2020 Akrep Süper Dolunayı – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

IMG_0373

Geçen gün Arkturuslular bize uyanışı şu sözlerle anlatıyordu: “İlk olarak, kişi kendi dışında arayışa çıkar çünkü bildiği şey budur ve bu da birden fazla yaşamının odak noktası olur. Pek çok adım ve tökezlemeden sonra, ne aradığını bilmeden onu bulmaya yüzlerce defa teşebbüs etmenin sonunda, bu işin ucunu bırakır, pes eder. İşte bu noktada perdeler ayrılmaya ve kendilerini göstermeye başlar ki, çok daha derin ruhani yolculuk ortaya çıkmıştır.”

Bu sözler Buddha’nın hikayesini anlatıyor da olabilirdi… O da uzun arayışlar sonunda pes ederek Bodhi ağacının dibine oturur, orada hem ölür hem de yeniden doğar. İlk defa zorlamak, aramak, yapmak yerine tam teslimiyete ulaşmıştır. Geçmişteki tüm beklentiler akıp gider. Eski kimliği, arzuları, inançları ölmüştür. Orijinal benliğinde yeniden hayata gözlerini açar. Ve şefkat gelir… Hem de ne şefkat!

Güneş Boğa’da, Ay da onun tam karşısında Akrep’teyken her sene Wesak dolunayı kutlanır. Wesak dolunayı, materyal dünyanın bağlarından kurtulmayı ve yükselmiş bilinç halini temsil eder. Sevgi bilincinin dünyaya inişini ve tüm insanlarda bulunan Buddha zihnini anlatır. İnancınız ne olursa olsun, sevgi bilinci hepimizin içinde patlamaya hazır bir tohum.

Boğa tohumun kırılıp filize dönüştüğü yer ise, Akrep tohumun kendini geliştirdiği yeraltıdır. 7 Mayıs saat 13.45’deki dolunay Akrep-Boğa ekseninde gerçekleşiyor.

Steven Forrest Akrep’i İçinizdeki Gökyüzü kitabında şöyle anlatıyor: “Başka hiçbir burç bu kadar acımasızca iç-gözlemsel değildir. Akrep’in kaynağı? Rahatlatıcı her yalanı, yatıştırıcı her yarı-doğruyu, her sahte pembe tabloyu bozmaya kararlı, sivri bir kama gibi keskin ve sessiz bir akıl. Kendini tanımaya kararlı bir akıl.”

Söylemeye gerek yok, dolunaylar her zaman duyguların yoğunluğu ile dikkatimizi çeker. Büyük arınma ve temizlik zamanlarıdır. Ama dolunay şimdiki gibi bir süper dolunay olunca ve Akrep’teyse eğer, yoğunluğu birkaç gündür hissediyor olabilirsiniz! Bu dolunay, bizleri aydınlanma yolunda gizli kalmış hislerimizi incelemeye çağırıyor. Hangi duygu gerçek, hangisi kuruntu? Hangi duygu kaynağını temelsiz düşünce ve inançlardan alıyor? Hangisi bedenin bizimle konuşma şekli?

Tohumun çatlayıp filizin yükselebilmesi için kırılganlığımızı kabul etmemiz ve teslimiyete geçmemiz en iyisi değil mi?

Ve bu sırada, biz teslimiyetteyken filiz yükselir, tohum dönüşür. Bir yaşam şekli sona erer.

Dolunayın Sabian sembolü;

“Zengin  sonbahar renkleriyle görkemli bir orman”

Sonbaharda kızıl ve sarı yapraklara hayranlığımızı yaşarken biliriz, yapraklar çok kısa zaman içinde dökülecek, orman sessizliğe bürünecek ve bir anlamda ölü döneme girecektir. Son. Melankolik hisler, bahar özlemi içimizde dolanıyor olabilir. Geçmiş yazın hatıraları ve biten zamanlar için hafif bir yas. Bu çok dokunaklı, romantik görüntüsüyle şiirsel ve büyük bir dönüşümdür. Fakat nihai son değildir, sadece kaçınılmaz değişim gelmiştir. Dökülen yapraklar toprağa karışıp besin olurken, ölüm tükeniş değil, yeniden doğuşa hazırlıktır. Ve tüm canlılık geri gelecektir!

Bu sembol bizi geçmişi inceleyip değerlendirmeye ve tamamen bırakmaya çağırıyor. Yapraklar bir bir düşüp çürürken, biz de kendi yaprak dökümümüze davet ediliyoruz. Teslimiyete. Akrep her zaman yoğun arınmayı anlatır ve bu dolunay da aydınlanma yolunda içimizdeki şefkati bulabilmemiz için geçmişi, geçmiş alışkanlıkları, geçmiş seçimleri, geçmiş davranışları kesinlikle bırakmamızı sağlıyor.

Hepsini bırakınca önce elimizde hiçbir şey kalmamış gibi hissedebiliriz, çıplak bir orman, sessizliğe bürünmüş ve soğuk. Bundan sonra ne olacak? Nereye gideceğiz? Burada konu gelecek değil, geçmiş ve geleceğin olmadığı anda durabilmek ve anı hareketsizliği, durağanlığı ile yaşama becerisini kendinde bulmaktır.

Evet, bu geçmişe veda dolunayı.

“Katı bir ceset gibi, uyku tulumunda yatıyorsunuz. Çöl güneşi, dişinizdeki dolguyu erimiş altına dönüştürme tehdidiyle yükseliyor.

Kımıldadığınız an öleceksiniz: Karnınızın üstünde bir akrep kıpırdamadan duruyor.

Evliliğinizdeki gerilim. İşyerinizdeki kritik kulis faaliyetleri. Dün aklınız bu sorunlarla doluydu. Bunlar dünyanızın merkeziydi. Bugün, karnınızdaki akreple, galaksinin derinliklerindeki loş kırmızı bir yıldız gibi ne kadar uzak görünüyorlar.

Şu anda, karnınıza yerleşmiş akrep gerçeği ile, sadece şimdiki zamanın korku dolu yoğunluğuna yer var. Bunun dışında her şey – bütün ihtiraslar, bütün gurur, bütün kandırmaca – silinip gitmiş. Yalnızca zorunlu şeyler kalmış. Ve akıl, çıplak ve uyanık, keskin bir şekilde odaklanmış, ölmeye veya yaşamaya hazır bekliyor.

Bu davranış, bu bilinç düzeyi, Akrep’tir.”

Steven Forrest’ın 1984 yılında yazdıkları bugün yaşadığımız kitlesel uyanışı ve arınmayı inanılmaz bir isabetle anlatıyor. (İçimizdeki Gökyüzü) Bir sonraki sayfada diyor ki;

“Ölümlü olduğumuz gerçeğine odaklanmamız bizi hemen dehşete düşürür. En iyisi görmezden gelmektir. Böylece planlarımızı yapar, hayat sigortalarımızı imzalar ve kabul edilemezi düşünmekten kaçınırız. Ama, eğer düşünmeye cüret edersek ne olur? Eğer ölümü sarmalayan tabuyu çözme cesaretimiz varsa? O zaman ne olur?

Uyku tulumunu akreple paylaşan insan gibi önceliklerimiz netleşir. Gelecek kaybolur. Geçmiş uçar gider. Keskin bir şekilde içinde bulunduğumuz ana odaklanırız. Başka hiçbir şeyin önemi kalmaz. Ve şu anda tüm poz atmalarımız, kibarlığımız, sahte ve rahat cevaplarımız üzerimizden soyulup gider. Sadece ve sadece gerçek kalır. Daha önce hiç olmadığı kadar, kim olduğumuzu ve ne istediğimizi biliriz.

Eğer o akrep uyku tulumundan aşağı inip çöle doğru yürüyüp giderse, kâbus bir nimete dönüşebilir. O dürüstlüğün, o yoğunluğun ve netliğin bir kısmını hayatımıza taşıyabiliriz. Belki değiştirilemez, düzeltilemez bir geçmişe ve olanaksız bir geleceğe bağımlılığımızın oranını azaltabiliriz.

Akrep’in son noktası budur. Bu yoğunlukta yaşamak. Bütün sahteciliği yok etmek. Korkunun duvarları arkasında saklananları açığa çıkarmak. Bilinçsizi bilinçli hale getirmek.

Bir bakıma Akrep’in amacı, her dakikayı son dakikaymış gibi yaşamaktır.”

Buddha’nın yeniden doğuşunu Akrep dolunayında yaşamasına şaşırmamalı. Dünü bırakmak, geleceğe olan bağımlılığı kesmek ve anda olmak. Bu sırada sahteyi gerçekten ayıran Akrep palavra radarıyla çalışmak, boyun eğmek yerine güvenle teslimiyet, izin vermek, anlayış, tarafsızlık… Bu çok büyük bir armağan.

Bu dolunayda İlkbahar ekinoksunda ektiğimiz tohumların (ilgili eski yazılar burada ve burada) filizlenmesi için kırılmayı göze almalıyız. O kırık sadece filizin boynunu uzatmasına yardımcı olmayacak, artık o kabuğa ihtiyacımız olmadığını da göreceğiz.

Kabuklar, duvarlar, çitler, paravanlar… Neden korkuyoruz? Eğer her dakikayı son dakikamızmış gibi yaşasak ne yapardık? Korkudan bir türlü özgürce sunamadığımız sevgimiz nerelere akardı? Cimriliğimiz nasıl yok olurdu? Yalanlar nasıl da geçersiz kalırdı? İlham geldiğinde nasıl da harekete geçerdik? Gerçekten kim ve ne olurduk?

Düne veda ederken, bu dönemde saf benliğimize yer açtığımıza kalpten inanıyorum.

©Mor Alev 2020


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

9 comments

  1. “Dökülen yapraklar toprağa karışıp besin olurken, ölüm tükeniş değil, yeniden doğuşa hazırlıktır. Ve tüm canlılık geri gelecektir!” bu beni en etkileyen kisim oldu yazinizda Mor Alev… Cok cok guzel… Cok tesekkurler.

    Liked by 1 kişi

  2. Son dönemde mana alemimde , tohumlar , toprağı çatlatıp çıkan filiz , Filiz’in fidana , fidanın ağaca dönmedi vardı . Babam beni ağacımda salıncak yapıp salladı . Ben gögedşne uzanıp köküne gövdesine yaslanmanınn huzurunu yaşadım . Bu nedenledir ki Hıdırellez günü yürüyüşümde budanmış ağaçlardan yeniden filizlenen taze dallara dokundum . Hıdırellez de yeşil dallar getiririz evimize bu defa dal koparmadım . Filizlere dokundum , ağaç dallarına dokundum şifa olsun . Sevgiler

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.