Arkturuslulardan Özsevgi

goldenwhite light

Sevgili Dostlar, blogda derleme, toplama, temizlik yapıyordum… Neredeyse yedinci yıla girmek üzereyiz, zaman zaman bunu yapmak şart oluyor! Ve 2014 yılında yayınlamış olduğum, özsevgiyi konu alan aşağıdaki mesaj çıktı karşıma.

Hatırlarsanız, geçen gün öz-bakımın ne olduğunu da konuşmuştuk. Öz-bakımın kökü özsevgide yatıyor ve bu ikisi birbirilerini besliyorlar. Aşağıdaki mesajı yıllar boyu ne kadar çok sevdiğimi de hatırladım, verdikleri çok basit yöntemi uyguladığımı, ne kadar etkili olduğunu….

İşte şimdi yine karşınızda! Artık çok daha bilinçliyiz, ne kadar çok değiştik! Ama arada sırada temel bilgilere dönmek işe çok yarıyor. Umarım siz de benim gibi bu hatırlatmayı keyifle okur ve uygularsınız.

Dolu Dolu Yaşamanın Anlamı, Gerçekliğin Bilinci İçinde Yaşamaktır…

Arkturus Grubu olarak biz, bu “görünürde karışıklık” ve değişim zamanlarında, yine sizi selamlamak için geldik. Sizler güçlü birer Işık Varlıklarısınız ama fiziksel bedenlerinizde olduğunuzdan dolayı, bunu hatırlamıyorsunuz. İnsan deneyimleri, çoğu kişinin kendilerini sadece etten kemikten bir fani olarak görmesine ve ölümün ötesinde hiçbir şey olmadığını düşünmesine neden oluyor. Bundan dolayı da Sevgililer, sonuçları ne olursa olsun, insanlar bıkmadan usanmadan kendileri için iyi ve önemli olduğuna inandıkları şeyleri içerecek hayatları arıyorlar. Şu cümleyi sıklıkla duyarsınız;

“Sadece tek bir hayatın var ve onu dolu dolu yaşa!”

Evet, öyle ama; Dolu dolu yaşamanın anlamı, gerçekliğin bilinci içinde yaşamaktır. İnsanın küçük benliğinin kavramlarıyla değil.

Yeryüzünde yalnızca bir ömrünüz var. Yani her enkarne oluşunuzda, tek bir yaşam. Ancak hepiniz, yüzlerce yaşam sürdünüz. Bu mesajı okuyan ve onunla aynı titreşimde olan sizler, hepiniz yaşlı ruhlarsınız. Artık, yüksek gerçekliklerin enerjisi ile rezonansa girebileceğinizi bilmelisiniz. Çünkü bu titreşimler, erişmiş olduğunuz bilinç durumunuzdur. Aksi halde, gerçeklik hakkında iletilen mesajlar, Enerji akışları, aynı enerji ile titreşime girmek gibi şeyler, size hiç mantıklı gelmezdi. Ve belli insanların, gıdaların, eğlence türlerinin artık sizin için önemli olmadığını, keşfetmezdiniz. Zira sizin titreşimleriniz değişti, ama onlarınki değişmedi. Artık onlarla aynı titreşimde değilsiniz.

Bugün bir kere daha, Sevgi hakkında konuşmak istiyoruz. Ama bu kez, Öz-Sevgi’den bahsetmek istiyoruz. Çoğu insan, kendinden nefret etme duygusu taşıyor, ya da Öz-Saygı eksikliği yaşıyor. Bu duygular da genellikle, şiddet, intihara eğilim, istismar, olumsuz bir tabiatın sergilediği davranışlar olarak veya azınlıkta da olsa, yardım, armağan, övgü ya da Sevgi’yi kabul etmeyi reddetme şeklinde, dışa yansıyor.

Yüksek bir manâ’da sevebilmek için, önce kendinizi sevmeniz gerekir. Maalesef özünüzü sevmek, çoğunlukla başkalarını sevmekten daha zordur. Birey uyanmaya başladığında, hedefi tutturmakta başarısız olduğu geçmiş deneyimlerinin farkına varır. Söylediği, ya da yapmış olduğu şeylerin anıları, şimdi onu şok eder ve utandırır. Artık, insani başarısızlıklarının epey farkındadır ve kendisini “olması gerektiğine” inandığı kişiliği ile karşılaştırmaya başlar. Bir kişi kendisini, nasıl sevmelidir? Bu soruyla ilgili bir şeyler okuduğunda, ya da bir yerlerden duyduğunda, her seferinde kendisine şunu söyleyen cılız bir ses işitir:

“Evet, ama unutma! Sen şunu şunu yaptın, ya da bunu bunu söyledin… Sen sevgiye layık değilsin… Sen kötü bir insansın.”

Bağışlamak, özünü sevmenin ilk adımıdır. Temelinde ise, bir kişinin sadece erişebildiği bilinç durumu doğrultusunda yaşayabileceğini ve hareket edebileceğini, idrak etmek yatar. Bir davranış sonucu utanç uyandıran meseleler, farklı bir bilinç durumundayken yapılmış olan eylemlerdir. Siz artık aynı yerde değilsiniz. Geçmiş bir eylemle ilgili sizi utandıran bir nedene, şimdi bambaşka bir seviyeden bakıyorsunuz.

İnsan, Karma denilen “evrimin erken evrelerindeki deneme ve yanılma” yöntemiyle öğrenir. Karma basitçe, enerjileri dengelemek demektir. Belli bir enerjinin, birey üzerindeki herhangi bir etkisini veya onu hangi davranışlara ittiğini, tüm yönleriyle örenmenin ve deneyimlemenin yoludur. Evrimsel süreçte ise Karma, bir noktada artık o kadar gerekli değildir. Çünkü kişi artık, yüksek bir seviyede yaşamaya başlamıştır ve kendi içsel bilgeliğinden öğrenmektedir.

Gerçekliğin ciddi bir öğrencisi olarak sizler, Meditasyon yaptınız, Gaia’ya ve onun (Doğa ve Hayvanlar) Âlemlerine Işık gönderdiniz ve rehberlerinizin sizi yönlendirdiği doğrultuda hareket ettiniz ve çalıştınız.  Ancak yine de birçoğunuz,  gerçek ya da öyleymiş gibi algılanan hatalar ve davranışlardan dolayı, kendinizi asla bağışlamadınız. Ya da ciddi bir şekilde veya bilinçli olarak, Öz- Sevgi’nin ne demek olduğuna dair, kafa yormadınız. EGO’nuz, “değersiz ya da yetersiz” olduğunuz inancını, ömürler boyunca bir pranga gibi taşımaya devam ederken, siz de Öz-Sevgi fikrini bir kenara ittiniz ve görmezlikten geldiniz

Hatta uzun süreden beri spiritüel konularla ilgilenen öğrenciler için bile Öz-Sevgi fikri, uygunsuz ve egosal bir davranışmış gibi hissedilebilir. Ve tabii ki değildir! Bu tür duygular, Öz-Sevgi’nin ne anlama geldiğine dair, üçüncü boyut anlayışını temsil ederler. Gerçeğin ve Sevgi’nin yüksek frekanslarının derinliğinde yaşamak, dolaşmak ve varolmak için, Birlikten ve Birliğin içinde olan HERŞEYE katılmalısınız.  Hem siz, hem de diğer herkes orada yerini almalıdır. Oradakilerin ne kadar “kutsal” göründükleri hiç önemli değildir.

Sessiz zamanlarınızda ve Meditasyon yaptığınızda, Altın / Beyaz Işığı tüm çakralarınızdan geçirin. Bu kutsal Işığı, Taç çakranızdan başlayarak geçtiği her çakrayı açmasına, temizlemesine, dengelemesine ve uyumlamasına niyet ederek, alt çakralara doğru yönlendirin. Kişisel kimliğinizin, Öz Varlığınızın temsil edildiği Solar Plexus çakranıza ulaştığınızda, Benliğinizi onurlandırmaya özellikle dikkat edin. Bu çakrada hala daha barınan ve blokaj vazifesi gören her türlü eski enerjilerin tamamını, temizleme ve salıverme niyetinizi tekrarlayın. Belki bir kişiyle ya da bir olayla ilgili bir hatıra, farkındalık alanınıza giriverir ve “temizlenmesi gereken bir şey” olarak belirir. Veyahut sizde, “yetersizlik” ya da “kendinizden nefret etme” duygularını harekete geçiren bazı deneyimleri veya kişileri hatırlarsınız. Böyle bir şey olsun ya da olmasın, ama o anda aklınıza gelen her şeyi, bu yaşamınızdaki veya geçmiş yaşamlarınızdaki kişiler ya da durumlardan dolayı hala size bağlı olabilecek tüm olumsuz enerjik bağları, Sevgi ile salıvermeye niyet edin. Işığın tüm bedeninizi, özellikle de Solar Pleksus çakranızı yıkadığını hayal edin ve tüm olumsuzlukları salıverin.

Kendinizi sevmek, EGO’nuzu sevmek demek değildir. Kaldı ki, EGO’nuza karşı direnmeyi değil de, bu parçanızı kabullenmeyi öğrenmelisiniz.  EGO’nun kendisi, sizin gerçek Benliğiniz değildir. O sadece bir algıdır. Kaynaktan (Yaratan) ve tüm diğerlerinden ayrı olmanın inancı ile yaşanmış olan yaşamlar boyunca oluşmuş “Benliğin sahte anlamıdır”.

Kendinizi sevmek, İlahi Doğa’nızı kabul etmek ve bu Doğa’nızın henüz farkında değilken attığınız yanlış adımları affetmektir.

Kendinizi sevmek, yanlış bir şey yaptığınızda, bunu itiraf edecek cesarete sahip olmak demektir. Geçmiş meselelerden dolayı kendinizi azarlamak (cezalandırmak) değildir.

Kendinizi sevmek, şu anki yanılsamaya rağmen kim ve ne olduğunuz gerçekliğinde yaşamaktır. Bu, farkında olmadan elinizden alınmasına izin verdiğiniz doğuştan hakkınız olan gücünüzü, geri almaktır.

Kendinizi sevmeyi öğrenme süreci boyunca, aklınıza gelen düşüncelere karşı direnç göstermekten sakının. Spiritüel bir öğrenci, İlahi Doğa’sını tanımaya ve kabul etmeye başladığında, EGO’nun azimli sesini de sıklıkla duyduğunu fark eder. Bu ses kendisine, öğrendiği gerçeklerle “bir yere varamayacağını” fısıldayarak, Doğa’sının İlahi olmadığını gösteren bir sürü davranış şekilleri sergilediğini hatırlatır. O sırada, bu düşüncelere karşı koyma dürtüsü ortaya çıkacaktır ve kişi kendi kendine şöyle diyecektir;

“Bu sesin beni yönetmesine izin vermemeliyim. Git başımdan! Bu düşünceleri kabul etmeyeceğim. Vs. vs.”

Bu sese karşı gelmek ya da direnmek, sadece bu “kişiliksiz EGO’nun” telkinlerine güç verir. Daha iyi bir içsel yanıt, şu olurdu;

“Evet, kendimin değersiz olduğuna inandım. Ve evet, geçmişte yapmış olduğum bazı şeylerden dolayı, hala daha suçluluk duygusu taşıyorum ve hissediyorum. Ama şimdi, İLAHİ BENLİĞİMİ kabul etmek için bu eski enerjileri salıvermeyi seçiyorum. Ve gerçekte kim/ne olduğuma dair farkındalığın derinliğine, her zamankinden daha fazla ilerliyorum.”

EGO’nun saçmalıklarını fark etmeyi ve onları görmezden gelmeyi öğrenmeniz, inanç sisteminizi de değiştirmeye başlayacaktır. Alışılagelmiş eski düşünce tarzınızı yeniden programlamanız ve gerçeğe güvenmeniz, fazla uzun sürmeyecektir. Çünkü artık, gerçekte olduğunuz kişi olacak ve yapmak için geldiğiniz şeyi yapacak güce, sadece sahip olmadığınızı, o gücün kendisi olduğunuzu fark edeceksiniz.

Bazıları için değişim, bir gecede olmaz. Çünkü ayrımcılık/ zıtlık programları, çok uzun süreden beri yerlerini korudular. Bu programlar, sizin diğerlerinden daha değersiz olduğunuzu ve sadece para, fiziksel görüntü, güç, eğitim, ya da “kutsal” olan kişilerin önemli olduğunu ve sevgiye layık olduklarını kabullenmenize yol açan programlardır. HERŞEY BİRin içindedir ve BİRdendir. Herkesin ve her bireyin günlük yaşam koşulları ve görünümleri, yeryüzüne bedenlenmeden önce yaptıkları seçimleri doğrultusundadır.

Sizler artık hazırsınız Sevgililer! Üçüncü Boyut deneyimlerinden öğrenen ve gelişen birer Işık Varlıkları olduğunuzun farkına vardığınızdan dolayı, kendinizi gerçekten sevmeye ve kucaklamaya hazırsınız.

Öz-Sevgi kapısının kilidini açtığınızda, aslında bu kocaman anahtarın, ta ki hazır oluncaya kadar kimsenin bulamayacağı bir yerde saklı olduğunu keşfedeceksiniz. Böylece İlahi Sevgi’nin ve onun tüm niteliklerinin sonsuza kadar içinize ve sizden de dışarı akmasını sağlayan, yolu açacaksınız.

Bizler, Arkturus Grubuyuz.

Marilyn Raffaele’e çok teşekkürler. (onenessofall.com)


Bu değişim döneminde, “Büyük Resme” ve yükseliş sürecindeki rolünüze dair daha fazla anlayış sahibi olmak, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile çalışmak istiyorsanız buraya tıklayınız.


Telif Hakkı©2019 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Copyright © 2019 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

16 comments

  1. Teşekürler mor alev. Sizi izlemeye 2014 yılında başladım. Bir yakınım önermişti. Siz benim ve çevrem için okul oldunuz. Bazı mesajlarınızı içsellestirerek düzenli olarak dularımda okuyorum. Kâğıda basıp dosyalıyorum. Sayenizde her gün daha çok bilgi kazanıyorum ve yaşamım değişiyor. Teşekkür ediyorum. Sevgiler

    Liked by 4 people

  2. Nasıl güzel bir hizmettir bu dünyaya, uzun süredir kendi üzerinde çalışan bir birey olarak çok teşekkür ederim Mor Alev 💛 çok büyük katkı oldu bana💛

    Liked by 1 kişi

  3. Merhaba;
    Tum yazilarinizi dikkatle okuyorum.Kendini sevmek, affetmek, bagislamak, salivermek, yeri geldiginde kabullenmek bunlarin cogunu uygulayabilsemde yillarca attigim bazi yanlis adinarin sonucunda her seferinde sil bastan baslayacak gucu ve enerjiyi bulabiliyordum. Evlilik sorunlari, bosanma is degisikligi vs.
    Ama su an benim asamadigim en buyuk sorun 45 yasindan sonra eskiyi kapatip yeniyi kabullenecek o gucu ve enerjiyi tekrar yakalayamamak. Cunku kaliplasmis eski dusunce olan “yasin artik cok gec” daha dikkatli davranmalisin fikrini aklimdan atamiyorum maalesef… yani bunyastan sonra yeniyi kabullenmek kolay olmayacak gibi geliyor bana. Bu konuda bilgi verecek bir icerik yayinlarsaniz cok sevinirim.sevgiler…

    Beğen

  4. 2004 … 5 sene olmuş … ne çok şey değişti ve halen de devam ediyor ve edecek… şimdinin algısıyla ne kadar da yol katettiğinizi gösteriyor … mutluluk verici … yer yer savrulsakta inişler çıkışlar olsa da başka türlü baş ediyoruz her şeyle daha bilerek gözlemleyerek …
    Şükürler olsun vesile olan her şeye herkese 😇🙏💙

    Liked by 1 kişi

  5. Çok derinlerden ,öz’ümden sonsuz teşekkür ederim sevgili mor alev bu mesajda müthiş bir hakikatle yüz yüze geldik artık asıl irdelemem iyileştirmem gerekenin ne olduğunu daha iyi anladım

    Liked by 1 kişi

  6. İki gündür yıllar evvel yaşadığım ve aslında çok da travma yarattığını düşünmediğim bir olayla ilgili hatırlamalar yaşıyorum ve biliyorum ki bu arınmam için karşıma çıkıyor iç sesim öyle söylüyor ve arınmak ve serbest bırakmak için niyet ettikçe ağlıyorum meğer ne kadar kirlilik yaratmış bende. Tam bunları yaşarken bugünkü yazınız yine denk geldi kendimi sevmeme engel olan şeyleri görmemi sağladı ama artık kendimi çok seviyor ve onaylıyorum ve özüme giden yolda muhteşem mucizelerle karşılarak yürüyorum şükürler olsun ve size sonsuz teşekkürler yarattığınız farındalık için. Sevgimle ❤

    Liked by 1 kişi

  7. Sanırım bir yol gösterene niyet etmiştim ve kısa bir süre sonra size rastladım; bir yazı , üç yazı, beş yazı derken bir baktım tüm blogu okumuşum😊Sonrası senelerdir günlük takip zaten. Ya yaşadığımı okuyorum, ya yaşamak üzere olduğumu🌿 Minnettar olduğum bu senkranizasyon, bilmem kaç kez bana kendini ispat etti 🦋 Tüm rehberlerime ve vesile olan size, ve Bir’e şükürler olsun ❤️🙏🌿

    Liked by 1 kişi

  8. Bir kitap okumuş kadar oldum ,en ÖZ konuyu en ÖZ’ünden bizlere aktardığınız için sonsuz teşekkürler.

    Liked by 1 kişi

  9. O kadar iyi geldi ki bu hatırlatma! Tam da Guy Finley’in Vazgeçebilmek isimli kitabını okumayı bitirirken inanılmaz güzel bir tesadüf oldu. Tam bu konu üzerine yazılmış bir kitap kesinlikle tavsiye ederim!
    Bu arada kendim için bir an önce kendini sevmeyi, armağan ve övgüleri kabul etme evresine bir an önce geçebilmeyi dilerim!

    Liked by 1 kişi

  10. Benim de bugünlerde aslında bildiğim ama daha yoğun şekilde hissettiğim bir bilgi çocukluğumdan itibaren kendimi herkesden ayrı görmüş ayrı tutmuş olmam hala hiçbirşeyin değişmediğini farkettim yine sanki hergüzel şey yaşanırken insanlar seninle oynamak istemiyoruz sen git yanımızdan der gibi sonucu da yalnızlık bu inançlarımı salıvermek konusunda şimdiye kadar başarılı olamadım ama ölmeden önce o kendini seven güçlü insan halinin hafifliğini güven duymanın huzurunu yaşamak istiyorum ve bir de sorum var blogdaki bilgisi olan yada mor alev cevaplarsanız sevinirim bir süredir bende blogda benim için önemi daha yüksek olan yazıları ayrı bir yerde toplamak istiyorum sitenin böyle bir uygulama imkanı varmı teşekkürler moralev seviliyorsun 🙏❤❤❤

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Figen, her yazının altında bulunan email fonksiyonunu kullanıp kendinize bir mesaj yollayarak saklayabilirsiniz. Ayrıca artık her internet tarama aracında bulunan “sonra oku” fonksiyonuyla kendinize hatırlatmalar hazırlayabilirsiniz. İnternet tarayıcınızda yeni bir favoriler klasörü oluşturup favorilerinize ekleyebilirsiniz. Bunun için pek çok yol var. Sevgilerimle

      Liked by 1 kişi

  11. İki gün önce sürekli tekrarlanan bir rakamı arama kısmına girince aynı mesaj çıkmıştı karşıma bu inanılmaz 😁💜🙏

    Liked by 1 kişi

  12. Yine muhteşem ötesi bir yazı yüreği değen değdiren herkese kalplerine sağlık. Bu yazıyı okumadan önce eskiden bana biri bir şey söylediğinde ya da uzun zaman o yerdeysem bile bir şey söylediğinde sessizce ya sesimi çıkartamazdım-sessiz kalırdım ya da geri çekilirdim. Şimdi artık kendimi sevgiyle alıp kabul etmeye ve ifadeye başladım. 1) İnsanlar bu durumuma bencillik olarak bakıyorlar. Gerçekten bencillik mi? 2) Ve bu aralar bu durumlar biraz daha artmaya başladı. Bazen kendimi tam sevgi ile ifade etmeyi alıp kabul ederken ikileme düşüyorum, burada bir yanlış mı var? Bu gibi sınavlarda ne yapmak gerekir?

    Liked by 1 kişi

    1. Sevgili Alsu, insanların davranışlarının sizin yansımanız olduğunu düşünürsek, bu iç konuşmayı kendinize çevirin. Yani, ben nerelerde bencillik yaptığımı düşünüyorum? Nerede özsevgimi engelliyorum ve buna içimdeki hangi inanç sebep oluyor gibi. Sevgilerle

      Beğen

Yorumlar kapatıldı.