Gökyüzünde Senfoni: Tutulma Dönemi ve Diğer Etkiler

Sevgili Bilge Baykuşlar, 14 Aralık günü gerçekleşecek olan tam güneş tutulması saat 19.13’de (İst.) maksimuma ulaşacak. Güneş tutulması Güney Amerika’nın güneyinde ve Güney Afrika’nın güney ucunda izlenebilecek.

Güneş tutulmaları her zaman yeni aylarda oluşur, güneş ve ayın bir araya geldiği zamanda. Ayın gölgesi güneşin üzerine düşer, güneşin ışığı bir anlığına kapanır, o anda derhal ısı düşer. Farklı bir manyetik yaşanır bedenimizde. Hissederiz. Ortalık kararır. Bir rüzgar başlar ve biz insanlar diğer günlerde dikkatimizi çok da çekmeyen güneşin ve tabiatın gücüne hayran kalırız. Müthiş bir deneyim. Sihir gibi. Bunun milyonlarca yıl önce bile böyle yaşandığını bilmek… Kelimelere dökülemeyen hisler. Gün ışığı geri geldiğinde yepyeni bir başlangıcın ilk anlarına şahit olmak. 

Tutulmalar tarihin her döneminde dikkatimizi çekmiştir. Her defasında ne olacağını mekanik olarak bilsek de ağızları açık bırakan bu gösteri ve ona verdiğimiz kadim tepkiler boşuna değildir tabii. Özellikle güneş tutulmaları her zaman yeni bir dönem başlatırlar, etkileri altı aydan yıllara kadar uzanabilir.

2020’yi büyük hareketlilikle bitiriyoruz. Bu seneye de bu yaraşır! Her gün bir başka dönüm noktasından geçiyoruz. Gökyüzünde adeta bir senfoni yazılıyor, kürelerin müziğiyle yaşıyoruz. Ana hatlara tekrar göz atalım:

  • 12 Aralık: 12-12 Kapısı
  • 14 Aralık: Yay Güneş Tutulması ve Yeni Ay
  • 16 Aralık: Chiron Koç’da ileri dönüyor. Kişilik yaralarının yüzeye çıkışı ve şifası hızlanıyor.
  • 17 Aralık: Satürn Kova’da
  • 19 Aralık: Jüpiter Kova’da
  •  21 Aralık: Kış Gündönümü ve Büyük Birleşme, Eris-Mars, Uranüs-Lilith, Güneş-Merkür, Venüs-Neowise bir arada ikililer oluşturarak büyük değişimi destekliyor!

Bugün Sarah Varcas sayesinde güneş tutulması enerjilerine bakacağız ve önce 2020’nin bizlere gösterdiği dünyanın karanlık yüzünden başlayacağız, kolektif ruhun karanlık gecesinden. Ama içiniz kararmasın, her gecenin bir sabahı var! Ben kendi güneş tutulması analizimi ise Pazartesi günü ileteceğim, tabii ki Sabian sembolleri eşliğinde. Okuyalım:

***

Uykuya Geri Dönmeyin

Bu güneş tutulması, sonbahar sisleri kadar yumuşak, kış fırtınaları kadar sert. Aynı zaman ve mekanda en haşin gerçekleri en incelikli bilinç halleriyle örülmüş halde sunuyor. Gerçeklik çağırıyor ve biz de egonun cinnet geçirdiği bu göreceli dünyadaki olayları öylece görmezden gelemeyiz.  Algılarımızı “kimin kime ne yaptığı” alanının ötesine genişleten kesin gerçekleri alakasız diyerek inkar edemeyiz. 

En yüksek halinde, Yay apayrı şeylerin dokunarak oluşturduğu entegre bütüne dair büyük gerçekleri arar. Sonsuz umut ve sınırsız olasılıklar sözü vererek elimizden gelenin en iyisi olmamız için ilham verir. Ama düşük halinde ise, farklılıklara ve düşünüp tartışmaya yer bırakmayan katışıksız fikir zorbalığı ile ayrılığı besler. Güneş sistemimizdeki en büyük gezegen Jüpiter tarafından yönetilen Yay’ın etkisi altında, olayları farklı yönlerden görenlerden üstün olduğumuzu varsayarak  bakış açımıza fazlasıyla güvenebiliriz. Şu anda hepimiz bu kendini kandırma riski altındayız. Ve herkes bu tutulmada yeni bir şeyler keşfedebilir.

Bu son perde değil

Bu kavşakta bir insan hayatı yaşamanın getirdiği ciddi sorumluluğu kucaklayıp bu tutulmaya dikkatle yaklaştığımızda, o da olumlu etkileşimi geliştirecektir. Yay burcu tarafından öne çıkarılan düşünce, anlayış ve içgörü organları/kuruluşları uyuşmazlık, güvensizlik, nefret, saygısızlık ve saldırganlık araçları haline geldi. Ruhu besleyecek iyilik gücü olmak yerine dinler, rakiplerimizi haklama, farklı belirlediklerimizi yargılama silahı haline geldi. Kırılganları koruyan, potansiyeli besleyen güvenli ve kapsayıcı bir toplum hedefi yerine gücü çoğunluk pahasına birkaç güçlünün eline veren siyaset bir ayırma aracı haline geldi. Böyle dinamikler herkesin görebileceği çıplaklıkta ortaya serildiğinde, her şey kaybedilmiş, bu çatışmalarda öylesine çok yol almışız ki, bir daha geri dönülemezmiş gibi görünebilir. Bu perspektiften insanlığın ruhunun karanlık gecesi giderek daha uzun ve bunaltıcı görünüyor. Ancak karanlık gece son perde değil. Daha kuliste sahneye çıkmayı bekleyen o kadar çok şey var ki!

Bu tutulmada, Neptün ve asteroid Vesta, Merkür ve ay düğümleriyle bir büyük kare oluşturuyorlar, hem alışılmış kısıtlamaların çok ötesinde, olağanüstü yükselişi hem de gerçeklerden kaçınmanın getirdiği riskleri işaret ediyorlar. Bu yaşamak için en kolay zaman değil ve 21 Aralık’taki yılın ikinci büyük birleşmesine doğru ilerlerken gerilim artmaya devam ediyor. Bu tutulma sezonuna, pek çokları önümüzdeki yolda ilerlemek için gerekli kaynaklara sahip olmadıklarına dair bir boşluk hissiyle ulaştılar. 2020’nin yoğunluğu bizleri bitkin düşürdü, korku ve zorbalığın durmak bilmeyen ilerleyişinin tam ortasında kaynaklarımızı yeniden bir araya getirmekte zorlanıyoruz. Bu sene çok şey kaybettik – insanlar, yerler, görevler, roller, mali güvenlik, gelecek umutları, değer verdiğimiz hayaller. Dokunulmamış şey kalmadı. Bir şekilde denizdeyiz ve çevremizde akıl karışıklığının sisi kalınlaşırken bu tutulma sırasında geride bıraktığımız boş alanlar tüm çıplaklığı ile görünür olacak.

Fakat biz görmediğimizde bile gökyüzü yolun ilerisini görür. Ve Vesta ve Neptün bir sonraki adım için ihtiyaç duyduğumuz yakıtın ta kendisini veriyorlar: Kararlılık ve adanmışlık. Bir hedef, bir sonuç için değil, sadece şimdi burada olmaya olan adanmışlık. Bulunduğumuz anı elimizden gelen en dürüst şekilde yaşamaya olan kararlılık. Bu yaşam tarzı ise, en derin ruhani uygulamadır: Her zaman gerçeği söyleyen iç çekirdeğimizle derinden köklenmiş bağlantımızdan doğan özgün benliğin bedenlenmiş hali olmak.

Uyanmış olmanın getirdiği sorumluluk

Ne kadar köklenmiş olsak da,  azmimiz yine zaman zaman soluklaşabilir ve uyanmış olmanın getirdiği sorumluluk taşınamayacak kadar ağır hissettirebilir. Hayatı tüm renkleri ve gölgeleriyle gözler ve kalpler sonuna kadar açık yaşamaktansa ona kızıp yakınmak daha kolay gelebilir. Hazmedilmesi zor gerçeklerin gözlerinin içine bakmaktansa kendimizi inkar peleriniyle sarmalamayı seçebiliriz. Kalpten yaşamak, ilk düşündüğümüzün çok üzerinde sarsılmaz bir kararlılık gerektirebilir. Dünyayı yeni gözlerle incelerken ilk içgörünün getirdiği canlılık ve coşku bizi bir süre teşvik edebilir. Uyanışa sebep olan ilk etken çok çeşitlidir, hepimiz kendimize özgü deneyimlerimize sahibiz: Bilincimize damlayan bir farkındalık, hayat bir zamanlar düşünmüş olduğumuz şey değil ve biz de öyle değiliz. Tetikleyici ne olursa olsun, acı veya keyif, fısıltılı bir biliş hali veya kahreden bir idrak, gerçek özgürlük göze ilk iliştiğinde en tatlısıdır, önceki hayatımızla keskin bir zıtlık içindedir. Taze olasılıklara ve yeni bir zaman çizelgesi potansiyeline doğduğumuzda en derin benliğimiz bu değişimle titreşir. Bilir ki, derin önem taşıyan çok büyük bir şey olmuştur. Her bir hücremiz bu yeni bağlantıyla ve Var Olan Her Şeyin muhteşemliği ile titreşir.

Sonra hayat daha karanlık yüzüyle yolumuzu keser ve gerçek ruhani gelişim başlar:  İnsanlığın gündelik karmaşasında bilgeliğin bedenlenmiş hali olmak. Gerçek bizi çekirdeğimize kadar acıtırken, dürüst kalmak. Durmak bilmeyen değişim kasırgası çevremizde uğuldarken sağlam durmak. İşte karşımızdaki görev budur. Hepsini kucaklamak, kayıp, korku, umutlar ve hayaller, çatışmalar, anlaşmalar, gerçekler ve yalanlar… ve bunların hepsinin ortasında uyanık kalmak. Kolektif acı ve sonsuz potansiyelin ani buz fırtınasının esmesine izin vermek ve o yoluna devam ederken yeniden ayarlamaya gitmek.

Uykuya geri dönmeyin!

Bu güneş tutulmasında dikkatimizi dağıtıp kayıp gitmek çok çekici olabilse de tekrar uyuyakalmamalıyız. İfşanın getirdiği bilgelikten feragat edemeyiz. O bir lütuf olarak geliyor ama büyük sorumluluk da getiriyor, sunduğu gerçeklere sonsuza dek açık ve dobra sadakatte ısrar ediyor. Açığa çıkanlar, önümüzdeki yolda neyle karşılaşırsak karşılaşalım bizden karakter, ruhani omurga ve bağlılık talep ediyor. Şimdi içinde bulunduğumuz herhangi bir kayıtsızlık ve umursamazlık bu tutulmanın getirdiği olaylar ve damgasını vurduğu altı aylık gelecek tarafından sorgulanacaktır. Plüton’a açı yapan Mars ve Eris birleşmesi, sağlam durmak, korku toptancıları tarafından sürü olarak yönlendirildiğimiz yere gitmeyi reddedip sınırlarımızı belirlemek için gereken her şeye sahip olduğumuza dair kesin güvence veriyor. Gelecek hala daha bizim ve ona sahip çıkmamızı bekliyor, onu öylesine başkalarına sunmayı bıraktığımızda, kimse geleceğimizi bizden alamaz.

Yay’daki bu güneş tutulması uyanış yolunda inancın bir güvenlik ağı olduğunu hatırlatıyor. Hayatların, şeylerin değiştiğine olan inanç; şimdi bizi rahatsız edenin zaman için toza dönüşeceğine; huzur ve özgün olma özgürlüğü vaadinin ihtiyaç halindeki bir dünya tarafından uydurulmuş değil, insan kalbinin ta kendisinden geldiğine inanç. Bir defa o kalbi açığa çıkardığımızda ve içimizi ve dışımızı tanıdığımızda, elimizde değil, mutlaka zenginliğimizin ürünlerini toplayacağız. Ruhani yol, kalbi saklayan perdeyi kaldırmak ve bu sırada keşfettiğimiz her şeyi kucaklamaktır. Kalbi öyle açmaktır ki, o kalpte olduğumuz her şey bulunur ve bu dünyadaki her şey. Bu, keyfe olduğu kadar acıya da açık, ham bir hayat yaşamak, lütufların yanında bırakılması gerekenleri kurban etmektir. 

İşte böyle bir inanç, adanmışlık ister.

Gelecek çağırıyor

Gerçek dayanılmaz olduğunda havluyu atmak, uyanış alanını hızla terk edip kapıyı çarpmak o kadar kolay ki. Veya pembe gözlükler takıp sadece ışıktan bahsetmek, kör noktalar yaratıp gölgelerde en karanlık tehditlerin gezinmesine izin vermek. Şu anda canı basıp gitmeyi veya gölgelerin çevresinden dolanmayı isteyenler, kozmos uzanıyor ve bizden durup beklememizi rica ediyor: Durun, bırakın ve sadece nefes alın.  Hayatın zamana ihtiyacı var. Bizim de öyle. Ve her şeyin bir vakti var.

Gelecek çağırıyor. Duyuyor musunuz? Bizi tanımadığımız bir dilde fısıltılarla baştan çıkarıyor. Verdiği sözler, bir türlü üfürüp dağıtamadığımız sis perdesi ardına saklanmış,  hem çok yakın hem de yetişemeyeceğimiz kadar uzak hissettiriyor. Zamanlama her şey ve her şeyin bir zamanı var. Bu gerçeği tanımak bizim inanç sıçramamızdır. Bir şeylerin değişeceğini ve berraklığın geleceğini bilmek: İşte bu bizim sisteki yolculuğumuzun yakıtıdır. Sis kendine uygun zamanda geçecek, engelleri olduğu kadar hazineleri, ödülleri olduğu kadar sorumlulukları da gösterecek. Ve bunu yaptığında, ne yapacağımızı bileceğiz, ne zaman, nasıl ve neden. Fakat şimdilik, gizemin tam ortasındayken, adanmışlık, bağlılık, inanç, kararlılık ve sebat en güçlü sunumuzdur. Hakikatten de önümüzdeki yola hazır olduğumuzu işaret eden.

***

Yukarıda gördüğünüz gibi, tutulma senfonin sadece bir parçası. Bizi inanca çağıran. Karanlık bile olsa biraz oturup beklersek, aydınlığın geri geleceğini, ayın gölgesinin güneşin önünden çekileceğini söyleyen. Ama henüz kreşendoya gelmedik. Senfoninin o bölümü 21 Aralık’ta. Yaratan en büyük sanatçı.

Güneş tutulması yorumu için Sarah Varcas’a çok teşekkürler. (astro-awakenings.co.uk)

©Mor Alev 2020


En son nöroplastisite yöntemleriyle HAYATINIZI AKIŞA AÇMAK, ALMA-VERME DENGESİNİ KURMAK, KISIR DÖNGÜLERE SON VERMEK ve BOLLUĞA EVET! demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.

Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında yasal işlem yapılır. http://moralev.com

8 comments

  1. Hep böyle cuk!! oturmak zorunda mıı ?:)))))
    Gökyüzünün yerýüzünün tüm kainatın hep hep bir işareti bir mesajı var bu nasıl bir mucize nasıl bir muhteşemliktir
    Binlerce Şükür her halimize her anımıza
    #Binlerce Şükür #yaradanımıza
    ☝️🙏🌀🌞💞♾🥰🥰🥰🥰🥰🥰

    Liked by 1 kişi

  2. Sevgili Ebru, beğenmediğiniz bir yazıyı okumanız hepimizi üzer. Ancak okumak zorunda değildiniz. Kimse sizi zorlamadı. Çeviriyi beğenmiyorsanız, derhal orijinale bakabilirdiniz, bağlantısı yukarıda. Bunu tercih etmediniz. Onun yerine neyi beğenmediğinizi bilemediğimiz bir yorum yaptınız. Yapıcı eleştiride bulunsanız hepimize yardım etmiş olurdunuz. Bunu da seçmediniz. Küçümsemek ise bu yazıda anlatılan fikir zorbalığına çok iyi bir örnek. Sizden yapıcı eleştiri bekliyorum. Hiçbirimiz her şeyi beğenmek zorunda değiliz ama fikir beyan ediyorsak belli kurallara uymamız bütüne yardımcı olur.

    Liked by 1 kişi

  3. Sevgili Mor Alev, her okuduğumda yeni bir görüş, yeni bir bakış açısı gördüm. Daha önce de dediğim gibi bu günler sizinle kolaylaşıyor. Teşekkür ediyorum. Sevgilerimle 😊🙏🙏🙏💖💖💖

    Liked by 1 kişi

  4. Yüzüme ışık vuruyor sevgili Mor alev 😊 Sıcacık, neşe dolu. Eve geri dönmek gibi. Gelecek bizi çağırıyor…

    Liked by 1 kişi

  5. Günaydın. Gökyüzünde senfoni bayıldım bu başlığa. Yazıyı bu 3.okuyusum. Bu sabah berrak bir bilinçle bir kez daha okudum ve taşlar yerine oturmaya basladi. Çoğu cümleyi bu okumada gördüm anladım. Okurken solar plexus çakrak müthiş hareketliydi. Harika bir anlatim duygum geleni hucrelerim tanıyor heyecanlaniyor henüz ben tanismadim ama hazır olma hissini hissediyorum. Zor bir çeviri mor alev tek kelime ile harikasınız. Sevgiyle kalin

    Liked by 1 kişi

  6. MUHTESEM bir makale, Sevgili Mor Alev, bilgeliginin onunde saygiyla ve sevgiyle egiliyorum. Donem enerjilerini bize aktardigin, emin yolda olmaktan bir kez daha emin oldurdugun icin sonsuz tesekkur ederim! Sarah Varcas’a bin tesekkur elbette.

    “Kararlılık ve adanmışlık. Bir hedef, bir sonuç için değil, sadece şimdi burada olmaya olan adanmışlık. Bulunduğumuz anı elimizden gelen en dürüst şekilde yaşamaya olan kararlılık.” 🙏🙏🙏

    “… ve bunların hepsinin ortasında uyanık kalmak.” 🙏
    “Ruhani yol, kalbi saklayan perdeyi kaldırmak ve bu sırada keşfettiğimiz her şeyi kucaklamaktır. Kalbi öyle açmaktır ki, o kalpte olduğumuz her şey bulunur ve bu dünyadaki her şey”.
    Daha fazla alintalayamadim, her bir sozle oze ulasan bir makaleydi.

    Uykuya geri dönme Rumi’nin muhtesem sozu, dun onun siirlerini cokca okudum, andim. Yolu gelirken kalp enerjimize saglamlik uzerine saglamlik kattik, bu acidan onun su sozlerini bu makale altina tasimak istedim: “burn me as much as you want, my remains will still smoke love”. Karaklilik,adanmislik,kabullenis ve donusum alevine sukranlar,umarim hakkini verecegiz.🙏

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.