Son konuştuğumuzda, gücünüzden bahsetmiştik. Devam ediyoruz. Denilir ki, insanlığın ne büyük korkusu kendi gücünü bulmasıdır. Bu değerlendirmeye katılıyoruz. Ve izin verin neden açıklayalım. Neden kendi gücünüzden korkuyorsunuz? Birçok sebebi var. Bazılarını konuşalım.
Korkuların en büyüğü şudur: Eğer her insan kudretli benliğinin bilgisinin gerçekten yüzeye çıkmasına izin verse, derhal yaratmış olduklarının sorumluluğuna da sahip çıkacaktır, içinde yaşadığı büyük karmaşayı, berbat durumu görmek onun için sorun değildir. Ama güçsüzse, en azından zihninde, onu değiştirme yeteneği yoktur ya da bundan sorumlu tutulamaz.
Ve böylece, ‘onları’ suçlayarak sorundan kaçınır. ‘Onlar’ olmasına izin verdiler. ‘Onlar’ yaptılar. Ben ne yapabilirim ki? Ve bu da gücü ‘onlara’ verir. Ve size söylüyoruz, bu da sahte tanrılar yaratır. VE kişiyi hem suçlanmaktan hem de sorumluluktan korumuş olur.
Şimdi, suç ve suçlamak bir yalandır. Bu bir yalandır. Evrende herhangi bir yere suç yüklemenin hiçbir faydası yoktur, suçlu ilan edip de başkalarının gücüne sahip çıkanlardan başka. Ve bir başkası üzerinde güç sahibi olmak da yalandır. Tüm gerçek güç kendinizden gelir ve sadece kendiniz üzerinde kullanılabilir.
Şimdi, diyelim ki, bir kişi bütün bunları bütün şeffaflığıyla gördü. Bu kişi başka neden korkabilir? Şşşşt! Korku da yalandır.
Kişi, yetenek ve becerilerinin yaygın bir şekilde bilinmesinin de acı ve sıkıntılar getireceğinden korkabilir. Bu çok yaygındır. Pek çoğunuz geçmiş cadı avlarına, engizisyonlara yakalandınız. O dönem bitti. Bunu biliyorsunuz, ancak belki bilinçaltınız henüz bilmiyor.
Kişi, böyle yaygın bilginin kapısına akın akın insan getireceğinden de korkabilir.
Olasılıklar neredeyse sonsuz. Ve hepsi, kişinin bir şekilde emniyette kalması için, kendi gücünün farkına varmaması ya da onu saklı tutması anlamına geliyor. Bu aynı zamanda, İlahi güçle yüzleşmekten koruyor, çünkü ne kadar yanlış olsa da böyle bir şey öğretildiği gibi cehennem ateşinde yakılmaya sebep olabilir.
Şimdi, bazı komedyenleriniz ve sosyal yorumcularınız, sadece sevgiden ibaret, seven, koruyan Tanrınız olduğu söylendiği halde onun en ufak ihlal ya da yanlış anlamada sizi kızartacak olmasının (burada kibar ve yumuşak olmaya çalışıyoruz) tutarsızlığına işaret ettiler. Bunu tartışmayacağız, ancak insanlıktan rica ediyoruz, kendinize sorun, neye inanmayı seçiyorsunuz. Böyle tutarsızlıklara kendi kardeşlerinizde izin vermiyorsunuz. “Her ikisi birlikte olmaz!” diyorsunuz.
Kişisel güç tartışmasına geri dönelim. Kişi, bunu en alışılagelmiş şekilde yorumlasa bile, sorumluluk almadan hiçbir şeyi başaramayacağını görür. Ancak gerçek amacımız, insanlığın sizin de parçası olduğunuz bir varlık, bir bilinç olduğunu anlamanızdır.
İnsanlık dünyalar yaratır. İnsanlar dünyaları değiştirebilir. Ve bir başkasının gelip de değiştirmesini beklemek bunu başarmayacaktır. Bu sadece gücünü vermenin bir başka yoludur.
Yaratan dünyayı her gün milyarlarca çift göz aracılığıyla görüyor. Yaratan milyarlarca çift el ve milyarlarca çift ayak yarattı. Eğer, Yaratan, ya da o devasa güç için hangi ismi seçiyorsanız, her birinizin içinde yaşıyor dersek hiçbirinizi gücendirmeyeceğimizi biliyoruz. Ve her biriniz de soruyor, “ama ben ne yapabilirim?” Cevap, sevgili insanlar, bugün önünüze ne çıkıyorsa onu elinizden gelen en iyi şekilde yapmanızdır. Sizden başka hiçbir şey beklenmiyor.
İhtiyaç duyulan her şey size verildi. Ama olduğunuz kişiye (varlığınızın bütününe) sahip çıkmayı öğrenmelisiniz. Çünkü cevaplar her zaman bulundukları yerdeler, içinizde. Bu yeni bir haber mi? Elbette değil. Bütün öğretmenler size bu mesajı getirdiler. Doğru olmasaydı bu neden olsun ki?
Şimdi, diyeceğiz ki, gerçeği görmeye, duymaya ve kabul etmeye başladığınızda biz sizinle yarı yoldan da fazlasında buluşacağız. Ama bir gecede dünyanızın amuda kalkmasını da beklemeyin. Öyle olsa bile, pek çokları neden bu kadar uzun sürdü diye soracaklardır. Yani, önünüzde yapılmak üzere duranları yapın ve bilin ki siz yeterlisiniz. Siz yeterlisiniz.
Her birinize sevgiler. Bir başka zaman devam edeceğiz.
Konsey ve Ron Head’e çok teşekkürler. (ronahead.com)
Bu dönemde salıverme, arınma, kendinizi tanıma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, potansiyelinizin bütününü gerçekleştirmek üzere Yüksek (Öz) Benliğinizle daha aktif bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Bu kadarı da pes artık! Öyle kötü bir gün geçiriyorum ki, suçlayacak kimse kalmadı, herkese saldırdım, üstüne ilişkileri bozdum, sonra kendimdeki hatayı bulup kendimi suçladım, ardından ilişkiler yok oldu, kalbimi acırken buldum, yarattığım güzellikler”tek hatada nasıl yok olur? O kadar büyümesi için emek vermiştim, haksızlık bu”dedim. Değersizlik hissettim. Nedenini bilemedim? Şimdi yeterliliği hissediyorum, sadece gerçeği göstermek içindi 12 saat içinde yaşanan 12 yıllık duygular. Teşekkürler en doğru zamanda gelen en değerli bilgiler için. Durmak yok yola devam!
BeğenLiked by 1 kişi
gecen Cuma 17 senedir baktigim firmayi birakmak istedigimi soyledim bir cümle yuzunden kirilmistim daha once duduklu tencere etkisinde basima musallat olan kisi sayesinde hersey biranda degisti , nasil bu karara vardim ne ara o cizgiyi gectim bilemiyorum.Bildigim tek birsey var dogrusu neyse o olmustur ve olmasi gereken buymus butunun hayri icin …
sevgiler
BeğenLiked by 1 kişi
Muhteşem bir mesaj! Daha nasıl anlatılabilir ki!…Evet “Yaratan dünyayı her gün milyarlarca çift göz aracılığıyla görüyor”, Ramtha’da “Siz Tanrı’nın gözlerisiniz” demişti. Kendimize bir skala daha yukarıdan baktığımızda her bir insanın “İnsanlık” denen vücudun parçası olan bir hücre’ye karşılık geldiğini, vücudun sağlıklı olabilmesi için her bir hücrenin sağlıklı olması ve kendi gücünü kullanmasından başka bir yol olmadığı çok net gözüküyor. Hücreler kendi güçlerini kullanmayıp birbirleri ile kavga etmeye başladıkları zaman “hastalık” ortaya çıkıyor….
Bu son iki harika yazı için Size ve Konsey’e sonsuz teşekkürler! Hep birlikte yarı yolda buluşmak üzere…
BeğenLiked by 2 people
”İnsanlık dünyalar yaratır, insanlar o dünyaları değiştirebilir.”
Ne güzel bir ifade değil mi?
Hem cesaret, sorumluluk, sonsuzluk veriyor hem kimseyi suçlamaca, gücenmece, içerleme yok.
BeğenLiked by 1 kişi