İyimser-kötümser, aydınlık-karanlık, gürültülü-sessiz, hareketli-durağan ve en önemlisi yüksek heyecan, heves – büyük düş kırıklığı… Zıtlıklar… Hepsi gerçekte bir konunun aşırı ölçekteki halleri. Bu dolunay da öyle. Bir tarafta Yay’ın ilk derecesinde Güneş, hemen yanında büyük Jüpiter, diğer tarafta İkizler’in ilk derecesinde Ay. Güneş’le Jüpiter’in ortalarına aldıkları Merkür.
Hızlı, çok hızlı, çok geveze ve çok büyük iyimserliğin olacağını, büyük düşüneceğimizi, büyük konuşacağımızı söyleyebilirdik. Eğer Merkür geriye gitmeseydi… Eğer Neptün ileri dönmek için durup Balık alanını sislerle kaplamasaydı… Eğer Mars Balık sularını dalgalandırırken Ay, Güneş ve Jüpiter’e kare açıda olmasaydı… Eğer Uranüs ve Venüs, Ay düğümleriyle Öncü burçlarda bir geniş kare açı oluşturmasaydı… Heyhat! Durum bundan ibaret.
İkizler, meraklı ve hızlı bir burç. Farklı deneyimler arasında gelip giden ve hikayesini paylaşan İkizler, iletişimi, kısa yolculukları, münazara ve tartışmaları yönetir. Yay ise İkizler’in ilgilendiği detayları neredeyse küçümser. Büyük resim peşindedir. Kısa değil, uzun seyahatler, her bilgi değil, sadece gerçek ve bilginin bilgeliğe dönüşmesi… Oysa İkizler yoksa Yay nasıl bilgiyi değerlendirip büyük resmi bize sunar? Yay yoksa biz İkizler’in bunca koşuşturmasından nasıl sonuç çıkarırız? İşte bir zıtlık daha…
Bu analiz de çok farklı şekillerde yazılabilir. Bu dolunay pek çoğunuza potansiyellerle dolu bir kutlama gibi gelebilir. Madalyonu çevir, zihin karışıklığı, durgunluk, gerginlik… Her ikisi de mümkün. Ya da tipik İkizler geleneğinde bir an büyük iyimserlik, bir diğerinde büyük depresyon hissedebiliriz. Kendimizi ikiye bölüp diğer tarafımızla tartışabiliriz bile!
Arkadaşlar, bu dolunay çok ama çok gürültülü olabilir. İçinizde veya dışınızda bir sürü konuşmalar, haberler, toplantılar, mesajlar… Jüpiter dokunduğu her şeyi büyütür, unutmayın. Jüpiter işin içine girdiyse ve bir de kendi burcundaysa (Yay) aşırı yükleme ve hatların yanması mümkündür. Tavırlar ise “bence gerçek şu” demekten, “benimkinin dışında hiçbir gerçek yoktur!” bağnazlığına kadar gidebilir. Umut ise bir kumarbazın masaya tüm parasını sürmesi gibi saplantılı ve riskli olabilir. Risk buna değer mi, blöfü görebiliyor musunuz? Bütün bilgilere sahip misiniz?
Yay’daki Jüpiter’i düşünürsek, bir de güneşle birleşince büyük, çok büyük bir olumlu enerjinin etkisinde olduğumuzu biliyoruz ama bu aklımızı kullanmamamız anlamına gelmiyor! Diğer enerjilere de baktığımızda görüyoruz ki, gündelik zaferlerden çok daha büyük bir şans kapımızda. Marifet ise o şansı tanımakta!
Nasıl sorusunun cevabı ise bu dolunayın Sabian sembolünde:
“Durgun sudaki şeffaf zeminli tekne”
Bu sembol, gürültüyü dışarıda bırakmamızı öneriyor. Gürültünün büyük çoğunluğu gerçek değil. Drama gerçek değil. Haberler gerçek değil. Geri giden Merkür’ü dinleyin ve içe dönün. Çünkü gizlenmiş, bilinçaltı veya kökte kalmış, henüz görünmeyen sebepleri, gerçeklikleri bu dolunayda görebiliriz. Tek ihtiyacımız olan kendimizi sessizleştirmek. Gerçek bilgiyi kakofoniden ayırmak ve bakmak. Bakarken hiçbir beklentinin olmaması, sadece gözlemlemek…
Hayatınızın sırlarını bile çözebileceğiniz bu dolunayın ışığı görüntüyü bulandırmamak için düşünce ve duyguları tamamen tarafsız alana almanızı, durgunlaşmanızı öneriyor. Dengeli merkeze gelin, yönetmeye çalışmayın. Verilmiş sözleri, dış geri bildirimi unutun. Kalbinize odaklanın. Ve şimdi, birkaç nefesten sonra bakın. Sizi ne çekiyor, ne size neşe-keyif-coşku gibi geliyor? O sizin yolunuz. Ne kadar derine bakarsanız, o kadar berrak görebilirsiniz.
Acele etmeyin. Tekneyi sallamayın. Sessiz olun ve görüntünün keyfine varın. Eğer henüz gördüğünüzün ne olduğunu anlayamıyorsanız, lensi temizleyin!
Özetle, bir başka çok güçlü dolunay yaşıyoruz:
Yönümüzü kaybetmiş hatta geriliyormuş gibi (Merkür gerilemesi) hissedebiliriz. Duygularımız ve düşüncelerimiz de bir o aşırı noktaya, bir bu aşırı noktaya gidebilir (İkizler). Ama terazinin kefeleri sallanmadan dengeyi bulamaz (Venüs Terazi’de, ateş yolunda ilerliyor.) Dengeyi bulmamız kendimizi durgunlaştırmamızla mümkün olacaktır. Denizin üzerinde ister sis (Neptün, Mars Balık’ta) ister yakıcı güneş olsun (Yay, ateş elementi, Güneş ve Jüpiter) dışarıdaki görüntü tam anlamıyla berrak değil, gözleriniz kamaşıyor, görüntüler karışıyor. Tam dilinizin ucundaki o şey, bildiğinizi bildiğiniz ama açıklayamadığınız o şey, hani bir türlü çözemediğiniz o kök, o his, o hazine, derinlerde, duyguların da altında (Suda büyük üçgen). Ve bu dolunayın ışığında onu tanıyabilirsiniz.
Dolunay, 23 Kasım sabah 08.39’da. (Ist.) Hepinize harika bir dolunay diliyorum.
©Mor Alev 2018
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Gercekten sakin olmam lazım bu yazıyı okuyunca birkez daha anladım…
BeğenLiked by 2 people
Yaklaşık 1 haftadır bu enerjilerin arasında gidip gidip geliyorum, dengeyi bulmaya çalışıyorum ve gerçekten de bu sefer baya zorladı beni… Ama geçeceğini de biliyorum. Sadece eşim tarafımdan aşırı bilmiş,egolu ve kontrolcü olarak görülmem beni biraz yaraladı. Sonra kendi içime döndüm acaba gerçekten öyle miyim çok mu yargılıyorum diye. Ama çıkan sonuçlar beni hiç bir zaman yanıltmıyor. Müdahale etmediğim yönlendirmediğim şeyler daha düşük enerjilerle karşıma çıkıyor. Bazen diyorum salıver gitsin. Deniyorum da tutunmuyorum. Sonra ama bir bakıyorum inandığım o niyet ve enerji okuma alışkanlığımdan ayrıldığım zaman daha çok dengem bozuluyor ve inşa ettiğim şeyler sarsılıyor. Ne yapmam lazım bilmiyorum. Sadece bir ilham diliyorum. Bu sorun bütünün en yüksek hayrına sonuçlansın ve benim gerçek değerimi yansıttın Kalbimi tüm olasılıklara açıyorum. ve çok sevdiğim gönül bağı hissettiğim önce Mor Alev ve blog hamillerinden dua ve desteklerinizi rica ediyorum. Sevgiyle
BeğenLiked by 3 people
Çok güzel bir yazı kalpten teşekkürler
BeğenLiked by 3 people
❤️❤️❤️
BeğenLiked by 1 kişi
Geçen hafta bir arkadaşıma şöyle bir mesaj atmıştım;
“Bugün içimde bi basınç var hiç sorma… Dün sabah kalkınca yoga yaptım, akşam iş çıkışı spora gittim. Fizikselden değil demekki diyorum. Kanka çok garip psikolojik vakayım bu ara ya… kendimle ilgili ne kadar çok eziklik farkediyorum bilemezsin ve kurtulmak için bomba gibi patlayarak etrafımı genişletmek istiyorum… Ben bu değilim ama otomatik tepkilerim, geri çekilmelerim galiba öğrenilmiş çaresizliklerim var 🤔 kendimi nasıl yeniden yaratabilirim?”
O da bana izlemediysem Black Swan’ı izlememi önerdi. Şiddet dolu sahneleri yüzünden üç günde parça parça ancak izleyebildim. O sırada Adam Curtis’in bir belgesel serisine sardım, There is a police inside our head falan gibi bir bölüm dikkatimi çekmişti…
Yaşadığım sürecin sonunda farkediyorumki ben gölge tarafımı kabul etmiyormuşum ve o yüzden güçsüz kalıyormuşum. Şimdi hem iyi hem kötü olduğumu kabul ediyorum. Kötülüğü de parçam olarak görüyorum. Daha dürüst hissettiğim için sanırım, daha güçlüyüm. Güzel bir aydınlanma oldu bu benim için 🙏🏻
BeğenBeğen