Satürn- Plüton Buluşması: Kıyamet?

**Lütfen makalenin altındaki telif hakları uyarısına saygı gösteriniz. Teşekkürler.**

IMG_0095 2İşte geldik yıllardır konuşulan haftaya… Büyük değişim haftasına… Hatta kasırga haftasına…

Astroloji ve enerji portallarıyla ilgili en büyük yanlış anlamalardan biri enerjinin ve etkinin sadece açının gerçekleştiği anda veya günlerde geçerli olduğu düşüncesidir. Daha önce konuştuğumuz gibi, enerji dalgalara benzer, daha hızlı ilerleyen Ay, Güneş, Merkür, Mars ve Venüs gibi gezegenlerin birbirleriyle yaptığı açıların enerjileri yine hıza bağlı olarak daha kısa soluklu olabilir fakat doğum haritanıza göre önemli bir noktadaysa o enerji geçerliyken verdiğiniz tepkiler veya aldığınız kararlar hayatınızı yıllar boyu etkileyebilir.

Sosyal gezegenler veya bireyler-üstü gezegenler (Satürn, Uranüs, Plüton, Neptün, Eris, vs.) çok daha ağır ilerlerler ve etkileri de bir o kadar uzun sürelidir. Yani onları dalgaları tsunami gibidir, gelmeden önce bir geri çekilme yaşanır, bunu görürüz, sonra dalga gelir (tam kontak) ve dalganın akışı ise yine uzun sürer, yoğun ve güçlüdür, geri çekilmesi de oldukça uzun zaman alır. Etkileri? Evet, o yüzden tsunami örneği verdim, yıllar boyu etkiler devam eder.

Yani, örnek olarak 2011-2015 Uranüs-Plüton Kare açısı etkisindeki Arap Baharına bakalım, dalga bitti mi? Değişim tamamlandı mı? Hayır, hala daha Mısır, Tunus, Suriye, Libya… Hepsinde değişim ve etkiler devam ediyor. Henüz oturmuş bir şey yok. Hala daha bu kare açı bir şekilde yaşanıyor. (Bundan iki sene önce güneş tutulması etkilerini anlatırken tarihten bir örnek vermiştim, böyle büyük enerjilerin nasıl çalıştığını bu örnek çok iyi anlatıyordu. İsterseniz o yazıya bir daha bakabilirsiniz. Bağlantısı burada.)

Yani Bilge Baykuşlar, bu ne rahatlık Mor Alev bu konuda bir türlü yazmadı derseniz, aslında en az bir yıldır yazdığım her astroloji yazısı, yayınladığım her kanallık, özellikle Konsey ve Arkturuslular bu birleşmenin enerjisini anlatıyordu. Ve biz de bu enerjinin yükselişini yaşıyorduk. Bu zamanda durmuş bir nokta değil, geçici olarak üstesinden gelinecek bir dış olay değil.

Bireysel Etkiler

Bu birleşmenin kişisel etkisi, şu anda hayat yolunuzda bulunduğunuz aşamanın ve hayatınızda yaratıma soktuklarınızın bir yansıması olacaktır.

Kalın harflerle vurguluyorum, çünkü çok önemli. Her birimiz, siz, ben, komşunuz, dünyanın ötesindeki insan ve çocuğunuz, eşiniz birbirinden farklı şeyler yaşayacak. Ne ektik ve ne biçiyoruz? Yeni tohumlama yöntemlerimiz ne olmalı? Daha da önemlisi, neyin tohumunu ekmeliyiz?

Bu hafta bu enerji dalgasının zirvesini göreceğiz, dalganın tacını. Böyle zirveler de gerekiyor çünkü ağır ağır gelirken, yerini hazırlarken gündelik hayatta bu girişi görmezden geliyoruz ve biz insanları uyandırmak için dalganın ses getirmesi elzem oluyor.  En az bir yıl büyük dalga girişi devam edecek, çekilme ise 33 seneyi alacak, bir sonraki Satürn-Plüton birleşmesine kadar…

Satürn ve Plüton birleşmesinden korkan dostlar, yapmayın. Bir sürü kaynaktan bu konuda şimdiye kadar bir sürü şey okumuş olduğunuzdan eminim, lütfen şu soruyu sorun, “bu sevgi gibi mi?” ve eleyin.  Ya da sorun, “ben gerçekten neden korkuyorum?”, köküne inin ve bunu korkudan arınma fırsatı olarak kullanın.

Şimdi gelin sakin sakin bu birleşmenin anlamına ve olası etkilerine bakalım.

Dürüst olalım, bu çok önemli, tarihi bir enerji sadece bir mihenk taşı değil, geri dönülmeyecek bir nokta. Bu yılda üç defa gördüğümüz Merkür gerilemesi değil, bu yılda iki defa yaşadığımız Gündönümü değil. Özellikle Oğlak’ta olması ve Oğlak’taki kümelenme, ay tutulması, Zodyak’taki diğer varlıkların işbirliği de hesaba katılınca, yüzyılları belirleyebilecek bir hareket! Bizler hem tarihe şahit oluyoruz hem de tarih yazıyoruz, işin güzeli bunu sadece kendimiz olarak yapıyoruz!

Ne zaman Satürn ve Plüton birleşirse yeni bir döngü başlar. Döngünün etkisi kişiselden toplumsala kadar değişebilir. Örneğin, 38 yıl önce Terazi’de bu birleşme yaşandığından beri, cinsiyet eşitliği, azınlık hakları, evlilik ve boşanma konuları ön plana geçen konular arasındaydı ve büyük değişimler yaşandı. Adalet ve Denge burcu Terazi’nin alanlarında kırk yıldır ne kadar büyük bir bilinç, kural, alışkanlık değişimi yaşamış olduğumuza dair daha bir sürü örnek bulabilirsiniz. Örneğin, romantik aşk. Aşk artık bambaşka ve ayakları yere basan bir kavram haline geldi. Evet, çok romantik komedi seyrettik bu sırada ama gerçeklerden ne kadar uzak olduklarını, temelin ne kadar zayıf olduğunu da tamamen idrak ettik! Romantizme yaklaşımımız bütünüyle değişti. Özellikle de bilişim çağında. Hem bireysel, hem de toplumsal bir değişim.

Satürn ve Plüton’dan korkmamız öğretilmiştir. Zodyak’ın kötü adamları. Çünkü değişim getirirler ve değişimi öylesine değil gerçekten yerleştirmemiz, -mış gibi yapmak yerine içselleştirmemiz için ellerinden geleni yaparlar. Son 40 yıldaki boşanma patlamasına bakarsanız, Plüton etkisini görebilirsiniz. Gerçek olmayan hiçbir şeyin hayatımızda varmış gibi yapmasına izin vermez. Plüton’a göre ya yalanlar içinde kıvranacağız (çünkü Plüton yeraltının yöneticisidir, kendinizi aldatarak cehenneme düşmüş ve çıkışınız yok gibi hissedebilirsiniz) ya da direnci bırakıp salıvereceğiz – Ohh, ferah bir nefes ve inanılmaz bir günışığı eşliğinde taptaze bir başlangıç! Buyurun kırk yılın boşanma oranları! Plüton, sadece ve sadece özgünlüğümüzü desteklerken, korkuları birer birer yakarken, bizi bize dönüştürür. Bizler sadece gerçekten KENDİMİZ OLDUĞUMUZDA gerçek NEŞE-KEYİF-COŞKUYU DENEYİMLEYEBİLİRİZ. Yani, yeraltının korkunç prensi bizi neşe-keyif-coşkuya taşır!

Peki ya Satürn, diğer kötü adam? Onu sevdiğimi biliyorsunuz. O yaratımın olmazsa olmazı ve bize kendi kurallarımızı ve sınırlarımızı yaratma fırsatı veren, düşünceleri fiziksele çevirmemiz için nasıl ve nerede harekete geçeceğimiz, nasıl sebatla ve kararlılıkla çalışacağımız konusunda yardımcı olan bir enerji. Büyük öğretmen. Kurallar yoksa nasıl yaşardık? Zaman olmasa nasıl geriye bakıp ders alırdık? Ve yaptıklarımızın sonuçları olmasa nasıl iyiyi, güzeli öğrenirdik? Nasıl ödüllerimizi toplardık?

Bilge Baykuşlar, değişim bize zor gelir. Bu iki varlıktan o yüzden korkulur. Yeni başlangıçlar ürkütür. Doğum acılıdır. Gerçek benliğimizin nedense felaketlere yol açacağına ve sevilmeyeceğimize inanırız. Disiplin, aklımıza elinde cetvelle öğrencilere vuran öğretmenleri hatırlatır. Çok çalışmak, kendini adamak sanki bir köle olmaktır. Ektiğini biçmek ise verimli hasatları değil de suç ve cezayı getirir aklımıza. Yani öyle çok önyargımız var ki, nereden başlayacağımı bilmiyorum!

Hayır. Ceza almayacağız. Köle olmayacağız, hiç olmadık. Biçtiklerimiz ise ne tohumu attıysak o olacak. Gerçek benliğimiz de sersem bir palyaço haline getirmeyecek bizi, sevilemez, başarısız, sefil bir insan yaratmayacak bizden.

Satürn ve Plüton, biri çıplak gözle görünen son gezegen, diğeri ise bu güneş sisteminin bilinen son sınırında yer alan atom gücündeki varlık. Bildiğimiz şey, bu ikisi gücünü birleştirdiğinde, başaramayacakları şey yok! Bu ikisinin bizi neye yönelttiğini bildiğimizde, hem sağlam hem de esnek oluruz. Ve o zaman bizlerin de başaramayacağı bir şey kalmaz. Olamayacağınız bir şey kalmaz.

Satürn ve Plüton’un derslerinden kaçabilir ya da onları kucaklayabiliriz. Ama onlardan kaçmaya çalışırsak eğer, sorunları çözmeden başımızı kuma gömeriz. Ve asıl kaçtığımız şey olasılıklardır.

Peki, 12 Ocak’ta yorganın altına saklandık, haydi diyelim ki bir ay yorganın altına saklandık, sonra ne olacak? Dostlar, saklanmaktan, kaçmaktan vazgeçseniz, hayatınız neye benzerdi? Başarısızlık veya başarı korkumuzdan (ikisi de aynı şey!) titreyip köşeye çekilmeyi bıraksak, daha neler yapardık? Kendimizi gerçekten hayata açsak neler olurdu? İlişkileriniz? İş hayatınız? Dünyanız neye benzerdi?

Bu ikili bizi en sonunda biz olarak yaşamaya çağırıyor.

Küresel Etkiler:

Oğlak’taki bu buluşma 503 yıllık bir döngünün sonu ve yepyeni bir başlangıç. Bu enerjiyle 1500’lerde reformasyon başladı, yani inanç krizi. Katolik inanç, derebeylik siyasi ve ekonomik düzeni, bunların getirdiği ideolojiler ve dünya görüşleri tek tek çözülüp dağıldı, merkezi krallıklar, monarşiler, yeni siyasi, ekonomi ve inanç düzenleri gelmeye başladı. İnsan olmanın anlamı bir daha sorgulanmaya başladı. Coğrafi keşifler de ve onun sonucu kolonileşme de bu birleşmenin bir sonucudur. Bu da bir süre sonra Rönesans’a ve daha da sonra pozitif bilime ve endüstri devrimine geçişe yol açacaktı, yani şu anda yaşadığımız dünyanın temelleri atılıyordu.

Peki, o zaman yaşayan insanlar başlattıklarının sonunu göremediler, biz görecek miyiz? Bilişim çağındayız ve değişim hiç olmadığı kadar hızla yayılırken sadece iletişimi karşılaştırsak… Bir mektubun gitmesi aylar sürerken şimdi elimizdeki ekrandan dünyanın öbür ucuyla konuşuyoruz ve bir de bağlantıda yavaşlık olursa sinirleniyoruz! Değişimi çok çabuk göreceğimize inanıyorum. 10 yıl sonra bugünlerde böyle yaşadığımıza inanamayabiliriz.

Oğlak’taki kümelenmeye bakarsak, Jüpiter(Büyük Resim), Güneş (Ben, Can ve Hayat), Ceres (Toprak Ana), Merkür (İletişim), Pholus (Bağımlılıklarımız), Chariklo (Bilimsel Keşifler ve Kuantum Bakış Açısı),  Satürn (Kurallar, Zaman ve Sebep-Sonuç ilişkisi), Plüton (Ölüm ve Yeniden Doğuş)… Hepsi bir arada! Olağanüstü muazzamlıktaki değişim kasırgasının dünyamıza dev bir meteor gibi çarptığını görüyoruz.

Kolektif temalarımız özetle şöyle görünüyor:

  1. Dünya düzeninde değişim. (Oğlak yapılar yani BM, AT, NATO, Devletler, yönetim şekilleri, demokrasinin evrimleşmesi, vs.)
  2. Güç kullanımında değişim. Sert ve zorlayıcı yerine yumuşak ve esnek, genellemeler yerine yer, zaman, duruma bağlı bireysel çözümler, hukukta değişim.
  3. %99’un yükselişi ve%1 ile güç mücadelesi
  4. Nükleer karmamız: Nükleer reaktörlerin sonu veya geliştirilmesi, nükleer atıklarla ilgili gelişmeler, olaylar, vs.
  5. Çevre aktivizmi ve iklim değişimi ile gelecek olan yeni yaklaşım, kural ve yasalarla devletlerin, kurumların, toplumların değişimi
  6. Doğal kaynaklara olan yaklaşımda değişim zorunluluğu getiren krizler
  7. Yeni bankacılık ve sigorta sistemleri
  8. Güvenlik kurumlarında büyük sarsılma, dağılma ve yeniden yapılanma (Ordu, polis, uluslararası güvenlik kurumları ve sigortacılık)
  9. Yaşlanan nüfusun getirdikleri
  10. Rekabetten işbirliğine geçiş
  11. Yeni teknolojiler
  12. Dişinin yükselişine devam, özellikle de Oğlak yapılarda.

Birleşmenin Sabian sembolü

“Çatışmada gösterilen cesaret için verilen iki madalya”

Yaşadığımız bu hayat, içinde bulunduğumuz bu dönem şimdiye kadar hiç olmadığı kadar cesaret ve özgüven istiyor. Kendini fiziksel olarak mücadeleye fırlatıp atmak kolay. Hepimiz savaş anında amigdalaya bağlanıp topla tüfekle saldırabiliriz. Fakat içinizdeki çok bilmiş küçük benliğin eleştirilerine ve korkularına rağmen kendini açığa çıkarmak ve harekete geçmek, çatışma sırasında fiziksel varlığını korumaktan çok daha büyük cesaret ister. En büyük savaş içimizde. “Başkaları ne der?” demeden doğru bildiğimizi yapmak, iç sesimizle, kalbimizle uyumdayken “Hayır!” ya da “Tabii ki evet!” diyebilmek yaptığımız en yürekli davranış olabilir. Ve böylece hayatımızı ve belki de diğerlerinin hayatlarını da değiştirebiliriz.

Dostlar, madalyalar hazır, sizi bekliyor. Bu sembol şu anda yapmakta olduğunuz veya yapacağınız şeylerin büyük cesaret olarak görüleceğini ve sadece bir defalık değil, tutarlı bir şekilde o cesaretle hayatınızı sürdürdüğünüzün tanınacağını söylüyor. Bu madalya sadece bir hedefe başarıyla ulaşmayı değil,  tepkilerinin kontrolünü kendi elinde tutan ve yüksek standartta davranan bir savaşçıyı anlatıyor. Bu savaşçı kaçmıyor. Bu savaşçı saklanmıyor. Bu savaşçı sersemce saldırmıyor. Bu, bir kalp savaşçısı.

Bu dönemde en büyük mücadelemiz kendi korkularımızla gerçekleşecektir. Nasıl zeki bir savaşçı olup bundan zaferle çıkarsınız? Cesaretle ve hedefe olabilecek en tutarlı şekilde odaklanarak.

Ve doğrusunu isterseniz, son yıllarda zaten madalyayı hak ettik. Konsey’in geçen gün söylediği gibi, bu işi olmuş bilin. Onun için de yarı yolda vazgeçmek yok, morali bozup (Morpheus’un sunduğu) mavi hapı seçmek yok. Bu hayatı yaşamaya geldik, donuk bir şekilde sonunu beklemeye değil.

Özetle:

Evet, olağanüstü önemli bir astrolojik hareketin zirvesindeyiz. Enerji akışı çoktan başladı ve çok uzun süre devam edecek. Kaçınılamaz, saklanılamaz bir dönüşüm içindeyiz.

Eğer özünüzle sözünüz birse ya da şöyle ifade edelim; eğer sadece konuşup okumuyor ama gerçekten söylediklerinizi uyguluyor ve yaşıyorsanız, hayat rahat, keyifli ve hızla ilerleyen, madalyaların alındığı onurla yaşanan bir süreç halini alabilir.

Şimdiye kadar öğrendiğimiz her şey bu zaman içindi. Haberlerde, medyada çok vakit harcamayın. Onun yerine çevrenizdeki iyi insanlara bakın. Komşularınız, iş arkadaşlarınız, aile fertleriniz, her biri bir dünya eder. İçinize dönün, kendiniz gibi yaşama cesaretiniz oracıkta sizi bekliyor. Onu tanıyın ve harekete geçin.

Gelenin gelmekte olduğunu zaten görüyorduk. Bu sırada kendi hayatımızda, bakış açılarımızda, inançlarımızda çok çeşitli düzenlemelere gidecek, kendimizi geliştirecek ve değiştirecek o kadar çok fırsatımız oldu ki! Onları kullanmışsanız eğer, hiç de korkulacak bir şey yok. Aslında, o fırsatları kaçırdıysanız da korkulacak bir şey yok. Şimdi gidip ev ödevlerinizi yapabilirsiniz.

Ataerkil düzen yıkılıyor anonsunu yıllardır yapıyoruz. Şimdi de bunun oluşuna oldukça büyük örneklerle şahit oluyoruz. Fakat bu, biz oturacağız ve ekranlardan seyredeceğiz anlamına gelmiyor. Gidip harekete geçin, gerçekten değiştirin kendi dünyanızı.  Evetler ve hayırlarla sorumluluğunuzu üzerinize alın. Gücünüzü hayatınızdaki otorite sembolünden çekip kendinize geri verin. O otorite bir insan, bir kavram ya da inanç olabilir, gücümüzü nelere verdiğimize şaşırıp kalabiliriz. Hayatınız ve emekleriniz değerli, onlarla neşe-keyif-coşku yaratın.

Kendiniz olun.

Sorumlu olun.

Uyanık olun.

Sözünüzü tutun.

Kararlı olun.

Tutarlı ve disiplinli olun.

Gelişmeye açık ve esnek olun.

Her gün bir adım atsanız da olur.

Elinizden gelenin en iyisini yapın, gerisini evrene teslim edin.

İhtiyacınız olduğunda yardım isteyin ve onu kabul edin.

İstendiğinde siz de yapabiliyorsanız, yardım edin.

Yumuşak olun.

Sevin.

Sevilmenize izin verin.

Ertesi gün kalkın ve yeniden…

KENDİNİZ OLUN.

Sizce bu birleşme kıyameti mi getiriyor? Cevabınızı beklemeden ben söyleyeyim:

Elbette hayır! Düzen değiştiriyoruz o kadar!

©Mor Alev 2020


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.


Bu yazının 5846 numaralı Telif Hakları Kanunu uyarınca tamamının ya da parçalarının kopyalanması, izinsiz olarak yayınlanması, yazarının adının değiştirilmesi, üzerinde hak iddia edilmesi yasaktır. Kanunun 71. maddesi uyarınca bunun aksi davranışlar hakkında kanuni işlem yapılır. http://moralev.com

25 comments

  1. ‘Bilge Baykuşlar, değişim bize zor gelir.’ cümlesini ‘Bilge Baykuşlar, değişimin bize zor olduğu öğretildi.’ diye değiştirerek okudum. 🙂 Tam da bu sabah kendimle sohbetteyken neden bolca öğretide bize kendimize yolculuğun bırakmakla ve bırakamanın da zorlukla eşdeğer olduğu empoze ediliyor diye düşündüm. Tabii eski paradigmada pek çok öğreti ve güncellemeye açık, biz kabul edersek. Ben değiştirmeyi, kendimle uyumlu şekilde yorumlamayı seçiyorum. Değişimi senin de hep vurguladığın gibi neşe, keyif, coşkuyla ve kolaylıkla, güzellikle gerçekleştirmeyi seçiyorum. Çok teşekkürler ve sevgiler güzeller güzelim…

    Liked by 3 people

  2. Bu süreç ancak bu kadar mükemmel anlatılabilirdi…. açık ,net anlaşılabilr ve her köşeye dokunmuşsun mor alev, yazıyı okurken bir sonraki aşamayı düşünürken cevabı bir altta bulmam harika idi çok keyifle okudum yazınızı ve günlerdir kendimde adını koyamadığım duyguları” Bu madalya sadece bir hedefe başarıyla ulaşmayı değil, tepkilerinin kontrolünü kendi elinde tutan ve yüksek standartta davranan bir savaşçıyı anlatıyor. Bu savaşçı kaçmıyor. Bu savaşçı saklanmıyor. Bu savaşçı sersemce saldırmıyor. Bu, bir kalp savaşçısı.” o kadar güzel ifade etmişin ki varlığına şükürler olsun BEN VARIM VE BU HAYATI YAŞAMAYA GELDİM.

    Liked by 2 people

    1. Bu yazıyı ömrümce saklayacağım. Sebebini de NEŞE/KEYİF/COŞKUyla kısa süre sonra sizlerle paylasacagim. Çok emek, ne diyeyim? Şebnemce teşekkür mü edeyim? TAŞLARI TUT, ALTIN OLSUN, YÜREĞİN SEVGİYLE DOLSUN.

      Liked by 1 kişi

  3. Kıyamet denince neden acaba akla hep yıkım gelir. sanki dünya yokolcak tüm insanlar ölcek herkes hesap vercek kimi cennete kimi cehenneme gitcek falan. Halbu ki kıyamet bilinen düzenin yıkıma uğraması hatta yokolması ve değişim demek değilmidir? Satürn-Plüton buluşmasıda bunu getirmiyor mu? O halde gelen enerji tanımı kıyamet değilmidir? O halde korkmaya gerek yoktur sanki. Tabi değişimden korkuyosak orasını bilemem ama. Aslında yaşamanın bence denize girmekten farkı yok. Suyu Soğuk da olsa girince alışırsınız, eğlenirsiniz, yüzersiniz, hareketlerle suyun üstünde yön bulursunuz, yorulunca kendinizi dalgalara bırakıp keyfini çıkartırsınız. Yada denize girersiniz hiç birşey yapmaz batar boğulursunuz. Bu kadar basit bence.

    Liked by 2 people

  4. Çok uzun zamandır takip ediyorum. Bu yazınızdan sonra içten teşekkür etmek istedim size… Çok Teşekkürler bu yazınız bundan önceki yazılarınız ve bundan sonraki yazılarınız için…

    Liked by 1 kişi

  5. Sevgili Mor Alev nasıl bir enerji ile yazdıysan 😁 yazıyı okurken sürekli omurgamı sağa sola öne arkaya esnetme isteği hissettim. Ruhen ve bedenen esnetti beni bu yazı😊 yeni düzene esnek başlıyorum, çoook teşekkür ederim.

    Liked by 1 kişi

  6. Çook çoook çok teşekkürler, nasıl iyi geliyor, nasıl güç veriyor yazılarınız, nasıl kıymetli.
    Çok sevgiler.

    Liked by 2 people

  7. Sevgili Mor Alev,
    Bu yazıyı sabırsızlıkla bekledim. Ne kadar güzel anlatmışsın, etrafta duyduğum olumsuz senaryolara inanmayı seçememiştim; şimdi bu yazıyı defalarca ve iştahla okuyorum. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsın, sevgiler.

    Liked by 2 people

  8. Teşekkür ederim Mor Alev, minettarım her sözcüğün için..tüm zamanlar için, kıyamlar ve getireceği tüm değişimler., ,yaratılmış var olmuş olan her ne varsa, onların tümü için en yüce ve en iyi olan adına olsun …iyi ki varsınız..

    Liked by 2 people

  9. Bu kadar mükemmel anlatılabilirdi! Tam olarak aradığım soruların cevaplarını aldım, teşekkür ederim.

    Liked by 2 people

  10. Sevgili Mor Alev, işte yine farkını gösterdin ve hissettirdin!
    “Yeni başlangıçlar ürkütür. Doğum acılıdır. Gerçek benliğimizin nedense felaketlere yol açacağına ve sevilmeyeceğimize inanırız. Disiplin, aklımıza elinde cetvelle öğrencilere vuran öğretmenleri hatırlatır. Çok çalışmak, kendini adamak sanki bir köle olmaktır. Ektiğini biçmek ise verimli hasatları değil de suç ve cezayı getirir aklımıza.” Bu paragrafla yine öyle bir nokta atışı yapmışsın ki! Ve sonrasında gelen, cesaretlendiren ve kalbi heyecanla, coşkuyla çarptıran sözlerin! Kendime yaptığım yolculukta heyecan, coşku ve neredeyse sabırsızlık hissetmemi destekleyen o sözlerin! Çok teşekkür ederim, sevgiyle, kalpten ve derinden! İyi ki varsın! Hepiniz/hepimiz iyi ki varız!
    Bu zamanda, bu dönemde, fiziksel olarak birbirimizi tanısak da tanımasak da birbirimize ruhsal ve enerjisel anlamda destek olarak bu değişimleri yarattığımız, bu yaratımda birlikte bu dünyada bedenlenmeyi seçtiğimiz için kıvanç ve hepimizin varlığına şükran duyuyorum!
    Herkese sevgiyle…

    Liked by 3 people

    1. 🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼
      Mor Alev Seni Çok Seviyorum.
      🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼

      Liked by 1 kişi

  11. Bazı filmlerde başrol oyuncusunu kendine getirecek yada bir topluluğa son ve vurucu mesajı verecek olan bir konuşma yapılır ya yazını okurken bunu hissettim gerçekten kelimeleri çok güzel kullanıyorsun birgün bir kitap yazmayı düşünüyormusun bilmiyorum. Bende diğer pekçok yazı okudum ama hep senin yazmanı bekledim bu konuda kalbim hep senin yazdıklarını pusula kabul ediyor teşekkürler mor alev sevgiler

    Liked by 2 people

  12. Sevgili Mor Alev,
    Bu nasil bir yazidir … her kelimesi her hissi enerjisi icimize akti titretti …
    Senin de yazilarin nasil son 1 senede evrimlesti … tinisi titresimi etkisi ne kadar artti … karlanarak da artmaya devam ediyor … ya da biz mi donusuyoruz … ya da ikisi de 🙂
    Sana rehberlere kanal olanlara destekcilerimize minnet ve sonsuz sukranla …
    evet bir arkadasin dedigi gibi bu paylasim ozellikle bas ucu yazisi olsun … her cumlesi bir motto olmali …
    Icimdeki titresim kalp atislarim hala cok yuksek … olmuslara olanlara olacaklara sukurler olsun

    Sonsuz sevgi ve minnetlerimle

    Liked by 1 kişi

  13. Bu benim hayatım. İstediğim gibi yaşarım!
    Yazının yarısından sonra bu cümleler yankılandı aklımda. Öyle güzel, içten hissettimki anlamını, resmen ferahladım. Özgürleştim yahu oturduğum yerde! 😄
    Eline sağlık Mor Alev 👏🏻💖

    Liked by 1 kişi

  14. Ne kadar Satürn ve Plüton buluşması veya sitede paylaştığınız nice paylaşımlarınızı anlamasam da şunu çok iyi anlıyorum bu site bizi özümüze döndürüyor.
    Tam 5 yıl sizi takip ediyorum ve sabrınıza hayret ile şaşıyorum .
    Sizin gibi sabırlı ve istikrarlı olabilmeyi gerçekten çok isterdim.

    Liked by 1 kişi

  15. sevgiyle kabul ..seni seviyorum teşekkür ederim…hakettiğimi bulurum…dedim okuduktan sonra…çok çalıştık arındık…hakettiğimiz bizi bulur…güvendeyim sevgideyim..teşekkür ederim…

    Liked by 1 kişi

  16. Yazinin bir kısmını not kağıtlarına yazıp panoma aşmayı düşünürken yorumlara bir baktım bu yazıyı hayatı boyunca sağlayacağını söyleyenler, harika bir ekip olduğumuzu yazanlar, her satırının ayrı bir motto olduğunu düşünenler.. Çok gülümsedim ve kesinlikle ben de katılıyorum son bir yıldır yazıların titreşimi de değişti sanki, hepimizi sardı sarmaladı bir çatı altında toplar hale getirdi.. Ne diyim😊 iyi ki varsın mor alev!🙏

    Liked by 2 people

Yorumlar kapatıldı.