2020 İlkbahar Ekinoksu – Mor Alev Gökyüzü ile Yükseliş Raporu

**Lütfen makalenin altındaki telif hakları uyarısına saygı gösteriniz. Teşekkürler.**

76580208-7B7F-4625-A294-595C02303AE1

Sevgili Bilge Baykuşlar,

Gerilimi bir kenara bırakıp tarafsız bir şekilde bakabilirsek, astroloji, Sabian sembolleri ve kanallıkların yaşadığımız dönemi nasıl da isabetle anlattığını görebiliriz. Ve eğer bunu görebilirsek, hepsinin bir amacı ve çıkışı olduğunu da biliriz. Ama öncelikle, dün tut.com’dan gelen bir ufak mesajı paylaşmak istiyorum sizinle:

“Siz de fark ettiniz mi? Korkular nasıl da otoyol reklam panolarına benziyor?

Ne kadar hızlı giderseniz, o kadar çabuk yaklaşıyorlar, ne kadar büyüklerse, neyin gerçek ve canlı olduğunu görmenizi o kadar çok engelliyorlar. Öyle bir nokta geliyor ki, tam tepenizde bir kule gibi yükseliyorlar, normalden çok daha büyük, hayattan bile büyük, bir duraklayıp geri çekilerek güvenliğe kaçmanız için size her zamankinden daha fazla sebep veriyorlar.

Fakat, cesaretinizi toplayıp yolunuzda ilerlerseniz, göz açıp kapayana kadar arkanızda kalıp mesafeyle uygun perspektife düşüyorlar. Ve sonra göründükleri kadar hızla, tamamen kayboluyorlar.

Eğer yolunuzda ilerlemek istiyorsanız, lütfen o yolda kalın.

Evren”

Satürn-Plüton birleşmesini harfiyen yaşıyoruz: Kıyamet gibi görünen günler.  2020’nin 22 enerjisini de öyle: İçinde bulunduğumuz durumdan planlama, işbirliği ve denge olmadan çıkamayız. Evren bizi “Dikkatli Planlama, Denge ve İşbirliği Yaratıma Götürür.” mesajını uygulamaya mecbur bırakıyor.  Peki ya Mars etkisi? Sarhoş tavuk olmak yerine, stratejik planlama ve zeki atılımların değerinden bahsetmemiş miydik? Planını doğru yapan,  plan dahilinde uygun zamanlamayla harekete geçen, yol alıyor, görüyorsunuz. Ya Eris? Eris bu sene enerjiye doğrudan katılımcı, yine Ocak ayında aktardıklarımı kopyalıyorum:

“5D Eris yıl boyu uyandırma ve diriltme görevini sürdürecek. Eris, ezilenleri, ayrı görülenleri, dışlananları, “bizim gibi değil” dediğimiz insanları ve durumları temsil edecek.”

Hiç düşünmediğimiz insanlar? Evet, fabrika işçileri, temizlik işçileri, hastabakıcılar, ulaşım görevlileri, süpermarket raflarını dizenler, nakliyeciler, ve daha pek çok hayati görev yapan ama hayatlarımızın arka planında bir figüran gibi gördüğümüz “önemsiz” insanlar şimdi ön plana çıkıyor. Biraz daha kopyalıyorum:

“Bu dönüşüm tanrıçası eski düşünce, inanç ve beklenti kalıplarını alt üst etmeye hazır. Hiç de incelemiş olmadığımız, olduğu gibi kabul ettiğimiz “biz bunu burada böyle yaparız” kodlamalarını, faydadan çok zararı olan, ayrıştıran gelenekleri yerle bir edip, bir de üzerinde zıplayabilir. Çünkü bu Eris! Ve biz de kontrolümüzün dışında gelişen radikal değişime karşı koyma dürtüsüyle yaklaşırsak, oldukça sarsıntılı bir yıl yaşayabiliriz. Fakat çeşitli denemeler sonunda en nihayet teslimiyete geçip yeniyi incelemeye başladığımızda çok daha büyük bir birliktelik bilincine doğru gelişmemiz, hayat amaçlarımıza doğrudan erişimimiz mümkündür.”

Ve son söz olarak 2020 için şunu söylemiştik;

Bu sene bu kısacık öneri hepimiz için çok önemli olacak:

“Gündelik hayatınızda yaptıklarınızı değiştirmedikçe, hayatınızı asla değiştiremezsiniz. Başarının sırrı günlük rutin işlerinizde saklıdır”

Hijyene önem vermek, ellerini sık yıkamak, elinden geldiğince sağlıklı beslenmek, bu küresel acil durumda diğer insanlara anlayışlı davranmak, görünmezleri görmek, tüm yaşama alışkanlıklarını değiştirmek, hayatımızda ne elzem, ne değil ayırıp, ihtiyacımız olmayan davranış, alışkanlık ve oyalanmaları elemek, gündelik hayatımızda büyük değişimlere yol açmıyor mu? Covid-19’un bizi zorladığı şey, kesinlikle ve kesinlikle günlük rutinimizi ve değerlerimizi değiştirmemizdir.

Elbette düşünceliyiz… Şimdi biraz da Konsey gibi olduğumu itiraf ediyorum, azıcık da sinir bozucu 🙂 , bir mesajda iki üç defa diyorlar ya, “size daha önce de defalarca söylemiş olduğumuz gibi…”, “zaten ifade etmiş olduğumuz şekilde…”, “demiştik ki…” vs. vs… Bazen Konseyin bile sabrını taşırıyor muyuz diye gülümsüyorum.

2016 yılından itibaren çeşitli aralıklarla sistemden çıkma ihtiyacımızdan bahsettim. 2013 yılından beri yıkılmakta olan “görünüşte” güvenlik sistemlerimizi anlattım. Ruhaniliği bir rahatlama ya da uyuşturma değil, ilerleme ve kendini bulma aracı olarak kullanmanın önemini konuştuk. Hatta bu blogda defalarca “o eski rahatlık alanı koltuğunuzdan kalkın ve düşüncelerinizi harekete geçirin” anlamına gelen çok yazı yazdım ve çevirdim. 2020’ye hazırlandığımızı yazmaya 2018 de başladım ve şimdi buyurun, 2020’deyiz. Sistem inanılmaz tekliyor, bir virüse karşı hiçbir sistem işlemiyor, ne bankalar, ne sigortalar, ne ordular, ne de sınırlar! Ve dünya duruyor… Sanırım hiçbirimiz işlerin böyle bir zirveye doğru tırmanacağını bilemezdi! Peki bize bu gibi zamanlar için iletilen araçları kullandık mı? Kullanıyor muyuz? Lafta iyiyiz de, acaba harekete dönüştürdük mü?

Bu, kendimizi azarlamamız için yazılmıyor. Bu, radikal, hayır, büyük harfle, RADİKAL DÖNÜŞÜMÜN tam ortasında  olan bizlerin, hazır olsak da olmasak da yüzleştiği ve yüzleşeceği şeylerle ilgili.

Ve biz de gücümüzü gerçeklerden alıyoruz. O zaman ana dönelim birlikte, eğer hala daha bu yazıyı terk etmediyseniz tabii…

Tünelin ucunda ışık var dostlar. Bu İlkbahar Ekinoksu her şeye rağmen umut yüklü!

Büyük bir resetlemeden geçtiğimiz doğru. Dünyayı değil, aslında insanlığı durduruyoruz. İnsanlığın dışındaki dünya hayata neşe-keyif-coşkuyla devam ediyor! Biz hareketsizliğe zorlanıyoruz. Şapkayı önümüze koyup düşünme zamanımız geldi de geçti bile.

Ekinoks bize o çok özlemini duyduğumuz anlık dengelenmeyi getiriyor. Yazının sonuna gelmeden önemle öneriyorum, geçen gün Baş Melek Gabriel’in verdiği bahçe görselini bugün, yarın ve önümüzdeki günlerde kullanın lütfen. Çünkü şifa ve yaratım o kadar basit aslında! Teslimiyet, kalbindeki sevgiye güvenmek ve günlük hayatın yapılacak işlerinin arasında ruh bahçenizi biraz sulamak..

9FF2693F-86F6-43E2-B5D1-9B3407FC94EDYanda bir fotoğraf sunuyorum, cep telefonumla çektim, pek de güzel değil, ama burada önemli olan anlam. Bunlar bizim bu yaz ürün almayı planladığımız tohumların filizleri. Hiçbir şey yoktu iki hafta önce. Ama önce ektik ve pencerenin önüne koyduk. Her gün azıcık suladık, günde toplam 5 dakika ayırdık belki, acaba iyi çıkacak mı fidanlar diye konuştuk tabii, ama üzerinde çok durmadık, fakat ilk filizi gördüğümüzde çok hoşumuza gitti. Sonra tek tek daha çok filiz belirmeye başladı. Bu resimde üç çeşit domates, biber, salatalık ve karpuz filizleri var. Karpuzu öylesine bir karpuz çekirdeği dikerek denemiştik geçen sene, pek de umudumuz yoktu, zaten uzun süre hiçbir hareket de görmedik ama bir gün yaprak ve dalları, onu takip eden birkaç hafta sonra da birden bire bir yeşil top görünce müthiş sevindik! Hem de süper lezzetliydi. Burada şöyle düşünebilirsiniz, domates, biber kolay olarak gördüğümüz yaratımlar olabilir. Onlara neredeyse garanti gözüyle bakarız. Karpuz ise büyük yaratım. Olacak mı diye endişelenme huyumuz vardır. Uzun süre bir işaret görmeyebilirsiniz, fotoğrafta da bazı kaplarda hiç hareket yokmuş gibi duruyor, değil mi? Ama bu, o tohum filizlenip ürün vermeyecek demek değil. Lütfen, lütfen, ne ektiğinize dikkat edin, o tohumları özenle sulayın, bu çok da vakit almayan bir işlem ve göreceksiniz, doğanın kanunu bu, ektiğinizi biçeceksiniz!

Ve şimdi görüyorum, kapların ikisi biraz fazla ıslak. Bu da bir başka metafor yaratıyor, gidip gelip aynı şeyde üstelemek işe yaramıyor yani ne kadar çok sularsam o kadar çabuk büyümüyor filizler, aksine çürüme tehlikesi yaşıyor. Ne kadar çok dua edip yalvarırsanız, tutturursanız o kadar çabuk yaratıma girmiyor niyetleriniz. Ölçülü olmak şart, kökleri çürütmemek için biraz da teslimiyete geçmek ve “ne olursa olsun sevgiyle olsun” demek de önemli.

Bu sene İlkbahar Ekinoksu, alıştığımızdan biraz daha  önce gerçekleşiyor. (20 Mart sabahı 06.49 – İstanbul) İlkbahar ekinoksunda güneş her zaman aynı Sabian sembolünü aktive eder. “Bir kadın denizden doğar, onu bir fok kucaklamaktadır” Deniz, kolektif bilincimizdir, ondan yükselen kadın ise bireysel bilincimiz. Biraz kırılgandır, aynı baharda topraktan dışarıya başını uzatan filizler gibi. Bu Zodyak’ın da başlangıç noktasıdır.

Ben bildiğiniz gibi her sene ekinoks ve gündönümlerinde gözlerimi aya dikerim, yıllar boyu gördük ki, ayın aktive ettiği derece, en az 3 ay boyunca yani gündönümüne kadar baskın enerji olarak kalıyor. Ay, yuvamız, duygularımız, bilinçaltımız, çocukluğumuz, anneliğimiz (annelik sadece kadınlara mahsus değildir, erkeklerde de çok gelişmiş bakma, besleme, koruma ve sevgiyle özen verme becerileri vardır), halklar ve toplumları temsil eder.

Bu sene ilkbahar ekinoksu sırasında ayın Sabian sembolü:

“Tünele giriş yapan tren”

Toplumlar, yuvalarımız, hislerimiz mecazi bir tünele girdi. Bunu görüyoruz. Tek yön, tek yol var bu tünelde. Hedef belirli, yol belirli çünkü bu bir tren, raylar üzerinde ilerliyor. Hepimiz bu trende yolcularız. Ortalık karanlık, upuzun bir tünel, üç ay boyunca bir tünelde olduğumuzu hissedebilir miyiz, bunun sonu gelecek mi diye isyan edebilir miyiz? Olasıdır. Ama çıkış sadece öbür uçta.

Bu sembolü Dane Rudhyar şöyle anlatıyor, 1940’ların ifadeleriyle yazılmış, aynen aktarıyorum: “Bu sembolde  işaret edilen kavram ondan önce gelen üç unsuru da anlatıyor. Kişi başarması mümkün olan şey hakkında bir vizyonla ilham almalıdır; eğer bu işe kalkışılacaksa birbiri ardına gelecek hareketlerin zaman cetveli oluşturulmalıdır, bu hareketlerin her biri kendine özgü beceri ve güç ister. Kişi işe başlamak için en avantajlı zamanı seçmelidir. Nihai sonuç ise, evrimleşme sürecinde bir hızlanmadır, psikobiolojik seviyede (örneğin yoga vb gibi disiplinlerde) veya sosyal seviyede. Ve böylece medeniyet ilerler. Bu sembol, sosyal, kültürel ve hatta bireysel tekniklerin birleşimiyle başarılabilecek bir resim sunuyor. Engel ve gecikmeleri keserek ilerleme için ihtiyaç duyulan zamanın kısaltılmasını da ima ediyor. Anahtar kelime: DELİP GEÇME.”

Dane Rudhyar’ın bu sembolü medeniyetin gelişmesine bağlamasını gerçekten ilginç buldum. Ama o zamanlarda trenin uğradığı duraklara medeniyet geliyordu! Şu anda yaşadıklarımızla doğrudan alakalı. Medeniyet ilerleyecek mi, orta çağa mı dönecek?

Burada bir çeşit karanlık ya da zor evreden geçişin başlangıcı anlatılıyor. Tünelin sonunda aydınlık bir ışığın olduğuna dair bir inanca da büyük ihtiyaç var. İnanç eksikliği ise o ışığı perdeleyecektir. Bu semboldeki tren, “hepimiz aynı geminin/trenin yolcusuyuz” sözlerini hatırlatıyor. Söz konusu olan bir grup, bir toplum, sadece birey değil.

Bu, aynı zamanda ruhun karanlık gecesini, en büyük korkularımızla yüzleştiğimiz o dönemi de anlatan bir sembol. Ezoterik dünyada bu, aydınlanmanın hemen öncesinde kişinin tam eşikte kendi şüphe ve gölgeleriyle karşılaşması ve o sentetik benliğin onu vaz geçirmeye çalıştığı aşama olarak anlatılır. Bu aslında bir İNİSİYASYONDUR.

Fakat burada bir önemli unsur daha var: Tünelin amacı. Neden tüneller kazılır? Yolu kısaltmak için tabii! Dağlara tırmanıp inmektense, dolambaçlı yollarda vakit kaybetmektense, kısa yoldan hedefe ulaşmak için. Ben bu geçişin ve bu günlerde yaşadıklarımızın aşırı derecede hızlandırılmış zaman çizelgesinin sonucunda oluştuğuna inanıyorum. Yıllar, yıllar alacak ilerlemeleri günler, haftalar içinde kaydedeceğiz! Hani, çabuk olsun, ben hazırım, artık hayat değişsin, vs. diyerek sabırsızlığımızı belirtiyorduk ya, en sonunda dileğimiz gerçekleşti. Yaşadıklarımız fikrimce şu anda olabilecek en hızlı evrimleşme planımızın bir parçası. Korkuları DELİP GEÇİYORUZ. Hepimiz, bütün dünya ARINIYOR ve İNİSİYE OLUYOR.  Ve bunun için de bir durdurma ve yeniden başlama şarttı!

Peki, yapmamız gerekenler nelerdir? En derinlerde, en karanlık kuytularda yatanları ışığa çıkaralım, onların güce, beceriye, kendini anlamaya ve bencillikten uzak bir anlayışa dönüşmesine şahit olalım. İnanç, umut ve kararlılığımızı koruyalım. Ne olursa olsun. Hiçbir fırtına sonsuza dek sürmez.

Bu dönemde geri çekilmek, vazgeçmek, rayların üzerine yatıp trenin sizi ezip geçmesini beklemek gibi olur. Oysa o tren, karamsarların, korkanların, bıkkınların henüz göremediği tünel çıkışına son hızla ilerliyor.

Ruhunuzun bahçesindeki tohumları unutmayın dostlar. Tabiata güvenin. İçinizdeki sevgiye güvenin. Sağlıklı olun, sağlıklı kalın. Sosyal izolasyona rağmen asla yalnız olmadığımızı hatırlayın.

©Mor Alev 2020


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

8 comments

  1. ay yine dilinize gönlünüze sağlık.. ben de yarin ekinoksu karsilayacagim.. hatta katılanlarla bir Tonglen calismasi yapmayı düşünüyorum.. herkes yerinden.. detaylar icin Meşkalev e bakın dostlar facebook ta.. ve saksılarıma tohum olmasa da çiçekler ekeceğim ben de,.. toprak almaya gidiyordum ben de tam da.. buraya fotograf koyabilsek dünkü orman ve göl yürüyüşümden bir kareyi size, sizlere hediye etmek isterdim.. herkese çok sevgiler.. ışıkta sevgide kalın kalalım..

    Liked by 4 people

  2. İçimdeki inanç ve umut ben bilsemde bilmesemde hep oradaydı, en korkuda en kaygıda olduğum anlarda bile orada benimle, bizimle…
    Şimdide öyle inanç ve umut bizi tünelin sonundaki ışığa götürecek, kolayca neşeyle, keyifle 🙏
    Böyle olduğu için binlerce şükür 🙏
    Sevgiler 🍀

    Liked by 2 people

  3. Sevgili Moralev,
    Her zamanki gibi harika bir rapor olmus! Cok tesekkur ederim! Isigin mesafelerin onemi olmaksizin aydinlatiyor,iyi ki varsin.

    “…bu hareketlerin her biri kendine haz beceri ve güç ister. Kişi işe başlamak için en avantajlı zamanı seçmelidir. Nihai sonuç ise, evrimleşme sürecinde bir hızlanmadır,…”

    Yazinin bu kisminda dusundugum su oldu: “en avantajli zaman:şimdi.” Cunku bu andan baska hicbir sey var degil, o an şuan, dün, bunlarin hicbiri gercek degil.dün dedigimiz sey sadece bir superbilgisayar gibi calisan ama sadece hesaplamaya yarayan zihnimizin topladigi data. Yarin ise ayni datayi, analizlerle hesaplarla degistirip onumuze sunmasi,ihtimal sunuyor, gercekten bilmesi ise mumkun degil. Covid-19’un dikkatimizi cektigi bir sey de bu: sadece bu an var ve tam bu anda varolus gerceklesiyor, bunu kabul et,gör. Sen de var ol. Var olmayi “dusunme”, “hesaplama”, gercekten idrak et ve ol. Saniyorum ki eylemlerimiz tam da bu anda, bu idraktan dogdugunda bu evrimlesme kacinilmazdir. En avantajli zaman,tam bu andir.cunku baska bir an mevcut degil.mevcut oldugunu sandigimiz sey sadece kafamizin icindedir. Gercekte mevcut olan,tek bir anda var olan birliktir,bizim de parcasi oldugumuz.
    Dedigin gibi Covid-19 tum otomatiklesmis donguleri yikip,bizi uyandirma servisi hizmeti de yapiyor. Tum evren sanki sunu diyor: uyan,gör.boylece hayatin ta kendisi olarak ak. Bu farkindaliktan dogan eylemlerin ve evrimlesmenin onunde hicbir sey duramaz. 🙏 sevgiler canim moralev!

    Liked by 4 people

  4. Güzel ruhlu insan… içimde doğanları seslendirmen her zaman bana, yoluma, inandığım değişime değer katma arzuma hız veriyor… iyiki kesişmiş yollar… uzaktan kocaman sarılıyorum

    Liked by 2 people

  5. Her şey çok güzel olacak, tünelin sonunda hep beraber ışığa kavuşmayı diliyorum .Nameste

    Liked by 3 people

  6. Herkese merhaba💖
    Önceki gece çalışmamda görsel olarak birebir böyle bir tünel gördüm ve inanılmaz bir hızla ötesinde görünen ışığa doğru ilerleyen bir enerji akışı, muhteşemdi💖 Öylesine hissediyorum ki insanlığın iyiliğe, güzelliğe doğru gittiğini..
    Ve öyle de oldu🙏
    Sevgi’de kalalım💖 ve Işığımızı koruyalım🙏

    Liked by 2 people

Yorumlar kapatıldı.