor. Bu yılın Mars-Venüs denge yürüyüşünün bize öğrettiklerini anlayacağımızı umuyorum. Bu üçlü 2027’e kadar bir daha bir araya gelmeyecek. Bu fırsatı değerlendirip gerekli temizliğe önemle eğilmenizi ve sonra da yepyeni bir başlangıca yeni niyetlerle adım atmanızı öneririm.

Volkanik Patlamalar:

Villarrica volcano is seen at night in Pucon town, ChileBu da nereden çıktı diyebilirsiniz. Ama peş peşe bütün hızlı gezegenler 17⁰ Başak’tan geçerse ve aynı zamanda büyük bir enerji akımı yaşıyorsak volkanik patlamalardan bahsetmemek olmaz! Bu derecenin Sabian sembolü “Bir volkanik patlama toz bulutları, lav akıntısı ve yer sarsıntıları getiriyor”

Yeraltında, derinlerde sürekli bir şeyler kaynıyor. Yukarıda bahsettiğimiz hoşnutsuzluklar ve belki de çok daha büyükleri yaşanıyor, büyük ihtimalle yüzeyde her şey iyi görünüyor gibi. Ama bu sadece bir aldatmaca. Düdüklü tencere daha ne kadar yüksek ateşte kalabilir? Kıpkırmızı magma gitgide ısınıyor, ısınıyor, sürekli yerkabuğuna baskı yapıyor. Basınç yükseliyor ve işte volkan patlıyor! Bazen öfkenin ifade edilmesi gerekir. Bazen fikirler kontrolümüz dışında ağzımızdan fırlar. Bazen fiziksel patlamalar yaşarız. Şok yaşanır. Hiçbir zaman hiçbir şeyi fazla baskılamak işe yaramaz. Bu patlama aslında şifa getirebilir. Basınç düşmüştür. Artık gizli kalamayan sorunların çaresine bakmayı görev ediniriz.

Arkadaşlar, Merkür, Venüs, Mars bir biri ardına bu dereceden geçti. Şu anda Jüpiter bu derecede. Seçim günü de bu derecede kalacak. Bir sonraki dereceye Çarşamba günü geçecek. Burada benim özellikle dikkatimi çeken olgu “gizli bir şey kalmaması”. İçeride tutulanların dışarıya akışı ise ortamı tamamen sarsıyor. Bazıları şaşırıyor, “bu da nereden çıktı, hiç bilmiyordum bu kadar mutsuz olduğunu, bunun senin için ne kadar önemli olduğunu, bilmiyordum.” Bazılarıysa aslında bu patlamanın olacağını biliyorlar ve zamanında müdahale etmiş olsalar gerçekleşmeyecek… Evet, bu derece diğer senelerde böyle aktive olmamıştı ama bu sene büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Fikrimce bu, Michael’ın bize Şubat ayında anlattığı “Artık yeter!” enerjisini anlatan bir sembol.

Peki, Eylül ve Ekim’de kendi patlamalarınızı yaşadınız, bu ülkede de Gezi dönemi gibi olmasa da bazı ufak patlamalar yaşandı ve bastırıldı. Bu derecenin diğer yüzü olan, bir fiziksel ve çok üzücü patlama yaşadık, bunun yanı sıra birçok patlama 10 Ekim’deki gibi olmasa da, yaşamlar aldı, kalpler yasa büründü. Biliyoruz ki, derinlerde bir yerde büyük bir kaynama var. Sizce, Jüpiter gibi devasa, çok güçlü ve genişlemenin simgesi bir Gezegen’in de yardımıyla bu ülke Pazar günü “Artık yeter!” diyecek mi?

Evet, gelelim 1 Kasım’a:

Güneş’in derecesi: “Ağır bir işin başında diş hekimi yoğun bir şekilde çalışıyor”

1909 PHOTO WOMAN DENTIST OFFICEAh! Acaba kaç diş çekilecek, kaç çürük doldurulacak, kanal tedavisi de var mı? Lynda Hill bu sembolü şöyle anlatıyor: “Diş hekiminin işi, bir durumda neyin sorunlu olduğunu bulmak ve o şeyi düzelterek bir defa daha verimli ve olması gerektiği gibi çalışmasını sağlamaktır. Büyük ihtimalle çürük/bozukluk çok uzun sürede oluşmuştur. (Yıllar almış olabilir) Hastalar diş hekimin yapacağı şeyleri düşünüp biraz çekingen ve korkmuş olabilirler ama bu işin de bir an önce bitip her şeyin düzelmesini isterler. Çok önemli ve değerli bir görevleri olduğu halde diş hekimlerinin işi pek çokları tarafından yeterince takdir edilmez. Oysa çiğneme yeteneğimiz, besinleri daha küçük elementlere parçalamamıza ve sindirilebilir hale getirilmesine yardımcı olur, böylece bu besinler sağlığımızın yararına kullanılabilir.”

Dane Rudhyar ise kısaca şunu söylüyor: “Toplum ve medeniyet, dolaylı yoldan dişlerimizin çürümesine sebep olabilir. Belki çok hızlı yemek zorundayız, belki sadece egoyu tatmin etmek için yiyoruz. Bu durumda toplum o çürükleri de düzeltmenin yolunu bulmak zorundadır. Bu sembol, toplumun kendi kendine yaratıp sonra da çözdüğü bir sorunu gösterir. Yani kısaca, sosyal alışkanlık ve ego-özlemlerinin olumsuz sonuçlarının düzeltilmesini anlatır.”

Açıklaması kolay olmayan bir sembol. Ama biliyoruz, çürükler temizlenecek. Belki dişler çekilecek, bozduğumuz şeyler düzeltilecek. Kimin? Nasıl? Bence bunu tam olarak görmek için birkaç aya ihtiyacımız olacak.

Merkür her zaman iletişimle ilgili olduğu ve seçimler ülkeyi yönetmeye aday olan kişilere bir mesaj verdiği için bence 1 Kasım’da önemli bir gezegen. Merkür’ün Sabian sembolü ise:

“İnsanoğlunun kuşaktan kuşağa aktarabileceği bilgiler için durmak bilmeden çalışması”

Bu sembol bir mirastan, o mirasın farkında olmaktan ve devam ettirmekten bahsediyor. Bilgelik deneyimle gelir ama önce bilgi şarttır. Yine Dane Rudhyar’dan alıntılarsam bu sembolün ana teması şudur: “Tüm insanlığa GERÇEĞİ ve daha yüce bir yaşamı getirmeye çalışan sosyal süreçlere bağlılık ve bunları derinden yaşama hissi”

Bizi gerçekten “insan” yapan nedir? “Diğer insanlarla kaynaşıp bu devasa kozmozda yaşayan bir medeniyet olmak ve bu medeniyete bilinçli olarak katkıda bulunmaktır.” Arkadaşlar, Dane Rudhyar Sabian sembolleriyle 1928’den itibaren çalışıyordu, şu anda en önemli kaynaklardan biri olan kitabını 1971’de yayınladı, aslında 1895 doğumlu. Görüyorsunuz, o zaman bile global değil, evrensel düşünme eğilimi varmış. Bizi ufacık bir güneş sisteminin değil, devasa bir evrenin parçası olarak tarif ediyor Rudhyar. Bunu, hemen hemen aynı kuşakta doğmuş olan Atatürk’te de, Carl Jung’da ve daha pek çok farklı öncüde de görebilirsiniz. Peki, burada bahsedilen miras, bilgi ve bilgelik, bu halkın yüzlerce senelik deneyimleri ile bir araya getirdiği ve bundan 92 yıl önce bağlılığını ilan ettiği evrensel onurlu, saygın, dürüst ve ilerici yaşam ilkeleri mi? Umarım mesaj bu olacaktır.

Venüs’ün sembolü korkusuzluk ve cesaretten bahsederken, Mars çok ilginç bir şekilde masum kuzu derecesinde. Belki de korkulan sahtekarlıklar böylece gerçekleşemeyecek. Unutmayalım, seçimlerden iki gün sonra Mars ve Venüs birleşmesinde bir dönemin bitişini görüyoruz. Satürn ise benim en sevdiğim derecelerden birinde: “Yaşlı bilge baykuş yüksek bir ağaçta tünemiş.” Evet, umuyorum bilgelik, sakinlik ve sevgi büyük öğretmen Satürn sayesinde hayatımıza yön verecek.

Değişimin geldiğini biliyoruz. Nasıl geleceğini bilmiyoruz. Ama kesinlikle dönüşümü hissediyoruz. Sizlere seçim sonuçlarının ne olacağını söyleyebileceğimi sanmıyorum. Ülkece enerjimiz hangi aşamadaysa ona uygun bir sonuç çıkacak. Bu enerjiyi yükseltmek ise bizim elimizde. Bence 1 Kasım günü enerjileri çok güzel ve bir o kadar da ilginç ama bu potansiyeli özgür seçimleriyle kullanacak olan bu ülkenin oy verme hakkı olan vatandaşları.

İki aydır, her şey gün geçtikçe daha çok bizim seçimlerimizle oluştuğunu her birimize kanıtlıyor. Özgür irademiz buradaki en önemli faktör. Oy verecek misiniz? Bunu bilinçli bir şekilde yapacak mısınız? Buradaki en önemli değişken insanların kendi haklarını ellerine alıp iradelerini ve karar verme güçlerini bilinçli bir şekilde kullanmaları.

Bu sembollere seçimlerden bir kaç hafta sonra geri döneceğiz. Bence hepimiz için iyi bir egzersiz olacak. Bu ülkenin ruhunu da daha iyi anlamamıza yardımcı olacağına inanıyorum.

İşte böylece Ekim 2015’i de geride bırakıyoruz. Bu ayı ileride tarih yazacak ve bizler de bütün renkleriyle hatırlayacağız.

Hepinize harika bir hafta sonu diliyorum Bilge Baykuşlar!

©Mor Alev 2015

Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, Yüksek Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.

Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

One comment

  1. Çok teşekkür ederim Sevgili Mor Alev. Ben de değişimin gerçekleşeceğine ve dönüşümün başladığına inanıyorum, sadece biraz zamanı var diyordum, o zaman da geldi, 1 Kasım! Özgür irademizi kullanma ve gelecek kuşaklara sevgi ve güven ortamını hazırlama zamanı, zaman…

    Beğen

Yorumlar kapatıldı.