Görünüşteki Çelişki – Konsey (Mesaj 224)

Justin Gaffrey Art RiverGörünüşte bir çelişki içeren bir soru soruldu.

“Eğer hayat deneyimini önceden seçiyorsanız ve amacı öğrenmek ise, o deneyime müdahale etmek doğru mudur? Örneğin, eğer önceden seçilmiş ise birisini fakirlikten veya zorluklardan kurtarmak doğru mudur? Desteklemek, yardım etmekle müdahale etmek arasındaki dengeyi nasıl sağlarız?”

(Mor Alev: Bu, bana da çok çeşitli şekillerde sorduğunuz, şikâyet ettiğiniz, karşıma oldukça sık çıkan konulardan biri. Konsey’i dinleyelim:)

Öncelikle, işaret etmek isteriz ki, en azından bazı kültürlerinizde pek çok konuda zıt kutuplar halindeki olasılıkları düşünüyorsunuz. Sonuç olarak, eğer A doğruysa, A dışındaki her şey yanlıştır şeklinde bir düşünceye yol açılıyor. Eğer bana müdahale etmemem söyleniyorsa, o zaman o kişiye yardım edemem.

Uzun zaman önceki öğretmenlerinizin hiç şöyle bir şey söyleyip söylemediğini soralım. Açı doyurun. Çıplağı giydirin. Olmayana barınak sağlayın. Bunu öğretmediler mi? Peki bu müdahale midir?

Bu konuda iki ya da daha fazla katılımcı olduğunu da işaret etmek isteriz. Okurun bunlardan biri olduğunu varsayıyoruz. Yardım etme imkânı olan okur, aç olanı görür. Aç kişinin açlık yaşama niyetiyle geldiğini biliyor mu? Aç olanın şefkat gösterme veya öğretme fırsatı yaratma niyetiyle gelip gelmediğini okur biliyor mu? Aç kişi, SADECE aç bir insan mıdır? Yukarıdakilerin hepsi doğru olabilir mi?

Bu durumda ve herhangi bir durumda, “ya biri, ya da diğeri” geçerli değildir, görüyorsunuz değil mi? Bir başkasına yardım etmekten dolayı ihtar almayacaksınız. Diyelim ki, yolda oturmuş kap uzatarak sizden bozuk para isteyen insan hayatında meteliksiz ve fakir olmayı niyet etti. Onun kabına birkaç yüz dolar koysanız, o paradan bir finans imparatorluğu yaratacağını mı düşünüyorsunuz? Ama yaratmayacağını da öngörmemelisiniz. Yıllar sonra sizi bulabilir ve parayı faiziyle ödeyebilir.

Demek istediğimiz şu ki, gerçek durumu bilemezsiniz. Fakat şefkati, sevgiyi, yardımseverliği, cömertliği ve ötesini bilebilir, yaşayabilirsiniz.

Sıklıkla yükselen bir soru vardır. Eğer benim varsa ve onun yoksa, sahip olduğumu vermeli miyim? Hiçbir öğretmen diğer bütün dilencileri yükseltmek için bir dilenci olmanızı istemedi. Buradaki husus şudur ki, eğer çok daha fazla insan şefkatli olsaydı, dilenmeye gerek kalmazdı.

Şimdi, eğer kişinin içinden daha fazla yardım etmek, daha fazla vermek geliyorsa, kesinlikle bunu yapmalıdır. Ancak buna bir karşılık da beklemeyin. Ödül beklemeyin. Melek çanlarının çaldığını da büyük ihtimalle duymayacaksınız.

Söylenmesi gereken bir başka şey ise, daha önce defalarca bunu söyledik, kimse sizi yargılamıyor. Aslında, sadece bir kişi yargılıyor. Siz, sürekli olarak sizi yargılıyorsunuz. Büyük ihtimalle “hesap gününden” kaçınmaya çalışıyorsunuz. Yaşamış olduğunuz hayatı gözden geçirmenizin dışında bir hesap günü olmayacaktır. Bunu da ötelemeye ihtiyacınız yok. Bunu her gün yapabilirsiniz. Ama çetele tutmak, puan vermek için yapmayın. Kendi beklentilerinize nazaran nerede olduğunuzu öğrenmek için yapın, yetersiz kalan her şeyi bağışlayın ve bu konularda gelişmeye karar verin. Buna da öğrenmek denir. Bu bir kazançtır.

Orijinal soruya dönersek, daha güncel öğretmenlerinizden birinin söylemiş olduğu şu fikre bayılıyoruz. Dedi ki, “Biz sadece yuvaya dönerken birbirimize destek oluyoruz.”

Sadece yarınız bile böyle yaşasaydı nasıl olurdu?

Konsey ve Ron Head’e çok teşekkürler. (ronahead.com)

***

Sevgili Dostlar, burada Konsey’in söylemiş olduğu bazı şeylerin altını çizmek istiyorum: Eğer yardım ihtiyacı görüyorsanız ve yardım edebiliyorsanız yardım edin! Bu, birinci kuralımız.

Suçluluk duygusundan kaynaklanıyorsa, yardım etmeyin. Konsey’in “dilenci olmanızı istemedi” dediği şey budur. Yani ikinci kural. Burada ben ekliyorum; suçluluk duygularını yani layık olmama hislerini salıverin. Sonra yapabiliyorsanız, yardım edin.

Üçüncüsü, kesinlikle ama kesinlikle yardımınızın nasıl kullanılacağı, onunla ne yapılacağı konusuna karışmayın. Hesap sormayın. Bu yardımı alanın işidir. Eğer karışırsanız, işte bu müdahale olur.

Dördüncü kural ise yardımınızın karşılığında hiçbir şey beklemeyin. Bana göre teşekkür beklemek bile karşılık istemektir. O zaman vermeyin. Siz bunu bütüne hizmet için yapıyorsunuz. Ödül almak için değil.

Biraz sert görünüyor bunlar ama sınır nerede sorusu hep geliyor. Sınır saygıda sanırım. Kendimize ve yardım ettiklerimize saygı. Özgür iradeye saygı. Ve hayat yardım edip salıverdikçe güzelleşiyor.

Aklıma yine “Değiştir Beni Bolluk Duası” geliyor. İki gün sonra yeniden aşağıya ekliyorum.  Çünkü yukarıdakilerin hepsini içeriyor. Kendimize yardım edelim, diğerlerine yardım edelim, alalım ki verebilelim!

Mor Alev

Degistirbeni.001


Bu dönemde ruhunuzun potansiyelini bütünüyle anlamak, hayata nasıl geçirebileceğinizi öğrenmek, Yüksek Benliğiniz ve Ruh Ekibinizle daha yakın bağlantıda yaşamak üzere, Yüksek Benliğiniz (Yaratan Benliğiniz, Öz-Benliğiniz, İçinizdeki Işık) yönetiminde Mor Alev’le kişisel olarak çalışmak istiyorsanız lütfen “Yükseliş Enerjileri ile Kişisel Danışmanlık” bağlantısına gidin.

2019’da YENİ! En son nöroplastisite yöntemleriyle hayatınızı akışa açmak, alma-verme dengesini kurmak, kısır döngüleri sona erdirmek ve bolluğa “evet!” demek için “Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu” bağlantısına tıklayın.

2019 Haziran’da YENİ! SAĞLIKLI KİLOYA ULAŞMAK ve bedeninizle barışmak için Dönüşümsel Akış ve Bolluk Metodu ile Sağlıklı Zayıflama yönteminden faydalanmak için buraya tıklayınız.


Telif Hakkı©2019 Mor Alev. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak, ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://moralev.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Copyright © 2019 by Mor Alev. All Rights Reserved. Permission is given to copy and distribute this material, provided the content is copied in its entirety and unaltered, is distributed freely, and this copyright notice and links are included. https://moralev.com/

8 comments

  1. Sonuna kadar katılıyorum. ”Teşekkür ve takdir için yapılan iyilik yerini bulmaz kızım”derdi ninem .
    Atalar ne hoş söylemiş: ”iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.”
    Sevgili Mor ve sevgili Konsey şükranlarımla ❤️

    Liked by 4 people

    1. Sevgili Cem, teşekkür etmek yani şükran enerjisi çok güzeldir. Biliyorsunuz. Bize de teşekkür edilince nasıl mutlu olduğumuzu da biliyoruz, sevginin bir minnet bakışıyla bile akmasını hissedebiliyoruz. Ancak bunu ya da herhangi bir davranış bekleyerek yardım etmek yardım etmenin amacının dışına çıkıyor. Yardım edin. Hiçbir şey beklemeyin karşılığında. Bu kadar. Sevgilerimle

      Liked by 1 kişi

  2. Bugüne kadar bize öğretilen kalıplar doğrultusunda ilk okudugumuzda hayli sert gelen bir mesaj.Ancak iç sesimize dönüp kendimizle gerçek anlamda konusmaya baslayinca ne kadar doğru olduğunu kavrayıp kendi pismanliklarimizla yuzlesmemizi ve hayat felsemizi gözden geçirmemiz sağlıyor.Sevgiyle kalın.

    Liked by 1 kişi

  3. bu konunun kökünün bir çok şeye bağlandığını biliyorum..parayla ilgili.. suçluluk duygusuyla ilgili …yetersizlik duygusu ile ilgili..bir arkadaşımla çözdük ve farkettik bu duyguyu..birlikteyken durmadan 10 dk arayla dilenci geliyor ben yalnızken hiç karşıma çıkmaz kırk yılda bir görürürüm tesir gelirse veririm…bazen gülümserim sadece dua eder çünkü… arkadaşıma sen de ne var dedim…o da.. ya bana sürekli dilenci gelir yolda görürüm ben de farkındayım…sanırım sürekli parasız kalmaktan korktuğum için dedi…o gün bunu itiraf ederken yarısı temizlenmişti ..eve gidip meditasyon sırasında yüzleşti ve bu konu kapandı…inanın şimdi gideriz bir yere kesinlikle dilenci gelmiyor…her şey birbirine bağlantılı olması gereken olur gelmesi gereken gelir…ya sebep.. sevgiyle..

    Liked by 3 people

  4. Bence en onemlilerinden biri de, yardim eden/yardim edilen rollerini keskin sinirlarla cizmemek. Yani yine buyuk resmi gormek. Yardim ederken, kendimizi “muhtaca destek veren daha imkanli/daha guclu” olarak gormeyelim. Buyuk resimde kimin kime yardim ettigini bilemeyiz. Ben bunu anlamak icin hep soyle dusunmustum “surada bozuk para verdigim dilenci, surada kahve ismarladigim ve gulumsedigim evsiz kisi, belki de bu kiliga girmis bir melek.bize ders firsati sagliyor”. Bu dusunce tarzim icin bir ornek. Ettigimiz her yardim, bizim kendi ruhumuza da verdigimiz sefkattir, sukrandir.boyle dusununce,belki de benden yardim alan kisinin asil bana yardim ettigi gercegi cok net gorunuyor.

    Diger turlusu iyi niyetli olsak bile “magdur/kurtarici” dongusunde gormemize sebep oluyor her yardimlasmayi. Boylece cok yardimsever hayirsever oldgumuz halde, bir gun yardim isteyecek duruma dustugumuzde o yardimi istemekten ve belki gelmesinden bile utanabiliriz. Bu yuzdne de bu dongu kirilmali. Yukaridaki gibi dusunursek,alan ve verenin gercekte hangisinin hangi rolde olmadigi belli bir butunlukle dengede olduklarini gorursek, bir gun biz de gonul rahatligiyla yardim da isteyebiliriz. Bu bakis acisi mudahalenin de onune gecer,cunku mudahale mi ediyorum? fikri daha bastan kendini kurtarici gormekten geliyor. Hayir mudahale etmezsin, birlikte ortak bir yardimi paylasiyorsunuz, bu seferlik gorunende araci sen olmussun,o kadar.

    Cok tesekkurler Mor Alev ve sevgili konsey!

    Liked by 4 people

  5. Herkese Merhabalar,
    Bu konu; hem baskalarinin hayati ve ozgur iradesi hakkinda, hem de kendi hayatimizda basimiza gelenlerle ilgili kabul ve aksiyon alma dengesi hakkinda benim de donem donem kafami karistirmistir.
    Kendi hayatlarimizda akista kalmakla oldurtmaya calismak arasindaki denge nedir, nerededir? Kabul etmek ile direnmek…
    Acik kalple tekrar dusunulesi bir konu.
    Coook tesekkurler Sevgili MorAlev ve dostlari:)

    Liked by 1 kişi

Yorumlar kapatıldı.