“Salıverdiğim her şey üzerinde pençe izlerimi taşıyor.” David Foster Wallace
2016 yılının Ağustos ayında en sevdiğim metaforlardan birini hayatıma sokan bir alıntı iletmiştim. Bu sene doğal olarak bu kavramı her zamankinden çok daha fazla düşündüm. Bir yerden diğerine geçerken yaşadığımız boşluk, ürkütücü yokluk. Bilmemek. Korkudan gelmekte olan fırsatı bile görememek, olduğu yerde donup kalmak. İnsanlık topluca milyarlarca askıdan bir diğerine savrulurken, yolda kardeşinin elini yakalamak ve bazen de yakalayamamak. 2020… Askılar arasındaki boşluk. Ve havada uçmaya devam ediyoruz. Yeni okuyucular ve hatırlamaktan keyif alabilecekler için tekrar okuyalım:
Bundan 30 yıl kadar önce Danaan Perry “Warriors of the Heart” (Kalbin Savaşçıları) kitabında şunları paylaşmış:
***
“Bazen hayatım bir trapezden diğerine atladığım salınımlar dizisi gibi geliyor. Ya bir trapeze asılıyım ve onunla sallanıyorum ya da yaşamımın bir anında trapez askılarının arasındaki boşlukta hızla savruluyorum.
Çoğu zaman yaşamımı, o andaki trapez askıma canımı kurtaracakmış gibi sıkıca tutunarak geçiriyorum. Beni belli bir tutarlılıktaki sallanma hızına getiriyor ve ben de hayatımın kontrolü bendeymiş gibi hissediyorum.
Çoğu doğru soruları biliyorum, hatta bazı cevapları bile bildiğim oluyor.
Ancak, arada sırada mutlulukla (ya da o kadar mutlu olmayarak) sallanırken, ileriye bakıyorum ve ne görüyorum? Bir başka trapez askısı bana doğru geliyor. Askı boş ve biliyorum, o yerdeki “Ben” biliyor, o yeni trapez askısının üzerinde benim adım yazılı. O benim bir sonraki adımım, benim gelişimim, benim canlılığım, beni almaya geliyor. Kalbimin en derinlerinde biliyorum, gelişmem için, ilerlemem için bu iyi tanıdığım, onunla sallandığım trapez askısına tutunmayı bırakmalı ve yenisine geçmeliyim.
Bu bana her olduğunda eski askıyı tamamen bırakmadan yenisine tutunmayı umuyorum (hayır, dua ediyorum). Ama o bilge parçamda ise biliyorum ki eski askıyı bütünüyle bırakmalıyım ve zamanda bir süre boşlukta ileriye fırlamalıyım ki yeni askıyı tutabileyim.
Her seferinde, içim devasa korkuyla doluyor. Bilinmeyenin boşluğu üzerindeki tüm eski fırlamalarımda her zaman başarmış olduğum gerçeğinin bir önemi yok. Her defasında, kaçırmaktan, iki trapez barı arasındaki dipsiz boşluğun görünmeyen kayalarına çakılmaktan korkuyorum. Buna rağmen yapıyorum. Belki, mistiklerin inanç deneyimi dedikleri bu olsa gerek. Hiç garanti yok, ağ yok, sigorta poliçesi yok ama buna rağmen yapıyorsunuz, çünkü eski askı artık seçenekler listesinden silindi. Böylece, bir mikro-saniye ya da bin yaşam kadar sürecek sonsuzlukta, “geçmiş gitti, gelecek ise henüz burada değil” diyen karanlık boşluğun üzerinde yükselerek uçuyorum.
Ben buna “geçiş” diyorum. Gerçek değişimin oluştuğu tek yerin bu geçiş olduğuna inanıyorum. “Gerçek değişim” diyorum, eski sinir noktalarıma bir yumruk yiyene kadar süren sahte değişimden bahsetmiyorum.
Fark ettim ki, kültürümüzde bu geçiş alanına “hiçbir şey” olarak bakılıyor, “yerler arasında olmayan yer”. Elbette, eski trapez askısı gerçekti ve bana doğru gelen trapezin de gerçek olmasını umuyorum. Ama ya aradaki boşluk? Bu, elinden geldiğince çabuk ve bilinçsizce geçilmesi gereken, korkunç, akıl karıştırıcı, yön şaşırtan hiçbir yer mi?
HAYIR! Bu ne büyük bir kayıp fırsat olurdu. İçimde gizliden gizliye bir şüphe var, aslında geçiş alanı tek gerçek şey ve trapez askıları ise gerçek değişimin, ilerlemenin, gelişimin oluştuğu boşluktan kaçınmak için uydurduğumuz yanılsamalardan ibaret. Bu sezgim doğru olsa da olmasa da, hayatlarımızdaki geçiş alanları gerçekte mucizevi zenginlikte yerler. Onlar onurlandırılmalı, hatta keyfi çıkarılmalı. Evet, geçişe refakat eden (ama etmek zorunda olmayan) korkuyla, acıyla ve kontrolün elinizde olmadığı hisleriyle, bunlar hayatımızın en canlı, büyümenin en çok olduğu, tutkulu ve genişleten anlarıdır.
İşte böyle bakarsak, geçiş korkusunun korkuyu def etmekle hiçbir ilgisi olmayabilir. Geçiş korkusu kendimize iki trapez arasında geçiş yaparken “gezinmeye” izin verip verememekle alakalıdır. Yeni bir trapez askısına, ya da herhangi bir askıya tutunma ihtiyacımızı dönüştürmek, değişimin olduğu tek noktada yaşama hakkını kendimize tanımaktır. Ödünüzü patlatabilir. Aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla aydınlatıcı olabilir. Boşluk içinde fırlayıp savrulurken uçmayı öğrenebiliriz.”
***
Bilge Baykuşlar, dün bu yazının taslağını hazırladıktan birkaç saat sonra aynı enerjiyi anlatan şu Yaratan Mesajı geldi:
İç Dengenizi Bulmak
Bu son enerji dalgası sizi uzaya sürükleniyormuşsunuz, kollar bacaklar amaçsızca sallanıyormuş, bir şeyler arıyormuşsunuz gibi… ne olursa olsun, bir şekilde güvenlik ve emniyet hissi verecek sağlam bir şey bulmaya çalışıyormuşsunuz gibi hissettirebilir.
Hatırlatılıyorsunuz, bu sadece geçici bir durum.
Dünyanızı yıkayan her değişim dalgasıyla, bir uyum sağlama dönemi olacaktır, artık işe yaramayanların dökülüp gittiği bir an, dengenizi yeniden bulmadan önce.
Bu süreçten geçerken, evrenin sizi yönlendirdiğini, destekleyip yardım ettiğini bilin lütfen. Her şey yoluna girecek. – Yaratan
Jennifer Farley, Yaratan Mesajları (thecreatorwritings.wordpress.com)
“Daha neyi salıvereceğiz?” diyebilirsiniz. “Ne kaldı ki?” Sanırım cevap: “Hepsini.” Geçmişe dair her şeyi. İnançları, kavramları, şartlanmaları, “o/şu/bu olmazsa olmaz”ları.
Mutluluğunuza şart koştuğunuz her şeyi.
Hiçbir şeye pençelerimizle tutunmaya ihtiyacımız yok.
Arkturusluların “Güven” mesajında dediği gibi,
“Bilin ki, İlahi fikrin sadece düşük titreşimli formu/kavramı kaybolmaktadır, gerçeklik değil. İlahi Fikirler, kalıcı olarak İlahi Yasayla var olmaktadır ve izin verildiğinde her zaman yeni ve daha yüksek titreşimli formda yeniden yaratıma girecektir.”
©Mor Alev 2020
En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.
SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.
Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.
Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com
Yazılarınız her gün yoluma ışık oluyor. Nasıl da tam ihtiyacım olan şeyi görüyorsunuz. Bu nasıl oluyor bilmiyorum ama varlığınız gerçekten hayatımdaki yol gösteren, koruyucu bir melek gibi. Her şey için şükrediyorum. Sonsuz teşekkürler.
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ve muhabbetle.
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Moralev Trapez Etkisi başlığını görünce, aaa Trapezzz cok iyi hatırlıyorum dedim bi an kendi kendime ve okuyunca, bu yazıyı nasıl özlemişim diye düşündüm, yine olması gereken zamanda geldi ve yeniden hatırlattığın icin çok teşekkürler 🙏🏻💕 sevgiler.
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Mor Alev her zaman olduğu gibi çok iyi geldi. Teşekkür ediyorum.🙏🙏🙏💖💖💖
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Mor Alev,
Son 9 ayi trimesterlere benzetip harika anlamamizi sagladigin icin ruhun onunde sevgiyle egiliyorum! Sayende surec cok berraklasti ve 3.trimesteri dusundugumde zihnimde bosluk asili oluyor, tam anlamiyla trapezler arasi surec! Ama bir yandan cok tuhaf bir tadi var, bildigimiz hic biseye benzemiyor ama dogru bir gecis oldugunu kalp biliyor, sanki denizden karaya cikmayi deneyen ilk baliklar gibiyiz!
“Içimde gizliden gizliye bir şüphe var, aslında geçiş alanı tek gerçek şey ve trapez askıları ise gerçek değişimin, ilerlemenin, gelişimin oluştuğu boşluktan kaçınmak için uydurduğumuz yanılsamalardan ibaret.” Iste ben de tam bunu idrak ettigimde tum hayatimi korkusuzca degistirmeye, zincirleri salip boslukta sallanmaya baslamistim, harika bir anlatim! Ne iyi oldu ama hatirlattigin!
Evrenin destekte oldugunu biliyorum, bu bilinmezlikteki kipir kipir macera hissini icime cekiyorum. Gurum bir keresinde gercekligi “bottomless pit”olarak tanimlamisti. Demisti ki boslukta savruluyosan yada dustugunu hissediyosan, bil ki bu sisenin dibi yok. Eger sonsuzluga dusuyorsan ne diye bir yerim carpip aciyacak diye korkuyorsun? Tam olarak trapezler arasi gerceklik salinimi.
Umuyorum ki hepimiz cok guclu bir sekilde, iluzyonsuz var olacagiz, ozumuzden dogru. Cunku zaten oyle. Oyleyse dans!! Sevgilerimle.
BeğenLiked by 2 people
Yanlis yazmisim Mor Alev, “bottomless pit” demek istemistim haha! Iyi haftasonlari!
BeğenBeğen
Düzelttim. Sevgilerle
BeğenLiked by 1 kişi
Trapez yazısı bana her zaman iyi geliyor (ara ara okuyorum) Yazıdaki ‘geçiş dönemini’ tüm sancılarıyla hissediyorum ve çok zorlanıyorum. Çok.. Çünkü gözüm hep o yeni trapezdeydi.Ama bugün ilk defa ‘boşluğun gerçek, trapezlerin illüzyon’ olduğu gerçeğini hissettim 🍀 ve bu bana yeni bir bakış açısı verdi. umarım gerisini getirip artık o kırılma noktasını geçerim.bu kez çok yaklaştığımı hissediyorum…tüm yolculara selamlarım ile 👋
BeğenLiked by 5 people
Teşekkür ederim
6 Kas 2020 Cum 10:32 AM tarihinde Mor Alev şunu yazdı:
> Mor Alev posted: ” “Salıverdiğim her şey üzerinde pençe izlerimi taşıyor.” > David Foster Wallace 2016 yılının Ağustos ayında en sevdiğim metaforlardan > birini hayatıma sokan bir alıntı iletmiştim. Bu sene doğal olarak bu > kavramı her zamankinden çok daha fazla dü” >
BeğenLiked by 1 kişi
“Sakin ol sevgili.. Herşey yolunda..” Elimi göğsüme koyup gözlerimi kapattığımda gelen hissi buraya kelimeyle yazamam sonsuz güven geliyor 🙏🙏 Teşekkür ederim ❤
BeğenLiked by 2 people
Ben sizi 2016dan sonra keşfetmiştim, bu yazıyı ilk kez okuyorum ve çok hoşuma gitti. Son zamanlarda beni üzen bir takım olaylar yaşadım. Tabi bir takım sonuçları oldu bünyemde, onları ışığa çevirmeye çalışıyorum. Dün sabah garip birşeyler oldu ve ödümü kopardı. Hiç bilmediğim bir yere gittim sanki zihnimde. Sanırım bu trapezler arasındaki boşluk gibi. Korkunun olmadığı ve sanki boşluk gibi. Anlatması çok zor. Sonrasında da kendimi bir an bu zamana kadar hiç hissetmediğim kadar neşeli, dingin, anda yaşarken bulurken bir an öfke nöbeti geçirirken buluyorum. Ne diyorsunuz bir geçiş dönemi klasiği mi, yapabileceğim birşey var mı acaba meditasyon, dua dışında size danışmak istedim.
BeğenBeğen
Sevgili Dharma, yazıda anlatılanlar sizin yaşadığınızdan biraz daha farklı. Ana fikri belirsizlikte de rahat etmek ve değişimi kucaklamak. İnişli çıkışlı duygular ise değişimden korkmanın etkileri diyebilirim. Ancak siz fazlasıyla zihinde yaşıyormuşsunuz gibi bir izlenim de edindim. Düşünün tabii, aklımız düşünmek için var ama kutsal üçlüyü de unutmayın: Ruh-beden-zihin. Denge çok önemli. Sevgilerle
BeğenBeğen
İzmir’de yaşıyorum ve depremin korkunç sarsıntısını yaşayan ve acı dolu yaşananlara yakından tanık olan biri olarak, doğum günüm olan 6 Kasım tarihinde yayınladığınız bu yazıyı, günlerdir doğum-yaşam-ölüm kavramlarını içinde bulunduğum koşullarda içselleştirmeye kendimi kaptırmışken, aynı gün görmekle birlikte, derinlemesine okumaya fırsat yaratamadım. Oysa bugün her bir cümlesini tekrar tekrar okuduğumda anladım ki, içselleştirmeye çalıştıklarım doğum günü hediyesi olarak sunulmuş bana. İşte bu!!! ve eş zamanlılığın ilahi işleyişine bir kez daha tanık olduğum için şükürle doluyum yine. Çok güzel dokunuyorsunuz yaşamıma, teşekkürler, sevgiler…
BeğenLiked by 1 kişi