Sevgili Dostlar,
Karla, soğukla aranız nasıl? Bir çoğumuz günlerdir evlere kapanmak zorunda kaldı, bazılarımız daha şanslı evden de çalışabiliyor, bazılarımız ise işyerine ne olursa olsun gitmek zorunda, bir tarafta evde hapis duygusu, diğer yanda yollarda sefil olmak… Bazılarımız ofislerini açamadığı için maddi kayba uğruyor, diğerleri çok ama çok üşüyor… ve işte böyle hayatımızın gazete başlığını muazzam gücüyle tabiat yazmaya karar verdiğinde sanki kontrol elimizden tamamen alınmış gibi oluyor.
Kontrol masasında olmamak, o direksiyonu, hızı, hatta klimayı yönetememek hissi, bundan iki hafta önce 2017 için sıklıkla hissedeceğimizi yazdığım bir şeydi. Ve tam da ortasında bulduk kendimizi! Günlerdir düşünüyorum, bu soğuk hava dalgasının bize öğrettiği şey nedir? Bulduğum tek ortak cevap, hepimiz için, “salıvermek, kontrol etmeye çalışmamak” oldu.
Planlar iptal olurken, bambaşka şeyler önemlilik sıralamasında tepelere tırmanırken, en temel fiziksel ihtiyaçlarımız birden bire öne çıkıyor. Karnımız tok mu? Tepemizde bir çatı, üzerimizde giysi var mı? Sevdiklerimiz güvende mi? Eğer cevaplar “evet” ise gerisini bırakalım, akıp gitsin.
Yengeç’te gerçekleşecek Dolunay’ın konularından biri de bu. Anne kucağının şefkati, babanın her şeyi güvenli kılma becerisi, çocuğun neşesi ve yaratıcılığı…. Bunların hepsi içimizde mevcut. Yengeç, yuvamız, çocukluğumuzdur ve hepimizin yıldız haritasında bir Yengeç’i var. Duygusal güvenliğimizin evi, Ay tarafından yönetiliyor. Bu Dolunay, kendi yuvasında gerçekleşiyor. Yengeç’te gerçekleşen her dolunay gibi, nostaljik bir yönü de var elbette. Çocukluğumuza bakıp özlem duyabiliriz ya da ebeveynlerimizi suçlayabiliriz. Her ikisi de günümüzde yaşadığımız gerçekliği değiştirmiyor, değiştirmeyecek. O yüzden artık bu psikanalizi bıraksak ve ana dönsek, olduğumuz kişiyi yaşasak, geçmişi olduğu gibi salıversek, ne dersiniz?
Bu bir dolunay yazısı değil. O yazı daha sonra gelecek. Burada sadece karlı günlerin düşündürdüğü şeyleri paylaşıyorum. Bizleri çocuk gibi hissettirmesi, biraz da acemilik hissi, ayaklarının altında buz ve kar, buz gibi soğuk eller ve burunlar, temel değerlere dönüş ve olduğumuz gibi yaşamak… Düşersek eğer gülmek…
Benim için son dört gündür içeriye kapanmak son derece verimli geçti, aslında çok çalıştım. Neredeyse bir dakika bile durmadım. Kalpten gelen dileklerimle ilgili ilginç keşiflerim oldu, öğrendim, yazdım, araştırdım, bir daha yazdım ve bu duruma şükrettim. “Büyük Sessizlik” bana çok iyi geliyor. Bembeyaz kar ve soğuk beni netleştirdi! Belki de bir durmamız gerekiyordu, temel değerlere dönmemiz ve tepki vermek yerine, düşünmemiz…
Bugün 10 Ocak, yarın 11 Ocak. Büyük 11-11 günlerini yaşıyoruz. Müthiş bir yaratım kapısından geçiyoruz. Bu hayatın donduğu birkaç günde siz neler düşündünüz, neler hissettiniz? Diyelim ki gelecekte, önümüzdeki yıllardan birinde yine bir soğuk hava dalgası geldi, o zaman ne deneyimlemek istersiniz? O zaman nasıl bir insan olacaksınız? Nasıl bir toplumda yaşıyor olacaksınız?
Bu birkaç günde geleceğe dair her olumlu vizyon, düşünce, umut büyük etkiler yaratan birer dalga görevi görüyor. Yuvamız, dünyamız nasıl bir yer olmalı?
Ben şimdiden, şu anda kendini sevildiği sıcak yuvasında, neşeli, sağlıklı, bolluk içinde ve özgür hissetmeyen herkesin bütün bu güzellikleri deneyimleyebildiği adil ve yaşamanın bir zevk, bir çeşit sanat olduğu bir dünya düşlüyorum. Sizleri de beklerim! Yarın hep beraber bütünün hayrı için Yeni Dünya’ya odaklanalım!
©Mor Alev 2017
Bu dönemde salıverme, arınma ve hayatınıza yeniden yön vermek konularında dönüşümünüzü hızlandırmak, ruhunuzun potansiyelini tam anlamıyla hayata geçirmek, Yüksek Benliğinizle daha yakın bir ilişki kurmak ve Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak için randevu almak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin ya da moralev@outlook.com adresine yazın.
Mor Alev 
Merhaba mor alev :)sizden kitap önerisinde bulunmanizi istemiştim. Teşekkür ederim cevabiniz için. Ancak İngilizce bilmiyorum onun için onerebileceginiz kitabın Türkçe olmasını diliyorum. Arastirdim bu kitapların biri İngilizce. Bana bu konuda yardımcı olursanız sevinirim.
sizi seven bir mor alev dostu😘
BeğenBeğen
Sevgili Betül,
Neden bir kitapçıya gidip ya da on-line, kitaplara bakmıyorsunuz? Belli ki, benim doğrularım sizin için doğru değil. O zaman kendi sezgilerinize, ruhunuzun yönlendirmesine güvenin. Sizi çeken ne ise onu okuyun. Bu bir hikaye kitabı, bir roman ya da bir araştırma olabilir. Bazen bir hikaye gözlerimizi pek çok şeye açabilir. Bir cümle hayat değiştirebilir ve bunun belli bir kitap olmasına gerek yok. Sevgilerimle
BeğenBeğen
Kar yağdığında İstanbul ne kadar güzel bir şehre dönüşüyor, sizce de öyle mi?
Eldivenlerimizin üzerine düşen, her biri farklı kristal şekillerinde kar tanelerinin güzelliği; kardan adama dönüşen insanların komikliği… Geç saatlere kadar dışarıda karla oynayan insanların kahkahaları, çocukların gülüşmeleri. Sokakta yaşayan kedi ve köpekleri düşünen insanların fazlalığı. Yolda kalan araçlara o sırada oradan geçmekte olan insanların yardımları. Arabalar bile yayalara daha fazla yol veriyor, bizi ıslatmamak için dikkatlice geçiyor yanımızdan.
Kar yağdığında sanki kötü bir şey olmazmış, felaketlere bir süre ara verilmiş gibi. Herkes mutlu, herkes daha çok eğleniyor gibi. Son dört gündür içeriye kapandığınızı okuyunca “Aa öyle mi?” diye geçirdim içimden. Kar, kendini daha çok sokağa atmak demek sanki. Mahallede yokuşlu bir yol varsa mesela, poşetler, muşambalar alınır kaymaya gidilir. Tanımadığın insanlarla “hangi poşet daha iyi kayıyor?” muhabbeti açılır, poşetler paylaşılır. Üşüyünce, eğer ağaç varsa sarılıp ısınılır. Ben 30 yaşındayım ve tam bir ev kuşuyum ama bu son dört gün işten geldikten sonra biraz dinlenip hep dışarı çıktım. Bugün de çıkacağım. 🙂 Neşem size de neşe katsın. Daha çok kar yağsın. Sevgiler.
BeğenBeğen
Sevgili Ceren, şimdi yapılması gereken aynı ortak paylaşımı, iletişimi kar yağmadan da yaratmak. Tadını almış olduğunuz bu durumu devam ettirmek. Yardımlaşmak için bir hava durumuna ihtiyacınız yok. Ve belli ki bunu aslında çok seviyorsunuz. Benim kişisel durumuma gelince, biz şanslı bir yerde oturuyoruz, zaten çevremizdekilerle konuşup gülüp paylaşıyoruz, kar yağsın, yağmasın. Ve elbette bu soğukta, soğuk olmayan zamanlardan daha fazla içerideyiz. Bir sürü insan da içeride kalmak zorunda kaldı, işe gidemeyenler, gitmeye çalışıp yorgun argın yarı yoldan dönenler, yollarda kaymaması, düşmemesi gereken yaşı daha büyük insanlar, hastalıktan yeni kalkanlar ve hamileler, ve daha pek çokları… Şimdi, artık her gün çıkın dışarıya ve içinde bulunduğunuz toplumu birleştirin, söylediğiniz gibi neşenizi dağıtın, eğer bir öneride bulunma iznim varsa… Sevgilerimle
BeğenBeğen
Yeni dünya vizyonum 1. Teknolojinin bütünün hayrina kullanilmasi ve yeryuzundeki tum canlıların beraberce birbiri ile mutlu olarak, bolluk ve sevgi icinde yasayabilecegi bir ortam yaratmasi, 2. Isinlanma, uzay yolculuğu, robot teknolojisi, tibta devrim ve galaksiler arasi alisveris gibi gelismeler ile tüm insanligin cag atlamasi 3. Telekinezi, telepati, zamanda yolculuk vb. çok boyutlu yeteneklerimizin aktive olmasi ve insanlığın yuksek bilince sevgi ve birlik bilincine gecmesi Cok mu uctum 🙂
BeğenBeğen
Bence gayet uygun! Neden geleceğimizi kısıtlayalım ki? Sevgilerimle
BeğenBeğen
bir takım belgeler ortalığa saçılmış tüm kirli hesaplar ortaya çıkmış ülkelerinde eşitsizliğe sebep olanlar bir bir cezaevlerini boylamış yönetime sevgi dolu insanlar gelmiş tüm dünya eşitlik ve sevgi ile yönetilmeye başlamış sınırlar kaldırılmış insanlar arasında ayrım kalmamış her yer bayram yeri gibi kutlama yapanlarla dolu herkese yetecek kadar bolluk var tüm yaşayanlar mutlu ve huzurlu galaksiler arası dostluklar kurulmuş perde kalkmış sevgi sevgi sevgi ve güzellikler dolu heryer müzik heryerde dans ediyorum
BeğenLiked by 1 kişi